Sağlık Bilimlerinde Ve Yönetiminde Etik Dersi 5. Ünite Özet
Sağlık Ve Biyomedikal Etiği
- Özet
- Sorularla Öğrenelim
Giriş
Bilgi asimetrisi: Bir tarafın diğerine göre daha iyi veya daha fazla bilgi sahibi olduğu durumdur.
Tıp Etiği Temel İlkeleri
Dünya genelinde hem klinisyen hem de akademik etik araştırmaları yapan insanlar arasında “Beauchamp ve Childress” isimli iki Amerikalı biyoetikçinin önerdiği şema olan; özerk olma ve başkalarının özerkliğine saygı gösterme, zarar vermeme, yararlı olma ve adil olma, genel tıp etiği ilkelerini oluşturmaktadır.
Yaşama saygı duyma, aydınlatma ve onam alma, sır saklama, gizliliğe saygı gösterme, dürüstlük, özgecilik, ayrımcılıktan kaçınma, ihtisasa saygı duyma, dayanışma, yeterliği olmayan hasta için karar verme süreci de şemada yer alan dört temel ilkeyi tamamlayan unsurlardır (Kırılmaz, 2014).
Özerklik ve Özerkliğe Saygı İlkesi
Tıbbi ilişkiler göz önüne alındığında özerkliğe saygı ilkesinin önemli şartlarını şu şekilde sıralayabiliriz;
- Birey durumu hakkında anlayabileceği şekilde bilgilendirilmeli,
- Bireye durumu hakkında bilgi verilip, alternatifler sunulduktan sonra kendisi hakkındaki son kararın verilmesi işleminin bireye bırakılması,
- Bireyin kendisinden, teşhis ve tedavi amaçlı her bir müdahale için ayrı ayrı izninin alınması,
- Bireyin reddettiği müdahalelerin yapılmaması,
- Bireyin mahremiyetine saygı duyulması,
- Bireye karşı açık sözlü olunması, gerçeklerin bireyden gizlenmemesi,
- Bireye vaat edilenlerin yerine getirilmesi,
- Bireyin sırlarının saklanması,
- Birey hakkında bilgilenmek istemiyorsa bu isteğine saygı duyulması gerekir.
Aydınlatılmış Onam
Rol Modelde Uyarlanacak Aydınlatma Modeli
- Hastanın şu andaki tıbbi durumu,
- Tedavi uygulanamadığı durumda, hastalığın tahmin edilebilir gidişi,
- Müdahaleler,
- Hastalığın gidişini nasıl etkiler?
- Müdahalenin tarifi,
- Fayda / Zarar hesabı,
- Müdahale sonuçlarının olası tahminleri,
- Belirsizlikler,
- Alternatifler,
- Tecrübe ve klinik yargıya dayalı bireysel tavsiye.
Vaka 1: Kolunda ağrı ve hareket zorluğu olan vaka
- 25 yaşında erkek hasta,
- A Hastanesine acil getirildi.
- Sol kol humerusunda kırık var. Bu kırığın cerrahi müdahaleyle onarılmasına karar verildi.
- Kabul etmesi hâlinde ameliyatı genel anestezi altında kendisine yapılabileceğini,
- Karar vermesi durumunda, AYDINLATILMIŞ ONAM FORMUNA “Hastalığımla ilgili olarak hekim tarafından bana yapılan açıklamaları dinledim ve anladım. Hiçbir tesir ve etki altında kalmadan takip ve tedavimin Dr. A. veya Z EKİP tarafından yapılmasını onaylıyorum.”
- Kendisi ve yakını/sağlık personeli; Adını, soyadını yazarak belgeyi imzalamalıdır.
Vaka 2: Genç bayan hasta zayıflama, sinirlilik, el titremesi, hâlsizlik, içinin çekilmesi gibi hislerden şikâyetçi olarak polikliniğe geliyor.
- 22 yaşında bayan hasta,
- B Hastanesine geldi
- Hipertiroidi (Hashimato) var. Radyoaktif iyot tedavisi öneriliyor.
- Hasta koopere (iş birliği içinde), entelektüel düzeyi iyi. • Risk ve yan etki; hipertiroidiye girip, ömür boyu ilaç almak zorunda kalabilir.
- Yan etki oluşup oluşmayacağı belirsiz.
- Alternatif olarak ilaç tedavisi veya cerrahi tedavi mümkün.
- Hekim ilaç tedavisi uzun süreceği ve çözüm kesin olmadığı için radyoaktif iyot tedavisi öneriyor.
- Tedavisiz iyileşmenin olmayacağını, durumun gittikçe kötüleşeceğini beyan ediyor.
Ötanazi
İlk kez Francis Bacon tarafından kullanılan ötanazi (eu: güzel; tanasium: ölüm) güzel ölüm, iyi ölüm, kolay ölüm, rahat ölüm, acısız doğal ölüm, tatlı ve acısız ölüm manasına gelir. Stedman’ın tıp sözlüğünde ötanazinin iki tanımı yer almaktadır. İlki ağrısız ölüm, sakin ölüm, ikincisi tedavisi olmayan ve ağrılı hastaların bilinçli ve doğal olmayan yoldan (suni) yaşamına son verilmesidir. Genel olarak ötanazinin tanımı ise, iyileşemeyeceği ve dayanılmaz acıları ölüme kadar süreceği tıbben benimsenmiş olan, durumu akrabaları ve kendisi tarafından bilinen, zihinsel yeterliliği bulunan bir hastanın hukuken geçerli bir rıza beyanı vermesi sonucunda acısız bir şekilde hekim tarafından tıbbi yardımın kesilmesi veya tıbbi yollarla ölümün gerçekleştirilmesi yoluyla yaşamının sonlandırılması biçiminde yapılabilir.
Ötanazinin Koşulları
Ötanazinin değişik tipleri (dar, geniş, en geniş anlamda ötanazi, iradi, irade dışı, aktif, pasif) mevcuttur. Aslen kasten insan öldürme fiilleri oluşturdukları ancak bazı şartların varlığı hâlinde cezalandırılmamaları gerektiği ileri sürülmüştür. Bu şartlardan birinin eksikliği ötanazinin uygulanmamasına neden olur.
- Ötanazi ifadesini kullanabilmek için bir hastanın bulunması gerekmektedir. “Hastalık” kelimesi geniş anlamda anlaşılmalı ve her tür hastalığı ifade etmelidir.
- Hastalık tedavi edilemez olmalıdır. Örneğin; son safhada teşhis edilmiş kanser. Tedavi edilemez hastalıklar arasına, aslında tedavi edilebilen ancak herhangi bir sebeple kötüleşmenin oluştuğu ve söz konusu nedenden dolayı şifası olanaksızlaşan hastalıklar da girer. Sıhhatli bir insanın maruz kaldığı bir olay, örneğin; trafik kazası, kurtuluşu imkânsız ve şifasız ölümcül bir duruma dönüşebilir.
- Hastalık dayanılmaz derecede acı verici olmalıdır.
- Yaşamak isteyen hastaya her şeye rağmen ötanazi uygulanmamalıdır. En kötü durumdaki hastaların dahi yaşama arzularına hürmet edilmelidir. Ötanaziyi uygulama yetkisinin kime ait olacağı konusu da önemlidir. Hekimler dışındaki kişilerin şifaları olası görünmeyen hastaları öldürmeleri de ötanazi tanımına girmekteyse de bu konuda hekimin tek yetkili olmasını aramak gerekir. Netice olarak ötanazinin yasallaştırılması için yapılan tekliflerde daima bu gibi işlemlerin hekimler tarafından yapılması öngörülmüştür.
- Öldürme eylemi hastanın acılarından bir an önce kurtulmasını sağlamak amacıyla gerçekleşmiş olmalıdır.
Ötanazinin Suç Teşkil Edip Etmediği Tartışması
Ötanazinin suç kabul edilmesi gerektiğini savunanlara rastlanıldığı gibi söz konusu eylemin ceza sorumluluğunu gerektirmediğine ilişkin düşüncelere de rastlanılmaktadır. Ötanazinin suç oluşturduğunu benimseyenler de iki gruba ayrılabilir.
Hasta Hakları
Kişinin yaşamı boyunca insan olma özelliğinden kaynaklanan ve sahip olması gereken temel hak ve özgürlükler insan hakları olarak tanımlanmaktadır. Bunun sağlık alanındaki uygulamaları ise karşımıza hasta hakları olarak çıkmaktadır. Hasta hakları, insan hakları ve değerlerini (saygı görme, kendi yaşamını belirleme, güvenli yaşam sürdürme, özel hayatta saygı görme vb.) temel alarak, bunların sağlık hizmetlerine uygulanmasını sağlayan ve dayanağını insan hakları ile ilgili belgelerden almaktadır. Hastalık durumu, kişinin günlük yaşamının sekteye uğramasıyla vuku bulan bir durumdur. Bu hâl kişinin maddi ve manevi varlığını etkileyebilmektedir. Tanı, tedavi ve bakım süreçlerinden meydana gelen ilişki, hasta ile sağlık personellerini aynı çerçevede buluşturmaktadır. Bu oluşumun pasif tarafında kalan hasta bireyin, bir takım hak ve mükellefiyetleri ön plana çıkmaktadır. Genel olarak bu durum hasta hakları olarak isimlendirilmektedir.
Dünya Sağlık Örgütü sağlığı; kişinin fiziki, ruhi ve sosyal açıdan tam bir iyilik durumu olarak ifade etmektedir. Kişinin bu özelliklerini kaybetmesini ise hastalık hâli olarak görmektedir. Hastalık kişinin psiko-sosyal ve fiziksel olarak fonksiyonelliğini azaltan ya da yok eden bir durumdur. Bu yüzden fonksiyonelliği azalan veya yok olan kişi yardıma ihtiyaç duyabilir. Hastalık sebebiyle kişide; hastaneye yatma, bildiği çevreden uzaklaşma ve bilinmezlik korkusu gibi bazı sıkıntılar ortaya çıkabilir. Bunun doğal sonucu olarak hasta hafif veya derin anksiyete yaşayabilir. İlgili durumdan hastanın kurtarılması için psiko-sosyal destek sağlanmalıdır.
Birinci ve İkinci Dünya Savaşı, insanlığa hastalık, ölüm, yoksulluk ve kıtlık getirmiştir. Dahası esir ve masum insanlar, Alman Nazi hekimler tarafından kobay olarak kullanılarak insanlık dışı tıp deneylerine maruz bırakılmışlardır. Hasta hakları ile ilgili ilk resmî bildirge 1947 yılında Nuremberg mahkemelerinde ortaya çıkmış ve hekimlere tıbbi işlemleri uygulamadan önce hastanın bilgilendirilmiş onamının alınması yükümlülüğü getirilmiştir.
Amerika Birleşik Devletleri “Hasta hakları hareketi’nin” ilk başladığı yer olarak bilinmektedir. Hasta haklarının en önemli unsuru olan “bilgilendirilmiş/aydınlatılmış onam hakkı” ise 1972 yılında yayımlamış olan Hasta Hakları Bildirgesi’nde yer almıştır. İlgili beyanname, hasta haklarını kapsamlı bir şekilde ele alan ve hasta hakları ile alakalı olarak yayınlanan ilk ulusal belge niteliğindedir. Beyannamede insan haklarına vurgu yapılmış ve hastanede yatan hastaların haklarının savunulması durumu vurgulanmıştır.Amerikan Hastaneler Birliğinin hazırladığı Hasta Hakları Beyannamesi’nin amacı hem hastanın hem de hekimin çok daha fazla memnun edilmesi, hekim hasta ilişkisinin niteliklerinin arttırılması ve hekim hasta ilişkisinin artık yeni bir boyut kazandığının vurgulanması olarak açıklanmıştır. Buna göre, Amerikan Hastaneler Birliğinin 1973 yılında ilan ettiği hasta haklarını şu şekilde özetleyebiliriz.
- Hasta, tedavisi ve bakımı sırasında saygı görme hakkına sahiptir.
- Hasta kendisiyle ilgilenen hekimi bilmelidir. Hastalığı ile ilgili teşhis, tedavi ve hastalığının aşamaları ile ilgili güncel bilgileri hekiminden talep etme hakkına sahiptir.
- Hasta kendisine yapılacak tedavi konusunda bilgilendirildikten sonra aydınlatılmış onamını verme hakkına sahiptir. Acil durumlar bu durumun dışında yer alır.
- Hasta yasaların elverdiği oranda tedaviyi reddetme hakkına sahiptir.
- Hastanın tıbbi bakım sürecindeki mahremiyetine saygı duyulmalıdır.
- Hasta, hastanenin imkânları ölçüsünde talep etmiş olduğu hizmetlerin karşılanması hakkına sahiptir.
- Hastaların, tıbbi bakımlarının devamlılığını bekleme hakları vardır.
- Hastanın almış olduğu hizmet nedeniyle ödediği faturayı inceleme ve bu konuda açıklama yapılmasını talep etme hakkı mevcuttur.
- Hasta, hasta olarak kendisine uygulanacak hastane kuralları ve düzenlemelerini bilme hakkına sahiptir.
Hasta Hakları konusunda uluslararası alandaki ilk girişim Dünya Tıp Birliği tarafından 1981’de Lizbon Bildirgesi’nin kabul edilmesi ile gerçekleştirilmiştir. Bu bildirge çok kısa olmasına rağmen dünyada hasta haklarının genel çerçevesini çizen ilk belge olması sebebiyle önemlidir. Lizbon Bildirgesi ile getirilen kavramları özetlersek;
- Hasta hekimini özgürce seçme hakkına sahiptir.
- Hasta hekiminden yeterli bilgiyi aldıktan sonra tedaviyi kabul veya reddedilme hakkına sahiptir.
- Hasta hekiminden kişisel ve tıbbi bilgilerinin gizli tutulmasını ve saygı gösterilmesini bekleme hakkına sahiptir.
Bu bildirgede ayrıca dikkat çeken nokta hekimin özerkliğinin de vurgulanmış olmasıdır. Hasta hakları kavramı sonraları Dünya Sağlık Örgütünün de gündemine girmiş ve 1994 senesi’nde Avrupa’da Hasta Haklarının Geliştirilmesini öngören Amsterdam Bildirgesi kabul edilmiştir. Bu bildirge Lizbon bildirgesiyle karşılaştırıldığında, çok daha ayrıntılıdır. Amsterdam Bildirgesi’nin getirdiği temel kavramlar sağlık hizmetlerinde değerler ve insan hakları ile hastaların bilgilenme hakkı, onam hakkı, sır ve mahremiyet hakkı, bakım ve tedavi boyunca hakları olarak özetlenebilir. Bunu takiben 1995 yılında Bali’de Dünya Tıp Birliğinin 1981’de Lizbon’da kabul ettiği Hasta Hakları Bildirgesi tekrar gözden geçirilmiştir. 1995’te gözden geçirilen Lizbon Bildirgesi’nde 1981’deki Bildirge’nin temel anlayışı sabit kalmakla beraber kazandığı yeni içerik Dünya Sağlık Örgütünün Avrupa coğrafyası ile sınırlı tuttuğu hasta hakları kriterlerini Dünya Tıp Birliği adına tüm yeryüzünü kapsaması hasta hakları için önemli olmuştur.