Uluslararası Kamu Maliyesi Dersi 1. Ünite Sorularla Öğrenelim
Küreselleşme Ve Kamu Maliyesi
- Özet
- Sorularla Öğrenelim
Küreselleşme nedir?
Küreselleşme dünyada pek çok ülke ve bölgedeki iktisadi, siyasal, toplumsal ve kültürel yapılardaki farklılıkların, haberleşme, ulaşım ve bilişim teknolojilerindeki hızlı ilerlemelerle birbiriyle etkileşim hâline girdiği, küresel bağımlılıkların ve bilinçliliğin arttığı çok katmanlı ve çok boyutlu bir bütünleşme sürecidir.
Ekonomik yönüyle küreselleşme nedir?
Ekonomik yönüyle küreselleşme, en genel ve üzerinde uzlaşılmış biçimiyle mal, hizmet ve üretim faktör hareketlerinin serbestleştirilerek dünya ekonomisini oluşturan ekonomilerin birbirleriyle ve dünya piyasaları ile bütünleşik hâle gelmesidir.
I. Küreselleşme Dönemi olarak da adlandırılan dönem hangi tarihler arasındadır?
I. Küreselleşme Dönemi olarak da adlandırılan dönem 1870-1914 yılları arasıdır.
I. Küreselleşme Döneminin belirgin özellikleri nelerdir?
I. Küreselleşme Dönemi olarak da adlandırılan 1870-1914 döneminde dünyada ticaret ve finans alanlarındaki serbestliğin bugünkünden daha az olmadığı tespit edilmektedir. 18. yüzyıl Sanayi Devrimi’nin özgül koşullarında gerçekleşen bu dönem özellikle ulaşım alanındaki teknolojik gelişmelerin olanaklarıyla ticaret ve sermaye hareketlerinde önemli artışlar ile ifade edilebilir.
II. Küreselleşme Dönemi olarak da adlandırılan dönem hangi tarihler arasındadır?
I. Küreselleşme Dönemi olarak da adlandırılan dönem 1970 sonrasıdır.
II. Küreselleşme Döneminin belirgin özellikleri nelerdir?
II. Küreselleşme Dönemi olarak adlandırılan 1970 sonrası dönemi karakterize eden tarihsel ve mekânsal özgüllükler vardır. Savaş sonrası istikrarlı bir büyüme ve birikim döneminin ardından kapitalist üretim ilişkilerinin yeni alanlara yayılma gereksinimi süreci belirler. İletişim ve ulaşım altyapısının çarpıcı biçimde iyileşmesi; mal, hizmet ve para hareketlerinin çok büyük ölçekte artmasını sağlamıştır. Bu dönemde, uluslararası sermaye hareketleri niceliği itibarıyla artmakla kalmamış niteliğinde de önemli farlılıklar göstermiştir.
Dünya ekonomisindeki ilk bütünleşme dalgası, hangi ülkenin öncülüğünde gerçekleşmiştir?
Dünya ekonomisindeki ilk bütünleşme dalgası, İngiltere’nin öncülüğünde gerçekleşmiştir.
Dünya ekonomisindeki ilk bütünleşme dalgası dönemi hangi isimle adlandırılmaktadır?
Dünya ekonomisindeki ilk bütünleşme dalgası dönemi Klasik liberalizm-Klasik iktisat olarak tanımlanır.
Klasik liberalizm-Klasik iktisat dönemi ne zaman son bulmuştur?
Klasik liberalizm-Klasik iktisat dönemi 1870 krizi ile son bulmuştur.
Neoliberalizm ne zaman ortaya çıkmıştır?
Neoliberalizm 20. yüzyılın son çeyreğinde ortaya çıkmıştır.
Bretton Woods para Sistemi ne zaman yürürlüğe konulmuştur?
Bretton Woods para Sistemi 1944’te yürürlüğe konulmuştur.
Bretton Woods para Sistemi hangi ülke tarafından yürürlüğe konulmuştur?
Bretton Woods para Sistemi ABD tarafından yürürlüğe konulmuştur.
II. Dünya Savaşı sonrası dönemde küreselleşme sürecini önceleyen olgular nelerdir?
Savaş sonrası dönemin tek güçlü ekonomisi olarak ABD kendi sanayi sermayesi için istikrarlı üretim ve birikimi sağlayacak koşulların ilk adımını, 1944’te Bretton Woods para sisteminin yürürlüğe konulmasına liderlik ederek atmıştır. 1929 Bunalımı’nın süregiden etkileri altındaki bu dönemde Keynesyen iktisat, Klasik iktisadın Say yasası, miktar kuramı gibi temel ilkelerini reddederek kendi kuramı için uygun bir tarihsel konjonktür bulacaktır. Keynes, kapitalist ekonomilerin sistemsel toplam talep eksikliği ile ifade edileceği üzerine kurulu olan “Genel Teori” adlı eseri ile devletlerin tam istihdamı sağlamak üzere ekonomiye müdahalesini meşrulaştırmıştır. Bu dönemde kitlesel üretim ve tüketimin artmasının kârlarda yarattığı artışla yüksek büyüme oranları gerçekleşmiş ve bu nedenle altın çağ deyişi ile betimlenmiştir. Özellikle ABD, Avrupa ve Japonya gibi merkez kapitalist ülkelerde gerçekleşen yüksek büyüme, düşük işsizlik, teknolojik gelişme, alım gücünde artış, refah sisteminin gelişimi çarpıcıdır. Bu dönemde üretici, yatırımcı ve düzenleyici fonksiyonlarıyla refah devleti ya da kalkınmacı devletin eylemlerine tanıklık edilmiştir.
Keynesyen politikalarının uygulanması neden ortadan kaldırılmıştır?
Keynesyen politikaların uygulanabildiği koşulları, 1960’ların sonralarından itibaren kâr oranlarının düşmesinin ardından dünya ekonomisinin içine girdiği kriz ve 1973-74 petrol şokunun etkisinin de eklenmesiyle ortadan kaldırmıştır.
Keynesçiliğin bir yönüyle 1970’lerin yapısal krizini çözmede başarısız olmasının sonuçları neler olmuştur?
Büyüme oranlarının düşmesi, işsizlik ve enflasyonun artması ile kendini gösteren kriz önemli paradigma değişimi getirmiştir. Bu dönemde ücret maliyeti başta olmak üzere artan maliyetler doğrudan, savaş sonrası sermaye birikiminin devam edeceği bir ortamın oluşturulmasında gerekli görülen devletin genişlemesi ise dolaylı olarak sorumlu tutulmuştur.
Neoliberal iktisat kuramının görüşü nedir?
Neoliberal iktisat kuramı, devleti özgürlüklerin kısıtlayıcısı olarak görür, siyasal alan ile iktisadi alan arasına ontolojik bir ayrım getirmeyi amaçlar. İktisadi alan ve toplumun, devlet ve siyaset karşısında güçlendirilmesi, iktisadi liberalizmin ile siyasal liberalizmin birbirinden ayrılması ile sağlanır.
Hayek bireysel özgürlüğü ve siyasal özgürlüğü nasıl tanımlamaktadır?
Hayek, bireysel özgürlükleri piyasa içindeki hareket serbestliği olarak tanımladıktan sonra siyasal özgürlüğün bireysel özgürlüğün gerekli bir ögesi olmadığını ikisinin birbirinden ayrılması gerektiğini savunur. Böylelikle bir yandan devletin iktisadi ilişkilere müdahalesi özgürlükleri kısıtlayıcı olarak değerlendirilirken iktisadi krizlerinde bu tür müdahale sonucu siyasal alanın yarattığı krizler olduğu savunulabilir.
Milton Friedman’ın Monetarizm kuramının ekonomi ile ilgili görüşü nedir?
Milton Friedman’ın Monetarizm kuramına göre kapitalist ekonomilerde var olan işsizlik oranı “doğal” olup bunu düşürmeye dönük devlet müdahaleleri sadece enflasyona neden olur ve yapılması gereken miktar kuramını geçerli kılmaktır. Ona göre, devletin sadece düzenin sürekliliğini sağlama ve rekabetçi piyasaları güçlendirme işlevi var olabilir.
Neoliberal politikaların, kısa bir süre içinde dünyanın en uç köşelerine kadar yaygınlaşmasının nedeni nedir?
Neoliberal politikaların, kısa bir süre içinde dünyanın en uç köşelerinde yaygınlaşmasına ve bütün iktisadi ilişkilerin küreselleşmesine, bilgi ve telekomünikasyon teknolojilerindeki hızlı ilerleme ve iletişim ve ulaşım maliyetlerindeki düşme neden olmuştur.
Adam Smith’in iktisadi refah kuramı nasıl açıklanabilir?
Adam Smith’in iktisadi refah kuramında sermaye birikimi ekonomik ilerlemenin, kârlar da yeni sermayenin kaynağıdır. Smith’in modelinde rekabetçi piyasalar hem sermayeyi en fazla verimli olacak sanayilere yöneltmeyi sağlar hem de ‘görünmez el’ aracılığıyla kâr maksimizasyonunu toplumsal olarak yararlı alanlara yönlendirerek halkın en yoğun biçimde gereksinim duyduğu malların üretilmesine yol açar. Bu modelde, devlet müdahalesi ve düzenlemelerinin, tekelci yapıların ve özel sübvansiyonların sermayeyi yanlış yönlendirme ve genel refaha katkısını azaltma eğiliminde olduğu savunulur. Buna göre, devletin bu tür müdahaleci eylemleri piyasaları kısıtlama ve böylelikle sermaye birikimi hızını düşürme, iş bölümü kapsamını daraltma ve buna bağlı olarak toplumsal üretim düzeyini düşürme eğilimindedir.
Adam Smith’in iktisadi refah kuramına göre devlete verilen görevler nelerdir?
Adam Smith’in iktisadi refah kuramına göre devlete verilen üç görev;
• Toplumu diğer bağımsız toplumların zorbalık ve baskısından korumak,
• Adalet sistemini kurmak
• Toplumun geneline yönelik bazı imar ve altyapı işlerini gerçekleştirmektir.
A. Smith’in emek ile ilgili görüşleri nelerdir?
A. Smith’in emek değer bakış açısından yaptığı analizlerinde emeğin tek gerçek değer yaratıcısı olduğu görülür. Bununla birlikte, kapitalist bir ekonomide emek ve sermaye kesimi arasında ücret oranlarının saptanmasına ilişkin mücadelenin hiçbir şekilde eşitlerin mücadelesi olmadığını kabul eder. Ona göre, bu uyuşmazlıkta daha güçlü ve egemen sınıf kapitalistlerdir ve kapitalistlerin gücü birbiriyle ilişkili servetleri, kamuoyunu etkileme güçleri ve yönetimi (devleti) kontrolden gelir. Devlet özel mülkiyet sahipliği üzerinde koruma sağlarken iş adamlarının rekabetten kaçınmak ve tekeli korumak için iktisadi araçları çıkarları doğrultusunda kullanmasını kabul eder.
K. Marks’ın devlet ile ilgili görüşleri nelerdir?
K. Marks devleti toplumsal ilişkilerin bir biçimi olarak alır. Buna göre devlet toplumsal ilişkilerin katılaşmış ya da fetişleşmiş biçimidir. Devleti bu biçiminde ortaya çıkaran kapitalist toplumsal ilişkilere özgün bir durumdur.
Marksist görüş nasıl açıklanabilir?
Marksist görüşe göre, kapitalist öncesi dönemden başlayan köylülerin ücretli işçilere dönüştürülerek mutlak artık değerin potansiyel bir kaynağının yaratılması tarihsel bir olgudur. Bunun yaratılmasında temel etken piyasa güçlerinin yumuşak işlemesi değil, fiziksel güç ve devletin oynadığı yaşamsal roldür. Bu bağlamda, kapitalist devlet sermaye birikiminin belirleyiciliğinde sosyal ilişkiler ve bu ilişkilere içkin olan güç ve eşitsizlik ilişkileri temelinde, belirli tarihsel ve toplumsal/mekânsal konumlara göre oluşur, biçimlenir ve değişir. Bu yaklaşıma göre, tüm ulusal devletler tarihsel olarak ve tekrarlanan biçimde kapitalist toplumsal ilişkiler bütünlüğü ile olan ilişkileri yoluyla tanımlanır. Kapitalist toplumsal ilişkilerin bir biçimi olarak devletin varlığı, bu ilişkilerin yeniden üretilmesine bağlıdır. Devlet kapitalist toplumun sınıflar arası ilişkiye dayanan ve krize eğilimli gelişiminin bir parçasıdır.
Keynesyen kumamına göre devletin işlevi nedir?
Devlet, özel çıkar peşinde koşmanın olumsuz etkilere sahip olmaması için gerekli makroekonomik koşulları sağlamak için görev yapar. Bu yaklaşımda birikim sürecinin talep yönünün baskın hâle gelmesi, devletin talep yönetiminde daha aktif rol oynamasını destekler. Bu çerçevede, toplam talebi istikrarlı hâle getirmede devlet harcamaları, devlet borçlanması ve vergiler kullanılır. Ayrıca vergiler, ulusal gelirin yeniden dağılımını sağlamalı, piyasa güçlerinin serbestçe harekete geçmesi sonucu oluşan gelir bölüşümünü düzeltici bir rol oynamalıdır.
Neoklasik iktisat, devleti nasıl açıklamaktadır?
Neoklasik iktisat, piyasa aksaklıkları yönüyle kurumların tam olarak var olmadığını kabul ederek devlet etkinliğini bu çerçevede tanımlamıştır. Yani, piyasa başarısızlıklarının varlığı “görünmez el”in makul fiyat oluşumu ve kaynakların etkili bir biçimde tahsis edilmesine engeldir. Kuram, “görünmez el”in en azından dört alanda yetersiz olduğunu kabul eder. Bunlar;
• Serbest piyasa sisteminin istikrarsızlığı,
• Oligopol ve tekellerin varlığı,
• Kamusal malların varlığı ve
• Dışsallıklardır.
Avusturya ve Chicago okullarının küreselleşme dönemindeki devletin iktisadi rolüne ilişkin görüşleri nelerdir?
Avusturya ve Chicago okulları, Neoklasik iktisatın piyasa başarısızlıkları çerçevesindeki analizlerini desteklemezler. Bu okullara göre kapitalizmde görülen istikrarsızlık yönetimsel hatalardan kaynaklanırken, özel kapitalist tarafından tekel gücü sağlamaya yönelik girişim istikrarsız ve kısa sürelidir ve muhtemelen en büyük tekel gücünün kaynağı devlet yardımlarıdır, tek meşru toplumsal tüketim malı savunmadır ve dışsallık etkileri için çözüm kirletmek için mülkiyet haklarının yaratılması ve bu hakların serbestçe alınıp satılması için bir piyasanın kurulmasıdır. Dolayısıyla bu okullar, devletin faaliyet alanının özel mülkiyetin korunması ve sözleşmelerin uygulanmasının ötesine geçmediğini savunurlar.
Anayasal iktisat kuramının kurucusu kimdir?
Anayasal iktisat kuramının kurucusu Buchanan’dır.
Anayasal iktisat kuramının devletin ekonomik etkinliğinin sınırlandırılmasına yönelik görüşünün gerekçesi nedir?
Kuramın kurucusu Buchanan’a göre bu sınırlamanın gerekçesi, Keynesyen açık bütçe politikasının seçmenler ve seçilenlerin davranışları nedeniyle bütçe açıkları ve enflasyona neden olarak nihai olarak kamu kesimi başarısızlığı ile sonuçlanacağı savıdır. Bunun önlenmesi için kamu bütçesi uygulama kurallarının anayasalara koyulacak hükümlerle kontrol altına alınması önerilir.
O’Connor devletin işlevini nasıl açıklamaktadır?
O’Connor, kapitalist devletin birikim ve meşrulaştırma biçimindeki iki çelişkili işlevi gerçekleştirmesi gerektiğini savunur.
• Devletin ilk işlevi olan sermaye birikimini desteklemek, sınıf yapısının yeniden üretiminde yaşamsaldır.
• İkinci işlevi ise sosyal barış ve uyumu sürdürecek hoşnutsuzlukları baskılamak ve yönetmek için önemlidir.
Hem birikim hem de meşrulaştırma devlet faaliyeti için talebe dönüşür. Bu, devlet harcamalarında bir artışı ifade ederken bu ihtiyaçları karşılamak için gelirler, birikimin ürünleri sosyalize edilmediği için her zaman artmaz. Bu ise bir mali krizdir.
Gough devletin işlevini nasıl açıklamaktadır?
Gough, devletin işlevini temelde refah harcamaları üzerinden açıklar. Bu analizde devlet, emek gücünün yeniden üretimini ve kapitalist toplumda çalışmayan nüfusun geçimini sağlamak için devlet gücünün kullanımı ile işlevlendirilir. Bu tanıma göre, modern devletin refah faaliyetleri iki gruba ayrılır. Bunlar;
• Emeğin yeniden üretimi ve
• Toplumdaki çalışmayan kesimlerin yaşamlarını sürdürmelerini sağlayan devlet hizmetleridir.
Düzenleme kuramına göre devletin işlevi nedir?
Düzenleme kuramında devlet fonksiyonel ya da araçsal bir role sahip olmak yerine bütün toplumsal ilişkilerin bir parçası olarak görülür. Kapitalizm farklı üretim kesimlerinde kapitalist üretim ilişkilerinin egemen olmasıyla yaygınlaşırken artık değeri artırma biçimleri de giderek değişir. Bu değişim; meta ilişkilerinde, emek gücünün var olma koşullarında, sermayedarlar arasındaki ulusal ve uluslararası var olma koşullarında, para kredi ilişkilerinde ve nihayet devletin rolünde köklü değişimler getirir.
Ekonominin en eski dallarından biri olan kamu maliyesi kavramı nasıl açıklanabilir?
Kamu maliyesi, devletin gelir/harcamaları ve kamu sektörüyle ilgili konularda veya ekonominin kamu sektörünün egemenliğindeki kısmıyla ilgilidir. Kamu maliyesi özel finanstan farklı olarak zorlayıcılık gücüne sahiptir (vergilendirme), devlet harcamaları belli amaçların gerçekleştirilmesi için yapılır (yol, eğitim), özel finansa göre daha eskidir, temelde büyük ölçekli bir finansal faaliyettir, kâr maksimizasyonu öncelikli değildir, bu alanda büyük borçlanma ve büyük ölçekli projeler söz konusudur.
Otomatik stabilizatör nedir?
Otomatik stabilizatör; hükûmetlerin kullanabilecekleri temel maliye politikası araçlarının otomatik olarak işleyenlerine verilen addır.
24 Ocak Kararları nedir?
24 Ocak Kararları; 24 Ocak 1980 tarihinde Türkiye ekonomisinin Neoliberal dönüşümünü başlatan ve;
• Dış kredilerle ithalatın finansmanı,
• İhracatı teşvik,
•Fiyat ve vergi ayarlamalarıyla kamu açıklarını kapatmak ve
• Enflasyonla mücadele olarak ifade edilen dört amaca ulaşmak için alınan kararlardır.
Türkiye’de 24 Ocak Kararlarının ilanının sonucu ne olmuştur?
Türkiye’de 24 Ocak Kararlarının ilanından sonra IMF’ye verilen niyet mektubu ile dışa dönük kalkınma modeline ve liberal uygulamalara başlanmış, devletin ekonomideki üretimci ve yatırımcı olarak rolü azaltılmıştır.
GATT nedir?
GATT (General Agreement on Tariffs and Trade); uluslararası ticareti, haklar ve sorumluluklar açısından düzenlemek amacıyla 1947 yılında çok taraflı olarak imzalanan Türkçe adı ‘Ticaret ve Gümrük Tarifeleri Genel Anlaşması’ olan anlaşmadır.
DTÖ nedir?
Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ); mal, hizmet ve sermaye hareketlerinin serbestleştirilmesinin kurallarını düzenlemek amacıyla 1995 yılında GATT’ın yerine kurulan uluslararası kurumdur.
Özelleştirmenin kapsamı nasıl açıklanabilir?
Özelleştirme, devletin iktisadi alandaki ticari faaliyetleri olan kamu işletmeciliğinin özelleştirilmesi yanında yarı kamusal nitelikli eğitim, sağlık gibi kamu hizmetlerinin özelleştirilmesine kadar uzanmaktadır. Günümüzde bu uygulamalar, kamu mülkiyetinin özel sektöre geçirilmesinden kamu özel ortaklığına kadar geniş bir yelpazede yer alır.
Özelleştirmenin gerekçeleri ve sonuçları neler olmuştur?
Özellikle doğal tekel niteliğindeki telefon, gaz, elektrik gibi alanlarda rekabetin güçlenmesi üretimin fiyat ve kalite yönlerinden piyasadaki talebe duyarlı hale getirilmesi gerekçeleriyle özelleştirmeler yapılmıştır. Bu özelleştirmelerde tüketici aleyhine uygulanan yüksek fiyat politikaları devletlerin fiyatlar üzerinde denetimini getirmiştir. Sonuçta, bu uygulamalar, yeni üretim ve birikim alanlarının ve büyük tekelci rantların özel sektöre geçmesine neden olabilirken, kapsamlı bir regülatif yapı oluşturulmaksızın yapılan özelleştirmeler tüketici refahını olumsuz etkileyebilmektedir.
Kamu-Özel Ortaklığı nedir?
Kamu-Özel Ortaklığı; kamu hizmeti olarak nitelendirilen ve devlet eliyle gerçekleştirilen hizmetlere özel sektörün katılımıdır.
Kamu-Özel Ortaklığı modelinin işlevi nedir?
Bu model, devletin büyük otoyollar ve limanlar gibi büyük altyapı projelerinin gerektirdiği büyük ölçekli sermaye yatırımlarını, yerel ve uluslararası sermayenin katılımıyla finanse etmenin bir yoludur. Bu model günümüzde sadece büyük projeler için kullanılan bir
finansman modeli olmaktan çıkarak tüm kamusal mal ve hizmet alanını kapsayan ve kamu hizmetlerinin piyasalaşmasını içeren bir uygulamaya dönüşmüştür.
Uluslararası veya küresel kamu malları olarak adlandırılan mal ve hizmet alanları nelerdir?
Uluslararası veya küresel kamu malları olarak adlandırılan mal ve hizmet alanlarının başlıcaları; uluslararası barış ve güvenliğin sağlanması, uluslarüstü terörizmle mücadele edilmesi, küresel iletişim ve ulaşım sistemlerinin yaratılması, bulaşıcı hastalıklarla mücadele edilmesi, iklim değişikliği ile ilgili risklerin önlenmesi, mali suçların önlenmesi, insan ticaretinin önlenmesi, uluslararası finansal istikrarın sağlanması, çok taraflı ticaret rejiminin oluşturulması, entelektüel korsanlık, kara para aklama ve uyuşturucu trafiğinin önlenmesi, temel insan hakları ve demokrasinin evrenselleşmesinin sağlanması, küresel yoksulluğu azaltmak, evrensel birincil eğitim ve sağlık hizmetlerine eşit şekilde sunulması, çevreye duyarlı kalkınmanın sağlanması ve sürdürülmesi, devletler arasında ve devletlerle-devlet olmayan aktörler arasında çok taraflı müzakere ortamlarının oluşturulması olarak sayılabilir.
Uluslararası kamu mallarının üretilmesine neden olan sorunlar nelerdir?
Uluslararası kamu mallarının üretilmesine neden olan sorunlar, büyük ölçüde, sanayileşmeden günümüze kadar geçen sürede doğal ve beşeri kaynakların aşırı kullanımı ve kapitalist üretim süreçlerinin işleyişi ile ilişkilidir.
Laffer Eğrisi nedir?
Laffer Eğrisi; arz yanlı iktisatın vergi oranlarının düşürülerek vergi gelirlerinin artacağına ileri süren çan eğrisi şeklindeki eğrisinin adıdır.
Küreselleşme sürecinde vergi ve borçlanma politikalarının etkileri neler olmuştur?
Küreselleşme sürecinde vergi ve borçlanma politikaları gelir dağılımı üzerinde olumsuz etkiler yaratmış, kaynak yaratmada etkinsiz kalmış ve bu yönüyle de devletlerin yeniden dağıtıcı mal ve hizmet sunma olanaklarını sınırlamıştır. Bu yapı, emek ve sermaye kesimleri açısından emek aleyhine ayırımcı ve asimetrik sonuçlar ortaya çıkarmıştır.
Küreselleşmenin kamu harcamaları ve kamu gelirleri üzerindeki etkileri nelerdir?
Küreselleşme mali disiplin gereği kamu harcamalarının kısılması, sosyal harcamaların azaltılması yanında faiz harcamalardan kaynaklanan transfer harcamalarının artmasına neden olmuştur. Kamu gelirleri açısından vergileme yerine borçlanma kamu finansman yöntemi olarak seçilmiştir. Sermaye kesimlerini vergilendirmede güçlükler, vergi yükünün sermaye dışı kesimlerin üzerine kaymasına neden olmuştur. Sistemin gelir yaratma kadar gelir dağılımını düzeltme gücü de azalmıştır.
Küresel sermaye hareketlerini düzenlemeye dönük önerilerin işlevleri nelerdir?
Küresel sermaye hareketlerini düzenlemeye dönük önerilerin hem istikrar, hem de gelir yaratma gibi iki önemli fonksiyonları vardır. Küresel ekonomiye istikrarsızlık etkileri taşıyan sermaye hareketleri kontrol edilirken bu yolla elde edilen gelirler küreselleşme ile ilgili sorunların çözümüne yönelik üretilecek uluslararası kamu mallarının finansmanı için kullanılabilir. Küresel istikrar ve küresel çevre sorunlarına yönelik vergi ve vergi benzeri düzenlemelerin etkili olabilmesi küresel düzeyde uygulamayı gerektirir. Küresel Kriz göstermiştir ki böyle bir uzlaşma Avrupa Birliği içinde bile sağlanamamaktadır.
Küreselleşmenin kamu maliyesi üzerindeki olumsuz etkilerini azaltmak neden önemlidir?
Küreselleşmenin kamu maliyesi üzerindeki olumsuz etkileri azaltılarak gelir dağılımı, yoksulluk, çevresel sorunlar gibi günümüz modern kapitalizminin temel sorunlarına çözümler üretilmiş olur.
Küreselleşme genel anlamda nasıl bir süreçtir?
Küreselleşme dünyada pek çok ülke ve bölgedeki iktisadi, siyasal, toplumsal ve kültürel yapılardaki farklılıkların, haberleşme, ulaşım ve bilişim teknolojilerindeki hızlı ilerlemelerle birbiriyle etkileşim hâline girdiği, küresel bağımlılıkların ve bilinçliliğin arttığı çok katmanlı ve çok boyutlu bir bütünleşme sürecidir.
I. Küreselleşme Dönemi hangi yıllar arasındadır ve genel özeliği nedir?
I. Küreselleşme Dönemi olarak da adlandırılan 1870-1914 döneminde dünyada ticaret ve finans alanlarındaki serbestliğin bugünkünden daha az olmadığı tespit edilmektedir. 18. yüzyıl Sanayi Devrimi’nin özgül koşullarında gerçekleşen bu dönem özellikle ulaşım alanındaki teknolojik gelişmelerin olanaklarıyla ticaret ve sermaye hareketlerinde önemli artışlar ile ifade edilebilir.
II. Küreselleşme Dönemi hangi tarihten sonra başlamaktadır ve genel özellikleri nelerdir?
II. Küreselleşme Dönemi olarak adlandırılan 1970 sonrası dönemi karakterize eden tarihsel ve mekânsal özgüllükler vardır. Savaş sonrası istikrarlı bir büyüme ve birikim döneminin ardından kapitalist üretim ilişkilerinin yeni alanlara yayılma gereksinimi süreci belirler.
- İletişim ve ulaşım altyapısının çarpıcı biçimde iyileşmesi; mal, hizmet ve para hareketlerinin çok büyük ölçekte artmasını sağlamıştır.
- Bu dönemde, uluslararası sermaye hareketleri niceliği itibarıyla artmakla kalmamış niteliğinde de önemli farlılıklar göstermiştir.
- Sermaye akımları, kısa vadeli, ülkelerarası arbitraj kârları elde edebilecek ölçüde akışkan ve spekülatif nitelik gösterirken inovasyonu çok güçlü finansal mühendislik ile oldukça çeşitlenmiş finansal araçları içine alır. Bunda, iletişim ve bilişim sistemlerindeki devrim niteliğindeki gelişmelerin olanaklı kıldığı risklerin, iletişim ve ulaşım maliyetlerinin düşmesinin ve bunların küresel ölçekte yaygınlaşmasının payı büyüktür.
Kamu maliyesi devletin hangi kısmıyla ilgilenmektedir?
Kamu maliyesi, devletin gelir/harcamaları ve kamu sektörüyle ilgili konularda veya ekonominin kamu sektörünün egemenliğindeki kısmıyla ilgilidir.
Kamu maliyesinin özel finanstan farkları nelerdir?
Kamu maliyesi özel finanstan farklı olarak zorlayıcılık gücüne sahiptir (vergilendirme), devlet harcamaları belli amaçların gerçekleştirilmesi için yapılır (yol, eğitim), özel finansa göre daha eskidir, temelde büyük ölçekli bir finansal faaliyettir, kâr maksimizasyonu öncelikli değildir, bu alanda büyük borçlanma ve büyük ölçekli projeler söz konusudur.
Keynesyen iktisadi görüşte kamu maliyesinin fonksiyonları nelerdir?
Kamu maliyesinin üç fonksiyonu; piyasa mekanizması ya da özel sektörün kendi başına sağlayamayacağı kamusal mallar ve diğer malların sağlanmasını içeren tahsis fonksiyonu, gelir ve servetlerin eşit biçimde dağılmasını sağlayacak ve yoksulluğu azaltacak biçimde dağıtım fonksiyonu, mali araçlar aracılığıyla enflasyonu kontrol etmeyi ve işsizliği azaltmayı amaçlayacak istikrar fonksiyonudur.
Otomatik stabilizatör kavramını tanımlayınız.
Otomatik stabilizatör: Hükûmetlerin kullanabilecekleri temel maliye politikası araçlarının otomatik olarak işleyenlerine verilen addır.
Ülkemizde 24 Ocak 1980'de alınan kararlar nelerdir?
24 Ocak Kararları: 24 Ocak 1980 tarihinde Türkiye ekonomisinin Neoliberal dönüşümünü başlatan ve (a) dış kredilerle ithalatın finansmanı, (b) ihracatı teşvik, (c) fiyat ve vergi ayarlamalarıyla kamu açıklarını kapatmak ve (d) enflasyonla mücadele olarak ifade edilen dört amaca ulaşmak için alınan kararlardır.
Dünya Ticaret Örgütü ne zaman ve neden kurulmuştur?
Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ): Mal, hizmet ve sermaye hareketlerinin serbestleştirilmesinin kurallarını düzenlemek amacıyla 1995 yılında GATT’ın yerine kurulan uluslararası kurum.
Kamu-Özel Ortaklığı modeli nedir?
Kamu-Özel Ortaklığı modeli, kamu hizmeti olarak nitelendirilen ve devlet eliyle gerçekleştirilen hizmetlere özel sektörün katılımıdır. Devletin büyük otoyollar ve limanlar gibi büyük altyapı projelerinin gerektirdiği büyük ölçekli sermaye yatırımlarını, yerel ve uluslararası sermayenin katılımıyla finanse etmenin bir yoludur. Bu model günümüzde sadece büyük projeler için kullanılan bir finansman modeli olmaktan çıkarak tüm kamusal mal ve hizmet alanını kapsayan ve kamu hizmetlerinin piyasalaşmasını içeren bir uygulamaya dönüşmüştür.
IMF ile istikrar programı uygulayan ülkelerde ilk kesintiye uğrayan harcama kalemi nedir?
IMF ile istikrar programı uygulayan ülkelerde ise devletin yatırım harcamaları ile birlikte ilk kesintiye uğrayan kalem sosyal harcamalardır. Böylelikle Neoliberal yaklaşıma uygun olarak devletin kamu harcama büyüklüğünün ifade ettiği ekonomideki payı küçültülürken, bu yarı kamusal mal ve hizmet alanlarının metalaştırılarak özel sektör üretim ve birikim alanlarına dönüştürülmesi sağlanmaktadır
Küreselleşme sürecinde kamu vergi otoritelerinin sermayeyi vergilendirmede karşılaştığı sorunlar nelerdir?
Küreselleşme sürecinin hızlanarak devam ettiği izleyen yıllarda artan sermaye hareketliliği karşısında kamu vergi otoriteleri sermayeyi vergilendirmede önemli güçlüklerle karşılaşmıştır. Vergi rekabeti, transfer fiyatlaması ve vergi cennetleri gibi pek çok yolla vergi otoritelerinden kaçabilen sermaye faktörü önemli kamu gelirlerinden yoksun kalınmasına neden olmaktadır
GATT anlaşması neden yapılmıştır?
Uluslararası ticareti, haklar ve sorumluluklar açısından düzenlemek amacıyla 1947 yılında çok taraflı olarak imzalanan Türkçe adı ‘Ticaret ve Gümrük Tarifeleri Genel Anlaşması’ olan anlaşmadır.
Dünya ekonomisindeki ilk bütünleşme dalgası hangi ülke ile başlamıştır ve hangi olay ile bitmiştir?
Dünya ekonomisindeki ilk bütünleşme dalgası, İngitere’nin öncülüğünde gerçekleşmiştir. 1870 krizi ile son bulan bu dönem Klasik liberalizm-Klasik iktisat olarak tanımlanır.
Keynesyen politikalar 1970'li yıllarda neden uygulanamamıştır?
1960’ların sonralarından itibaren ise kâr oranlarının düşmesinin ardından dünya ekonomisinin içine girdiği kriz, 1973-74 petrol şokunun etkisinin de eklenmesiyle Keynesyen politikaların uygulanabildiği koşulları ortadan kaldırmıştır. Keynesçilik bir yönüyle 1970’lerin yapısal krizini çözmede başarısız olmuştur. Büyüme oranlarının düşmesi, işsizlik ve enflasyonun artması ile kendini gösteren kriz önemli paradigma değişimi getirmiştir. Bu dönemde ücret maliyeti başta olmak üzere artan maliyetler doğrudan, savaş sonrası sermaye birikiminin devam edeceği bir ortamın oluşturulmasında gerekli görülen devletin genişlemesi ise dolaylı olarak sorumlu tutulmuştur.
Gough devletin işlevlerini hangi harcamalar üzerinden açıklamaktadır?
Gough da devletin işlevini temelde refah harcamaları üzerinden açıklar. Bu analizde devlet, emek gücünün yeniden üretimini ve kapitalist toplumda çalışmayan nüfusun geçimini sağlamak için devlet gücünün kullanımı ile işlevlendirilir. Bu tanıma göre, modern devletin refah faaliyetleri iki gruba ayrılır; bunlar emeğin yeniden üretimi ve toplumdaki çalışmayan kesimlerin yaşamlarını sürdürmelerini sağlayan devlet hizmetleridir.
O'Connor'a göre, kapitalist bir devlet hangi işlevleri gerçekleştirmelidir?
O’Connor kapitalist devletin birikim ve meşrulaştırma biçimin- deki iki çelişkili işlevi gerçekleştirmesi gerektiğini savunur. Devletin ilk işlevi olan sermaye birikimini desteklemek, sınıf yapısının yeniden üretiminde yaşamsaldır. İkinci işlevi ise sosyal barış ve uyumu sürdürecek honutsuzlukları baskılamak ve yönetmek için önemlidir. Hem birikim hem de meşrulaştırma devlet faaliyeti için talebe dönüşür. Bu, devlet harcamalarında bir artışı ifade ederken bu ihtiyaçları karşılamak için gelirler, birikimin ürünleri (büyüyen kârlar) sosyalize edilmediği için her zaman artmaz. Bu ise bir mali krizdir.
Kamu maliyesinin eski dallarından biri olan Merkantilizmin temel düşüncesi nedir?
Kamu maliyesi ekonominin en eski dallarından biridir. 16. yüzyılda Skolastikler ve 17. yüzyılda Merkantilistlerde izine rastlanır. 1500-1700 yılları arasında Avrupa’da geçerli olan Merkantilizm ihracatı desteklemek için çok boyutlu devlet müdahalesini savunmuştur.
Anayasal iktisat yaklaşımına dayanan mali kural uygulamalarının gerekçeleri nelerdir?
Anayasal iktisat yaklaşımına dayanan mali kuralın gerekçeleri, makroekonomik istikrarın sağlanması, mali sürdürülebilirlik, hükûmet politikalarının ön (ex-ante) krebilitesini artırmak ve borç ödenebilirliğini garanti altına almaktır. Mali kural ile yönetişim önermelerine paralel olarak ekonominin (piyasanın) kurum ve kurallarıyla kamudan-siyasetten arındırılması amaçlanmaktadır.