Çalışma Psikolojisi Dersi 8. Ünite Sorularla Öğrenelim
Emeklilik Ve İşsizlik Psikolojisi
- Özet
- Sorularla Öğrenelim
Çalışma yaşamı nasıl tanımlanabilir?
Çalışma yaşamı, insanın ilk defa bir iş sahibi olma (çalışma) isteği ile başlayıp aktif çalışmanın sona ermesinden sonra, işe ilişkin maddi-manevi kazanç, değer, tutum ve yargılar etkisini sürdürdüğü müddetçe devam eden insanın “merkezi” bir yaşam kesitidir. Bu tanıma göre, çalışma yaşamı içinde çeşitli nedenlerle emeklilik dışı işten kopmalar da çalışma yaşamına dönme fikri sürdüğü müddetçe ilgi alanındadır.
Çalışma yaşamından ayrılma ne ifade etmektedir?
Çalışma yaşamından ayrılma kavramının içinde büyük ölçüde bireyin kendi iradesi ile karar vermesi saklıdır. Bireyin kendi isteğiyle (örneğin görevinden istifa ederek) çalışma yaşamından çekilmesi veya kendi isteğiyle yaş haddinden ya da malûlen emekliye ayrılmasını ifade etmektedir.
Çalışma yaşamından dışlanma ne anlama gelmektedir?
Çalışma yaşamından dışlanma daha çok iş arayıp da bulamama durumu ile işten kendi iradesi dışında ayrılma (işten çıkarılma) durumlarındaki işsizlik için kullanılan kavramdır.
Emeklilik kavramının farklı anlamları nelerdir?
Emeklilik kavramı, farklı anlamlarda kullanılabilmektedir. Bunlar şöyle sıralanabilir:
• Emeklilik en çok kullanılan şekliyle çalışma yaşamından emeklilik sonrası yaşam için bazı haklar elde ederek kendi isteğiyle yaş haddinden ya da malûlen ayrılma olgusudur. Normal emeklilik süresinden önce gerçekleşen ayrılmalara “erken emeklilik” de denmektedir;
• Psikolojik açıdan özellikle yaşamın önemli bir kesitinden bir diğerine geçişi vurgulaması açısından incelenen, bu amaçla kullanılan bir ifadedir;
• “Emeklilik yaşamı” kavramında olduğu gibi, emeklilik çalışma yaşamından ayrılma sonrasındaki yaşam kesitini ifade etmek için de kullanılmaktadır;
• Kavram, “emekli” kavramının ifade ettiği şekilde, bireyin emeklilik sonrası toplumsal statüsünü de simgelemektedir. Bu statü, çoğu defa “yaşlılık” ile paralel bir gelişim göstermektedir;
• Emeklilik kavramı, bazen çalışan bireyin iş ilişkisi devam ederken işiyle olan ruhsal bağının sona ermesi anlamındaki “içsel işten ayrılma” ile eş anlamlı olarak da “içsel emeklilik” şeklinde kullanılabilmektedir.
İradi işsizlik nedir?
Bireyin kendi iradesinden kaynaklanan nedenlerle işsiz kalması durumudur. Örneğin, önüne çıkan çalışma fırsatlarının çeşitli nedenlerle (ücret, işyerinin uzaklığı, mesleki beklentilere uymaması vb.) reddedilmesi bu tür işsizliğe neden olmaktadır.
Gayriiradi işsizlik nedir?
Gayriiradi işsizlik: İradi işsizliğin tersi durumdur. Mevcut koşullara razı olduğu halde, iş bulamayanların ya da işten çıkartılmış olanların işsizliğine denir.
Konjonktürel işsizlik nedir?
Gayriiradi olarak ekonominin kötü olduğu durumlarda emeğe olan talebin azalması nedeniyle işten çıkarmaların artması sonucu ortaya çıkan işsizliktir.
Yapısal işsizlik nedir?
Ülkenin ekonomik yapısındaki değişiklikler ve teknolojik gelişmeler nedeniyle işsiz kalma durumudur. İşgücündeki mevcut niteliklerin yeni iş yapıları ve sistemlerinin beklentileriyle uyuşmaması sonucu ortaya çıkar.
Geçici işsizlik nedir?
Bir işten ayrılıp bir diğerine geçerken arada yaşanan, çoğunlukla emek piyasası koşullarından kaynaklanan işsiz zamanlara denir. “Friksiyonel işsizlik” olarak da isimlendirilmektedir
Gizli işsizlik nedir?
Çalışıyor görünmelerine rağmen, bireylerin üretime ve verimliliğe katkılarının az olması ya da hiç olmaması durumudur.
Mevsime bağlı işsizlik nedir?
Özellikle bölgesel düzeyde yaşanan bu işsiz kalma durumu, bazı ekonomik faaliyetlerin mevsime bağlı olmasından kaynaklanır. Örneğin, tarım ve turizm sektörlerindeki işlerin işgücü talebi mevsime göre dalgalanma göstermektedir.
Emeklilikte sıklıkla karşılaşılan sorunlar nelerdir?
Emeklilikte sıklıkla karşılaşılan ve emeklilik yaşamıyla ilgili olarak hayal kırıklığına zemin hazırlayan başlıca sorunlar şöyle sıralanabilir: sağlık durumu, gelir azalması, yalnızlaşma ve anlam boşluğu, zaman algılaması ve kullanımında radikal değişiklik, emeklilikten beklentilerin gerçekleşmemesi.
Emeklilikten beklentilerin gerçekleşmemesi nedir?
Emeklilik zamanına çok beklenti yüklemenin ve bunları gerçekleştirememenin getirdiği huzursuzluktur. Sağlık durumu, gelir yetersizliği vb. nedenlerle emeklilik öncesi planların sekteye uğraması, hayal kırıklığının önemli bir nedeni olabilir. Nitekim, emekliler üzerindeki görgül araştırmalar, insanların emeklilik sonrası için gerçekleştirebildiklerinden çok daha fazla plan yaptıklarını ortaya koymaktadır.
Yetkin kuramı ne üzerine kurulmuştur?
Bu kurama göre, yaşlılıkta görülebilir fiziksel ve zihinsel performans düşüşlerine rağmen, kalan yetkinlikler kendi başına görevler üstlenip anlamlı bir yaşam sürdürmeye fazlasıyla yetebilecek miktardadır. Yetenek ve becerilerin karmaşık görevleri yerine getirebilme gücü olarak tanımlayabileceğimiz yetkinlik, çevreden gelen performans talepleri ile bireysel özelliklerin etkileşiminden oluşmaktadır. İki tür yetkinlikten söz edilebilir: Temel yetkinlik, günlük yaşamı kendi başına sürdürebilmek için gerekli olan yetenek ve becerilerdir. Genişletilmiş yetkinlik ise yaşlı bireylerde de yaşamın sadece temel yetkinlikleri kullanmakla sınırlı olmadığını, çok sayıda boş zaman faaliyeti, sosyal faaliyetler ve karmaşık görevleri kapsayabileceğini öne sürmektedir. Araştırmalar, yaşlılarda yaşam kalitesi, işe yarama, etkili olma ve yaşamı üzerinde kontrol duygularına sahip olmanın genişletilmiş yetkinlik sayesinde oluştuğunu göstermektedir. Temel yetkinlikteki bireysel farklılıklar öncelikle biyolojik faktörler (hareket etmeyi engelleyen eklem sorunları gibi) tarafından belirlenirken, genişletilmiş yetkinlikte farkı belirleyen unsurlar çoğunlukla yaşlı bireylerin kişilikleri, tercihleri, güdülenmesi ve amaçlarıdır. Bunlar da çoğunlukla bireyin geçmişindeki yaşam biçimi, psikososyal ve kültürel faktörler tarafından belirlenmektedir.
Yaşlılığın bilişsel kuramının çıkış noktası nedir?
Bu kuramın çıkış noktası, yaşlılık olgusunun sadece nesnel gözlemlerin sonuçlarına göre değerlendirilemeyeceği, yaşlı bireyin algı ve öznel değerlendirmelerinin de çok etkili olduğudur. Örneğin araştırmalar, hastalık durumlarında nesnel durum ile bireyin öznel algısı arasındaki ilişkinin zayıf olduğunu göstermektedir. Davranışlar, somut bir durumun nesnel koşulları tarafından değil, bu durumun birey tarafından yeniden tanımlanmış öznel koşulları doğrultusunda yönlendirilmektedir. Sonuç olarak, yaşlılıktaki yaşam memnuniyetinin yaşamın dışsal kalite faktörleri (nesnel koşullar) tarafından değil, büyük ölçüde bunların birey tarafından değerlendirilip yeniden tanımlanmasıyla ortaya çıkan öznel algılar tarafından etkilendiği söylenebilir. Bu kuram, ülkemizde de yaygın olarak kullanılan “insan bulunduğu değil, hissettiği yaştadır” sözünü destekler niteliktedir.
İşsizliğin beraberinde getirdiği sorunlar nelerdir?
İşsizlik, bireysel açıdan bedensel ve ruhsal sorunlara yol açabilen şu yoksunlukları beraberinde getirmektedir:
• Ekonomik güvencenin ve ihtiyaçların giderilmesini sağlayan gelir kaynağının kaybı;
• “Ailenin rızkını sağlayan kişi” rolünün sona ermesi;
• Zaman duygusunu ve buna bağlı olarak düzenli yaşam algısını kaybetme;
• Bireysel (kariyer) ve sosyal (kabul görme) açıdan mesleki perspektifin yok olma tehlikesi; bunun yerine “sosyal dışlanma” riski ile karşı karşıya kalma;
• İş arkadaşlarından ayrılma; işyerindeki sosyal yaşamın uyarılarından yoksunluk ve sosyal çevreyle olan bağların kopması.
• Yaşama tutunmanın bir ifadesi ve bir şeyler yapma ihtiyacının tatmin yeri olan işteki meşguliyetin yitirilmesi;
• Topluma yararlı olma, işe yarama duygusunu sağlayan önemli bir olanağın kaybı.
İşsizliğin yarattığı başlıca bedensel sorunlar nelerdir?
İşsizlik ve buna bağlı olarak artan sosyal dezavantajlar ile yoksulluk, şu bedensel sağlık şikayetlerine neden olabilmektedir:
• Beslenme bozuklukları;
• İş görme gücünde azalma, kas yapısının zayıflaması;
• Yorgunluk hissi, güçsüzlük;
• Kronik bronşit, solunum şikâyetleri, sırt ağrıları;
• Mide-bağırsak rahatsızlıkları, kalp ve dolaşım hastalıkları gibi psikosomatik şikayetler;
• Tansiyon, kolesterol vb. sağlık göstergelerinde olumsuz değişmeler;
• Çarpıntı ve baş dönmesi şikâyetleri;
• Uyku bozuklukları, baş ağrısı;
• Vücut direncinin azalması ve bakımsızlık kaynaklı sorunlar
İşsizlik bağlamında öğrenilmiş çaresizlik nedir?
İşsizlik bağlamında öğrenilmiş çaresizlik, işsizlerin çabalarının sonuçsuz kalacağına inanarak çaresizlik belirtileri göstermesi, pasif davranış biçimlerini benimsemesidir.
İhtiyaçlar hiyerarşisi kuramı kim tarafından ortaya atılmıştır ve ne anlatmaktadır?
Abraham H. Maslow’un İhtiyaçlar Hiyerarşisi Kuramı, insan davranışlarında yaşamsal önem taşıyan ihtiyaçların öncelikle etkili olduğunu, hiyerarşik bir düzen içerisinde diğer üst düzey ihtiyaçların sırayla gündeme geldiği tezini savunmaktadır.
İşsizliğin devlet ekonomileri üzerinde nasıl bir yükü vardır?
İşsizlik, devlet bütçelerini zorlayan birçok finansal yüke neden olmaktadır. Bunların başında işsizler ve aileleri için yapılan sosyal harcamalar gelmektedir. İşsizlik sigortası ödemeleri, sosyal güvenlik sigortası harcamaları, artan sağlık sigortası giderleri ve insanların çalışmamasından kaynaklanan vergi kayıpları ülkelerin gelir-gider dengelerini bozabilecek büyüklüklere ulaşabilmektedir. Bazı araştırmalarda, işsizliğin bireysel ya da aile düzeyinde aşırı borçlanmaya yol açan olayların başında gelmesi de, bir başka tehlikeye işaret etmektedir.