İnsan Davranışı Ve Sosyal Çevre 2 Dersi 1. Ünite Sorularla Öğrenelim
Toplumsal Çeşitlilik Ve Kimlik
- Özet
- Sorularla Öğrenelim
Toplumsal yapı ne demektir?
Toplumsal yapı kavramı, Ozankaya’nın Temel Toplumbilim Terimleri Sözlüğü’nde (1984: 129); “herhangi bir toplumun ya da toplumsal kümenin yerleşik iç örgütleniş biçimi” olarak tanımlanır. Yapı ise; “parçaları ve öğeleri arasında yasalılık, durağan bağlar ve karşılıklı ilişkiler bulunan dizge ya da bütün”dür (1984: 144).
Bir toplumsal yapının bileşenleri nelerdir?
Bir toplumun ekonomik, siyasal, dini vb. kurumları onun toplumsal yapısını meydana getirir ve bu yapının bileşenleri de normlar, değerler ve toplumsal rollerdir (Marshall, 1999).
Toplumsal kurumlar kavramını acıklayınız.
Toplumsal kurumlar, bütün toplumlarda bulunan organize edilmiş ekonomi, siyaset, din gibi çeşitli toplumsal düzenlemelerdir.
Toplumsal yapının içerisine neler dahildir?
Toplumsal yapı, toplumsal kurumların (ekonomi, siyaset, din gibi), toplumsal grupların ve toplumsal eylemlerin (kurallar, toplumsal roller gibi) karmaşık bir birleşimidir. Bu yapı toplum için hayatidir (Kendall, 2015: 117-118).
Norm kavramını açıklayınız.
Bir grup üyesinin yapması ve yapmaması gereken davranışları düzenleyen ortak inanç kümesidir.
Değer kavramını açıklayınız.
Doğruyu ve yanlışı tanımlayan genel inanışlardır.
Normlar ve değerler arasındaki farklılıklar nelerdir?
Değerler, davranışlarla ilgili ideallerin ve inançların kaynağıdır fakat nasıl davranmamız gerektiğini belirlemez. Diğer taraftan normların, spesifik davranış beklentileri vardır.
Davranış kurallarını ve davranış standartlarını belirleyen normlar hangileridir? Açıklayınız.
1. Kuralcı normlar (prescriptive norms): Hangi davranışın uygun ya da kabul edilebilir olduğunu belirler. Örneğin belirli miktarda para kazanan kişilerden vergi ödemeleri beklenir. Ya da adetlere dayalı normlar otobüste yaşlı bir teyzeye yer vermemizi söyler.
2. Yasaklayıcı normlar (proscriptive norms): Kuralcı normların tersine, bize hangi davranışın kabul edilemez ve uygunsuz olduğunu söyler. Örneğin hukuk kuralları bizim hız limitini aşmamızı yasaklar ya da derste arkadaşlarınızla telefonda mesajlaşmanız yasaktır.
Önem derecesine göre normlar kaça ayrılır? Açıklayınız.
Önem derecesine göre normlar ikiye ayrılır (Kendall, 2015: 69):
1. Resmi (Formal) normlar: Formel normlar yazılıdır ve bir cezai yaptırımı vardır. Hukuk kuralları formel normların bir türüdür. Yazılıdırlar ve ihlâli, zorunlu yaptırımla sonuçlanır. Yaptırım; uygun davranış için ödül, uygun olmayan davranış için cezalardan oluşur. Olumlu yaptırım bazı normlara uymada övgü, onurlandırma ya da daha maddi bir ödül içerir. Olumsuz yaptırım ise ılımlı bir onaylamama durumundan ömür boyu hapis cezasına hatta bazı kültürlerde ölüm cezasına kadar geniş bir aralıkta seyreder.
2. Gayriresmi (Informal) normlar: İnformel normlar daha az önemli olduğu düşünülen normlardır. Ortak grup kimliği paylaşan insanlar tarafından kabullenilen yazılı olmayan davranış standartlarıdır. Kişiler, informel normları ihlâl ettiklerinde diğer insanlar onlara informel yaptırım uygulayacaklardır. İnformel yaptırımlar kesin olarak tanımlanmış değillerdir ve grubun herhangi bir üyesi tarafından uygulanabilirler. Birisine karşı yüzünü asma ya da olumsuz bir yorum ya da jest yapma gibi davranışlar bu yaptırımlardandır. Dünyanın her yerinde, tüm insan topluluklarında kültürleri ve yaşam biçimleri için biricik olan formel ve informel normlar vardır.
Toplumsallaşma kavramını açıklayınız.
Toplumsallaşma, kişinin toplumun norm ve değerlerini içselleştirerek ve toplumsal rollerini yerine getirmeyi öğrenerek, toplum üyesi haline gelmeyi öğrenme sürecidir.
Toplumsallaşma sürecinin temel özellikleri nelerdir?
Toplumsallaşma sürecinin bazı temel özellikleri vardır (Demir, 2010: 60):
a. Toplumsallaşma süreci birikimli bir süreçtir.
b. Toplumsallaşma karşılıklı bir etkileşim sürecidir ve bu süreçte bireyin kişiliği oluşur.
c. Toplumsallaşma sürecinde hem formel değerler ve normlar hem de informel değerler ve normlar bireylere aktarılır.
d. Biyolojik temeller, öğrenme kapasitesi ve kullanılan dil sayesinde algı, bilgi olarak kodlanır, paylaşılır ve aktarılır.
e. Toplumsallaşma, formel ve informel gruplar aracılığıyla süreklilik kazanır.
f. Toplumsallaşma, tüm topluma aktarılır ve yapısı nedeniyle geneldir.
Toplumsallaşma Ajanları kavramını açıklayınız.
Toplumsallaşma Ajanları, bireyin toplumsallaşmasını sağlayan toplumsal kurumlardır.
Toplumsal kategoriler kavramını açıklayınız.
Bir araya gelmiş kişiler bazı toplumsal kategorileri oluştururlar. Fichter (2006: 47), toplumsal kategorilerin fizik ya da dış gerçeklikte değil de, gözlemcinin yargılarında bir araya gelmiş kişileri işaret ettiğini söyler. Gözlemci, bir ya da daha fazla ortak özelliğe sahip olduğunu düşündüğü kişileri toplumsal kategori olarak tanımlayabilir.
Grup kavramını açıklayınız.
Grup birbirleriyle sık sık etkileşim kuran, aidiyet duygusu taşıyan ve karşılıklı bağımlılık hissi taşıyan iki ya da daha fazla insanın bir araya gelerek oluşturduğu yapıdır.
Grupların özellikleri nelerdir?
Grupların belli başlı bazı özellikleri bulunmaktadır:
a. Üyeleri ve dışarıdaki gözlemcilerce tanınır. Grupların varlıklarını herkes bilir.
b. Grupların sosyal yapıları vardır. Statüler ve tabakalaşmalar mevcuttur.
c. Grupta her üye kendi sosyal rolünü oynar. Böylece grup katılımı gerçekleşir.
d. Grup sürekliliği için karşılıklı iletişim gerekir.
e. Her grup içinde rollerin oynandığı yolları etkileyen davranış normlarına sahiptir.
f. Grup üyeleri belirli ortak ilgi ve değerlere sahiptir.
g. Gubun yöneldiği hedefler ve amaçlar vardır.
h. Grubun sürekliliği vardır.
Yığın kavramını açıklayınız.
Yığın aynı zamanda aynı yerde bulunan fakat ortak çok az şey paylaşan insanların bir aradalığıdır.
Sosyal yığınların temel özellikleri nelerdir?
Sosyal yığınların bazı temel özellikleri bulunmaktadır (Fichter, 2006: 54):
a. Yığını oluşturan kişiler oldukça anonimdir, birbirlerine yabancıdır.
b. Yığın, pozisyon ve işlevlerin oluşturduğu hiyerarşik bir yapıya sahip değildir.
c. Fiziki mekân ne derece geniş olursa olsun, sosyal temas son derece sınırlıdır.
d. Yığın içerisinde buluna kişilerin davranışlarında kısıtlamalar, düzenlemeler yapmalarını gerektiren davranış kurallarının sayısı çok azdır.
e. Sosyal yığınların çoğu bölgeseldir. Sadece belirli bir fizik çevre için önemlidir.
f. Yığınların çoğu geçicidir. Yığınların içerisindeki kişiler sürekli değişim halindedir, sayıları değişir.
Toplumsal Tabakalaşma kavramını açıklayınız.
Toplumsal Tabakalaşma büyük toplumsal grupların temel kaynakları kontrol etmesine dayanan hiyerarşik düzenlemelerdir (Kendall, 2015: 211).
Toplumsal tabakalaşma türleri nelerdir?
Toplumsal tabakalaşma türleri kölelik, kast sistemi ve sınıf sistemidir.
Toplumsal Hareketlilik ne demektir?
Toplumsal Hareketlilik kişinin tabakalaşma sistemi içerisinde bir seviyeden diğer bir seviyeye geçebilmesidir
Kölelik sistemi nedir?
Eski çağlardan beri var olan kölelik sistemi katı hiyerarşik yapılanması olan bir tabakalaşma türüdür. Katı hiyerarşik yapılanmanın anlamı herhangi bir toplumsal hareketlilik ihtimali içermeyişidir. Eş deyişle kişiler kölelikten çıkamazlar. Kölelikte kişiler başka kişiler tarafından ekonomik ve cinsel istismar amacıyla sahiplenilir ve kontrol edilir. Toplumdan topluma kölelerin yasal hakları farklılık gösterse de temelde bedenlerini ve emeklerini sömürme üzerine kurulu bir düzendir. Günümüzde kölelik sona ermiş gibi görünse de aslında sadece isim değiştirmiştir. Dolayısıyla modern kölelikten söz edilebilir. Küreselleşmeyle birlikte kadın ve çocuk ticareti yoğunlaşmıştır. Bilim, teknoloji ve tıp alanının gelişmesiyle birlikte organ kaçakçılığı gibi yeni kölelik sistemleri ortaya çıkmıştır.
Kast sistemini açıklayınız.
Kast sistemi de kölelik gibi toplumsal hareketlilik ihtimalinin olmadığı bir tabakalaşmadır. Kast sistemi, insanların konumunun doğumda, ebeveynlerine atfedilen özelliklere dayanarak kalıcı olarak belirlendiği bir toplumsal eşitsizlik sistemidir. Kast sistemlerinin izleri Hindistan’da ve Güney Afrika’da bulunmaktadır. Hindistan’da kast sistemi işe dayalıdır, o yüzden aileler nesiller boyu aynı işi devam ettirirler. Bazı işler kirlidir ve sadece bazı tabakalara ait insanların yapması gereklidir. Bunun tersine örneğin, Güney Afrika’da kast sistemi ırk sınıflandırmasına ve Beyaz Güney Afrikalıların siyah “azınlık”tan ahlâki olarak daha üstün olduğuna dair inanca dayanır. 1990’lara kadar beyaz Güney Afrikalılar iktidarı, güvenlik aygıtlarını ve askeri mekanizmayı ırk ayrımını uygulayarak kontrol etmişlerdir. Siyahların tam bir yurttaş olmaları reddedilmiş ve ayrı hastanelere, okullara, banliyölere sıkıştırılmıştır. Hindistan’da ise bu sistemin dini bir temeli bulunmaktadır. Hindistan’ın birincil dini Hinduizm, insanlara yaşamdaki kaderlerine boyun eğmeyi ve ahlâki bir görev olarak çok çalışmayı öğreterek kast sistemine uymaya zorlar (Kendall, 2015: 213-214).
Sınıf sistemini açıklayınız.
Sınıf sistemi sahipliğe, üretim araçları mülkiyetine, kişilerin yaptığı işlere ve kaynakları kontrol hakkına dayanan tabakalaşma türüdür. Hangisi olursa olsun her üretim sisteminde üç ana değişken vardır. Bunlar;
a. Su, toprak, tohum ve hayvan gibi doğal kaynaklar
b. Üretim araçları ve bilgisi, eşdeyişle teknoloji ve
c. İnsan emeğidir (Güvenç, 1996: 212).
Sınıf sistemi de bu üç değişken üzerindeki hakimiyet ile ilgilidir ve tabakalar bu hakimiyete bağlı olarak dizilir. Sınıf sistemi, kast ve kölelik sistemine göre daha az sıkıdır ve düzeyler arası geçiş daha rahattır. Daha çok çalışma, toplumsal başarı ya da iflas gibi durumlar düzeyler arası geçişi yansıtır. Sınıf sistemine dair sosyal bilimler literatüründe çok geniş bir külliyat bulunmakta ve çalışmalar sıklıkla Karl Marx ve Max Weber’in çalışmaları üzerine inşa edilmektedir.
Marx, ile Max Weber'in toplumsal tabakalaşmayı tanımlarken aralarındaki fark nedir?
Marx, sınıfı üretim araçları mülkiyeti temelinde tanımlarken Max Weber bunu statü temelinde tanımlar. Weber, toplumsal tabakalaşmayı toplumsal hayatın merkezi olarak görür ve güç dağılımını üç boyutta ele alır (Fullcher ve Scott, 2011: 747): Ekonomik güç sınıf ilişkilerinin, toplumsal güç statü ilişkilerinin ve otoriter güç otorite ilişkilerinin temelidir.
Sınıf sistemi içinde yer alan prekarya ne demektir?
Prekarya, esnek bir emek piyasasının ürünüdür. Sınıfın devlet ve sermaye ile güven ilişkisi asgari düzeydedir. Güvencesizlik, geleceksizlik, olumsuz duygular bu sınıfa ait özelliklerdendir. Bu sınıfın homojen bir yapısı yoktur. Mevsimlik tarım işçilerinden taşeron işçilere, parça başı iş üretenlerden bilişim teknolojilerindeki değişmeyle birlikte evden çalışan ve süreli işlerden, örneğin projelerden para kazanan çalışanlara kadar geniş bir kesimi kapsar. Bu sınıfa mensup kişiler çalışıyor olsa da iş temelli kimlik sahibi değillerdir.
Kimlik kavramını açıklayınız.
Kimlik, bireylerin ve grupların kendilerini nasıl gördükleri ve tanımladıkları ve diğer bireylerin ve grupların onları nasıl gördükleri ve tanımladıkları ile ilgilidir (Browne, 2015: 191).
Toplumsallaşmanın bölümleri nelerdir?
Toplumsallaşma kimlik inşası göz önüne alındığında iki temel bölüme ayrılır:
a. Birincil toplumsallaşma: Bebeklik ve çocukluk döneminde yer alır. Bir ailede ya da bakım görevi üstlenen bir hanede gerçekleşir. Bu erken dönem toplumsallaşma, gelecekteki bütün öğrenme süreçlerine temel sağlar. Çocuklar, ebeveynleri ya da bakıcılarıyla etkileşimleri aracılığıyla ait oldukları toplumun üyesi olmanın ne demek olduğunun geniş bir kısmını bu süreçte öğrenirler. Aynı zamanda, diğerleriyle iletişim kurmalarını ve etkileşime geçmelerini sağlayacak kendi ana dillerini öğrenmek gibi özel yetenekleri bu süreçte edinirler.
b. İkincil toplumsallaşma: Çocukların ebeveynleri haricinde hane dışındaki insanlarla daha çokça etkileşim kurdukları geç çocukluk döneminde başlar. Okuldaki diğer çocuklarla ve öğretmenlerle etkileşim kurarken daha geniş toplumsal yetenekler elde edinip, aileleri dışındaki rollerle ilgili daha detaylı bilgi kazanırlar. Büyüdükçe bu etkileşimler ailelerin doğrudan kontrolünün uzağında kalır. Ergenlik döneminde akran grupları toplumsallaşma ajanlığında ailenin önüne geçer ve bu toplumsallaşma süreci diğer toplumsallaşma ajanlarının da sürece katkısıyla yaşam boyu devam eder (Fulcher ve Scott, 2011: 114).
Kimliğin türleri nelerdir?
Kimliğin beş türü bulunmaktadır (Browne, 2015: 194-195):
a. Bireysel ya da kişisel kimlik
b. Toplumsal kimlik
c. Kolektif kimlik
d. Çoklu kimlikler
e. Damgalanmış ya da “kusurlu” kimlik
Toplumsal kimlik nedir?
Toplumsal kimlikler kişinin kendisini ait hissettiği grupları ve bu grupları diğer gruplardan ayıran tanımlamalara sahip kimliklerdir. Toplumsal kimlikler genellikle cinsel kimlik, milli kimlik, etnik kimlik, dini kimlik, sınıfsal kimlik gibi kimlik türlerinden oluşur. Kişi kendini Müslüman, Hıristiyan, eşcinsel, kadın, Süryani gibi kimliklerle tanımlayabilir.
Kolektif kimlik nedir?
Kolektif kimlik belirli bir insan grubunun paylaştığı ortak grup kimliğidir. Bireysel ve toplumsal kimliklerle yakından ilişkilidir ancak farklılığı bireylerin seçimine dayanmasında yatar. Örneğin cinsiyet, etnik kimlik ya da milliyet ötekiler tarafından tanımlanan ve bireylerin bu kimlikleri kabul edip etmemelerine dair çok az bir seçim hakkı sahibi olduğu kimliklerken kolektif kimliğe sahip olmak bireyin daha özgür olduğu bir alandır. Birey bir futbol takımının fanı olabilir, vegan olabilir, savaş karşıtı olabilir, metalci olabilir. Kendisini bu kimliklerle tanımlar ve bu kimlikleri özgürce seçebilme şansına sahiptir.
Çoklu kimlikler ne demektir?
Çoklu kimlikler bireylerin birden fazla kimlikleri bulunduğuna işaret eder. Hiçbir bireyin toplumsal yapı içerisinde tek bir kimliği bulunmamaktadır. Bir kişi hem kadın, hem anne, hem feminist, hem Beşiktaşlı hem de iyi bir insan olabilir. Bu kimliklerin her biri o kişiye aittir ve kişi dilediği yerde dilediği kimliği kullanır. Bu kadar çoklu kimlik olumlu olduğu gibi ötekileştirme ve dışlanmayı katmerliyor da olabilir. Şöyle ki toplumsal yapı içerisinde bazı kimlikler olumlanırken bazı kimlikler dışlanır. Kişinin birden fazla ve çeşitli kimliklerinin bulunması onun hem olumlanıp hem dışlanabileceğini ya da her zaman olumlanacağını ya da her zaman dışlanabileceğini göstermektedir. Bu anlamda kimlikler bazen birbirlerinden ayrı düşmekte bazen kesişmektedir.
Kesişimsellik kavramını açıklayınız.
Kesişimsellik kavramı temelde marjinalleştirilmiş kimlikler olarak ırk, sınıf ve cinsiyetin etkileşerek deneyimi nasıl etkilediğini ifade etmektedir. Ancak artık cinsel yönelim, yaş, sakatlık gibi diğer marjinalleştirilmiş kimliklerin etkileşimini ifade etmek için de kullanılmaktadır.
Damga kavramını açıklayınız.
Damga (stigma) kavramı Antik Yunan döneminde, yaygın olmayan ve ahlâki açıdan yanlış olanı yansıtan beden işaretlerini belirtir. İşaretler bedene kazınır ya da yakılarak işaretlenir ki işareti taşıyanın bir köle, bir suçlu ya da lekeli bir kişi, ayinsel olarak kirletilmiş, sakınılması gereken bir hain olduğu herkes tarafından bilinebilsin. Günümüzde de buna yakın bir anlamda kullanılmakla birlikte, damga, bir bedensel işaret olarak değil daha ziyade ötekinin gözündeki kurulan imaj şeklinde okunmalıdır. Damgalanmış kimlikler çeşitlidir. Öncelikle bazı bedenler damgalanmış kimliklerdendir, çeşitli fiziksel deformasyonları mevcuttur. Bununla birlikte zihinsel bozukluklar, hapse girmiş sabıkalı kişiler, bağımlılık, alkolizm, eşcinsellik, işsizlik, intihar eğilimi ve radikal politik eğilim sahipleri damgalanmış kimliklerdendir (Goffman, 1963). Bunun karşısında konumlananlar “normal” olarak ele alınır. Bu kişiler toplum normlarına uyum sağlayan kişilerdir. Toplumsal yapının öğrettiği normlara uyum sağlayarak hayatlarını idame ettirirler ve normlardan sapanları damgalarlar.
Damgalanmış kimlik ne demektir?
Damgalanmış ya da “kusurlu” kimlik isteyerek ya da istemeyerek, doğuştan ya da sonra edinilmiş bir şekilde toplumsal yapının normlarından saparlar. Sapma, toplumda kültürün belirlediği örf, adet, gelenek, görenek ve hukuk kurallarına uymayan davranışları eyleme anlamına gelir. Bu davranışların bazıları suç iken bazıları değildir, iki kavram arasında farklılıklar vardır. Suç, yasaya karşı olan eylemlerken sapma ya yasaya karşı ya da toplumun normlarına karşı olabilir (İçli, 2001).
Hariciler kavramını açıklayınız.
Damgalanmış kimlikler toplumsal yapılanmanın dışında bırakılır, ötelenir. Becker (2013) bu kişilere “hariciler” (outsiders) adını verir. Toplumsal gruplar normlar dayatır ve bu dayatılanları ihlâl eden kişi harici olarak adlandırılır. Aslında toplumsal gruplar, ihlâl edilmesi sapkınlık olarak tanımlanan kurallar koyarak sapkınlığı yaratırlar. Bu anlamda sapklınlığın temelinde norm koyma süreci vardır. Bir davranışın sapkın olup olmadığı, başkalarının bu davranışa verdiği tepkiye dayalıdır.