Tıbbi Ve Psikiyatrik Sosyal Hizmet Dersi 7. Ünite Sorularla Öğrenelim
Dezavantajlı Gruplar Ve Psiko-Sosyal Destek
- Özet
- Sorularla Öğrenelim
Dezavantajlılık nedir ve nasıl ortaya çıkar?
Toplumun ekonomik, kültürel ve sosyal imkanlarından etkin biçimde yararlanamayan kişi ya da grupları tanımlayan dezavantajlılık, bir toplumda bireylerin yaşam standartlarının gerisinde olmaları ve diğer bireylere kıyasla birtakım olumsuzluklara sahip olmaları sonucunda ortaya çıkmaktadır.
Sosyologlar, hukukçular ve ekonomistler dezavantajlı grupları kendi uzmanlık alanlarına göre nasıl tanımlamaktadırlar?
Dezavantajlı grupların niteliğine ilişkin olarak çeşitli disiplinler farklı tanımlamalar yapmaktadırlar. Sosyologlar, hukukçular ve ekonomistler tarafından farklı şekillerde tanımlandığı görülmektedir. Ekonomi disiplini için dezavantajlı oluş, yoksulluk çerçevesinde ele alınırken hukuki açıdan hakların ve çıkarların korunması açısından yetersizliği ifade eder. Hukuki açıdan dezavantajlı kategorisine giren tüm kesimlerin yasalarla güvence altına alınması gerektiği ifade edilir. Sosyolojik açıdan ise dezavantajlı olma, refah ve düşük rekabet kavramları etrafında ele alınmaktadır.
Fiziksel dezavantajlılık nedir?
Kimi zaman doğuştan gelen kimi zaman ise sonradan ortaya çıkan fiziksel değişikliklerin ya da özelliklerin kişilere dezavantaj sağladığı görülmektedir. Kişinin deri rengi, bedensel engeli veya cinsiyeti zaman zaman bazı kaynaklara erişmesini engellemektedir. Bu durumlar, fiziksel dezavantaja örnektir.
Zihinsel engelli ne demektir ve kişinin zihinsel engelli olması yaşamında ne tür sorunları beraberinde getirmektedir?
Kişinin zihinsel olarak engelli olması, doğuştan ya da sonrasında meydana gelen bilişsel kapasitesinin normalin altında olması durumudur. Bu durumdaki kişilerde sosyal yetersizlik, gelişimde duraksamalar olabilir. Özbakımın yapılamaması, akıcı becerilerini yerine getirememesi, kendini yönetememe, bağımsız yaşama kapasitesinin azalması, ekonomik yeterliliği içeren temel yaşam davranış ya da becerilerinin sağlanamamasına neden olabilmektedir.
Ruh sağlığı nedir ve insanların ruh sağlığı hangi durumlarda bozulur?
Ruh sağlığı, bireyin kendisi ve çevresi ile bir uyum ve denge içerisinde olmasıdır ve kişinin duygu, düşünce ve davranışları arasında bir bütünlük olması durumunu ifade eder. Zaman zaman kişilerin yaşadıkları stresli yaşam olayları, maruz kaldıkları travmatik yaşantılar, savaş, göç, işkence gibi kişinin benlik bütünlüğünü bozacak durumlar ruh sağlının olumsuz etkilenmesinde önemli rol oynamaktadır. Ayrıca dini ve etnik alanları, bulundukları coğrafi koşullar, dil ve demografik özellikleri kişilerin ayrımcılık ve farklı muameleye maruz kalmalarına neden olduğunda kişilerin ruh sağlığı olumsuz etkilenmektedir.
Yoksulluk kişileri nasıl dezavantajlı duruma getirmektedir?
Yoksullukla ilgili kavramların birçoğu temel insan hakları kapsamında düşünülmeli ve böyle değerlendirilmelidir. Kişilerin; açlık, yetersiz eğitim ve beslenme, kötü barınma koşulları, olumsuz çevre koşulları, suç, terör, savaş, hastalıklar gibi durumlar altında bulunmaları diğer insanların erişebildiği kaynaklara erişememelerine sebep olmaktadır.
Dezavantajlı gruplar kimlerdir?
Toplumda; fizyolojik, psikolojik, sosyal, sağlık, ekonomik, siyasal ve kültürel açılardan yetersiz yaşam koşulları içinde yaşayan, devletin denetim ve gözetiminde, olağan yaşam koşullarına kavuşturulması gereken ve bu süreçte, toplumsal koruma ve hizmete gereksinim duyan sosyal gruplar dezavantajlı gruplardır. Bu gruplar, özel olarak korunması gereken gruplardır.
Engelli kimdir?
Engelli, sosyal hayata katılabilme, bir iş bulup o işi elinde tutabilme imkânlarından toplumun diğer kesimlerine göre kısmen veya tamamen yoksun bulunan kişiyi ifade etmektedir.
Ülkemizde engelli istihdamına yönelik yapılan yasal düzenlemeler nelerdir?
Türkiye’de son yıllarda engellilerin istihdamının artışı için birtakım yasal düzenlemelere gidilmiştir. Engelli personel çalıştırmak, 4857 Sayılı İş Kanunu’nun 30. Maddesi ile yalnızca kamu işyerleri için değil özel sektör için de bir zorunluluk haline gelmiştir.
Yaşlıların negatif ayrımcılığa uğrama nedenleri nedir?
Yaşlılar, toplumda; bakıma muhtaç olmaları, aile içindeki kuşak çatışmaları, potansiyellerinin kullanılamaması, gelir yetersizliği, yaşa göre damgalanarak kategorize edilmeleri, vb. nedenlerle negatif ayrımcılığa tabii tutulabilmektedirler.
Ülkemizde ve dünyada kısmi ya da tam zamanlı bakıma ihtiyaç duyan yaşlılara hangi kurumlar tarafından hizmet verilmektedir?
Dünyada ve ülkemizde genelde kısmi yada tam zamanlı olarak sürekli bakıma gereksinim duyan, tüm olanakları tüketmiş, kendi başına bağımsız olarak yaşamını sürdüremeyen, sosyal ve psikolojik açıdan yalnızlık çeken ve güvenlik gereksinimi duyan yaşlılara huzurevlerinde, ağır somatik ve psişik sorunları olan yatağa bağımlı, demans, parkinson vb. hastalıkları bulunan yaşlılara da tıbbi refakat ve terapi imkanları bulunan sağlık kuruluşu niteliğindeki bakımevi ve rehabilitasyon merkezlerinde hizmet verilmektedir.
Somatik bozukluk nedir?
Bedende rahatsızlık belirtisi olmasına rağmen muayene ve tetkik sonuçları ile anlaşılamayan bozukluklardır.
Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı korunma ihtiyacı içinde olan çocuk ve ailesi hakkında yapılan sosyal inceleme
neticesinde sırasıyla hangi çözümleri üretmektedir?
- Çocuğun yüksek yararına uygun şekilde kendi öz ailesinin yanında bakımının sağlanması ve çocuk hakkında hakim kararı ile gerekirse “Danışmanlık”, “Eğitim” ve “Sağlık” tedbirlerinin uygulanması veya çocuğun ailesinin “Sosyal ve Ekonomik Destek” ödemeleri ile desteklenmesi,
- Çocuğun ailesine dönmesinin mümkün olmadığı hallerde mahkeme kararı ile çocuğun bakım altına alınarak yakın bir akrabasının yanına yerleştirilmesi ve “Danışmanlık”, “Eğitim” ve “Sağlık” tedbirleri ile desteklenmesi, çocuğun bakımını üstlenen akrabanın “Koruyucu Aile Sözleşmesi” çerçevesinde ücretle veya “Sosyal ve Ekonomik Destek” ödemeleri ile desteklenmesi,
- Akrabasının yanına yerleştirilemeyen çocuklardan hukuki durumları uygun olanların “Evlat Edindirme” yolu ile mahkeme kararı ile uygun ailelere verilmesinin sağlanması,
- Bütün bu uygulamaların sonuçsuz kalması halinde son çare olarak çocuğun uygun bir kuruma yerleştirilmesi (çocuk evleri sitesi v.b.),
- İstismar mağduru veya suça sürüklenen çocukların “Çocuk Destek Merkezlerine” yerleştirilmesi sağlanmaktadır.
Kadınların toplumda adil bir sosyal paylaşımın parçası olmasını engelleyen etmenler nelerdir?
Kadınların toplumda adil bir sosyal paylaşımın parçası olmasını engelleyen etmenler politik, ekonomik, sosyal, kültürel, hukuki, eğitsel ve dini koşullarla yakından ilişkilidir. Bu unsurlar ailede, toplumda, ulusal, bölgesel ve uluslararası düzeyde kadınlara yönelik eşitsizlik ve haksızlıkların ortaya çıkmasına neden olmaktadır.
Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı şiddet ve ayrımcılığa maruz kalmış kadınları nasıl desteklemektedir?
Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tüm illerde kısa adı ŞÖNİM olan Şiddeti Önleme ve İzleme Merkezleri kurarak bu merkezlere müracaat eden kadınlara gerekli desteği sağlamakta ve gerekirse “Kadın Konuk” evlerine yerleştirmektedir. Bu merkezlerde ayrıca kadınların üretim hayatına katılımlarının sağlanması için yeni beceriler kazandırarak, kadın hakları ihlalinin ne olduğunun öğretilmesi ve kadınların toplumsal yaşama işlevsel olarak katılmasını sağlama yönünde çalışmalar da yapılmaktadır.
Hangi engeller mültecilerin hayatını zorlaştırmaktadır?
Sosyal dışlanma, mültecilerin hayatını zorlaştıran konuların başında gelmektedir. Sosyal dışlanmanın doğurduğu dezavantajlı pozisyon, pek çok olumsuz sonucu beraberinde getirmektedir. İlk olarak, mültecilerin zorlu yaşam şartları ve uyum süreçleri psikolojik ve duygusal problemlere neden olmakta ve kişilerin öz-saygı ve öz-değer algılarına zarar vermektedir. Aynı zamanda mülteciler, ciddi ekonomik sorunlarla karşılaşmakta ve özellikle barınma ve çalışma ihtiyaçlarını karşılamakta zorluk çekmektedir. Bunların yanı sıra kişiler, politik engellerden dolayı, yerel halkın sahip olduğu haklardan yararlanamamaktadır.
Bağımlılık nedir?
Bağımlılık, insanın dürtülerini kontrol edememesi sonrasında bir nesneye veya olguya aşırı muhtaç hale gelmesidir. Bağımlılığa madde, alkol, sigara, teknoloji, kumar vb. örnekler verilebilir.
İnsanları madde kullanmaya iten neden nedir ve bağımlılığın ilk aşamaları nelerdir?
Bir insanı madde kullanmaya iten başka nedenler olsa da arkadaş ve üçüncü kişilerin etkisi daha önemlidir. Kullanılan maddenin eğlencenin veya eğlenebilmenin ayrılmaz bir enstrümanı olarak görülmesi, grup dinamiğine uyumluluğu göstermenin bir kriteri gibi algılanması, özenti, yasağa karşı gelebilmiş olmanın tatmini ve büyüme göstergesi olarak değerlendirilmesi, madde bağımlılığının ilk aşamalarıdır.
Denetimli serbestlik uygulamaları içerisinde hükümlülere ne tür destekler sağlanmaktadır?
Denetimli serbestlik uygulamaları içerisinde hükümlülerin, kötü alışkanlıklar edinebileceği çevrelerden uzak tutulmasına, kamuya yararlı işlerde çalıştırılmasına, madde bağımlısı çocuk ve yetişkinlerin tedavilerinin gerçekleştirilmesine, psiko-sosyal destek sağlanmasına, tıbbi tedavi gereksinimi olanların tedavilerinin gerçekleştirilmesine, bir eğitim kurumuna devam edebilmesine, tahliye olduktan sonra kendilerine ve bakmakla yükümlü oldukları diğer bireylere bakma zorunluluklarına paralel olarak çalışmak durumunda olmaları ve iş hayatında iş bulma konusunda gerekli uygulamaları düzenlemektir.
İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin 25. maddesi bireylerin sosyal güvencesi konusuna nasıl değinmiştir?
Bildirgenin 25. maddesinde “Her insanın, yiyecek, giyecek, konut, sağlık hizmetleri ve gerekli toplumsal hizmetler de içinde olmak üzere; kendisinin ve ailesinin sağlık ve refahını sağlayacak uygun bir yaşam düzeyine hakkı vardır. İşsizlik hastalık, sakatlık dulluk, ihtiyarlık ya da geçim olanaklarından iradesi dışında yoksun kaldığı diğer hallerde sosyal güvence hakkına sahiptir” hükmü ile de bireylerin sosyal açıdan güvence altına alınmasına vurgu yapılmıştır. Özellikle 25. Madde ile gönderme yapılan devletlerin sosyal devlet olma özelliğidir. Sosyal hizmet sunumu da zaten sosyal devlet olmanın bir sonucudur.
Pozitif ayrımcılık nedir?
Ayrımcılık, bireyin toplumsal algıdan kaynaklanan tutum ve davranışları ile temel hak ve imkânları kullanmada başka bireylere göre farklı muamele görmesidir. Bu faklı muamelenin dezavantajlı kesimlerin lehine olması pozitif ayrımcılık olarak adlandırılmaktadır.
Türk Ceza Kanunun 216. maddesi neyi içerir?
Türk Ceza Kanunun 216. Maddesinde Halkın sosyal sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge bakımından farklı özelliklere sahip bir kesimini, diğer bir kesimi aleyhine kin ve düşmanlığa alenen tahrik etmek, suç olarak düzenlenmiş ve cezai müeyyideye bağlanmıştır.
Ötekileştirme nedir?
Ötekileştirme; ayrımcılığın kimlik kazanmış halidir. Kendimizden farklı gördüğümüz kişileri dışlamadır ve bu kişileri yabancı haline getirmedir.
İnsanlar hangi nedenlerle toplumdan dışlanırlar?
Dışlanmışlık, bireylerin herhangi bir sebepten dolayı toplumsal ve ekonomik hayattan çıkarılması ve bu kimselerin görmezden gelinmesidir. Bu şekilde kişilerin toplumsal ilişkilerinde sahip oldukları imkânlar ve gösterdikleri irade görmezden gelindiği gibi adeta zorla toplum dışına itilmektedirler. Kişilerin mensubu oldukları ulusal kimlikleri, etnik kökenleri, dini inanışları veya cinsiyetleri herhangi bir sosyal dışlanmaya neden olabilirken, ten rengi, cinsel tercihler, göçmenlik, mülteci olmak, bedensel engelli olmak, işsiz olmak,bakım kurumunda yaşamak, yoksulluk, yaşlılık da kişileri toplumdan dışlanmasına neden olabilmektedir.
Sosyal dışlanmışlık nedir?
Dışlanma, ayrımcılık ve ötekileştirmenin müeyyide yüklenmiş halidir. Toplumun her türlü ortak faydasından mahrum bırakma hali, sosyal dışlanmışlık olarak kabul edilir.
Sosyal hizmet nedir ve sosyal çalışmacıların temel önceliği ne olmalıdır?
Sosyal hizmet, toplumsal kaynaklardan daha az yararlanan ya da yararlanma olanağı bulamayan kişi ve gruplara temas etme amacı taşıyan bir hizmet sunumu işidir. Dezavantaja sahip tüm gruplara toplumun olanaklarında yararlanma imkânını sunmak ise sosyal çalışmacıların temel önceliğidir.
Osmanlı Devleti döneminde sosyal hizmet hangi kurumlar aracılığıyla sağlanmıştır?
Osmanlı Devleti döneminde yoksul, dul, yetim, kimsesiz ve engellilere yönelik sosyal hizmet ve yardım hizmetleri; vakıflar, loncalar, hayratlar gibi geleneksel kurumlar aracılığı ile gelenek ve göreneklerimizle bağlantılı bir biçimde sürdürülmüştür.
Avarız vakfı nedir?
Bir bölgede bulunan zenginlerden para toplayarak o bölgenin vergisini ödeyen, halkı vergi sorumluluğundan kurtaran ihtiyacı olanlar borç para veren bir vakıftır.
Müessesatı Hayriyye nedir?
Müessesatı Hayriyye denilen hayır kurumları, cami, mektep, medrese, imarethane gibi doğrudan hayır hizmeti sunan kurumlardır.
Darülacezede kim tarafından hangi amaçla kurulmuştur?
Osmanlı Rus harbi sonrasında ortaya çıkan ve İstanbul’da nüfusun hızla artmasına neden olan yoğun göç hareketi sonrasında II. Abdülhamit tarafından 1896 yılında kurulan Darülacezede kimsesiz çocukların himayesi ve yaşlı ve engellilerin barındırılmaları sağlanmıştır.
Çocuk Esirgeme Kurumu kim tarafından hangi yıl ve ne amaçla kurulmuştur?
30 Haziran 1921’de Atatürk’ün öncülüğünde Himaye-i Etfal Cemiyeti diğer adıyla Çocuk Esirgeme Kurumu kurulmuştur. Türkiye’de bütün illerde ve çok sayıda ilçe merkezinde şubeleri bulunan kurum, savaş yüzünden kimsesiz kalan çocukların bakımını ve eğitimini üstlenmiştir.
Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü ne zaman kurulmuştur ve hangi bakanlığa bağlanmıştır?
24 Mayıs 1983 tarihinde 2828 sayılı yasayla Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü kurulmuş olup 2011 yılından itibaren 633 sayılı kanun hükmünde kararname ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığına devredilmiştir.
Sosyal hizmetin 1. aşamasını oluşturan koruma sisteminde yer alan hukuki tedbirler neyi içerir?
Toplum içerisinde korunmaya muhtaç ve bakıma ihtiyacı olanları kollamaya dönük yasal düzenlemelerdir. Çocuk, yaşlı, engelli, ailesi ya da toplum tarafından dışlanmış, ötekileştirilmiş olan (madde bağımlısı, hükümlü vb.) dezavantajlı gruplar bu türden düzenlemeler ile gözetilmektedir. Söz konusu dezavantajlı grupların sosyal devlet ilkesine uygun olarak maddi ve manevi yoksunluklarının giderilmesi, yaşam standartlarının geliştirilmesi,sosyal haklarının güvence altına alınabilmesi amacı gözetilerek Devlet tarafından yapılan çeşitli yasal düzenlemeler hukuki tedbirler altında yapılan korumaya dönük işlemlerdir. Devlet tarafından tüm vatandaşlara eşit haklar verilmekle birlikte sosyal haklarından yoksun kalmış bireylerin korunmasını öncelikli olarak temin edecek yasal düzenlemeler yapılmıştır.
Türkiye'de hukuksal olarak alınan koruyucu tedbirler nelerdir?
- Türkiye Cumhuriyeti Anayasası- 10.Madde “Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür. Bu maksatla alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı olarak yorumlanamaz. Çocuklar, yaşlılar, özürlüler, harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleri ile malul ve gaziler için alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı sayılmaz.”
- Türkiye Cumhuriyeti Anayasası- 41. Madde ”Devlet, her türlü istismara ve şiddete karşı çocukları koruyucu tedbirleri alır.”
- Türkiye Cumhuriyeti Anayasası- 61. Madde “Devlet, harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleriyle, malûl ve gazileri korur ve toplumda kendilerine yaraşır bir hayat seviyesi sağlar.”
- Aile Hukukundan kaynaklanan bakım, eğitim ve destek olma yükümlülüğünün ihlali ve aile içinde bakımı sağlanan çocuk, yaşlı ya da engellinin bakımı kanunlar ile cezai sorumluluğa bağlanmıştır.
- Türk Medeni Kanunu-335. Maddede aile içinde ergin olmayan çocukların velayet sorumluluğu, kanunlar ile anne ve babaya
verilmiş olup Türk Ceza Kanununda yer alan maddeler ile velayet sorumluluğu cezai müeyyideye bağlanmıştır. - Türk Medeni Kanunu- 346. Madde ile anne ve baba, bakımından sorumlu oldukları çocuğa karşı velayet görevlerini hakkıyla yerine getirmedikleri takdirde hâkim çocuğun korunması için gerekli tedbirleri almakla görevlendirilmiştir.
- Türk Medeni Kanunu- 396. Maddesine göre; reşit olmamış küçüklerin, engelli ya da yasal hakları kısıtlanmış olan bireylerin
sosyal ve hukuki hakları kanunlar ile mahkeme teminatı altında alınmıştır. - Türk Medeni Kanunu- 403. Maddeyle vasi ve kayyum, vesayet altında bulunan çocuk, engelli veya kısıtlı kişinin sahip olduğu hak ve menfaatleri korumak ve temsil etmekte yükümlü kılınmıştır.
- 5395 Sayılı Çocuk Koruma Kanunu 5. Maddedeki düzenleme kapsamında korunmaya ihtiyacı olan çocukların korunması ve haklarının güvence altına alınmasına ilişkin düzenlenen usul ve esaslarda öncelikle çocuğun aile ortamında bakımının sağlanması öncelikli olup mahkemeler tarafından uygun görülen tedbir kararları ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı tarafından sunulan Hizmet Modelleri ile çocuğun korunma hakkı güvence altına alınmıştır.
- 5395 Sayılı Çocuk Koruma Kanunu-45. Madde ile ergin olmayan çocuğun korunmasına ilişkin hakimler tarafından uygun görülen tedbir kararlarının uygulanmasında Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Adalet Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı ve Belediyeler görevlendirilmiştir.
- 2828 sayılı Sosyal Hizmetler Kanunu 4. Maddesine göre uygulanacak sosyal hizmet faaliyetlerinde korunmaya ihtiyacı olan çocuk, yaşlı ya da engelliye öncelik verilmesi hükme bağlanmıştır.
- 6284 sayılı kanunla kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddetin önlenmesi ve bunlarla mücadele edilmesi hüküm altına alınmıştır. Sosyal devlet ilkesine uygun olarak, şiddet mağdurlarının sosyal ve hukuki hakları gözetilerek uygulanacak koruyucu ve önleyici tedbir kararlarının alınmasına yönelik düzenlemeler yapılmıştır.
Sosyal hizmetin 1. aşamasını oluşturan koruma sisteminde yer alan koruyucu ve önleyici sosyal destekler neyi içerir?
Birey veya grubun iyilik halinin sağlanması için bulunduğu ortamda desteklenmesidir. Koruyucu ve önleyici sosyal desteklerin
oluşturulmasında temel amaç, dezavantajlı birey veya ailesinin mağdur olmasını önlemek amacıyla yetkili idareler tarafından
(Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı, Yerel Yönetimler, Kızılay ve benzeri
Vakıflar) çeşitli sosyal ve ekonomik destek programları üretmektir.
Türkiye'de uygulanan koruyucu ve önleyici sosyal destek programları nelerdir?
- Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlükleri tarafından ailelere bakımını sağladıkları engelliler için “Evde Bakım Ücreti” ödenmesi,
- Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlükleri tarafından ekonomik yoksunluk içinde bulunan ailelere sosyal ve ekonomik destek ücreti ödenmesi,
- Belirli yaş üzerinde bulunan ve geliri olmayan kişilere ve engelli bireylere yasa kapsamında maaş desteği verilmesi,
- Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıfları tarafından; ekonomik yoksunluk içinde bulunan bireylere ödenen bir kereye
mahsus veya süreli nakdi destekler, - Yerel Yönetimler tarafından kendi ölçütleri dâhilinde ödenen ve/veya verilen ayni ve nakdi destekler.
- 6284 sayılı Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesi ve Ailenin Korunmasına İlişkin Kanunla şekillendirilen aile odaklı diğer destekler.
- 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu kapsamında; korunmaya ihtiyacı olan çocuklara ve yine çocuk hedefli olarak uygulanan danışmanlık, eğitim ve sağlık tedbirleridir.
Sosyal hizmetin 2. aşamasını oluşturan bakım hizmeti neleri içerir?
Dezavantajlı gruplar (yaşlı, çocuk, kadın, engelli, vb.), koruyucu ve önleyici hizmetler ile korunamamış ve mağdur duruma düşmüşse bu aşamada devlet tarafından bakım altına alınırlar. Bakım altına alınan dezavantajlı kesimler devletin denetim ve gözetiminde yaşamlarına devam ederler.
Kurumsal bakım hizmetinden biri olan idari tedbirler neyi içerir?
Dezavantajlıların günlük bakım ihtiyacını karşılamak amacıyla devletin denetimindeki kuruluşlar, bakım altına alınan bireylerin hak savunucusu rolünü üstlenirler ve bireylere yardımcı olurlar. Gerekli hallerde dezavantajlı bireyin ihtiyaçlarına göre her türlü hukuki ve idari rolü üstlenir. Refakat, danışmanlık vb. hizmetleri yerine getirir. Bu çerçevede kanunda yer alan her türlü tedbiri bakım altındaki bireyin menfaatine olacak şekilde kullanır.
Dezavantajlı bireylere karşı alınan idari tedbirlere yönelik hangi uygulamalar vardır?
- Kişisel güvenliğin tesisi: Devlet, hizmete uygun kuruluşları aracılığı ile korunmaya muhtaç bireylerin can ve mal güvenliklerini sağlar.
- Kişisel ilişki düzenlemeleri: Özellikle engelli, yaşlı, kadın ve çocukların sosyal ilişkilerinde zarar görme ihtimallerine karşı kurumsal bir vesayet anlayışı içinde dezavantajlının yararına mahkemelerden kişisel ilişkilerinin düzenlenmesini talep edebilir ve bu ilişkileri dezavantajlının yararına düzenler. Gerekli hallerde vesayet, kayyum gibi hizmetleri üstlenir. Bakım altındaki bireylerin hukuki işlemlerinin takibini ve yürütülmesini sağlar. Kuruluş idaresi, Medeni Kanunu’nun 324. Maddesine
dayanarak yapacağı mesleki çalışmalar ile (Vaka Değerlendirme Raporu, Sosyal İnceleme Raporu) velayet altındaki çocuğun ailesi ile olan ilişkisini sınırlandırılabilir ya da sonlandırabilir. Aynı şekilde kuruluş idaresi, Medeni Kanunun 325. Maddesine dayanarak çocuğun yüksek menfaati ve sağlıklı psiko-sosyal gelişimi göz önünde bulundurularak mahkeme kararı ile ilişki kurulmasını istediği kişilerle ve hısımlarıyla kişisel ilişki kurulmasını sağlar. Benzer işlemler vesayet altındaki engelli veya yaşlı içinde ilgili mahkemelerden alınacak kararlar ile yapılabilir.çocukların kişisel ilişki kurulmasını istediği kişilerle ve hısımlarıyla kişisel ilişki kurulmasını sağlar. Benzer işlemler vesayet altındaki engelli veya yaşlı içinde ilgili mahkemelerden alınacak kararlar ile yapılabilir. - Evlat edinme ve koruyucu aile hizmeti: Dezavantajlıların bakım ihtiyacını karşılayan kuruluşlar,” Bakım Tedbir”i kararı ile koruma altında bulunan fakat ailesi bulunmayan ailesi tarafından aranıp sorulmayan veya ailesi tarafından kendisine karşı ebeveynlik yükümlülükleri yerine getirilmeyen çocukları Medeni Kanunu’nun 311. Maddesine dayanarak yapacağı mesleki çalışma sonucunda mahkeme kararı koruyucu aile yanına yerleştirebilir veya evlat edindirebilir. Bu durumdaki çocuklar Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının İl Müdürlükleri tarafından düzenli olarak izlenir ve biyolojik ailesi ile kişisel ilişkileri düzenlenir.
- Uzaklaştırma ve gizlilik: Şiddet mağduru kadınlar ve çocuklar, devlet korumasına alınırlar. Kurum bakımında bulunan kişilere yönelik dışarıdan gelen tehditler varsa 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine
Dair Kanun’un 5. Maddesine dayanarak tehdit eden kişilere (baba, eş, ağabey, vb.) uzaklaştırma istenebilir. Ayrıca gerekli
durumlarda 6284 sayılı Kanunu’nun 8. Maddesinin 6. bendine dayanarak tehdit gören bireylerin kimlik bilgileri veya kimliğini ortaya çıkarabilecek bilgileri ve adresleri ile korumanın etkinliği bakımından önem taşıyan diğer bilgilerinin tüm resmi kayıtlarda gizli tutulması için mahkemeye kararı ile sağlanabilir.
Kurumsal bakım hizmeti kapsamında yer alan kurumsal hizmet ve destekler neyi içerir?
Kurum bakımı altına alınan dezavantajlı kesimlerin tüm yaşam gereksinimleri, iaşe, ibate giderleri, giyim kuşam ihtiyaçları ile her türlü insani yaşam etkinlikleri hizmet veren kuruluşlar tarafından koordine edilmektedir. Bakım standartları açısından özellikle engelli ve yaşlı bakımında Türkiye, Dünyada yüksek ve kaliteli hizmet standardı uygulayan ülkeler arasında bulunmaktadır.
Sosyal hizmetin 3. aşamasını oluşturan rehabilitasyon neleri içerir?
Fiziksel ve ruhsal hastalıkların tedavisinde kullanılan rehabilitasyon, kelime olarak, yeniden kazandırma/ iyileştirme anlamına gelmektedir. Rehabilitasyonda temel hedef kişinin/hastanın, hastalığının imkân verdiği ölçülerde hastalık öncesi dönemdeki işlevlerinin kazandırılmasıdır. Bakım altında bulunan bireylerin bakım ve izleniminin yapıldığı tüm kurum ve kuruluşlarda profesyonel insanlar tarafından kanun ve yönetmelikler çerçevesinde tıbbi ve sosyal rehabilitasyon hizmeti verilir.
Tıbbi rehabilitasyon kaça ayrılır?
Tıbbi Rehabilitasyon temel olarak ikiye ayrılır. Bunlar, fiziksel rehabilitasyon ve ruhsal rehabilitasyondur.
Fiziksel rehabilitasyon nedir?
Fiziksel rehabilitasyon; genellikle bir organın ya da uzvun işlevini kaybetmesi sonucu oluşan durum sonrasında uygulanır. Kişinin kaybolan veya azalan fonksiyonlarının yeniden kazandırılması ya da yeni fiziksel kapasitesiyle yaşamını organize etme becerisi kazandırılması amacıyla yapılan müdahalelerdir. Fiziksel rehabilitasyona ihtiyacı olan hastalarda ruhsal açıdan da rehabilitasyon ihtiyacı sıklıkla görülmektedir. Fiziksel işlev kaybının getirdiği sonuçlar, bireylerde yeni durumuyla psikolojik olarak baş etme sorunlarını da beraberinde getirmektedir. Bu nedenle fiziksel rehabilitasyon ihtiyacı olan hastaların büyük bir kısmına ruhsal rehabilitasyon tedavisi de uygulanmalıdır.
Ruhsal rehabilitasyon nedir?
Ruhsal rehabilitasyon; ihtiyacı olan bireylerde; travmalar, ağır ruhsal hastalıklar yada madde kullanımından kaynaklanan ve hastaların normal sosyal yaşama katılımını önemli ölçüde engelleyen durumlar ortaya çıkmaktadır. Bu durumda kişilerin yeniden ruhsal sağlıklarının iyileştirilmesi ve sosyal yaşama uyumunun sağlanması hedeflenmektedir.Bu tür hastalarda tedavi süreci uzun süreli takip gerektirmektedir.
Psikososyal rehabilitasyon nedir?
Psikososyal rehabilitasyon; “ruhsal bozukluk nedeniyle bireyde ortaya çıkan işlev kaybı, yetersizlik ve engellerin azaltılması ya da ortadan kaldırılması ve bireyin yaşam kalitesinin mümkün olduğunca yükseltilmesi amacıyla planlanan müdahale ve eylemler “şeklinde tanımlamıştır.
Sosyal rehabilitasyon hizmetleri neleri içermektedir?
Sosyal rehabilitasyon hizmetleri şunları içermektedir:
- Bireyi aile yaşamına hazırlamaya yönelik hizmetler.
- Bireyi sosyal ve toplumsal yaşama hazırlamaya yönelik hizmetler
- Bireyin ruhsal sorunlarını çözmeye yönelik hizmetler
- Bireyin ulaşım olanaklarını organize etmeye yönelik hizmetler
- Sosyal veya toplumsal yaşama uyum ve tam katılım için fiziksel çevrenin bireyin ihtiyaçları doğrultusunda
yeniden düzenlenmesine yönelik hizmetler
Sosyal yardımın temel ilkeleri ve özelliği nedir?
Sosyal Yardımın temel ilkeleri
- Geneldir
- Eşitlikçidir
- Temel İhtiyaçları dikkate alır.
- Karşılıksızdır
- Tüketilir
Sosyal yardımın beklenmeyen kaç tane sonucu vardır?
Sosyal yardımın beklenmeyen üç sonucu vardır. Bunlar;
- Süreklilik talebi; Sosyal yardım alan kesimlerde yardımların sürekliliği talep edilir
- Hak algısı; Sosyal yardımlar süreç içerisinde hak algısı doğurur.
- Talep artışı; Sosyal yardımlar süreç içerisinde başkaca taleplerin doğmasına neden olur
Sosyal hizmetin temel ilkeleri nelerdir?
- Özeldir:Sosyal hizmet vaka odaklıdır. Genel değildir. Her vaka ayrı değerlendirmeye tabidir. Her vaka kendine özeldir.
- Eşitlikçi değildir:Sosyal hizmet her vakayı ayrı değerlendirdiğinden her vakaya göre farklı yardımları ve uygulamaları öngörür.
- Sosyal ilişkileri dikkate alır:Sosyal hizmette bireyin ailesi ve toplumla ilişkileri dikkate alınarak planlama yapılır. Uygulamalar bu ilişkilerin gelişmesine göre artırılır ya da azaltılır.
- Karşılıklıdır:Sosyal hizmet karşılıklıdır. Yapılan yardımların bir amacı vardır ve yardım yapılanlardan belli bir edim veya davranış beklenir. Hedeflenen edim veya davranış gerçekleşmezse sosyal hizmet daraltılır ya da sonlandırılır.
- Sürdürülür:Sosyal hizmet sürdürülen bir süreçtir. Devamlı olması halinde davranış değişikliği sağlar.
Sosyal hizmetin beklenmeyen kaç tane sonucu ortaya çıkmaktadır?
Sosyal hizmetin beklenmeyen üç sonucu ortaya çıkabilir. Bunlar:
- Legalleşme; Sosyal hizmet uygulayıcısı, sosyal hizmet alan kesim ve toplum önünde legalleşir, toplumsal değeri ve kabulü artar.
- Tahakküm; Sosyal hizmet uygulayanın sosyal hizmeti alan üzerinde etkinliği ve otoritesi artar.
- Davranış değişikliği; Sosyal hizmet uygulanan kesimlerde sosyal bilinç düzeyi yükselir ve davranış değişiklikleri gözlenir.
Sosyal yardım ile sosyal hizmet arasındaki temel farklar nelerdir?
Sosyal yardım, temelde toplum odaklı bir yaklaşımdır. Toplumun ihtiyaçları ve manevi tatmini çerçevesinde yardıma muhtaç bireylerin ihtiyaçlarını karşılayarak sorunları çözmeyi hedefler. Sosyal yardımların sorunları çözme kapasitesi yoktur. sosyal yardım kültürü, toplumda istenilen veya beklenilen olumlu davranış değişikliklerini de ortaya çıkaramaz. Aksine sosyal yardım talebinin sürekliliğini daha güçlü bir şekilde talep eden bireylerin bu taleplerinin karşılanmaması hali başkaca bir sorunu ortaya çıkarabilir. Uzun süreli sosyal yardımların doğurduğu hak algısı, sosyal yardımın kesilmesi ile doğrudan bir tepkiye dönüşebilir.
Sosyal hizmet ise birey odaklı bir yaklaşımdır. Bireye yaşadığı sorunla baş edebilmesi için gerekli edim ve davranışları kazandırmayı ve bu davranış kazanımını sosyal yardımlar ile pekiştirmeyi amaçlamaktadır. Bu süreç, bireyin yaşadığı sorunlara köklü çözümler bulabilir. Sosyal hizmet, her şeyden önce hizmeti uygulayan ile hizmet alan arasında çok güçlü bir sosyal ilişki kurar. Bu ilişki, hizmet alan kişinin bilinçlenmesini, hizmet aldığı meslek elemanına güvenmesini ve kendisinden beklenen edimleri yerine getirmesini sağlar.
Kaç tane psikososyal hizmet Modeli vardır?
Sosyal hizmetin tarihi gelişimi içerisinde temelde üç farklı uygulama modelinin varlığından söz edilebilir. Bunlar
- Toplum odaklı modeller
- Birey odaklı modeller
- Aile odaklı modellerdir.
Toplum Odaklı Modeller nedir ve ne zaman ortaya çıkmıştır?
İlk ortaya çıkan sosyal hizmet modelidir. Bu model, temelde toplumun ihtiyaç ve menfaatlerini dikkate alır. Sorunlar, toplumsal bağlamda ele alınır ve genelde kurumsal çözümler çerçevesinde sosyal politika geliştirir. Sosyal hizmet, Sanayi Devrimi ile birlikte acımasız çalışma koşullarında ölen çocuk, kadın ve yoksul işçiler sebebiyle vahşi kapitalizme bir tepki olarak doğmuştur.
Birey Odaklı Modeller nedir ve nasıl uygulanır?
Bireyi odağa alan modeller, temelde birey haklarını ve menfaatlerini dikkate alır. Kanuni mevzuatla sosyal hizmet ihtiyacı içindeki bireyin haklarını korumayı ve kimseye muhtaç olmadan yaşayabilmesi için gerekli sosyal yardımları yapmayı hedefler. Birey odaklı modeller; bireylerin yaşamlarını güçlü, özgür, self determinasyon içerisinde idame ettirebilmeleri için gerekli yasal düzenlemeleri yapar ve psikolojik ve sosyal etmenlerin değerlendirilmesiyle bireye ihtiyaç duyduğu desteği sağlar. Bu modelde çocuk, kadın, engelli, yaşlı hakları gibi konularda sivil toplum örgütlerinin ön plandaolduğu görülür. Sosyal hizmet ve sosyal yardımlar alanında profesyonel katkılarda bulunabilen ve kamu menfaatine uygun hizmetlerde bulunan STK’lar, sosyal sistem içinde yer alırlar ve özellikle sistem içindeki boşlukları ve eksikleri tamamlama açısından önemli bir fonksiyon icra ederler. Devlet, bu sivil toplum örgütlerini desteklerken kamu içerisinde de bireysel haklar mevzuatlar ile teminat altına alınır.
Aile Odaklı Modeller nasıl uygulanır?
Aile odaklı müdahale modeli, sosyal hizmet ihtiyacı duyan her bireyin aile yanında desteklenmesini amaçlayan, akraba ilişkilerini
destekleyen ve bu ilişkileri koruyucu ve önleyici sosyal hizmet modellerinin araçları olarak kullanabilen bir fonksiyon içerir. Aile odaklı sosyal hizmet modeli, dezavantajlı kesimleri, sosyal yardım anlayışı yerine sosyal hizmet anlayışı ile desteklemeyi hedeflemektedir. Ekonomik yoksunluk içinde bulunan ailelerin çocukları hakkında önceden belirlenmiş eğitim ve sağlık takiplerini yerine getirmeleri karşılığında maddi olarak desteklenmesi, aile odaklı modellerin temel yaklaşımıdır.
Afet nedir?
İnsanlar ve ülkeler için fiziksel, sosyal ve ekonomik kayıplar doğuran, normal yaşamı ve insan faaliyetlerini durdurarak ve/
veya kesintiye uğratarak toplulukları etkileyen doğal, teknolojik ya da insan kökenli olayları ifade eder. Acil durum; İnsan hayatı,
refahı, mülk ve çevre açısından doğrudan tehdit oluşturan her tür durumu ifade eder.
Afetlerde psikososyal destek neleri içerir?
Afetlerde psikososyal destek; afet sonrası ortaya çıkabilecek psikolojik uyumsuzlukların bozuklukların önlenmesi, aile ve toplum düzeyinde ilişkilerin yeniden kurulması/geliştirilmesi amaçlarına dönüktür. Afetten etkilenenlerin ‘normal’ yaşamlarına geri dönmesi surecinde kendi kapasitelerini fark etmeleri ve güçlenmelerinin sağlanması da hedefler arasındadır. Toplumda gelecekte ortaya çıkması muhtemel afet ve acil durumlarla başa çıkma/ iyileşme/toparlanma becerilerinin artırılması ve yardım çalışanlarının desteklenmesi de bu çalışmaların kapsamı içindedir.
Afet ve acil durumlarda psikososyal hizmetin amaçları nelerdir?
Afet ve acil durumlarda psikososyal hizmetin amaçları şunlardır;
- Empati, anlama ve duyarlılık yoluyla etkilenenlere psikolojik destek vermek, psikiyatrik hizmetlere ihtiyacı bulunanları belirlemek ve yönlendirmek
- Yardım çalışmalarının tamamının, etkilenen toplumun nüfus yapısı, sosyal, kültürel,etnik koşullarına uygun şekilde sürdürülmesini sağlamak,
- Bireylerin, toplumun ve kurumların ihtiyaç duyduğu bilgileri yaymak,
- Toplum katılımı ve gönüllülüğün desteklenmesi yoluyla bireylere, ailelere ve topluma kendi ihtiyaçlarını belirlemeleri,
çözüm için harekete geçmeleri ve kendi kendine yardım becerileri geliştirmelerini sağlamaları konusunda destek olmak, - Toplumda var olan hizmetler ile toplumsal ihtiyaçların buluşmasını sağlamak,
- Bireylerin, ailelerin ve toplumun kendi ihtiyaçlarını karşılaşmasına ve sorunlarının çözümüne yönelik projeler uygulamasını
ve/veya projelere katılmasını destekleyerek,gelecekte ortaya çıkması olası acil durumlara hazırlıklı olmasını sağlamak, - Afet ve acil durumlarda çalışacak kurum ve kuruluşlar arasında işbirliğini geliştirmek,
- Yardım çalışmalarına yönelik; ekip ilişkileri, iletişim becerileri, afetten etkilenenlerle ilişkiler konularıyla ilgili bilgileri ve kendi kendine yardım yollarını aktarmak, ayrıca ihtiyaç duydukları psikolojik destek çalışmalarını yürütmektir.
Psikososyal müdahale araçları nelerdir?
İhtiyaç ve kaynak değerlendirmesi, psikolojik ilk yardım, sevk etme ve yönlendirme, bilgi merkezi oluşturma, toplumu harekete geçirme, sosyal projeler, eğitimler, çalışana destek hizmetleri psikososyal müdahale araçlarıdır.
Manevi sosyal hizmet ve rehabilitasyon nedir?
Manevi sosyal hizmetler veya sosyal hizmetlerde manevi çalışma, sosyal hizmet anlayışını kişilerin başta ruh olmak üzere kalp, vicdan, akıl ve irade gibi manevi haslet ve kaynaklarına yönelerek biçimlendirmek isteyen bir uygulama alanıdır. Manevi sosyal hizmetler, kişilerin sosyal bilinçlenmeleri ve topluma uyumları için güzel ahlâk ve üstün karakter geliştirmeye yönelik sosyal ahlâk eğitim programlarını esas alır. Maneviyat odaklı sosyal hizmetler, yalnızca dinî konuları içermekle kalmaz, aynı zamanda psiko-sosyal eğitim ve destek kapsamında kültür, mantık, sağlık ve etkili iletişim gibi kişisel gelişim alanına girebilecek birçok pedagojik destek unsuru da benimser.
Gönüllülük nedir?
Gönüllülük, bireylerin sorumluluk duygularıyla herhangi bir maddi çıkar gözetmeksizin bilgilerini, zamanlarını, becerilerini, deneyimlerini ve kaynaklarını kamu kurumlarının ya da sivil toplum kuruluşlarının amaçları doğrultusunda kullanmalarıdır.
STK ve dernekler hangi konularda gönüllülük hizmeti vermektedirler?
STK ve dernekler şu konularda gönüllülük faaliyetlerini gerçekleştirmektedirler. Bu kapsamda bu kurumlar:
• Ayni ve nakdi katkılar,
• Manevi katkılar (Gönüllü çalışmalar),
• Taşınır ve taşınmaz bağışı,
• Sektörler arası ve toplumsal işbirliği, güç birliği ve koordinasyon sağlama biçimlerinde katkı sunmaktadırlar.