Mantığın Gelişimi Dersi 2. Ünite Sorularla Öğrenelim
Megara Ve Stoa Mantığı
- Özet
- Sorularla Öğrenelim
Stoa mantığı nedir? Nasıl ortaya çıkmıştır?
Aristoteles’in ardından mantıkta ilk kapsamlı yenilik hareketi Megara okulunun devamı sayılan Stoa okulunda gerçekleşmiştir. Stoa mantıkçıları Megara mantıkçıları ile benzer bir mantık yaklaşımını benimsemiş ve erken Stoa okulunun sonunda bu ortak yaklaşımı temel alan bir mantık sistemi ortaya koymuşlardır. Bu nedenle, Megara ve Stoa okulları mantıkçılarının geliştirdiği mantığı Stoa mantığı olarak adlandırılmaktadır.
Megara ve Stoa mantıkçıları neden birlikte anılmaktadır?
Megara ve Stoa mantıkçıları, hem ele aldıkları mantık sorunları hem de yaklaşım biçimleri bakımından birbirine yakındır. Dolayısıyla, mantık tarihinde genellikle yapıldığı gibi, bu iki okulu birlikte ele alacağız. Bu okullardan birini vurgulamak istediğimizde, Stoa mantıkçıları ve Megara mantıkçıları gibi ifadeler kullanılmaktadır.
Magera Okulu kim tarafından kurulmuştur?
Megara Okulu Sokrates’in bir öğrencisi olan Megara’lı Öklid tarafından kurulmuştur (Bu düşünür aynı adı taşıyan matematikçi ile karıştırılmamalıdır). Öklid’in Elea Okulu’nun, özellikle Parmenides’in, etkisinde olduğu görülmektedir.
Megar Okulu’nda hangi önemli mantıkçılar yetişmiştir?
Megara Okulu’nda başta Diodorus Kronus ve Philo olmak üzere önemli mantıkçılar yetişmiştir.
Megara Okulu’nda mantığın nasıl bir önemi vardır?
Megara Okulu’nda mantığa önem verildiği bilinmektedir. Bu durum abartılı bazı söylentilere de yol açmıştır. Laertius’un da aktardığı bir söylentiye göre, Diodorus bir saray daveti sırasında kendisine yöneltilen bir mantık sorusunu yanıtlayamadığı için intihar ederek yaşamına son vermiştir.
Eubulides tarafından ele alınan mantık çatışkıları nelerdir?
1. Şimdi söylediğim yanlıştır önermesi doğru mu, yoksa yanlış mıdır? 2. Kardeşini tanıdığını söylüyorsun ama az önce gelen başı örtülü adam senin kardeşindi. 3. Kaç saçı olan bir adam kel değildir? 4. Bir şeyi kaybetmemişsen o hâlâ senindir. Boynuzlarını kaybetmediğine göre senin boynuzların var. Bunlardan ilkinde, doğru mu yanlış mı olduğuna karar vermeye çalışacağımız önermenin bir parçası, (Şimdi söylediğim önerme) parçası olduğu önermeyi işaret etmektedir. İkinci sorun, aynı varlığa işaret eden iki ifade ile birbiriyle çelişir görünen iki doğru önerme ileri sürülebileceğine ilişkindir. Kardeşin ve Az önce gelen başı örtülü adam aynı kişiye işaret ettiğine göre, Kardeşini tanıdığınısöylüyorsun ve Az önce gelen başı örtülü (ve senin tanımadığın) adam senin kardeşindi. Önermeleri çelişmektedir. Çünkü aynı kişiyi hem tanıdığımızı hem de tanımadığımızı söylemekteyiz. Üçüncü sorun, uzun, akıllı, kalabalık gibi pek çok sıfatın, yığın, şehir gibi pek çok genel terimin hangi durumlara uygulanabileceğinin belirlenmesindeki güçlüğe işaret etmektedir. Boyu ne kadar olan bir insan uzun boyludur? Kaç kişinin yaşadığı bir yer şehirdir? gibi sorulara yanıt vermek zordur. Dördüncü sorun, bazı önermelerin, soruların örtük pek çok ön varsayım içerebileceğine dikkat etmemiz gerektiğini göstermektedir. Boynuzlarımı kaybetmedim diyen biri Boynuzlarım vardı ön varsayımını kabul etmiş sayılırsa hâlâ boynuzlarının olduğunu kabul etmek zorunda kalacaktır.
Stoa Okulu hangi dönemlerden oluşmaktadır?
Tarihsel gelişimine uygun olarak Stoa Okulu üç dönemde ele alınır: Erken Stoa okulun İ.Ö III. yüzyıldaki kuruluş dönemidir. Orta Stoa Okulun İ.Ö II. yüzyıldaki dönemidir. Bu dönemde okul Latinleşmeye başlamıştır. Geç Stoa veya İmparatorluk Stoası Dönemi ise okulun merkezinin Roma olduğu İ.S. I. ve II. yüzyıllardaki dönemdir.
Stoa mantığı konusundaki çalışmalar hangi nedenlerden dolayı ikinci kaynaklara dayanmak zorunda kalmıştır?
Stoa mantığı konusundaki çalışmalar büyük ölçüde ikinci kaynaklara dayanmak zorundadır. Bunun iki nedeni sayılabilir İlk olarak, okulunda mantık konusunda yaratıcı çalışmalar okulun ilk dönemi ile sınırlı kalmıştır. Daha sonraki dönemlerde Stoalılar pratik felsefe ve retorik konularına yönelmiş ve kendilerinden öncekilerin mantık çalışmalarını sürdürmemişlerdir. Dolayısıyla Stoa mantığını oluşturan özgün eserler çoğaltılmamış ve sonraki nesillere ulaşamamıştır. İkinci olarak, Aristoteles Okulu’nun sadece mantıkta değil felsefenin tümünde gitgide gücünü arttırarak diğer tüm okulları gölgede bırakması, Stoa mantıkçıları dışındaki mantıkçıları da Stoa mantığına ilgiyle yaklaşmaktan alıkoymuş olabilir.
Aristoteles mantığı ile Megara-Stoa mantığı hangi noktalarda farklılaşmaktadır?
Aristoteles mantığı ile Megara-Stoa mantığının bazı noktalarda farklılaştığı doğrudur. Bu noktalardan ikisi öne çıkmaktadır: İlk olarak, Peripatetikler mantığı felsefenin bir aracı olarak görürken, Stoalılar mantığı etik ve fizik ile birlikte felsefenin parçalarından biri olarak görmekteydi. Hemen tüm Stoalılar felsefenin bu parçalardan oluştuğunda anlaşırken felsefenin parçalarının hangi sıra ile çalışılması gerektiği konusunda ayrılıyorlardı. İkincisi, Stoa mantığı bir önermeler mantığı, Aristoteles mantığı ise bir terimler mantığıdır. Akıl yürütme biçimlerinin ifadesinde değişkenler Aristoteles’te terimlerin, Khrysipos’ta ise önermelerin yerini tutmaktadır (Akıl yürütme biçimlerini ifade ederken Aristoteles değişkenler olarak harfleri Khrysipos ise sıralama sayılarını kullanmaktadır).
Stoa Mantığının, mantığın gelişimindeki katkıları nelerdir?
1. Çıkarım kuralı fikrini geliştirerek, akıl yürütmeyi Aristoteles’ten farklı bir yaklaşımla ele almışlardır. 2. Önerme eklemlerinin doğru yorumunun ne olması gerektiği konusunu tartışmaya açmışlar ve bu konuda ilk yaklaşımları ortaya koymuşlardır. 3. Çatışkılar (paradokslar) ortaya koyarak, felsefi düşünmenin anahtar kavramlarının anlamlarını açıkça belirlemenin güçlüğüne dikkati yöneltmişlerdir. 4. Kiplikleri (modaliteler) tanımlamaya girişmişler, kipli önermelerin özelliklerinin ve kipli önermeler arasındaki ilişkilerin bu tanımlar temelinde araştırılmasının yolunu açmışlardır. 5. Lekton kavramını ortaya atarak bugünkü önerme kavrayışının başlangıç adımını atmışlardır.
Stoa düşünürleri im (işaret), imlenen (işaret edilen) ve imin anlamını nasıl ele almışlardır?
Stoa düşünürleri im (işaret), imlenen (işaret edilen) ve imin anlamını ayırt etmişlerdir. Stoalılara göre im ve imlenen fiziksel nesnelerdir. Bu ikisinin fiziksel nesneler olarak kabul edilmesinin açıklaması im, örneğin, ağızdan çıkan ses veya bir yüzeyde bırakılan bir leke türünden bir nesnenin anlaşılmasıdır. İmlenen ise im ile ilişkili olan nesnedir. Stoalılar adcı felsefe anlayışına uygun olarak bu nesnenin her zaman fiziksel bir nesne olacağını kabul etmektedir. Anlam ise fiziksel bir nesne değildir. Her imin anlamı bir lektondur. Bir imin anlamı fiziksel bir nesne olmamasının yanı sıra zihindeki bir imge de değildir. Her kişinin zihnindeki imge o kişiye özeldir. Dolayısıyla imge özneldir. Lekton ise nesneldir.
Lekton nasıl ele alınmaktadır? Türleri nelerdir?
Lekton tam ve eksik olmak üzere ikiye ayrılır: Eksik lekton konu ve yüklemdir. Tam lekton tek başına bir anlam iken eksik lekton başka unsurlarla tamamlanmayı gerektirir. Örneğin, ‘yazıyor’ sözü ile dile getirilen lekton kimin yazdığının da bildirilmesini gerektirir. Eksik lekton özne (konu) ve yüklemdir. Mantık bakımından önemli olan tam lekton savlanabilir yani önermedir. Sorular, ünlemler önermenin dışındaki tam lekton türlerine örnektir. Stoa mantığında savlanabilir kendi göz önünde bulundurularak söylenebilir olan bir tam lekton olarak tanımlanır.
Savlanabilir kavramı Stoa Mantığında nasıl ele alınmaktadır?
Savlanabilir de basit ve basit olmayan başlığı altında incelenir. Basit savlanabilirlerin bir kısmı belirli, bir kısmı belirsiz, son bir kısmı da ara savlanabilirdir. 1. Belirli savlanabilir belirli bir varlık hakkındadır. Bir savlanabilirin belirli olması konusunun bir işaret zamiri ile belirtilmesidir. Bu kişi yürüyor savlanabiliri belirlidir. Savlanabilir söylenirken bir yandan belirli bir fiziksel nesneye açıkça (el veya başın bir hareketi ile) işaret edilir. 2. Belirsiz savlanabilir bir şey biri gibi bir konusu olan savlanabilirlerdir. Biri yürüyor savlanabiliri belirsiz bir savlanabilirdir. Böyle bir savlanabilirin doğru olması, belirli bir savlanabilirin doğru olmasına bağlıdır. Örneğin, Biri yürüyor savlanabilirinin doğru olması için belirli bir kişi için Bu kişi yürüyor savlanabiliri doğru olması gereklidir. 3. Ara savlanabilirler ne belirli ne de belirsiz olanlardır. Sokrates oturuyor bir ara savlanabilir örneğidir. Bu savlanabilirler belirsiz bir şeyden bahsetmedikleri (sözdizimsel olarak, konuları bir şey biri türünden olmadığı) için belirsiz değildir. Ancak bunların söylenmesi sırasında belirli bir fiziksel nesneye açıkça işaret edilmediği için, bu savlanabilirler belirli de sayılmazlar.
Stoa mantıkçıları önermelerin özelliklerini ve önermeler arasındaki ilişkileri nasıl ele almışlardır?
Stoa mantıkçıları önerme eklemleri üzerinde durarak, önermelerin özelliklerini ve önermeler arasındaki ilişkileri belirlerken önerme eklemlerini göz önünde bulundurmuşlardır. Bu bir önermenin türünü belirlenmesinde o önermenin sözdizimsel ekleminin göz önünde bulundurulması demektir.
Stoa mantıkçıları kipli önermeler mantığının oluşmasına yönelik nasıl katkılar getirmişleridir?
Stoa mantığa önemli bir katkısı da kipli önermelerin yorumlanması konusundadır. Stoa mantıkçıları kip kavramlarını tanımlamaya yönelmeleri tutarlı bir kipli önermeler mantığının oluşmasına yönelik bir adım sayılmalıdır. Stoa mantığında kiplerin Megaralı Philo ve Diodorus’un kip anlayışları doğrultusunda ele alındığı anlaşılmaktadır. Megara-Stoa mantıkçılarının üzerinde durduğu kipler olanaklılık, olanaksızlık, zorunluluk ve zorunsuzluk kipleridir. Görüleceği gibi, Stoa mantığında söz konusu kiplerin yorumlanışı özellikle koşul önermelerinin yorumlanışı yakından ilişkilidir.
Stoa Mantığında hangi bileşik önermeler üzerinde durulmuştur?
1. İse ifadesi ile oluşturulan koşul önermeleri, 2. Ve ifadesi ile oluşturulan tümel-evetleme önermeleri, 3. Veya ifadesi ile oluşturulan tikel-evetleme önermeleri, 4. Olduğuna göre ifadesi ile oluşturulan sözdekoşullu önermeler, 5. Çünkü ifadesi ile oluşturulan sebep-sonuç önermeleri, 6. Daha çok ifadesi ile oluşturulan önermeler, 7. Daha az ifadesi ile oluşturulan önermeler.
Diodorus’un koşul eklemi yorumu günümüzde etkili olan mantık ile nasıl bir ilişki içindedir?
Diodorus’un koşul eklemi yorumu bugünkü sıkı gerektirme tanımına benzerdir.
Diodorus’un kipli önermeleri yorumlamasına bakarak bugünkü sıkı gerektirme tanımı ile nasıl bir ilişki kurulabilir?
Buna göre, A ise B önermesinin Diodorus anlamında doğru olması, A ise B önermesinin her zaman Philoanlamında doğru olması demektir. Bu durumda, Dioadorus’un tanımına göre, koşullu önermelerin doğruluk değeri zamana göre değişmez: A ise B önermesinin t1 anında Diodorus anlamında doğru olmasının, t2 anında doğru olmasının da anlamıA ise B önermesinin her zaman Philo anlamında doğru olmasıdır. Dolayısıyla, Diodorus Philo’nun tanımının doğurduğu birbirine bağlı (1) ve (2) güçlüklerini aşmış olur. Ancak Didorus’un tanımı (3) güçlüğünü engelleyemez. Eğer B her zaman doğru bir önerme ise, A önermesi ne olursa olsun, A ise B önermesi her zaman Philo anlamında doğru bir koşullu önerme olur. Dolayısıyla, A ise B önermesi Diodorus anlamında doğru bir koşullu önerme olur. Eğer A her zaman yanlış bir önerme ise, B önermesi ne olursa olsun, A ise B önermesi de Philo anlamında her zaman doğru olur. Dolayısıyla, A ise B de önermesi Diodorus anlamında doğru bir koşullu önerme olur. Sonuç olarak, Diodorus koşul önermelerinin doğru olması için ön bileşen ile ard bileşen arasında bir ilgi bulunmasını gerektirmemektedir.
Khrysipos’un bağdaşmazlık anlayışını Stoa mantıkçıları açısından değerlendiriniz?
1. Stoalılar genel olarak Eğer ortalık aydınlıksa ortalık aydınlıktır türündeki önermeleri doğru kabul ettiğinden, mantıkça veya biçimce bağdaşmazlığın Khrysipos’un bağdaşmazlık anlayışında içerildiğini söyleyebiliriz. Dolayısıyla, önbileşen ard bileşenin değili ile çelişik önermeler olduğunda koşul önermesi doğrudur. 2. Eğer Platon yürüyorsa, Platon hareket ediyor türündeki önermeler de doğru kabul edildiğinden, çözümlemeli (analitik) bağdaşmazlığın Khrysipos’un bağdaşmazlık anlayışında içerildiğini söyleyebiliriz. Dolayısıyla, ard bileşen ön bileşende geçen bir kavramın tanımı gereği elde edilen bir önerme olduğunda koşul önermesi doğrudur. 3. Eğer gündüz ise, ortalık aydınlıktır türündeki önermeler de doğru kabul edildiğinden, deneyce (empirik) bağdaşmazlığın da Khrysipos’un bağdaşmazlık anlayışında içerildiğini söyleyebiliriz. Dolayısıyla, örneğin ön bileşen ard bileşenin nedeni olduğunda koşul önermesi doğrudur.
Tümel-evetlemeli önermenin Stoa mantığında yorumlanışı Aulus Gellius’a göre nasıldır?
Tümel-evetlemeli önermenin Stoa mantığında yorumlanışı Aulus Gellius’a göre şöyledir: Her tümelevetlemede, eğer [bileşenler arasında] bir önerme yanlış ise, diğerleri doğru olsa bile, bütünü yanlıştır denir. Burada dikkat çeken bir nokta, tümel-evetlemenin ikiden fazla bileşenle yapılmasına da verilmesidir. A olduğuna göre B biçiminde ifade edilen sözde-koşul önermeleri ile A nedeniyle B biçiminde ifade edilen neden önermeleri koşul önermeleri üzerinden anlaşılır: 1. A olduğuna göre B sözde-koşul önermesinin doğru olması için; • (i) B önermesi A önermesinden çıkmalı ve • (ii) A doğru olmalıdır. 2. A nedeniyle B neden önermesinin doğru olması için hem (i) ve (ii) koşulları sağlanmalı, hem de B nedeniyle A önermesi yanlış olmalıdır.
Stoa mantıkçıları çıkarımı nasıl tanımlamaktadırlar?
Stoa mantıkçıları çıkarımıöncüller ve sonuç önermesinden oluşan bir sistem olarak tanımlamaktadır. Öncüller sonuç önermesine ulaşabilmek için kabul edilmiş olan önermeler, sonuç önermesi ise öncüllerin ortaya koyduğu önermedir. • Gündüz ise aydınlıktır. • Gündüzdür. • O hâlde, aydınlıktır. çıkarımın da, ‘Gündüz ise aydınlıktır’ ve ‘Gündüzdür’ önermeleri çıkarımın öncülleri, ‘Aydınlıktır’ önermesi ise çıkarımın sonuç önermesidir.
Stoa mantıkçıları tasım sistemini nasıl ortaya koymuşlardır?
Stoa mantıkçıları tasım sistemini geçerli saydıkları çıkarım kalıplarını sıralayarak ve önerme değişkenleri kullanarak ortaya koymuşlardır.
Stoa mantıkçıları çıkarımları nasıl sınıflandırmışlardır?
Stoa mantıkçıları çıkarımları önce geçerli ve geçersiz olarak, geçerli çıkarımları doğru ve yanlış olarak ayırdıktan sonra, özel birtakım şartları sağlayan doğru çıkarımların tanıtlayıcı çıkarımlar olarak belirlemişlerdir. Bir çıkarımın geçerli olması(yani Stoa mantığındaki anlamıyla bir tasım olması), çıkarımın öncüllerinin tümel evetlemesi ile sonuç önermesinden oluşan koşul önermesinin her zaman doğru olmasıdır. Bir çıkarım hem geçerli hem de tüm öncülleri doğru ise, bu çıkarımın da doğru bir çıkarımdır. Dolayısıyla, yanlış çıkarım, ya geçersiz bir çıkarım ya da en az bir öncülü yanlış olan bir çıkarımdır. Böylece, sonuç önermesi yanlış olan bir çıkarımın yanlış bir çıkarım olması gerektiği anlaşılır.
Stoa mantıkçılarının ortaya koydukları tanıtlanamaz çıkarımlar nelerdir?
• Birinci tip: Birincisi ise ikincisi. Birincisi. O hâlde ikincisi Örnek: Gündüz ise ortalık aydınlıktır. Gündüzdür. O hâlde, ortalık aydınlıktır. • İkinci tip: Birincisi ise ikincisi. İkinci değil. O hâlde birinci değil. Örnek: Gündüz ise ortalık aydınlıktır. Ortalık aydınlık değil. O hâlde gündüz değil. • Üçüncü tip: İkisi birden değil: Birincisi ve ikincisi. Birincisi. O hâlde ikincisi değil. Örnek: İkisi birden değil: Gündüzdür ve gecedir. Gündüzdür. O hâlde, gece değil. • Dördüncü tip: Ya birincisi ya da ikincisi. Birincisi. O hâlde ikincisi değil. Örnek: Ya gündüz ya da gecedir. Gündüzdür. O hâlde, gece değil. • Beşinci tip: Ya birincisi ya da ikincisi. Birincisi değil. O hâlde ikincisi. Örnek: Ya gündüz ya da gecedir. Gece değil. O hâlde, gündüz.
"Diodorus Kronus ve Philo, ............. okulunda yetişen en önemli mantıkçılardır." Boşluğu doldurunuz.
Megara
Megara Okulu
Megara Okulu Sokrates’in bir öğrencisi olan Megara’lı Öklid (M.Ö. yaklaşık
430-360) tarafından kurulmuştur (Bu düşünür aynı adı taşıyan matematikçi ile
karıştırılmamalıdır). Öklid’in Elea Okulu’nun, özellikle Parmenides’in, etkisinde olduğu görülmektedir. Megara Okulu’nda başta Diodorus Kronus ve Philo
olmak üzere önemli mantıkçılar yetişmiştir. Megara Okulu’nda mantığa önem
verildiği bilinmektedir. Bu durum abartılı bazı söylentilere de yol açmıştır.
Laertius’un da aktardığı bir söylentiye göre, Diodorus bir saray daveti sırasında
kendisine yöneltilen bir mantık sorusunu yanıtlayamadığı için intihar ederek
yaşamına son vermiştir.
"..................göre mantık felsefenin bir aracı, Stoalılara göre mantık etik
ve fizik ile birlikte felsefenin parçalarından biridir."
Boşluğa doldurunuz.
Aristotelesçilere
Aristoteles mantığı ile Megara-Stoa mantığının bazı noktalarda farklılaştığı doğrudur. Bu noktalardan ikisi öne çıkmaktadır: İlk olarak, Peripatetikler
mantığı felsefenin bir aracı olarak görürken, Stoalılar mantığı etik ve fizik
ile birlikte felsefenin parçalarından biri olarak görmekteydi. Hemen tüm Stoalılar felsefenin bu parçalardan oluştuğunda anlaşırken felsefenin parçalarının hangi sıra ile çalışılması gerektiği konusunda ayrılıyorlardı. İkincisi, Stoa
mantığı bir önermeler mantığı, Aristoteles mantığı ise bir terimler mantığıdır.
Akıl yürütme biçimlerinin ifadesinde değişkenler Aristoteles’te terimlerin,
Khrysipos’ta ise önermelerin yerini tutmaktadır (Akıl yürütme biçimlerini ifade ederken Aristoteles değişkenler olarak harfleri Khrysipos ise sıralama
sayılarını kullanmaktadır.).
"Stoa mantığında temel bir kavram olan ............ imin nesnel anlamı demektir."
Boşluğu doldurunuz.
Lekton
Stoa düşünürleri im (işaret), imlenen (işaret edilen) ve imin anlamını ayırt etmişlerdir. Stoalılara göre im ve imlenen fiziksel nesnelerdir. Bu ikisinin fiziksel
nesneler olarak kabul edilmesinin açıklaması im, örneğin, ağızdan çıkan ses veya
bir yüzeyde bırakılan bir leke türünden bir nesnenin anlaşılmasıdır. İmlenen ise
im ile ilişkili olan nesnedir. Stoalılar adcı felsefe anlayışına uygun olarak bu nesnenin her zaman fiziksel bir nesne olacağını kabul etmektedir. Anlam ise fiziksel bir
nesne değildir. Her imin anlamı bir lektondur. Bir imin anlamı fiziksel bir nesne
olmamasının yanı sıra zihindeki bir imge de değildir. Her kişinin zihnindeki imge
o kişiye özeldir. Dolayısıyla imge özneldir. Lekton ise nesneldir.
Stoa mantığıyla ilgili güvenilir kaynakların başta gelenleri şüpheci düşünür
....................(yaklaşık M.Ö. 210-160) ve M.Ö. 3. yüzyılda yaşamış ve ilkçağ
düşünürlerinin hayatlarını anlattığı eseri ile bilinen Diogenes Laertius’tur. Farklı antikçağ mantıkçılarının ve felsefe tarihçilerinin Stoa mantıkçılarına yüklediği
düşüncelerin birbiriyle tutarlı olması sayesinde “Stoa mantığı” diyebileceğimiz bir
mantık sisteminden söz edebilmekteyiz.
Boşluğu doldurunuz.
Sextus Empiricus
Stoa mantığıyla ilgili güvenilir kaynakların başta gelenleri şüpheci düşünür
Sextus Empiricus (yaklaşık M.Ö. 210-160) ve M.Ö. 3. yüzyılda yaşamış ve ilkçağ
düşünürlerinin hayatlarını anlattığı eseri ile bilinen Diogenes Laertius’tur. Farklı antikçağ mantıkçılarının ve felsefe tarihçilerinin Stoa mantıkçılarına yüklediği
düşüncelerin birbiriyle tutarlı olması sayesinde “Stoa mantığı” diyebileceğimiz bir
mantık sisteminden söz edebilmekteyiz.
"Diodorus’un koşul eklemi yorumu bugünkü ............... tanımına benzer" boşluğu doldurunuz.
sıkı gerektirme
Kipli önermeleri yorumlamasına bakarak, Diodorus’un yorumunun bugünkü
sıkı gerektirme tanımına benzediği düşünülebilir. Buna göre, “A ise B” önermesinin Diodorus anlamında doğru olması, “A ise B” önermesinin her zaman Philo
anlamında doğru olması demektir. Bu durumda, Dioadorus’un tanımına göre,
koşullu önermelerin doğruluk değeri zamana göre değişmez: “A ise B” önermesinin t1 anında Diodorus anlamında doğru olmasının, t2 anında doğru olmasının
da anlamı “A ise B” önermesinin her zaman Philo anlamında doğru olmasıdır.
Dolayısıyla, Diodorus Philo’nun tanımının doğurduğu birbirine bağlı (1) ve (2)
güçlüklerini aşmış olur. Ancak Didorus’un tanımı (3) güçlüğünü engelleyemez.
Eğer B her zaman doğru bir önerme ise, A önermesi ne olursa olsun, “A ise B”
önermesi her zaman Philo anlamında doğru bir koşullu önerme olur. Dolayısıyla,
“A ise B” önermesi Diodorus anlamında doğru bir koşullu önerme olur. Eğer A
her zaman yanlış bir önerme ise, B önermesi ne olursa olsun, “A ise B” önermesi
de Philo anlamında her zaman doğru olur. Dolayısıyla, “A ise B” de önermesi Diodorus anlamında doğru bir koşullu önerme olur. Sonuç olarak, Diodorus koşul
önermelerinin doğru olması için önbileşen ile ardbileşen arasında bir ilgi bulunmasını gerektirmemektedir
"................... tasım sistemini geçerli saydıkları çıkarım kalıplarını sıralayarak
ve önerme değişkenleri kullanarak ortaya koymuşlardır." Boşluğu doldurunuz.
Stoa mantıkçıları
Aristoteles’in mantığını kurarken matematikteki çıkarımları, Stoa mantıkçılarının ise gündelik yaşamda ve felsefede izlenen çıkarımları temel aldıkları söylenir. Aristoteles, mantık sistemini oluşturan tasımları koşul önermeleri biçiminde
sunarken, Stoa mantıkçıları geçerli saydıkları çıkarım kalıpları biçiminde sunmuşlardır. Önemli bir nokta, çıkarım kalıplarında kullanılan değişkenlerin önerme değişkenleri olduğudur. Yani, geçerli bir çıkarım kalıbından geçerli bir çıkarım elde etmek için, bu çıkarım kalıbında aynı sıralama sayısının her geçişi yerine
aynı önerme konmalıdır. Hatırlayacağınız gibi, Aristoteles’in mantık sisteminde
değişkenler yerine genel terimler konabilmekteydi. Dolayısıyla, Aristoteles’in tasım mantığı bir ‘terimler mantığı’, Stoalıların geliştirmeye çalıştığı mantık sistemi
ise bir ‘önermeler mantığı’ sistemidir
Megara okulu hakkında bilgi veriniz.
Megara Okulu
Megara Okulu Sokrates’in bir öğrencisi olan Megara’lı Öklid (M.Ö. yaklaşık
430-360) tarafından kurulmuştur (Bu düşünür aynı adı taşıyan matematikçi ile
karıştırılmamalıdır). Öklid’in Elea Okulu’nun, özellikle Parmenides’in, etkisinde olduğu görülmektedir. Megara Okulu’nda başta Diodorus Kronus ve Philo
olmak üzere önemli mantıkçılar yetişmiştir. Megara Okulu’nda mantığa önem
verildiği bilinmektedir. Bu durum abartılı bazı söylentilere de yol açmıştır.
Laertius’un da aktardığı bir söylentiye göre, Diodorus bir saray daveti sırasında
kendisine yöneltilen bir mantık sorusunu yanıtlayamadığı için intihar ederek
yaşamına son vermiştir.
Stoa okulu hakkında bilgi veriniz.
Stoa Okulu
Stoa okulu Megara Okulu’nun bir kolu olup Megara ve Stoa mantıkçıları, hem
ele aldıkları mantık sorunları hem de yaklaşım biçimleri bakımından birbirine
yakındır. Tarihsel gelişimine uygun olarak Stoa Okulu üç dönemde ele alınır: Erken Stoa okulun İ.Ö III. yüzyıldaki kuruluş dönemidir. Orta Stoa Okulun İ.Ö II.
yüzyıldaki dönemidir. Bu dönemde okul Latinleşmeye başlamıştır. Geç Stoa veya
İmparatorluk Stoası Dönemi ise okulun merkezinin Roma olduğu İ.S. I. ve II.
yüzyıllardaki dönemdir. Okulun kurucusu Kition’lu Zenon’dur (yaklaşık İ.Ö. 350-
260). Zenon’un özellikle dil ile ilgilendiği ve dilde birtakım değişiklikler önerdiği
bilinmektedir. Ancak zayıf bir yazar olduğu düşüncesiyle, bu çalışmaları eleştiriye konusu olmuştur (Mates. s.7). Stoa Okulu’nun Zenon’dan sonraki yöneticisi
Kleanthes’tir (İ.Ö. 331-232). Kleanthes Zenon’un düşüncelerini olduğu gibi kabul ederek aktarmıştır. Kleanthes’ten sonra okulun başına Khrysipos (İ.Ö. 280-210)
geçmiştir. Bu düşünür Stoa mantıkçıları arasında apayrı bir yere sahiptir. Stoa
mantığını sistemleştirmeyi başaran Khrysipos oldukça verimli bir yazardır: Diogenes Laertius’a göre 705 civarında kitap yazmıştır ve verdiği listeye göre bunların
119 tanesinin başlığı mantıkla ilgilidir. Bu başlıklara göre Khrysipos “önermeler
mantığının neredeyse her önemli yönünü ele almıştır” (Mates. s.7).
Aristoteles mantığı ile Megara-Stoa mantığının farkları nelerdir?
Aristoteles mantığı ile Megara-Stoa mantığının bazı noktalarda farklılaştığı doğrudur. Bu noktalardan ikisi öne çıkmaktadır: İlk olarak, Peripatetikler
mantığı felsefenin bir aracı olarak görürken, Stoalılar mantığı etik ve fizik
ile birlikte felsefenin parçalarından biri olarak görmekteydi. Hemen tüm Stoalılar felsefenin bu parçalardan oluştuğunda anlaşırken felsefenin parçalarının hangi sıra ile çalışılması gerektiği konusunda ayrılıyorlardı. İkincisi, Stoa
mantığı bir önermeler mantığı, Aristoteles mantığı ise bir terimler mantığıdır.
Akıl yürütme biçimlerinin ifadesinde değişkenler Aristoteles’te terimlerin,
Khrysipos’ta ise önermelerin yerini tutmaktadır (Akıl yürütme biçimlerini ifade ederken Aristoteles değişkenler olarak harfleri Khrysipos ise sıralama
sayılarını kullanmaktadır.).
Lekton kaça ayrılır. Açıklayınız.
Lekton tam ve eksik olmak olmak üzere ikiye ayrılır: Eksik lekton konu ve yüklemdir. Tam lekton tek başına bir anlam iken eksik lekton başka unsurlarla tamamlanmayı gerektirir. Örneğin, ‘yazıyor’ sözü ile dile getirilen lekton kimin yazdığının
de bildirilmesini gerektirir. Eksik lekton özne (konu) ve yüklemdir. Mantık bakımından önemli olan tam lekton “savlanabilir” yani önermedir. Sorular, ünlemler
önermenin dışındaki tam lekton türlerine örnektir. Stoa mantığında savlanabilir
“kendi göz önünde bulundurularak söylenebilir olan bir tam lekton” olarak tanımlanır. Bir savlanabilirin söylenmesi ile bir yargıda bulunuruz. Yargıda bulunma önerme olmayan bir lekton ile gerçekleştirilemez. Barnes’a göre, önermenin “kendi göz
önünde bulundurularak söylenebilir” olması ile bir imin önerme olmasının o imin
biri tarafından söylenmesine bağlı olmamasını sağlanmaktadır (s. 94).
Stoa Mantığında Kipleri açıklayınız.
Stoa Mantığında Kipler
Kipli önermeler ve kipli tasımlar konusuna Aristoteles de geniş yer ayırmıştır. Ancak bu konu Organon’un anlaşılması en güç kısımlarından biridir ve Aristoteles yorumcularına göre çelişkilere yol açmaktadır. Stoa mantığa önemli bir katkısı
da kipli önermelerin yorumlanması konusundadır. Stoa mantıkçıları kip kavramlarını tanımlamaya yönelmeleri tutarlı bir kipli önermeler mantığının oluşmasına yönelik bir adım sayılmalıdır. Stoa mantığında kiplerin Megaralı Philo ve
Diodorus’un kip anlayışları doğrultusunda ele alındığı anlaşılmaktadır. MegaraStoa mantıkçılarının üzerinde durduğu kipler olanaklılık, olanaksızlık, zorunluluk ve zorunsuzluk kipleridir. Görüleceği gibi, Stoa mantığında söz konusu kiplerin yorumlanışı özellikle koşul önermelerinin yorumlanışı yakından ilişkilidir.
Bu nedenle Stoa mantığında bileşik önermelerden önce kip anlayışını ele alıyoruz
Stoa Mantığında Bileşik Önermeler nelerdir?
Stoa Mantığında Bileşik Önermeler
Laertius’a göre Stoalılar şu bileşik önermeler üzerinde durmuşlardır:
(1)“İse” ifadesi ile oluşturulan koşul önermeleri,
(2)“Ve” ifadesi ile oluşturulan tümel-evetleme önermeleri,
(3)“Veya” ifadesi ile oluşturulan tikel-evetleme önermeleri,
(4)“Olduğuna göre” ifadesi ile oluşturulan sözde-koşullu önermeler,
(5)“Çünkü” ifadesi ile oluşturulan sebep-sonuç önermeleri,
(6)“Daha çok” ifadesi ile oluşturulan önermeler,
(7)“Daha az” ifadesi ile oluşturulan önermeler.
STOA MANTIĞINDA ÇIKARIMLAR nelerdir?
STOA MANTIĞINDA ÇIKARIMLAR
Çıkarımların sistemli biçimde ele alınması Aristoteles için olduğu gibi Stoa mantıkçıları için de mantığın ayrı bir temel kısmını oluşturur. Stoa mantıkçıları çıkarımı “öncüller ve sonuç önermesinden oluşan bir sistem” olarak tanımlamaktadır.
Öncüller sonuç önermesine ulaşabilmek için kabul edilmiş olan önermeler, sonuç
önermesi ise öncüllerin ortaya koyduğu önermedir.
Gündüz ise aydınlıktır.
Gündüzdür.
O hâlde, aydınlıktır.
çıkarımında, ‘Gündüz ise aydınlıktır’ ve ‘Gündüzdür’ önermeleri çıkarımın öncülleri, ‘Aydınlıktır’ önermesi ise çıkarımın sonuç önermesidir (Laertius, VII, 76).
Aristoteles’in mantığını kurarken matematikteki çıkarımları, Stoa mantıkçılarının ise gündelik yaşamda ve felsefede izlenen çıkarımları temel aldıkları söylenir. Aristoteles, mantık sistemini oluşturan tasımları koşul önermeleri biçiminde
sunarken, Stoa mantıkçıları geçerli saydıkları çıkarım kalıpları biçiminde sunmuşlardır. Önemli bir nokta, çıkarım kalıplarında kullanılan değişkenlerin önerme değişkenleri olduğudur. Yani, geçerli bir çıkarım kalıbından geçerli bir çıkarım elde etmek için, bu çıkarım kalıbında aynı sıralama sayısının her geçişi yerine
aynı önerme konmalıdır. Hatırlayacağınız gibi, Aristoteles’in mantık sisteminde
değişkenler yerine genel terimler konabilmekteydi. Dolayısıyla, Aristoteles’in tasım mantığı bir ‘terimler mantığı’, Stoalıların geliştirmeye çalıştığı mantık sistemi
ise bir ‘önermeler mantığı’ sistemidir.
Stoa mantığının geliştiği ve sistemleştiği dönem hangi dönemdir?
Stoa mantığının geliştiği ve sistemleştiği dönem Erken Stoa Dönemidir.
Mantık çalışmaları daha sonra azalarak yerini etik ve retorik çalışmalarına bırakmıştır. Dolayısıyla, burada sadece Erken Stoa Dönemi düşünürlerini ele alacağız. Bu dönem Stoa düşünürlerinin mantıkla ilgili pek çok çalışma yaptıkları
bilinmekle birlikte, bu düşünürlerin özgün eserlerinden sadece çok azı bugüne
ulaşmıştır. Dolayısıyla Stoa mantığı konusundaki çalışmalar büyük ölçüde ikinci kaynaklara dayanmak zorundadır. Bunun iki nedeni sayılabilir.
“Barbara” olarak adlandırılan tasım biçimini açıklayınız.
Aristoteles’ten örnek olarak sonradan “Barbara” olarak adlandırılan tasım biçimini ele alalım: PaM, MaS; O hâlde PaS. Bu tasım biçiminde geçen S, M ve P ifadeleri terim değişkenleridir. Yani bu değişkenlerin yerine konabilecek ifadeler (bir
başka deyişle, bu değişkenlerin alabileceği değerler) terimlerdir. Bu değişkenler
birer terimi değer aldığında bir tasım elde edilir. S: Sokrates, M: İnsan, P: Ölümlü
olduğunda, elde edeceğimiz tasım “Tüm insanlar ölümlüdür. Sokrates insandır. O
hâlde Sokrates ölümlüdür” tasımıdır
Khrysipos’un beş temel çıkarımını açıklayınız.
Stoa mantığından bir örnek olarak Khrysipos’un beş temel çıkarımından birini ele alalım. Birincisi ise ikincisi. Birincisi. O hâlde ikincisi. Bu çıkarım kalıbında
geçen “birincisi” ve “ikincisi” ifadeleri önerme değişkenleridir. Yani bu değişkenlerin alabileceği değerler önermelerdir. Birincisi yerine “Gündüzdür”, ikincisi yerine
“Hava aydınlıktır” önermeleri konduğunda elde edeceğimiz çıkarım “Gündüz(dür)
ise hava aydınlıktır. Gündüzdür. O hâlde, hava aydınlıktır.” çıkarımıdır
Stoa Mantığının katkıları nelerdir?
Stoa Mantığını, mantığın gelişimindeki en önemli sayılan
katkılarının bazıları şunlardır:
(1)“Çıkarım kuralı” fikrini geliştirerek, akıl yürütmeyi Aristoteles’ten farklı bir
yaklaşımla ele almışlardır.
(2)Önerme eklemlerinin doğru yorumunun ne olması gerektiği konusunu
tartışmaya açmışlar ve bu konuda ilk yaklaşımları ortaya koymuşlardır.
(3)Çatışkılar (paradokslar) ortaya koyarak, felsefi düşünmenin anahtar kavramlarının anlamlarını açıkça belirlemenin güçlüğüne dikkati yöneltmişlerdir.
(4)Kiplikleri (modaliteler) tanımlamaya girişmişler, kipli önermelerin özelliklerinin ve kipli önermeler arasındaki ilişkilerin bu tanımlar temelinde
araştırılmasının yolunu açmışlardır.
(5)Lekton kavramını ortaya atarak bugünkü önerme kavrayışının başlangıç
adımını atmışlardır.
Stoa ya göre anlam anlayışını açıklayınız.
ANLAM ANLAYIŞI
Stoa düşünürleri im (işaret), imlenen (işaret edilen) ve imin anlamını ayırt etmişlerdir. Stoalılara göre im ve imlenen fiziksel nesnelerdir. Bu ikisinin fiziksel
nesneler olarak kabul edilmesinin açıklaması im, örneğin, ağızdan çıkan ses veya
bir yüzeyde bırakılan bir leke türünden bir nesnenin anlaşılmasıdır. İmlenen ise
im ile ilişkili olan nesnedir. Stoalılar adcı felsefe anlayışına uygun olarak bu nesnenin her zaman fiziksel bir nesne olacağını kabul etmektedir. Anlam ise fiziksel bir
nesne değildir. Her imin anlamı bir lektondur. Bir imin anlamı fiziksel bir nesne
olmamasının yanı sıra zihindeki bir imge de değildir. Her kişinin zihnindeki imge
o kişiye özeldir. Dolayısıyla imge özneldir. Lekton ise nesneldir
İm nedir?
İm bir birey adı olduğunda, imlenen söz konusu olan bireydir. Birey adının
anlamı ise sadece o bireyin sağladığı bir niteliktir. Örneğin, ‘Aristoteles’ birey adı
Aristoteles’i imler. ‘Aristoteles’ birey iminin anlamı ise sadece Aristoteles tarafından sağlanan ‘Mantık biliminin kurucusu olma’ gibi bir özelliktir. Ağızdan çıkan
bir söz olarak ‘Cato yürüyor’ imi bir fiziksel nesnedir. Bu tümcenin hakkında olduğu Cato da bir fiziksel nesnedir. Bu imin anlamı ise Cato’nun yürüdüğüne dair
önermedir. Doğru ya da yanlış olan, ağızdan çıkan ‘Cato yürüyor’ sözü değil, bu
söz ile bildirilen önermedir.
Savlanabiliri açıklayınız.
Savlanabilir de basit ve basit olmayan başlığı altında incelenir. Basit savlanabilirlerin bir kısmı belirli, bir kısmı belirsiz, son bir kısmı da ara savlanabilirdir.
(1)Belirli savlanabilir belirli bir varlık hakkındadır. Bir savlanabilirin belirli
olması konusunun bir işaret zamiri ile belirtilmesidir. “Bu kişi yürüyor”
savlanabiliri belirlidir. Savlanabilir söylenirken bir yandan belirli bir fiziksel nesneye açıkça (el veya başın bir hareketi ile) işaret edilir.
(2)Belirsiz savlanabilir “birşey” “biri” gibi bir konusu olan savlanabilirlerdir.
“Biri yürüyor” savlanabiliri belirsiz bir savlanabilirdir. Böyle bir savlanabilirin doğru olması, belirli bir savlanabilirin doğru olmasına bağlıdır. Örneğin, “Biri yürüyor” savlanabilirinin doğru olması için belirli bir kişi için
“Bu kişi yürüyor” savlanabiliri doğru olması gereklidir.
(3)Ara savlanabilirler ne belirli ne de belirsiz olanlardır. “Sokrates oturuyor”
bir ara savlanabilir örneğidir. Bu savlanabilirler belirsiz bir şeyden bahsetmedikleri (sözdizimsel olarak, konuları “birşey” “biri” türünden olmadığı)
için belirsiz değildir. Ancak bunların söylenmesi sırasında belirli bir fiziksel nesneye açıkça işaret edilmediği için, bu savlanabilirler belirli de sayılmazlar (Barnes, ss. 96 vd.)