İnşaat ve Gayrimenkul Muhasebesi Dersi 2. Ünite Özet
Gayrimenkul Ve İnşaat İşlerinde Vergileme
- Özet
- Sorularla Öğrenelim
Giriş
İnşaat işleri herkesin gözü önünde yapılan, uzun süren ve birden fazla resmi kuruluşa beyanda bulunmayı zorunlu kılan bir faaliyettir. İnşaat işleri genellikle birden fazla hesap dönemi içerisinde tamamlanan faaliyetler olduğundan bu faaliyetlerin vergileme süreçleri de farklı olmaktadır. Bu farklılıkları bilmek ve bir takım olumsuzluklardan etkilenmemek için gerek inşaatın yapım aşamasında gerekse inşaat tamamlandıktan sonra satışı aşamasında vergi kanunları açısından farklı uygulamaların bilinmesi ve ona göre hareket edilmesi önemli bir husustur.
Vergileme Farklılıkları Açısından İnşaat Türleri
İnşaat işletmesi kendi adına veya hesabına veya taahhüt yoluyla başkalarına inşaat yapan işletmeler olarak tanımlanmıştır. İnşaat işletmeleri kuruluş aşamasında özel inşaat işletmeleri ve inşaat taahhüt işletmeleri şeklinde kurulmuş olsalar bile, inşaat taahhüt işletmeleri şeklinde kurulanlar, taahhüt işlerinin yanında özel inşaat işleri de yapabilmektedirler. Bu çeşit işleri bir arada yapan ya da yıllara yaygın inşaat işleri yapan işletmeler muhasebe ve vergi uygulamaları açısından farklı süreçlerle karşılaşmaktadırlar.
Türk Medeni Kanununda inşaat işleri ile ilgili olarak yapılar;
- Taşınır inşaatlar ve
- Taşınmaz inşaatlar olmak üzere ikili bir ayrıma tabi tutulmuştur.
Taşınır yapılar; başkasının arazisi üzerinde kalıcı olması amaçlanmaksızın yapılan kulübe, büfe, çardak, baraka ve benzeri hafif yapılar olarak tanımlanmıştır.
Taşınmaz yapılar ise; insan eliyle toprağa bağlı olarak sürekli kalmak amacıyla meydana getirilen ve ekonomik değer taşıyan yapılardır.
Vergi kanunlarında Medeni Kanundaki gibi bir yapı ayrımı yapılmamakla birlikte inşaat işlerinin ve işletmelerinin vergileme farklılıkları açısından bir ayrıma gidildiği görülmektedir. Buna göre vergi kanunları açısından inşaat türleri;
- Özel inşaatlar ve
- Taahhüt şeklindeki inşaatlar olmak üzere ikiye ayrılabilir.
Burada unutulmaması gereken husus, vergi kanunları açısından ister özel inşaat olsun ister taahhüt şeklindeki inşaat olsun bunların sonuçta Medeni Kanunda yer alan inşaat türlerinden oluştuğudur. Fakat Medeni Kanundaki ayrımdan farklı olarak vergi kanunları açısından yapılan ayrımın vergileme farklılıkları açısından yapıldığı unutulmamalıdır (S:31, Şekil 2.1).
İnşaat İşlerinde Vergileme
Bir müteahhidin kendi nam ve hesabına bina inşa ederek bağımsız bölümler halinde satması ile inşaatın taahhüt şeklinde bir başkası hesabına yapılması arasında hukuki ve mali yönden farklılıklar bulunmaktadır. Benzerlik, her iki şekilde de bir inşaatın söz konusu olmasıdır.
Kendi nam ve hesabına bina inşa ederek, bağımsız bölümler halinde satan kişi satma amacıyla kendiliğinden inşaata teşebbüs eder. Taahhüt suretiyle yapılan inşaatta ise, inşaat bir iş sahibi adına yapılır. İnşaata iş sahibi tarafından teşebbüs edilir. Kendi nam ve hesabına inşaatta sözleşmenin asıl unsuru eşya ve malzemedir. Verilen ücret veya bedel eşya ve malzemenin karşılığıdır. Emek ikinci unsurdur. Buna karşın taahhüt suretiyle inşaatta sözleşmenin asıl unsuru emektir. Verilen ücret veya bedel kendisine inşaat yaptırılan kimsenin emeğinin karşılığıdır. Malzeme ve eşya müteahhit tarafından temin edilse bile bunlar ikinci unsurdur. Yine taahhüt şeklindeki işin bitiminde yapılan inşaatın mülkiyetinin iş sahibine devir ve temliki gibi bir süreç yapılmaz. Buna karşın kendi nam ve hesabına yapılan inşaatta mülkiyetin alıcıya devri için tapuda resmi senet düzenlemek ve tescil işlemlerini yapmak zorunludur.
Özel İnşaat İşlerinde Vergileme
Özel inşaat işlerini kendi nam ve hesabına bina inşa edip bağımsız bölümler halinde satmak ve satmak amacı olmaksızın kendi ihtiyacı için kendi arsası üzerine yapılan inşaat işleri olarak tanımlanmaktadır. Bu tanımdan sonra vergileme farklılıkları açısından özel inşaat türlerini de;
- Satmak amacı olmaksızın kendi arsa/arazisi üzerine yapılan inşaat işleri,
- Kendi nam ve hesabına bina inşa ederek satmak amacıyla yapılan inşaat işleri (yap/sat işleri) ve
- Arsa (kat) karşılığı inşaat işleri olmak üzere üçlü bir ayrıma tabi tutulmaktadır.
Özel İnşaat İşlerinde Vergiyi Doğuran Olay
Genellikle özel inşaat işlerinde vergiyi doğuran olayın tapuya tescil işlemi ile gerçekleştiği düşünülmektedir. Ancak tescil işlemi yapılmadan da inşaat işletmeleri yapmakta oldukları bağımsız bölümleri inşaat devam ederken özel sözleşme veya satış vaadi sözleşmesi ile satmaktadırlar. İnşaat devam ederken yapılan bu satışlar karşılığında alınan bu paralar avans niteliğindedir. Burada vergiyi doğuran olay söz konusu değildir.
Özel inşaat işlerinde vergiyi doğuran olay tasarruf hakkının devridir. Yapılan inşaat alıcının tasarrufuna (istifadesine ve yararına) sunulduğu anda teslim edilmiş ve vergisel açıdan satış gerçekleşmiş sayılır. Özel inşaat işlerinde elde edilen kar veya zarar yıl içindeki satışlara göre belirlenmektedir. Özel inşaat işletmeleri üretimini yaptıkları bağımsız bölümlerinin satışını ne zaman yaparlar ise üretim maliyeti ile satış fiyatı arasındaki olumlu fark ticari kazanç olarak satışın gerçekleştiği dönemde vergilendirilir ve o yılın geliri olarak beyan edilir. Benzer şekilde inşaatı devam ederken yapılan satışlarda satış bedelinin tamamının, inşaatın tamamlanıp anahtar tesliminin yapıldığı yılın satış hasılatı olarak gösterilmesi gerekmektedir.
Kendileri Kullanmak Amacıyla Yapılan İnşaat İşlerinde Vergileme
Kendileri kullanmak amacıyla yapılan inşaat işlerinde kişileri yapmış oldukları inşaat işleri Gelir Vergisi Kanunu açısından ticari kazanç olarak değerlendirilmeyecek, dolayısıyla inşa aşamasında bir vergi yükümlülüğü ortaya çıkmayacaktır. Bu tür inşaat işlerinde vergi yükümlülüğü gayrimenkulün satış aşamasında ortaya çıkmaktadır. Bu aşamada doğan kazançlar devamlılık arz etmemek ve ticari bir organizasyon dahilinde yapılmamak koşuluyla Gelir Vergisi Kanunu kapsamında “Diğer Kazanç ve İratlar” başlığı altında “Değer Artış Kazancı” olarak vergilendirilmektedir.
Gayrimenkul satışının ticari bir organizasyon içinde yapılması durumunda elde edilen kazanç ise ticari kazanç olacaktır.
Bir müesseseye ticari olma özelliği veren en önemli kıstaslardan biri organizasyonu kuran kişi ve kişilerin bir gelir ya da kazanç elde etme kastıyla ve niyetiyle hareket etmesidir. Böyle bir amaç yoksa ticari faaliyetten bahsedilemez. Sıralanan bu unsurlar bir arada değerlendirildiğinde şahsi ihtiyaçlarına yönelik olarak inşaat yapanların bu faaliyetlerinin ticari kazanç olup olmadığının tespitinde;
- Yapılan inşaatın şahsi ihtiyaca yönelik olması ve
- Şahsi ihtiyaç kapsam ve sınırlarının aşılmaması,
- Kazanç sağlama hedefinin bulunmaması ve
- Söz konusu faaliyetlerde tekrarlanma bir başka deyişle devamlılık unsurunun bulunmaması gerekmektedir.
Kişilerin sahip oldukları arsalar üzerine kendi ihtiyaçları kapsamında yapacakları inşaatlar Gelir Vergisi Kanunu’nun ticari kazanç hükümlerine giren herhangi bir kazanç doğmaz. Ancak inşaatın yapım aşamasında ortaya çıkan ve genellikle yerel yönetimlerce tahsil edilen bit takım harçları (Bina inşşat harcı vb. ) ödemekle yükümlüdürler.
Vergisel yükümlülük bu inşaatların tamamlandıktan sonra elde çıkarılmasında ya değer artış kazancı ya da ticari kazanç hükümleri çerçevesinde olmaktadır. İnşaatlarda çalışan işçilerin ücretlerinden vergi kesintisi yapılmaz. Ancak bu tür inşaatlarda çalışanların safi ücretleri Gelir Vergisi Kanununun 64/3 maddesine göre takvim yılı başında geçerli olan ve sanayi kesiminde çalışan 16 yaşından büyük işçiler için uygulanan asgari ücretin yıllık brüt tutarının yüzde 25’i olarak belirlenir.
Kendi Nam ve Hesabına Bina İnşa Ederek Satmak Amacıyla (Yap-Sat İşleri) Yapılan İnşaat İşlerinde Vergileme
Kendi nam ve hesabına bina inşa ederek satmak amacıyla yapılan inşaat işi gerçek kişi tarafından yapılıyor ise gelir vergisinin, tüzel kişiler tarafından yapılıyor ise kurumlar vergisinin kapsamına girmektedir. Fakat bu tür inşaat işlerinden elde edilen kazanç ister gelir vergisi, ister kurumlar vergisi mükellefleri tarafından elde edilsin ticari kazanç sayılacak ve Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hükümlerine göre vergileme yapılacaktır.
Bu tür inşaat işlerinden elde edilen gelir ticari kazanç hükümlerine göre vergilendirildiğinden bu tür inşaat faaliyetleri ile uğraşan işletmelerin vergilendirme dönemi, geçici vergi, katma değer vergisi gibi yükümlülükleri gelir ya da kurumlar vergisi mükellefi olan bir üretim işletmesinden farklı değildir.
Arsa (Kat) Karşılığı İnşaat İşlerinde Vergileme
Arsa karşılığı inşaat işleri uygulamada son derece yaygın olarak görülmekle birlikte, Türk Vergi Kanunlarında bu işlerin nasıl vergilendirileceğine ilişkin doğrudan bir düzenlemeye yer verilmemiştir. Vergileme daha çok genel hükümlere dayalı olarak yapılmaya çalışılmakta, bu durum ise bünyesinde pek çok özellikli unsur barındıran bu tür işlerde farklı sorunlara neden olmaktadır. Gerçekten diğer üretim işletmelerinde olduğu gibi, inşaat sektöründe de nihai anlamda bir üretim yapılmaktadır. Ancak yapılan işlerin her birinin kendine özgü üretiminin olması, işin çoğunlukla bir takvim yılında tamamlanmaması ve üretim yerinin standart olmaması gibi hususlar, bu işleri diğer standart üretim şekillerinden ayrı kılmakta dolayısıyla bu tür işlerin vergilendirilmesinde özel düzenlemelerin yapılması ihtiyacı yaratmaktadır. İnşaat işlerinin bu özellikli üretim yapısına birde arsa karşılığı inşaat işlerinin kendine özgü yapısından doğan hususlar eklendiğinde vergileme iyice karmaşık bir hal almaktadır.
Arsa karşılığı inşaat işlerinde ortaya çıkan sorunlardan hareketle konu incelendiğinde;
- Gerek arsanın elden çıkarılma değerinin,
- Gerekse arsa karşılığı sahip olunan bağımsız bölümlerin değerinin tespiti ve
- Bu işlemlerin vergisel boyutu önem arz etmektedir.
Dolayısıyla bu husus dikkate alınarak konunun hem arsa sahibi hem de müteahhit açısından değerlendirilmesi sürecin daha iyi anlaşılmasına yardımcı olabilecektir.
Arsa sahiplerini vergisel açıdan genel olarak aşağıdaki şekilde bir ayrıma tabi tutmak mümkündür:
- Vergi mükellefi olmayan arsa sahipleri,
- Gelir vergisi mükellefi olan arsa sahipleri,
- Kurumlar vergisi mükellefi olan arsa sahipleri.
Arsa karşılığı inşaat işlerinde iki ayrı teslim vardır:
- Birincisi arsa sahibi tarafından müteahhide arsa teslimi,
- İkincisi müteahhit tarafından arsa karşılığında arsa sahibine bağımsız bölüm teslimidir.
Vergi idaresi bu işlemi arsa ile inşaatın trampa edilmesi olarak değerlendirmektedir.
Arsa Sahibi Tarafından Müteahhide Arsa Teslimi
Arsa sahibi tarafından müteahhide teslim edilen arsanın ticari kazanç hükümlerine tabi olabilmesi için arsa sahibinin gerçek usulde vergi mükellefiyetinin olması ya da arsa alım satım faaliyetinin arızi nitelikte olmayıp ticari bir organizasyon şeklinde sürdürülmüş olması gerekir. Ticari nitelik taşımayan bir faaliyet çerçevesinde müteahhide teslim edilen arsa karşılığında bağımsız bölümlerin alınması aşamasında arsa sahibi açısından vergilemenin olmayacağı da ifade edilebilir. Bu son durumda arsa sahiplerinin arsaları karşılığında aldıkları bağımsız bölümleri kiraya vermeleri ya da satmaları durumuna göre vergi kanunları yönünden örneğin kiraya verdiği takdirde Gelir Vergisi Kanunu açısından gayrimenkul sermaye iradı gibi farklı vergisel yükümlülüklerin olacaktır.
Müteahhit Tarafından Arsa Sahibine Bağımsız Bölüm Teslimi
Konuya müteahhit açısından bakıldığında başkasının arsası üzerine inşaat yapanların arsa sahibine vermiş oldukları bağımsız bölümlerin inşası için yapmış oldukları harcamalarla, kendilerine ait bağımsız bölümler için yapmış oldukları harcamaların toplamı inşaatın maliyetini vermektedir. Müteahhide ait bağımsız bölümlerin maliyeti, toplam inşaat maliyetinin bu bağımsız bölümlere dağıtımı suretiyle bulunmaktadır. İnşaatın toplam maliyetinin arsa sahibine verilen bağımsız bölümlere isabet eden kısmı ise, müteahhidin kendisine ait bağımsız bölümlerin arsasının maliyetidir.
Müteahhit inşaat faaliyetinden dolayı gelir ya da kurumlar vergisi mükellefi olduğu için inşaatın bitimi ve bağımsız bölümlerden herhangi birinin satılması ile vergiyi doğuran olay gerçekleşecektir. Bu nedenle inşaat süresince yapılan işlerle ilgili olarak kâr/zarar beyanında bulunulmayacak fakat beyanname verilecektir. Müteahhidin kâr/zarar beyan etmesi için, inşaatın tamamlanmış olması yeterli değildir. Hem inşaat bitmiş hem de bağımsız bölümlerden en az biri satılmış olmalıdır. İnşaatın devamı sırasında satılan bağımsız bölümler nedeniyle alınan paralar avans niteliğindedir. İnşaat bitmeden önce tüm bağımsız bölümler satılmış olsa dahi yine de kâr/zarar beyan edilmez. Çünkü inşaat bitmediğinden maliyetlerde belli olmamıştır.
Özel İnşaat İşlerinde Kazancın Beyanı
Özel inşaat işlerinin diğer işlerden farklı yönlerinden biri başladığı yıl tamamlanmaması nedeniyle, inşaatın birkaç yıl sürmesi ve sonuçta ortaya çıkan kazancın hangi yılın kazancı sayılacağı ve beyan edileceği konusudur. Özel inşaat işlerinden elde edilen kazanç Gelir Vergisi Kanunu madde 37/4 kapsamında ticari kazanç sayılmaktadır. Bu kazancın vergilendirilmesinde özel bir düzenlemede getirilmediğinden ticari kazancın saptanması ve vergilendirilmesine yönelik düzenlemeler aynen özel inşaat işleri içinde geçerlidir.
Özel inşaat işlerinden kazanç elde eden mükellef gelir vergisi mükellefi ise, beyannamenin, kazancın elde edildiği yılı takip eden yılın üçüncü ayının birinci gününden yirmi beşinci günü akşamına kadar, kurumlar vergisi mükellefi ise, kazancın elde edildiği yılı takip eden yılın dördüncü ayının birinci gününden yirmi beşinci günü akşamına kadar verilmesi gerekmektedir. Ayrıca özel inşaat işleri geçici vergi uygulamasına tabi olduğundan ödenen geçici vergiler beyan edilen kazanç üzerinden hesaplanan vergiden mahsup edilmektedir.
Taahhüt Şeklindeki İnşaat İşlerinde Vergileme
Vergi kanunları açısından taahhüt şeklindeki inşaat işlerini bir inşaat firmasının bir başka gerçek ya da tüzel kişilere ait bir inşaat eylemini sözleşme koşullarına uygun olarak belirlenen bir ücret karşılığında yapması işi olarak tanımlamıştır. Taahhüt şeklindeki inşaat ve onarım işlerinden elde edilen kazançlar Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hükümlerine göre vergilendirilmektedir. Ancak taahhüt şeklindeki inşaat işlerinin yıllara yaygın olması halinde taşıdığı özellikler nedeniyle genel hükümler dışında özel bir vergileme sistemi kabul edilmiştir. Özel vergileme sadece birden fazla takvim yılına taşan inşaat ve onarım işlerinde söz konusudur. Aynı yıl içinde başlanıp bitirilen taahhüt şeklindeki inşaat işlerinden elde edilen kazançlar genel hükümlere göre vergilendirilmektedir.
Taahhüt şeklindeki inşaat işleri yapılan inşaatın bir takvim yılında (aynı hesap döneminde) tamamlanması durumuna göre;
- Yıllara yaygın olmayan inşaat ve onarım işleri ile
- Yıllara yaygın inşaat ve onarım işleri olmak üzere ikiye ayrılmaktadır.
Yıllara Yaygın Olmayan İnşaat ve Onarım İşlerinde Vergileme
Yıllara yaygın olmayan inşaat ve onarım işleri, inşaat işletmelerinin aynı yıl içinde başlayıp bitirdikleri inşaat işlerini ifade etmektedir. Dolayısıyla bu işlerden elde edilen kâr ya da zarar iş aynı yıl içinde bittiği için kesin olarak tespit edilir ve yıl sonunda dönem sonu işlemlerine dahil edilerek vergilendirilir. Aylara yaygın inşaat ve onarım işleri olarak da ifade edilebilen bu tür inşaat işleri üretim işlerinde olduğu gibi vergilendirilmektedir. Bu tür inşaat işlerinde yılara yaygın inşaat ve onarım işlerinde olduğu gibi gelir vergisi stopajı uygulaması bulunmamakta fakat geçici vergi uygulaması bulunmaktadır.
Yıllara Yaygın Olan İnşaat ve Onarım İşlerinde Vergileme
Vergi kanunları kapsamında inşaat ve onarım işlerinden elde edilen kazançlar gelir vergisi kapsamında ticari kazanç hükümlerine göre vergilendirilir. Ancak bu işlerin yıllara yaygın inşaat ve onarım işi kapsamında değerlendirilmesi durumunda taşıdığı özellikler nedeniyle bu işlerden elde edilecek kazançlar genel hükümler dışında özel bir vergileme rejimine tabidir. Yıllara yaygın inşaat ve onarım işlerinde özel vergileme rejimini gerekli kılan temel neden iş bitiminden önce maliyetlerin ve hasılatın, dolayısıyla gerçek faaliyet sonucunun tespitinde yaşanan güçlüklerdir.
Yıllara Yaygın Olan İnşaat ve Onarım İşlerinde Vergiyi Doğuran Olay
Yıllara yaygın inşaat ve onarım işlerinde vergilendirme döneminin belirlenmesi açısından önemli olan vergiyi doğuran olay işin bitimidir. Nitekim Gelir Vergisi Kanununun 44. maddesinde “inşaat ve onarma işlerinde geçici ve kesin kabul sürecine tabi olan hallerde geçici kabulün yapıldığını gösteren tutanağın idarece onaylandığı tarih, diğer hallerde işin fiilen tamamlandığı veya fiilen bırakıldığı tarih bitim tarihi olarak kabul edilir. Bitim tarihinden sonra bu işlerle ilgili olarak yapılan giderler ve her ne nam ile olursa olsun elde edilen hasılat, bu giderlerin yapıldığı veya hasılatın elde edildiği yılın kâr veya zararının tespitinde dikkate alınır.” hükmü yer almaktadır.
Söz konusu hükümden anlaşıldığı üzere, yıllara yaygın inşaat ve onarım işlerinde işin bitim tarihi farklı şekillerde tanımlanmıştır. Buna göre;
- Geçici ve kesin kabul usulüne tabi işlerde geçici kabulün yapıldığını gösteren tutanağın idarece onaylandığı tarih,
- Geçici ve kesin kabul usulüne tabi olmayan işlerde işin fiilen tamamlandığı tarih,
- İnşaat ve onarım işinin çeşitli nedenlerle müteahhit tarafından bırakıldığı tarih, fiilen bırakma tarihi kabul edilip, iş bitmiş sayılmaktadır.
Gelir ve Kurumlar Vergisi Açısından
İnşaat ve onarım işini yapan işletme ister gelir vergisi mükellefi ister kurumlar vergisi mükellefi olsun Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hükümlerine göre vergileme yapılmaktadır. Kurumlar Vergisi Kanununun 2. maddesinde sıralanan işletmeler safi kurum kazançlarını Gelir Vergisi Kanununa göre tespit ederler. Fakat yıllara yaygın inşaat ve onarım işleri yapan işletmeler yukarıda ayrıntılı olarak açıklanan Gelir Vergisi Kanununun 42, 43 ve 44. maddelerinde yer alan düzenlemelere göre özel bir vergileme rejimine tabidirler.
Gelir Vergisi Stopajı Uygulaması Açısından
Yaygın inşaat ve onarım işlerini yaptıranlara müteahhide yapacakları nakden veya hesaptan her türlü hakkediş ödemesinden (avans ödemeleri dahil) ödeme anında gelir vergisi kesintisi yapma sorumluluğu getirilmiştir.
Geçici Vergi Uygulaması Açısından
Yıllara yaygın inşaat ve onarım işi yapan işletmeler ister gelir vergisi isterse kurumlar vergisi mükellefi olsun kazançları üzerinden geçici vergi ödemeyecekler, ancak bu kazançları dışında kalan ticari veya mesleki kazançları için geçici vergi ödeyeceklerdir.
Bu durumun temel nedeni, bu tür inşaat işlerinde hakkediş ödemeleri üzerinden vergi kesintisi yapılmasının öngörülmüş olması ve kesintinin bir nevi geçici vergi niteliğinde olmasıdır. Zira bu işi yapanlar vergi kesintisi yoluyla henüz hasılat oluşumu aşamasında vergilendirilmektedir. Bununla beraber bu durumun Gelir Vergisi Kanununun 42. maddesi kapsamında elde edilen kazançlarla sınırlı olduğu unutulmamalıdır.
Katma Değer Vergisi Açısından
Katma Değer Vergisi mal ve hizmetlerin üretimi ve ithalinden tüketiciye kadar el değiştirme aşamalarında ve sadece o aşamanın katma değeri üzerinden alınan genel bir harcama vergisidir.
Katma değer vergisinde verginin konusu, Türkiye sınırları içerisinde yapılan, ticari, sınai, zirai ve serbest meslek faaliyeti kapsamındaki mal teslimi ve hizmet ifası, her türlü mal ve hizmet ithali ve diğer faaliyetlere ilişkin teslim ve hizmetlerdir. Yine vergiyi doğuran olay mal teslimi veya hizmetin ifasıdır. Teslim ve hizmet işlerinde matrah ise bu işlemler karşılığı alınan bedeldir.
Katma değer vergisinin konusu, mükellefi, vergiyi doğuran olay ve diğer hususlar kanunun ilgili maddelerinde açıklanmış olup yıllara yaygın inşaat ve onarım işleri kapsamında genel uygulamanın dışında özel bir düzenlemeye yer verilmemiştir.
Damga Vergisi Açısından
Damga vergisi, kişilerin kendi aralarında ya da devletle yaptıkları hukuki işlemlerde düzenledikleri belgeler ya da kağıtlar üzerinden ödedikleri mali yükümlülüklerdir. Damga Vergisi Kanunun 1. maddesinde verginin konusunu kanuna bağlı (1) sayılı tabloda yazılı kağıtların oluşturduğu belirtilmiştir. Damga vergisinin mükellefi bu kağıtları düzenleyenler ve imza edenlerdir. Resmi kurum ve kuruluşlar ile kişiler arasındaki işlemlere ait kağıtların damga vergisini kişiler ödemektedir.
488 sayılı Damga Vergisi Kanununa göre yıllara yaygın inşaat ve onarım işlerinde damga vergisine tabi başlıca işlemler şu şekildedir (Durna, 2008:79): -Sözleşmeler, taahhütnameler ve temliknamelerden belli parayı ihtiva edenler, - Makbuzlar ve diğer kağıtlar bölümünde hakediş ödemeleri, -Avanslar (henüz hakediş raporuna bağlanmayan ödemeler).
Yıllara Yaygın Olan İnşaat ve Onarım İşlerinde Kazancın Beyanı
Yıllara yaygın inşaat ve onarım işlerinden elde edilen kazançlar işin tamamlandığı yılın kazancı sayılır ve vergilendirilir.