aofsoru.com

Vergi Yargılaması Hukuku Dersi 6. Ünite Özet

Yargı Kararlarına Karşı Başvuru Yolları (Kanun Yolları-Temyiz)

Yargı Kararlarına Karşı Başvuru Yolları

Uyuşmazlıklara bakmakla görevli ilk derece mahkemelerinin verdikleri nihaî (son) kararların hukuka ve gerçeğe uygunluğunun denetiminin sağlanması amacıyla bazı başvuru yolları benimsenmektedir. Bu başvurulardan bazıları ilk derece mahkemesi ve/ya da istinaf merciinin kararının denetimi amacıyla bir üst yargı merciine; bazıları da kararı veren yargı organına yapılmaktadır.

Kanun Yolu Kavramı

Mahkeme kararlarının, her ne sebeple olursa olsun, yapılmış usûlsüzlüklerin, yanılmaların, hataların düzeltilmesi, kanuna ve hukuka uygunluğunun sağlanması amacıyla bir üst derece yargı mercii tarafından incelenebilmesi için taraflara çeşitli hukukî başvuru yolları tanınmaktadır. Bu yollar doktrinde ve pozitif hukukta genel olarak kanun yolları diye adlandırılmaktadır.

Davanın taraflarına tanınan hukukî bir yol olan Kanun yolu, mahkemelerce verilen nihaî (son) kararların (hükümlerin) üst derece yargı organları veya doğrudan doğruya kararı veren yargı organı tarafından yeniden incelenmesi, hukukî denetiminin yapılması ve gerekli görülürse değiştirilmesidir. Bu yol ile yanlış olarak verildiği ileri sürülen yargı kararlarının yeniden incelenmesi ve değiştirilmesi sağlanmaktadır.

Kanun Yollarının Sınıflandırılması

Kanun yolları, olağan kanun yolları ve olağanüstü kanun yolları olmak üzere iki grupta toplanmaktadır.

Mahkemelerin verdiği nihaî kararların kesinleşmesine engel olan kanun yollarına olağan kanun yolu denilmektedir. Yargı kararına karşı olağan kanun yollarına başvurulması, o kararın kesinleşmesini önlemektedir. Kararın kesinleşmesi, ancak olağan kanun yoluna süresi içinde başvurulmaması ya da başvurulup da talebin reddedilmesi hâlinde mümkündür. Olağan kanun yolları arasında, temyiz ve istinaf (ile kararın düzeltmesi) yer almaktadır.

Kesinleşmiş kararlara karşı tanınmış olan kanun yoluna ise olağanüstü kanun yolu denilmektedir. Olağanüstü kanun yolu, yargılamanın yenilenmesidir. Yargılamanın yenilenmesi yoluna, verilen hükmün kesinleşmesine rağmen, yargılamanın yeniden yapılmasını sağlamak amacıyla başvurulmaktadır.

Temyiz incelemesinden geçmeden kesinleşen kararlara karşı Danıştay Başsavcısının başvurabileceği kanun yararına temyiz yolu da kesinleşmiş kararlara karşı başvurulan bir yol olması nedeniyle olağanüstü kanun yolu olarak nitelendirilmektedir.

Vergi yargısında, kural olarak, üç mercili ve iki dereceli bir yapılanma söz konusudur. Vergi mahkemesinin kararına karşı, davanın konusuna göre, tek hâkim tarafından verilen kararlar için bölge idare mahkemesi nezdinde itiraz yoluna; kurul hâlinde verilen kararlara karşı ise, Danıştay’a temyiz yoluna başvurma imkânı vardır. Bu itibarla, tek hâkimle verilen kararlar bölge idare mahkemesinin kararı ile kurul hâlinde verilen kararlar ise, Danıştay’ın vereceği karara göre kesinleşmektedir. Ancak, yeni düzenleme ile idarî/vergi yargısında köklü bir değişiklik yapılmıştır. Buna göre, vergi yargısı üç mercili üç dereceli hale getirilmiştir. Bu yapılanma gerçekleştikten sonra, Bölge İdare Mahkemeleri istinaf mercii olarak görev yapacaktır. Bu değişiklik ve düzenlemeden sonra, itiraz kanun yolu yerine istinaf kanun yolu sisteme dahil edildi; bu kanun ylou denetiminde verilen kararların bir kısmının temyiz kanun yolu denetime tabi olması sağlandı. İstinaf kanun yolunun uygulamaya başlamasından sonra kararın düzeltilmesi kanun yolu sona ermektedir.

Temyiz

Temyiz, olağan kanun yollarından en önemlisidir. Çünkü temyiz talepleri, vergi yargılaması hukukunda en yüksek dereceli yargı mercii olan Danıştay tarafından incelenip karara bağlanmaktadır.

Kural olarak, temyiz yolunda Danıştay dava dairelerinin nihaî kararları ile bölge idare mahkemelerinin istinaf incelemesi sonucunda ve İdari Yargılama Usûlü Kanunu’nun 46’ncı maddesinde belirtilen davalar hakkında verdikleri kararların hukuka uygunluğu denetlenmektedir. Temyiz yolunda hüküm mahkemesince incelenen vakıalar/olgular, kural olarak, yeniden inceleme konusu yapılamaz. Temyiz incelemesinde işin maddî yönü ile değil, hukukî yönü ile ilgilenilmektedir. Bu bağlamda, kararın hukuka ve usûle uygun olarak verilip verilmediği araştırılmaktadır.

Temyiz Mercii

1982 Anayasası’nın 155’inci maddesinde; “Danıştay, idari mahkemelerce verilen ve kanunun başka bir idari yargı merciine bırakmadığı karar ve hükümlerin son inceleme merciidir. Kanun’da gösterilen belli davalara da ilk ve son derece mahkemesi olarak bakar” denilmek suretiyle yüksek mahkemeler arasında yer alan Danıştay’ın hem idarî mahkemelerce verilen hem de kendisinin ilk derece mahkemesi olarak verdiği kararların temyiz mercii olduğu belirtilmektedir.

Vergi yargılaması hukuku alanında, temyiz mercii Danıştay’dır.

Temyiz Edilebilecek Kararlar

Danıştay dava dairelerinin nihaî kararları ile bölge idare mahkemelerinin istinaf incelemesi sonucunda ve İdari Yargılama Usûlü Kanunu’nun 46’ncı maddesinde belirtilen davalar hakkında verdikleri kararlara karşı, başka kanunlarda aksine hüküm bulunsa dahi, temyiz yoluna gidilebilir. Vergi yargılaması hukuku bakımından önem arz eden üç tür karar söz konusudur:

  • Bunlardan birincisi, düzenleyici işlemlere karşı açılan iptal davalarına ilişkin kararlardır. Bu davalar, kural olarak, Danıştay tarafından ilk derece mahkemesi olarak görülmekte ve karara bağlanmaktadır.
  • İkincisi, konusu yüz bin Türk lirasını aşan vergi davaları, tam yargı davaları ve idarî işlemler hakkında açılan davalara ilişkin istinaf mercii kararlarıdır.
  • Üçüncüsü, 3218 sayılı Serbest Bölgeler Kanunu’nun uygulanmasından doğan davalara ilişkin istinaf mercii kararlarıdır.

Kararların Temyiz Edilebilmesinin Şartları

Kararın temyiz edilebilmesi için;

  • Danıştay dava dairelerinin nihai kararları ile bölge idare mahkemelerinin İdari Yargılama Usûlü Kanunu’nun 46’ncı maddesinde belirtilen davalar hakkında verdikleri kararlardan olması gerekmektedir.

Danıştay dava dairelerinin ilk derece mahkemesi olarak verdiği kararların temyiz mercii kararın ilgisine göre İdari veya Vergi Dava Daireleri Kurullarıdır.

  • • Bir kararın temyiz edilebilmesi için nihaî karar olması gerekir.

Nihaî karar , davayı sonuçlandıran, yargılamayı sona erdiren, mahkemeye işten el çektiren karardır. Nihaî karar, sadece uyuşmazlığı çözen kararlar değildir. İşin özünü karara bağlamadan davayı sonuçlandıran kararlar da nihaî karar kavramı içinde yer almaktadır. Bunlar arasında, “görev, ehliyet, süre yönünden ya da karar verilmesine mahal olmadığına” denilerek davayı sonuçlandıran kararlar bulunmaktadır.

İlk inceleme üzerine Danıştay ya da vergi mahkemelerince verilen kararlardan, yalnız husumete ilişkin olanlar ile dava dilekçesindeki eksiklikler ve avukat olmayan vekil tarafından açılan davalar nedeni ile verilenlere karşı herhangi bir kanun yoluna gidilememektedir. Bunların dışında kalanlar hakkında, ilgisine göre istinaf yoluna başvurulması mümkündür. İlk derece mahkemelerinin verdiği ara kararların, ancak davayı sonuçlandıran nihaî kararla birlikte istinaf edilebilmesi mümkündür.

Temyiz Edilemeyecek Kararlar

Bölge idare mahkemelerinin verdiği her karar temyiz edilemez. Ayrıca, konusu 2019 yılı için yüz 144.000 Türk Lirası’nı aşmayan vergi davalarına ilişkin kararlar hakkında da temyiz yoluna başvurulamaz. Danıştay’ın temyiz incelemesinden geçmiş olan kararlarına karşı ikinci kez temyiz talebinde bulunulamaz. Kararın açıklanması veya yanlışlıkların düzeltilmesi taleplerine ilişkin verilen kararlar temyiz edilemez.

Temyiz Talebinde Bulunabilecekler

Temyiz yoluna ancak, temyiz edilmesi mümkün olan kararda davanın tarafları olarak yer alan kişiler başvurabilmektedir. Vergi dairesi başkanlıkları ile vergi daireleri, Hazine ve Maliye Bakanlığı, Gelir İdaresi Başkanlığınca belirlenen tutarları aşan davalarda Gelir İdaresi Başkanlığının; il özel idareleri ile belediyeler, valilerin muvafakatini almadan, vergi mahkemelerinin kararları aleyhine Danıştay’a temyiz yoluyla başvuramazlar. Ancak, Gelir İdaresi Başkanlığı, tespit edeceği hadlerle sınırlı olmak şartıyla muvafakat verme yetkisini vergi dairesi müdürlüklerinin taraf bulunduğu davalar için vergi dairesi başkanlıklarına veya defterdarlıklara devredebilir.

Temyize Başvurma Şekli ve Usûlü

Danıştay dava daireleri ve bölge idare mahkemelerinin kararlarının temyiz yolu ile Danıştay tarafından incelenebilmesi için, taraflardan birinin Danıştay dava dairesinin ya da istinaf merciinin kararını temyiz etmiş olması gerekir. Çünkü Danıştay’ın kendiliğinden temyiz incelemesi yapması mümkün değildir.

Temyiz Dilekçesi

Temyiz talebinin, Danıştay Başkanlığına hitaben yazılan bir dilekçe ile yapılması gerekir. Temyiz dilekçesinde normal dava dilekçesindeki bilgilere ilaveten dava konusu olay ve verilen karar yazılır. Temyiz sebepleri, gerektiği ölçüde maddî ve hukukî dayanaklar ve deliller gösterilmeli; talep sonucu açık bir şekilde belirtilmelidir. Temyiz dilekçesinde;

  • Tarafların ve varsa velilerinin veya temsilcilerinin ad ve soyadları veya unvanları ve adresleri ile gerçek kişilere ait T.C. kimlik numarasının yazılması gerekir.
  • Davanın ve temyiz edilen kararın konusu açıklanır, sebepleri ve dayandığı deliller gösterilir.
  • Temyiz edilen kararın yazılı bildirim tarihinin gösterilmesi gerekir.
  • Tam yargı davalarına veya vergi uyuşmazlıklarına yahut yargılama giderlerine ilişkin temyiz başvurularında, uyuşmazlık ve temyiz konusu miktarın bildirilmesi gerekir.
  • Vergi uyuşmazlıklarıyla ilgili temyiz başvurularında, vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümler ve bunların zam ve cezaları, cezanın nev’i ve yılı, ihbarnamenin tarih ve sayısı, varsa mükellefin hesap numarası gösterilmelidir.
  • Belgeler temyiz dilekçesine eklenmelidir.

Temyiz Dilekçesinin Verileceği Yer

Temyiz dilekçeleri, ilgisine göre kararı veren bölge idare mahkemesine, Danıştay’a veya bunlara gönderilmek üzere idare veya vergi mahkemesi başkanlıklarına, idare ve vergi mahkemelerinin bulunmadığı yerlerde büyükşehir belediyesi sınırları içerisinde kalıp kalmadığına bakılmaksızın asliye hukuk hâkimliklerine ve yabancı ülkelerde Türk Konsolosluklarına verilebilir.

Temyiz Dilekçesinin Verildiği Merciin Yapacağı İşlemler Temyiz Dilekçesinin Kaydı: Dilekçeler, Danıştay’da Evrak Müdürlüğünce kaydedilir ve Genel Sekreterlikçe görevli dairelere havale edilir. Bölge idare, idare ve vergi mahkemelerinde ise, dilekçelerin evrak bürosunca kaydedilerek ilgili mahkemelere havale edilmesi gerekir.

Harç ve posta ücretleri alınan dilekçenin derhal Temyiz Defterine kaydı yapılır; kayıt tarih ve sayısı dilekçenin üzerine yazılır. Başvurana kayıt tarih ve sayısını gösteren imzalı ve mühürlü, pulsuz bir alındı kâğıdı verilir.

Temyiz Başvurusunun Usûl Yönünden İncelenmesi: Temyiz dilekçesi İdari Yargılama Usûlü Kanunu’nun 3’üncü maddesine uygun olarak düzenlenmemişse, eksikliklerin onbeş gün içinde tamamlanması, kararı veren Danıştay veya bölge idare mahkemesi tarafından ilgiliye tebliğ edilir. Bu sürede eksiklikler tamamlanmazsa, tebligatı yapan merci tarafından temyiz isteminde bulunulmamış sayılmasına karar verilir. Temyiz dilekçesi verilirken gerekli harç ve giderlerin tamamı ödenmemiş ise, kararı veren merci tarafından ilgiliye tamamını ödemesi için yedi günlük süre verilir.

Tebligat İşlemlerinin Yapılması ve Karşılıklı Temyiz: Temyiz süresinde yapılmışsa temyiz dilekçesinin bir nüshası karşı tarafa tebliğ edilir. Ancak temyiz dilekçesinde yürütmenin durdurulması talebi varsa temyiz dilekçesi karşı tarafa tebliğ edilmeden dosyası ile birlikte, yürütmenin durdurulması talebi hakkında karar verilmek üzere, kararı veren bölge idare mahkemesince Danıştay Başkanlığına; Danıştay dava dairesinin ilk derece mahkemesi olarak baktığı davalarda, görevli dairece Vergi Dava Daireleri Kuruluna gönderilir.

Temyiz dilekçesi kendisine tebliğ edilen karşı taraf, tebliğ tarihini izleyen otuz gün içerisinde temyiz dilekçesine dilerse cevap verebilir. Cevap verilmemesi hâlinde, dosya tekemmül eder. Cevap vermek isterse ya yalnızca cevapla yetinir ya da kendisi kararı süresi içinde temyiz etmemiş olsa bile, bu defa düzenleyeceği cevap dilekçesinde temyiz talebinde bulunabilir. Bu takdirde, bu dilekçe temyiz dilekçesi yerine geçer.

Dosyanın İncelenme Merciine Gönderilmesi: Kararı veren Danıştay dava dairesi veya bölge idare mahkemesi, dosya tekemmül ettikten, yani harç ve giderler tamamlandıktan, taraflara gerekli tebligat yapıldıktan, cevap dilekçesi verildikten veya cevap süresi geçtikten sonra, dosyayı dizi listesine bağlı olarak Danıştay’a veya kurula gönderir.

Temyiz Süresi

İdari Yargılama Usûlü Kanunu’nda ve Vergi Usûl Kanunu’nda birbirinden farklı temyiz süreleri vardır.

30 Günlük Temyiz Süresi: Kural olarak, Danıştay dava dairelerinin nihaî kararları ile bölge idare mahkemelerinin İdari Yargılama Usûlü Kanunu’nun 46’ncı maddesinde sayılan davalar hakkında verdikleri kararlara karşı, kararın tebliğ tarihini izleyen otuz gün içinde temyiz yoluna başvurulması mümkündür.

Temyiz dilekçesi karşı tarafa tebliğ edildiğinde, karşı taraf,

  • Dilerse dilekçenin tebliğini izleyen otuz gün içinde cevap verebilir,
  • Dilerse mahkeme kararını daha önce temyiz etmemiş olsa bile düzenleyeceği dilekçesinde temyiz talebinde bulunabilir.

15 Günlük Temyiz Süresi: Takdir komisyonu kararlarına ilişkin olarak verilen vergi mahkemesi kararına karşı on beş gün içinde Danıştay’a temyiz başvurusunda bulunmak mümkündü. Ancak, 18.06.2014 tarih ve 6545 sayılı Kanun ile İdari Yargılama Usûlü Kanunu’nun 45’inci maddesinde yapılan değişiklik sonrasında, vergi mahkemesinin bu konudaki kararlarına karşı, temyiz yoluna değil, istinaf yoluna başvurulması düzenlenmiştir.

7 Günlük Temyiz Süresi: Temyiz dilekçesi verilirken gerekli harç ve giderlerin tamamı ödenmemiş ise, kararı veren merci tarafından ilgiliye tamamını ödemesi için yedi günlük süre verilir.

Temyiz Süresinin Başlangıcı

Temyiz süresi, kararların taraflara veya temyiz dilekçesinin karşı tarafa tebliği tarihini izleyen günden işlemeye başlamaktadır. Temyiz süresi geçtikten sonra, temyiz yoluna başvurulamaz. Süre geçtikten sonra yapılan başvurular üzerine, kararı temyiz edilen mahkemece temyiz talebinin reddine karar verilir.

Temyiz-Bozma Nedenleri

İdari Yargılama Usûlü Kanunu temyiz-bozma nedenlerini üç başlık altında toplamaktadır;

  • Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
  • Hukuka aykırı karar verilmesi,
  • Usûl hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması.

Usûl Kurallarına Aykırılık: Usûl kuralları, davanın açılması, yargılamanın yapılması ve kararın verilmesiyle ilgili yöntem kurallarıdır. Görev ve yetki kuralları usûl kurallarının bir bölümünü oluşturmaktadır. Vergi Usûl Kanunu’na yapılan atıf gereğince, bu Kanun’un ilgili hükümleri de vergi uyuşmazlıkları açısından, vergi yargılaması usûlünün kapsamında yer almaktadır.

Görev Kurallarına Aykırılık: Temyiz incelemesinde görev konusu öncelik taşımaktadır. Bu bağlamda, uyuşmazlığın idarî yargı kolunun görev alanına girip girmediği ile uyuşmazlığın belirli bir idarî yargı organının görev alanına girip girmediği görev kapsamında ele alınmalı ve çözümlenmelidir.

Danıştay, ilk derece mahkemesinin görevi dışında kalan bir konuda karar vermesi ya da görevi içine giren bir davada görevsizlik kararı vermesi hâlinde, kararı bozmaktadır. Görev, kamu düzeni ile ilgilidir; tarafların bozma nedeni olarak ileri sürmelerine gerek yoktur. Vergi mahkemesinde görülmesi gereken bir davanın idare mahkemesinde açılması hâlinde, idare mahkemesinin görevsizlik kararı vererek dosyayı görevli vergi mahkemesine göndermesi gerekir. Görevsizlik nedeniyle dosyanın gönderildiği vergi mahkemesinin de kendisini görevsiz sayması hâlinde, görev uyuşmazlığının, söz konusu mahkeme ile ilk görevsizlik kararını veren mahkeme aynı bölge idare mahkemesinin yargı çevresinde ise, bölge idare mahkemesince; aksi hâlde, Danıştay’ca çözümlenmesi gerekir. Ancak, vergi mahkemesinin görev alanına giren bir dava, idare mahkemesinde açılmış ve idare mahkemesi de görevsizlik kararı vermeyerek, davayı sonuçlandırmış ve nihaî karara bağlamışsa, o zaman görev konusunun istinaf aşamasında ele alınması mümkündür. Danıştay ve bölge idare mahkemelerinin görev ve yetki uyuşmazlıkları ile ilgili olarak verdikleri kararlar kesindir.

Yetki Kurallarına Aykırılık: Kararı temyiz edilen bölge idare mahkemesi görevsiz olabileceği gibi, yetkisiz de olabilir. Temyiz edilen karar yetkisiz bir bölge idare mahkemesi tarafından verilmiş ya da bölge idare mahkemesi yetkili olduğu bir davada yetkisizlik kararı vermiş ise, temyiz mercii olarak Danıştay’ın, bu kararları bozması gerekmektedir.

Vergi uyuşmazlıklarında yetkili mahkeme, dava konusu işlemi yapan dairenin bulunduğu yerdeki vergi mahkemesidir. Yetkisiz vergi mahkemesinde açılan dava hakkında yetkisizlik kararı verilmelidir. Yetkisizlik nedeniyle davanın reddine karar veren vergi mahkemesi dosyayı yetkili vergi mahkemesine gönderir. Yetkisizlik nedeniyle dosyanın gönderildiği mahkemenin de kendisini yetkisiz görmesi hâlinde, yetki uyuşmazlığının, ilk yetkisizlik kararını veren mahkeme aynı bölge idare mahkemesinin yargı çevresinde ise, bölge idare mahkemesi; aksi hâlde Danıştay tarafından çözümlenmesi gerekir.

Diğer Usûl Kurallarına Aykırılık: İdari Yargılama Usûlü Kanunu, genel olarak usûl hükümlerine uyulmamış olmasını bozma nedeni olarak belirtmektedir. Ancak, yeni düzenleme ile birlikte salt usûl kurallarına aykırılık temyiz aşamasında bozma nedeni sayılmamaktadır. Vergi yargılaması usûlünde, re’sen araştırma ilkesi egemendir. Bu nedenle, tüm usûl kuralları emredici niteliktedir. Tarafın usûl kuralına aykırı davranıldığını ileri sürmesi gerekli olmadığı gibi, ileri sürüp sürmemesine de bağlanan bir sonuç yoktur. Danıştay’ın kendiliğinden durumu dikkate alması ve kararı bozması gerekir. Usûl kurallarının amacına göre, kararın bozulabilmesi için, usûl yanlışlığı ile verilen karar arasında bir illiyet bağının aranması gerekir.

Şekil ve usûle (yönteme) ilişkin kurallar bir yandan davanın tarafları için güvence oluşturmakta; diğer yandan da hem taraflar hem de davayı karara bağlayacak olanlar için izlenmesi gereken yolu göstermektedir.

Hukuka Aykırılık: Hukuka aykırılık, maddî hukuka aykırılık anlamına gelmektedir. Maddî hukuka aykırılık, maddî hukuka ilişkin bir hukuk kuralının yanlış uygulanması, yani o hukuk kuralının ya hiç uygulanmaması ya da eksik uygulanmasıdır. Bu nedenle, temyiz edilen kararı etkilemiş olan maddî hukuk kurallarının yanlış uygulanmış olduğu bütün durumlar, bozma nedenidir. Hukuka aykırılık olmasaydı, temyize konu olandan başka bir karar verilmesi mümkün olacak idiyse, hukuka aykırılık kararın bozulmasına yol açmaktadır. Gerçekten, kararda anılan bir hukuk kuralı, yanlış yorumlanmak ya da uygulanmakla birlikte, sonucun biçimlendirilmesine etkili olmamışsa, bunun bozma nedeni sayılması usûl ekonomisi ilkesine aykırıdır.

Hukuka Aykırılığın Kapsamı: Vergi davalarında, Anayasa’ya kanunlara, Cumhurbaşkanlığı kararnamelerine ve yönetmeliklere aykırılık temyiz denetimine tâbidir ve bozma nedeni olabilmektedir.

Danıştay, bir hukuk kuralının karara konu uyuşmazlığa doğru olarak uygulanıp uygulanmadığını denetlemektedir. Bu itibarla, temyiz incelemesinde, mahkemenin kararında, gerek hukuk kuralının uygulanmasında gerek yorumunda herhangi bir yanlışlık yapılmış olduğunun belirlenmesi hâlinde, mahkeme kararının bozulması gerekir.

Temyiz Yoluna Başvurmanın Kararın Yürütülmesine Etkisi

Bir karara karşı temyiz yoluna başvurulmuş olması, kural olarak kararın yürütülmesini durdurmamaktadır. Ancak, temyiz incelemesi yapan merciin, teminat karşılığı, mahkeme kararının yürütülmesinin durdurulmasına karar vermesi mümkündür. Kararın bozulması, kararın yürütülmesini kendiliğinden durdurmaktadır. İptal davalarına ilişkin temyiz taleplerinde, teminat istenmeden de yürütmenin durdurulması kararı verilebilmektedir.

Temyiz İncelemesinin Evrak Üzerinde Yapılması

Kural olarak, Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemelerinde yazılı yargılama usûlü uygulandığı için, inceleme evrak üzerinde yapılır. Danıştay dava dairesi veya Vergi Dava Daireleri Kurulu bu kurala uygun olarak temyiz üzerine, kararı veren mahkeme veya ilk derece mahkemesi olarak Danıştay dava dairelerinden kendisine gönderilen dosyanın incelemesini evrak üzerinde yapar. İncelenmekte olan dosya hakkında gerekli görülen her türlü evrakın getirtilmesi ve bilginin istenilmesi mümkündür.

Temyiz İncelemesinin Duruşmalı Olarak Yapılması

Temyiz incelemesinin kural olarak evrak üzerinde yapılmasına rağmen, taraflar talep ettiği ve Danıştay’ın karar verdiği veya Danıştay’ın kendiliğinden karar verdiği hâllerde incelemenin duruşmalı olarak da yapılması mümkündür.

Yazılı yargılama usûlü kural; duruşma ise, istisnadır. İncelemenin duruşmalı yapılabilmesi için temyize konu kararın ilişkin bulunduğu dava, iptal ve konusu yüz bin Türk lirasını aşan tam yargı davası veya tarh edilen vergi, resim ve harçlarla benzeri mali yükümler ve bunların zam ve cezaları toplamı yüz bin Türk lirasını aşan vergi davası olmalıdır. Ayrıca taraflar istemese de, Danıştay kendiliğinden incelemenin duruşmalı olarak yapılmasına karar verebilmektir Duruşma talebi, temyiz veya cevap dilekçelerinde yapılabilir. Duruşmalar, kural olarak, açık olarak yapılır. Duruşmaları başkan yönetir. Taraflara ikişer defa söz verilir. Taraflardan yalnız biri duruşmaya gelirse onun açıklamaları dinlenir; hiçbiri gelmezse duruşma açılmaz, inceleme evrak üzerinde yapılır.

Dosya ve Kararın İncelenmesi

Temyiz talebi ile Danıştay’a gelen dosyanın önce ilk incelemesi yapılır. Bu bağlamda, görev ve yetki; merci tecavüzü; ehliyet; vergi davasına konu olacak kesin ve yürütülmesi zorunlu bir işlem olup olmadığı; süre aşımı; husumet ve dilekçelerin İdari Yargılama Usûlü Kanunu’nun 3 ve 5’inci maddelerine uygun olup olmadıkları yönlerinden inceleme yapılır. İlk incelemeden sonraki inceleme, Danıştay tarafından bozma nedenlerinin var olup olmadığı bakımından yapılır. Danıştay’da temyiz incelemesi, tarafların ileri sürdükleri temyiz nedenleri ile sınırlı değildir. Anayasaya aykırılık, mevzuata açık aykırılık, kamu düzenine ilişkin kurallara uyulmaması gibi hâllerde temyiz mercii, herhangi bir talep olmasa da bu bozma nedenlerini kendiliğinden dikkate alabilmektedir.

Temyiz İncelemesi Sonunda Verilecek Kararlar

Temyiz incelemesi sonucunda bozma veya onama kararı verilmektedir. Ancak, bu iki karar türü arasında yer alan başka kararların verilmesi de mümkündür.

Bozma Kararı: Temyiz incelemesi sonunda,

  • Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
  • Hukuka aykırı karar verilmesi,
  • Usûl hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması nedenlerinden herhangi birisinin bulunması hâlinde, Danıştay, incelenen kararı bozar.

Onama Kararı: Temyiz incelemesi sonunda Danıştay, temyiz edilen kararda bozma nedenlerinin bulunmaması; yani, kararın hukuka uygun olması hâlinde, temyiz talebini reddederek kararın onanmasına karar verir.

Kararın Gerekçesini Değiştirerek Onama Kararı: Temyiz incelemesi sonunda, Danıştay, kararın sonucu hukuka uygun olmakla birlikte gösterilen gerekçeyi doğru bulmaz veya eksik bulursa, kararı, gerekçesini değiştirerek onar.

Düzelterek Onama Kararı: Temyiz incelemesi sonucunda, kararda yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmayan maddî hatalar ile düzeltilmesi mümkün eksiklik veya yanlışların bulunması halinde, karar bozulmakla birlikte işin esası hakkında da karar verilir.

Kısmen Onama Kısmen Bozma Kararı: Temyiz incelemesine konu olan kararda çeşitli uyuşmazlıkların çözümlenmiş olması mümkündür. Bunlardan bir kısmı hakkında verilen karar hukuk ve usûle uygun olabildiği hâlde, diğer bir kısmı hakkında verilen kararın bozulması gerekebilir. Böyle bir durumda, Danıştay, kısmen onama kısmen bozma kararı verebilmektedir. Danıştay, kararın kısmen onanması ve kısmen bozulması halinde, onanarak kesinleşen kısmını kararında açıkça belirtmek zorundadır.

Temyiz Talebi Hakkında Verilen Karar Üzerine Yapılacak İşlem

Danıştay tarafından işin esası hakkında karar verilmesi mümkün olmayan hâllerde, kararın bozularak dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesi gerekir. Temyiz incelemesi sonucunda verilen karar, dosya ile birlikte esas kararı veren mercie gönderilir. Ancak Danıştay ilgili dairesinin anamaya ilişkin kararları, dosyayla birlikte kararı veren il derece mahkemesine, kararın bir örneği de bölge idare mahkemesine gönderilir.

Bölge idare mahkemesi, bozmaya uymayarak kararında ısrar ederse, ısrar kararının temyizi halinde, konusuna göre Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca incelenir ve karara bağlanır. Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu kararlarına uyulması zorunludur.

Israr Kararı; bölge idare mahkemesinin, Danıştay’ın bozma kararına karşı ısrar etme hakkı vardır. Bölge idare mahkemesi, Danıştay’ın bozma kararını uygun görmezse nedenlerini ve gerekçesini belirterek ilk kararını aynen yazmak suretiyle ısrar eder. Israr kararının temyiz talebi, Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca incelenir ve karara bağlanır. Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu, Danıştay’ın ilgili vergi dava dairesinin kararını uygun görürse mahkemenin ısrar kararını bozar; aksi hâlde ısrar kararını onar. Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu’nun kararına uyulması zorunludur.

Temyiz İncelemesinden Sonra Uyuşmazlığın Danıştay Tarafından Karara Bağlanması: Danıştay’ın görevi içine giren bir konunun yanlışlıkla vergi mahkemesi tarafından karara bağlanması durumunda, Danıştay kararı görev yönünden bozar ve davanın esasını da kendisi karara bağlar.

Danıştay, temyiz incelemesi sonunda, bölge idare mahkemesinin kararında yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmayan maddî hatalar ile düzeltilmesi mümkün eksiklik veya yanlışlıkların bulunması halinde, kararın düzelterek onamasına karar verebilmektedir.

Temyizden Vazgeçme; Bölge idare mahkemesi veya ilk derece mahkemesi olarak Danıştay dava dairesince dava hakkında nihaî karar verilmeden, yani temyiz hakkı doğmadan temyizden vazgeçilemez. Nihaî karar verildikten sonra taraflar, temyiz yoluna başvurmadan temyiz etme hakkından vazgeçerek kararın biran önce kesinleşmesini sağlayabilecekleri gibi, temyiz yoluna başvurduktan sonra da temyiz mercii tarafından temyiz talebi hakkında bir karar verilinceye kadar yine temyiz taleplerinden vazgeçebilirler.


Yukarı Git

Sosyal Medya'da Paylaş

Facebook Twitter Google Pinterest Whatsapp Email