Sosyolojide Yakın Dönem Gelişmeler Dersi 5. Ünite Sorularla Öğrenelim
Manuel Castells: Enformasyon Çağı Ve Ağ Toplumu Teorisi
- Özet
- Sorularla Öğrenelim
Manuel Castells ne zaman ve nerede doğmuştur?
Manuel Castells, 1942 yılında İspanya’da
doğmuştur.
Manuel Castells, Enformasyon Çağı: Ekonomi,
Toplum ve Kültür (2008) adlı eserinde neyi ortaya
koymaktadır?
Manuel Castells, Enformasyon Çağı: Ekonomi,
Toplum ve Kültür (2008) adlı eserinde kapitalist
dönüşümü, sanayileşmecilik ve devletçiliğin krizini,
enformasyonel ekonominin doğuşunu, “ağ toplumu”nun
oluşması olarak ortaya koymaktadır.
Ağ toplumu nedir?
Ağ toplumu; ağlar oluşturma mantığı etrafında
merkezsiz, hiyerarşi içermeyen, yatay ilişkilerin hâkim
olduğu bir toplumsal örgütlenme biçimidir. Ağ toplumu,
küresel ölçekte sermayenin, kültürün, işgücünün ve
toplumların karşılıklı bağımlılık içerisine girmeleridir
Ağ mantığı nelerin temelini oluşturmaktadır?
Ağ mantığı; medyadan, küresel sermayeye;
toplumsal hareketlerden, kimlik biçimlerine ve Çalışma
ilişkilerine kadar enformasyonel toplumun bütün
alanlarının temelini oluşturmaktadır.
Castells’e göre ağ nedir?
Castells’e göre “ağ, birbiriyle bağlantılı düğümler
dizisidir. Ağlar; küresel finansal akışlar ağında menkul
kıymetler piyasaları; Avrupa birliğini yöneten siyasi ağda
bakanlar konseyi Avrupa komisyonu; medyanın küresel
ağlarında düğümler, televizyon sistemleri, eğlence
stüdyoları, haber ekipleridir”. Ağlar her türlü sınırlamaya
karşı koyarak İletişim kurabilen aynı iletişim evrenini
içererek genişleyebilen yapılardır. Castells’e göre “ağlar
yeniliğe, küreselleşmeye, merkezsiz yoğunlaşmaya dayalı
kapitalizm için; esneklik ve uyarlanabilirliğe dayalı iş,
işçiler ve şirketler için; zamanın-mekanın yerinden
edilmesini amaçlayan toplumsal örgütlenme için çok
uygun araçlardır”.
Ağ sürecinin temelinde ne vardır?
Bu sürecin temelinde, üretim biçimleri
(kapitalizm, devletçilik) ve kalkınma biçimleri
(sanayileşmecilik, enformasyonelizm) ekseninde
kapitalizmle enformasyonel kalkınmanın tarihsel olarak
biraya gelmesi ve ağlar etrafında şekillenmesi vardır
Castell’e göre ağ toplumu kaç bağımsız sürecin birada
olması ile oluşmuştur?
Castells’e göre ağ toplumu, 1960’ların sonu ve
1970’lerin başında üç bağımsız sürecin birlikte
oluşmasıyla meydana gelmiştir:
• Birincisi, enformasyon teknoloji devrimi,
• İkincisi, kapitalizmin de devletçiliğin de
ekonomik krize girmesi ve peşinden
yapılanmaları,
Üçüncüsü, liberteryanizm, insan hakları,
feminizm ve çevrecilik gibi kültürel ve toplumsal
hareketlerin yeşermesidir
Castells’e göre ağ toplumunu oluşturan üç bağımsız
süreçten birincisi nasıl açıklanabilir?
Castells’e göre ağ toplumu, 1960’ların sonu ve
1970’lerin başında üç bağımsız sürecin birlikte
oluşmasıyla meydana gelmiştir. İlk olarak, enformasyon
teknolojisi devriminin temelinde mikro elektronik ve
genetik mühendisliği vardır. Mikro-elektronik devrim;
“mikroçipi, bilgisayarları, telekomünikasyonu ve onların
ağlarını içerir. Bu teknolojiler bilgi işleme kapasitesinde;
sadece bilgi hacminde değil, işlemlerin karmaşıklığında ve
işlem hızında da olağan üstü bir artış sağlarlar”.
Transistör’ün, bilgisayarın icadı ve mikroçiplerin
makinelere uyarlanması teknolojik dönüşümü
hızlandırılmıştır. Teknolojiler toplumsal değişimin temel
bir boyutu olarak görülmelidir. Sanayi devrimi için buharlı
makinelerin üretim sürecine girmesi ne anlama geliyorsa,
bilgi işlem teknolojilerinin üretim sürecine girmesi
enformasyon toplumu için o anlama gelmektedir.
Teknolojiler belirli bir teknoloji paradigması etrafında
örgütlenirler.
Bilgi işlem teknolojilerin ayırt edici özellikleri
nelerdir?
Bilgi işlem teknolojilerin üç temel ayırt edici
özelliği vardır:
• Hacim, karmaşıklık ve hız açısından kendisini
genişleten işlem kapasiteleri,
• Yeniden birleştirme yetenekleri ve
• Dağıtım esneklikleridir.
Genetik mühendisliği nasıl açıklanabilir?
Genetik mühendisliği, İnsan Genomu Projesinin
(DNA kodu) ileri yazılım programları ile çözülmesidir.
Bunun anlamı, insan türü hakkında bilgi yapılarının
dönüşmesi, DNA kodlarının yeniden oluşturabilmesi ve
değişik türlerin sistemlerinin, kodlarının ve haberleşme
yapılarının yeniden programlanabilmesidir.
Enformasyon toplumunun temelindeki teknoloji
paradigması nedir?
Enformasyon toplumunun temelindeki teknoloji
paradigması “bilgi işlem teknolojileri kümesi çerçevesinde
merkezlenmiş olan bilgi işlem teknolojisi devrimi
etrafında Başlatılan yeni bir teknoloji paradigmasıdır”.
Buna göre ağ toplumunun temelinde de bu teknoloji
paradigması ve bilgi işlem teknolojileri esasına dayanan
ağlar oluşturma mantığı vardır.
Castells’e göre ağ toplumunu oluşturan üç bağımsız
süreçten ikincisi nasıl açıklanabilir?
İkinci olarak, Castells’e göre, endüstriyel
kalkınma ve devletçilik arasına sıkışmış Refah Devleti
uygulamaları yerini serbest piyasanın egemen olacağı bir
toplumsal düzene bırakmıştır. 1970’lerde devletçiliğin
krizi, yeni gelişen enformasyon teknolojilerine devletin
bürokratik mantığının uyarlanamaması ve kapitalizmin
bilgisel üretkenlik, özelleştirme, devletin denetimini
kaldırma, küreselleşme ve ağlar oluşturma aracılığı ile ağ
toplumunun temelini oluşturmasıdır. Sermayenin
toplumsal alanda, zamansal-mekansal düzlemde
akışkanlığını sağlayan küreselleşme 1970’lerden beri
enformasyonel ekonomilerin gelişmesi ve endüstriyel
krizle beraber ortaya çıkmıştır. Endüstriyel toplum maddi
malların üretimine ve dolaşımına yönelik hukuksal, siyasal
örgütlenme olarak ulus devletleri modernleşmenin temel
koşulu olarak inşa etmiştir. Devlet eliyle kalkınma bunun
en önemli göstergesidir. Küreselleşme bu anlamıyla
ulusların (devletlerin) hakimiyet alanını dönüştürmekte ve
ortadan kaldırma eğilimindedir. Dolayısıyla,
endüstriyelleşme ve modernleşme arasındaki temel
tarihsel birliktelik küreselleşme ve enformasyonel
toplumla birlikte ortadan kalkmaktadır. Endüstriyel
toplum ve ona ait kurumsal yapılar, kültürel kimlikler,
ulus devlet, ataerkillik, çalışma ilişkileri, kentler ve
bürokratik yapı iktisadi alanın dönüşümü ve
enformasyonel paradigma içerisinde anlamlarını
yitirmektedir.
Castells’e göre ağ toplumunu oluşturan üç bağımsız
süreçten üçüncüsü nasıl açıklanabilir?
Üçüncü olarak, 1968 hareketinin yaratmış olduğu
özgürlük ortamında yeşeren toplumsal hareketler;
modernliğe, ataerkilliğe, cinselliğe, yerleşik kültüre,
endüstriyel kapitalizme, doğa üzerindeki sınırsız denetime
ve iktidarlara yönelik eleştirileri dile getirmişlerdir. Bununla
birlikte 68 hareketinin temelinde piyasanın da, devletçiliğin
de kuşattığı bireyi ön plana çıkaran yeni bir kimlik siyaseti
vardır. Feminist, çevreci hareketler bunların en önemlisidir.
Kadınların siyasal, toplumsal, ekonomik alana daha fazla
katılmalarına yönelik mücadeleler, kadınları toplumsal
dönüşümün temel bir bileşeni haline getirmiştir. 1968
hareketi içerisinde kadınların erkeklerin gerisinde kalması
ve cinsiyetçi siyasal tutumlarla karşı karşıya gelmeleri ve
özellikle Amerika’da kadınlar kendi mücadelelerini
vermeye ve toplumsal cinsiyet biçimleriyle, ataerkil
ilişkilerin eleştirisine neden olmuştur.
Feminist hareketler nasıl tanımlanabilir?
Feminist hareketler, erkeklerin egemen olduğu
bir dünyada kadınların bir kimlik olarak erkek
egemenliğini yok etmeye yönelik toplumsal hareketler
olarak tanımlanmaktadır. Feminist hareketlerin gelişmesi
kültürel kodların eleştirilmesini beraberinde getirmiştir.
Feminist hareketlerin eleştirisi aileyi, cinselliği ve kişiliği
yeniden düşünmeye sebep olmuştur.
Castells’e göre feminist hareketlerin günümüz
toplumlarında doğmasına sebep olan özgül nedenler
nelerdir?
Castells’e göre feminist hareketlerin günümüz
toplumlarında doğmasına sebep olan dört özgül neden
vardır:
• Eğitim fırsatlarının kadınlara açılması ve işgücü
piyasasının dönüşümü.
• Biyoloji, farmakoloji ve tıpta, insan türünün
çoğalmasıyla ilgili denetimi sağlayan
teknolojilerin gelişmesi.
• 1960’lardaki toplumsal hareketler içerisinde
kadınların cinsiyetçiliğe maruz kalması.
• Küreselleşmiş bir toplumda kültürel
dönüşümlerin hızla yayılması ve gezegenin
büyük bir bölümünde kadınların seslerinin bir üst
doku oluşturmasıdır.
Castells’e göre toplumsal yapının temelinde ne vardır?
Castells’e göre, “toplumsal yapının temelinde
çalışma süreci vardır”
Gorz’a göre çalışma nedir?
Çalışmanın anlamı “toplumsal olarak
tanımlanabilen ve toplumsal bütünün üretim ve yeniden
üretiminde norma bağlı, standart bir işlevi yerine
getirme”dir.
Castells’e göre enformasyon toplumunda esnek
çalışma ilişkilerinin yaygınlık kazanmasında belirleyici
olan unsurlar nelerdir?
Castells’e göre enformasyon toplumunda esnek
çalışma ilişkilerinin yaygınlık kazanmasında belirleyici
olan dört unsur tespit edilebilinir. Bunlar kısaca şöyle
açıklanabilir:
• Çalışma süresi: Esnek Çalışma, tam zamanlı bir
işte haftada 35-40 saat çalışma anlamına gelen
geleneksel Çalışma biçimiyle sınırlı değildir.
• İş güvencesi: Esnek çalışma, göreve odaklılık ve
gelecekte istihdam edilme yönünde bir güvence
sağlamaz.
• Yer: Çalışanların çoğu düzenli bir biçimde
şirketlerinde çalışsa da giderek evde, hareket
halinde veya çalıştığı şirketin sözleşmeli olarak iş
yaptığı başka şirkette Çalışır.
• İşverenle çalışan arasındaki toplumsal
sözleşme: Geleneksel sözleşme işverenin
çalışanın tanımlanmış haklarına, tazminat, eğitim,
sosyal güvenlik ve iş güvencesine
dayanmaktaydı. Enformasyonel toplumda ise
Çalışanın şirkete sadık olması, işine razı olması,
fazla mesai yapması beklenir.
Castells’e göre, enformasyonel ekonomilerde istihdam
yapısı temelde hangi ana modele dayanmaktadır?
Castells’e göre enformasyonel ekonomilerde
istihdam yapısı temelde iki ana modele dayanmaktadır:
• İleri hizmet istihdamının hakim olduğu AngloSakson
modelidir.
• İmalat temelini koruyarak hizmet istihdamına
geçiş yapan Almanya-Japonya modelidir.
Castells’e göre küresel çapta işgücünü birbirine
bağımlı kılan ana mekanizmalar nelerdir?
Castells’e göre küresel çapta işgücünü birbirine
bağımlı kılan üç ana mekanizma vardır:
• Çokuluslu şirketlerde ve onlara bağlı sınırları
aşan ağlarda küresel istihdam.
• Kuzeyde ve güneyde uluslararası ticaretin
istihdam ve çalışma koşullarına etkisi.
• Küresel rekabetin ve ülkelerin işgüçlerinin yeni
esnek yönetim biçimi.
Castells’e göre küresel kentler nedir?
Castells, küresel kentleri; finans, danışmanlık ve
işletme hizmetlerinin bütün dünya ölçeğinde örgütlendiği
mekanlar olarak tanımlamaktadır.
Dünyadaki hangi kentler mega kentler küresel finansın
kalbi niteliğindedir?
Aşağıdaki mega kentler küresel finansın kalbi
niteliğindedir.
• Hong Kong,
• Tokyo,
• New-York,
• Şangay,
• Pekin,
• Buenos Aires,
• Seul,
• Yeni Delhi,
• Londra,
• Paris
Mega kentlerin ayırıcı özellikleri nelerdir?
Mega kentlerin ayırıcı özellikleri;
• Yönetim,
• Yönlendirme,
• Üretim,
• Medya kontrolü,
• İktidar siyaseti
• Küresel ölçekte toplumları yönlendirecek bilgi
akışlarının merkezleri olmalarıdır.
Mega kentler nedir?
Mega kentler;
• Kendi ülkelerinde ve küresel ölçekte ekonomik,
teknolojik ve toplumsal dinamizm merkezleridir.
• Kültürel ve siyasi yenilik merkezleridir.
• Küresel ağla bağlantı noktalarıdır.
Kimlikler Castells’e göre nedir?
Bireylerin toplumsal olarak inşa etmeye
çalıştıkları anlam ve tecrübe kaynaklarıdır.
Castells’e göre kimliğin inşası kaç farklı biçime
sahiptir?
Castells’e göre kimlikler sadece toplumsal
kurumlar ve örgütlenmelerden kaynaklansa bile bireyler
bunları içselleştirdiğinde kimlik haline gelirler. Buna göre
kimliğin inşası üç farklı biçime sahiptir. Bunlar kısaca
şöyle açıklanabilir:
• Meşrulaştırıcı kimlik: Toplumun egemen
kurumları tarafından toplumsal aktörler
karşısında egemenliklerini genişletmek ve
akılcılaştırmak için inşa edilirler. Milliyetçilikler
bu kimlik modeline örnek gösterilebilir.
• Direniş kimliği: Hakim olanın mantığı tarafından
değersiz görülen ve damgalanan konumlarda
bulunan aktörler tarafından geliştirilir. Etnik
temellere dayalı milliyetçilikler, cemaatler bu
bağlamda düşünülebilir.
• Proje Kimliği: Toplumsal aktörlerin kendilerine
sunulan kültürel malzeme temelinde toplumdaki
konumlarını yeniden tanımlayan yeni bir kimlik
inşa etmeleri sürecidir. Feminist hareketler bu
kimlik modeline uygun olacaktır.
Ataerkillik nedir?
Ataerkillik basit anlamıyla “aile biriminde
erkeklerin, kadınlar ve çocuklar üzerinden kurumsal
olarak desteklenen bir otoriteye sahip olmasıyla
tanımlanır.
Castells’e göre kadının işgücüne katılımının kaynağı
nedir?
Kadınların işgücüne katılımı ekonominin
enformasyonelleşmesinden, ağlar oluşturmasından ve
küreselleşmesinden; diğer yandan verimliliği, yönetim
denetimini ve kârı arttırmak için işgücü piyasasının
cinsiyete dayalı olarak bölünmesinden kaynaklanır.
Castells’e göre, dönüşümün arkasında 1960’lı yılların
sonlarından beri gelişmekte olan eğilimler nelerdir?
Toplumsal olarak desteklenen aile bütün bu
değişimler ekseninde geleneksel biçimlerinden farklı
olarak yeniden tanımlanmaktadır. Castells’e göre, bu
dönüşümün arkasında 1960’lı yılların sonlarından beri
gelişmekte olan dört eğilim vardır:
• Enformasyonel, küresel bir toplumun yükselişi.
• İnsan türünün çoğalmasıyla ilgili teknolojik
değişiklik (doğum kontrol, suni döllenme).
• Feminist hareketin isyanı.
• Kadınların ücretli işlerde çalışması etkili
olmuştu
Castells’e göre ataerkil aile yapısının dönüştüğünün
göstergeleri olan eğilimler nelerdir?
Castells’e göre ataerkil aile yapısının
dönüştüğünün göstergeleri olarak dört eğilim vardır:
• “Evliliklerin boşanmayla ya da ayrılıkla
dağılması, aile bireylerinin uzun vadeli
bağlılığına dayalı aile modelinin zayıfladığının
bir göstergesidir. Ayrıca evliliklerin dağılması
sonucu yalnız yaşamayı veya çocuklarıyla yalnız
oturmayı tercih edenlerin sayısı giderek
artmaktadır; bu durumda ayrılık sonrası kurulan
yeni evde egemenlik yapıları zihinsel olar
yeniden üretilse de, ailede ataerkil otorite son
bulmaktadır.
• Evliliklerde yaşanan bunalımların giderek
arttması, evlilik, iş ve hayattı uyumlu kılmanın
zorlaşması; evlenmeyi erteleme ya da
evlenmeden birlikte yaşama gibi bir çözüm
oluşturmayı zorunlu kılmıştır.
• Farklı eğilimlerin sonucu olarak nüfusun
yaşlanması, erkeklerin ve kadınların ölüm
oranlarındaki farlılıklar gibi demografik etkenlere
de bağlı olarak birçok aile yapısı ortaya
çıkmakta, böylece klasik çekirdek aile modelinin
yaygınlığı gerilemekte, yalnız yaşayanların
çocuklarıyla yaşayanların sayısı artmaktadır.
• Kadınların doğurmayla ilgili tuttumlarının
giderek özerkleşmesi, ataerkil ailenin krizi,
nüfusun yenilenmesi sürecinin krize girmesi ve
evlilikdışı doğan çocukların sayısının giderek
artması. Dolayısıyla biyolojik üreme
gerçekleşmektedir, ama geleneksel aile yapısının
dışında gerçekleşmektedir
Castells’e göre fundamentalizm nedir?
Castells’e göre fundamentalizm; “kişisel
davranışın ve toplumun kurumlarının, Tanrının
hukukundan kaynaklanan, Tanrı ile insanlık arasında
aracılık eden belli bir otorite tarafından yorumlanan
kurallarla tanımlanması çerçevesinde gerçekleşen kolektif
kimlik inşasıdır.
Dini cemaatlerin temel savunuları nelerdir?
Dini cemaatlerin temel savunuları, tanrısal
otoriteye ve cemaatin çıkarlarına yönelik düzenlemelerin
toplumların genel mantığı olması yönündedir.
Ulus devletin temelinde ne vardır?
Ulus devletin temelinde, milletler olarak
örgütlenmiş toplumsal kimlik oluşturma süreçleri vardır.
Castells’e göre millet nedir?
Castells’e göre millet “tarihin ve siyasi projelerin
paylaşımıyla insanların zihinlerinde ve kolektif hafızada
inşa edilen kültürel cemaatlerdir”
Castells çağdaş milliyetçiliği, milliyetçiliğe dair sosyal
teorilerle birlikte tartışırken kaç noktaya dikkat edilmesi
gerektiğini vurgular?
Castells çağdaş milliyetçiliği, milliyetçiliğe dair
sosyal teorilerle birlikte tartışırken dört noktaya dikkat
edilmesi gerektiğini vurgular:
• Çağdaş milliyetçilik bir ulus devletin inşasına
yönelik olabilirde, olmayabilir de dolayısıyla
uluslar tarihsel ve analitik olarak devletten
bağımsız oluşumlardır.
• Uluslar ve ulus devletler, Fransız İhtilali sonucu
oluşan modern ulus devletlerle sınırlı değildir.
• Milliyetçilik, mutlaka seçkinlere özgü bir olgu
değildir. Aslında günümüzde milliyetçilik,
küresel elitlere tepkiden başka bir şey değildir.
• Çağdaş milliyetçilik etkin eylemci olmaktan çok
tepkisel olduğundan siyasi olmaktan çok kültürel
olma eğilimindedir. Dolayısıyla bir devletin
savunusundan çok yerleşik bir kültürün
savunusudur.
Ulus devletler neden ortaya çıkmıştır?
Ulus devletler kapitalizmin sermaye birikimini
sağlamaya yönelik;
• Hukuksal örgütlenme biçimleri,
• İdeolojik örgütlenme biçimleri ve
• Siyasal örgütlenme biçimleri olarak ortaya
çıkmışlardır.
Giddens’a göre kapitalizm ile ulus devlet arasındaki
ilişki nedir?
Giddens’a göre, “kapitalizm ile ulus devlet
arasındaki ilişki, aslında kapitalist girişimin doğası ve
devlet gücünün merkezileşmesinde değil, kapitalizmle
ortaya çıkan dönüşümler içinde aranmalıdır”. Dolayısıyla
kapitalizmle ulus devlet zorunlu olarak bir arada
düşünülmemelidir
Ağ devleti nedir?
Ağ devleti, sermayenin küreselleşmesi, çok taraşı
iktidar yapılarının oluşması ve merkezi otoritenin yerel ve
bölgesel yönetimlere kayması anlamına gelmekte ve yeni
bir iktidar biçimini ifade etmektedir. Bunun anlamı
küreselleşme ile birlikte devletin toplum üzerindeki
hakimiyeti etkisiz kalmakla birlikte, ulus devletler küresel
ağlarda hakimiyetin tek kaynağı olmaktan çıkmakta ve
sadece bir tanesi haline gelmektedir. Dolayısıyla ulus
devletler ağ devletleri şeklinde örgütlenmiş küresel
düzenin bağlantı noktaları konumundadır
Castells’e göre neler ulus devletin hâkimiyet alanını
kısıtlamakta ve işlevsiz hale getirmektedir?
Castells’e göre aşağıdakiler ulus devletin
hakimiyet alanını kısıtlamakta ve işlevsiz hale
getirmektedir:
• Yerel yönetimlerin güçlenmesi,
• Medya ve elektronik iletişimin küreselleşmesi,
• Suçun küreselleşmesi,
• Toplumsal protestoların küreselleşmesi
Ağ toplumuna getirilen eleştiriler nelerdir?
Ağ toplumuna getirilen en önemli eleştirilerden
ilki, ağlar oluşturma mantığının ve ağın merkezsiz
hiyerarşi gerektirmeyen yatay ilişkiler mantığının zorunlu
olarak hiyerarşileri ortadan kaldırmayacağıdır. Aynı
zamanda pazarın, hiyerarşinin ve ağ mantığının bir biriyle
bağlantılı kavramlar olduğu ve analitik olarak birbirinden
ayrılamayacağı da vurgulanmaktadır. Buna göre ağ
mantığının hiyerarşik yapıların yerini alması, zorunlu ve
olumlu bir süreç olarak görülmemelidir. İkinci eleştiri;
ağın merkezi ortadan kaldırdığı düşüncesinin gerçeği
yansıtmadığıdır. Buna göre küreselleşme beraberinde
sermayenin rahatça dünya ölçeğinde dolaşımını
sağlamakla birlikte, sermaye hala ulus devletlere
bağımlıdır. Dolayısıyla merkezsiz bir üretim ve dolaşım
sisteminden bahsedilemeyeceği, ağın küresel
merkezsizliğine karşı kapitalizmim hala belirli
merkezlerden dünyaya yayıldığını belirtmektedirler.
Üçüncü olarak ağ kuramlarında temel eksik küresel
ölçekte merkez ve çevre olan ülkeler arasındaki eşitsiz
ilişkilerin vurgulanmamasıdır. Dolayısıyla ağ mantığını,
eşitler arasındaki bir katılım olarak algılamaktadır
Castells’e göre, postmodern topluma temel özelliğini veren şey nedir?
Castells’e göre, postmodern topluma temel özelliğini veren bilgi teknolojisi, internet ve dünyayı saran bilişim ağlarıdır. Bu gelişme başlangıçta sisteme yönelik bir tehdit olarak algılanmasına rağmen kısa sürede Batı kapitalizminin yeniden yapılanmasını ve canlanmasını sağlayarak dünya ölçeğinde küresel ağların kurulmasına yol açmıştır
Manuel Castells Enformasyon Çağı: Ekonomi, Toplum ve Kültür (2008) adlı eserinde neyi ele almıştır?
Manuel Castells Enformasyon Çağı: Ekonomi, Toplum ve Kültür (2008) adlı eserinde kapitalist dönüşümü, sanayileşmecilik ve devletçiliğin krizini, enformasyonel ekonominin doğuşunu, “ağ toplumu”nun oluşması olarak ortaya koymaktadır.
Ağ toplumu kavramı nedir?
Ağ toplumu; ağlar oluşturma mantığı etrafında merkezsiz, hiyerarşi içermeyen, yatay ilişkilerin hâkim olduğu bir toplumsal örgütlenme biçimidir.
Castells’e göre ağ toplumu hangi süreçlerin sonucunda meydana gelmiştir?
Castells’e göre ağ toplumu, 1960’ların sonu ve 1970’lerin başında üç bağımsız sürecin birlikte oluşmasıyla meydana gelmiştir. Birincisi, enformasyon teknoloji devrimi; ikincisi, kapitalizmin de devletçiliğin de ekonomik krize girmesi ve peşinden yapılanmaları; üçüncüsü, liberteryanizm, insan hakları, feminizm ve çevrecilik gibi kültürel ve toplumsal hareketlerin yeşermesidir
Castells'e göre ağ toplumunu oluşturan enformasyon teknoloji devrimi nasıl ortaya çıkmıştır?
İlk olarak, enformasyon teknolojisi devriminin temelinde mikro elektronik ve genetik mühendisliği vardır. Mikro-elektronik devrim “Mikroçipi, bilgisayarları, telekomünikasyonu ve onların ağlarını içerir. Bu teknolojiler bilgi işleme kapasitesinde; sadece bilgi hacminde değil, işlemlerin karmaşıklığında ve işlem hızında da olağan üstü bir artış sağlarlar. Teknolojiler belirli bir teknoloji paradigması etrafında örgütlenirler. Enformasyon toplumunun temelindeki teknoloji paradigması “Bilgi işlem teknolojileri kümesi çerçevesinde merkezlenmiş olan bilgi işlem teknolojisi devrimi etrafında başlatılan yeni bir teknoloji paradigmasıdır.” (Castells, 2007b: 148). Buna göre ağ toplumunun temelinde de bu teknoloji paradigması ve bilgi işlem teknolojileri esasına dayanan ağlar oluşturma mantığı vardır.
Castells’e göre, endüstriyel kalkınma ve devletçilik arasına sıkışmış Refah Devleti uygulamaları yerini serbest piyasanın egemen olacağı bir toplumsal düzene bırakmasının sonuçları nasıl ele alınmıştır?
1970’lerde devletçiliğin krizi, yeni gelişen enformasyon teknolojilerine devletin bürokratik mantığının uyarlanamaması ve kapitalizmin bilgisel üretkenlik, özelleştirme, devletin denetimini kaldırma, küreselleşme ve ağlar oluşturma aracılığı ile ağ toplumunun temelini oluşturmasıdır. Sermayenin toplumsal alanda, zamansal-mekânsal düzlemde akışkanlığını sağlayan küreselleşme 1970’lerden beri enformasyonel ekonomilerin gelişmesi ve endüstriyel krizle beraber ortaya çıkmıştır. Endüstriyel toplum maddi malların üretimine ve dolaşımına yönelik hukuksal, siyasal örgütlenme olarak ulus devletleri modernleşmenin temel koşulu olarak inşa etmiştir. Devlet eliyle kalkınma bunun en önemli göstergesidir. Küreselleşme bu anlamıyla ulusların (devletlerin) hâkimiyet alanını dönüştürmekte ve ortadan kaldırma eğilimindedir. Dolayısıyla, endüstriyelleşme ve modernleşme arasındaki temel tarihsel birliktelik küreselleşme ve enformasyonel toplumla birlikte ortadan kalkmaktadır. Endüstriyel toplum ve ona ait kurumsal yapılar, kültürel kimlikler, ulus devlet, ataerkillik, çalışma ilişkileri, kentler ve bürokratik yapı iktisadi alanın dönüşümü ve enformasyonel paradigma içerisinde anlamlarını yitirmektedir
Castells’e göre feminist hareketlerin günümüz toplumlarında doğmasına sebep olan dört özgül neden nelerdir?
1. Eğitim fırsatlarının kadınlara açılması ve işgücü piyasasının dönüşümü. 2. Biyoloji, farmakoloji ve tıpta, insan türünün çoğalmasıyla ilgili denetimi sağlayan teknolojilerin gelişmesi. 3. 1960’lardaki toplumsal hareketler içerisinde kadınların cinsiyetçiliğe maruz kalması. 4. Küreselleşmiş bir toplumda kültürel dönüşümlerin hızla yayılması ve gezegenin büyük bir bölümünde kadınların seslerinin bir üst doku oluşturmasıdır
Castells’e göre enformasyonel toplumda temelde çalışma nasıl bir değişime uğramıştır?
Castells’e göre enformasyonel toplumda temelde çalışma ortadan kalkmamıştır, ortadan kalkan endüstriyel topluma ilişkin emek süreçleri ve iş biçimleridir.
Castells'e göre Enformasyonel teknolojilere dayanan ekonomik ve toplumsal örgütlenme biçimi, toplumların parçalanmasında nasıl bir rol oynar?
Enformasyonel teknolojilere dayanan ekonomik ve toplumsal örgütlenme biçimi yönetimin merkezsizleşmesini, çalışmanın bireyselleşmesini, piyasaların siparişe bağlanmasını, böylece çalışmanın parçalanmasını, toplumların parçalanmasını beraberinde getiriyor. Yarı-zamanlı üretim yöntemlerinin ortaya çıkması, işlerin sözleşmeli olarak başka bir iş koluna devredilmesi (taşeronlaştırma), başka bir şirkete devredilmesi, danışmanlık, şirketin çapının küçültülmesi ve sipariş üzerine iş yapma gibi yaygın pratikler de gelişmektedir
Castells’e göre enformasyon toplumunda esnek çalışma ilişkilerinin yaygınlık kazanmasında belirleyici olan dört unsur nelerdir?
1. “Çalışma süresi: Esnek çalışma, tam zamanlı bir işte haftada 35-40 saat çalışma anlamına gelen geleneksel çalışma biçimiyle sınırlı değildir.
2. İş güvencesi: Esnek çalışma, göreve odaklılık ve gelecekte istihdam edilme yönünde bir güvence sağlamaz.
3. Yer: Çalışanların çoğu düzenli bir biçimde şirketlerinde çalışsa da giderek evde, hareket hâlinde veya çalıştığı şirketin sözleşmeli olarak iş yaptığı başka şirkette çalışır.
4. İş verenle çalışan arasındaki toplumsal sözleşme: Geleneksel sözleşme iş verenin çalışanın tanımlanmış haklarına, tazminat, eğitim, sosyal güvenlik ve iş güvencesine dayanmaktaydı. Enformasyonel toplumda ise çalışanın şirkete sadık olması, işine razı olması, fazla mesai yapması beklenir.
Castells’e göre küresel çapta işgücünü birbirine bağımlı kılan üç ana mekanizma nedir?
1. Çokuluslu şirketlerde ve onlara bağlı sınırları aşan ağlarda küresel istihdam.
2. Kuzeyde ve güneyde uluslararası ticaretin istihdam ve çalışma koşullarına etkisi.
3. Küresel rekabetin ve ülkelerin işgüçlerinin yeni esnek yönetim biçimi
Castells'e göre Uzamsal (mekânsal) yayılma ile küresel bütünleşmenin bir araya gelmesi kentler üzerinde nasıl bir oynamaktadır?
Uzamsal (mekânsal) yayılma ile küresel bütünleşmenin bir araya gelmesi, büyük kentlere yeni yeni bir stratejik rol biçmiştir. Uluslararası ticaret ve bankacılık merkezleri olarak uzun bir geçmişin ötesinde, bu kentlerin artık dört yeni işlevi vardır: Öncelikle dünya ekonomisinin örgütlenmesiyle hayli yoğunlaşmış komuta merkezleri hâline gelmişlerdir; ikincisi, finans ve uzmanlık gerektiren hizmetler şirketlerinin kilit yerleşimleri olmuşlardır; üçüncüsü önde gelen sektörlerde yeniliklerin üretimi de dâhil üretim merkezleridir; dördüncüsü üretilen ürünler ve hizmetlerin piyasalarıdırlar
Kentlerin dönüşümü Ağ toplumunda nasıl bir rol oynamaktadır?
Ağ toplumunda kentler değişim özellikleriyle ileri hizmet üretiminin ve tüketiminin geliştiği mekânlardır. Dolayısıyla enformasyonel toplumlarda sermaye, emek, bilgi akışları, küreselleşme sürecinin etkisiyle birlikte kentleri büyük bir dönüşümün parçaları hâline getirmektedir.
Castells'e göre kimliğin inşasının farklı şekilde karşımıza çıktığı üç yönü nedir?
1. Meşrulaştırıcı kimlik: Toplumun egemen kurumları tarafından toplumsal aktörler karşısında egemenliklerini genişletmek ve akılcılaştırmak için inşa edilirler. Milliyetçilikler bu kimlik modeline örnek gösterilebilir. 2. Direniş kimliği: Hâkim olanın mantığı tarafından değersiz görülen ve damgalanan konumlarda bulunan aktörler tarafından geliştirilir. Etnik temellere dayalı milliyetçilikler, cemaatler bu bağlamda düşünülebilir. 3. Proje Kimliği: Toplumsal aktörlerin kendilerine sunulan kültürel malzeme temelinde toplumdaki konumlarını yeniden tanımlayan yeni bir kimlik inşa etmeleri sürecidir. Feminist hareketler bu kimlik modeline uygun olacaktır
Castells’e göre, enformasyon ekonomisinde aile nasıl bir rol oynar*
Castells’e göre, enformasyon ekonomisinde, endüstriyel toplumlardakine benzer ataerkil ilişki biçimleri üretim sürecinin değişmesi oranında değişmektedir. Küresel ekonominin ve çalışma ilişkilerinin dönüşümü kadının toplumsal rolünü arttırmıştır.
Castells’e göre, enformasyon ekonomisinde kadınların işgücü ile olan ilişkisi neden kaynaklanır?
Kadınların işgücüne katılımı “Ekonominin enformasyonelleşmesinden, ağlar oluşturmasından ve küreselleşmesinden; diğer yandan verimliliği, yönetim denetimini ve kârı arttırmak için işgücü piyasasının cinsiyete dayalı olarak bölünmesinden kaynaklanır.
Castells’e göre, enformasyon ekonomisinde aile yapısının değişmesinin temel nedenleri nelerdir?
Castells’e göre, enformasyon ekonomisinde aile yapısının değişmesinin temel nedenleri
1. Enformasyonel, küresel bir toplumun yükselişi.
2. İnsan türünün çoğalmasıyla ilgili teknolojik değişiklik (doğum kontrol, suni döllenme).
3. Feminist hareketin isyanı.
4. Kadınların ücretli işlerde çalışması etkili olmuştur
Castells’e göre fundamentalizm ne anlama gelmektedir?
Castells’e göre fundamentalizm “Kişisel davranışın ve toplumun kurumlarının, Tanrının hukukundan kaynaklanan, Tanrı ile insanlık arasında aracılık eden belli bir otorite tarafından yorumlanan kurallarla tanımlanması çerçevesinde gerçekleşen kolektif kimlik inşasıdır.
Castells' göre cemaatçiliğin toplumsal bir kimlik inşa etmesinde etkili olan faktör nedir?
Cemaatçiliğin toplumsal bir kimlik inşa etmesinde bu denli etkili olan şey, ağ toplumunda küreselleşmeyle, radikal bireycilikle silinip gitmeye bir karşı olma hâli içerisinde direniş kimlikleri oluşturabilmeleridir
Castells’e göre, kapitalizm, ulus devlet anlayışını nasıl etkilemiştir?
Castells’e göre, kapitalizm, devlete enformasyonel ekonominin gelişimi karşısında giderek daha az bağımlılık duyarken, bilgiyi uzak alanlara iletecek yaygın bir enformasyonel sistemin işleyişine ise daha çok bağımlı hâle gelmektedir. Bu durum endüstri toplumundan enformasyonel topluma geçiş sürecinde ulus devleti dönüşüme zorlamıştır. Buna göre küreselleşme süreciyle birlikte ulus devletler egemenliklerini yitirmeye başlamıştır. Sermaye, mal, hizmetler, iletişim, teknoloji, enformasyon akışları devletin toplumsal alan üzerindeki kontrol yeteneğini ortadan kaldırma eğilimi taşımaktadır