Siyaset Sosyolojisi Dersi 5. Ünite Sorularla Öğrenelim
Elitler Ve Siyaset
- Özet
- Sorularla Öğrenelim
Michels’e göre demokrasi açısından çoğunluğun yönetimde etkili olabilmesi neden mümkün değildir?
Michels’e göre bütün halkın veya çoğunluğun yönetimi anlamında demokrasi imkânsızdır. Demokraside, önemli kararlar az sayıda ama güçlü kişiler tarafından alınmaktadır. Bununla birlikte, Michels, demokrasilerin rakip partilerin ortaya çıkmasına yol açması ve onlar arasında bir yarışa imkân vermesi nedeniyle, çoğunluğun kararları alanlar üzerinde belirli bir dereceye kadar dolaylı etkilerinin olabileceğini kabul etmektedir.
Joseph Schumpeter’e göre halkın demokrasi açısından rolü nasıl belirlenmektedir?
Schumpeter’e göre, demokrasi siyasal iktidarın meşruluğunu sağlayan bir kurumsal düzenlemedir. Bu bağlamda, Schumpeter demokrasiyi, halk tarafından yönetimden ziyade, halk tarafından onaylanan yönetim olarak görmektedir. Bir yöntem olarak demokrasi, rekabeti içeren bir yarış neticesinde halkın desteğini alan bir yönetici kadronun kararları almak için işbaşına gelmesini sağlamaktadır. Böylece, halk da yönetenleri kabul etme veya reddetme fırsatı yakalamaktadır. Bu teoride, halkın rolü yönetmekten ziyade yöneticilerini belirlemeye indirgenmiştir.
Siyaset sosyolojisinde toplumsal yapıdaki güç ilişkileri hangi temel yaklaşımlarla açıklanmaya çalışılır?
Siyaset sosyolojisi toplumsal yapıdaki güç ilişkilerini Sınıf Teorisi ve Elit Teorisi olarak tanımlanan iki temel yaklaşımla açıklanmaya çalışılır.
Anti-Marksist teorinin oluşturulmasında Aristo ve Machiavelli’nin hangi görüşlerinden faydalanılmıştır?
Aristo, siyasal analizde politik gücün kullanımına gerçekten dâhil olan grubun büyüklüğüne yaptığı vurgu; Makyavelli ise, istenilen siyasal amaçlara ulaşmak için siyasal liderin güç ve kurnazlığı birleştirmesi gerektiği şeklindeki düşüncesiyle elit teorisine ve dolayısıyla anti-Marksist teoriye katkı sağlamıştır.
Elit teorisine göre toplum kim tarafından yönetilmektedir?
Bu teoriye göre, bütün toplumlarda kararları alan, bu kararları uygulayan ve toplumu yöneten her zaman küçük bir azınlıktır. Az sayıdaki insan, toplumu etkileyecek hayati nitelikteki kararları almakta, kanunları ve düzenlemeleri yayınlamakta ve toplumun geri kalanı, yani çoğunluk, bu karar ve kanunlara itaat eden kitleleri meydana getirmektedir. Elit teorisinin özünü, istisnasız bütün toplumların yöneten (azınlık) ve yönetilen (çoğunluk) şeklinde ikiye ayrıldığı iddiası oluşturur.
Elitler toplum içerisindeki konumlarını koruyabilmelerini hangi özelliklerine borçludurlar?
Elitler sahip oldukları güçleri, örgütlü olmaları, siyasete ilişkin yetenekleri veya kişisel nitelikleri nedeniyle, daima elit konumlarını koruyabilme ve bu konumlarının avantajlarından yararlanabilme kabiliyetine sahiptirler. Böylelikle bütün toplumlar, siyasal rejimlerine ne ad verilirse verilsin, aslında oligarşik bir yapıya sahiptir.
Modern elit teorisinin kurucuları kimlerdir?
Modern elit teorisinin temellerini Vilfredo Pareto ve Gaetano Mosca atmıştır.
Tarihte toplumun küçük ve seçkin bir grup tarafından yönetildiği ya da yönetilmesi gerektiği fikri ilk kez kim tarafından ortaya atılmıştır?
Eski Yunan düşünürlerinden Platon’un ideal devletindeki “bilgeler” sınıfı ve azınlık yönetimini oluşturan “koruyucular” sınıfı tanımlamaları, tarihte buna benzer elit teorilerine referans gösterilebilir.
II. Dünya savaşı öncesi elit teorisine göre demokrasi neden ulaşılması mümkün olmayan bir ideal olarak kabul edilmiştir?
Elit teorisine göre, eşitsizlik toplumların değişmez bir gerçeğidir. Buna göre, eşitsizlik var olduğu sürece demokrasi adı altındaki sistemler bir aldatmaca ve yanılsamadır. Elit teorisi, güçlü iktidar ve sınırlı demokrasiyi savunmaktadır.
Batı’da elit kavramı ilk olarak hangi anlamda ortaya çıkmış ve değişimlere uğramıştır?
Elit kavramının Batı toplumlarının günlük yaşamlarında kullanımı on yedinci yüzyıla kadar gitmektedir. On yedinci yüzyılda, Fransa’da elit kavramı üstün kalitedeki malları tanımlamakta kullanılmaktaydı. Daha sonra, bu kavramın kullanım alanı genişleyerek, askeri alandaki yetenek ve başarıları ile kendisini ispatlamış üst düzey askerler, toplumsal dönüşümleri yönlendiren güçlü kişi veya liderler ve soylular gibi saygınlığı yüksek olan toplumsal grupları kapsamaya başlamıştır.
Elit kavramı sosyal bilimler arasında ne zaman yaygınlık kazanmıştır?
Elit kavramının siyaset bilimi ve sosyoloji gibi sosyal bilimler alanında yaygınlık kazanması, Avrupa’da on dokuzuncu yüzyıl sonlarına rastlarken; İngiltere ve Amerika’da 1930’lu yıllara denk düşmektedir.
Elit olarak nitelenebilecek toplumsal grubu en genel anlamda karakterize edebilecek unsurlar nelerdir?
“Güç”, “kontrol” ve “etki” unsurları elit gurubu karakterize eden temel unsurlardır.
Elit grubun güç elde etmesi ve yöneten konuma yükselebilmesi açısından faydalanabileceği kaynaklar nelerdir?
Bu kaynaklara örnek olarak, hâkim toplumsal grubu ortadan kaldıran bir ihtilal yapmak; toplumsal ve ekonomik yaşam için önemli bir ihtiyacı kontrolü altında tutmak ve özellikle geleneksel toplumlarda, ortak dinî değerleri şekillendirmek ve temsil etmek gösterilebilir.
Vilfredo Pareto’ya göre elit teorisi nasıl açıklanmaktadır?
Pareto’nun elit teorisi, onun toplumsal hareketliliği temel psikolojik faktörlere referansta bulunarak açıkladığı sosyoloji teorisinin bir parçasıdır. Dolayısıyla, Pareto elitleri ekonomik güçlerin veya örgütsel yeteneklerin değil, tarih boyunca değişmez olduğuna inandığı insan niteliklerinin bir sonucu olarak görmektedir. Ayrıca Pareto, kendi alanında en iyi olmayı elit sınıfa girebilmenin temel koşulu olarak görmektedir. Ona göre, elitler ile elit olmayanlar arasındaki ayrımı öncelikle yeteneğe dayandırmaktadır. Dolayısıyla, herkesin elit sınıf içerisinde yer alabilmesi mümkün değildir.
Pareto’nun görüşleri uyarınca elitler kendi içlerinde nasıl sınıflandırılmaktadır?
Pareto, elitleri kendi içinde yönetici elitler ve yönetici olmayan elitler şeklinde iki sınıfa ayırmaktadır. Yönetici elit, yönetsel alanda ve siyasette doğrudan veya dolaylı olarak önemli rol oynayan ve etkili olan kişilerden oluşmaktadır. Yönetici olmayan elitler ise, eylemleri ve rolleri siyaset açısından önem arz etmeyen kişileri içermektedir.
Pareto’ya göre toplumsal değişimi de sağlayan “elitlerin dolaşımı" kuramı nasıl işlemektedir?
Pareto bütün toplumlarda elit tabakanın zaman içerisinde değişeceğine ve eski elitlerin yerini yeni elitlerin alacağına dikkat çeker. Ona göre, elit sınıfa girmenin yeteneğe dayalı olması ve babadan oğula aktarılamaması, kaçınılmaz olarak siyasal elitte bir değişimi beraberinde getirmektedir. Bu değişim, ya aşamalı bir şekilde ya da değişimin durdurulmak istenmesi halinde ortaya çıkan bir tıkanıklığa bağlı olarak devrim niteliğinde gerçekleşir. Bu bağlamda, Pareto, her toplumun tarihini elitler ve elit olmayanlar arasındaki ilişkilerin tarihi olarak görmektedir.
Gaetano Mosca’ya göre “yöneten” ve “yönetilen” sınıflar nasıl tanımlanmaktadır?
Mosca’ya göre her zaman sayısı daha az olan yöneten sınıf, bütün siyasal işlevleri yerine getirmekte, gücü tekelinde tutmakta ve gücün beraberinde getirdiği avantajlardan yararlanmaktadır. Buna karşılık, sayısı daha çok olan yönetilen sınıf, bazen yasal, bazen keyfi bazen de zora dayalı bir şekilde yönetici sınıf tarafından yönetilmekte ve denetlenmektedir. Dolayısıyla, Mosca’ya göre, iktidarı daima elinde bulunduran bir azınlık sınıf, çeşitli yöntemlerle çoğunluğu kendi hâkimiyeti ve yönetimi altında tutmaktadır.
Mosca’ya göre elitler içerisinde alt katmanı oluşturan grubun işlevi nedir?
Alt katman toplumun yönetiminde hayati bir işlevi yerine getirmekte ve üst katman bu işleve ihtiyaç duymaktadır. Alt katmanın bu işlevi, devlet görevlileri, yöneticiler, beyaz yakalı işçiler, bilim adamları, mühendisler ve aydınlardan oluşan bu katmanın, bir yandan üst katmana yeni üyeler kazandırması, diğer yandan üst katmanın toplumla bağlantı kurmasını ve bir dereceye kadar etkileşim içerisinde olmasını sağlamasıdır. Bu bağlamda, üst katmanın toplumu yönetebilme becerisi ve başarısı ile alt katmanın ulaştığı ahlaki ve entelektüel düzey arasında doğrusal bir ilişki vardır.
Demokrasi açısından Mosca ve Pareto’nun görüşleri arasındaki en temel farklılık nedir?
Pareto, yönetenler ve yönetilenler arasındaki ayrımı şiddetle savunurken ve demokrasinin başka herhangi bir sistemden bu yönüyle farklılaşmadığını iddia ederken; Mosca, elitler ile halk arasındaki sınırlı bir ilişkiyi ve modern temsili demokrasinin en belirgin özelliklerini tanımaya hazırdır. Mosca, baştaki katı düşüncelerinde sonradan bazı değişiklikler yapmış ve yönetici sınıfın halktan gelen bazı talep ve eğilimleri göz önünde bulundurarak, kitlelerden etkileneceğini kabul etmiştir.
Mosca’ya göre yöneten-yönetilen ayrımı neden bir zorunluluk olarak karşımıza çıkmaktadır?
Bunun nedeni, ne tek bir kişinin toplumu yönetebilmesinin ne de halkın iktidarı kullanarak kendi kendisini yönetmesinin mümkün olmayışıdır. Yönetici olan tek kişi, mutlak surette danışmanların, yöneticilerin, propaganda alanında faaliyette bulunan yetenekli kişilerin ve güvenlik güçlerinin desteğine ihtiyaç duymaktadır. Diğer yandan, halk da küçük bir lider grubunun yönlendiriciliğine muhtaçtır. Mosca’ya göre, bu durum toplumun yönetimini bir azınlık grubun üstlenmesini kaçınılmaz olarak gündeme getirmektedir.
Azınlığın çoğunluğu kendi yönetimi ve kontrolü altında sürekli olarak tutabilmesi Mosca tarafından nasıl açıklanmaktadır?
Mosca, bu soruya iki faktörü ön plana çıkararak cevap vermektedir: 1) Azınlığın örgütlü olması ve 2) bazı üstün yeteneklere sahip olması. Başka bir deyişle, Mosca azınlığın çoğunluk üzerindeki hâkimiyetini açıklayabilmek için özellikle örgütsel faktörlere başvurmaktadır. Mosca, örgütlenmiş bir azınlığın, örgütlenmemiş bir çoğunluğu yönetmesinin kaçınılmaz olduğunu düşünmekte ve bir azınlığın zaten azınlık olması nedeniyle avantajlara sahip olduğuna inanmaktadır. Buna göre, küçük bir grup, daha büyük bir gruba göre daha hızlı organize olmaktadır.
Yönetici sınıfın değişimi açısından Pareto ve Mosca’nın görüşleri arasında ne gibi farklılıklar vardır?
Mosca’nın yeni elitlerin ortaya çıkışı ve yükselişini sosyal güç kavramıyla ilişkilendirmesi ve elitlerin dolaşımını bir ölçüde toplumdaki siyasal, ekonomik ve kültürel değişimlere dayandırarak açıklaması, Mosca ve Pareto arasındaki önemli bir farklılığa işaret etmektedir. Bu farklılık, Mosca’nın elit dolaşımına dair sadece psikolojik değil, sosyolojik bir bakış açısına da sahip olmasıdır.
Mosca’ya göre yönetici sınıfa girmenin temel koşulları nelerdir?
Mosca’ya göre, para, din, eğitim, bilim, askerî başarı gibi unsur ve insani faaliyetleri kapsayan sosyal güçleri kontrol edebilmek veya onlara sahip olmak yönetici sınıfa girmenin en temel koşuludur.
Robert Michels’e göre kitle partileri ve sendikalar neden demokratik bir şekilde yönetilemezler?
Michels’e göre, ideal demokrasi anlayışı ile demokrasinin işleyişi ve ortaya çıkan fiili durum arasında bağdaşmazlık vardır. Yönetim ve organizasyonun doğasından kaynaklanan birtakım teknik ve mekanik engeller nedeniyle, kitlelerin kendi başlarına toplumu yönetmeleri mümkün değildir. Bu bağlamda, uygulamada karşılaşılan durum, toplumun bir azınlık tarafından yönetilmesi ve demokratik olduklarını iddia eden parti ve sendikalarda bile oligarşik bir yapının belirmesidir.
Azınlık grubun kontrolü kendi elinde tutmasını Michels nasıl açıklamaktadır?
Michels, bir azınlık grubun kontrolü elde etmesini, örgütsel ve psikolojik faktörlere dayalı olarak açıklamaktadır. Bununla birlikte, örgütsel faktörler Michels’in kitlelerin bir azınlık tarafından yönetilmesine ilişkin açıklamasında çok daha ağırlıklı bir konuma sahiptir. Ona göre, örgütsel yetenek kişiye sadece güç vermemekte, örgütlü bir toplumda kaçınılmaz olarak elitin ortaya çıkmasına da yol açmaktadır. Michels’in “kim örgütten söz ediyorsa, oligarşiden söz eder” şeklindeki ünlü ifadesi, aslında elitin kaçınılmazlığına işaret etmektedir.
Michels’e göre örgüt içerisindeki teknik uzmanlık ihtiyacı nasıl sonuçlar doğurmaktadır?
Söz konusu uzmanlık bir örgütün lideri ve üst düzey yöneticilerine güç ve avantajlar sağlamaktadır. Çünkü iktidarı hedefleyen bir partinin organizasyon, propaganda ve finans kollarında becerikli, uzman kadrolara ihtiyacı vardır. Michels, bu uzmanlık ihtiyacının partinin kontrolünün önemli siyasetçilere ve uzman parti bürokratlarına geçmesine yol açtığını ifade etmektedir. Ayrıca, Michels’e göre güç gücü doğurmaktadır. Bu bağlamda, bir parti lideri parti fonlarını ve partinin bilgi kanallarını kontrol etmekte, milletvekili adaylarını seçmekte ve yetki ve kaynakları dağıtmaktadır. Bu, bir partinin lider kadrosunun kitle üzerinde bir kez oluştuktan sonra bir daha ortadan kaldırılamayacak bir hâkimiyet kurmasına yol açmaktadır.
Oligarşiye yol açan etkenleri destekleyici psikolojik faktörler Michels’e göre nasıl açıklanmaktadır?
Michels, çoğunluğun kamusal meselelere karşı kayıtsız olduğunu ve çoğu in sanın sadece kendi çıkarları etkilendiğinde siyaset ile ilgilendiğini iddia etmektedir. Ayrıca, çoğunluk siyasal ve yönetsel meselelere ilişkin uzmanlığa ve yeterli bilgiye sahip olmadığı gibi, bu kitlenin belirtilen eksiğini gidermeye yönelik bir isteği de söz konusu değildir. Hatta çoğunluk siyasal sorumlulukların bazı kişiler tarafından üstlenilmesinden memnuniyet duymaktadır. Siyasal ve yönetsel meselelere yönelik bu kayıtsızlık, benimsenen pasif tavır ve uyum sağlama güdüsü, siyasal ve yönetsel meselelere dair yeteneğe ve ilgiye sahip az sayıdaki insanın toplumu yönetmesi için uygun bir zemin oluşturmaktadır.
Demokrasi ile elit teorisi arasındaki temel çelişkiler nelerdir?
Öncelikle, elit teorisi bireysel doğal yeteneklerin eşitsizliği üzerinde ısrarlı bir şekilde durarak, eşitlik değeri üzerine yükselen demokrasinin temel sütunlarından birine karşı çıkmaktadır. Diğer yandan, yönetici azınlık fikri de çoğunluğun yönetimi kuramıyla açık bir şekilde çelişmektedir.
Robert Dahl’ın ortaya atmış olduğu “poliarşi” kavramının gerçeklik bulmasının koşulları nelerdir?
Kararların seçilmiş görevlilerce alınması; sık aralıklarla yapılan seçimler; tüm yetişkinlerin oy kullanma hakkı; yurttaşların ve görevlilerin mevcut sistemin eleştirisi de dâhil olmak üzere, ifade özgürlüğüne sahip olması; alternatif bilgi kaynaklarının varlığı ve yurttaşların örgütlenme hakkının bulunması poliarşinin gerekli koşullarıdır.
Elitlerin kontrolünü sağlayabilecek en önemli etken Schumpeter tarafından nasıl açıklanmaktadır?
Seçmenler elitleri denetleme ve kontrol altında tutma konusunda çok fazla alternatife sahip değildir. Bunun tek yolu, bir sonraki seçimde onlara oy vermemektir. Bu nedenle, özerk, güçlü ama birbirinden farklı elit grupların varlığı, elitlerin kontrol edilmesindeki en önemli fonksiyon durumuna gelmektedir.
Giovanni Sartori’nin günümüz demokrasilerini “seçimli poliarşi” olarak tanımlamasının nedenleri nelerdir?
Sartori, gerçekçi bir bakış açısıyla demokrasiyi liderliğin yarışmalı bir yöntemle yenilenmesi olarak görmektedir. Sartori’nin günümüz demokrasilerinin işleyişi açısından özellikle ön plana çıkardığı değer seçimdir. Poliarşinin anlam itibariyle oligarşinin karşıtını ifade ettiğini, bu bağlamda poliarşi kavramının tek başına parçalanmış, çoğalmış ve açık iktidar grupları topluluğuna dönüşmüş bir oligarşi anlamına geldiğini belirten Sartori, bu nedenle “seçimli poliarşi” kavramını kullanmıştır.
Demokratik elitizmin temel özellikleri nelerdir?
İktidar için birbirleriyle yarış içerisinde olan bölünmüş elit gruplarının varlığı, gücü elinde tutan elit grubun seçimle işbaşına gelmesi ve elit grubun en azından belirli aralıklarla tekrarlanan seçimler aracılığıyla yönetilen kitleye hesap vermesi demokratik elitizmin temel özellikleri olarak belirtilebilir. Bu bağlamda, demokratik elitizm, elit teorisinin iktidarın farklı gruplara açık olması, rekabet, seçim ve hesap verebilirlik gibi demokrasinin belirli değerleriyle bezenmesini ifade etmektedir.
Elit-kitle ayrımı ve elitler arası rekabetin faydaları konusunda C. Wright Mills’in kendinden önceki düşünürlerden ayrı kılan temel görüşleri nelerdir?
Mills, hem elit-kitle ayrımının birtakım toplumsal faydalar sağladığı fikrine hem de elitler arasındaki bir rekabet sayesinde demokratik düzenin korunduğu şeklindeki fikirlere karşı çıkmaktadır. Bu bağlamda, Mills, bir azınlığın iktidarı elinde tuttuğunu ve çoğunluğu yönettiğini gözlemlemekte, elit-kitle ayrımını bir siyasal ve toplumsal olgu olarak tespit etmekte, ancak bu ayrımı hiçbir şekilde olumlamamaktadır.
Mills “egemen”, “hâkim”, “yönetici” gibi eski kavramları kullanmak yerine neden “iktidar eliti” kavramını öne sürmüştür?
Mills, iktidar eliti kavramının Amerikan toplumunun üst düzeylerinde olup-bitenleri anlamak için çok uygun bir kavram olduğuna inanmaktadır. Çünkü bu kavram, hem siyasi, ekonomik ve askerî nitelikteki belirli kurumlar arasındaki birleşmeleri açık bir şekilde ortaya koyan hem de bu kurumlardaki kişilerin birbirleriyle olan benzerliklerini, kişisel ve resmî ilişkilerini, sosyal ve psikolojik yakınlıklarını ifade eden bir kavramdır.
İktidar eliti hangi kişilerden oluşmaktadır?
İktidar eliti benzer kökenlerden gelen, benzer eğitime, benzer bir yaşam tarzına ve dünya görüşüne sahip kişilerden oluşmaktadır. Bu kişiler arasında birçok karşılıklı ilişki, çıkar birliği ve dayanışma söz konusudur. İktidar eliti, gelirleri ve meslekleri açısından toplumsal hiyerarşinin üst kesiminde yer alan ve yüksek statüye sahip çevrelerden çıkmaktadır.
Mills’e göre iktidar elitini oluşturan gruplar karar açısından neden eşit güçlere sahip değildir?
Mills’e göre iktidar eliti hemen her kararda birlikte hareket etse de onu oluşturan gruplardan hangisinin hangi kararda daha belirleyici olacağı “günün gereklerine” göre tayin edilmektedir.
G. William Domhoff’a göre şirketler topluluğunun yönetim üzerindeki etkisinin büyük olmasının nedeni nedir?
Domhoff, oluşturduğu bizlik duygusu, ekonomik gücü siyasal güce dönüştürebilme yeteneği ve orta-sınıf toplumsal ve dini gruplarla koalisyon kurma kapasitesi sayesinde, şirketler topluluğunun federal yönetim üzerinde en önemli etkiye sahip gruba dönüştüğünü düşünmektedir.
Genel olarak bakıldığında, günümüzde Türkiye’de toplumu yöneten elit gruplar nelerdir?
Türkiye’de toplumu yöneten elit gruplar siyasi elitler, bürokratik elitler ve ekonomik elitler olarak karşımıza çıkmaktadır.
Türkiye’deki elit gruplar nasıl kişilerden oluşmaktadır?
Siyasi elitler etkin siyasal makamları işgal eden kişiler ve başlıca siyasi partilerin lider kadrolarından; ekonomik elitler Türkiye’deki ekonomik temelli sivil toplum örgütlerinde önemli bir ağırlığı olan büyük şirketlerin sahipleri ve yöneticilerden; bürokratik elitler ise kamu yönetimindeki, yargıdaki ve askeri kurumlardaki en önemli makamları dolduran kişilerden oluşmaktadır.
Hangi nedenlerden ötürü Türkiye’deki iktidar eliti içerisindeki bir grup diğerlerine oranla daha üstün bir konumdadır?
Türkiye’de çok önemli kararlar siyasi, bürokratik ve ekonomik elitlerin bir uzlaşısı sonucunda alınsa da, teknik bilgi ve uzmanlık gibi birtakım genel-geçer faktörler ve bürokratik yönetim geleneğinden kaynaklanan nedenlerin etkisiyle, iktidar eliti içerisinde bürokratik elitler daha üstün bir konum teşkil etmekte ve karar verme sürecinde daha belirleyici olmaktadırlar.
Türkiye’de bir bürokratları bir elit gruba dönüştüren süreç nasıl gelişmiştir?
Söz konusu süreçte, siyaset ve bürokrasinin rollerinin ayrımlaşmasını ve tanımlanmasını ifade eden dikey işlevsel farklılaşmanın tam anlamıyla gerçekleştirilememesi nedeniyle, bürokrat siyasal kararlara da müdahil olma yetkisi elde etmiş ve bir elit gruba dönüşmüştür. Bu elit grup, Cumhuriyet tarihi boyunca toplumu yöneten iktidar elitleri arasındaki yerini almış ve yönetsel kültürün de kendisine verdiği güçle toplumsal yaşamı şekillendiren en önemli kararlarda belirleyici kesim olmuştur.
2000’li yıllardan itibaren, Türkiye’de küreselleşme ve Avrupa Birliği’ne uyum adı altından gelişen yapısal süreç, iktidar elitini oluşturan gruplar arasındaki güç dağılımının değişimi açısından ne gibi etkiler doğurmuştur?
Bu yapısal süreç Türkiye’deki elit gruplar arasındaki yeni bir denge arayışı ve bürokrasinin üstünlüğüne son verme veya gücünü kırma çabası olarak değerlendirilebilir. Öyle ki, süreç içerisinde gerçekleştirilen reformlar, aslında siyaset ve bürokrasi arasında modernleşme sürecinde ortaya çıkmayan dikey işlevsel farklılaşmayı tesis etmeye yönelik adımlar olarak da görülebilir. Reformların bu amaç ve hedefleri, Türkiye’de özellikle siyasetçi-bürokrat arasındaki mevcut güç dengesinde ve yöneten-yönetilen ilişkilerinde yeni bir noktaya doğru hareket edildiğine işaret etmektedir.
Bürokrat elitlerin iktidar eliti içerisindeki baskınlıklarının ortadan kalkması ne gibi faydalar sağlayabilir?
Karar alma süreçlerine halkın katılımını, çok aktörlülüğü, yönetimde şeffaflığı ve hesap verebilirliği, yetki devrini ve hukukun üstünlüğünü vurgulayan birçok yasanın kabul edilmesi, kurumsal düzenlemenin yapılması ve uygulamanın başlatılması, Türkiye’de bürokrasinin, vatandaşa hizmet için var olan bir mekanizma olarak araçsal bir değere sahip olmasını ve karar alma ve politika oluşturma sürecindeki rolünün teknik uzmanlığa indirgenmesini sağlamaya yönelik girişimler olarak değerlendirilebilir.
Elitlerin gücü ellerinden bulundurması açısından Pareto, Mosca ve Michels’in görüşleri arasındaki temel farklılık ve benzerlikler nelerdir?
Pareto’yu diğer iki düşünürden farklı kılan en belirgin görüş, onun, elitlerin gücünü kalıntılar olarak isimlendirdiği psikolojik faktörlere dayalı olarak açıklamasıdır. Diğer yandan, Mosca ve Michels’in benzerlik gösteren görüşleri arasında, daha çok örgütsel bir yaklaşım benimseyerek, örgütlü olmanın ve örgütsel meselelere ilişkin bilgi ve yetenek sahibi olmanın önemini vurgulamaları örnek gösterilebilir.
Demokratik elitizm, demokratik düzenin korunuşunu özünde hangi kanıtla savunmaktadır?
Demokratik elitizm, gücün farklı elit gruplar arasında paylaşıldığını ve bir elit grubun seçimler aracılığıyla işbaşına geldiğini, böylece demokratik düzenin korunduğunu iddia etmektedir.
Toplumsal yapıdaki güç ilişkilerini açıklamak için hangi iki temel yaklaşım ortaya konmuştur?
Toplumsal yapıdaki güç ilişkilerini açıklamak siyaset sosyolojisinin temel amaçlarından biridir. Bu amacı gerçekleştirmek için iki temel yaklaşım ortaya konmuştur: Sınıf Teorisi ve Elit Teorisi.
Elit teorisinin merkezinde hangi düşünce yer alır?
Elit teorisinin merkezinde “toplumu kim yönetir?” sorusu yer almaktadır. Bu soruya elit teorisi “küçük bir azınlık” yanıtını vermektedir. Bu teoriye göre, bütün toplumlarda kararları alan, bu kararları uygulayan ve toplumu yöneten her zaman küçük bir azınlıktır. Az sayıdaki insan, toplumu etkileyecek hayati nitelikteki kararları almakta, kanunları ve düzenlemeleri yayınlamakta ve toplumun geri kalanı, yani çoğunluk, bu karar ve kanunlara itaat eden kitleleri meydana getirmektedir. Elit teorisinin özünü, istisnasız bütün toplumların yöneten (azınlık) ve yönetilen (çoğunluk) şeklinde ikiye ayrıldığı iddiası oluşturmaktadır.
Elit teorisinin demokrasi hakkındaki fikirleri nasıldır?
Makyavelli’den etkilenerek benimsedikleri gerçekçilik bağlamında, elit teorisi demokrasiyi erişilmesi mümkün olmayan bir ideal olarak görmektedir. Çünkü, elit teorisine göre, eşitsizlik toplumların değişmez bir gerçeğidir. Buna göre, eşitsizlik var olduğu sürece -ki her daim var olacaktır- demokrasi adı altındaki sistemler bir aldatmaca ve yanılsamadır. Elit teorisi, güçlü iktidar ve sınırlı demokrasiyi savunmaktadır. Önceleri, demokrasi karşıtı olarak ortaya çıkan bu teori, II. Dünya Savaşı’ndan sonra demokrasi ile barışma yolunda ad›mlar atmıştır.
Toplumsal süreçte elitlerin güç elde etmek ve toplumu yönetmelerini sağlayacak kaynaklar nelerdir?
Tarihsel süreçte, elitlerin güç elde etmek ve toplumu yönetmelerini meşru göstermek amacıyla farklı mekanizmalara başvurdukları veya farklı kaynaklardan beslendikleri görülmektedir. Örneğin, elitler, Sovyetler Birliği’ndeki Bolşevik ihtilali’nde olduğu gibi, hâkim toplumsal grubu ortadan kaldıran bir devrimin sonucu olarak güç elde edebilirler. Bir toplumsal grup, bir fetih ve zaferin neticesinde elit konuma yükselebilir. Su kaynakları gibi, toplumsal ve ekonomik yaşam için önemli bir ihtiyacı kontrolü altında tutmak, bu güce sahip kişi veya grubu elit pozisyona taşıyabilir.
Pareto’nun elit teorisinin özü nedir?
Esasında, Pareto’nun elit teorisi, onun toplumsal hareketliliği temel psikolojik faktörlere referansta bulunarak açıkladığı sosyoloji teorisinin bir parçasıdır. Dolayısıyla, Pareto elitleri ekonomik güçlerin veya örgütsel yeteneklerin değil, tarih boyunca değişmez olduğuna inandığı insan niteliklerinin bir sonucu olarak görmektedir.
Pareto elit ile elit olmayanlar arasındaki farkı neye dayandırmaktadır?
Pareto, elitler ile elit olmayanlar arasındaki ayrımı öncelikle yeteneğe dayandırmaktadır. Dolayısıyla, herkesin elit sınıf içerisinde yer alabilmesi mümkün değildir. Elit kişi, kendi faaliyet alanında olağanüstü meziyetlere, istisnai yeteneklere ve bunlar neticesinde oluşan bir üstünlüğe sahiptir. Ayrıca, yine bu genel tanım işaret etmektedir ki Pareto, dürüst ve erdemli olmak gibi ahlaki değerleri elit tabakaya girmek için bir ölçüt olarak göz önünde bulundurmamaktadır.
Pareto'nun "elitlerin dolaşımı" kuramı ne ifade eder?
“Elitlerin dolaşımı” kuramı, Pareto’nun elit teorisinin çok önemli bir parçasını oluşturmaktadır. Pareto, “Tarih bir aristokratlar mezarlığıdır” ifadesini dile getirerek, bütün toplumlarda elit tabakanın zaman içerisinde değişeceğine ve eski elitlerin yerini yeni elitlerin alacağına dikkat çekmek istemektedir. O’na göre, elit sınıfa girmenin yeteneğe dayalı olması ve babadan oğula aktarılamaması, kaçınılmaz olarak siyasal elitte bir değişimi beraberinde getirmektedir. Bu değişim, ya aşamalı bir şekilde ya da değişimin durdurulmak istenmesi halinde ortaya çıkan bir tıkanıklığa bağlı olarak devrim niteli¤inde gerçekleşir. Pareto’ya göre, aşağıdan yukarıya doğru gerçekleşen bu elit dolaşımı aynı zamanda toplumsal değişimi de sağlamaktadır.
Pareto’nun elitlerin dolaşımına ilişkin analizinde kullandığı iki kavram olan türevler ve kalıntılar ne ifade eder?
Türevler, toplumun siyasal, ekonomik, dinsel vb. sistemleriyle ilgili görüşler, doktrinler ve teorilerdir. Bunlar, zaman içerisinde ve ülkeden ülkeye farklılık gösterebilmektedir. Kalıntılar ise, bir insanın içgüdülerini, duygularını, sezgilerini do¤rudan yansıtan değişmez ruhsal durumlarıdır.
Mosca'nın elit teorisini ele alış şekli nasıldır?
Bütün siyasal organizmalarda bulunan ve en ilgisiz gözle dahi görülebilen değişmez olgular ve eğilimlerden biri, tüm toplumlarda -çok az gelişmiş ve uygarlığın aydınlığına zar zor ulaşmış toplumlardan en gelişmiş ve en güçlü toplumlara kadar- yöneten ve yönetilen olmak üzere iki sınıfın bulunmasıdır. Her zaman sayısı daha az olan yöneten sınıf, bütün siyasal işlevleri yerine getirmekte, gücü tekelinde tutmakta ve gücün beraberinde getirdiği avantajlardan yararlanmaktadır. Buna karşılık, sayısı daha çok olan yönetilen sınıf, bazen yasal, bazen keyfi bazen de zora dayalı bir şekilde yönetici sınıf tarafından yönetilmekte ve denetlenmektedir. Dolayısıyla, Mosca’ya göre, iktidarı daima elinde bulunduran bir azınlık sınıf, çeşitli yön- temlerle çoğunluğu kendi hâkimiyeti ve yönetimi altında tutmaktadır.
Mosca'nın teorisinde alt katman ve üst katman nedir?
Esasında, toplumu yönetmek ve yönlendirmek için gereken tüm nitelikler üst katmanda toplanmış olmasına rağmen, alt katman toplumun yönetiminde hayati bir işlevi yerine getirmekte ve üst katman bu işleve ihtiyaç duymaktadır. Alt katmanın bu işlevi, devlet görevlileri, yöneticiler, beyaz yakalı işçiler, bilim adamları, mühendisler ve aydınlardan oluşan bu katmanın, bir yandan üst katmana yeni üyeler kazandırması, diğer yandan üst katmanın toplumla bağlantı kurmasını ve bir dereceye kadar etkileşim içerisinde olmasını sağlamasıdır. Bu bağlamda, üst katmanın toplumu yönetebilme becerisi ve başarısı ile alt katmanın ulaştığı ahlaki ve entelektüel düzey arasında doğrusal bir ilişki vardır
Mosca'ya göre azınlığın çoğunluğu yönetmesi nasıl ve ne şartlarla mümkün olmaktadır?
1) Azınlığın örgütlü olması ve 2) bazı üstün yeteneklere sahip olması.
Michels'in elit teorisi bağlamında demokrasi ile ilişkisi nasıldır?
Michels, esas olarak geniş katılımlı kitle partilerinin ve sendikaların neden demokratik bir şekilde yönetilemedikleri sorusuna cevap bulmaya çalışmıştır. Michels’e göre, ideal demokrasi anlayışı (halkın halk için kendisini yönetmesi) ile demokrasinin işleyişi ve ortaya çıkan fiili durum arasında bağdaşmazlık vardır. Yöne- tim ve organizasyonun doğasından kaynaklanan birtakım teknik ve mekanik engeller nedeniyle, kitlelerin kendi başlarına toplumu yönetmeleri mümkün değildir. Bu bağlamda, uygulamada karşılaşılan durum, toplumun bir azınlık tarafından yönetilmesi ve demokratik olduklarını iddia eden parti ve sendikalarda bile oligarşik bir yapının belirmesidir.
Michels, bir azınlık grubun kontrolü elde etmesini ne ile açıklar?
Michels, bir azınlık grubun kontrolü elde etmesini, örgütsel ve psikolojik faktörlere dayalı olarak açıklamaktadır.
Demokratik elitizm nedir nasıl doğmuştur?
Bu görüflü savunanlara göre, bir toplumda elitlerin var olması ve bu elitlerin çok etkin rol oynaması, o toplumun anti-demokratik bir yönetim sistemine sahip olduğu anlamına gelmez. Nitekim Karl Manheim, siyasetin fiilen elitler tarafından şekillendirildiğini, ancak çoğunluğun belirli aralıklarla isteklerini duyurma imkânına sahip olması nedeniyle, bu durumun toplumun demokratik olmadığı anlamına gelmeyeceğini belirtmiştir. Onlara göre, elitin her zaman ve her toplumda var olduğu gerçeği ile demokrasinin klasik tanımının (halkın halk için halk tarafından yönetilmesi) gerçeklerle bağdaşmaması ve uygulanabilir olmaması dikkate alındığında, klasik demokrasi anlayışının yeniden yorumlanması gerekmektedir. Demokrasi ile azınlığın yönetimi fikrini harmanlayan bu yeni yorumda, demokrasi halkın yönetimi olarak değil, iktidar için rekabet eden farklı elit gruplar arasındaki bir yarış olarak görülmektedir. Bu yarışta halka düşen rol ise, kendisini yönetecek ve kararları alacak azınlığı oylarıyla seçmektir.
Schumpeter'e göre demokrasi nedir?
Schumpeter’in teorisindeki en önemli husus, demokrasiyi bir ideal ve amaç olarak değil, bir yöntem olarak kabul etmesidir. O’na göre, demokrasi siyasal iktidarın meşruluğunu sağlayan bir kurumsal düzenlemedir. Bu bağlamda, Schumpeter demokrasiyi, halk tarafından yönetimden ziyade, halk tarafından onaylanan yönetim olarak görmektedir
Schumpeter’in teorisinde karşı elitler nasıl bir işlev ve role sahiptir?
Schumpeter’in teorisinde karşı elitler çok önemli bir yere ve işleve sahiptir. Bu işlev, elitlerin kontrolünün sağlanmasıdır. Ona göre, seçmenler elitleri denetleme ve kontrol altında tutma konusunda çok fazla alternatife sahip değildir. Bunun tek yolu, bir sonraki seçimde onlara oy vermemektir. Bu nedenle, özerk, güçlü ama birbirinden farklı elit grupların varlığı, elitlerin kontrol edilmesinde önemli bir fonksiyonu yerine getirmektedir.
Robert Dahl'ın demokrasiye yaklaşımı nasıldır?
Robert Dahl, birbirine rakip elit grupların toplumu yönetmek ve politikaları şekillendirmek için verdikleri bu mücadeleyi tanımlamak ve demokrasinin günümüzdeki işleyişini demokrasinin ideal formundan ayırmak için “poliarşi” (çokluk yönetimi) kavramını kullanmaktadır. Normatif demokrasi anlayışına önem vermekle birlikte, onun uygulanamazlığı karşısında gerçekçi bir demokrasi üzerine düşünen Dahl, modern demokrasileri poliarşi olarak nitelendirmektedir
Mills’e göre, iktidar eliti kimlerden oluşur?
Mills’e göre, iktidar eliti toplumda stratejik komuta mevkilerini işgal eden kişileri kapsamaktadır. Amerika Birleşik Devletleri’nde iktidar elitini, siyasi liderler ve üst düzey bürokratlar, büyük şirketlerin üst düzey yöneticileri ve askerî kurumlardaki üst düzey yöneticiler olmak üzere üç temel grup oluşturmaktadır.
Türkiye’de toplumu yöneten elit gruplar kimlerdir?
Genel olarak, Türkiye’de toplumu yöneten elit grupların siyasi elitler, bürokratik elitler ve ekonomik elitler olduğu belirtilebilir.
Weber'in bürokratik yönetimle ilgili görüşleri nelerdir?
Weber, bürokratik yönetimin, her zaman için “gizli oturumlar yönetimi” olma eğilimi gösterdiğini ve bürokrasinin elinde tuttuğu bilgi ve faaliyetlerini eleştiriden uzak tutmaya gayret ettiğini ifade etmektedir. Ona göre, “resmî gizlilik” kavramı, dışarıdan gelecek eleştirilere karşı bürokrasinin geliştirdiği çok önemli bir icattır. Bu çerçevede, bürokrasi, parlamento ve siyasetçilerin bilgiyi elde etmeye yönelik her türlü girişimine karşı koymaktadır.