aofsoru.com

Sosyal Hizmet Uygulamaları Dersi 5. Ünite Özet

Eğitim Alanında Sosyal Hizmet Uygulamaları

Giriş

Sosyal çalışma toplum içinde oldukça geniş kapsamda etkinliği olan, etkin olabilecek olan ve olması gereken bir meslektir. Toplumun her tür alanında hareket yeteneği olan bir mesleğin, çalışma konularına farklı araçlarla yaklaşması son derece doğaldır.

Sosyal çalışmacının sadece eğitim alanında mesleki işleve sahip olmadığı, bu alan dışında yaptığı birçok mesleki çalışmada da eğitimi farklı bir boyutta yöntem olarak kullanması gerektiği bilgisi bizim için temel bir çıkış noktası olmalıdır.

Sosyal eğitim sosyal çalışmaya yüksek oranda boyut ve nitelik katar. Bu yüzden sosyal eğitim sosyal çalışma uygulamalı içinde daha da etkin olmak durumundadır.

Konu ile ilgili kavramlar:

  • Eğitim
  • Sosyal Eğitim
  • Sosyal Öğrenme ve Sosyal Eğitim

Eğitim : Eğitim, eğitim yaşantıları yoluyla istendik davranışların yerleşmesini, istenmeyen olumsuz davranışların giderilmesini hedefleyen sistemli, düzenli, bir programa bağlı olarak yapılan çalışma ve süreç olarak tanımlanabilir. Eğitim ile öğretim oldukça karıştırılan iki kavramdır. Öğretme, hedefteki kişiye, bilmediği bir konuyu, bir bilgiyi kavrayıp akılda tutmasını sağlayacak bir biçimde aktarmadır. İki kavramın karıştırılmaması gerekir. Kişi bazı şeyleri öğrenmiş olabilir ancak halen eğitilmemiş olabilmektedir.

Sosyal Eğitim : Sosyal eğitim okul dışı ortamlarda, gündelik yaşam süreçleri içinde insanın toplumsallaşmasını hedefleyen, toplumsallaşma sürecinde aksama olması durumunda bu aksamayı gidermeyi hedefleyen ve toplumsallaşma sürecini belirli müdahale teknikleriyle hızlandıran bir eğitim türüdür. Sosyal eğitim kavramını (social pedagogik (İng.); sozialpädagogik, f (Alm.)) tarihte ilk kullanan Alman eğitimci, eğitim politikacısı ve dilbilimci Dr. Karl Willhelm Eduard Mager, kısa adıyla Karl Mager’dir. Sosyal eğitimin temel hedefi kişiye toplum içinde ve toplumsal ilişkiler düzeyinde bağımsız kişilik kazandırmaktır.

Sosyal Öğrenme ve Sosyal Eğitim : ‘Öğretim’ daha çok düzenli ve disiplinli, planlı ve programlı bir eylem iken, ‘eğitim’ daha çok öğrenme disiplini yaratılmamış ortamlar içinde de, kreş gibi kendine özgü kuralları bulunan kurumsal ortamlarda da belirli bir düzen içinde verilir. Örgün öğretim disiplini içinde yetişmiş kişiler, öğretmenler, sosyal öğrenme kavramını kullanırken, sosyal çalışmacılar, eğitimciler, sosyal eğitimciler sosyal eğitim kavramını kullanırlar. Kısa deyişle sosyal öğrenme öğreticilerin yeğlediği bir kavramken sosyal eğitim eğitimcilerin benimsediği bir kavramdır

Sosyal Eğitim Nedir?

Sosyal eğitim sosyal eğitmenler yoluyla anlayış, davranış ve uyum güçlükleri gösteren kişilerin sosyal ve toplumsal çevrelerine uyum süreçlerini düzenleyen bir meslek ve bilim dalıdır.

Sosyal eğitimde genç bir insanın sorumluluk duygusunun geliştirilmesi ve bununla onun toplumdaki genel yaşam konumu ile birebir ilişkisinin güçlendirilmesi hedeflenir.

Sosyal eğitsel çalışmanın konusu toplumsal ve mesleki anlamda önemli görülen insani sorun durumlarıdır. Bu kapsama çoğunlukla çocukların, gençlerin ve yetişkinlerin gündelik yaşam pratiklerinde karşılarına çıkan ve aşmaları gereken günlük olağan sorunlarla başa çıkabilmek ve başa çıkabilmenin yollarını bulmak girer.

Sosyal Eğitim ve Çevre Anlayışı : Sosyal çevre dediğimiz zaman, bununla, bireyin aile, akraba, komşu ve arkadaş çevresini, işyerindeki insan çevresini, içinde bulunduğu sivil toplum örgütleri içindeki üye, arkadaş ve tanıdık çevresini, her gün ya da zaman zaman iletişimde olduğu işyerindeki, pazar yerindeki çevresini kastediyoruz.

Toplumsal çevre dediğimiz zaman ise, öncelikle tüm toplumu ve bireyin yakın sosyal çevresi dışında kalan geniş ve farklı çevreleri kapsayacak genişlikte olan çevreyi, birebir yakın ve sürekli iletişim içinde olmadığı, seyrek zamanlarda içine girdiği ya da yaklaştığı çevreyi kastediyoruz.

Bireyin sosyal çevresi ile kurduğu ilişki ve etkileşim ile toplumsal çevresi ile kurduğu ilişki ve etkileşim farklıdır. İnsanların sosyal çevreleri içindeki etkileşim ve rahatlıkları farklıdır. Toplumsal boyutta bir çevre içinde ise insan kendisini daha denetimli, yani kontrollü hisseder. Sosyal ya da toplumsal çevresi ile istendik ilişkiler kuramayan bireyler uyum sıkıntıları, toplumsal alanda başarısızlıklar yaşarlar.

Sosyal Eğitimde Çevre : Sosyal eğitime göre insan, aynı sosyal çalışmada olduğu gibi çevresi ile bir bütün olarak ele alınır. Yani ‘kişi’ değildir; ‘birey’dir. Çünkü ‘kişi’ çevresinden soyutlandırılmış insandır. Sorunlarının da kaynağı özünde bu çevredir. Çevresi düzenli olan insanın sorunları azalacaktır. Bu nedenle sosyal çalışmacı ve sosyal eğitimci bireyle çalışırken onun dar ve geniş çevresini ihmal etmez. Onunla da çalışır. Çevresine göre bireyin değişimini öngörür. Bireyin daha iyi bir yaşam niteliğine ulaşabilmesini sağlamak için o bireyin, grubun, ailenin yaşadığı çevrenin değişimini öngörür. Bu bağlam, bu bütünlük, bu bütünsellik, sosyal çalışma ve sosyal eğitimin kuramına yansıyan bütüncüllük ilkesidir.

Sosyal Eğitimde Yaklaşım

Sosyal eğitimin temel görüşlerinden biri de insanın toplumsal yaşama uyumunun o insanın gelişimini sağlıklı kılacağıdır. Örneğin, toplumsal dengeleri yerli yerinde olan çocuğun duygusal ve sosyal gelişimi de dengeli ve istendik olacaktır. Özellikle çocuklarda ve gençlerde duygusal ve sosyal gelişimin sağlıklı olması onun da kendisine özgü beceriler geliştirmesiyle olanaklıdır.

Sosyal ilişkilerde de iletişim kurma becerisi, insanları anlama ve algılayabilme becerisi o çocuğun ya da gencin sosyal çevreye çıkarılması, sosyal çevrede etkin olmasının sağlanmasıyla geliştirilebilir. Bu amaç için sosyal eğitmen ile eğitmene başvuran birey birlikte sinemaya gidebilir. Bileti sosyal eğitmen yerine bireyin kendisi alması teşvik edilir.

Sosyal beceri ve sosyal davranış arasında önemli bir bağ bulunmaktadır. Sosyal becerileri gelişmiş kişiler sosyal davranışları da dengeli olan kişilerdir. Çünkü sosyal becerisi gelişmiş olan kişilikler sosyal iletişimlerini zorlanmadan kurabilecekler, sosyal ilişkilerini dengeli olarak yürütebileceklerdir. Çevrelerinde sevilen, uyumlu kişiler olarak görüleceklerdir.

Sosyal beceri öğretilebilir. Sosyal beceri eğitimini örgün ortamlarda öğretmen, yaygın ortamlarda eğitmen ve sosyal sağaltım durumlarında sosyal eğitmen verir.

Çocukta duygulara yönelik becerilerin geliştirilmesi için kendi duygularını anlama, duygularını rahatça ifade etme, korku ile başa çıkma, kendini ödüllendirme, başkalarının duygularını anlama, sevgi gibi olumlu duyguları ifade etme, kızgınlık gibi olumsuz duyguları ifade etmesinin sağlanması kazandırılması gereken sosyal beceriler olarak karşımıza çıkar.

Sosyal eğitimciler sosyal beceri kazandırmak için çeşitli yöntemler kullanırlar. Bu yöntemler sosyal eğitimin verildiği ortama, yaşa ve zamana göre farklılık gösterirler. Ancak davranışlarını değiştirmek istediğimiz kişiyi ödüllendirmek, onda davranış pekişmesini sağlamak için kullanılacak teknikler sosyal eğitimcinin sıklıkla kullandığı yaklaşımlar olarak karşımıza çıkmaktadır.

Diğer bir öğretim yöntemi ise model olmadır. Davranışın değiştirilmesine çalışılan ortamlarda yanlış örnekler ve modeller olabilir. Yanlışları da göstererek doğrunun öğretilmesi olanaklıdır. Ancak sosyal eğitmen kendisi doğru modellik yapamadığında çalışmanın başarıya ulaşması oldukça güçtür.

Sosyal Eğitimin Ortaya Çıkışı ve Kısa Tarihçesi

ABD’de ve Avrupa’da sosyal çalışma yoksullaşan insana, yiyecek bulamayan insana, anne sütüne ulaşamayan bebeğe, karnı aç çocuğa, sağlığını kaybetmiş ve bu nedenle kendine yetemeyen insana, ayakta duramayana yardım etmek üzere işlevselleşmiştir. Sanayileşmenin ilerlemesiyle kente gelen gençler ve sayıları artan çocuklar toplumun düzenini bozacak suç oluşturan davranışlar göstermeye başladılar ve kentleşmenin gelişmesiyle birlikte bu giderek yaygınlaştı. İster istemez ortaçağın bir döneminde bu tür çocuklar ve gençler için bunları eğitmek ve topluma, çalışma yaşamına kazandırmak için çalışma evleri, disiplin evleri, yetim evleri gibi sosyal kuruluşlar kurularak buralarda gençlerin ve çocukların disipline edilmeleri ve çalışmaya hazırlanmalarına başlandı. Almanya’da 19. Yüzyıl’da bunlara bir dönem genel olarak ‘kurtarma evleri hareketi’ adı verildi. Bu hareket 18. Yüzyıl’ın sonu ile 19. Yüzyıl boyunca sürdü.

Almanya’da sosyal eğitimin yeniçağı sanayileşmenin Kaiser İmparatorluğu döneminde açıldı. Nazi ideolojisinin hızla yaygınlaşmasından sosyal eğitim alanı da etkilendi. Ağır öğrenen ve eğitilemeyen engelliler Nazi politikasının dışlama hareketine maruz kaldı. Bu engelliler cinsiyetlerine göre farklı kentlerde ayrı ayrı gençlik koruma kamplarına alındılar. Bu kamplar zamanla toplama kampları dönüştü ve bu kamplara alınan engellilerden büyük çoğunlukla haber alınamadı.

Sosyal Çalışma ve Sosyal Eğitimin Karşılaştırılması

Sosyal Çalışma : Sosyal çalışma ABD’de ortaya çıkmış ve daha çok ABD’ye kitleler halinde gelen göçmenlere yardım, onların bireysel, grupsal ve toplumsal sorunlarına çözüm bulma çerçevesinde biçimlenmiştir. Sosyal çalışmacılar aile içinde, çalışma ve arkadaş grupları içinde ortaya çıkan sorun ve sürtüşmeleri gidermek için yöntemler geliştirmişlerdir. Bu yöntemler temel olarak grupla çalışma ve toplulukla çalışma yöntemleridir.

Sosyal çalışma öncelikle grupla ve toplulukla çalışmayı temel almıştır. Ek olarak bireyle çalışmayı da katarak insanın, grubun yaşadığı topluma uyumlu olmasını öngörmüştür. Böylece toplumsal sorunların çözüleceğine ve insanların uyum içinde yaşayacakları görüşü hakimdir. Sosyal çalışma ve savunucularına göre toplum sağlığı, toplumsal sağlık ancak böyle sağlanabilir.

Sosyal Eğitim : Sosyal eğitim Avrupa’da ortaya çıkmıştır. Tarihsel olarak toprağa dayalı tarım toplumlarının egemen olduğu sanayi öncesi toplumlarda dingin ve feodal kurallara uygun olarak yaşamlarını sürdüren nüfus gruplarının, halk kitlelerinin, toplumların İngiltere ve yakın sonrasında Avrupa’da sanayileşmenin, sanayi devriminin başlamasıyla toplumsal yaşamları altüst olmuştur.

Eğitim sadece okulda verilen ve üretime dayalı örgün eğitim değil, artık sanayileşmenin getirdiği birçok sosyal hastalığa yakalanan insanları topluma kazandıran bir anlayışı gerektiriyordu. İşte bu anlayış sosyal eğitimi doğurdu.

Sosyal Çalışma ve Sosyal Eğitim Arasındaki Farklar: Sosyal çalışma üç temel klasik yöntemle öğretilir ve çalışır (bireyle çalışma, grupla çalışma ve toplulukla çalışma). Sosyal eğitim ise eğitim ve öğretim bilgilerini aktararak ve kullanarak kendisini anlatır ve uygular.

Sosyal çalışmacı daha çok konut, kira bedeli, sosyal yardım, ilaç parası gibi somut destekler sağlar. Sosyal eğitimci ise bunun ilerisine geçer. İçinde bulunduğu durumdan ötürü iş, arkadaşlık, aile ilişkileri, bozulan insanların sadece maddi destekle değil, bizzat onların içinde bulunduğu ortamlara girerek sosyal destek verir.

Almanya’da her iki yaklaşım da ortak temel kavram olarak sosyal çalışmalar (Soziale Arbeit) üst kavramını kullanılmaktadır. Her iki yaklaşımın da yaptığı sosyal çalışmalar kapsamındadır. Ancak biri (sosyal çalışma) maddi eksikliklerin giderilmesinden sosyal desteğe kadar hizmet üretirken, diğeri (sosyal eğitim) bireyin toplum içinde gündelik sorunlarının çözümünde kendisini ayakta tutacak, sorunlarıyla baş edebilecek duruma gelmesi için çalışır.

Avrupa’da Sosyal Çalışmacı ve Sosyal Eğitmen Yetiştirilmesi

Avrupa’nın bütün ülkelerine İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra giren ABD Marshall Yardımları kapsamında kültürel aktarmalar da başlamıştı. Bunların arasında ABD’den sosyal çalışma öğretiminin Avrupa ülkelerine yayılması da gündeme geldi ve 1950’li yıllarda ABD modeli sosyal çalışma öğretimi Avrupa ülkelerine yayıldı. Bunların başında Almanya ve İskandinav ülkeleri gelir. Fransa ise bu modeli daha baştan benimsememiş; kendi eğitim modelini oluşturmuştur. Almanya’da İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra açılan ABD modelli sosyal çalışma okulları 1970’lere değin sayıları her gün artarak yayıldılar. Ancak bu durum diğer okullar içinde tartışmalar başlatmış ve Almanya’nın toplumsal yapısına uygun meslek modelinin sosyal çalışma değil sosyal eğitim olduğu yönünde gelişmeler gerçekleşmiştir.

Tarihsel gelişme sürecinde Almanya’da sosyal çalışma ve sosyal eğitim ayrımı Bolonya Reformu süreci ile tarihe gömülmüş ve bu iki kavram arasındaki çekişmeyi ve çelişkiyi kaldıran yeni bir ad; ‘Sosyal Çalışmalar Yüksekokulu’ benimsenmeye başlanmıştır.

Sosyal Eğitimde Uygulama

Sosyal Eğitim Uygulaması Nasıl Olur? : Sosyal eğitimci evinde ailesiyle geçinme güçlüğü yaşayan çocukla çalışır, gençle çalışır. Aile içinde bunlarla çalışırken aileyle, ana babayla çalışır. Gerekirse öğretmenle, okul müdürüyle, mahalle bakkalıyla, dayı ile teyze ile çalışır.

Sosyal eğitim böyle bir çalışma için

A. ABD’de geliştirilen sosyal çalışma mesleğinin çalışma yöntemlerini kullanır

B. Avrupa’da geliştirilen sosyal eğitim mesleğinin kendi üretimi olan yöntemleri kullanır.

Bu mesleki yöntemlerin ABD kökenli olanları üç temel klasik yönteme ayrılır:

  • Bireyle çalışma
  • Grupla sosyal çalışma
  • Toplulukla çalışma

Bir çocuğun akademi başarısızlığını araştıran sosyal çalışmacı Sosyal eğitimcinin o çocuğun derslerine yoğunlaşabilmesi, derslerinde başarılı olabilmesi için engel olan sporun ne ise gerçekçi olarak onu saptayıp sorunun çocuk üzerindeki etkisini azaltacak önlemler alır.

Okul Sosyal Çalışması: ‘Okul sosyal hizmeti’ üniversite öncesi okullarda öğrencilerin derslere daha iyi uyum sağlamaları, eğitsel gelişmelerini aksatan sorunların saptanıp giderilmesi, böylece çocukların okuldan en verimli yararı almaları ve eğitim toplum ilişkisinde doğru bir pozisyonda kalabilmeleri amacıyla yapılan hizmetleri kapsar.

Okul sosyal çalışması ilk kez ABD’de uygulamaya konmuştur. Bu gereksinimi doğuran ilk sıkıntılar ABD’nin yoksul bölgelerinde ilkokula giden öğrencilerin derslerdeki başarısızlıklarının nedenleri üzerinde durulmaya başlandığı zaman saptanmıştır.

Okulla ilgili problem alanları değerlendirildiğinde istismarı önleme, eğitim yaşantısı ile ilgili danışmanlık hizmeti verme, öğrencinin gereksinimlerini değerlendirme, - program planlama ve değerlendirme, - doğrudan hizmet etme, - savunuculuk, - görüş alışverişi/ liyezon,- koordinasyon ve işbirliği,- yönetim/organizasyon öğrencilerinin derslerinde başarışlarını engelleyen her türlü olumsuzlukların giderilmesi gibi alanlarda çalışmalarını sürdürürler.

Çağdaş evrensel anlayışta kreş, çocuk yuvası, yetiştirme yurdu, gençlik merkezi, hastane, psikiyatri servisi gibi yerlerde başvuru sahiplerine bu tür kuruluşlarda sosyal eğitim yapılmasını, sosyal eğitim mesleğinin etkin olmasını öngörür.


Yukarı Git

Sosyal Medya'da Paylaş

Facebook Twitter Google Pinterest Whatsapp Email