Temel Sağlık Hizmetleri Dersi 7. Ünite Sorularla Öğrenelim
Uzun Süre Yatan Hastalarda Oluşabilecek Bazı Sistem Hastalıkları Ve Bakımı
- Özet
- Sorularla Öğrenelim
Uzun süreli yatak istirahatine bağlı olarak ortaya çıkabilecek problemler nelerdir?
Yatak istirahatine bağlı olarak, kalbin yükünde artma, ortostatik hipotansiyon, trombüs oluşumu, toraksın genişlemesinde azalma, solunum yollarında sekresyon birikimi, hipostatik pnömoni, konstipasyon, idrar yapmada zorluk, üriner staz, böbrek taşı oluşumu, uykusuzluk, davranış ve oryantasyon bozuklukları, anksiyete, bası yaraları gibi istenmeyen durumlar ortaya çıkmaktadır.
Bası yarası nedir?
Bası yarası belli bir deri alanının aralıksız ve uzun süre süren bası sonucu meydana gelen iskemi, hücre ölümü ve doku nekrozudur. Yük binen kemiksi çıkıntılar üzerindeki deride daha sık görülür. Bu bölgelerde kemik çıkıntısının üzeri sadece deri ve belki de biraz kas ve subkutan doku ile kaplıdır.
Bası yarası gelişimindeki temel mekanik faktörler nelerdir?
Bası yarası gelişiminde üç temel mekanik faktör olan basınç, makaslama kuvveti ve sürtünme önemli rol oynamaktadır. Ancak diğer bazı iç ve dış etkenler de bu duruma katkı sağlamaktadır.
Basınç yarası oluşumunda rol oynayan risk faktörleri nelerdir?
Basınç yarası oluşumunda riskli bölgeler vücuttaki bazı basınç noktalarıdır. Ayrıca; sürtünme, yaş, ısı, ödem, anemi, enfeksiyon, idrar-dışkı tutamama, beslenme ve psikolojik faktörler de bası yaralarının oluşmasında önemli faktörlerdir.
Bası yaralarının önlenmesi için neler yapılabilir?
- Riskin Değerlendirilmesi: Öncelikle bakım verdiğimiz hasta bası yarası oluşması ile ilgili ne kadar risk taşıyor bu bilinmeli ve bu nedenle değerlendirme ve incelemeler yapılmalıdır.
- Eğitim: Hastaya basınç bölgeleri,pozisyon uygulama, cilt bakımı, yara bakımı ve beslenme
düzenlenmesi hakkında bilgi verilir.
- Pozisyonu Değiştirme ve hastaya uygun pozisyon verilmesi
- Deri Bütünlüğünün Korunması
- Yatak Bakımı
- Beslenmenin Düzenlenmesi: Hastanın ilk değerlendirilmesi yapılıp basıya karşı önlemler alındıktan sonra beslenme durumu değerlendirilmelidir.
Solunum nasıl tanımlanır?
Solunum, oksijen ve karbondioksitin atmosfer havası ile yer değiştirmesidir.
Solunumu ilgilendiren solunumla ilgili terimler nelerdir?
Solunumu ilgilendiren solunumla ilgili terimler şunlardır;
- Solunum sayısı
- Solunum derinliği
- Solunum ritmi
- Solunumun hızlanması
- Solunum yavaşlaması
- Dispne (nefes darlığı)
- Anoksi
- Hipoksi
- Siyanoz
- Apne
Dispne (nefes darlığı) nedir?
Dispne (nefes darlığı): Zor nefes alma veya verme veya her ikisidir. Larenks ve trekeada herhengi bir sebepten ileri gelen darlıklarda nefes alma zorluğu görülür. Nefes verme zorluğu bronşial astım nöbetlerinde ve amfizemde görülür.
Solunum yetersizliğinin belirtileri nelerdir?
Solunum yetersizliğinin belirtileri:
• Burun kanadı solunumu
• Göz kapaklarının retraksiyonu
• Aksesuar kasların kullanımı
• Trakea çekilmesi
• İnterkostal çekilme
• Torakoabdominalparadoksal solunum
• Terleme
• Şuur değişiklikleridir.
Pnömonili hastanın bakımında başlıca amaçlar nelerdir?
Pnömonili hastanın bakımında başlıca amaçlar;
• Hava yollarının açıklığının sağlanması
• Enerji harcaması azaltmak için yeterli istirahatın sağlanması
• Hastanın gereksinimi olan sıvıyı almasının sağlanması
• Hastanın yeterli besin alması
• Tedavi planını ve koruyucu önlemleri anlamasıdır.
Atelektazideki risk faktörleri nelerdir?
Atelektazi risk faktörleri;
• Pulmoner ödem
• Batın ve göğüs cerrahisi sonrası
• Uzun süreli hareketsizlik
• Bilinç düzeyinde azalma
• Nazogastrik beslenme
• Kronik akciğer hastalıkları (KOAH)
• Hava yollarındaki tıkanmalardır.
Akut Respiratuar Distres Sendromun (ARDS) nedenleri nelerdir?
Nedenleri;
• Boğulma
• Yüksek dozda ilaç alma
• Pnömoni
• Toksik madde inhalasyonu,
• Septik şok,
• Travma,
• Yaygın damar içi pıhtılaşmadır.
Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalıkları (Koah) nasıl bir hastalıktır?
Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalıkları (Koah), bronşlarda irreversible (geri dönüşsüz) daralma ile seyreden amfizem, kronik bronşit ve kronik astımı kapsar. KOAH için en önemli risk faktörü sigara içmektir. Diğerleri; pasif içicilik, mesleki nedenlerle zararlı maddelere maruz kalma, havadaki polenler, genetiktir. KOAH, hava yollarının duvar kalınlığının artması, mukus artışı, küçük hava yollarındaki değişiklikler nedeniyle oluşan obstrüksiyona bağlı olarak oluşur. En sık görülen belirtileri; nefes darlığı, öksürük, hırıltılı solunum, balgam çıkarmadır. Kronik öksürük sabahları daha fazla olmakla birlikte akut ataklar sırasında balgam artar. Hastalığın erken tanısı; solunum fonksiyon testleri ile konur. Bu testlerde genellikle total akciğer kapasitesinde artma gözlenir. Total akciğer kapasitesinde artma bu hastalık için karakteristiktir.
Amfizemli hastada uygulanacak tedavi ve bakım planı nasıl olmalıdır?
Amfizemli hastada uygulanacak tedavi ve bakım planı;
• Ventilasyonun geliştirilmesi ve zorlu solunum yükünün azaltılması,
• Enfeksiyondan koruma ve enfeksiyon gelişirse hemen tedavi edilmesi, pulmoner ventilasyonu
arttırmak ve enerji kullanımını azaltmak için fizik tedavi yöntemleri kullanmak,
• Solunumu kolaylaştırmak için uygun pozisyon; ortopne pozisyon verilir.
• Psikolojik destek
• Pulmoner rehabilitasyon ve devamlı hasta eğitimi şeklinde olmalıdır.
Kronik bronşitte tedavinin amacı nedir?
Kronik bronşitte tedavinin amacı, sekresyonların çıkarılması, bronşiollerin açık tutulması ve normal fonksiyonlarının sürdürülmesi, enfeksiyonların önlenmesidir. Hava yollarındaki tıkanıklığın giderilmesi, sekresyonların kolaylıkla uzaklaştırılması için bronkodilatörler verilir. Uygun hidrasyon sağlanarak sekresyonlar yumuşatılır ve öksürük ile dışarı atılması kolaylaştırılır. Postüral drenaj, göğüs perküsyonu, etkili solunum egzersizleri balgam çıkarılmasına yardımcı olur. Tekrarlayan enfeksiyonlar da antibiyotik verilerek tedavi edilir. Hastanın yeterli ve dengeli beslenmesi sağlanır.
Dolaşım sisteminin görevleri nelerdir?
Dolaşım sisteminin görevleri şunlardır;
1. Taşıma foksiyonu
• Sindirim sisteminde emilen maddeler,
• Oksijen
• Karbondioksit
• Diğer metabolik atıklar
• Hormonlar
2. Vücut ısısının kontrolü
3. Mikroorganizmalara karşın vücudun korunması
4. Lenfatik sistem
Periferik damar hastalıklarındaki risk faktörleri nelerdir?
Periferik damar hastalıklarındaki risk faktörleri şunlardır;
Yaşlılığa bağlı ateroskleroz
• Hiperlipidemi
• Sigara kullanımı
• Hipertansiyon
• Şişmanlık
• Yetersiz fiziksel aktivite
• Stres
• Diyabet
• Genetik faktörler
Reynaud hastalığı ve raynoyd fenomeni arasındaki fark nedir?
Genellikle üst ekstremite, bazen de alt ekstremite arteriollerini simetrik olarak tutan, ataklar halinde seyreden bir hastalıktır. Hastalık primer olursa reynaud hastalığı, skleroderma, obstrüktif arter hastalığı, travmatik nedenler, pulmoner hipertansiyon gibi hastalıklar sonucu gelişirse raynoyd fenomeni denir. Hastalık 16- 40 yaş kadınlarda daha sık görülür. Soğuk ile temas, stres, heyecan nedeniyle başlar.
Varisli hastalarda uygulanan konservatif tedavide kullanılan varis çorabını giyerken nelere dikkat edilmelidir?
Hasta, varis çorabını giyerken şu noktalara dikkat etmelidir:
Yataktan kalkmadan önce, bir süre bacaklar kalp seviyesine getirilerek venler boşaltılmalı,
Çorap el içinde toplanmalı, ayaklar yataktan sarkıtılmadan, bacaklar yukarı doğru sıvazlanarak çorap giyilmelidir.
Külotlu varis çorabı giyiliyorsa, çorap her iki bacakta diz eklemini geçtikten sonra ayağa kalkarak çorabın kalça kısmı yerleştirilmelidir.
Gece yatmadan önce çorap çıkarılmalıdır.
Ayrıca varisli hastalar uzun süre ayakta durmaktan kaçınmalı ve günde bir kaç kez bacak elevasyonu yapmalıdırlar.
Hastanın aldığı- çıkardığı sıvı takibinin yapıldığı hastalıklar nelerdir?
Aldığı- Çıkardığı Sıvı Takibinin Yapıldığı hastalıklar şunlardır;:
• Konjestif kalp yetmezliği
• Böbrek yetmeliği
• Yoğun sıvı tedavisi olan hastalar
• Ödemli hastalar
• Kemoterapi ve Böbreğe toksik etkisi olan ilaç kullanan hastalar
• Diüretik kullananlar
• Karaciğer sirozu, karaciğer hastalığı
Cerrahi operasyon geçiren hastalar
• Yüksek ateşli hastalar
• Oral beslenemeyenler (Koma, yutma güçlüğü v.s.)
• Diaresi ve kusması olan hastalar
• Yanık ve hormonal nedenler
• Beslenme bozuklukları
Üriner İnkontinans hastalığının risk faktörleri nelerdir?
Üriner İnkontinans Risk Faktörleri,
• Yaş ve cinsiyet
• Doğum travması
• Östrojen yetersizliği
• Irk
• Obezite ve kronik konstipasyon
• Bağ dokusu
• Sigara kullanımı
• Geçirilmiş pelvik cerrahi
• Radyoterapi
• Üriner sistem enfeksiyonu
• Nörolojik hastalıklar ve spinal kord yaralanmalarıdır.
İnkontinans tipleri nelerdir?
İnkontinans Tipleri;
1. Urge İnkontinans (Sıkışma tipi)
2. Stres İnkontinans
3. Bilinçsiz İnkontinans
4. Sürekli Sızıntı
5. Noktürnal Enürezis
6. İşeme Sonrası Damlama:
7. Taşma İnkontinansıdır.
Üriner inkontinanslı hastanın tedavisinde kullanılan davranışsal tedavi yöntemleri nelerdir?
Davranışsal Tedavi Yöntemleri;
• Pelvik Taban Kas Egzersizleri
• Biofeedback
• Mesane Eğitimi
• Tuvalete Gitme Programı Oluşturma
• Yaşam Tarzı Değişikliği
• Diyettir.
Yatağa Bağımlı İnkontinanslı hastanın izlem ve bakımı hastanın bilinci açık ise nasıl yapılır?
Yatağa Bağımlı İnkontinanslı Hastanın İzlem ve Bakımı Hastanın bilinç durumu açık ise ;
• İnkontinans sıklığını gözlemek ve kaydetmek.
• Yapılan gözleme göre hastaya gereken sıklıkta sürgü /ördek vermek.
• Bu işlem sırasında mahremiyetine özen göstermek.
• Hasta yatağına idrar emici yatak bezlerinden koyarak yatağın ıslanmasını engellemek.
• Sıvı alımı gündüz arttırarak gece kısıtlamak.
• Aldığı-çıkardığı sıvı takibi yapmak.
• İnfeksiyon ve tahrişi engellemek için hastaya sık aralıklarla perine bakımı vermek.
• Erkek yaşlıya prezervatif sonda takmak.
• Eğitim (mesane eğitim programları -kegel egzersizleri vs. geliştirmek)
• Danışmanlık
Akut Patolojik Ağrıda neler gözlenir?
Akut Patolojik Ağrı: Hasarlı bir diş veya kırık bir bacak akut patolojik ağrı doğurur. Bu tip ağrıda
anksiyete, sözsel şikayet veya fiziksel hareket gibi psikolojik ve davranışsal tepkiler görülmesi yaygındır. Bu tepkilerin nedeni ağrının bir fonksiyon bozukluğunu işaret etmesi ve ağrı her ne kadar kendini sınırlasa da hastanın ağrıyı kendi isteğiyle dindirememesinden kaynaklanır. Bununla beraber günümüzdeki tıbbi, cerrahi veya dental tedaviler genellikle rahatlama sağlar, ağrı beraberindeki psikolojik ve davranışsal tepkilerle beraber ortadan kalkar.
Ağrı eşiğini arttıran ve azaltan nedenler nelerdir?
Psikolojik durum, kültürel farklılıklar, dini inanç, yorgunluk, ağrı hafızası, fiziki ortam ağrıya karşı oluşan reaksiyonu, tepkileri ve ağrının şiddetini etkiler. Ağrı eşiğini azaltan nedenler arasında; uykusuzluk, yorgunluk, anksiyete, korku, üzüntü, çaresizlik, depresyon, öfke, rahatsız edici bir ortamda bulunma, iş ve prestij kaybı, ailevi kaygılar, tedirginlik ve
stres sayılabilir. Ruhsal durumun iyi olması veya düzelmesi, yeterli uyku, dinlenme, anlayış, dışa dönük kişilik, gevşeme ise ağrı eşiğini artıran nedenlerdir.