Suç Önleme Modelleri Dersi 5. Ünite Özet
Problem Odaklı Ve Toplum Destekli Suç Önleme
- Özet
Giriş
Suçların önlenmesinin, suçların işlenmesinden sonra alınacak tedbirlerden ve suçlulara yapılacak adli işlemlerden daha önemli olduğu açıktır. Yeni polislik anlayışının en önemlisi Herman Goldstein tarafından ileri sürülen Problem Odaklı Polislik anlayışı olmuştur. Toplum destekli polislik anlayışı problem odaklı polislik anlayışını da kapsayıcı şekilde gelişme gösteren ve suçun önlenmesinde toplum desteğini daha öne çıkaran bir uygulamadır. Suçtan çok probleme yönelen bu yeni polislik anlayışının toplumu ve diğer ilgilileri suç önleme faaliyetinin dışında kabul etmesi beklenemezdi. Suçların önlenmesi, suç meydana geldikten sonra ceza-adalet tedbirleri uygulamaktan daha ekonomiktir. Bu sebeple modern dünyada önlemek, suçu bastırmaktan daha öne çıkmıştır.
Problem Odaklı Suç Önleme Modeli
Problem odaklı suç önleme anlayışı, bir toplumda sıklıkla görülen her bir suçun nedenlerine ve suçların ortak yönlerine odaklanarak önlenmesi amacını taşır. Burada amaç, suçlara genel olarak ve aynı taktiklerle yaklaşmak yerine, her bir suç için suçu oluşturan faktörleri dikkate alarak, her bir suç için ayrı bir önleme stratejisi geliştirmektir. Problem odaklı suç önleme anlayışı, 1979 yılında ABD’de Herman Goldstein tarafından ileri sürülmüş ve geliştirilmiştir. Goldstein makalesinde (1979), 1960’ların sonlarına kadar polis teşkilatının sadece idari ve teknik açıdan geliştirilmesi üzerinde durulmasını eleştirmiştir.
Problem odaklı polislik, polisin en temel iş birimini “problem” olarak tanımlamaktadır. Problem, polisin sorumluluğuna giren, her türlü davranış ve durumları kapsar. Bir problem, bir şekliyle veya çok yönlü olarak birbirine benzeyen, çoklu ve mükerrer olay veya suçları kapsar.
Problem odaklı polislik anlayışında problem çeşitli yönlerden ele alınabilir. Bu; problemin türü, failler, problemin kaynaklandığı yer veya zaman bakımından ve ayrıca problemin mahiyeti bakımından bir sınırlandırma olabilir. Problemlerin mahiyeti sadece bir olguya yönelik olabileceği gibi, örneğin problemin kaynaklandığı bir otel veya bar, bir mahalle veya şehrin bir bölgesi de olabilir.
Problem odaklı suç önleme anlayışının teorisyenleri, polisin işinin ne olduğuna özel önem vermektedirler. Onlara göre, polisin işi olaylara yönelik bastırıcı tedbirler uygulamaktan ve suçluları adliyeye sevk etmekten çok daha ötedir. Başka bir deyişle, toplumun esenlik ve güvenliğine tehdit oluşturabilecek her mesele, polisin ilgi ve iş alanı içindedir. Problemlerin geniş bir açıdan ve derinlemesine ele alınması, esenlik ve güvenliğe yönelecek tehditleri önceden önleyecek veya azaltacaktır. Konu üzerinde araştırmalar yapan Scott’a göre polisin asli görevleri şöyledir:
- Cana ve mala karsı her türlü tehlikeyi kontrol altına almak ve önlemek,
- Suç mağdurlarına yardım etmek ve tehlikedeki bireyleri korumak,
- Anayasal hak ve özgürlükleri korumak,
- İnsan ve taşıt hareketlerini kolaylaştırmak,
- Acizlere yardım etmek,
- Bireyler ve gruplar arasındaki veya birey ile devlet arasındaki çatışmaları çözmek,
- Problemleri tanımlamak,
- Toplumda güvenlik hissini yaratmak ve bu hissin devamını sağlamak.
Herman Goldstein yaptığı incelemede geleneksel polis taktiklerinin (strateji) suç önlemede yetersiz olduğunu gözlemiştir. Goldstein bürokrasinin durağan durumuna vurgu yaparak, bürokratik kuralların kimi zaman yapılan işi amacından saptırdığını; kuralların asıl işlevin önüne geçtiğini söylemiştir. Polis teşkilatında izlenecek bazı taktiklerle kimi rutin ama işlevsiz işleri terk etmeli ve sonuca yönelik çalışmalar yapmalıdır.
Problem odaklı polislik (problem oriented policing - POP) polisin göreviyle ilgili benzer özellikler taşıyan her bir konuda detaylı araştırma ve incelemeye yapmak suretiyle, bu konuyla ilgili daha yeni ve verimli bir taktik geliştirme hedefi taşıyan bir polislik yaklaşımıdır.
Problem odaklı polislik, kendisini sadece ceza-adalet sistemi tedbirleriyle bağımlı görmez. Karşılaşılan ve önlenebilir problemlere yönelik yeni taktiklerin uygulanması, bu taktiklerin etkili olup olmadığının değerlendirilmesi, akabinde bunların diğer polis birimlerinin de yararlanabileceği raporlara dönüştürülerek, son tahlilde polislik mesleğinin geliştirilmesine yönelik bir bilgi birikimine katkı sağlamaya çalışır.
Problem odaklı polislik şu varsayımlara dayanır:
- Polisin vazifesi sadece kanunların uygulanmasından çok daha ötedir.
- Polislik, bitmez tükenmez, rutin olaylar veya suçlar zincirini değil, toplumun esenliğini ve güvenliğini tehdit eden çok geniş bir dizi problemleri kapsar.
- Polis teşkilatında karar mekanizmasında olanlar, problemlerin sebepleri, mahiyeti ve nasıl mücadele edileceği konusunda tecrübelidirler ve problemlere yönelik taktikleri geliştirirken mutlaka ilgililere danışırlar.
- Polisin problemlere yönelik taktik geliştirmesinde, sadece hangi eylemlerin kanun dışı olduğu bilmesi yetmez, aynı zamanda problemin ele alışında çok farklı çıkarları da dikkate alan bir anlayış gerektirir.
- Polisin problemlere nasıl karşılık vereceği önemli bir mesleki tecrübe gerektirir.
- Polisin olaylara yaklaşımında en doğru kararlar, açık bir fikir alışverişi ve problemin çok titiz bir analizi sonucu ve son derece dikkatli bir şekilde verilebilir.
Problem odaklı polisliğin 10 temel unsuru özetle şöyledir:
- Polisin uğraştığı isleri birbirinden ayırarak, ortak özellik taşıyan olayları birlikte ele almak
- Problemi detaylı incelemek
- Problemle başa çıkmak için yeni bir taktik geliştirmek
- Önlenebilir problemlere yönelmek
- Sadece ceza-adalet sistemiyle bağlı kalmamak
- Problemin azaltılmasına katkı sağlayacak diğer kamu kuruluşları, özel sektör ve toplumla irtibata geçmek
- Problemlere yönelik yeni stratejiler geliştirmek
- Uygulanan taktiğin etkili olup olmadığını titizlikle değerlendirmek
- Başka polis birimlerine yardımcı olacak şekilde sonuçları raporlamak
- Polislik mesleğini geliştirecek bir bilgi birikimi oluşturmak
Problem odaklı polislik, ABD polis teşkilatları arasında en çok rağbet gören ve uygulanan anlayışlardan biridir. Yeni taktikler geliştirmek amacıyla Problem Odaklı Polislik Araştırma Merkezi (the Center for Problem-Oriented Policing) kurulmuştur. ABD Adalet İstatistikleri Kurumuna göre, 2003 yılında ABD’deki polis teşkilatlarının %66’sının problem odaklı polislik anlayışı çerçevesinde geliştirilen taktikleri uyguladıkları görülmektedir.
Problem çözümü, etkin bir müdahale yönetimi geliştirmek amacıyla ileriye yönelik olan (proaktif) ve sistematik bir inceleme ve değerlendirme sürecidir. Karar alma mekanizmasındakilerin problem çözümünü belli bir biçim ve disiplin içinde yapmalarını sağlayacak, genel kabul gören bir araç SARA ( Scanning-Analysis-Response-Assessment ) problem çözüm modeli olarak adlandırılmaktadır.
Tarama: Bir problemin tanımlanması ve öncelik verilmesidir. Bu sürecin amacı problemin tanımlanması, mahiyeti ve ciddiyetinin boyutlarının belirlenmesi ve buna karşı alınacak tedbirlerin ana hattının çizilmesidir.
Analiz: Problem hakkında bilinenleri araştırmaktır. Bu sürecin bir parçası olarak, konunun tüm yönlerini ortaya çıkarmak için mağdur/fail/suç yeri ile ilgili 5N 1K sorularının sorulması gerekir.
Müdahale: Problemin azaltılması, problemlerin kapsamının daraltılması ve bunu sürdürülebilir hale getirilmesi amacıyla çözümler geliştirmektir. Müdahalenin amaçları, problemi tamamen ortadan kaldırmaktan, büyük ölçüde azaltılmasına, meydana getirdiği zararın azaltılmasından toplumsal uyum sağlamaya kadar çok farklı düzeylerde olabilir.
Değerlendirme: Müdahalenin sonuçlarını değerlendirmek, bu konuda kanı geliştirmektir. Uygulanan taktikler etkisizse, analiz aşamasında elde edilen bilgiler tekrar gözden geçirilmelidir. Ayrıca yeni stratejiler geliştirmeden önce mutlaka yeni bilgiler toplanmalı ve yeniden test edilmelidir.
Suç (Analiz) Üçgeni (Crime Triangle): Problemin iyi anlaşılabilmesi için mağdur-fail-suç yeri bağıntısını net bir biçimde ortaya koymak amacıyla kullanılan bir görseldir. Bu bağıntıların net ortaya konması, suçun öğeleriyle ilgili olanlar üzerinde etkili olabilir.
Problem odaklı polislik, tüm iyi yönleri ve polisin olaylara bakışındaki anlayış değişikliğine rağmen tüm problemlerin çözümü olarak görülmemelidir. Gerek bu modele kuşkuyla yaklaşmak, gerekse uygulamadan kaynaklanan kimi hatalar, problem odaklı polisliğin işleyişini aksatmaktadır. Problem odaklı polisliğin başarıyla uygulanamamasında Scott ve Kirby şu tespitleri yapmışlardır:
- Acil ve rutin olaylara müdahale zorunluluğu, polisliğin problem odaklı yaklaşıma uyma ihtiyacının önüne geçmektedir,
- Problemleri önleyici çalışmalar yerine bastırıcı müdahalelerle yaklaşmak,
- Polis yetkililerinin problem çözme meselesinde yeterince önayak olmaması ve örgütsel destek vermemesi,
- Polis teşkilatında karar verme konumundakilerin problem odaklı polisliğe daha mesafeli yaklaşması, reformcu anlayışa karşı müstehzi (alaycı) olmaları,
- Karar verme konumundakilerin problem odaklı polisliğin gerçek polis işini oluşturduğunu kavrayamamaları veya bunu kabullenmemeleri,
- Problem çözme sorumluluğunun yeterli yetkiye sahip olmaması ve idareden destek görmemesi,
- Polis, kendi teşkilatı dışındakilerle verimli bir şekilde çalışabileceği anlayışından yoksundur,
- Polis üzerindeki dışarından siyasi baskılar, ister istemez sağlıklı bir POP geliştirmesinin önüne geçer.
Sonuç olarak, problem odaklı polisliğin başarıya ulaşması öncelikle bu konunun içselleştirilmesine bağlıdır. Teknolojik araçlardan da yararlanarak problem çözme isinin problem odaklı polislik anlayışını benimsemiş ve işin ehli kimselerce yapılması, bu modelin daha etkin kullanılmasını sağlayacaktır.
Toplum Destekli Suç Önleme Modeli
Toplum destekli polislik ABD Toplum Destekli Polislik Merkezi tarafından, “suç, asayişsizlik ve suç korkusu gibi kamu esenliği sorunlarına neden olan durumların önlenmesi amacıyla toplumdaki ilgililerle işbirliği halinde ve problem çözme teknikleri kullanarak yeni taktikler geliştirmeyi amaçlayan bir anlayıştır” şeklinde tanımlanmıştır.
Toplum destekli polislik, suç meydana geldikten sonra müdahale etmek yerine, sistematik ve rutin bir şekilde, ileriye dönük (proaktif) problem çözme üzerinde durur.
Birimlerin olaylara karşı müdahalede geniş bir potansiyel yelpazesi içinde en uygununu bulmak üzere yenilikçi düşünmeleri beklenir.
Toplum destekli polislik anlayışının üç temel bileşeni vardır. Bunun en başında toplum ile işbirliği gelir. Toplum destekli polisliğin bir diğer bileşeni de problem çözmedir. Bu iki bileşeni tamamlayıcı nitelikte üçüncü bilesen ise, örgütsel dönüşümdür. Zira toplum destekli polislik uygulamaları bir anlayış değişikliği, olaylara ve topluma bakış açısında bir değişiklik demektir.
Toplum ile işbirliği, toplum destekli polisliğin en önemli özelliğidir. Toplumun kendisi sorunlarını çok daha iyi biliyordur ve çözüm üretmede daha gerçekçi teklifler getirebilirler. Özel sektör ile iletişim, toplumsal işbirliğinin diğer bir parçasıdır. Sivil toplum örgütleri işbirliğinin diğer bir parçasıdır. Toplum ile işbirliği denildiğinde elbette ki temel birim, toplum bireyleri ve toplumsal gruplardır. Son olarak bütün bu etkileşim ve işbirliğinin sağlanması ve pekiştirilmesinde medyanın kullanılması son derece önemlidir. Medyanın bilinçlendirme, duyarlılık yaratma ve uyarı işlevi, toplumun desteğiyle suç önlemede rolü yadsınamaz.
Örgütsel dönüşüm, gerek yapısal gerekse taktiksel değişiklikler ile polis teşkilatının toplum destekli polislik anlayışına hazır hale gelmesidir. Karar alma düzeyindekilerin izleyecekleri güvenlik politikaları bu esaslar üzerine olmalı ve teşkilat buna uygun bir şekilde yapılandırılmalıdır. Örgütsel yapıdaki dönüşüm, problem çözmede kolaylık sağlayacak teknolojik alt yapı ile desteklenmelidir.
Toplum destekli polislik, birçok bileşeni olan ve temel olarak toplumun desteğini sağlamak suretiyle suç önlemeyi amaçlayan bir anlayıştır. Toplum sorunlara sahip olmakla, bu sorunları yaşayan ve dolayısıyla en iyi bilendir. Suça yönelik çözümlerin geliştirilmesinde de toplum bireyleri en etkili olacak bileşendir.
Türkiye’de polislik anlayışı dünyadaki gelişmelere paralel olarak gelişim göstermektedir. Toplum destekli polislik anlayışının Türkiye’de tanınması ve benimsenmesi 2000’li yıllardan sonraya rastlamaktadır. 2003 yılında AB-Türkiye mali işbirliği çerçevesinde Emniyet Genel Müdürlüğü ile İspanya Polis Teşkilatı arasında yürütülen “Türk Polis Teşkilatının Sorumluluğunun, Verimliliğinin ve Etkinliğinin Güçlendirilmesi Twinning (Eşleştirme) Projesi” kapsamındaki konulardan biri de toplum destekli polisliktir.
Toplum Destekli Polislik çalışmalarının öncelikle Ankara, İstanbul, İzmir, Bursa, Adana, Kayseri, Trabzon, Erzurum, Diyarbakır ve Antalya illerinde pilot uygulaması yapılmıştır. 1 Nisan 2009 tarihinden itibaren tüm ülke genelinde uygulanmaya başlanmıştır. Bugün toplum destekli polislik çalışmaları 18 Şubat 2009 tarihli Toplum Destekli Polislik Hizmetleri Yönetmeliği’ne (TDPHY) uygun olarak, il emniyet müdürlüklerince Toplum Destekli Polislik Şube Müdürlüğü tarafından yürütülmektedir.
EGM Toplum Destekli Polislik Şube Müdürlüğü tarafından toplum destekli polislik “etkin bir güvenlik hizmeti yürütülmesinde kabul gören anlayış; suçla mücadeleye ve güvenlik politikalarının uygulanmasına toplumun katılım ve desteğinin sağlanmasına dayanmakta; öncelikle toplumsal beklentilerin ve taleplerin karşılanması bu anlayışın odak noktasını oluşturmaktadır” şeklinde tanımlamaktadır.
EGM, TDP’nin kuruluş amacı ve işleyiş yöntemi şu şekilde sayılmıştır
- Toplumun öncelikli güvenlik beklentileri ve önerilerinin tespitine yönelik güvenlik memnuniyet ölçümleri yapılarak, müşteri odaklı hizmet anlayışı geliştirmek,
- Toplum temsilcileri ile periyodik olarak güvenlik sorunlarını paylaşım toplantıları düzenleyerek, toplumun güvenli yaşama katılımını ve katkısını sağlamak,
- Toplumda suçtan mağdur olmuş şahıslara Toplum Destekli Polis temsilcileri tarafından psikolojik ve moral destek sağlamak,
- Eğitim çağındaki çocukların ve gençlerin suçlara ve kötü alışkanlıklara karşı korunmasına yönelik etkin çalışmalar yürütmek,
- Suçların oluşumuna etki eden olumsuz faktörlerin belirlenmesi ve giderilmesine yönelik ilgili kişi, kurum ve kuruluşlarla işbirliği sağlanarak çalışmalar yürütmek,
- Halkın suçlara karşı kendini koruma arzusu ve güvenli yaşamın sağlanmasına yönelik toplumsal bilinçlendirme etkinlikleri yapmak,
- Toplumu sosyal ve kültürel etkinliklerine katılmasını sağlayarak polis-halk ilişkisini geliştirmek,
- Toplumda oluşan güvenlik kaygısı ve suç korkusunu azaltarak kentlerdeki yaşam kalitesinin yükselmesine katkıda bulunmak, toplumda güvenlik bilincini ve duyarlılığını artırmak,
- Önleyici güvenlik hizmetleri kapsamında programlar ve kampanyalar düzenlemek,
- Güvenlikte toplumsal sorumluluk bilincinin geliştirilmesi kapsamında panel, konferans, seminer, sempozyum ve benzeri etkinlikler düzenlemek,
- Güvenlik konusundaki toplumsal gereksinimlere ve taleplere cevap verebilmek için hizmetlere uygun nitelikte uygulama projeleri ve modelleri geliştirmek,
- Güvenlik hizmetlerinin yürütülmesinde geliştirilen yeni TDP felsefesi ve anlayışının bütün personele yaygınlaştırılmasını sağlamaktır.
Toplum Destekli Polislik hizmetlerinin genel çerçevesi Toplum Destekli Polislik Hizmetleri Yönetmeliği’nde belirlenmiştir. Yine yönetmelikteki çerçeveye uygun olarak TDP birimleri kendilerine özgü projeler gerçekleştirmektedir. Bu faaliyetler şöyle sıralanabilir:
Sorumluluk Alanı Huzur Toplantıları (SAHT), TDP faaliyetlerinin en önemlileridir. Bu toplantılar Polis Merkezi Amirliklerince güvenlik hizmetlerine toplumun katılması amacıyla, kendi sorumluluk bölgesinde yapılır.
Bilgilendirme toplantıları ve bilgilendirme çalışmaları, vatandaşların çeşitli konularda bilgilendirilmeleri ve daha tedbirli davranmalarını sağlamak amacıyla önemlidir.
Okul Aile Birliği Toplantıları, suça maruz kalma riski yüksek olan öğrenci/küçüklere yönelik yeterli tedbirlerin alınabilmesi amacıyla, eğitim kurumlarıyla koordinasyon sağlanabilmesi için yapılan toplantılardır.
Bireysel ve kurumsal ziyaretler, TDP faaliyetlerinin önemli bir parçasını oluşturur. Özellikle suça maruz kalmış, yardıma muhtaç, intihar teşebbüsünde bulunmuş kimselere yapılır ve bireylerin suç korkusunu atmaları amaçlanır.
Sosyal etkinlikler ve sosyal yardımlaşma, TDP çeşitli etkinlikler düzenleyerek toplumsal kaynaşma ve bilinçlendirme çalışmaları yapabilir.
Bireysel irtibat çalışmaları ise TDP faaliyetlerinin doğasında kendiliğinden meydana gelen faaliyetlerdir.
Toplum destekli polislik anlayışı, 2000 yılı başlarından itibaren Türkiye’de uygulama alanı bulmuş, 2010 sonrası ise polislik faaliyetlerinin tümünde etkili olan bir anlayış halini almıştır.