aofsoru.com

Halk Sağlığı Dersi 5. Ünite Özet

İş Sağlığı

İş Sağlığı ve Güvenliği Kavramı

“İş sağlığı” kavramı Uluslararası Çalışma Örgütü (UÇÖ) ve Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) uzmanlar komitesi tarafından “çalışanların sağlığını ve çalışma kapasitesini koruma ve geliştirme, çalışma ortamını ve yapılan işi geliştirme ve işyerlerinde sağlık ve güvenliği destekleyen yönde iş organizasyonu ve çalışma kültürünü geliştirme” şeklinde tanımlanmıştır. İş sağlığı ve güvenliği sağlık bilimleri, fen bilimleri ve sosyal bilimleri içeren disiplinler arası bir konudur. Sağlık bilimleri ile çalışan sağlığı doğrudan ilişkilidir. Çalışma ortamının insan sağlığına zarar vermeyecek şekilde koşullandırılması, kaza risklerine karşı gerekli önlemlerin alınması, kazalar anında ilk yardım gibi konular sağlık bilimleri ve iş sağlığı arasındaki doğrudan ilişkiyi gösterir niteliktedir. Mühendislik bilimleri ile iş sağlığı ve güvenliği arasındaki ilişki iki şekilde sınıflandırılabilir. Bunlardan;

  • İlki dolaylı katkılardır. Örnek olarak yangına yönelik tedbirlerin alınması, taşıma araçlarının, elektrik sisteminin, basınçlı kapların ve benzeri materyalin düzenli olarak bakımları sayılabilir.
  • İkinci sınıfta ise doğrudan katkılar yer almaktadır. Bunlar arasında çalışma ortamı ölçümleri ve ortama yönelik toplu tedbirler yer almaktadır.

İş Sağlığı ve Güvenliğinin Tarihsel Gelişimi

İş sağlığı hekimliğinin babası olarak bilinen İtalyan öğretim üyesi Bernardino Ramazzini (1633-1714) iş sağlığı ile ilgili çok önemli konularda çalışmalar gerçekleştirmiştir. Farklı işlerde çalışanların sağlık durumları üzerine araştırmalar yapmış ve 1713 yılında alanında ilk olan “De Morbis Artificum Diatriba (İşçi Hastalıkları)” isimli kitabı yayımlamıştır. İngiltere’de 1802 yılında “Sağlık ve Ahlakın Korunması Kanunu”, 1833 yılında ise “Fabrikalar Kanunu” çıkarılmış ve “iş müfettişliği” kavramı ortaya atılmıştır. Aynı dönemde Fransa’da 1810’da yayımlanan “İmparator Kararnamesi” ve 1841’de yayımlanan “İş Mevzuatı” ile devlet, çalışanlarını korumaya başlamıştır. Amerika Bileşik Devletleri’nde Profesör Gillmann Thomson 1914 yılında “The Occupational Disease (Meslek Hastalıkları)” adında geniş kapsamlı bir kitap yayımlamıştır. Uluslararası ortak çalışmalar sonucunda 1919 yılında UÇÖ kurulmuştur. İş hayatının ekonomik, işletme, sosyal, yasal ve sağlıkla ilgili konuları ile ilgili çalışmalar yapan UÇÖ, üye devletlerin desteği ile çok taraflı sözleşmeler ve tavsiye kararları yayımlayarak iş hayatını uluslararası boyutta düzenleme görevini sürdürmektedir.

Ülkemizde iş sağlığı konusundaki ilk yasal metin 1865 yılında Dilaver Paşa tarafından yayımlanan “Ereğli Madeni Hümayun Teamülnamesi” isimli tüzüktür. Bu tüzük ile Dilaver Paşa işverene bazı yaptırımlar öngörmüş ve işçinin çalışma şartlarını iyileştirmeyi amaçlamıştır. Tanzimat Dönemi’nde iş sağlığı ve güvenliğine yönelik ikinci düzenleme 1869 yılında yayımlanan “Maadin Nizamnamesi” dir. Bu Nizamname, Dilaver Paşa tarafından çıkarılan tüzüğü daha da ileriye götürmüş ve işçiler lehine aralarında tazminat hakkı da olan bir dizi yeni hükümler getirmiştir. Birinci Dünya Savaşı sonrası iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili çıkarılan ilk yasanın 1921 tarihli ve 151 sayılı “Ereğli Havzai Fahmiyesi Maden Amelesinin Hukukuna Müteallik Kanun” olduğu görülmektedir. Cumhuriyet Dönemi’nde iş sağlığı ve güvenliğiyle ilgili çıkarılan bazı yasalar kronolojik olarak şöyle sıralanabilir:

  • 3008 Sayılı İş Kanunu (1936),
  • 4792 Sayılı İşçi Sigortaları Kurumu Yasası (1946),
  • 5502 Sayılı Hastalık ve Analık Sigortası Yasası (1950), • 5953 Sayılı Basın Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştıranların Arasındaki İlişkilerin Düzenlenmesi Hakkındaki Yasa (1952),
  • 4772 Sayılı İş Kazaları ve Meslek Hastalıkları Sigortası Yasası (1954),
  • 6309 Sayılı Maden Yasası (1954),
  • 6700 Sayılı İhtiyarlık Sigortası Yasası (1957),
  • 506 Sayılı Sosyal Sigortalar Yasası (1964),
  • 931 Sayılı İş Kanunu (1967),
  • 1475 Sayılı İş Kanunu (1971),
  • 4857 Sayılı İş Kanunu (2003),
  • 6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu (2012).

İş Sağlığı ve Güvenliğinin Hedef ve Amaçları

Çalışma ortamında yaşanabilecek her türlü kaza ve mağduriyetin önüne geçmek amacıyla alınan tedbirler bütününe “iş güvenliği” denir. Çalışanların sağlığı ve yaptıkları işler arasındaki ilişkiler iş sağlığı ve güvenliğinin ana prensibini oluşturmaktadır. Bu noktada iş sağlığı ve güvenliğinin hedefleri şöyle sıralanabilir:

  • Çalışan sağlığını korumak ve fiziksel ve ruhsal açıdan azami seviyede tutmak,
  • Çalışanın işe olan uyumunu hızlandırmak,
  • Çalışma ortamındaki sağlık tehdidi unsurlarını gerekli tedbirler ile bertaraf etmek,
  • Sağlık zararlarını ve meslek hastalıklarını belirleyerek tedavilerini gerçekleştirmek,
  • İş kazası veya meslek hastalığı sonucu zarara uğrayan işçilerin tekrar çalışabilmelerini sağlamak,
  • Ortaya çıkan zararları objektif bir şekilde incelemek ve bilimsel ve etik yollarla belirlemek.

Resmi gazetede yayımlanan 09.12.2003 tarih ve 2311 sayılı “İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetmeliği” kapsamında iş sağlığı ve güvenliğinin amacı aşağıda belirtilmiştir:

  • Meskleki risklerin önlenmesi, sağlık ve güvenliğin korunması, risk ve kaza faktörlerinin ortadan kaldırılması,
  • İş sağlığı ve güvenliği konusunda işçi ve temsilcilerinin eğitimi, bilgilendirilmesi, görüşlerinin alınması ve dengeli katılımlarının sağlanması,
  • Yaş, cinsiyet ve özel durumları sebebi ile özel olarak korunması gereken kişilerin çalışma şartları ile ilgili genel prensipler ve diğer hususlar.

İşveren ve Çalışanın Görevleri

Günümüzde yürürlükte olan 6331 sayılı ve 20.06.2012 tarihli “İş Sağlığı ve Güvenliği” Kanunu’ nda iş yerleri, işverenler, çalışan ve iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili diğer kavramlar tanımlanmıştır. Kanuna göre çalışan “Kendi özel kanunlarındaki statülerine bakılmaksızın kamu veya özel iş yerlerinde istihdam edilen gerçek kişi” yi temsil etmektedir. İşveren ise “Çalışan istihdam eden gerçek veya tüzel kişi yahut tüzel kişiliği olmayan kurum ve kuruluşlar” olarak tanımlanmıştır.

6331 sayılı “İş Sağlığı ve Güvenliği” kanununun 4. maddesinde işverenin sorumlulukları şöyle sıralanmıştır:

  1. İşveren çalışanların işle ilgili sağlık ve güvenliğini sağlamakla yükümlü olup bu çerçevede;
    • Mesleki risklerin önlenmesi, eğitim ve bilgi verilmesi dâhil her türlü tedbirin alınması, organizasyonun yapılması, gerekli araç ve gereçlerin sağlanması, sağlık ve güvenlik tedbirlerinin değişen şartlara uygun hâle getirilmesi ve mevcut durumun iyileştirilmesi için çalışmalar yapar.
    • İş yerinde alınan iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerine uyulup uyulmadığını izler, denetler ve uygunsuzlukların giderilmesini sağlar.
    • Risk değerlendirmesi yapar veya yaptırır.
    • Çalışana görev verirken, çalışanın sağlık ve güvenlik yönünden işe uygunluğunu göz önüne alır.
    • Yeterli bilgi ve talimat verilenler dışındaki çalışanların hayati ve özel tehlike bulunan yerlere girmemesi için gerekli tedbirleri alır.
  2. İş yeri dışındaki uzman kişi ve kuruluşlardan hizmet alınması işverenin sorumluluklarını ortadan kaldırmaz.
  3. Çalışanların iş sağlığı ve güvenliği alanındaki yükümlülükleri işverenin sorumluluklarını etkilemez.
  4. İşveren, iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerinin maliyetini çalışanlara yansıtamaz.

Aynı Kanun’un 19. maddesinde ise çalışanların sorumlulukları şöyle sıralanmıştır:

  1. Çalışanlar iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili aldıkları eğitim ve işverenin bu konudaki talimatları doğrultusunda, kendilerinin ve hareketlerinden veya yaptıkları işten etkilenen diğer çalışanların sağlık ve güvenliklerini tehlikeye düşürmemekle yükümlüdür.
  2. Çalışanların, işveren tarafından verilen eğitim ve talimatlar doğrultusunda yükümlülükleri şunlardır:
    • İş yerindeki makine, cihaz, araç, gereç, tehlikeli madde, taşıma ekipmanı ve diğer üretim araçlarını kurallara uygun şekilde kullanmak, bunların güvenlik donanımlarını doğru olarak kullanmak, keyfi olarak çıkarmamak ve değiştirmemek.
    • Kendilerine sağlanan kişisel koruyucu donanımı doğru kullanmak ve korumak.
    • İş yerindeki makine, cihaz, araç, gereç, tesis ve binalarda sağlık ve güvenlik yönünden ciddi ve yakın bir tehlike ile karşılaştıklarında ve koruma tedbirlerinde bir eksiklik gördüklerinde, işverene veya çalışan temsilcisine derhâl haber vermek.
    • Teftişe yetkili makam tarafından iş yerinde tespit edilen noksanlık ve mevzuata aykırılıkların giderilmesi konusunda, işveren ve çalışan temsilcisi ile iş birliği yapmak.
    • Kendi görev alanında, iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için işveren ve çalışan temsilcisi ile iş birliği yapmak.

İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununda bazı özel sıfatlarla anılan görevlilere yönelik de tanımlamalar getirilmiştir. Bunlardan iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili çalışmalara katılma, çalışmaları izleme, tedbir alınmasını isteme, tekliflerde bulunma ve benzeri konularda çalışanları temsil etmeye yetkili çalışana çalışan temsilcisi, asli görevinin yanında iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili önleme, koruma, tahliye, yangınla mücadele, ilk yardım ve benzeri konularda özel olarak görevlendirilmiş uygun donanım ve yeterli eğitime sahip kişiye ise destek elemanı denilmektedir. Bakanlık ve ilgili kuruluşlarında çalışma hayatını denetleyen müfettişler ile mühendislik veya mimarlık eğitimi veren fakültelerin mezunları ile teknik elemanlara iş güvenliği uzmanı denilmektedir. İş sağlığı ve güvenliği alanında görev yapmak üzere Bakanlıkça yetkilendirilmiş, iş yeri hekimliği belgesine sahip hekimlere ise iş yeri hekimi adı verilmiştir.

İş Kazaları

İş ortamında meydana gelen kazalara “iş kazası” denir. Yürürlükteki 6331 sayılı ve 20.06.2012 tarihli “İş Sağlığı ve Güvenliği” Kanun’ unda ise iş kazası “İş yerinde veya işin yürütümü nedeniyle meydana gelen, ölüme sebebiyet veren veya vücut bütünlüğünü ruhen ya da bedenen engelli hâle getiren olay” şeklinde ifade edilmiştir. Ülkemizdeki mevcut yasal düzenlemeye göre aşağıda sıralanan hâllerdeki kazalar iş kazası olarak değerlendirilmektedir:

  1. Sigortalı çalışan iş yerindeyken,
  2. Sigortalı çalışanın işvereni tarafından görevlendirilerek kendi işi dışında başka bir yerde işini icra ederken,
  3. İşveren tarafından yapılan iş sebebiyle,
  4. Sigortalı emziren çalışan süt iznini kullanırken,
  5. Sigortalı çalışanlar işin yapıldığı yere işverence sağlanan bir araç ile toplu olarak taşınırken.

İş Kazalarının Sınıflandırılması

İş yerlerinde meydana gelen kazalar, olayın gerçekleşme şekline, meydana gelen zararın özelliğine ve olayın doğurduğu sonuçlara göre farklı şekillerde sınıflandırılabilir:

  • Meydana gelen yaralanmanın şiddetine göre kazalar,
  • Ortaya çıkan yaralanma türüne göre kazalar,
  • Gerçekleşen olayın türüne göre kazalar,

Bu sınıflandırmanın haricinde meslek alanlarına yönelik de sınıflandırma yapılabilir:

  • Elektrik ve elektronik sektörü ile ilgili iş kazaları,
  • Kimya sektöründe çalışanların karşılaştıkları iş kazaları,
  • Mekanik işlerde çalışanların karşılaşmış oldukları iş kazaları.

İş Kazalarının Nedenleri

Güvensiz şartlar:

  • Kötü yapılmış koruyucular,
  • Koruyucu eksikliği,
  • Arızalı, keskin, sivri, kaygan, eskimiş, çatlak aletler,
  • Güvensiz makine, alet, tesis,
  • Güvensiz düzen, yetersiz bakım, tıkanıklıklar, kapanmış geçitler,
  • Yetersiz aydınlatma, göz kamaştıran ışık kaynakları, yüksek ses düzeyi,
  • Güvenli iş elbisesi, gözlük, eldiven, maske eksikliği,
  • Yetersiz havalandırma, çevre, hava kaynakları,
  • Güvensiz yöntemler ve mekanik, kimyevi, elektriksel, nükleer koşullar.

Güvensiz Davranışlar:

  • Sorumsuz biçimde uyarıları gözetmeden, güvensiz çalışmak,
  • Yüksek hızda çalışmak ve alet kullanmak,
  • Tehlikeli cihazlar kullanmak ya da donanımı güvensiz biçimde yönetmek,
  • Güvensiz yüklemek, istiflemek, karıştırmak, yerleştirmek
  • Kişisel koruyucu malzemeyi kullanmamak
  • Hareketli ve tehlikeli yerlerde çalışmak,
  • Şaşırmak, kızmak, suistimal etmek, irkilmek,
  • Güvenliği önemsememek.

İş Kazalarından Korunma

Yürürlükteki 6331 sayılı “İş Sağlığı ve Güvenliği” kanununda kazalardan korunma ile ilgili bazı tanımlamalar yapılmıştır. Bunlardan tehlike “İş yerinde var olan ya da dışarıdan gelebilecek, çalışanı veya iş yerini etkileyebilecek zarar veya hasar verme potansiyeli”ni ifade etmektedir. Tehlike sınıfı ise “İş sağlığı ve güvenliği açısından yapılan işin özelliği, işin her safhasında kullanılan veya ortaya çıkan maddeler, iş ekipmanı, üretim yöntem ve şekilleri, çalışma ortam ve şartları ile ilgili diğer hususlar dikkate alınarak iş yeri için belirlenen tehlike grubu”nu tanımlar. Kanundaki risk terimi “Tehlikeden kaynaklanacak kayıp, yaralanma ya da başka zararlı sonuç meydana gelme ihtimali”ni belirtmektedir. Önleme ise “İş yerinde yürütülen işlerin bütün safhalarında iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili riskleri ortadan kaldırmak veya azaltmak için planlanan ve alınan tedbirlerin tümü” nü ifade etmektedir. Tanımlardan da anlaşılabileceği gibi iş kazalarından korunmada temel amaç çalışanın sağlıklı biçimde görevini sürdürmesini sağlamaktır.

İş Yeri Organizasyonu: İş yerinde etkin organizasyon için bütün çalışanların görev ve yetki tanımları 6331 sayılı “İş Sağlığı ve Güvenliği” kanununda belirtildiği gibi yapılmalı ve teftiş edilmeli, ayrıca çalışanlar arasındaki koordinasyonun eksiksiz biçimde sağlanmasına özen gösterilmelidir.

Nedenlerin Tespiti: İş kazası nedenlerinin belirlenebilmesi için bazı bilgilerin toplanması gerekmektedir. Bunlar; kaza zamanı, yeri, çeşidi, yaralanan çalışanın kimliği ve görgü tanıklarıdır. Bunlara ek olarak yaralanan çalışanın yaşı, kaza geçmişi, iş hayatı dışındaki çevresi, iş yerindeki pozisyonu ve yaralanmanın meydana getirdiği zarar gibi unsurlar da sorgulanmalıdır.  Kaza Analizi: İş kazası ve neden olduğu yaralanma sonrasında kazanın meydana geliş öyküsü mutlaka kayıt altına alınmalı ve saklanmalıdır. Böylece kazaların doğru analizi için önemli bilgiler bir arada toplanmış olacaktır.

Uygun Tedbir Seçimi: Kazalarda nedenlerin tespiti ve kaza analizi gerçekleştirildikten sonra alınacak tedbirler aşağıdaki gibi gruplandırılabilir:

Teknik tedbirler: Uygulanan teknik ile ilgili alınacak tedbirler mekanik araç ve gereçlerin korunmasını, kontrolünü ve bakımını, zararlı etken ve yöntemlerin değiştirilmesini veya berteraf edilmesini, iş yerinin havalandırma, aydınlatma veya renklendirilmesinde değişikliğe gidilmesini, kişisel koruyucu araçlarının geliştirilmesini ve daha yoğun kullanımını kapsamaktadır.

Eğitim: Kazalardan korunma stratejileri göstererek uygun davranışların seçimi ve devamlılığı konusunda yol gösterir. İşçi Seçimi: İş yerinde uygulanan işçi seçim yöntemlerinin tekrar gözden geçirilmesine ve yeni işçi alımında yapılacak işlere uygun kişilerin belirlenmesine olanak sağlar.

Disiplin: Nasihat, uyarı ve eğitim gibi metodlardan uygun olana yönlendirmeyi sağlar.

Tedbirlerin Uygulanışı: Bu basamakta planlanan tedbirlerin öncelik sıralaması yapılarak uygulamaya geçilmelidir.

İş Kazalarında İlk Yardım

Bir iş kazasının gerçekleşmesi durumunda yapılacak ilk şey acil servisi aramaktır. Bunun için acil servis telefon numarasının 112 olduğu unutulmamalı ve iş ortamlarında uygun yerlere “112 Acil Servis” levhaları asılmalıdır. İş kazasında ilk yardımı uygulayacak kişinin eğitimli olması gerekmektedir.

İlk Yardımın Tanımı, Amaçları ve Ögeleri: İlk yardımda üç temel amaç söz konusudur:

  • Yaşamın korunması ve devamlılığının sağlanması,
  • Kazazedenin durumunda kötüleşmenin engellemesi,
  • İyileşmesinin kolaylaştırılması.

İlk yardımda; Teşhis, Uygulama ve Nakil olmak üzere üç öge önem arz etmektedir.

İlk Yardımda Ana İlkeler ve İlk Yardımcının Özellikleri: İlk yardım uygulamasını yapan kişinin aşağıdaki özellikleri ve sorumlulukları taşıması gerekmektedir:

  • Serinkanlı olmalıdır.
  • Kazazedeyi sakinleştirmelidir.
  • Olay mahallini inceleyip devam eden bir tehlikenin olup olmadığını belirlemelidir.
  • Kendisinin can güvenliğini asla tehlikeye atmamalıdır.
  • Olay yerindeki kişileri sağlık kuruluşları, itfaiye ve güvenlik güçleri ile irtibata geçmeleri konusunda organize etmelidir.
  • Kazazedenin en yakın sağlık kuruluşuna en hızlı biçimde naklini sağlamalıdır.

İlk Yardımın ABC’si: Etkili bir ilk yardım uygulaması için ilk yardımcı tarafından mutlaka gerçekleştirilmesi gerekenler şunlardır:

  • A: Soluk yolunun açılması (Airway),
  • B: Solunumun düzeltilmesi (Breathing),
  • C: Dolaşımın etkinliğinin sağlanması (Circulation). Meslek Hastalıkları Meslek hastalıkları çalışma ortamına fiziksel, kimyasal veya biyolojik etkenler kaynaklı korunulabilir hastalıklardır.

Meslek hastalığı

5510 sayılı “Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu” nda “Sigortalının çalıştığı veya yaptığı işin niteliğinden dolayı tekrarlanan bir sebeple veya işin yürütüm şartları yüzünden uğradığı geçici veya sürekli hastalık, bedensel veya ruhsal özürlülük hâlleridir” şeklinde tanımlanmıştır. 6331 sayılı “İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu” ndaki tanımı ise “Mesleki risklere maruziyet sonucu ortaya çıkan hastalık” şeklindedir.

Meslek Hastalıklarının Sınıflandırılması

14223 sayılı “Sosyal “Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğü” nde meslek hastalıkları beş ana grup halinde sınıflanmıştır.

A Grubu: Kimyasal Maddelerle Olan Meslek Hastalıkları: Bu grupta kimyasal maddelere maruziyet sonucunda ortaya çıkan meslek hastalıkları bulunmaktadır. En fazla meslek hastalığı bu grupta yer almakta ve elliden fazla kimyasal maddenin meslek hastalıklarına yol açtığı bilinmektedir. Meslek hastalıklarına neden olan kimyasallar arasında kurşun ve bileşikleri, manganez ve bileşikleri, civa ve bileşikleri, krom ve bileşikleri, arsenik ve bileşikleri, kadmiyum ve bileşikleri, nikel oksit, fosfor ve bileşikleri, sodyum florür, azot oksitleri, amonyak, klor, formaldehit, kloroetilenler, dioksan, karbon tetraklorür, metil bromür, metil klorür, karbon sülfür, karbon monoksit, benzen, tolüen, ksilen, aromatik aminler, dinitrofenol ve naftelen sayılabilir.

B Grubu: Mesleki Cilt Hastalıkları: Bu grupta deri kanserleri ve prekanseröz deri hastalıkları ile kanserleşmeyen cilt hastalıkları yer almaktadır. Deri hastalıkları genellikle dış ajanlardan kaynaklanır. Deride yakıcı özelliği olan maddeler, duyarlılığa neden olan veya akne yapma özelliği olan maddeler, fiziksel durumlar ve diğer bazı etkenler hasar meydana getirilebilir. Deriden emilen ve vücudun diğer organlarında zarara neden olan maddeler bu başlık altında değerlendirilmez.

C Grubu: Pnömokonyozlar ve Diğer Mesleki Solunum Sistem Hastalıkları: Akciğerlerde solunan tozların birikmesi sonucunda ortaya çıkan ve doku hasarı ile seyreden hastalıklara genel olarak pnömokonyoz adı verilmektedir.

D Grubu: Mesleki Bulaşıcı Hastalıklar: Bu grupta yer alan meslek hastalıkları parazit kaynaklı hastalıklar, tropikal hastalıklar, zoonozlar (hayvandan insana geçen hastalıklar), viral hepatit ve tüberküloz gibi hastalıklar olarak sıralanabilir.

E Grubu: Fiziki Etkenlerle Olan Meslek Hastalıkları: Bu grupta elektromanyetik ışınlar kaynaklı göz hastalıkları, gürültü sonucunda ortaya çıkan işitme kaybı, hava basıncındaki ani değişmelerin neden olduğu hastalıklar, titreşimin neden olduğu kemik ve eklem rahatsızlıkları, daimi bölgesel baskı sonucunda oluşan hastalıklar ve tekrarlayan travmalar neticesinde meydana gelen meslek hastalıkları yer almaktadır.

Meslek Hastalıklarından Korunma

Meslek hastalıkları korunulabilir hastalıklardır. Ancak bazı hâllerde çalışma ortamının özelliklerinden ötürü meslek hastalıklarına neden olan etkenlerin tamamen ortadan kaldırması mümkün olamayabilir. Bu nedenle hastalıklardan korunmak için hastalıkların çalışan sağlığı üzerindeki etkilerini asgari seviyede tutmak için birtakım koruyucu tedbirlerin alınması gereklidir.

İş Ortamında Koruyucu Prensipler: İş ortamındaki risklerden korunmak için en etkili yöntem risk kaynağının kontrol altına alınmasıdır. Bu amaçla farklı mühendislik uygulamalarına başvurulabilir. İş ortamında koruyucu prensipler için çok kullanılan yöntemler arasında havalandırma, izole etme veya kullanılan teknolojiyi değiştirme gibi yöntemler sayılabilir.

Kişisel Korunmaya Yönelik Prensipler: İş ortamı kaynaklı risk etkeninin kontrolü, meslek hastalıklarına karşı korunmada en etkili yaklaşım olmakla birlikte her durumda risk etkeni kontrolü mümkün olmayabilir. İş ortamı kaynaklı risk kontrolünün tam olarak gerçekleştirilemediği durumlarda çalışanların etkilenme riskini asgari düzeye düşürmek amacıyla bazı prensipler geliştirilebilir.

Tıbbi Prensipler: Meslek hastalıklarına karşı tedbirleri barındıran tıbbi prensipler; İşe giriş muayenesi, Aralıklı kontrol muayenesi ve Sağlık eğitimi olarak üçe ayrılabilir.

Mesleki hastalıklara karşı alınması gereken tedbirler işçi ve işveren tarafından iyi bir biçimde anlaşılmalıdır. Bu konuda kişisel düşünce, öngörü ve yargılarla değil kuralına uygun bir biçimde davranışlar sergilenmelidir. İş yerinde meslek hastalığı konusunda farkındalık sahibi bir topluluk oluşturulmalıdır.

Meslek hastalıklarını önlenmesi konusunda elde edilen başarı, beraberinde aşağıdaki faydaları getirir:

  • Çalışanların etkin biçimde korunması sağlanır.
  • İşletmenin güvenliği sağlanır.
  • Üretimde güvenlilik oluşur.
  • Çevre güvenliği sağlanır ve korunur.
  • İş kazaları ve meslek hastalıkları sıfıra yaklaşır.
  • Huzur ortamı doğar.
  • Ekonomik kayıplar azalır.
  • Maliyetler azalır.
  • Çalışanların, müşterinin ve iş yerinin memnuniyeti sağlanır.
  • Verimlilik artar.

Yukarı Git

Sosyal Medya'da Paylaş

Facebook Twitter Google Pinterest Whatsapp Email