İnsan Beden Yapısı Ve Fizyolojisi Dersi 7. Ünite Sorularla Öğrenelim
Boşaltım Fizyolojisi
- Sorularla Öğrenelim
- Özet
Boşaltım sistemi nedir?
Metabolizma sonucu oluşan atık maddelerin (su, karbondioksit, nitrojen içeren maddeler vb.) hücrelerden uzaklaştırılması gerekir.
Oluşan bu zararlı atık maddelerin hücrelerde aşırı birikimi hücrelerde ölüme yol açar. Metabolik atıklar bedende boşaltım sistemi adı verilen sistemle beden dışına atılır.
İntraselüler sıvı nedir?
Bedenimizin yaklaşık yüzde altmışı sudan oluşur ve bu sıvı içerisinde çözünmüş hâlde birçok madde bulunur. Bu sıvıların üçte ikisi hücreler içindedir ve hücre içi sıvı (intraselüler sıvı) adını alır. Sıvıların üçte biri ise hücre dışındaki bölmelerde (damar içi ve hücrelerarası alan ) bulunur ve hücre dışı sıvı (ekstraselüler sıvı) adını alır.
Suyun bedendeki başlıca görevleri nelerdir?
Suyun bedende birçok görevi bulunmaktadır. Başlıca suyun görevleri metabolizma için uygun bir ortam oluşturma, madde taşınmasında görev alma, kan hacmini ve akışkanlığını sağlama, atıkların atılmasını kolaylaştırma ve beden ısısını düzenlemedir.
Hipernatremi nedir?
Hipernatremi, serum sodyum düzeyinin normalden yüksek olmasıdır.
Elektrolitlerin bedendeki fonksiyonları nelerdir?
Elektrolitler bedende başlıca sıvıların ozmolaritesinin sağlanmasında, asit-baz dengesinin düzenlemesinde, su hacminin dengelenmesinde, hücresel fonksiyonlarda, kas kasılmasında, hücrelerin haberleşmesinde ve uyarılmasında görev alırlar.
Boşaltım sistemi hangi yapılardan oluşmaktadır?
Boşaltım sistemi, kanı âdeta bir süzgeç gibi süzen iki adet böbrek, böbreklerden çıkan, süzülmüş ve atılmak istenen maddeleri taşıyan iki adet boru şeklinde üreter, üreterin getirdiği ve artık idrar dediğimiz sıvıyı depolayan bir adet mesane, mesanedeki idrarı vücut dışına çıkaran bir adet üretradan oluşmaktadır.
Böbreğin görevleri nelerdir?
Böbreğin bedende birçok özelliği ve fonksiyonu bulunmaktadır. Bunları kısaca özetlersek;
a. Böbrekler, boşaltım sisteminin en önemli organıdır; su, tuz ve elektrolit dengesini ayarlar.
b. Böbreklerin diğer bir önemli fonksiyonu da zararlı kimyasal maddeleri ve metabolik atıkları bedenimizden uzaklaştırmaktır. Vücudumuzda metabolizma sonucu üretilen maddelerin (üre, kreatinin, billuribin, ürik asit gibi), yiyeceklerle vücuda alınmış istenmeyen maddelerin (tarım ilaci, böcek ilacı gibi) ve de hastalıklar sırasında kullandığımız çeşitli ilaçların (penisilin vb.) vücuttan atılmasını sağlar.
c. Vücut sıvılarındaki iyonların (ör. Na+, K+) miktarlarının normal sınırlarda tutulmasını sağlayarak kan basıncı düzenlenmesini sağlarlar.
d. Hipoksi (oksijen yetersizliği) durumlarında böbrekler eritropoietin hormonunun sentezinde görev alır. Bu hormon eritrosit yapımını uyaran en önemli moleküldür.
e. Kalsiyum ve fosfat metabolizmasında görev alan D vitaminin yapımında görev alır.
f. Uzun süreli açlık durumlarında glikoneojenez yoluyla glikoz yapımını arttırır.
g. Vücutta oluşan asidik ve bazik moleküllerin atılımını ve geri emilimini sağlayarak asit-baz dengesinin korunmasına akciğerlerle birlikte yardımcı olurlar.
Böbrek kaç bölümden oluşmaktadır?
Böbreği enine kesip içine bakacak olursak, böbreğin üç bölgeye ayrıldığını görürüz. Dış kısım korteks, iç kısım medulla olarak adlandırılır. Korteks medullanın etrafını bir dış kabuk gibi sarar. Medulladan sonra üreterin genişlemesiyle oluşmuş böbrek pelvisi bulunur.
Nefron nedir?
Nefron, böbreğin bir süzgeç gibi iş gören, böbreğe gelen kanı süzerek temizleyen ve sonra atılmasını istemediği maddeleri geri alan fonksiyonel yapılarıdır. Her bir böbrekte bir milyondan biraz fazla sayıda nefron bulunur.
Nefronlar kaç temel yapıdan oluşmaktadır? Bunlar nelerdir?
Nefron iki kısımdan oluşur.
1. Glomerul adı verilen bir baş kısmı
2. Glomerul kısmı takip eden tübül bölgesi
Fonksiyonları ve histolojik yapılarındaki farklılıklar nedeni ile değişik isimler alan böbrek tübülleri nelerdir? Sıralayınız.
Böbrek tübülleri, Bowman kapsülünün devamındaki boru şeklinde yapılardır. Fonksiyonları ve histolojik yapılarındaki farklılıklar nedeni ile değişik isimler verilmiştir;
a. İlk kısım Proksimal tübül,
b. Proksimal tübülü takip eden U şekilli Henle kulbu,
c. Henle kulbundan sonra gelen distal tübül kısmıdır.
Kaç tip nefronlar bulunmaktadır? Bunlar nelerdir?
Nefronlar iki tipdedir. Kortikal (yüzeyel) nefronlar ve jukstamedullar nefronlar. Kortikal nefronlar, korteksde bulunur, henle kulpları kısadır ve çok az medullaya girer. Nefronların %85’i kortikal nefronlardır. Jukstamedullar nefronlar %15 oranında bulunurlar. Henle kulpları uzundur ve medullanın derinliklerine kadar iner. Kortikal nefronların etrafı peritübüller damar yatağı ile sarılmıştır. Jukstamedullar nefronların etrafını peritübüler yatağın özelleşmiş bir dalı sarar. Bu damar parçası U şeklini almıştır ve henle kulbunun etrafında medullanın derinliklerine kadar iner. Bu damara vaza rekta denir. Vaza rekta medulladaki interstisyel hücreleri ve tübül hücrelerini besleyecek kanı götürür. Çok yavaş akımlıdır, medullanın hiperozmolaritesinin dağılmasını engeller.
Böbreklerde idrar hangi işlemler sonucu oluşmaktadır?
Böbreklerde idrar 3 ana işlem sonucu oluşur.
1. Filtrasyon
2. Geriemilim (reabsorbsiyon)
3. Salgılanma (sekresyon)
Glomerular filtrasyona etki eden kuvvetler nelerdir?
İdrar oluşumunun ilk basamağı olan filtrasyon işleminin gerçekleşebilmesi için glomerul kapillerindeki kanın plazma kısmının kapillerden Bowman kapsülü içine doğru itilmesi gerekir. Burada birtakım kuvvetler plazmanın kapillerden çıkması yönde etki ederken birtakım kuvvetler plazmanın kapillerde kalması için etki ederler. Sonuçta net olarak kapillerden plazmanın çıkmasını yani Bowman kapsüle filtre edilmesini sağlayan kuvvetler çıkmasını engelleyen kuvvetleri yendiği müddetçe kan filtre olur. Filtrasyona etki eden bu kuvvetler;
a. Glomerular kapiller hidrostatik basınç: Kapillerdeki kanın oluşturduğu basınç kuvvetidir. Kanı damar dışına iten ana kuvvettir. Nefronlara kanı getiren afferent arteriollerin çapı efferent arteriol çapından daha geniş olduğu için afferent arterioldeki kan miktarı daha fazladır. Buna bağlı olarak da kan basıncı değeri yaklaşık 60 mmHg’dır.
b. Glomerular kapiller onkotik basınç: Kapillerdeki özellikle proteinlerin oluşturduğu emme kuvvetidir, kanı damar içinde tutmaya çalışır. Yaklaşık değeri 32 mmHg’dır.
c. Bowman kapsülü hidrostatik basınç: Bowman kapsülü içindeki sıvının oluşturduğu basınç kuvvetidir. Glomerular kapiller hidrostatik basınca karşı koymaya çalışarak kanın filtre edilmesini engellemeye çalışan kuvvettir. Yaklaşık değeri 18 mmHg’dır.
d. Bowman kapsülü onkotik basınç: Bowman kapsülü içerisindeki sıvı emme kuvvetidir. Bowman kapsülüne proteinlerin süzülmesi olmadığı için bu değer sıfırdır.
Starling kuvvetlerindeki değişimler glomerular filtrasyon hızını nasıl etkilemektedir?
a. En fazla glomerular kılcal damar hidrostatik basıncındaki değişimler glomerular filtrasyon hızında (GFH) değişiklik yapar. Glomerular kılcal damar hidrostatik basıncındaki artma glomerular filtrasyon hızını artırır, azalma ise GFH’ını azaltır. Sistemik arteriyel basınç değişiklikleri glomerular kılcal damar hidrostatik basıncını en fazla değiştiren faktördür. Gün boyunca yapılan egzersizler, sıvı alımı, sıvı kaybetme, yatar ya da ayakta durma pozisyonu, damar direncini etkileyen hormon ve faktörlerin salgılanması arteriyel basıncı değiştireceği için GFH’ını da değiştirebilir. Ancak glomerula kanı getiren afferent arteriyol ve kanı götüren efferent arteriol çapları değiştirilerek glomerular filtrasyon hızının değişmesi engellenmeye çalışılır. Afferent arter çapı daraltılırsa kılcal damar hidrostatik basıncı düşeceği için GFH azalır. Afferent arter çapı genişletilirse kılcal damar hidrostatik basıncı artacağı için GFH artar.
b. Bowman boşluğu hidrostatik basıncı artarsa glomerular filtrasyon hızı azalır. Azalırsa GFH artar. Yani bir ters orantı söz konusudur. Üreteri tıkayan böbrek taşları nefrona doğru sıvı basıncını artırır, bu da süzülmeye karşı koyan Bowman boşluğu hidrostatik basıncının artışına sebep olarak filtrasyonu azaltır.
c. Glomerular kılcal damar onkotik basıncı artarsa glomerular filtrasyon hızı azalır. Plazmadaki protein miktarı artınca sıvıyı damar yatağında tutacak güç artacağı için süzülme azalır. Ancak karaciğerde protein yapımında bir azalma olursa ya da böbrek geçirgenliği hastalıklarla artarsa hipoproteinemi tablosu gelişerek onkotik basınç azalır ve filtrasyon hızı artar.
Glomerular filtrasyon hızı azaldığında ne tür tepkiler ortaya çıkar?
Glomerular filtrasyon hızı azaldığında şu iki yanıt ortaya çıkar:
Afferent arteriol direnci azaltılır. Lokal olarak salınan gevşetici ajanlar ile (ör. Nitrik Oksit) afferent arteriol kası gevşetilir. Direnci azalan arteriollerde kan akımı artar. Böylece glomerular filtrasyon hızı artar. GFH normale döner.
Renin-Anjiotensin-Aldosteron sistemi çalışmaya başlar. Glomerüler filtrasyon hızı azalırsa tübül akım hızı azalır ve makul densaya gelen sodyum klorür miktarı azalır. Bu makula densa hücreleri tarafından algılanır ve bir sinyala yol açarak afferent arteriol juksta glomerüler hücrelerinden renin salgılanmasına yol açar. Proteolitik bir enzim olan renin sistemik dolaşıma çıkarak, kandaki anjiotensinojen denilen protein molekülünden bazı amino asitleri kopararak anjiotensin I (Ag I) molekülünü oluşturur. Agl’ler dolaşımda anjiotensin converting enzim ile anjiotensin II (Ag II) ye dönüştürülürler. Ag II efferent arteriolü seçiçi olarak daraltarak glomerüler kapillerde sıvının birikmesine ve hidrostatik basınç artışına yol açar. Dolayısıyla glomerüler filtrasyon hızı artmış olur.
Böbreklerin bozulmuş asit-baz dengesini düzeltmesi kaç farklı şekilde meydana gelmektedir?
Böbreklerin bozulmuş asit baz dengesini düzeltmesi 3 şekilde olur;
1. Filtre olan bikarbonat iyonlarını geri emerek
2. Hidrojen iyonlarını tübül lümenine salgılayarak
3. Gerektiğinde yeni bikarbonat iyonları sentezleyerek
İdrar oluşumu sırasında gerçekleşen geri emilim ve sekresyonun sonucunda oluşan idrar hacmi ve içeriğinin ayarlanmasında hangi hormonal ve sinirsel düzenlemeler meydana gelmektedir? Sıralayınız.
a. Aldosteron: Böbreküstü bezinden salgılanan aldosteron böbrek tübüllerinden özellikle toplayıcı kanalların esas hücrelerine etki ederek sodyumun geri alınımını, potasyumun salgılanmasını arttırır. Aldosteron etkisini tübüllerde sodyum geçirgenliğini arttırarak ve sodyum potasyum ATPaz pompalarını aktive ederek gösterir.
b. Anjiotensinojen II: Herhangi bir nedenden (aşırı terleme, kanama, aşırı tuz ve su kaybı vb.) dolayı arteryal basınç düştüğünde böbreğe giden kan akımı da azalır. Azalan kan akımı sonucunda nefronlardaki jukstaglomerüler aparattaki makula densa hücrelerinden salgılanan renin, anjiotensinojeni anjiotensin I’ e çevirir. Ag I’de Ag II’ye dönüşür. Ag II, aldosteron salgısını uyarır, böbreklerde efferent arteriyolleri daraltır ve proksimal tübülde sodyum geri emilimini artırır.
c. Antidiüretik hormon (ADH): Bedende su ihtiyacı ortaya çıktığı zaman susama hissi ortaya çıkar. Beyindeki susma merkezî uyarılır. Bedene bir yandan içeceklerle su alınırken bedende aynı zamanda su kaybını en aza indirir. Hipofiz arka lobundan salgılanan ADH, distal tübüllerde ve toplayıcı kanallarda suyun geri emilimini artırır.
d. Atrial Natriüretik peptid (ANP): Kan basıncının arttığı durumlarda kalp atriumlarında bulunan özelleşmiş hücreler gerilir ve kalpten ANP salgılanır. ANP böbreklerde suyun ve tuzun geri emilimini azaltır.
e. Paratriod hormon: Paratiroid bezinde bulunan esas hücreler polipeptid yapısındaki paratiroid (parathormon, PTH) hormonu salgılarlar. PTH’ın bedendeki temel görevi kalsiyum homeostazını sağlamaktır. Bunu yaparken, kemikler, böbrekler ve bağırsaklar üzerinden kan kalsiyumunu arttırırken, fosfat yoğunluğunu azaltır. PTH böbreklerde ise kalsiyumun geri emilimini arttırırken, fosfat emilimini azaltır.
f. Sempatik sinir sistemi: Sempatik sinir sisteminin bedende aktif hâle geçmesiyle birlikte sempatik sinir uçlarından salgılanan nörepinefrin efferent ve afferent arteriyolleri daraltarak glomerüler filtrasyonu azaltır. Böylece sodyum ve suyun atılımını azaltırken proksimal tübüllerde ve Henle kulbunda emilimini de artırır.
Miksiyon nasıl gerçekleşmektedir?
Miksiyon (işeme) bir otonomik medulla spinalis refleksidir. Kese idrarla dolmaya başlayınca gerilen gövdeden kalkan uyarılar kesenin duyu nöronları ile medulla spinalisin sakral kısmına iletilir. Duyu nöronları buradaki parasempatik sinirlerle bağlantı kurar ve uyarılan parasempatik lifler kesenin kasılmasını sağlar. Kese medulla spinalisin sakral 2-3 segmentlerinde bağlantı yapan pelvik sinir ile innerve edilir. Pelvik sinir içinde içinde duyusal lifler ve motor parasempatik lifler vardır. Parasempatik lifler zarar görürse kese kasılamaz ve idrar çıkarma işlevi yapılamaz. Kişi bilinci olmadığı zaman bile kese tamamen dolduğunda istemsiz olarak idrar çıkarır. Ancak korteks ve beyin sapında ki bazı merkezlerden idrar çıkarılmasını baskılamak ve kolaylaştırmak için uyarılar gelir. İdrar kesesine bir miktar idrar geldiğinde kese duvarı basınçla gerilir, kese uyarılır ama rugalar açılır ve kese genişleyerek basınç azaltılır, bir zaman sonra uyarılar söner. Gelen idrarla kese düz kasları tekrar tekrar uyarılsa da hacmin genişlemesi ile basınç azalır ve uyarılar söner. Ancak kese çok dolduğunda artık uyarılar sönmez ve medulla spinalisten gelen motor sinirlerin uyarması ile kese kasılır, idrar üretradan dışarı çıkarılır.
Konsantre idrar çıkarabilmek için zorunlu koşullar nelerdir?
Konsantre idrar çıkarabilmek içinde iki zorunlu koşul vardır:
1. Yüksek ADH konsantrasyonu
2. Hiperozmolar böbrek medullası
Bedenimizin yaklaşık yüzde kaçı sudan oluşmaktadır?
Bedenimizin yaklaşık %60'ı sudan oluşmaktadır.
Homeostasiz nedir?
Vücut iç ortam koşullarının değişmez (sabit) kalması durumuna homeostasiz denir.
Hücre dışı sıvının yani vücudun iç ortamında neler bulunmaktadır?
Hücre dışı sıvı yani ekstraselüler sıvı vücudun iç ortamı olarak tanımlanmıştır. Bu iç ortamda iyonlar, besin maddeleri ve metabolizma artıkları bulunur.
Bir günlük olarak bedene alınan sıvı miktarı kaç mililitredir?
Kişiden kişiye değişse de bir günlük olarak bedene alınan sıvı miktarı yaklaşık 2000-2500 ml arasındadır.
Hücre sıvılarında su dışında bulunan elektrolit maddeleri nelerdir?
Hücre sıvılarında bulunan bu maddeler başlıca sodyum (Na+), potasyum (K+), Kalsiyum (Ca++), Magnezyum (Mg+), Klor (Cl-), Bikarbonat (HCO3-), amino asitler, kreatinin, adenozin trifosfat (ATP), glikoz, protein ve üredir.
Yetişkinlerde serumda potasyum değeri yaklaşık kaç mEq/litredir?
Yetişkinlerde serumda potasyum değeri yaklaşık 5 mEq/litredir.
Nefron kaç kısımdan oluşur?
Nefron iki kısımdan oluşur:
a. Glomerul adı verilen bir baş kısmı
b. Glomerul kısmı takip eden tübül bölgesi
Böbreklerde idrar nasıl oluşmaktadır?
Böbreklerde idrar 3 ana işlem sonucu oluşur;
1. Filtrasyon
2. Geriemilim (reabsorbsiyon)
3. Salgılanma (sekresyon)
Klirens nedir?
Böbrek fonksiyonlarını izlemek için klinikte en sık kullanılan yöntem klirens testidir. Klirens, bir dakikada bir maddeden temizlenen plazma miktarı demektir. Yani, bir kimyasal maddenin plazmadan süzülme hızı, böbreklerin molekülleri temizleme hızıdır. Böbreğin etkinliğini gösteren önemli bir bulgudur.
Tübül nedir?
Tübüller, geriemilim (reabsorbsiyon) ve salgılanmanın (sekresyon) olduğu nefron kısımlarıdır. Glomerüler filtrasyon, proteinler ve proteinlere bağlı maddeler dışında seçici değildir, plazmada bulunan maddelerin çoğu filtre edilir.
Tübüllerin yapısal özellikleri nelerdir?
Böbrek tübüllerinin duvarı tek kat epitel hücrelerinden oluşmuştur. Bu epitel hücreleri birbirine sıkı bağlantı bölgeleri (tight junction) ile bağlanmıştır. Aralarında lateral interselüler aralıklar vardır. Epitel hücresinin tübül lümenine (boşluğuna) bakan yüzüne apikal yüzey, arka ve yan kıs- mına bazolateral yüzey denir. Hücre zarı da apikal membran ve bazolateral membran olarak adlandırılır. Tübül epitel hücresinin hem apikal membranında hem de bazolateral membranında, suyu ve katı maddeleri taşıyan çok sayıda taşıyıcı molekül, kanal ve pompalar vardır. Madde geriemilim ve sekresyonları bunlar aracılığı ile olur.
Sağlıklı bir kişinin günde çıkarması gereken zorunlu idrar hacmi kaçtır?
Sağlıklı ve normal beslenen bir kişinin günde çıkarması gereken zorunlu idrar hacmi 500 ml’dir. Günde çıkarılan idrar 100 ml’den az ise anüri, 500 ml’den az ise oligüri, 3000 ml’den fazla ise poliüri olarak tanımlanır.
Transport maksimumu nedir?
Aktif olarak geri emilen veya salgılanan solutların pek çoğunun taşınabilmesi için bir sınır vardır. Buna transport maksimumu denir (Tm). Bu sınırı belirleyen maddeyi taşıyan taşıyıcı miktarıdır.
ADH hormonunun yeterince salgılanmadığı durumlarda ne olur?
ADH hormonunun yeterince salgılanmaz ya da resptörlerine bağlanmada bir sorun varsa Diabetes insipidus denilen bir hastalık görülür. Kişi günde 20 L’den fazla idrar çıkarır. Sıvı vücutta tutulamaz. Bu sıvı yerine konmaz ise kişi hayati tehlike içine girer.
Üreterlerin özellikleri nelerdir?
Üreterler iki adet, böbrek pelvisinden aşağı doğru uzanarak mesaneye giren, tüp şeklindeki düz kastan oluşmuş yapılardır. Kasılabilir özelliktedirler. Peristaltik kasılmalarla idrarı böbrekten mesanaya taşırlar.
Aldosteron nedir?
Aldosteron: Böbreküstü bezinden salgılanan aldosteron böbrek tübüllerinden özellikle toplayıcı kanalların esas hücrelerine etki ederek sodyumun geri alınımını, potasyumun salgılanmasını arttırır. Aldosteron etkisini tübüllerde sodyum geçirgenliğini arttırarak ve sodyum potasyum ATPaz pompalarını aktive ederek gösterir.
Bikarbonat geri emilimi ve hidrojen iyon salgılanmasının büyük bir kısmı nerede gerçekleşmektedir?
Bikarbonat geri emilimi ve hidrojen iyon salgılanmasının %80-90’nı proksimal tübülde oluşur.
Ekstraselüler sıvının PH’sı kaçtır?
Ekstraselüler sıvının PH’sı 7.4’tür.