Turizm Sosyolojisi Dersi 3. Ünite Özet
Boş Zaman Ve Rekreasyon Kavramlarının Ortaya Çıkışı Ve Gelişimi
- Özet
- Sorularla Öğrenelim
Boş Zaman Nedir?
Bireyin kişisel ilgi alanlarına yöneldiği ve zorunluluğu olmayan etkinliklerde bulunabileceği süreyi kapsayan boş zaman, bireylerin çalışma ve yaşamsal ihtiyaçlarını karşılamak için ayırdıkları süreler dışında kalan zamanlarıdır. Boş zamanın sınırları açısından iki belirleyici unsur, çalışma hayatında geçen süre ve yaşamsal ihtiyaçların, örneğin yeme-içme, uyku, temizlik, sağlık ve diğer temel gereksinimlerin karşılanmasında geçen süredir.
Boş Zaman Kavramının Tarihsel Gelişimi
Boş zaman kavramının gelişimini Antik Yunan, Roma veya Orta Çağ dönemine kadar götürmek mümkündür. Ancak bu dönemlerdeki boş zaman anlayışının belli ölçülerde felsefi olması ve günümüz toplum yapısı içinde açıklayıcı olmaması nedeniyle boş zaman kavramının tarihsel gelişimini Sanayi Devrimi ile ortaya çıkan toplumsal örgütlenmenin dönüşümüyle ve Fransız Devrimi’nin sonucu olan düşünsel akımlarla ilişkilendirmek mümkündür.
Sanayi Devrimi’nin yarattığı sosyal dönüşüm iki yönlü olmuştur. Birincisi zamanın yeniden düzenlenmesi gerekliliğidir. İkinci dönüşüm ise geleneksel tarım ekonomisinin aksine sanayi üretiminin hanenin dışında yer alması ve sosyal alanda mekânın yeniden düzenlenmesini de yanında getirmesidir. Sanayi Devrimi’nin yarattığı zaman ve mekân dönüşümü, boş zamanın doğrudan çalışma yaşamına göre çalışma dışı zaman olarak kavramsallaştırılmasında merkezî önem taşımaktadır.
Fransız Devrimi, yeni düşünsel akımlara öncü olmakla beraber toplumsal eşitsizliği ve sınıflı toplum yapısını muhafaza eden bir tarihsel gelişmedir. Bu noktada dikkat çeken, yoksul kitlelerle zengin üst sınıfların boş zaman anlayışında ve değerlendirmesindeki farklılıklardır. Yoksul kitleler için boş zaman etkinliği futbol veya ailenin bir arada gerçekleştirdiği okuma zamanları iken, üst sınıf için tiyatro, opera veya dans benzeri etkinlikler olmuştur.
Kapitalist sistem içinde üretim sürecini ve üretim ilişkilerini detaylı olarak ve farklı soyutlama düzeylerinde analiz eden Karl Marx, boş zamanı sınıf çatışması, yabancılaşma, meta fetişizmi ve şeyleştirme bağlamında değerlendirir. Bu bağlamda Marx’a göre boş zamanın iki temel işlevi vardır: Birinci işlevi Marksist teoride yaygın olarak yer bulan emeğin yeniden üretimi sürecinde oynadığı roldür. Boş zamanın ikinci işlevi ise insani gelişme için bir alan yaratmasıdır.
Boş zaman kavramına yönelik bilinen en derin analizlerden birisi, Thorstein Veblen tarafından yapılmıştır. Aylak Sınıfın Teorisi adlı çalışma ile Veblen, iş adamlarına yönelik eleştirilerde bulunmuştur. Aylak sınıf kavramı, boş zaman etkinliklerinin sınıfsal boyutuna da işaret etmiştir. Üst sınıfların boş zaman etkinliklerinde en belirleyici unsur tüketim kapasiteleri iken gelir düzeyi düşük alt sınıflar için belirleyici olan, alım gücü sınırları içinde uygun maliyetli etkinliklerin bulunmasıdır. Spor bu durum için güzel bir örnek oluşturmaktadır. Örneğin, üst sınıf spor olarak tenis veya golf tercih ederken, alt sınıf için düşük maliyette olan futbol ve diğer takım sporları önem taşımaktadır.
Boş zaman kavramıyla doğrudan ilişkili olan ve turizm sektörü bağlamında da açıklayıcı olan bir başka kavram tüketim toplumudur. Tüketim toplumunun temel özellikleri, boş zamana dayalı olması ve tüketim tercihlerinin ihtiyacın ötesinde bir ilgiyle belirlenmesidir. Tüketim toplumu toplumsal refahın dağılımı, bireycilik ve popüler kültürün metalaşması gibi süreçlerden doğrudan beslenir. Turizm sektörü de bu davranışlardan her geçen gün biraz daha fazla etkilenmekte, buna bağlı olarak otellerin içerisinde alışveriş mekânları açılmakta ve yerel ürünün yanı sıra uluslararası markalar da otel içerisinde tüketilmektedir.
Günümüzde tüketim toplumunun yapısıyla ilgili en önemli çalışmalardan biri Fransız sosyal bilimci Jean Baudrillard’ın Tüketim Toplumu başlıklı çalışmasıdır. Baudrillard’a göre, yalnızca ihtiyaçlarımızı piyasadan karşılamak adına değil, aynı zamanda bir kimlik inşa etmek ve toplumdaki yerimizi ya da toplumun bireye atfettiği statümüzü belirlemek için de tüketiyoruz. Bu bağlamda tüketim birey için aynı zamanda bir mutluluk kaynağı hâline gelmektedir. Gerçek ihtiyaçlarla sahte ihtiyaçlar arasındaki farkın belirsizleştiği koşullar altında birey kendini toplumdaki diğer bireylerden farklı kılmak için bazı işaretleri, imgeleri veya markaları tüketirken aynı işaret, imge ve markaları tüketen başka bireylerle bir ortaklık kurar, tüketim toplumunun bir parçası olur.
Boş zaman kavramıyla ilgili olarak kullanılan bir başka kavramsal tartışma, iş ve iş dışı yaşam dengesidir. Her ne kadar bu denge erken sanayileşme döneminde tartışma konusu olmuşsa da 1970’lerde kullanılan biçimiyle, bireyin çalışma hayatıyla kişisel hayatı arasında bir denge tutturması anlamına gelmektedir. Bu denge bireysel düzeyde stres, ruhsal hastalıklar ve çeşitli travmalarla kendini gösterirken toplumsal düzeyde aile ilişkilerine ve toplumsal dayanışma mekanizmalarına da yansır. Artan teknoloji ve gelişen hizmetler sektörüyle birlikte iş ve iş dışı yaşam arasındaki sınırlar belirsizleşir.
Boş Zaman Kavramının Temel Özellikleri
Boş zaman göreceli ve değişken bir kavramdır. Özellikle iş yaşamına bağlı olarak şekillenir. İş yaşamı ve ev yaşamı dışındaki alanı kapsayan boş zaman kavramı, hem zaman hem de mekân açısından bu iki alandan ayrılık gösterir. Çalışma koşullarının yoğunluğu, coğrafi yayılımı veya çalışma koşullarının sağladığı harcanabilir gelir düzeyi boş zamanın yalnızca fiziksel olarak değil maddi olarak da iş yaşamına bağlı olarak şekillendiğini göstermektedir.
Boş zaman etkinlikleri sınıf yapısına paralel olarak şekillenir. Bir toplumda yaygın olan mesleki yapılar veya iş gücü piyasası özellikleri boş zamanın toplumsal yapı içindeki yeri hakkında da bilgi verir. Daha büyük bir orta sınıfa sahip olan gelişmiş ülkelerdeki boş zaman anlayışı, daha geniş bir işçi sınıfına sahip olan ve gelir düzeylerinin genel olarak düşük olduğu gelişmekte olan ülkelerden farklılık gösterir.
Boş zaman ve tüketim arasında karşılıklı bir ilişki bulunmaktadır. Tüketicilerin boş zaman tercihi farklı biçim ve düzeylerde ortaya çıkmaktadır. Küreselleşmeyle birlikte, kapitalist piyasa ekonomisinin yayılımı ve farklı pazarlama araçlarıyla talep sürekliliğinin sağlanması adına, tüketim toplumunun inşası boş zaman algısında ve etkinliklerinde de kendini göstermiştir. Tüketiciliğin boş zaman etkinliklerinde yansıması farklı biçimlerde ve düzeylerde kendisini gösterebilir. Örneğin; İstanbul’da düzenlenen Milyonerler Fuarı bir boş zaman etkinliği olan fuarcılığın, gelir düzeyi yüksek küçük bir kitlenin lüks tüketimini hedeflediği bir örnektedir.
Boş Zaman Kavramının Turizm Çalışmalarındaki Yeri
Turizmin kitlesel olarak yaygınlaşması ve ironik bir biçimde başlıca boş zaman etkinliği olan turizmin sunduğu hizmetlerin de endüstriyel bir biçimde üretilir olması, Sanayi Devrimi ile ortaya çıkan kitlesel işçileşme sürecinin ve toplumsal hayatta öne çıkan yeni bir zamanmekân düzenlemesinin bir sonucudur. Kentlere göç eden ve fabrikalarda çalışarak geçimlerini sağlayan kitleler gündelik hayatlarını sekiz saatlik iş gününe ve beş günlük iş haftasına göre düzenlemekteydiler. Bunun yanı sıra, çalışma standartlarının gelişmesiyle işçilere verilen yıllık iki haftalık tatil izni, özellikle de bu iznin yaz aylarında değerlendirilmesi, turizmin hem bir sosyal olgu olarak hem de bir üretim alanı olarak düzenlenmesinde merkezi rol oynadı. Bu anlamda, çalışma hayatına göre tanımlanan boş zaman kavramı, turizmin gelişme biçiminde önemli bir rol oynamaktadır.
Boş zaman kavramının turizmdeki en önemli katkısı öngörü sağlamasıdır. Özellikle endüstriyel alanlarda çalışanlar; ne kadar süreyle tatil yapacaklarını, ne zaman tatil yapacaklarını, nerede ve hangi koşullarda tatil yapacaklarını öngörebilmektedirler. Kuşkusuz bu bilginin oluşumu belli bir tarihsel sürecin ve birikimin sonunda gerçekleşmiştir.
İkinci olarak boş zaman kavramının sınıfsal boyutu, turizm talebinin biçimlendirilmesinde merkezi rol oynar. Boş zaman kavramının sınıfsal boyutu, turizm talebinin biçimlenmesinde önemli rol oynamıştır. Endüstriyel toplumlarda işçi sınıfının sayısal olarak fazla olması ve bu işçi sınıfının boş zamanının kısıtlı, boş zamana ayırabileceği parasal değerin sınırlı olmasından dolayı kitle turizmi, deniz-kum-güneş temellerine dayalı olarak belli bölgelerde gelişme göstermiş ve standart bir turizm hizmeti sunarak kitlelerin boş zaman taleplerini karşılamıştır. Endüstriyel toplumların üst sınıfları ise kitle turizmi yerine daha özgün, özellikle uluslararası otantik turizm destinasyonlarına yönelmektedir.
Öte yandan özellikle, küreselleşme sonrası yaygınlaşan alternatif turizm anlayışı, küreselleşmeyle birlikte ortaya çıkan küresel eşitsizliğin bir sonucu olarak küresel piyasa ekonomisinde yüksek oranda harcanabilir gelire sahip olan küçük bir kesimin taleplerini karşılamaktadır. Sonuç olarak boş zaman sınıf dinamikleriyle doğrudan ilişkilidir.
Boş zaman kavramı, turizm çeşitliliğinin de yönünü belirlemektedir. Turizm faaliyetleri, bireylerin boş zaman aralıklarında yoğunlaşmaktadır. Turizm faaliyetlerinin yaz aylarında yoğunlaşmasının sebebi de budur. Bunun yanı sıra, resmi tatiller veya dini tatillerde de talep artmaktadır. Örneğin, Türkiye’de dini bayramların hafta sonu ile birleşmesi ve bunun da talebin yoğun olmadığı dönemlere gelmesi, turizm açısından bir hareketlilik yaratmaktadır.
Rekreasyon Nedir?
Rekreasyon, insanların boş zamanlarında fiziksel olarak katıldıkları etkinlikler olarak tanımlanabilmektedir. Rekreasyon kavramının boş zaman kavramından ve boş zaman etkinliklerinden temel farkı boş zaman etkinliklerinin eğlence ve dinlenceye odaklanmasına karşılık rekreasyonun bireylerin doğrudan katıldığı, fiziksel olarak da aktif olduğu ve sonucunda ruhsal ve fiziksel bir yenilenme yaşadığı etkinlikleri kapsamasıdır.
Rekreasyon türlerini çeşitli başlıklar altında değerlendirmek mümkündür. En yaygın rekreasyon türü sportif rekreasyondur. Açık alan ve kapalı alan rekreasyonu olarak ikiye ayrılmaktadır. Dağcılık, at binme, bisiklet, trekking gibi sportif faaliyetler açık alan rekreasyonuna girerken, wellness ve fitness gibi etkinlikler de kapalı alan rekreasyonu kapsamında değerlendirilmektedir. Üçüncü bi rekreasyon türü olarak sağlık turizmi, sağlıklı bireylere hizmet veren ve yaşam kalitelerini artırmayı hedefleyen kaplıca, spa ve sağlık merkezleri, masaj ve hidroterapi gibi etkinlikleri kapsamaktadır. Son olarak rekreasyon çalışmalarında ayrı bir tür olup olmadığı tartışılan ancak giderek yaygınlaşan açık alan oyunlarından söz etmek mümkündür. Bu oyunlardan en bilineni artık Türkiye’de de bir federasyonu bulunan yön bulma oyunudur.
Yukarıda anlatılan rekreasyon türleri dışında, rekreasyonun kurumsal örgütlenmesi de bireylerin bu etkinliklere katılımını belirleyen unsurlardır. Öncelikle ticari ve ticari olmayan rekreasyonu birbirinden ayırmak gerekir. Ticari rekreasyon işletmeleri, katılımcıların belli bir ücret karşılığında yararlanabildiği alanlar ve etkinlikleri kapsamaktadır. Eğlence parkları bunun için güzel bir örnektir. Ticari olmayan rekreasyon alanları konusunda ise Kültür Turizm İl Müdürlükleri bünyesinde kurulan alanlar, Milli Parklar, mesire yerleri örnek olarak gösterilebilir. Ayrıca, son yıllarda yerel yönetimlerin sabit alanlara halkın kullanımına açık spor aletleri yerleştirmesi, gelir düzeyi düşük vatandaşların da bu tür faaliyetlere katılmasını teşvik etmektedir.
Rekreasyon Kavramının Temel İşlevleri
Rekreasyon kavramının temel işlevleri şunlar olmuştur:
- Fiziki sağlık gelişimi yaratır.
- Ruh sağlığı kazandırır.
- İnsanı mutlu eder.
- İnsanı sosyalleştirir.
- Kişisel beceriyi geliştirir.
- Yaratıcı gücü geliştirir.
- Çalışma başarısı ve iş verimini arttırır.
- Toplumsal dayanışma ve bütünleşmeyi sağlar.
- Ekonomik hareketi geliştirir.
- Demokratik toplumun yaratılmasına katkı sağlar.
Rekreasyon Kavramının Turizm Çeşitliliğine Etkisi
Rekreasyon etkinliklerinin hem açık alanlarda hem de kapalı alanlarda yapılması, turizm sektöründe sunulan hizmetlerin farklılaşması açısından bir fırsattır. Bunun en iyi göstergesi büyük otellerin, tatil köylerinin ya da tatil komplekslerinin turistlere sunduğu rekreasyon çeşitlerini artırmalarıdır.
İkinci olarak rekreasyon etkinliklerinin tatil düşüncesinden bağımsız olması, daha kısa süreli ancak periyodik olarak gerçekleşme eğilimi göstermesi turizm açısından küçük ama düzenli bir talep yaratmaktadır. Bu talep, alışılmış tatil talebinden hem zamansal hem de düzenli olması nedeniyle farklıdır. Bu talebin turizm sektöründeki etkisi konaklama tesislerinden çok, tur operatörleri veya ulaştırma alanında görülebilir.
Son olarak rekreasyon ve turizm etkinliklerinin kesişim noktasında duran ve giderek yaygınlaşan bir turizm türü spor turizmidir. Yamaç paraşütü, dağcılık, mağaracılık, uçurtma sörfü (kitesurf), snowboarding gibi yeni spor türleri aynı zamanda bu sporların yapılabileceği doğal ortamların ve iklim koşullarının bulunduğu gezilere ilgiyi de artırır. Bu nedenle spor turizmi dünyada ve Türkiye’de gelişmekte olan turizm alanlarından biridir.
Yeni Bir Turizm Türü Olarak Spor Turizmi
Spor turizminin geçmişi, tarihsel olarak Antik Yunan’da olimpiyat oyunlarının ilk oynandığı döneme kadar gider. Ancak burada tartışma konusu yirminci yüzyılda yaygınlaştığı biçimiyle spor turizminin modern toplumdaki yeridir. Bu dönemde, çalışma sürelerinin erken sanayileşme dönemine kıyasla önemli ölçüde azalması ve gelir düzeylerinin artmasıyla birlikte bireylerin spor etkinliklerine ayırabileceği maddi kaynaklar ve zaman, artış göstermiştir. Bunun yanı sıra kara ve hava ulaşımının yaygınlaşması da spor turizminin gelişiminde önemli rol oynamıştır. Konaklama seçeneklerinin ucuzlaması ve sayısal olarak artışı insanların spor etkinlikleri için zaman ayırmalarına imkân sağlamıştır. Fiziksel koşullardaki gelişmelere ek olarak toplumsal değerlerde ve düşünsel temellerde de bazı gelişmeler spor turizminin genel kabulünde etkili olmuştur.
Spor katılımcısı turizm altyapısı sayesinde kolayca ulaşamayacağı sportif faaliyetlere ulaşabilir. Öte yandan birincil amacı turistik gezi ve eğlence olan turistler, turizm tesisleri bünyesinde yer alan sportif etkinliklerde yer alarak bir yenilenme ve fiziksel gelişme sağlayabilirler. Bir başka örnek ise turistlerin sportif etkinliklerde izleyici olarak yer aldığı olimpiyat ve benzeri sportif etkinliklerin toplumsal çıktılarıdır. Bütün bu ilişkiler, kaçınılmaz olarak ekonomik ve toplumsal kalkınma sağlamaktadır. Bu faydalar hem yerel hem ulusal düzeylerde görülmektedir. Ancak bununla birlikte düzgün planlama yapılmadığında doğal kaynakların gereksiz kullanımı ve gereksiz yapılaşma gibi olumsuz etkileri de olmaktadır.
Dünyada ve Türkiye’de Spor Turizmi
Ulaşım ve iletişim teknolojilerinin gelişmesiyle birlikte, spor turizmi önemli bir turizm türü haline gelmiştir. Bu nedenle birçok destinasyon farklı amaçlarla spor turizmine önem vermektedir. Bu konuya bir örnek de Çin’de düzenlenen 2008 Olimpiyatları’dır. Olimpiyatlar bu ülkenin küresel ekonomiyle entegrasyonuna ve dünya kamuoyundaki siyasi rejim sebebiyle oluşan olumsuz imajının ortadan kaldırılmasına yönelik katkı sağlamıştır.
Türkiye’de de spor turizmi giderek daha fazla önem kazanmaktadır. Öncelikle Türkiye ulusal strateji olarak uluslararası kitle turizmine öncelik vermektedir. Bu da turizmin belli başlı destinasyonlarda yoğunlaşmasına neden olmaktadır. Bu nedenle yerel yönetimler ve sivil toplum aktörlerinin öncülüğünde alternatif bir turizm anlayışı geliştirilmektedir. Dünyadaki diğer örneklere kıyasla Türkiye’deki gelişmenin daha yavaş ve alan olarak daha sınırlı olduğunu söylemek mümkündür. Ancak bu kısıtların doğal kaynakların ve çevre unsurlarının etkin kullanımı açısından katkısı olacağı da açıktır. Birkaç örnek vermek gerekirse rafting, dağcılık, mağaracılık, trekking giderek yaygınlaşan spor turizmi örnekleridir.
Boş Zaman ve Rekreasyonun Turizm Planlamasındaki Yeri
Gerek boş zaman gerekse rekreasyon etkinliklerinin turizmle doğrudan ilişkili olduğu açıktır. Dolayısıyla turizm sektöründe etkin olan aktörlerin turizm piyasasında öne çıkan yeni talepleri doğru saptaması ve bunlara uygun bir turizm planlaması yapması kaçınılmazdır.
Turizm Piyasasında Yeni Talepler
Turizm alanında yeni türler, genelde alternatif turizm anlayışı altında gelişme göstermektedir. Yeni talepler, doğa turları, kültür turları ve genel olarak rekreasyonel turizm, özel olarak spor turizmi alanında gelişme göstermektedir.
Turizm sektöründe yeni taleplerin ortaya çıkması bu taleplere yönelik planlama ve yönetim faaliyetlerini de gerekli kılmıştır. Bu konuyu üç başlık altında değerlendirmek mümkündür:
- Politik aktörler
- Piyasa aktörleri
- Bağımsız kurumlar ve sivil toplum kuruluşları
Bu üç aktörden politik aktörleri ikiye ayırmak gerekir. Birincisi, merkezi yönetimin ulusal politikalarını uygulamaya koyan Kültür Turizm İl Müdürlükleri gibi kurumlardır. İkincisi ise politik etkisi daha az olmakla birlikte yerel koşullar ve yerel talep hakkında daha fazla bilgiye sahip olan yerel yönetimlerdir. Ulusal kurumlar arazi tahsisi ve kredi ile destek vererek, yerel yönetimler de yeni turizm taleplerine elindeki kaynakları iyi değerlendirerek cevap vermek zorundadır.
Piyasa aktörleri ise yatırımları gelişmekte olan turizm yörelerine yönlendirerek bu yeni turizm türlerinin tanıtımına ve gelişmesine katkı sağlamalıdırlar. Turizmin yeni talepleri karşılayacak biçimde gelişmesi, hem piyasa aktörlerinin hedeflerine ulaşması hem de ulusal ve yerel kalkınmaya fayda sağlayacağı kuşkusuzdur.
Üç aktörden sonuncusu olan bağımsız kurumlar ve sivil toplum kuruluşlarının da spor turizminin gelişmesindeki payı büyüktür. Spor turizminin ve rekreasyon faaliyetlerinin gelişmesinde doğrudan rol alan kurumlar arasında üniversiteler, spor federasyonları, kültür dernekleri, çevre örgütleri ve doğa spor kulüpleri yer almaktadır. Bu alandaki faaliyetlerin gelişmesi açısından rekreasyon liderliği çok önemlidir. Rekreasyon liderlerinin düzenlediği etkinlikler hem yerel halkın birçok spor dalı hakkında bilgi edinmesine hem de bu faaliyetlerin tanınmasına katkı sağlamaktadır.
Dünyada yeni yeni gelişen, ülkemizde ise gelişmekte olan rekreasyonel turizm ve spor turizmi etkinlik alanlarını “gedik pazar” olarak değerlendirmek mümkündür. Kamu sektörünün ve özel sektörün planlamalarında bu alana da önem vermesi, bu yeni türün gelişmesi ve tanınması açısından önemlidir.
Rekreasyon etkinliklerinin yaygınlaşmasıyla ortaya çıkan bu gedik pazarların saptanması, etkinliklere en uygun kaynaklara sahip bölgelerin belirlenmesi, planlamanın çevreye uygun ve sürdürülebilirlik prensipleri çerçevesinde yapılması önem arz etmektedir. Aksi takdirde, kaynaklar etkin kullanılmazsa hem turistlerin hem de yerel halkın yaşam koşullarında çeşitli olumsuzluklara yol açması mümkündür.