Vergi Yargılaması Hukuku Dersi 3. Ünite Sorularla Öğrenelim
Vergi Yargılaması Usülü-I
- Özet
- Sorularla Öğrenelim
Vergi davalarıyla ulaşılmak istenen sonuçlar neler olabilir?
Vergi davasıyla ulaşılmak istenen sonuç,
• işlemin iptali,
• verginin terkini,
• vergi daha önceden tahsil edilmişse, onun iadesi,
• ihtiyatî haciz ya da haciz uygulanmışsa bunun kaldırılmasıdır.
Usul hukuku bakımından taraf ehliyeti kavramı ne ifade etmektedir?
Taraf ehliyeti, davada taraf olabilme; yargılama usûlüne ilişkin hukukî ilişkinin süjesi olabilme ehliyetidir. Taraf ehliyetine sahip olan kişi davada davacı veya davalı olabilmektedir
İdari dava türleri ve bu dava türlerinin özellikleri nelerdir?
İdari Yargılama Usûlü Kanunu’nda idarî dava türleri;
• idarî işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle iptalleri için menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılan iptal davaları ile
• idarî eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları olarak belirtilmektedir (İYUK.m.2/1,a,b).
Usul hukuku bakımından dava ehliyeti kavramı ne anlam ifade etmektedir?
Dava ehliyeti, kişinin kendisinin bizzat veya yetkili kılacağı bir temsilci (vekil) aracılığı ile bir davayı, davacı veya davalı olarak takip etme ve usûl işlemlerini yapabilme ehliyetidir. Fiil ehliyetine sahip olan bütün gerçek ve tüzel kişiler, dava ehliyetine de sahiptir (HMK.m.51). Başka bir deyişle, dava ehliyeti, fiil ehliyetinin (TMK.m.9) yargılama hukukunda büründüğü şekildir (HMK.m.38). Buna göre, reşit ve temyiz kudretine sahip olan kişiler fiil ehliyetine ve dolayısıyla dava ehliyetine de sahiptir
Vergi hukukunda vekil aracılığıyla temsil anlamında vekâlet ile vergi yargılaması hukukunda vekâlet arasındaki fark nedir?
Vergi hukukunda vergi ödevlisini temsil etmek için hukukçu ve/ya da avukat olmak gerekli değildir. Başka bir deyişle, vergi hukukuna ilişkin işlemlerde birine vekil olabilmek için avukat olma şartı bulunmamaktadır. Vekil olacak kişinin avukat olma şartı sadece ve yalnızca ilgilinin vergi yargısı organları önünde temsil edilmesi hâlinde aranmaktadır. Bu bağlamda, vergi ödevlisi adına tebligat kabul edilmesi, uzlaşmaya başvurulması, hataların düzeltilmesi, iade, mahsup ve takas başvurusunda bulunma, beyanname verme gibi yargı yoluna başvurma anlamına gelmeyen tüm idarî/vergilendirme işlemlerin(in) yapılmasında vekil olmak için avukat olmak gerekmemektedir.
Vergi hukukunda vekilin avukat olması zorunluluğu olan haller nelerdir?
Türk Ticaret Kanunu’nun 332’nci maddesinde belirtilen esas sermaye miktarının (Ellibin TL) beş katı veya daha fazla esas sermayesi bulunan anonim şirketler ile üye sayısı yüz veya daha fazla olan yapı kooperatifleri sözleşmeli bir avukat bulundurmak zorundadır (AvK.m.35/II). Bu itibarla, avukat bulundurma zorunluluğu getirilen anonim şirket ve kooperatiflere ancak avukatların vekil olabileceği ve bunların davalarının avukat aracılığıyla yürütülmesinin zorunlu olduğu sonucunu çıkarmak gerekir. İdari Yargılama Usûlü Kanunu’nun 31’inci maddesinde tarafların vekilleri hakkında Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulanacağı belirtilmektedir. İdari Yargılama Usûlü Kanunu bu genel nitelikteki atıftan başka, 15’inci maddesinde, “Ehliyetli şahsın avukat olmayan vekili tarafından dava açılmış ise otuz gün içinde bizzat veya bir avukat vasıtasıyla dava açılmak üzere dilekçenin reddine” karar verileceği hükmüne yer vermektedir.
Davaya katılma şartları nelerdir?
Katılma şartları şunlardır;
• Davaya katılma, ancak davanın taraflarından olmayan kimseler, yani üçüncü kişiler tarafından istenebilmektedir.
• Üçüncü kişiler, ancak açılmış bir davaya katılabilmektedir. Dava açılmadan önce ya da hüküm verildikten sonra davaya katılma mümkün değildir.
• Davaya katılan, katıldığı tarafın yardımcısı olduğundan, katıldığı tarafın talebinden farklı bir talepte bulunamamaktadır.
• Davaya katılacak kişinin katıldığı tarafın durumuna göre, ya davanın kazanılmasında ya da davanın reddedilmesinde meşrû bir menfaatinin bulunması gerekir.
Davaya katılmanın hukuki sonuçları nelerdir?
Davaya katılmanın bazı hukukî sonuçları vardır:
• Katılma talebi, davanın sona ermesine kadar, herhangi bir aşamada yapılabilir. Temyiz aşamasına kadarki her aşamada davaya katılmak mümkündür. Katılan, yalnız başına temyiz yoluna başvuramaz, duruşma isteyemez.
• Davaya katılan kimse, davanın tarafı sıfatını kazanamaz. Bu kimse, sadece katıldığı taraf ile birlikte davayı yürütür. Katılan, yardımcı konumunda olduğu için mahkeme kararının katılan lehine ya da aleyhine olması mümkün değildir.
• Dava sırasında taraflara hangi bildirimler yapılıyorsa aynı bildirimlerin davaya katılan kimseye de yapılması gerekir.
• Dava sonunda katılan adına hüküm verilemez. Hüküm, davacı ve davalı adına verilir. Çünkü, davaya katılma, davaya katılan kimseyi taraf konumuna getirmemektedir.
Davanın ihbarının şartları nelerdir?
Davanın ihbarı ile ilgili esaslar şunlardır;
• İhbar, üçüncü kişilere yapılabilir.
• İhbar, ancak açılmış bir dava dolayısıyla yapılabilir. Dava açılmadan ya da dava karara bağladıktan sonra davanın ihbarı yoluna gidilemez.
• İhbar, davanın her aşamasında yapılabilir. Özel süresi yoktur.
• Davanın ihbarı, yargı organı tarafından re’sen yapılır. Tarafın isteğine bağlı değildir (İYUK.m.31).
Vergi mahkemelerinin görevli olduğu davalar nelerdir?
Vergi mahkemeleri;
• genel bütçeye, il özel idareleri, belediye ve köylere ait vergi, resim ve harçlar ile benzeri malî yükümler ve bunların zam ve cezaları ile tarifelere ilişkin davaları,
• yukarıda belirtilen konularda Amme Alacaklarının Tahsil Usûlü Hakkında Kanunun uygulanmasına ilişkin davaları,
• diğer kanunlarla verilen işleri çözümler (BİMK.m.6)
Tek hakimle çözümlenen vergi davaları nelerdir?
Vergi mahkemeleri, kural olarak, kurul hâlinde çalışmakla birlikte,
• genel bütçeye, il özel idareleri, belediye ve köylere ait vergi, resim ve harçlar ile benzeri malî yükümler ve bunların zam ve cezaları ile tarifelere ilişkin uyuşmazlıkları ile
• belirtilen konularda Amme Alacaklarının Tahsil Usûlü Hakkında Kanun’un uygulanmasına ilişkin uyuşmazlıklardan kaynaklanan ve toplam değeri yirmi beş bin Türk lirasını aşmayan davalar, vergi mahkemesi hâkimlerinden birisi tarafından çözümlenmektedir (BİMK.m.7). Ancak, tek hâkimle çözümlenecek davalara ilişkin parasal sınırlar, her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, önceki yılda uygulanan parasal sınırların, o yıl için 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 298’inci maddesi hükümleri uyarınca Hazine ve Maliye Bakanlığınca her yıl tesbit ve ilân edilen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle uygulanır. Bu şekilde belirlenen sınırların bin Türk lirasını aşmayan kısımları dikkate alınmaz (BİMK.Ek.m.1).
Danıştay vergi uyuşmazlıklarında hangi davalara ilk derece mahkemesi olarak bakmaktadır?
Vergi uyuşmazlıkları bakımından Danıştay, ilk derece mahkemesi olarak;
• Cumhurbaşkanlığı Kararlarına,
• Cumhurbaşkanlığı ile kamu kuruluşları veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarınca çıkarılan ve ülke çapında uygulanacak düzenleyici işlemlere,
• Birden çok vergi mahkemesinin yetki alanına giren işlere, karşı açılacak iptal ve tam yargı davalarını karara bağlamakla görevlidir. Ayrıca, takdir komisyonlarının emlâk vergisine esas bina metrekare normal inşaat maliyet bedellerinin belirlenmesi kararlarına karşı açılan davayı (VUK.mük.m.49/a) da Danıştay’ın ilk derece mahkemesi olarak karara bağlaması gerekmektedir.
Vergi davalarında yetkili mahkeme nasıl belirlenir?
Vergi uyuşmazlıklarında yetkili mahkeme;
a. Uyuşmazlık konusu vergi, resim, harç ve benzeri malî yükümlülükleri tarh ve tahakkuk ettiren, zam ve cezaları kesen;
b. Gümrük Kanunu’na göre alınması gereken vergilerle Vergi Usul Kanunu gereğince şikâyet yoluyla hata düzeltme taleplerinin reddine ilişkin işlemlerde; vergi, resim, harç ve benzeri malî yükümleri tarh ve tahakkuk ettiren;
c. Amme Alacaklarının Tahsil Usûlü Hakkında Kanun’un uygulanmasında ödeme emrini düzenleyen;
d. Diğer uyuşmazlıklarda dava konusu işlemi yapan vergi dairesinin bulunduğu yerdeki vergi mahkemesidir (İYUK.m.37).
Merci tayini kavramı ne ifade etmektedir?
Merci tayini, bir mahkemenin fiilî ve/ya da hukukî engel sebebiyle davaya bakamaması veya mahkemelerin yargı çevrelerinin tayininde tereddüt olması durumunda genel yetki kuralından ayrılarak davanın tayin edilecek başka yer mahkemesi tarafından görülmesidir.
Merci tayini için gereken şartlar nelerdir?
Merci tayinine gidilebilmesi için bazı şartların gerçekleşmesi gerekmektedir. Bu şartlar şunlardır:
• Deprem, sel veya yangın gibi bir hâlin mevcut olması ve bu gibi fiilî engellerin mahkemenin davaya bakmasını imkânsız hâle getirmesi;
• Başka bir hâkimle davayı sürdürmenin mümkün olmadığı hâllerde, hâkimin reddi veya davadan çekilmesi gibi hukukî engellerin mevcut olması ile davaya bakılamaması;
• İki mahkemenin yargı çevresi sınırlarında tereddüt edilmesi veya iki mahkemenin de aynı davaya bakmaya karar vermiş olmasıdır
Bağlantılı davalar hangi nedenlerle ortaya çıkmaktadır?
Bağlantılı davalar iki nedenden kaynaklanmaktadır.
• Bunlardan birincisi, davaların aynı maddî ve/ya da hukukî sebepten doğmuş olmasıdır. Vergilendirme işlemlerinde maddî sebep, davaların aynı tür vergiyi doğuran olayın meydana gelmesinden kaynaklanmasıdır. Bağlantılı davaların doğmasında
hukukî sebep ise, olaya aynı hukuk kurallarının uygulanması gerekliliğidir. Örneğin, bir limitet şirketin vergisini ödeyememesi nedeniyle birden fazla ortaktan verginin tahsil edilmek istenmesi hâlinde açılan davalarda olduğu gibi. Bu durumda vergi aynı vergiyi doğuran olaydan doğmakta ve uyuşmazlığa da kanunun aynı hükmü uygulanmaktadır.
• Bağlantılı davaların ortaya çıkmasına yol açan ikinci durum ise, davalardan biri hakkında verilecek hükmün diğerini etkileyecek nitelikte olmasıdır. Bir mükellefe birden fazla vergiyle ilgili (gelir/kurumlar vergisi ve katma değer vergisi gibi) tarhiyat yapılması, buna örnek gösterilebilir.
Davaların bağlantılı dava olup olmadığına karar verecek yetkili yargı organları hangileridir?
• Vergi mahkemesi veya Danıştay’a veya birden fazla idare veya vergi mahkemelerine açılmış bulunan davalarda, davaların bağlantılı olup olmadığına, ya taraflardan birinin talebi üzerine veya doğrudan doğruya davalara bakmakta olan mahkeme tarafından karar verilir.
• Bağlantılı davalardan birinin Danıştay’da bulunması hâlinde, yetkili yargı organının Danıştay olması nedeniyle dava dosyası Danıştay’a gönderilir.
• Bağlantılı davaların, farklı bölge idare mahkemesinin yargı çevrelerindeki mahkemelerde bulunması hâlinde, dosyaların yine Danıştay’a gönderilmesi gerekmektedir.
• Bağlantılı davaların aynı bölge idare mahkemesinin yargı çevresindeki mahkemelerde bulunması hâlinde ise, dosyalar o yer bölge idare mahkemesine gönderilir (İYUK.m.38/2-4).
Tarafların ve/ya da mahkemenin talebi üzerine, merci tayine hangi yargı organı karar verir?
Tarafların ve/ya da mahkemenin talebi üzerine, merci tayini için dava dosyaları;
• Uyuşmazlığın aynı yargı çevresindeki mahkeme veya mahkemeler arasında çıkması hâlinde, o yargı çevresindeki bölge idare mahkemesine;
• Diğer hâllerde ise, Danıştay’a gönderilir.
Davaların ayrılmasının gerekçeleri nelerdir?
Davaların ayrılması esası Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 167’nci maddesinde düzenlenmektedir. Buna göre, mahkeme, yargılamanın iyi bir şekilde yürütülmesini sağlamak için, birlikte açılmış veya sonradan birleştirilmiş davaların ayrılmasına, davanın her aşamasında, talep üzerine veya re’sen (kendiliğinden) karar verebilmektedir.
Yargılama hukukunda görev ve yetki ne anlama gelmektedir?
Görev, bir uyuşmazlığa hangi yargı koluna ait mahkemelerin ya da bir yargı kolunda yer alan mahkemelerden hangisinin bakması gerektiğini ifade etmek üzere kullanılan bir kavramdır. Yetki, bir uyuşmazlığa görevli mahkemelerden hangi yerdeki mahkemenin bakması gerektiğini ifade etmek için kullanılan bir kavramdır.