Maliye Politikası Dersi 5. Ünite Sorularla Öğrenelim
Bütçe Açığı Sorunsalı
- Özet
- Sorularla Öğrenelim
Kamu kesimi kavramı neyi ifade eder?
Kamu kesimi tanımı merkezî devletten daha
geniş olarak, yerel idareler, sosyal güvenlik kuruluşları,
fonlar ve kamu iktisadi teşebbüslerini de kapsayan çok
geniş bir alanı ifade eder.
Kamu açığı nasıl tanımlanır?
Tüm kamu kurum ve kuruluşları bütçe açıklarının
toplamına kamu açığı ya da kamu kesimi borçlanma
gereksinimi adı verilir.
Bütçe açığı ne demektir?
Sadece merkezî devlet bütçesinin açıklarına ise
bütçe açığı ya da merkezî bütçe borçlanma gereksinimi adı
verilir. Bütçe açığı kavramı bütçe içinde yer alan kamu
harcamaları ile vergi ve harç vb. gibi olağan bütçe gelirleri
arasında harcamalar lehine olan farkı gösterir. Diğer bir
deyişle, olağan bütçe gelirlerinin bütçe harcamalarını
karşılamada yetersiz kaldığı, yani bütçe harcamalarının
olağan bütçe gelirlerini aştığı bölüm bütçe açığı olarak
tanımlanır. Harcamaların tümünün bütçe olağan gelirleri
ile karşılanmadığı durumda bütçe açığından söz edilir.
Bütçe denkliği ne anlama gelir?
Bütçe harcamalarının yapılabilmesi için devletin
belirli kaynaklara sahip olması ya da bu kaynaklara
ulaşma gücünü elinde bulundurması gerekmektedir. Diğer
bir deyişle, bütçe harcamalarının bir şekilde finanse
ediliyor olması gerekir. Harcamaların tümünün olağan
bütçe gelirleri ile karşılanması durumunda bütçe denkliği
söz konusudur.
Birey ya da aile bütçelerinde önce gelir tahmini
yapıldığı hâlde, kamu bütçesinde önce gider tahmini
yapılmasının sebebi nedir?
Bunun nedeni, bireyler ya da aileler para basma
ya da uzun dönemli borçlanma gücüne sahip olmadıkları
hâlde, devletler vergi salma ve para basma gücüne
sahiptirler. Kamu bütçelerinde birinci aşamada kamu
harcamalarının saptanması, ikinci aşamada ekonomik ve
sosyal koşullara göre vergi ve diğer gelirlerin saptanması
kuralı geçerlidir. Vergilerle karşılanamayan harcamalar ise
kamu borçları ile karşılanır.
Vergiler ve diğer olağan kamu gelirleri ile
karşılanamayan kamu harcamaları için nasıl bir yol
izlenir?
Hazine aracılığı ile borçlanma yoluna gidilir.
Kamu borç yönetimini üstlenen Hazine ya Merkez
Bankasından borç alır ya da Merkez Bankası dışı
kaynaklardan borçlanma yoluna gider
Merkez Bankasından borçlanma süreci nasıl işler ve
etkisi nedir?
: Merkez Bankasından borçlanma işlemi, halkın
arasında para basma olarak bilinen, teknik olarak piyasaya
çıkmamış olup Merkez Bankası kasalarında steril olarak
tutulan paraların devlet bütçesinde kullanılmak üzere
Hazine üzerinden devlete borç verilmesi sürecidir. Bu
işlemde Merkez Bankası iç varlık adı altında almış olduğu
hazine senetleri karşılığında Hazineye, yani devlete borç
verir. Böylece piyasaya yeni satın alma gücü sürülmüş ve
para tabanı genişletilmiş olur.
Hazine, Merkez Bankası dışında, nasıl borçlanabilir ve
etkisi nedir?
Bu süreçte, Hazine belirli aralıklarla ihaleye çıkar
ve en düşük faiz oranından borç vermeye razı olan finans
kuruluşundan borç alır. Hazineye borç veren finans
kuruluşu da çeşitli kanallardan bu borcu özel tasarruf
sahiplerine yansıtabilir. Bu durumda piyasaya yeni satın
alma gücü sürülmemiş, devlet borç verilebilir fonlar
piyasalarına yeni talep eden olarak girmiş olur.
Bütçe açığı zamanla nasıl ortadan kaldırılabilir?
Bütçe açığı, vergilerin yükseltilmesi yoluyla
ortadan kaldırılabilir.
Bütçe açığının finansmanı ne demektir?
Harcamaların vergilerle karşılanan bölümü
dışında kalan kısmının borçlanma ile karşılanmasına bütçe
açığının finansmanı adı verilir.
Ekonomik dengelerin sağlanmasında; Keynesyen
(birinci)görüş neyi savunmaktadır?
Ekonomik dengelerin sağlanmasında devlete
aktif görev veren Keynesyen görüşe göre, iradi olarak
bütçe açığı verilmesi gerekmektedir. Bu görüşte bütçe
açığı bir sorun olarak değil, maliye politikasının temel
aracı olarak iradi politika bağlamında ele alınmaktadır.
Ekonomik dengelerin sağlanmasında; ikinci görüş neyi
savunmaktadır?
Bu görüşte ise bütçe açıklarından kesinlikle
kaçınılması gerektiği, tam tersine, ekonomik dengeleri
bozucu etkisi olduğu ileri sürülmektedir.
Avrupa Birliği’nin kabul etmiş olduğu Maastricht
ölçütüne göre, kamu açığı sınırları ve sonuçları nelerdir?
Maastricht ölçütüne göre, kamu açığının (akım
kavramı) millî gelire oranının % 3’ü, borç stokunun millî
gelire oranının da %60’ı geçmemesi gerekmektedir. Aksi
hâlde, ekonomik kırılganlık ortaya çıkar ve böyle bir
ekonominin hem uluslararası borçlanma faizi risk oranı
yükselir hem de uluslararası piyasalardan borç temini
zorlaşacağından ve içeride nakit tutmada zorluklar
oluşacağından faiz oranı olağanüstü yükselir ve bu durum
ekonomiyi riskli kılar
Nihai Bütçe Dengesi nedir?
Tüm kamu harcamaları ile vergiler ve olağan
bütçe gelirleri arasındaki fark hesaplanır. (Vergi ve
Olağan Bütçe Gelirleri – Toplam Kamu Harcamaları)
olarak formüle edilen tanımlamanın sonucuna Nihai Bütçe
Dengesi adı verilir.
Birincil Bütçe Dengesi nedir?
Toplam kamu harcamalarından faiz ödemeleri
çıkartılır ve sonuç vergi ve olağan bütçe gelirleri ile karşılaştırılır. [Vergi ve Olağan Bütçe Gelirleri – (Toplam
Kamu Harcamaları – Faiz Ödemeleri)] Böylece formüle
edilen açıklamada bulunan sonuca birincil bütçe dengesi
adı verilir.
Maliye politikası açısından bütçe açığı ile ilgili
görüşler nelerdir?
Maliye politikası açısından bütçe açığı ile ilgili
görüşler açığın ekonomideki rolü ve etkileri açısından;
• Ana-akım ekonomistleri ve
• Radikaller olmak üzere iki ana gruba
ayrılmaktadır.
Ana-akım ekonomistlerin görüşleri hangi başlıklar
altında elealınabilir?
Ana-akım ekonomistlerin görüşleri;
• Neo-klasikler,
• Keynesyenler,
• Monetaristler ve
• Ricardocular olarak ele alınmaktadır.
Maliye politikası açısından bütçe açığı ile ilgili neoklasik
ekonomistler hangi görüşü benimsemişlerdir?
Neo-klasik ekonomistler ekonomik işleyişte
piyasanın optimum kaynak ve adil gelir dağılımı
sağlayacağı varsayımı ile piyasa dengelerinin
bozulmaması için bütçenin denk olması gerektiği
görüşünü benimsemişlerdir. Neo-klasikler kamu kesimine
bazı toplumsal ihtiyaçların karşılanması dışında, hiçbir
ekonomik işlev yüklememiş, devletin tümü ile yansız
kalmasını tercih etmişlerdir. Neo-klasik görüş taraftarları
devletin ekonomiye hiçbir şekilde müdahale etmemesi
gerektiği görüşü yanında, kamu borçlarının da ekonomik
işleyişi bozacağı görüşünü ileri sürmüşlerdir.
Maliye politikası açısından bütçe açığı ile ilgili
keynesyen yaklaşım neyi savunmaktadır?
Neo-klasiklerin aksine, ekonomiyi rayına oturtma
konusunda kamu kesimine görev vermiştir. Keynes’e
göre, piyasalar tam istihdamı sağlayacak efektif talep
düzeyini oluşturamayacağından, devletin, bir yandan özel
harcamaları yükseltmeye yönelik vergi avantajları
sağlama, diğer yandan da talebi yükseltmeye yönelik
doğrudan harcama önlemleri alarak piyasalara müdahale
etmesi zorunludur. Keynesyen görüşün odağında bütçe
açığının yer aldığı ortadadır. Keynesyen görüşte kamu
kesimi işleyişi denklik içinde götürülmemeli, açık bütçe
uygulaması kullanılmalıdır.
Maliye politikası açısından bütçe açığı ile ilgili
monetarist görüş neyi savunmaktadır?
Monetarist görüş de klasik görüşe paralel olarak,
kamu kesimi borçlanma gereksinimini reddetmiş ve denk
bütçe uygulamasına geçilmesini şiddetle savunmuştur.
Monetarist görüş kamu kesimi hacminin küçültülmesini ve
devletin ekonomik faaliyetlerden çekilerek, sadece
özgürlükleri koruyan ve temel kamu hizmetlerini sunan
jandarma devlet anlayışını savunmuştur
Keynesyen görüşle tarih sahnesine çıkmış olan maliye
politikası uygulamasının monetarist yaklaşımla geri plana
çekilmesi, ekonomilerin işleyiş dinamikleri bağlamında
nasıl açıklanabilir?
Bir defa, Keynesyen görüşe dayalı sosyal
politikaların devre dışı bırakılmasında Sovyetler’in çöküşü
ve Berlin Duvarı’nın yıkılışının yanında, kapitalist
dünyada gerileyen sermaye getirisinin de çok büyük bir
rolü olduğu kabul edilmelidir. İkinci olarak da kapitalist
sistem finansal aşamaya geçmiş olduğundan, finansal
fonların erimemesi nedenine bağlı olarak kamu
politikalarının enflasyon oluşturur nitelikten
uzaklaştırılması gerekmektedir. Monetarist politikada
kamu kesimi boyutlarının küçültülmesinin önerilmesi her
ne kadar ulus ekonomiler dâhilinde piyasaları kısıcı sonuç
oluştursa da uygulamaya konulmuş olan küreselleşme
politikaları tüm yerküreyi piyasa olarak görmekte, böylece
sosyal politikalara da gerek kalmamaktadır
Maliye politikası açısından bütçe açığı ile ilgili
Ricardocu yaklaşım neyi savunmaktadır?
Bütçe açıklarının borçlanma ile finansmanı
bugünkü vergi yükünün gelecekteki aynı yükle ikamesi
olduğundan yaşam boyu gelir hipotezi altında, tüketim
üzerinde etkili olmaz. Bu hipotez, kuşaklararası
geçişliliğin bulunduğu, ileriye ait vergi değişikliğinin
öngörülmediği ya da olası bir değişikliğin bilindiği ve
bireylerin bu bilinçle rasyonel davrandığı varsayımlarına
dayandırılmaktadır.
ABD’de 1981-1983 yıllarında test edilen Ricardocu ya
da Barro hipotezinin sonuçları nasıl gerçekleşmiştir?
Barro hipotezine göre bu testin sonucunda toplam
tasarruf oranının değişmemesi beklenirken ABD verileri
bu beklentiyi haklı çıkarmamış ve ulusal tasarruf oranı
gerilemiştir.
Maliye politikası açısından bütçe açığı ile ilgili radikal
yaklaşım neyi savunmaktadır?
Kamu açığı konusuna sistem dışı ve eleştirel
olarak yaklaşan radikal görüş yanlıları bütçe açıklarının
kapitalist sistemin işleyişinin içsel dinamikleri sonucunda
organik olarak ortaya çıktığını iddia etmektedir.
Bu görüşe göre kamu kesiminin;
• Birinci işlevi özel sermaye birikimine katkı
yapacak faaliyette bulunmak,
• İkinci işlevi ise özel sermaye birikim sürecinin
toplumsal ortamda oluşturduğu sosyal sorunları
hafifletici harcamalar yaparak sistemi
meşrulaştırmaktır.
Diğer bir deyişle, bu yaklaşıma göre, temel üretim girdi
maliyetleri kamulaştırılmaktadır. Böylece, kamusal
destekle hızla büyüyen özel sermaye giderek
monopolleşir.
James O’Connor’un savunduğu radikal görüşün
Keynesyen görüşe göre en belirgin farkı nedir?
James O’Connor’un savunduğu radikal görüş
çerçevesinde kamu açıkları, Keynesyen görüşte
savunulduğu gibi, ekonomide tam istihdamı sağlamaya
yönelik iradi araç olarak değil fakat sistemin işleyiş
dinamikleri doğrultusunda oluşan bir sonuç olarak ortaya
çıkmaktadır.
Bütçe açığının finansman yöntemleri nelerdir?
Bütçe açığı iki yoldan finanse edilir:
• Birinci borçlanma yöntemi; Bütçe açığı
finansmanının bir yolu Hazine aracılığı ile
Merkez Bankasından borçlanmaktır. Devletin
nakit ihtiyacının karşılanması gerektiğinde
Hazine Merkez Bankasına hazine kâğıdı olarak
adlandırılan vadeleri farklı senetler verir ve bu
senetler karşılığında Merkez Bankası kasalarında
tutulan paralardan borç alır.
• İkinci borçlanma yöntemi; yine Hazine aracılığı
ile bu kez Merkez Bankası dışında, bankalar
sisteminden borçlanmadır. İkinci borçlanma
yönteminde, bankalar sisteminden yapılan
borçlanmada, Hazine finansal kanaldan iç ve dış
dünyada borç verilebilir fonlar piyasasına girmiş
olmaktadır.
Bütçe açığının finansmanında izlenen iki yöntemin
ekonomik etkileri nelerdir?
Bütçe açığının finansmanında izlenen iki
yöntemin ekonomik etkileri şöyle özetlenebilir:
• Birinci borçlanma yönteminde; Merkez Bankası
kasalarında tutulan para hazine kanalından
piyasaya sürülmüş, yani ekonomide yeni satın
alma gücü yaratılmış ya da para tabanı
genişletilmiş olmaktadır.
• İkinci borçlanma yönteminde ise; piyasalara yeni
satın alma gücü sürülmüş olmamakta, borç
verilebilir fonlar piyasalarında özel sektör
yanında kamu kesimi de piyasaya girmiş
olmaktadır.
Bütçe açıklarının Merkez Bankası kaynaklarından
borçlanılması sonucunda ekonomide para tabanının
genişlemesinin sonucu ne olur?
Paranın miktar teorisi kuralına göre, tam istihdam
ve/veya tam kullanım kapasitesine varılıncaya dek
üretimin artmasına neden olur. Bu sınır aşıldıktan sonra
ise fiyatlar genel düzeyinde artışa yol açar. Merkez
Bankası kaynaklarından yapılan borçlanma yoluyla para
tabanının genişletilmesi ileri aşamalarda enflasyonist etki
oluştururken aynı zamanda faiz oranında da artışa yol
açar. Ancak, özellikle enflasyonist dönemlerde faiz
oranında görülen yükselme nominal nitelikli olup reel faizi
önemli derecede etkileyemediği için iç ve dış dengeler
üzerinde fazla etkili olmaz.
Nominal faiz oranının %15, enflasyon oranının %10
olduğu durumda reel faiz oranı basit ve hassas hesaplama
yöntemine göre nasıl hesaplanır?
Reel faiz oranı basit ve hassas hesaplama
yöntemine göre aşağıdaki şekilde hesaplanır:
• Basit hesaplama yöntemi;
R = N – E
R = 0,15 – 0,10
R = 0,05
• Hassas hesaplama yöntemi;
R = [(1 + N) / ( 1 + E )] – 1
R = [(1 + 0,15) / ( 1 + 0,10 )] – 1
R = 0,045
Kamu açıklarının Merkez Bankası kaynaklarından
finansmanı yöntemi ile ekonomiye yeni satın alma gücü
enjekte etmenin fiyatlar genel düzeyi üzerinde nasıl bir
etki yapar?
Faiz oranı üzerinde ciddi bir etki yaratmadan
fiyatlar genel düzeyi üzerinde etki oluşturması, iç denge
açısından ürün ve faktör piyasalarında, dış denge
açısından ise ticaret dengesi üzerinde ciddi sonuçlar ortaya
koyar.
Para tabanının genişletilmesi, devletin senyoraj
hakkından farklı yeni satın alma gücünü nasıl sağlar?
Senyoraj yönteminde kamu kesimi yeni para
basımı maliyeti ve enflasyon yükü dışında kalan yeni satın
alma gücüne sahip olur iken Merkez Bankasından
borçlanma yönteminde sadece enflasyon maliyeti dışında
yeni satın alma gücünden yararlanır. Diğer bir deyişle,
Merkez Bankası kaynaklarına yöneliş, toplum üzerine
salınan enflasyon vergisi yoluyla kamuya kaynak aktarımı
anlamına gelir.
Kamu açıklarının Merkez Bankası kaynaklarından
finanse edilmesi durumunda oluşan enflasyonun kamu
kesimi üzerindeki olumsuz etkisi nedir?
- İlgili olumsuz etkiler şöyle özetlenebilir:
Para tabanı genişletilmesinin kamu kesimi
üzerindeki birinci etkisi, ekonomide oluşan genel
enflasyon nedeniyle kamu kesiminin piyasadan
yaptığı alımların giderek pahalı olmaya başlaması
şeklinde belirir. Doğal olarak bu durum kamu
harcamalarını ve bütçe açığını olumsuz yönde
etkiler. Bütçe kısıtı altında, ekonomide görülen
genel fiyat artışları, reel maaşların gerilemesine,
kamu personelinin kalitesinde erimeye yol açar.
Kamu bütçesinde tahdidi ödenek olarak tahsis
edilen personel özlük hakkı ödemelerinin
saptanmasında kullanılan zımni deflatör oranının
(gelecek dönem enflasyon oranı tahmini), bütçe
denkliğinin sağlanabilmesi için genellikle gerçek
enflasyon oranından düşük saptanması, enflasyon
karşısında reel maaşların erimesine yol açar. - Para tabanı genişletilmesinin kamu kesimi
üzerindeki ikinci olumsuz etkisi, gerçekleşen
enflasyon etkisine bağlı olarak, vergi gelirlerinin
tahakkuk ve tahsil aşamalarında yaşanan reel
değer kaybında görülür. Tanzi etkisi olarak
bilinen süreçte, beyanname usulü ile ödenen
vergilerde tahsilatın taksitli yapılmasına bağlı
olarak gelirin elde edilmesi ile ödeme dönemleri
arasında yaklaşık bir yıllık bir sürenin bulunması,
kamunun vergi geliri üzerinde, faiz kaybı dışında,
enflasyon oranına bağlı olarak değer kaybına
neden olur. Tanzi etkisi, verginin tarh ve
tahakkuk dönemleri arasındaki farka bağlı olarak
potansiyel gelirde hem enflasyonun neden olduğu
değer erimesi hem de faiz kaybı ile oluşur.
Hazinenin Merkez Bankasından yaptığı borçlanmanın
kamu kesimine sağladığı yarar nedir?
Hazinenin Merkez Bankasından yaptığı
borçlanmanın kamu kesimine sağladığı yarar ise bu
süreçte yaşanan enflasyona bağlı olarak piyasadaki değerli
kâğıtların gerçek değerleri üzerinde eritici etki oluşturarak
kamu borçlarının reel değerini erozyona uğratmasıdır.
Enflasyon oluştukça devlet geçmişte piyasaya sürmüş
olduğu ya da Merkez Bankasına vermiş olduğu hazine
kâğıtlarını üzerlerinde yazılı nominal değerden itfa
ederken aslında ödediği bedelin reel olarak borçlandığı
değerden daha düşük olmasına yol açar.
Borçların monetizasyonu ne demektir?
Borçların monetizasyonu; kamu borçlarının
Merkez Bankası para tabanının genişletilmesi ile itfa
edilmesidir.
Thomas Sargent ve Neil Wallace ikilisinin “Hoş
Olmayan Moneterist Aritmetik” başlıklı makalelerinde
geliştirdikleri Merkez Bankası dışı kaynaklardan
borçlanma yöntemine karşı savundukları görüş nedir?
Bu görüşe göre, kamu açığının borçlanma
yöntemi ile kapatılması durumunda ileriki dönemlerde
borç anapara ve faizinin oluşturduğu ödeme
yükümlülüğünün vergilerle ya da ek borçlanmalarla
karşılanamaması durumunda ilk dönemlerden çok daha
büyük miktarlarda para genişlemesi gerekli olacağından,
son aşamada enflasyona sürüklenilecektir.
Bütçe açıklarının Merkez Bankası dışı kaynaklarla
karşılanması kaç şekilde olur?
Bütçe açıklarının Merkez Bankası dışı
kaynaklarla karşılanması;
• Yurt içi kaynaklar ve
• Yurt dışı kaynaklar olmak üzere iki şekilde
olabilir.
Yurt içi kaynaklar nelerdir?
Yurt içi kaynaklar iç ekonomide borç verilebilir
piyasalardan oluşur. İç finansal kuruluşlar ve tüm
tasarrufların aktığı finansal piyasalar iç borç verilebilir
kaynaklar havuzunu oluşturur.
Yurt dışı kaynaklar nelerdir?
Dış piyasalardaki finansal kaynaklar ise dış borç
verilebilir kaynakları oluşturur.
Bütçe açıklarının borçlanma ile finansmanında Ponzitipi
borçlanma yönteminin kullanılması ne anlama gelir?
Ponzi-tipi borçlanmada borç faizi de yeni
borçlanma ile karşılanarak borç stoku devamlı yükselir.
Borç stokunun devamlı artmasını göze alabilen devlet,
borçların faizini de yeni borçlarla kapatma yoluna
gidebilir. Ponzi-tipi borçlanma politikası, borçlanmanın
tüm olumsuzluklarının en üst düzeyde gerçekleşmesine
neden olur.
Bütçe açıklarının Merkez Bankası kaynaklarından
borçlanılarak finansmanının reel faiz oranını
değiştirmediği koşulda sonuçları nelerdir?
Dış denge açısından, ülkeye sermaye giriş çıkışı
anlamında finansal hareketler üzerinde etkili olmaz.
Ancak bütçe açıklarının Merkez Bankası kaynaklarından
finansmanı para tabanının genişlemesi niteliği taşıdığından
enflasyonu tetikleyebilir ve döviz kuru politikasına bağlı
olarak dış ticaret üzerinde etkili olur. Enflasyonist ortamda
sabit döviz kuru uygulanıyorsa, dış ticaret hadleri ülke
aleyhine gelişir ve bunun sonucunda ithalat artar, ihracat
gerileyebilir. Enflasyonist ortamda serbest kur
uygulanıyor ve finansal işlemler kur ile enflasyon ilişkisini
bozmuyorsa dış ticaret dengesinin bozulması gündeme
gelmez.
Bütçe açığının Merkez Bankası dışı kaynaklardan yani
borç verilebilir fonlardan finanse edilmesinin bütçe
dengesi üzerindeki etkileri nelerdir?
Yükselen faiz oranının spekülatif yabancı
sermayenin ekonomiye girişini pompalayarak içeride
döviz arzını yükseltip döviz kurunu baskılaması ve ulusal
para birimini aşırı değerli yapması şeklinde gelişir. Serbest
kur politikası uygulamasında döviz kurunun baskılanması
iç talepçiler açısından ithalatın ucuzlaması sonucunu
doğurur. Böylece, ülkenin ithalatı yükselirken dış alıcılar
açısından ülke ürünleri pahalılaşmış olduğundan ihracatı
geriler ve sonuçta ticaret açığı oluşur.
Bütçe açığı konusunda ileri sürülen birinci yaklaşım
nedir ve kaç şekilde olur?
Birinci yaklaşım, klasik görüşe uygun olarak
bütçe açığının geçici olduğu ve belirli süre sonunda açığın
kapatılarak denk bütçe uygulamasına geçileceği
şeklindedir. Bu yaklaşım başlıca üç aşamadan oluşur:
• Birinci aşamada, kamu harcamaları olağan bütçe
gelirlerini aşmakta olduğundan borç alınır.
İkinci aşamada, bütçede faiz yükümlülüğü kadar
faiz dışı fazla oluşturularak borç stoku sabitlenir.
• Üçüncü aşamada ise faiz yükümlülüğünü aşan
miktarda faiz dışı fazla verilerek borcun anapara
bölümü de eritilir.
Bütçe açığı konusunda ileri sürülen ikinci yaklaşım
nedir?
Bütçe açığı konusunda ileri sürülen ikinci
yaklaşımda bütçe açığı devamlıdır.
Kamu açığı ve bütçe açığı kavramlarını kısaca açıklayınız.
Tüm kamu kurumlarının kendilerine ait bütçeleri vardır. Tüm kamu kurum ve kuruluşları bütçe açıklarının toplamına kamu açığı ya da kamu kesimi borçlanma gereksinimi; sadece merkezî devlet bütçesinin açıklarına ise bütçe açığı ya da merkezî bütçe borçlanma gereksinimi adı verilir.
Vergiler ve diğer olağan kamu gelirleri ile karşılanamayan kamu harcamalarının Merkez Bankasından borçlanma yoluyla karşılanması işlemini kısaca açıklayınız.
Vergiler ve diğer olağan kamu gelirleri ile karşılanamayan kamu harcamaları için
Hazine ve Maliye Bakanlığı aracılığı ile borçlanma yoluna gidilir. Kamu borç yönetimini
üstlenen Hazine ve Maliye Bakanlığı ya Merkez Bankasından borç alır ya da
Merkez Bankas› dışı kaynaklardan borçlanma yoluna gider. Merkez Bankasından
borçlanma işlemi, halkın arasında para basma olarak bilinen, teknik olarak piyasaya
çıkmamış olup Merkez Bankası kasalarında steril olarak tutulan paraların devlet
bütçesinde kullanılmak üzere Hazine ve Maliye Bakanlığı üzerinden devlete borç
verilmesi sürecidir. Bu işlemde Merkez Bankası iç varlık adı altında almış olduğu
hazine senetleri karşılığında Hazine ve Maliye Bakanlığına, yani devlete borç verir.
Böylece piyasaya yeni satın alma gücü sürülmüş ve para tabanı genişletimiş olur.
Vergiler ve diğer olağan kamu gelirleri ile karşılanamayan kamu harcamalarının Merkez Bankası dışındaki kaynaklardan borçlanma yoluyla karşılanması işlemini kısaca açıklayınız.
Vergiler ve diğer olağan kamu gelirleri ile karşılanamayan kamu harcamaları için
Hazine ve Maliye Bakanlığı aracılığı ile borçlanma yoluna gidilir. Kamu borç yönetimini
üstlenen Hazine ve Maliye Bakanlığı ya Merkez Bankasından borç alır ya da Merkez Bankası dışı kaynaklardan borçlanma yoluna gider. Hazine ve Maliye Bakanlığı, Merkez Bankas› dışında, özel bankalar aracılığı ile borç verilebilir piyasalardan da borçlanabilir. Bu süreçte, Hazine ve Maliye Bakanlığı belirli aralıklarla ihaleye çıkar ve en düşük faiz oranından borç vermeye razı olan finans kuruluşundan borç alır. Hazine ve Maliye Bakanlığına borç veren finans kuruluşu da çeşitli kanallardan bu borcu özel tasarruf sahiplerine yansıtabilir. Bu durumda piyasaya yeni satın alma gücü sürülmemiş, devlet borç verilebilir fonlar piyasalarına yeni talep eden olarak girmiş olur.
Bütçe açığının finansmanı kavramını kısaca açıklayınız.
Bütçe açığı zamanla vergilerin yükseltilmesi yoluyla ortadan kaldırılabilir. Bu durumu açığın finansmanı olarak değil, açığın kapatılması olarak ele almak gerekmektedir. Harcamaların vergilerle karşılanan bölümü dışında kalan kısmının borçlanma ile karşılanmasına bütçe açığının finansmanı adı verilir.
Bütçe açığının alternatif finansman yönteminin etkilerinden fark etkisi ve diferansiyel etkiyi kısaca açıklayınız.
Bütçe açığının alternatif finansman yönteminin etkileri fark etkisi ya da diferansiyel etki olarak ortaya çıkabilir. Burada iki noktaya vurgu yapılmasında yarar vardır. Birinci nokta, bütçe politikaları açısından bakıldığında, açıklara yaklaşımda iki farklı görüşün uygulama alanı bulmuş olmasıdır. Ekonomik dengelerin sağlanmasında devlete aktif görev veren Keynesyen görüşe göre, iradi olarak bütçe açığı verilmesi gerekmektedir. Bu görüşte bütçe açığı bir sorun olarak değil, maliye politikasının temel aracı olarak
iradi politika bağlamında ele alınmaktadır. İkinci görüşte ise bütçe açıklarından kesinlikle kaçınılması gerektiği, tam tersine, ekonomik dengeleri bozucu etkisi oldu-
ğu ileri sürülmektedir. İkinci nokta ise bütçe açıklarının, sanki ekonomilerin vazgeçilmez
sonucu imiş gibi, ortadan kaldırılması yönünde zaman zaman zorlayıcı politikaların uygulandığı dönemlerde ve açığın çok büyük bir sorun olarak görüldüğü zamanımızda dahi bir türlü tümüyle çözüme kavuşturulamamasıdır.
Maastrich Kriterlerine göre kamu açığı ve borç stoğu büyüklükleri ne kadar olmalıdır?
Avrupa Birliği’nin kabul etmiş olduğu Maastricht ölçütüne göre, kamu açığının millî gelire oranının % 3’ü, borç stokunun millî gelire oranının da %60’ı geçmemesi gerekmektedir.
Birincil bütçe dengesi nedir?
Birincil bütçe dengesi, vergi ve olağan bütçe gelirlerinden, toplam kamu harcamaları artı faiz ödemeleri çıkarıldıktan sonra kalan miktardır.
Birincil bütçe sonucu ile borç faizi arasındaki ilişkinin kamu borç stoku açısından önemi nedir? açıklayınız.
Birincil bütçe sonucu özellikle borç yönetimi bağlamında önemlidir. Borç ödemelerinde
faiz yükü bütçede transfer harcaması kalemi olarak gösterilir, anapara yönetimi ise bütçe cetveline ek olarak Borç Yönetim Tablosu’nda verilir. Ekonomik duruma ve uygulanan politikalara göre, eğer borçlar çevriliyor, sadece faiz ödemeleri yapılıyorsa bütçede birincil fazlanın faiz ödemelerine eşit olması gerekir. Birincil fazlanın faiz ödemelerinden fazla olması borcun anapara bölümünden de ödeme yapıldığını gösterir. Bu durumda, zaman içinde borç stoku eritilmiş olur. Aksi durumda, yani birincil bütçe fazlasının borç faiz miktarından az olması durumunda ise faiz ödemeleri için de yeni borçlanmaya gidildiği, dolayısıyla borçlanmanın artarak devam ettiği ve borç stokunun yükseldiği anlaşılır. Görülüyor ki birincil bütçe sonucu ile borç faizi arasındaki ilişki, kamu borç stoku üzerinde etkili olarak, borç yönetiminde önemli bir araç ve göstergedir.
Neo- klasik yaklaşıma göre bütçe açığı ne şekilde olmalıdır?
Neo-klasik ekonomistler ekonomik işleyişte piyasanın optimum kaynak ve adil
gelir dağılımı sağlayacağı varsayımı ile piyasa dengelerinin bozulmaması için bütçenin
denk olması gerektiği görüşünü benimsemişlerdir. Klasiklere göre, ürün piyasaları
nda tüketim ve yatırım harcamaları dengede olup tasarrufun yatırıma eşit
olduğu durumda, ekonomik istikrarın sağlanması amacıyla kamu bütçesinin de
denk olması gerekmektedir.
Keynesyen görüşün bütçe açığına yaklaşımı nasıldır?
Keynesyen görüşte, klasik ve neo-klasiklerin aksine, piyasaların canlandırılması ve tam istihdamı sağlayıcı efektif talep düzeyinin yakalanabilmesi için kamu açıklarına aktif işlev yüklenmiştir. Diğer bir deyişle, klasik görüşlerin aksine, Keynesyen görüşte kamu kesimi işleyişi denklik içinde götürülmemeli, açık bütçe uygulaması kullanılmalıdır.
Monetarist görüşün bütçe açığına yaklaşımı nasıldır?
Monetarist görüş de klasik görüşe paralel olarak, kamu kesimi borçlanma gereksinimini reddetmiş ve denk bütçe uygulamasına geçilmesini şiddetle savunmuştur.
Ricardocu Hipotezi kısaca açıklayınız.
Ricardocu ya da Barro hipotezine göre, bütçe açıklarının borçlanma ile finansmanı bugünkü vergi yükünün gelecekteki aynı yükle ikamesi olduğundan yaşam boyu gelir hipotezi altında, tüketim üzerinde etkili olmaz. Bu hipotez, kuşaklararası geçişliliğin bulunduğu, ileriye ait vergi değişikliğinin öngörülmediği ya da olası bir değişikliğin bilindiği ve bireylerin bu bilinçle rasyonel davrandığı varsayımlarına dayandırılmaktadır. Söz konusu varsayımların geçerli olduğu koşulda, açık bütçe uygulamasında vergi avantajı yaşayan bireyler bu avantajı tüketimlerini yükseltecek şekilde değil, ileride faizle birlikte borç itfasına gidildiğinde oluşacak yüksek vergi yükümlülüğünü karfl›layabilmek için tasarruflarını yükseltecek yönde kullanırlar. Bu durumda, kamu harcamaları değişmeden açık bütçe uygulaması na geçmek özel harcamaları yükseltmeyeceğinden ekonomi üzerinde olumsuz etki oluşmaz. Diğer yandan, ileride oluşacak faiz yükü bugünkü tasarruflarla karşılandığından gelecek kuşaklar üzerine de yük yıkılmamış olur.
Radikal Yaklaşım kamu açığı konusundaki görüşlerini kısaca açıklayınız?
Kamu açığı konusuna sistem dışı ve eleştirel olarak yaklaşan radikal görüş yanlıları bütçe açıklarının kapitalist sistemin işleyişinin içsel dinamikleri sonucunda organik olarak ortaya çıktığını iddia etmektedir. Bu görüşe göre, kamu kesiminin birinci işlevi özel sermaye birikimine katkı yapacak faaliyette bulunmak, ikinci işlevi ise özel sermaye birikim sürecinin toplumsal ortamda oluşturduğu sosyal sorunları hafifletici harcamalar yaparak sistemi meşrulaştırmaktır.
Senyoraj hakkı nedir?
Devletin para basma tekeline sahip olmasının sonucu olarak para basmaktan elde ettiği
gelirdir.
Para tabanı genişletilmesinin etkileri nelerdir?
Para tabanı genişletilmesinin kamu kesimi üzerindeki birinci etkisi, ekonomide oluşan genel enflasyon nedeniyle kamu kesiminin piyasadan yaptığı alımların giderek pahalı olmaya başlaması şeklinde belirir. Diğer bir deyişle, kamu hizmetleri üretim maliyetinin enflasyona bağlı olarak yükselmesi enflasyonun kamu kesimi üzerindeki yükünü ifade eder. Doğal olarak bu durum kamu harcamalarını ve bütçe açığını olumsuz yönde etkiler. Para tabanı genişletilmesinin kamu kesimi üzerindeki ikinci olumsuz etkisi, gerçekleşen enflasyon etkisine bağlı olarak, vergi gelirlerinin tahakkuk ve tahsil aşamalarında yaşanan reel değer kaybında görülür.
Borçların monetizasyonu nedir?
Kamu Borçlarının Merkez Bankası para tabanının genişletilmesi ile itfa edilmesidir.
Hoş olmayan Monetarist aritmetik nedir?
Hoş olmayan Monetarist aritmetik kısaca uzun dönemde bütçe açığının borçla finansmanının parasal finansmandan daha enflasyonist olması durumudur.
Bütçe açıklarının merkez bankası dışı kaynaklardan finansmanının iç piyasalara etkisi nasıl olur?
İç piyasalar açIsIndan bakıldığında, bir maliyet unsuru olarak faiz oranının yükselmesi marjinal sermayenin piyasadan silinmesi sonucunu doğurur. Kamu borçlanmasının faiz yükselişi nedeniyle özel sermaye yatırımlarda oluşturduğu bu etkiye daha önce belirtildiği gibi dışlama etkisi adı verilir. Dışlama etkisi bazı özel sektör yatırımlarının kamu kesiminin yatırım ya da kamusal tüketim harcamaları ile ikame edilmesi anlamına gelir.
Ponzi tipi borçlanma nedir?
Borç faizinin de yeni borçlanma ile karşılanarak borç stokunun sürekli yükselmesi durumudur.
Bütçe açığının geçici olduğu ve belirli süre sonunda açığın kapatılarak denk bütçe uygulamasına geçilmesi varsayımının uygulaması ne şekilde olur?
Bu yaklaşım başlıca üç aşamadan oluşur. Birinci aşamada, kamu harcamaları olağan bütçe gelirlerini aşmakta olduğundan borç alınır. ikinci aşamada, bütçede faiz yükümlülüğü kadar faiz dışı fazla oluşturularak borç stoku sabitlenir. Üçüncü aşamada ise faiz yükümlülüğünü aşan miktarda faiz dışı fazla verilerek borcun anapara bölümü de eritilir.