Toplumsal Tabakalaşma ve Eşitsizlik Dersi 3. Ünite Sorularla Öğrenelim
Tarımsal Sınıflar
- Özet
- Sorularla Öğrenelim
Tarım sorunu literatürünü 1980 öncesi ve sonrası olarak ayıran özellikler nelerdir?
Tarım sorunu literatürünü 1980 öncesi ve sonrası olarak ayıran özellikler şöyle sıralanabilir:
- Yararlanılan teorik yaklaşımlar,
- Kullanılan kavramlar,
- Odaklanılan sorunsallar,
- Analiz düzeyi,
- Analiz birimi,
- İçerisinde bulunulan tarihsel koşullar.
1980 öncesi birinci dönem tarım sorunu tartışmalarının temel sorunsalları nelerdir?
1980 öncesi tarım sorunu tartışmaların temel sorunsalları;
- Kapitalizme geçiş,
- Azgelişmişlik ve
- Tarım sorunudur.
1980 sonrası (ikinci dönem) tarım sorunu tartışmalarının temel sorunsalları nelerdir?
1980 sonrası tarım sorunu tartışmaların temel sorunsalları;
- Küreselleşme,
- Neoliberalizm ve
- Tarım sorunudur.
Kapitalizm, azgelişmişlik ve küreselleşme sorunsalının tarım sorunu bağlamında ele alınmasının nedenleri nelerdir?
Kapitalizm, azgelişmişlik ve küreselleşme sorunsalının tarım sorunu bağlamında ele alınmasının nedenleri şöyle özetlenebilir:
- Birincisi, genel olarak toplum çözümlemesi ile alakalıdır. Sosyoloji disiplini “bir anlamda Avrupa’nın tarımsal bir toplumdan kapitalist/endüstriyel bir topluma geçişini açıklama girişimi” olarak başlamış ve diğer coğrafyalarda da tarımsal ilişkilerden sanayi ilişkilerine geçişin analizi doğrultusunda bir gelişim izlemiştir. Diyebiliriz ki hangi metodolojik ve kuramsal yaklaşım benimsenmiş olursa olsun, tarımsal yapıların ve kırsal alanda cereyan eden toplumsal ilişkilerin analizi sosyolojinin tarihi boyunca bir toplum çözümlemesi olarak kendisini göstermiştir.
- İkincisi, kapitalizm ve azgelişmişlik ilişkisinde temel unsur olan, toplumsal hayatın üretim ve yeniden üretiminde kullanılan emek formunun niteliği ile alakalıdır.
- Üçüncüsü, tarım tartışmaları, her ne kadar 1980’lerle birlikte önemini ve literatürdeki yerini yitirmiş görünse de Türkiye sosyal bilimlerinin tarihi ve bilgi birikimi içerisinde en önemli
tartışmalardan birisi olmuştur. Bu anlamıyla tarım sorunu ve tarımsal sınıflar üzerine düşünmek Türkiye sosyal bilimler birikimini harekete geçirmeye ve geliştirmeye dönük de bir çabadır. - Son olarak, tarım sorununa ve tarımsal sınıflara ilişkin ağırlıklı olarak Marksist çözümlemelere yer verilmesinin nedeni kapitalist gelişme ve tarımsal sınıflar; kapitalizm, küreselleşme, azgelişmişlik ve tarımsal yapılar konularında gerek uluslararası gerekse de Türkiye literatüründe en kapsamlı ve detaylı çözümlemelerin Marksist yaklaşımlarca sergilenmiş olmasıdır.
Tarım sorunu ya da diğer bir ifade ile köylü sorunu nedir?
Tarım sorunu, kapitalizm öncesi ilişkilerin ya da gelişmiş (ideal) bir kapitalist toplumda var olmasını beklemediğimiz ilişkilerin tarımsal yapılar içerisinde şu veya bu şekilde varlığını sürdürmesinden kaynaklanan bir ekonomik, toplumsal ve politik “geri kalmışlık” sorunudur.
Kapitalizm kavramının en genel ifadeyle tanımı nedir?
Ücretli emek ve kapitalist arasındaki toplumsal ilişki temelinde; rekabet, birikim, teknolojik yenilenme ve verimlilik artışı gibi gayrişahsi birtakım zorunluluklarla işleyen piyasa koşullarında metalar aracılığıyla başka metaların sistematik olarak üretildiği toplumsal sistemdir.
Ücretli emekçi neyi ifade etmektedir?
Ücretli emekçi, kendi geçimlik ihtiyaçlarını karşılamak için gerekli olan üretimi gerçekleştirebileceği araçlardan yoksun olan (üretim araçlarından ayrışmış/özgürleşmiş olan) ve bu nedenle kendisini yeniden üretebilmek için üretim araçlarını elinde bulunduran kapitaliste çalışma kapasitesini (emek gücünü) satmak durumunda olanları ifade etmektedir.
Kapitalist ne demektir?
Kapitalist, üretim araçları ile belirli miktar bir sermayeyi elinde bulunduran ancak bunları bir araya getirerek üretimi gerçekleştirebilmek ve birikim yapabilmek için kendisi için çalışacak işçilere ihtiyaç duyan kategoridir.
Genel olarak politik iktisat çözümlemelerinin temel soruları nelerdir?
Sadece tarımsal sınıfların analizinin değil genel olarak politik iktisat çözümlemelerinin dört temel sorusu;
- Üretim araçlarının mülkiyetinin kimde olduğu,
- Kimin ne ürettiği ve ne yaptığı,
- Bu üretimin sonunda kimin ne aldığı,
- Kimin aldığı ve ne yaptığı, soruları belirleyici sorulardır.
Kapitalizmi diğer üretim biçimlerinden farklı kılan özelliklerini anlayabilmek için kritik önemdeki sorular nelerdir?
Kapitalizmi diğer üretim biçimlerinden farklı kılan özelliklerini anlayabilmek için kritik önemdeki sorular şunlardır:
- Kapitalist üretim ilişkisinde kârın kaynağı nedir?
- Üretilen artığa kim tarafından ve nasıl el konulmaktadır?
- Üretilen ve el konulan artık nasıl kullanılmaktadır?
Artı değerin kaynağı nedir?
Artı-değerin kaynağı, emek gücünün kendi değerinden fazla bir değer yaratan özel bir meta olmasıdır.
Emek gücünün değeri, yani ücret nasıl açıklanabilir?
İşçinin ertesi gün fabrikaya en azından aynı şekilde çalışabilecek durumda gelebilmesi için gerekli olan emek gücünün yeniden üretim maliyetidir. Ayrıca, ücret yalnızca bir iktisadi değişken değil, nasıl ve hangi koşullarda yaşayacağımıza ilişkin iki temel toplumsal sınıf arasında gerçekleşen bir nevi toplumsal ve politik bir sözleşmedir.
Artı-değere el konulma mekanizmalarının anlaşılması bakımından önemli olan noktalar nelerdir?
Artı-değere el konulma mekanizmalarının anlaşılması bakımından iki nokta önemlidir:
- Birincisi, kapitalizmde ideal olan ve genel olarak beklenen, üretilen metaların değerinde alınıp değerinde satılmasıdır. Bu anlamıyla kapitalizmde değişim eşitler arası bir değişimdir. Emek gücü de bir meta olduğuna göre kendisini yeniden üretebilmesi için o günün toplumsal şartları bakımından gerekli olan değer, yani ücret ne ise onu almış bulunmaktadır.
- İkincisi, yine ideal olan ve genel olarak beklenen işçinin emek gücünü piyasa koşullarında ve tamamen piyasa ilişkileri içerisinde satmış bulunmasıdır. Diğer bir ifade ile emek gücünün alınıp satılmasında piyasa ilişkilerinin dışında siyasi, askerî veya hukuki herhangi bir zorun uygulanmaması beklenir.
Bu iki nokta daha önceki tartışmalar ile birleştirilerek kapitalizmdeki artığa el koymanın temel biçimi şöyle ifade edilebilir: Ücretli emekçi ve kapitalist ayrımı tarihsel olarak şu veya bu şekilde gerçekleştikten sonra kapitalizmde artıdeğer üretimi ekonomik ilişkiler içerisinde gerçekleşir. Üretilen artı-değere üretim araçlarını elinde bulunduran ve üretim sürecini doğrudan örgütleyen kapitalistlerce esas olarak salt ekonomik yollarla el konur.
Modernite genel başlığı içerisinde kalan sosyal bilimlerde tarımsal yapılardaki genel kanı nedir?
Modernite genel başlığı içerisinde kalan sosyal bilimlerde genel kanı kapitalizme geçişle birlikte tarımsal yapılarda;
- Ücretli emekçi (kır porletaryası) ve
- Kapitalistlerden (kapitalist çiftçilerden) oluşan iki kutuplu bir sınıfsal yapının oluşacağı yönündedir.
Tarımsal üretimi hala küçük üreticiler tarafından gerçekleştirilen Türkiye gibi “azgelişmiş” ülkeler için küçük üreticilerin karakteristik özellikleri nelerdir?
“Azgelişmiş” ülkeler için küçük üreticilerin karakteristik özellikleri şöyle sıralanabilir:
- Toprak, makine, tohum gibi üretim araçlarına büyük oranda sahip olmak,
- Metalaşmamış aile emeği temelinde üretim yapmak,
- Geçimlik üretim ve piyasa için üretimi bünyesinde birleştirmiş olmak,
- Üretim ve yeniden üretimlerini genel olarak basit yeniden üretim şeklinde gerçekleştirmek.
Küresel kapitalizm nedir?
Tarım sorunu tartışmalarının kapsamının, basitçe tarımsal ilişkiler ve kırsal mekân olarak değil bizatihi kapitalist ilişkilerin kendisi ve günümüz açısından ifade edilmesidir.
Küreselleşme tartışmaları ve neoliberal küreselleşme süreci ile beraber tarım sorunu literatüründe hangi alanlarda önemli farklılaşmalar olmuştur?
Küreselleşme tartışmaları ve neoliberal küreselleşme süreci ile beraber tarım sorunu literatüründe şu alanlarda önemli farklılaşmalar olmuştur:
- Yararlanılan kuramsal yaklaşımlar ve kullanılan kavramlar,
- Odaklanılan sorunsallar,
- Analiz birimi ve düzeyi.
1980 öncesi tarım sorunu tartışmaları içerisinde farklı kuramsal pozisyonların belirmesine yol açan temel sorular nelerdir?
İlgili temel sorular şöyle sıralanabilir:
- Tarımsal üretim sürecindeki hâkim emek formu metalaşmamış hane emeği ise tarımda kapitalizmden bahsetmek olanaklı mıdır?
- Aynı soruyu tarımsal sınıflarla ilişkilendirerek soracak olursak köylülük olgusal ve/veya analitik olarak anlamlı ve ayırt edici sınıfsal bir kategori midir?
- Kapitalist ilişkiler hâlihazırda tarımsal ilişkilere nüfuz etmiş, üretim ve yeniden üretim koşullarının temel belirleyicisi haline gelmiş ise tarımsal yapılarda hâkim form olan ve metalaşmamış aile emeği temelinde varlığını sürdüren küçük üreticiler nasıl kavramsallaştırılmalıdır?
- Tarımsal ilişkilerde gözlenen ve ücretli emekçi ve kapitalist arasındaki ilişkilerden bir sapma olarak görünen metalaşmamış aile emeğinin genel olarak toplum ve kapitalizm çözümlemesi ya da toplumsal sınıf ve eşitsizlikler tartışması açısından nasıl bir önem taşımaktadır?
Tarım tartışmaları, tarımda kapitalizmden bahsetmenin olanaklı olup olmadığı sorularına verilen olumlu ve olumsuz yanıtlar temelinde hangi ana kamplara ayrılabilmektedir
1980 öncesi tarım tartışmaları içerisinde öne çıkan en genel soru tarımda kapitalizmden bahsetmenin olanaklı olup olmadığıdır. Tarım tartışmalarını bu soruya verilen olumlu ve olumsuz yanıtlar temelinde iki ana kampa ayırmak mümkündür:
- Temel teorik tezlerini kır sosyolojisi ve tarım ekonomisi tartışmalarının öncülerinden olan tarım ekonomisti A. V. s’dan (1888-1937) alan ve 1960’ların azgelişmişlik tartışmaları içerisinde üretim tarzlarının eklemlenmesi kavramsallaştırmaları ile Marksizm içerisinden yeniden güncellenen birinci kamp bu soruya olumsuz yanıt vermekte ve tarımsal ilişkilerde kapitalizmden bahsedemeyeceğimizi ifade etmektedir.
- İkinci kamp ise teorik kaynakları Marx ve Engels’in yazdıklarına kadar uzansa da esas olarak Lenin ve Kautsky’nin Rusya ve Almanya bağlamında yürüttükleri tartışmalarından beslenen ve 1960’ların üretim tarzlarının eklemlenmesi bağlamında yapılan küçük meta üretim tarzı ya da köylü üretim tarzı kavramsallaştırmalarına bir yanıt niteliği de taşıyan neomarksist yaklaşımlardan oluşur. Bu kampın temel tezi, “genelleşmiş meta üretimi” olarak tanımladıkları kapitalizmin hâlihazırda tarımsal ilişkilere nüfuz ettiği, tarımda kapitalizme alternatif bir üretim tarzının bulunmadığı yönündedir.
Küçük meta üreticileri neden çelişkili bir sınıf pozisyonundadır?
Küçük meta üreticileri üretim araçlarının sahibi olması nedeniyle kapitalist, hane emeği kullanması nedeniyle ücretli emekçi konumu sergileyen çelişkili bir sınıf pozisyonundadır.
Küçük meta üreticilerinin çelişkili bir sınıf pozisyonunda olmaları konusundaki tartışmaların temelinde hangi yaklaşımlar vardır?
Küçük meta üreticilerinin çelişkili bir sınıf pozisyonunda olmaları konusundaki tartışmaların;
- Bir ucunda üretim araçlarının sahibi olan küçük meta üreticilerini birikim yapabilme imkânlarına sahip, “kendisini istihdam eden” kapitalistler, küçük burjuvalar olarak gören yaklaşımlar vardır.
- Diğer tarafta ise küçük meta üreticilerini artıdeğerine el koyulan ve birikim yapma olanaklarından yoksun, yani sömürülen bir kategori olarak kavramsallaştıran yaklaşımlar vardır.
Küçük meta üretimi tartışmaları içerisinde Gibbon ve Neocosmos’un başını çektiği birinci kampın temel vurgusu nedir?
Küçük meta üreticilerinin kapitalizm tarafından düzenlenen ancak sömürülmeyen, daha ziyade kendi kendilerini istihdam eden küçük burjuvalar olduklarıdır
Küçük meta üretimi tartışması temelde ne eğilimdedir?
Küçük meta üreticilerini kapitalizmin genel işleyiş mekanizmaları tarafından dolaylı olarak sömürülen bir kategori olarak kavramsallaştırma eğilimindedir
Küçük meta üreticilerinin varlıklarını devam ettirebilmelerinin temel koşulu nedir?
Emeklerini (ürünlerini ve yeniden üretimlerini) değersizleştirmeleridir.
Değersizleşme kavramı nasıl tanımlanmaktadır?
Yaşam standardını/kalitesini üretim ve yeniden üretim ilişkilerinin o günün koşulları içerisinde toplumsal olarak belirlenmiş olan değerin altına düşürme olarak tanımlayabiliriz.
Küçük meta üretimi tartışmalarında küçük meta üreticilerinin varlıklarını nasıl ve hangi koşullarda devam ettirebildiklerine dair kaç temel açıklama biçimi vardır?
Küçük meta üretimi tartışmalarında küçük meta üreticilerinin varlıklarını nasıl ve hangi koşullarda devam ettirebildiklerine dair üç temel açıklama biçimi vardır:
- Sermayenin tarıma nüfuzunun önündeki engeller,
- Küçük meta üreticilerinin değersizleşerek varlıklarını devam ettirmesinin sermayenin çıkarına hizmet ediyor olması,
- Küçük meta üreticilerinin mülksüzleşmeye ve proleterleşmeye siyasal direnişi.
Tarım-gıdanın organik karakterinden ileri gelen sermayenin tarıma girişinin önündeki engeller nelerdir?
Sermayenin tarıma girişinin önündeki engeller şöyle sıralanabilir:
- Doğa ve iklim koşullarına bağımlılık,
- Emek süreci ile üretim süreci arasındaki fark,
- Toprağın verili miktarı ve arttırılamıyor oluşu, toprak sahipliğinin sermaye açısından çekici olmaması,
- Tarımsal üretim süreci üzerindeki kontrolün zorluğu,
- Ölçek ekonomisini artırmanın zorluğu,
- Sermayenin dolaşım sürecinin bitkilerde yıllık büyüme, büyükbaş hayvanlarda da yeniden üretim çevrimlerine bağlılığı,
- Gıdanın bozulabilir çürüyebilir özelliği.
Kapitalizmin ideal olarak beklenen özelliklerinden bir sapmayı ya da farklılaşmayı da ifade eden hangi ilişkilerin analizini merkeze almaktadır?
“Emek gücünün tüm yaşam koşullarını kapsayan”, ucuz emek ve değersizleşme kavramsallaştırması, kapitalizmin ideal olarak beklenen özelliklerinden bir sapmayı ya da farklılaşmayı da ifade eden şu ilişkilerin analizini merkeze almaktadır:
- Emeğin metalaşmamış yapısını koruması; geçimlik üretimin varlığını devam ettirmesi,
- Belirli dönemlerde sınırlı bir fonun oluşması dışında sürekli ve güvenilir bir sermaye birikimini oluşturma imkânını sağlamaması,
- Nadir olarak ortaya çıkan fonların geciktirilmiş harcamaları bile karşılamaması,
- Metalaşmamış emek gücünün büyük ölçüde daralan aile-hane emeğine dayalı sınırlandırılmış yapısı,
- Emek gücünün büyük ölçüde toplumsal cinsiyet (ataerkil ve sınıfsal eşitsizlikler) temelli yapıda sürmesi,
- Toprak mülkiyet yapısının kapitalist çiftçiler ve büyük toprak sahipleri lehine, KMÜ’leri aleyhine gelişmesi,
- Yeniden üretim koşullarının (yaşam standardının) ulusal ve evrensel standartların altında gerçekleşmesi,
- Kamusal kaynaklı sosyal refah yapısının (eğitim, kültür, sağlık, sosyal güvenlik, sigorta, konut, ulaşım, çevre, vb.) marjinalliği,
Emek gücü kapsamında ve ona bağlı sınıfsal ilişkiler temelinde siyasal örgütlenmenin sınırlılığı; toplumsal sözleşme koşullarının gelişmemiş olması, dolayısıyla evrensel insan haklarına dayalı, özgürlük ve eşitlik temelinde demokratik bir yapının gerçekleşmemiş olması.
Emeğin değersizleşmesi nedir?
Üretim sürecinde emeğin yoğunlaştırılması ve emek zamanının uzatılmasını, yeniden üretim sürecinde ise yaşam standartlarında beklenen ve erişilebilecek koşulların altına inilmesini ifade etmektedir.
Ücretli emekçi ile kapitalist arasında nasıl bir ilişki vardır?
Ücretli emekçi ile kapitalist arasında sadece ekonomik bir ilişkinin olmadığı toplumsal hayatın hemen her alanını ilgilendiren toplumsal ve siyasi bir ilişki vardır. Kısacası ücretli emekçi ve kapitalist arasındaki toplumsal ilişki, daha önceki toplumsal sistemlerle kıyaslandığında ciddi bir ekonomik ilerleme olarak görülebilir.
Kapitalist ilişkilerin savunuculuğunu üslenen okul ve yaklaşımlar neyi ifade etmektedirler?
Neoklasik iktisat okulu gibi liberal yaklaşımlar daha önceki üretim biçimleriyle kıyaslandığında kapitalizmin ekonomik, toplumsal ve siyasal alanlarda önemli bir sıçrama yaratan ilerici bir toplumsal sistem olduğunu ifade etmektedirler. Farklı metodolojik ve teorik yaklaşımlarla da olsa Marksizm’in kurucuları ve takipçilerinin büyük bölümü de bu ilerici role katılıyor görünmektedir.
Karikatürleştirerek söyleyecek olursak “Dünya üzerindeki zenginliklerin ulaştığı boyut onlarca feodal dünya bir araya getirilse erişilemeyecek bir noktaya ulaşmıştır” anlamıyla kapitalizm nasıl bir sistemdir?
Kapitalizm üretim koşullarının ve birikim olanaklarının daha önce olmadığı kadar geliştiği ve dolayısıyla da yeniden üretim standartlarının (en azından potansiyel olarak) ciddi boyutlarda arttığı bir toplumsal sistemdir.
Kapitalizm kendisinden önce gelen toplumsal sistemlere kıyasla toplumsal alanda ne gibi önemli atılımlar gerçekleştirmiştir?
Kapitalizmin ilgili alanda gerçekleştirdiği önemli atılımlar şöyle sıralanabilir:
- Üretim ilişkileri içerisinde, emek gücü metalaşarak kendisinden önceki emek formlarına kıyasla üretim araçlarından özgürleşmiştir. Diğer bir ifade ile ücretli emekçi, feodal serf ya da köylü gibi toprağa veya bir beye/ağaya bağlı olarak çalışmaktan kurtulmuştur.
- Piyasa koşullarında emek gücünü istediğine satma yani serbest dolaşım hakkını elde etmiştir.
- Artı-değer üretimi ve artı-değere el koyulma süreçleri siyasi, askerî ve/veya hukuki zor kullanımı tarafından değil tarafların ‘özgürce’ katıldıkları piyasa ilişkileri tarafından belirlenmektedir.
Bunların yanı sıra üretim ve yeniden üretim alanlarının ayrışması, toplumsal işbölümünün ulaştığı nokta toplumsal hayatın hemen her alanında en azından potansiyel olarak bir çeşitlenme ve enginleşmenin zeminini yaratmıştır.
Kapitalizmle birlikte siyasetin ölçeği, kitleselliği ve içeriği toplumsal hayatın hangi alanlarına yayılmıştır?
Kapitalizmle birlikte siyasetin ölçeği, kitleselliği ve içeriği toplumsal hayatın hemen her alanına yayılmıştır. Bunlar şöyle özetlenebilir:
- Emekçinin üretim araçlarından kopmasına paralel olarak ve uluslararası kapitalist pazarın da şekillenmesiyle birlikte siyaset de yerel bağlarından ve sınırlı bir zümre elinde yürütülmekten çıkmıştır.
- Ücretli emekçi ile kapitalist arasındaki sınıf mücadelesinin kitlesel zemininden kaynaklanan bu genişleme toplumun hemen her kesiminin geçmişi, bugünü ve geleceği hakkında karar ve tartışma süreçlerine katılma olanağı yaratmıştır.
- Sendikalar, siyasi partiler, dernekler, sivil toplum kuruluşları ya da başka araçlarla örgütlenme ve siyaset yapma hakkı kapitalizmle birlikte bugünkü kitlesel boyutuna ulaşmıştır.
Kapitalizmin ekonomik, toplumsal ve politik alanlarda yarattığı “ilerlemeyi” olanaklı kılan noktalar nelerdir?
Ücretli emekçi ile kapitalist arasındaki ilişkidir. Geri kalmışlık ya da azgelişmişlik kavramları temelinde yükselen 1980 öncesi tarım sorunu tartışmalarının merkezinde, gelişmiş kapitalist ülkelerde ekonomik, sosyal ve siyasal alanlarda kaydedilen bu ilerlemenin azgelişmiş çevre ülkelerde neden aynı düzeyde gerçekleşmediği sorusu yatmaktadır. Sosyal bilimlerin zengin bir mirasını temsil eden bağımlılık okulu, emperyalizm teorileri, eşitsiz değişim kuramı, üretim tarzlarının eklemlenmesi kavramsallaştırması, ya da dünya sistemi tartışmaları bu soruya yanıt aramışlardır. 1980 öncesi tarım sorunu literatüründe kapitalizm ve azgelişmişlik ilişkisi metalaşmamış hane emeğinin varlığını devam ettirmesi üzerinden sorunsallaştırılmıştır. 1980 öncesi literatürü bu nokta üzerinden toparlayacak olursak, küçük meta üreticilerini küçük burjuvalar, küçük kapitalistler olarak gösteren Gibbon ve Neocosmos’un yaklaşımı hariç hangi yaklaşım benimsenirse benimsesin tarım sorunu ekonomik, toplumsal ve siyasi bir geri kalmışlık sorunu olarak karşımıza çıkmaktadır. Çünkü küçük meta üreticileri, ancak kendilerini ekonomik, toplumsal ve politik olarak sürekli değersizleştirmek koşuluyla varlıklarını sürdürebilmektedir.