Kamu Maliyesi Dersi 1. Ünite Sorularla Öğrenelim
Devlet Ve Ekonomi
- Özet
- Sorularla Öğrenelim
Kamu maliyesi ne tür konuları inceleyen bilim daldır?
Kamu maliyesi devletin harcamalarını ve gelirlerini incelemektedir. Bir ülkenin milli gelirinin bir bölümü, devlet tarafından, kamu harcamalarını finanse etmek için kullanılır. Kamu harcamaları, kamu kesimi birimleri tarafından bildirilen kamu hizmeti taleplerini karşılamak için, bir kamu bütçesiyle düzenlenen ve gerçekleştirilen harcamalardır. Kamu kesimi birimleriyse ülke halkının ihtiyaç duyduğu hizmetleri sunmak için, bürokratik bir düzen içinde, örgütlenmiş idari yapılardır.
Kamu kesiminin ne olduğunu açıklayınız.
Ülke halkının ihtiyaç duyduğu hizmetleri sunmak için bürokratik bir düzen içinde örgütlenmiş idari yapılardır. Kamu kesimi birimlerinin sunduğu hizmetlerin toplumun tercihlerini ne dereceye kadar karşıladığı ve asıl önemlisi, tam olarak karşılayabilmesi için nasıl bir kurumsal yapı gerektiği konuları da kamu maliyesi disiplininin içinde yer alan konulardır.
Dar ve geniş tanımlarıyla devlet nedir?
Devletin dar tanımına göre; “Devlet, bir toprak parçası üzerinde, bir otorite altında yaşayan insan topluluğudur”. Daha geniş bir tanımla; “devlet, ortak bir hayatı ve kültürü paylaşan bir toplumda, bu toplumu düzenleme, bu topluma güvenlik, refah, huzur sağlama amacını güden ve bu amaca yönelik olarak kanun koyma, bu kanunları uygulama, yargılama, cezalandırma gibi güçlere sahip olan kurumdur”.
Organik devlet kuramını açıklayınız.
Devleti insanların biraraya gelmesiyle oluşmuş bir organizma, doğal bir kurum olarak gören organik devlet Platon'dan etkilenmiştir. Devlet, temelini insan doğasında bulmaktadır. Buna göre devlet, insanların bir araya gelmesiyle oluşmuş, büyük ölçekli bir insan ya da organizmanın devamı olarak görülür. Bu durumun bir sonucu olarak, sırasıyla akıl, can ve isteklerden oluşan üç parçalı ruh anlayışının aynen devlette de bulunduğu ileri sürülmektedir.
Aristotalesçi devlet yaklaşımını açıklayınız.
Devleti tanımlamaya çalışan yaklaşımlardan biri de Aristotelesçi devlet anlayışıdır. Bu yaklaşım devleti bir kurumlar ve hizmetler sistemi olarak tanımlamaktadır. Buna göre devlet kendisini yönetenlerden ayrı bir varlığa sahiptir. Ancak devleti yönetenler aldıkları karar ve yetkilerle bu kurumlar, hizmetler sisteminin gelişmesine, güçlenmesine katkıda bulunmaktadırlar. Aristoteles’e göre, devletin asıl amacı, yurttaşlarını maddi bakımdan refaha ulaştırmanın yanında, ahlâki bakımdan da gelişmeleri ve olgunlaşmalarının sağlanabilmesidir. Devletler bu amacı gerçekleştirebilmelerine göre iyi ya da kötü devlet olarak nitelendirilmektedirler.
Toplum sözleşmesi yaklaşımı ile yapılan devlet tanımı nedir?
Devlet toplumsal bir sözleşme sonucu oluşturulan bir varlık ve araçtır. Bu yaklaşımın temelini Rousseau, Hobbes ve Locke’un görüşleri oluşturmaktadır. Buna göre insan sınırsız bir özgürlük durumu içinde var olamaz. Çünkü; sınırsız bir özgürlük durumunda, insanı, dışarıdan belirleyen ve sınırlayan hiçbir güç olamayacağından, her insan neyin iyi olduğuna kendisi karar verecek, kendi çıkarlarını hayata geçirmeye çalışacaktır.
Hegelci devlet yaklaşımını açıklayınız.
Devlet, kendi irade, ehliyet, yetenek ve amaçları olan, bir üniversiteye benzetilebilecek cisimleşmiş bir kişi, dünyadaki ilahi düşünce ve milli bir ruh olarak görülmektedir. Devletin içeriğini milli ruhun oluşturduğunu öne süren Hegel’e göre, milli ruh; din, hukuk, bilim, sanat ve sanayi gibi özel alanlardan oluşmaktadır.
Marksist görüşe göre devleti tanılayınız.
Devlet, bir tür yönetim makinesidir. Politikalar, devlet gücünü elinde bulunduranların çıkar ve tercihlerinden hareketle üretilmekte, toplumdaki egemen sınıfın çıkarlarına hizmet etmektedir. Bu yaklaşımın esasını, sınıflara bölünmüş bir toplum oluşturmaktadır.
Devletin Öğelerini sıralayınız.
-Devletin beşeri öğesi millettir. - Devletin toprak unsuru ülkedir. - Devletin iktidar unsurunu egemenliktir.
Devletin ekonomideki rolüne ilişkin Merkantilist görüşü açıklayınız.
Merkantalizmde temel düşünce toplumun zenginliğidir. Devletin amacı toplumu zenginleştirmektir. Bu zenginlik altın ve gümüşün arttırılmasıyla olur. Kamu harcamaları artmakta, hükümdar imtiyazları ana geliri oluşturmaktadır. Vergiler kamu harcamalarını karşılamada önemli değildir.
Devletin ekonomide rolüne ilişkin Fizyokrat görüşü açıklayınız.
Fizyokratlar liberalizmin öncüleridir. Devlet müdahalesine karşıdırlar. Toplum hayatını yöneten bir doğal düzenin varlığına inanırlar. Fizyokratlar, her insanın kendi kişisel çıkarlarının bilincinde olduğunu ve uyruğunda olduğu ülkelerin çıkarmış oldukları yasalara göre değil, doğa yasasına göre davranacakları tezini ileri sürmüştür. Gereğinden fazla yapılan devlet harcamalarının borçlanmayı ve dolayısıyla da vatandaşlar üzerindeki vergi yükünü artırarak, mevcut olan doğal dengeyi bozacağı ifade edilmiştir. Borçlanmaya başvurulmasını uygun görmezler. Aşırı devlet harcamalarının çok ve çeşitli vergilemeyi gerekli kılacağını, bunun da doğal düzeni bozacağını savunurlar. Sadece tarım üzerinden vergi alınması gerektiğini savunan görüştür.
Devletin ekonomideki rolüne ilişkin Kalsik Liberal görüşü açıklayınız.
A. Smith’e göre, her insanın ekonomik faaliyetlerinin amacı kişisel çıkarını arttırmaktır. Bu amaca ulaşmak için, en az gayretle en çok faydayı elde etmeye çalışan insanlar, kendi çıkarları doğrultusunda hareket ederlerken bilmeden toplumun yararına hareket etmekte ve böylelikle sanki görünmeyen bir el topluma yarar sağlamaktadır. Devlet ilke olarak ekonomiye müdahale etmemelidir. Devlet sadece yasa ve hukuk düzenini devam ettirerek, özel mülkiyet haklarını korumalı, sözleşmelerin uygulanabilmesi için gerekli ortamı hazırlamalıdır.
Devletin ekonomideki rolüne ilişkin sosyalist görüşü açıklayınız.
Tüm üretim araçlarının devlete ait olması ve kural olarak da ülkenin ekonomik faaliyetlerinin tümünün devlet tarafından yürütülmesi esastır. Özel mülkiyet, sadece, kişisel emeğe dayanan ve el sanatlarına ilişkin olarak faaliyet yürüten küçük işletmelere tanınmıştır. Devlet işletmelerinin faaliyetlerine, merkezi otoritelerce saptanmış olan fiyatlar, vergi ve krediler egemendir. Sosyalist ülkelerde devlet tarafından tespit edilmiş fiyatlar, vergiden önce gelir. Fiyat, vergiden daha önemli finansman aracı olarak kabul edilir.
Keynesyen görüşün ortaya çıkması hangi olaydan sonra gerçekleşmiştir?
Keynesyen kamu maliyesi ekolü 1929 buhranı sonrasında John Maynard Keynes’in genel teorisi çerçevesinde oluşturulmuş fikirler bütünüdür. Gelişmiş ülkelerdeki yüksek oranlı işsizlik klasik ekonomi teorileri ile çözülememiştir.
Keynesyen görüşte ekonomik buhrandan çıkılması için nasıl bir yol izlenmesi gerektiği savunulmuşur?
Keynes’in eserinde, durgunluktan çıkılması için, maliye politikası araçlarının etkin kullanılmasının gerektiği savunulmaktadır. Buna göre; işsizlik, enflasyon gibi sorunlar vergileme ve harcama politikalarıyla etkilenebilecek, ekonomik faaliyetlerdeki ciddi yavaşlamalar ve depresyon engellenebilecektir.
Keynesyen görüş ekonomik dengeyi hangi koşulun gerçekleşemesine bağlamaktadır?
Keynes, ekonomik dengenin sadece tam istihdamın gerçekleşmesi halinde oluşabileceği görüşünü reddetmekte ve dengenin eksik istihdam düzeyinde de meydana gelebileceğini ifade etmektedir. Keynes, eksik istihdamın bir yönünü meydana getiren işsizliğin ve bunun sonucu olarak kabul edilebilecek gelir düşüklüğünün nedenini, efektif talebin yeterli olmamasına bağlamaktadır.
Keynesyen effektif talep nedir?
Efektif talep olarak ifade edilen genel harcama düzeyindeki duraksama ya da azalma, gelir düzeyini de etkiler ve bunun sonucunda da deflasyonist bir açık meydana gelir. Meydana gelen deflasyonist açığı kapatarak tam istihdama ulaşabilmek için de efektif talebin devlet tarafından artırılması gerekir. Toplam harcamayı artırmak için devlet, çeşitli yollarla kaynak sağlayarak elde etmiş olduğu kaynakları talebi canlandıracak şekilde piyasaya sokmalıdır.
Keynesyen bütçe yaklaşımı olan "telefi edici bütçe" ve "devri bütçe" yi açıklayınız.
Keynesyen yaklaşıma göre siyasal iktidarlar, tam istihdamı sağlamak istiyorlarsa girişimcileri yatırım yapmaya teşvik etmeli, vergileri azaltarak tüketim artışını sağlamalı ve bayındırlık işlerine girişmelidir. Bu politika neticesinde bütçe açıklarının ortaya çıkması normaldir. Keynesyenler, bütçe açıklarının borçlanmayla finansmanında, borçlanmasıyla sağlanan kaynakların kendi kendini finanse eden yatırımlar için kullanılması durumunda, gelecek nesiller üzerine herhangi bir yük getirmeyeceğini öne sürmüşlerdir.
Keynesyen yaklaşım ile vergiilemede hangi ilke ön plana çıkmıştır?
Vergilemede faydalanma ilkesi yerini ödeme gücü ilkesine bırakmıştır. Bu uygulamayla birlikte, kamusal taleplerle özel talepler ayrıştırılarak, bedelsiz bir statüye kavuşturulmuş olan kamu hizmetlerinin kapsamı da yarı kamusal ve hatta özel sayılabilecek hizmetleri de kapsayacak şekilde genişletilmiştir.
Devletin ekonomideki rolüne ilişkin yaklaşımlardan biri olan anayasal iktisat görüşünü açıklayınız.
Kişisel çıkar kaygısı, hem piyasada hem de siyasal alanda, insan davranışlarına egemen olmaktadır. Bu motif “ekonomik insanın” yanında seçmen, politikacı ve bürokrat olarak “siyasal insanın” da davranışlarını belirlemektedir. Anayasal iktisat yaklaşımı, siyasal aktörlerinde tıpkı bireyler gibi, kendi çıkarları doğrultusunda hareket ettiğini belirterek, siyasal gücün, gerek iktisadi gerekse mali uygulamalarının disiplin altın alınması gerektiğini savunmaktadır. Bunun için, ekonomik faaliyetlerin anayasal çerçevede sınırlandırılması önerilmektedir.
Anayasal iktisat savunucularına göre ileri sürülen "devletin başarısızlığı" teorisi ne anlama gelemktedir?
Müdahaleci devlet anlayışı, kamu sektörünün zaman içerisinde büyümesine yol açmıştır. Keynesyen görüşün uygulanması sonucunda denk bütçe ilkesi zedelenmiş ve bu durum bütçe açıklarının ortaya çıkmasına neden olmuştur. Bütçe açıklarının ortaya çıkmasında kamunun iç ve dış borçlarının artmasını ve para basma yetkisinin sınırsız bir şekilde kullanılmasını ortaya çıkarmıştır. Devlet harcamalarının hızlı bir biçimde artması, hızlı büyüme, aynı zamanda çeşitli siyasal ve ekonomik sorunları da beraberinde getirmiştir. Bu olumsuz tablonun giderilebilmesi için, anayasalara, ekonomik konularda hükümetlerin tasarruflarını sınırlayıcı hükümler koymak gerekir.
Küreselleşme sonucunda devletin fonksiyonlarında nasıl bir değişme olacaktır?
Birinci görüş, küreselleşmenin devletin fonksiyonlarını zayıflatacağı, yetki alanını daraltacağı ve siyasi erkin büyük ölçüde uluslararası kurumlara devredileceği yönündedir. İkinci görüşse küreselleşmenin devletin bazı yetkilerini kaybetmesine neden olmakla birlikte, başka alanlarda, daha güçlü bir ulus devlete ihtiyaç duyulmasına neden olan bir ortam yarattığı yolundadır.