Uluslararası Kamu Maliyesi Dersi 6. Ünite Sorularla Öğrenelim
Uluslararası Şirketlerin Vergilendirilmesi
- Özet
- Sorularla Öğrenelim
Küreselleşme neyi ifade etmektedir?
Temel olarak uluslararası bütünleşmeyi ifade eden küreselleşme uluslararası ticaretin, iletişimin ve kültürel etkileşimin sınırsız bir şekilde gerçekleştirildiği süreci ifade etmektedir.
Küreselleşmenin etkinliği artıran nedenler nelerdir?
Özellikle 19. yüzyılda buharlı gemi ve demir yolu taşımacılığının başlaması ile iletişim alanında yaşanan teknolojik gelişmeler küresel etkileşimin boyutlarını arttırmıştır. 20. yüzyılda kara yolu araçları ve hava yolu taşımacılığı daha hızlı ve ucuz hâle getirmiştir. Ayrıca İnternet teknolojisi ve cep telefonu iletişimindeki gelişmeler küreselleşmenin etkinliğini arttırmıştır.
Mal ve hizmetlerin, finansal sermayenin, üretim faktörlerinin ve teknolojinin uluslararası hareketliliğinin artması nelere neden olmuştur?
Dünya ekonomisinin geride bıraktığımız yüzyılda daha bütünleşmiş hâle gelmesine neden olmuştur. Özellikle, gümrük tarifeleriyle birlikte eş etkili önlemlerin yumuşatılmasıyla dünya ticareti üretim artış hızından daha hızlı bir şekilde artmıştır. Bunun ötesinde finansal sermayenin uluslararası hareketliliği önündeki sermaye ve kambiyo kontrolleri artmıştır. Bunun sonucunda uluslararası sermaye piyasası büyümüş, dünya genelinde uzun dönem faiz oranlarında belirgin gerilemeler gözlenmiştir. Bu gelişmelerle birlikte, gerçek kişiler birçok ülkede tasarruflarını hiçbir kısıtlamayla karşı karşıya kalmadan bir başka ülkede değerlendirebilir hâle gelmişlerdir.
Teknolojini gelişmesi sermayenin uluslararası hareketliliğini nasıl etkilemiştir?
Sermayenin uluslararası hareketliliğinin artmasında teknoloji alanında, özellikle de iletişim teknolojisinde yaşanan gelişmeler etkili olmuştur. İletişim teknolojisinde yaşanan gelişmelerle birlikte yatırımcılar yatırıma konu olan fonları birkaç saniyede dünyanın herhangi bir yerinde değerlendirir hâle gelmişlerdir.
Grup içi ticaret nedir?
Grup içi ticaret; birbirleriyle sermaye ya da yönetim bakımından ilişkili sayılan kurumların kendi aralarında mal teslimi, hizmet ifası, kiralama, kredi verme, gayri-maddi hak transferleri gibi konulardaki ticari faaliyetlerdir.
Vergilendirme yetkisi nedir?
Vergilendirme yetkisi, bir devletin ülkesi üzerindeki egemenliğine dayanarak vergi alma konusunda sahip olduğu hukuki ve fiilî gücüdür.
Kaynak ilkesine göre devlet ne yapar?
Kaynak ilkesine göre devlet, egemenliği altında bulunan ülkesi üzerindeki tüm vergi konularını vergilendirir. Buna göre, ülkede vergiyi doğran olan olay kendi bünyesinde gerçekleşmiş yabancı ve yerli kişiler kaynak ülkesine göre vergi ödemekle yükümlüdür. Örneğin gelir ve kurumlar vergisinde geliri elde eden yerli ya da yabancı gerçek kişi ya da kurum kaynak ilkesine göre bu ülke tarafından vergilendirilir. Aynı şekilde, mal teslimi ve hizmet ifası hâlinde bunları gerçekleştirenler işlemin gerçekleştiği ülkede katma değer vergisi ödemekle yükümlüdürler. Emlak vergisinde de binanın, arsa ya da arazinin yerli ya da yabancı malikleri vergi ödemekle yükümlü olmaları buna örnek gösterilebilir.
İkamet devleti ne demektir?
Vergi yükümlüsünün vergi kanunlarının ve vergi anlaşmalarının uygulaması bakımından yerleşik sayıldığı devlettir.
Uluslararası çifte vergilendirmenin ortaya çıkma nedeni nedir?
Uluslararası çifte vergilendirme iki ya da daha fazla devletin vergilendirme yetkilerini kullanmaları aşamasında yetki çatışmasından doğmaktadır.
Yetki çatışmaları temelde hangi şekillerde ortaya çıkmaktadır?
Yetki çatışmaları temelde aşağıdaki şekillerde ortaya çıkmaktadır:
• Örneğin, iki ya da daha fazla devlet verginin konusuna giren gelir ya da kazancın kendi ülkesinde doğduğunu ileri sürebilir. Bir şirketin vergi uygulamaları bakımından yerleşik olduğu (mali ikametgâh) devlet, kanuni ya da yönetim merkezinin bulunduğu devlettir. Gerçek kişiler ise birden fazla devlette bu devletlerin iç hukukuna göre yerleşik sayılabilirler. İkamet devletin vergi ile ilgili düzenlemeleri kazancın elde edildiği kaynak devletin vergi düzenlemeleri ile uyumlu olmayabilir.
• Devletlerin iç hukuk sistemleri vergi yükümlülerini farklı tanımlayabilirler. Örneğin bir ortaklık bir devlet tarafından vergi yükümlüsü olarak kabul edilmezken diğer devletin hukukuna göre vergi yükümlüsü olarak nitelendirilebilir.
• Gelir vergisi, toplam gelir, ikamet, ev, taşınmaz kıymet, daimi iş yeri vb. kavramlar devletlerin iç hukuk sistemlerinde farklı anlamlara geliyor olabilirler.
• Bununla birlikte, verginin konusuna giren ya da vergiyi doğuran olay bakımından önemli olan işlemler devletlerde farklı özelliklere sahip olabilir.
Vergilendirme yetkisi çatışmaları nelerdir?
Vergilendirme yetkisi çatışmaları kısaca şöyle açıklanabilir:
• Kaynak-Kaynak çatışmaları: İki ya da daha fazla devlet bir vergi yükümlüsünün gelirinin kendi ülkelerinde doğduğunu öne sürerler. • İkametgâh-İkametgâh çatışmaları: İki ya da daha fazla devlet bir vergi yükümlüsünün kendi iç hukuklarına göre kendi ülkelerinde ikamet ettiğini öne sürebilirler.
• İkametgâh-Kaynak çatışmaları: Vergi yükümlüsünün elde ettiği gelir kaynak devlet tarafından vergilendirilirken ikamet devlet tarafından da vergilendirilir.
• Gelirin özelliklerinden kaynaklanan çatışmalar: İki devlet bir gelir unsurunu farklı değerlendirebilir ya da sınıflandırabilir, sonuçta da farklı uygulamaya gidebilirler.
• Vergi yükümlüsüne ilişkin çatışmaları: Vergi yükümlüsü devletlerin hukuk sistemlerine göre farklı şekilde tanımlandığında iki devlet nezdinde farklı vergilendirme ortaya çıkabilir.
• Vergi sistemlerinin uyumsuzluğu ile ilgili çatışmalar: İki devletin vergi sistemlerinde farklı uygulamalara yer verilmesi çifte vergilendirmeye neden olabilir. Örneğin değerleme hükümlerinin, vergilendirilebilir gelir tanımının ya da verginin hesaplanması farklılıkları.
Vergilendirme yetkisi çatışmalarının en çok karşılaşılanı hangisidir?
Vergilendirme yetkisi çatışmalarının en çok karşılaşılanı ikametgâh-kaynak çatışmalarıdır. Buna göre bir vergi yükümlüsü kaynak devleti ile gelirin doğduğu ülke olması nedeniyle, ikamet devletiyle de yerleşik olduğu ülke olması nedeniyle vergilendirme ilişkisine girmektedir.
Uluslararası hukuksal çifte vergilendirme unsurları nelerdir?
Uluslararası hukuksal çifte vergilendirme unsurları şöyle sıralanabilir:
• İki ya da daha fazla devlet (ya da vergilendirme yetkisine sahip yerel idare),
• Aynı vergi yükümlüsü,
• Aynı vergi konusu,
• Aynı vergilendirme dönemi,
• Aynı ya da benzer vergiler.
Daimi işyeri nedir?
Bir şirketin işini tamamen veya kısmen yürüttüğü, işle ilgili sabit yere “daimi işyeri” denir.
Matrahtan indirim yöntemi nasıl açıklanabilir?
Matrahtan indirim yönteminde, ikamet devletinde hesaplanan matrahtan yurtdışında ödenmiş vergiler bir gider kalemi gibi indirilir. Matrahtan indirim yöntemi diğer tek taraflı yöntemlerle karşılaştırıldığında vergi yükümlüsünü çifte verilendirmeye karşı daha az korumaktadır.
Mahsup yöntem ile istisna yöntemin amaçları nelerdir?
İstisna yöntemi esas olarak sermaye ithalat tarafsızlığını (capital import neutrality) sağlamayı amaçlamışken mahsup yöntemi sermaye ihracat tarafsızlığını (capital export neutrality) sağlamayı amaçlamıştır.
OECD Model Vergi Anlaşması hangi alanlarda düzenleme yapmaktadır?
OECD Model Vergi Anlaşması;
• Taraf devletler arasında vergilendirme yetkisi dağılımını yaparak çifte vergilendirmenin önlenmesi,
• Ayrımcı vergilendirmenin engellenmesi ve uluslararası vergi uyuşmazlıklarının çözümlenmesi ile
• Vergi yükümlülerinin vergi kaçırma ve vergiden kaçınma gibi faaliyetlerini önleme olmak üzere üç temel alanda düzenleme yapmaktadır.
Birleşmiş Milletler Model Vergi Anlaşması nasıl açıklanabilir?
1980 yılında yayınlanmış ve 2001 yılında güncellenmiştir. OECD Model Vergi Anlaşması temelinde geliştirilen bir Model Anlaşma olmasına karşılık önemli farklılıkları bulunmaktadır. Örneğin, ikamet ilkesine ağırlık veren ve gelişmiş ülkelerin lehine hükümler içeren OECD Modelinden farklı olarak kaynak ilkesine ağırlık vermiş, gelişmekte olan ülkelerin vergilendirme yetkilerinin korunmasına öncelik tanımıştır. Bu özelliği ile gelişmekte olan ülkeler, bağımsızlığını yeni kazanmış devletler ile eski doğu bloğu ülkeler tarafından tercih edilmiştir.
Çok Taraflı Vergi Anlaşmaları nelerdir?
Çok taraflı vergi anlaşmalarından biri Andean Modeli’dir (1971). 1969 yılında Bolivya, fiili, Kolombiya, Ekvator ve Peru Cartagena Anlaşması ile Güney Amerika’da bölgesel bir Ortak Pazar (Andean Uluslar Topluluğu-Andean Community of Nations) kurmuşlardır.
Andean Modelinden başka, aralarında serbest ticaret şartlarını sağlamayı ve sermayenin serbest dolaşımını amaçlayan bazı Karayip ülkeleri (Antigua ve Barbuda, Bahamalar, Barbados, Belize, Dominika, Grenada, Guyana, Haiti, Jamaika, Montserrat, St. Kitts ve Nevis, St. Lucia, St. Vincent ve Grenadinler, Surinam ile Trinidad ve Tobago) tarafından 1994 yılında CARICOM Çok Tarafı Vergi Anlaşması imzalanmıştır.
Bir diğer çok taraflı vergi anlaşması da OECD Model Vergi Anlaşmasını temel alan ve Danimarka, Finlandiya, Faroe Adaları, İzlanda, Norveç ve İsveç’in taraf olduğu İskandinav Çok Taraflı Vergi Anlaşmasıdır.
Andean Modeli nasıl açıklanabilir?
Andean Uluslar Topluluğu, 1971 yılında Andean Modeli olarak da bilinen bir “çok taraflı anlaşma modeli” (Andean Modeli) yayınlamıştır. Model Anlaşma, Andean Uluslar Topluluğu içinde yabancı sermaye, patent, marka, lisans ve telif konularında ortak vergi uygulamaları öngörmekle birlikte, esas olarak kaynak ilkesini benimsemiştir.
Uluslararası çifte vergilendirme ile mücadelede kullanılan yöntemler nelerdir?
Devletler, alacakları tek taraflı ya da uluslararası önlemlerle vergilendirme yetkilerinden tamamen ya da kısmen vazgeçerek uluslararası çifte vergilendirmeyi ortadan kaldırmaya (ya da en azından etkisini azaltmaya) çalışmaktadırlar.
Tek taraflı yöntemlerden matrahtan indirim, mahsup ve istisna yöntemleri uygulanabilir. Tek taraflı yöntemlerin dışında uluslararası yöntemler, başka bir ifadeyle uluslararası anlaşmalar da çifte vergilendirmenin önlenmesinde ve ortadan kaldırılmasında kullanılmaktadır. Tek taraflı yöntemlerde devletler tek taraflı olarak vergilendirme yetkilerini sınırlandırırlar. Vergi anlaşmalarında ise karşılıklı olarak elde edilen gelirin türüne göre farklı esaslarla vergilendirme yetkilerini sınırlandırırlar. Ülkelerin farklı vergi sistemleri günümüzde vergi anlaşmalarının imzalanmasını kaçınılmaz hâle getirmiştir.
Elektronik ticaret nedir?
Elektronik ticaret (e-ticaret), üretim, dağıtım, satış ve teslim işlemlerinin bilgisayar ağıyla gerçekleştirilmesi olarak tanımlanır.
Elektronik ticaretin yarattığı vergisel sorunlar nelerdir
Elektronik ticaretin vergileme bakımından getirdiği temel sorun uluslararası işlemlerde ekonomik faaliyetin hangi ülkede gerçekleştiğinin tespiti ve buradan elde edilen gelirin ve yapılan harcamanın hangi ülkede vergilendirileceği konusudur. İfade ettiğimiz bu temel sorunla ilgili olarak vergi yükümlüsünün, verginin konusuna giren işlemin ya da gelirin vergi idaresi tarafından tespiti ve izlenmesi önemli olmaktadır.
Verginin türüne göre de elektronik ticaretin neden olduğu sorunlar detaylandırılabilir. Örneğin harcamalar üzerinden alınan vergilerde kaynak veya varış yeri ilkesinin uygulanması; gelir üzerinden alınan vergilerde de vergi yükümlüsünün yerleşik olduğu yerin ve daimi işyerinin tespitine ilişkin sorunlar sıralanabilir.
Vergi idarelerinin gelişen elektronik ticaret karşısında yetersiz kalmasının nedeni nelerdir?
Vergi idarelerinin gelişen elektronik ticaret karşısında yetersiz kalmasının nedeni ise ulusal vergi sistemlerini oluşturan vergi düzenlemelerinin ve vergi anlaşmaları hukukunun elektronik ticaretin gelişmemiş olduğu dönemlerde oluşturulmuş olmasıdır. Bu bakımdan, örneğin, elektronik ticaretin gelişimi ile birlikte dijital ürünlerin teslimi, bu malların bedelinin bankacılık sistemi aracılığı ile tahsili ya da satıcının çoğu zaman satışın gerçekleştiği yerde fiziki olarak var olma zorunluluğunun olmaması vergi idarelerini zor durumda bırakmaktadır.
İnternet teknolojisinin vergileme üzerinde etkili olan özellikleri nelerdir?
İnternet teknolojisinin vergileme üzerinde etkili olan özellikleri şöyle sıralnabilir:
• İnternet teknolojisinde yaşanan gelişmelerle birlikte ticari faaliyetlerde ihtiyaç duyulan sermaye tutarı azalmış, küçük işletme sayısında artış olmuştur.
• Elektronik ticaret alım-satım işlemlerinde temsilci, komisyoncu, acente gibi aracılara olan ihtiyacı ortadan kaldırmıştır (disintermediation). Bir otobüs firmasının şehirlerarası otobüs biletlerini İnternet üzerinden doğrudan müşterilerine satması bu konuda verilebilecek bir örnektir.
• Şifreleme teknolojisinin gelişmesiyle birlikte İnternet üzerinden gönderilen ve alınan mesajların içeriklerinin üçüncü taraşarca araştırılması güçleşmiştir.
• Özellikle çok uluslu şirketlerde tasarım ve üretim gibi fonksiyonların bütünleşmesi sonucu grup içi fonksiyonların birbirinden ayrılması güçleşmiştir.
• İnternet teknolojisi işletmelere uluslararası faaliyetlerindeki organizasyon yapılarının oluşturma konusunda esneklik getirmiştir. • İnternet teknolojisi ticari faaliyetin sürdürüldüğü yerin tespit edilmesini güçleştirmiştir.
Bir devletin vergilendirme yetkisi nasıl açıklanabilir?
Bir devletin vergilendirme yetkisinin sınırı kaynak ve ikamet ilkeleriyle belirlenir. Kaynak ilkesine göre devletler kendi sınırları içinde bulunan vergi konuları üzerinden vergi alırlarken, ikamet ilkesine göre kendi ülkelerinde yerleşik sayılan gerçek kişi ve kurumların dünya genelinde elde ettikleri gelir ve kazançlarını vergilendirirler.
Elektronik ticarette kaynak ilkesi nasıl açıklanabilir?
Elektronik ticarette kaynak ilkesi, KDV’nin etkin bir şekilde uygulanması, gelir idaresinin işleyişinin rahat olması ve mükellefin vergiye uyum maliyetlerinin düşük olması gibi nedenlerle özellikle gelir idaresi tarafından tercih edilecektir. Bununla birlikte tarafsızlık açısından bakıldığında varış yeri ilkesinin üstünlüğü kabul edilmektedir.
Elektronik ticarette varış yeri ilkesi nasıl açıklanabilir?
Elektronik ticarette varış yeri ilkesi, kaynak ilkesine göre etkinlik, uygulanabilirlik ve mükelleşerin vergiye uyumu bakımından daha üstündür. Buna karşılık tarafsızlık açısından özellikle federal devletlerde ve ekonomik bütünleşmelerde kaynak ilkesi varış yeri ilkesine tercih edilir.
Uluslararası ticarette KDV nasıl uygulanır?
Uluslararası ticarette KDV’nin uygulanmasında kaynak ve varış yeri ilkesi (orijin ve destinasyon ilkesi) uygulanmaktadır. Varış yeri ilkesinde vergiye tabi olan mallar hangi ülkede üretildiği dikkate alınmaksızın tüketildiği ülkede vergilendirilir.
Nihai Tüketicinin Vergi Sorumluluğu nedir?
Varış yeri ilkesinin etkin olarak uygulanabilmesinin bir başka yolu da nihai tüketicinin vergi sorumlusu sıfatıyla satın aldığı ürün üzerinden hesapladığı KDV’yi ikamet ettiği yerin gelir idaresine yatırmasıdır.
Sermayenin uluslararası hareketliliğinin artmasında etkili olan faktör nedir?
Sermayenin uluslararası hareketliliğinin artmasında teknoloji alanında, özellikle de iletişim teknolojisinde yaşanan gelişmeler etkili olmuştur. İletişim teknolojisinde yaşanan gelişmelerle birlikte yatırımcılar yatırıma konu olan fonları birkaç saniyede dünyanın herhangi bir yerinde değerlendirir hale gelmişlerdir.
Grup içi ticaret nedir?
Grup içi ticaret, birbirleriyle sermaye ya da yönetim bakımından ilişkili sayılan kurumların kendi aralarında mal teslimi, hizmet ifası, kiralama, kredi verme, gayri-maddi hak transferleri gibi konulardaki ticari faaliyetlerdir.
Devletin ülkesi üzerindeki egemenliğine dayanarak vergi alma konusunda sahip olduğu hukuki ve fiilî güce ne denir?
Vergilendirme yetkisi.
Devletler vergilendirme yetkisini kullanırken,vergilendirme yetkisinin sınırlarını hangi ölçütlere göre belirlemektedir?
Devletler vergilendirme yetkisini kullanırken kaynak, ikamet ya da uyrukluk ölçütüne göre vergilendirme yetkisinin sınırlarını belirleyebilir.
Kaynak ilkesine göre bir devlet vergilendirmeyi nasıl yapmaktadır?
Kaynak ilkesine göre devlet, egemenliği altında bulunan ülkesi üzerindeki tüm vergi konularını vergilendirir. Buna göre, ülkede vergiyi doğran olan olay kendi bünyesinde gerçekleşmiş yabancı ve yerli kişiler kaynak ülkesine göre vergi ödemekle yükümlüdür. Örneğin gelir ve kurumlar vergisinde geliri elde eden yerli ya da yabancı gerçek kişi ya da kurum kaynak ilkesine göre bu ülke tarafından vergilendirilir.
Bir devletin “ülkesel egemenliği” altında ikamet eden kişilerin dünya çapındaki gelirlerini vergilendirmesi hangi ilkenin bir sonucudur?
İkamet ilkesinin bir sonucudur. İkamet ilkesine göre vergilendirme, bir devletin “ülkesel egemenliği” altında ikamet eden kişilerin dünya çapındaki gelirlerini vergilendirmesidir.
Vergisel açıdan ikamet devleti ne ifade etmektedir?
İkamet devleti, vergi yükümlüsünün vergi kanunlarının ve vergi anlaşmalarının uygulaması bakımından yerleşik sayıldığı devlet ifade eder.
İki devletin vergilendirme yetkisinin çatışması hangi hallerde gerçekleşebilir?
İki ya da daha fazla devlet bir vergi yükümlüsünün gelirini vergilendirmek isteyebilirler. Zira devletler, ikamet, uyrukluk ve kaynak ilkelerine göre vergilendirme yetkilerini kullanmaktadırlar. Birden fazla devletin aynı konu üzerinden vergi almak istemesi uluslararası çifte vergilendirmeye sebep olmakta bu durumda bir takım yetki çatışmasından doğmaktadır. bu çatışmaları şu şekilde özetlemek mümkündür:
- Kaynak-Kaynak çatışmaları
- İkametgâh-İkametgâh çatışmaları
- İkametgah-Kaynak çatışmaları
- Gelirin özelliklerinden kaynaklanan çatışmalar
- Vergi yükümlüsüne ilişkin çatışmalar
- Vergi sistemlerinin uyumsuzluğu ile ilgili çatışmalar
Uluslararası hukuksal çifte vergilendirmenin unsurları nelerdir?
Uluslararası hukuksal çifte vergilendirmenin unsurları aşağıdaki gibi sıralanabilir:
• İki ya da daha fazla devlet (ya da vergilendirme yetkisine sahip yerel idare),
• Aynı vergi yükümlüsü,
• Aynı vergi konusu,
• Aynı vergilendirme dönemi,
• Aynı ya da benzer vergiler.
Uluslararası çifte vergilendirme nasıl ortadan kaldırılabilir?
Devletler, alacakları tek taraflı ya da uluslararası önlemlerle vergilendirme yetkilerinden tamamen ya da kısmen vazgeçerek uluslararası çifte vergilendirmeyi ortadan kaldırmaya (ya da en azından etkisini azaltmaya) çalışmaktadırlar. Matrahtan indirim, mahsup ve istisna yöntemleri en çok başvurulan tek taraflı yöntemlerdendir. Bunlar dışında da indirilmiş oran uygulamaları gibi yöntemlere de başvurulabilir. Ülkeler arasında yapılan ikili vergi anlaşmaları ile çok taraflı vergi anlaşmaları da uluslararası önlemler arasında gösterilebilir.
Mahsup yönteminin kullanılması ile uluslararası çifte vergilendirme nasıl önlenmeye çalışılmaktadır?
Mahsup yöntemi yurt dışında ödenmiş vergilerin ikamet ülkesinde dünya genelinde elde edilen gelir üzerinden hesaplanmış vergiden mahsup edilmesini öngörmektedir. Uygulamada, çeşitli biçimlerde ortaya çıkabilmektedir. Örneğin, dolaysız mahsup sisteminde yurt dışında ödemiş vergilerin tamamı ikamet devletinde mahsup edilebileceği gibi (tam mahsup), yabancı gelir unsurlarına uygulanan yerli vergi oranı ölçüsünde de mahsup (normal mahsup) yapılabilir.
Uluslararası çifte vergilendirmeyi önleme yöntemlerinden bir olan istisna yöntemini açıklayınız.
İstisna yönteminde ikamet devletinde vergiye tabi matrahın hesaplanmasında yabancı kaynaklı gelirin tamamen ya da kısmen istisna edilmesi söz konusudur. Tam istisna yöntemi kaynak ilkesinin uygulama biçimi olup belirli şartlar altında uygulama alanı bulmaktadır. Kısmi istisnada ise yabancı kaynaklı gelirden bu gelir için ödenen vergiler indirildikten sonra ikamet devletinde vergilendirme söz konusudur.
Vergi anlaşmaları ne ifade etmektedir?
Vergi anlaşmaları, uluslararası hukukun kişisi olan iki devletin, aynı gelir üzerinde kullandıkları vergilendirme yetkilerinin çatışmasından doğan çifte vergilendirmeyi önlemek ve ortadan kaldırmak amacıyla aralarında yaptıkları hukuksal işlemlerdir. Uluslararası vergi anlaşmaları ile gelir ve servet unsurları üzerinde devletlerin vergilendirme yetkilerinin çatışması önlenerek; malların, hizmetlerin ve sermayenin ülkeler arasında vergi temelli sapmaları engellenmektedir.
Ülkeler çifte vergilendirmenin önlenmesinde uluslararası yöntemlerden genellikle hangisini daha çok tercih etmektedir?
Ülkeler çifte vergilendirmenin önlenmesinde uluslararası yöntemlerden genellikle ikili vergi anlaşmalarını tercih etmektedirler. İkili vergi anlaşmaları uluslararası vergi hukukunun en önemli kaynağını oluşturmakla birlikte, OECD ve BM tarafından hazırlanan anlaşma taslakları (modelleri) bulunmaktadır.
Hangi nedenler OECD Model Vergi Anlaşmasının güncellenmesini zorunlu hale getirmiştir?
OECD ülkelerinin çifte vergilendirme konusundaki müzakerelerinden ve anlaşma uygulamalarından edinmiş oldukları tecrübe, ülkelerin vergi sistemlerinde meydana gelen değişiklikler, uluslararası ekonomik ilişkilerin yoğunlaşması, yeni iş alanlarının ortaya çıkması ile vergi yükümlüsü kurumların örgüt yapılarındaki değişiklikler (karmaşıklaşan ve birden fazla ülkeye yayılan üretim ve idari organizasyon) Model Vergi Anlaşmanın güncellenmesini zorunlu hale getirmiştir.
OECD Model Vergi Anlaşması hangi alanlarda düzenleme yapmaktadır?
Yedi bölümden oluşan OECD Model Vergi Anlaşması taraf devletler arasında vergilendirme yetkisi dağılımını yaparak çifte vergilendirmenin önlenmesi, ayrımcı vergilendirmenin engellenmesi ve uluslararası vergi uyuşmazlıklarının çözümlenmesi ile vergi yükümlülerinin vergi kaçırma ve vergiden kaçınma gibi faaliyetlerini önleme olmak üzere üç temel alanda düzenleme yapmaktadır.
BM Model Vergi Anlaşması ile OECD Model Vergi Anlaşması arasında farlılık bulunmakta mıdır?
Evet. BM Model Vergi Anlaşması 1980 yılında yayınlanmış ve 2001 yılında güncellenmiştir. OECD Model Vergi Anlaşması temelinde geliştirilen bir Model Anlaşma olmasına karşılık önemli farklılıkları bulunmaktadır. Örneğin, ikamet ilkesine ağırlık veren ve gelişmiş ülkelerin lehine hükümler içeren OECD Modelinden farklı olarak kaynak ilkesine ağırlık vermiş, gelişmekte olan ülkelerin vergilendirme yetkilerinin korunmasına öncelik tanımıştır.
Çok taraflı vergi anlaşmaları ile ilgili olarak ne tür sorunlarla karşılaşılmaktadır?
İkiden fazla devletin taraf olduğu çok taraflı vergi anlaşmalarında devletlerin çıkarlarının uzlaşmasının nasıl sağlanacağı önemli bir sorundur. Taraf devletlerin çıkar uzlaşısı sorunu dışında, ülke vergi sistemlerine ilişkin düzenlemelerin birbirinden farklılık derecesi çok taraflı anlaşmaların bir diğer önemli sorunu olarak nitelendirilmektedir.
Elektronik ticaret (e-ticaret) nedir?
Elektronik ticaret (e-ticaret), üretim, dağıtım, satış ve teslim işlemlerinin bilgisayar ağıyla gerçekleştirilmesi olarak tanımlanabilir. Bu çerçevede bir yazılımın bir web sayfası aracılığı ile tanıtımının yapılması ve kullanıcılar tarafından kişisel bilgisayarlarına bir bedel karşılığında indirilebilmesi, video ve fotoğraf gibi görsel ürünlerle, elektronik kitap ve her türlü belgenin ticareti, finansal hizmetler, veri tabanı hizmetleri vb. ürün ve hizmetler elektronik ticaretin kapsamındadır.
Uluslararası ticarette KDV’nin uygulanmasında hangi ilkelerden ne şekilde yararlanılmaktadır?
Uluslararası ticarette KDV’nin uygulanmasında kaynak ve varış yeri ilkesi (orijin ve destinasyon ilkesi) uygulanmaktadır. Varış yeri ilkesinde vergiye tabi olan mallar hangi ülkede üretildiği dikkate alınmaksızın tüketildiği ülkede vergilendirilir. Verginin konusunu sadece ülke içinde teslim edilen mal ve hizmetler oluşturur. Kaynak ilkesinde ise dış ticarete konu olan mal ve hizmetler tüketim yerine bakılmaksızın üretildikleri ülkede vergilendirilirler. Verginin konusunu ise ülke içindeki tüketim ve yapılan ihracat oluşturmaktadır. Kaynak ilkesine göre yapılandırılmış KDV sistemleri, uygulamalarının basit olması ve yükümlülerin vergiye uyumlarının kolay olması nedeniyle vergi idareleri tarafından tercih edilebilir sistemlerdir.