Vergi Teorisi Dersi 2. Ünite Sorularla Öğrenelim
Vergilerin Sınıflandırılması Ve Vergi Dışı Kamu Gelirleri
- Özet
- Sorularla Öğrenelim
Vergi sınıflandırılması neden yapılmaktadır?
Vergi sınıflandırması sayesinde vergi gruplarının
mali, ekonomik ve sosyal etkileri konusunda genellemeler
yapmak mümkün olmaktadır. Verginin, ekonominin
işleyişini nasıl etkilediğini vergi türü belirler. Kişilerin,
hane halklarının ve şirketlerin ekonomik kararlarını vergi
türü de etkilemektedir. Vergi sınıflandırması yapmanın
diğer bir faydası vergi politikası yapıcılarının vergileri
izlemesine olanak sağlamasıdır. Örneğin, gelir üzerinden
alınan vergilerin toplam vergilere oranında bir azalma
olup olmadığı izlenerek bir değerlendirme yapılabilir. Bu
değerlendirmelerin sonucu olarak daha etkin vergi
politikaları geliştirilebilir.
Vergi teorisi ile ilgili kaynak kitaplarda birbirinden farklı
vergi sınıflandırılması yapılmıştır. Bu sınıflandırma
yöntemlerinin temel yapısı aynı kalmakta, bir
sınıflandırmadaki farklılık diğer bir sınıflandırmadaki
eksikliği tamamlamaktadır. Vergi sınıflandırmalarındaki
alt gruplar birbirini dışlayıcı değildir. Örneğin, gelir
vergisi, konularına göre sınıflandırmada gelir üzerinden
alınan vergilere örnek gösterilirken dolaysız-dolaylı vergi
sınıflandırmasında dolaysız vergilere de örnek
gösterilebilir.
Dolaysız ve dolaylı vergi sınıflandırmalarının ne
olduğunu ve nasıl ayrıldıklarını açıklayınız.
Dolaysız ve dolaylı vergi ayrımı en çok
kullanılan ve yaygın olan vergi sınıflandırmasıdır. Çünkü
diğer bütün ayrımlar özel karakterli iken dolaysız ve
dolaylı vergi ayrımı genel karakterli bir ayrımdır. Dolaysız
ve dolaylı vergilerin temel ayrım şekli, verginin
toplanması ve hesaplanmasına ilişkin idari düzenlemelere
dayandırılmaktadır. Vergi yükünü taşıyan kişilerden
toplanan gelir vergisi gibi vergiler dolaysız vergilerdir.
Diğer yandan vergi yükünü taşımayan kişilerden toplanan
katma değer vergisi gibi vergiler ise dolaylı vergidir.
Servet vergilerinin sınıflandırılmasında durum biraz daha
farklılaşır. Servet vergileri doğrudan varlık üzerinden
alındıkları için dolaysız vergi kabul edilir.
Dolaysız ve dolaylı vergilerin bir diğer ayrım şekli, bugün
de geçerliliğini koruyan dolaysız vergilerin yükünün
tamamen mükellef tarafından katlanıldığı, dolaylı
vergilerin ise tamamen yansıtıldığı düşüncesine
dayandırılmaktadır. Bu açıdan bakıldığında dolaysız
vergiler kolayca yansıtılamayan vergiler olarak
tanımlanırlar.
Dolaysız ve dolaylı vergilerin üçüncü ayrım şekli, vergi
yansımasının dikkate alınmaması hâlinde ortaya
çıkmaktadır. Zira dolaylı vergiler her zaman tam olarak
yansıtılamadığı gibi tam tersine bazı koşullar altında,
dolaysız vergiler de yansıtılabilir. Dolayısıyla yansıma
dikkate alınmazsa, dolaylı vergiler her türlü mal ve
hizmetin satışı üzerinden alınan vergiler olarak
tanımlanabilir. Bunların dışında kalan vergiler ise dolaysız
vergiler olarak adlandırılır.
Dolaysız ve dolaylı vergilerin son bir ayrım şekli ise vergi
yükünün kişiler arasındaki dağılımından hareketle
yapılmaktadır. Bu görüşe göre dolaylı vergiler daha çok
düşük gelir grupları, dolaysız vergiler ise daha çok yüksek
gelir grupları tarafından ödenen vergilerdir.
Dolaysız vergilerin üstün tarafları nelerdir?
Dolaysız vergilerin vergi idaresi ve mükellef
açısından başlıca avantajları şunlardır:
• Adalet: Dolaysız vergilerin dolaylı vergilerden
daha adil olduğu kabul edilmektedir. Çünkü
dolaysız vergilerde fedakârlık ödeme gücü ile
ilintilidir. Dolaysız bir vergi sisteminin indirimler
yoluyla yatay adaleti ve artan oranlı vergileme
yoluyla da dikey adaleti sağlayacak şekilde
tasarlanması mümkündür.
• Kesinlik: Dolaysız vergilerin kesin olduğu kabul
edilmektedir. Çünkü dolaysız vergilerde
mükellefler kişisel olarak teşhis edilebilmekte
vergi oranları, indirimler ve ödeme zamanları
önceden belirlenerek kendilerine bildirilmektedir.
Buna karşılık dolaylı vergilerde kesin olarak
bilinen aracı yükümlü olup en son
vergilendirilmek istenen kişi belli değildir.
• Uygunluk: Dolaysız vergilerde, vergi ödemesi
gelirin elde edilmesi ile uyumlu olduğu için bu
vergiler kazandıkça ödeme esasına uygun olarak
kabul edilirler.
• Yansıma: Dolaysız vergilerde verginin bir
başkasına yansıtılması oldukça güçtür. Bu sayede
mükelleflere eşit davranmak ve vergi yükünün
kimin üzerine düştüğünü hesaplamak kolaylaşır.
• Tahsis: Dolaysız vergiler gelir üzerinden
alındıkları için geliri azaltmakla birlikte, vergi
sonrası harcanabilir gelirin mükellefler arasında
nasıl tahsis edileceği ile ilgilenmezler. Böylece
tasarruf edilen gelirin ve yapılan tüketim
harcamasının miktarı ve harcamanın yapısı
dolaysız vergiler yoluyla çarpıtılmaz.
• Esneklik: Dolaysız vergiler kamunun ekonomiyi
genişletme ya da daraltmaya yönelik bir maliye
politikası izlemesine bağlı olarak oranları ve
indirimleri ayarlanmak suretiyle harcanabilir
geliri artırabilir ya da azaltabilirler.
Dolaysız vergilerin olumsuz tarafları nelerdir?
Dolaysız vergilerin bünyelerinde barındırdıkları
başlıca dezavantajları ise şunlardır:
• Karmaşıklık: Yatay ve dikey adaleti sağlamak
için istisna ve muafiyetler arttıkça dolaysız
vergiler karmaşıklaşmakta ve vergilemenin temel
prensiplerinden olan basitlikten
uzaklaşılmaktadır. Karmaşıklık arttıkça
mükelleflerin uyum maliyeti de buna paralel
olarak artmakta, vergi beyanları zaman almakta,
artan uzman bilgisine ve profesyonel
danışmanlara ihtiyaç duyulmaktadır. Karmaşıklık arttıkça ayrıca vergi kaçakçılığı ve vergi
boşluklarından yararlanma teşebbüsleri artmakta
ve neticesinde bazı mükellefler ödemelerini
azaltmak suretiyle yüklerini azaltırken tam
tersine diğer bazılarının vergi yükü artmaktadır.
Bu da vergilemede adalet ilkesinden
uzaklaşılmasına yol açmaktadır.
• Çalışma Arzusu: Dolaysız vergiler geliri artırmak
için girişilen çabalar neticesinde aynı zamanda
vergi yükümlülüğünü de artırdıkları için çalışma
ve teşebbüs gücü üzerinde caydırıcı etki
yaratırlar.
• Mükellef Direnci: Mükellefler dolaylı vergilere
kıyasla dolaysız vergiler konusunda çok daha
bilinçlidir. Dolaysız vergiler dolaylı vergiler gibi
seçimlik olmadığı için bunları ödemenin sıkıntısı
daha fazla olmaktadır. Dolaysız vergilere karşı
gösterilen dirençler; kayıt dışı ekonominin
büyüklüğü, çalışmak yerine boş zaman tercihi ya
da seçimlerde dolaysız vergilere önem veren
partilere oy vermemek gibi çeşitli şekillerde
ortaya çıkabilmektedir.
Dolaylı vergilerin üstün tarafları nelerdir?
Dolaylı vergilerin idare ve mükellef
açısından başlıca avantajları şunlardır:
• Kaçakçılığı Azaltma: Dolaylı vergiler mal ve
hizmetlerin fiyatına dahil oldukları için dolaylı
vergiler yoluyla vergi kaçırmak için çok daha dar
bir alan söz konusudur. Bu anlamda katma değer
vergisi diğer vergilere göre vergi kaçakçılığını
azaltmanın en etkili yolu olarak kabul
edilmektedir.
• Psikolojik Etki: Dolaylı vergiler dolaysız
vergilere göre daha az hissedilir. Dolaylı
vergilerde tüketiciler neredeyse ödedikleri
verginin farkında bile değildir. Özel tüketim
vergisi gibi dolaylı vergiler fiyatın içindedir.
Dolaylı vergilerin alıcılar tarafından hissedilmesi
zordur ve bu nedenle dolaylı vergilerin mali
anesteziye daha uygun olduğu kabul edilir.
• Seçimlik Yapı: Dolaylı vergiler bir dereceye
kadar seçimlik vergilerdir. Teorik olarak bir kişi
dolaylı vergi ödemek istemiyorsa vergilendirilen
mal ve hizmeti almaktan vazgeçebilir. Pratikte ise
tüketim seviyesini değiştirmek suretiyle vergi
yükümlülüğünü bir derece değiştirmek ya da
azaltmak mümkündür.
• Esneklik: Maliye politikasını daraltmak ya da
genişletmek için dolaylı vergilerin artırılması
veya azaltılması bir araç olarak kullanılabilir.
Dolaylı vergilerin artırılması tüketimi
cezalandırıp tasarrufu teşvik ederken dolaylı
vergilerin azaltılması ise harcamaları teşvik
ederken, tasarrufu azaltıcı bir etkiye sahiptir.
Dolaylı vergiler çevresel amaçlara ulaşmak ve
tüketim kalıplarını değiştirmek için de
kullanabilir.
• Basitlik: Mal ve hizmetlerden alınan dolaylı
vergilerin hesaplama yöntemleri gelir üzerinden
ödenen dolaysız vergilere göre çok daha kolaydır.
• Uyum Maliyeti: Dolaylı vergiler çoğu kez satış
noktasında tahsil edilir. Bu nedenle dolaylı
vergilerin yönetimi oldukça kolaydır.
• Çalışma Arzusu: Dolaylı vergiler kazancın
seviyesi ile ilgili olmadıkları için çalışmayı
engellemez, tam tersine teşvik ederler. Dolaylı
vergilerin artması fiyatları artırır ve dolayısıyla
önceki yaşam standardının aynısını devam
ettirmek isteyen tüketiciler, tasarruflarını
azaltmak istemiyorlarsa daha fazla çalışmayı
tercih edebilirler.
• Politik Kabul: Mükelleflerin dolaylı vergilere
direnç göstermesi, dolaysız vergilere kıyasla daha
azdır. Bu nedenle hükûmetler dolaylı vergileri
dolaysız vergilere göre daha fazla tercih
edebilmektedir.
• Konjonktürel Duyarlılık: Dolaylı vergiler
konjonktürel fiyat hareketlerini izleme
konusunda daha duyarlıdır. Konjonktürün
yükselme devrelerinde hasılatı en hızlı artan
vergiler dolaylı vergilerdir (tüketim vergileridir).
Tam tersine dolaysız vergiler (gelir vergisi gibi)
gecikmeli olarak fiyat hareketlerine yansıtılabilir.
Dolaylı vergilerin olumsuz tarafları nelerdir?
Dolaylı vergilerin başlıca dezavantajları
şunlardır:
• Tersine artan oranlı vergi yükü: Dolaylı vergiler
tersine arttan oranlı vergi yükü (ric’i vergi yükü)
yaratmaktadır. Tersine artan oranlı vergi yükü ise
vergi eşitsizliğine yol açmaktadır.
• Tüketimi Çarpıtma: Dolaylı vergiler, vergi
konusuna ve oranına bağlı olarak tüketicilerin
tüketim ve tasarruf tercihlerini çarpıtabilirler.
Dolaylı vergilerle bütün mal ve hizmetler aynı
oranda vergilendirilirse ancak o zaman tüketim
kalıpları üzerindeki etkisi tarafsız olur.
• Üretimi Çarpıtma: Tüketici talebinin çarpıtılması
ayrıca üretim kalıplarını da etkileyecektir. Bir
devlet dolaylı vergiler yoluyla yurt içerisinde
üretilen ürünlerin veya ithal edilen ürünlerin
talebini etkileyebilir.
• Enflasyonist Etki: Dolaylı vergiler fiyatları
artırmak suretiyle ilave enflasyonist baskı
yaratabilir. İşçiler artan yaşam maliyetleri ile
karşılaşınca muhtemelen ücret artışı baskısında
bulunabilirler ve bu gelecekte sırasıyla fiyat
artışlarına, yeni ücret artışı taleplerine ve maliyet
enflasyonu sarmalına yol açabilir. Ancak dolaylı
vergilerin, tüketimi engellediği sürece anti
enflasyonist olduğu da ileri sürülmektedir.
Günümüzde dolaylı ve dolaysız vergi ayrımı nasıl
yapılmaktadır?
Günümüzde dolaylı ve dolaysız vergi ayrımı
yapılırken idari ayrımı terk edilmiş durumdadır.
Günümüzde daha çok dolaysız vergileri doğrudan nihai
mükellefe uygulanan, dolaylı vergiler ise üçüncü kişiler
aracılığıyla (perakendeci gibi) uygulanan vergilerdir
şeklinde idari bir ayrıma tabi tutmak yerine, verginin
üzerinden alındığı konu (gelir, harcama ve servet) üzerine
yoğunlaşılmıştır.
Dolaylı ve dolaysız vergi ayrımı, idari amaca hizmet
etmenin yanında birbirleri ile sürekli çatışma hâlinde olan
ancak birbirinden ayrı bazı özellikleri bulunan gelir ve
harcama ayrımına da hizmet etmektedir. Bu sebeple artık
dolaylı ve dolaysız ayrımı daha çok gelir, harcama ve
servet vergileri sınıflandırmasına göre yapılmaktadır. Bu
anlamda yukarıda da ifade edildiği gibi gelir ve servet
üzerinden alınan vergiler (gelir, kurumlar, motorlu taşıtlar,
emlak vergisi gibi) dolaysız, harcamalar üzerinden alınan
vergiler (katma değer, özel tüketim, gümrük vergisi gibi)
ise dolaylı olarak kabul edilmektedir.
Dolaylı ve dolaysız vergi sınıflandırmaları hariç diğer
vergi sınıflandırma türleri nelerdir? Kısaca açıklayınız.
• Konularına Göre: Üzerinden alındığı vergi
konularına göre vergileri gelir, servet ve harcama
(tüketim) vergileri olmak üzere üç gruba ayırmak
mümkündür. Bunlara bir de kişinin fiziki varlığı
üzerinden alınan ve pratikte uygulaması
bulunmayan baş vergisi (kelle başına alınan
götürü vergi) eklenebilir. Bu ayrımı matrahın akış
ya da stok olma özelliğine göre de yapmak
mümkündür.
• Oran Yapısına Göre: Vergileri gelire göre
değişen oran yapılarına göre artan oranlı vergiler,
düz oranlı vergiler ve azalan oranlı vergiler
olmak üzere üç gruba ayırmak mümkündür.
• Spesifik ve Ad Valorem: Vergi konusunun
büyüklük ya da ağırlık miktarına dayandığı
vergilere spesifik vergiler denir. Vergi
konusunun değeri üzerinden alındığı vergilere ad
valorem vergiler denir. Motorlu taşıtlar vergisi
spesifik vergilere, katma değer vergisi ve bütün
dolaysız vergiler ise ad valorem vergilere örnek
gösterilebilir.
• Objektif ve Subjektif: Vergiler objektif ve
subjektif vergiler şeklinde sınıflandırılabilir.
Subjektif vergiler mükellefin kişisel ödeme
gücüne göre ayarlanan vergilerdir. Objektif
vergiler ise kişisel özelliklerden (kişisel, ailevi,
medeni durum ve diğer özellikler) bağımsız olup,
faaliyetler ya da işlemler (alım, satım ya da elde
tutma gibi) üzerinden alınan vergilerdir.
Dolayısıyla objektif vergilerde yükümlü ile
verginin konusu arasında bir ilişki yoktur. Bu
anlamda gelir vergisi ve veraset vergisi subjektif
gruba, damga vergisi, tüketim vergileri ve
gümrük vergisi ise objektif vergilere örnek
gösterilebilir.
• Genel ve Özel: Vergiler genel (geniş tabanlı)
vergiler ve özel (dar tabanlı) vergiler şeklinde de
sınıflandırılabilir. Genel vergi, bütün vergi
matrahını kapsayan ve hiçbir istisna, muafiyet ve
indirime yer vermeyen vergidir. Hiçbir istisnanın
uygulanmadığı katma değer vergisi genel vergiye
örnek gösterilebilir. Özel vergi ise vergi
matrahının sadece belli bir kısmını vergiye tabi
tutan ya da genel vergi matrahından birtakım
istisna ve indirimlerin yapılmasına izin veren
vergidir. Dolayısıyla özel bir vergi, bir ya da az
sayıda ürün üzerine ya da sadece gelir üzerine
konur ve böylece bütün vergi matrahı
vergilendirilmez.
• Geçici ve Sürekli: İlke olarak vergiler sürekli
uygulanacak şekilde uygulamaya konurlar.
Günün koşullarına uydurmak için zaman zaman
değişikliğe uğrasalar bile bu sürekliliklerini
bozmaz. Buna karşılık uygulamaya konulması
sırasında belirli bir süre ile sınırlandırılan vergiler
ise geçici vergilerdir.
• Ayni ve Nakdi: Vergiler, vergi ödemede
kullanılan araçlara göre ayni ve nakdi vergiler
olarak sınıflandırılabilirler. Tarihte geniş
uygulama alanı bulmuş olan ayni vergiler, mal ya
da hizmet şeklinde ödenen vergilerdir. Bu
vergilere savaş gibi olağanüstü dönemlerde ve
belli bazı konularda geçici olarak
başvurulmuştur. Para ile ödenen vergilere nakdi
vergi denir. Günümüzde vergiler genellikle nakdi
(parasal) olarak ödenmektedir.
• Düzenleyici ve Tamamlayıcı: Vergiler
düzenleyici vergiler ve tamamlayıcı vergiler
şeklinde de sınıflandırılabilir. Düzenleyici
vergiler; kullanımı topluma, büyük maliyetler
yükleyen malların tüketimini kısmak ve/veya
vergiye rağmen kullanmaya devam edenleri
cezalandırmak için uygulanan vergilerdir.
Tamamlayıcı vergiler ise vergilemeye ilişkin
amaçların gerçekleştirilmesi bakımından
birbirleri ile uyumlaştırılan vergilerdir. Bu
anlamda kişisel bir harcama vergisi, gelir
vergisini tamamlayıcı bir vergi olarak
kullanılabilir.
Tek vergi yaklaşımı nedir?
Tarihsel süreç içinde yalnızca tek konudan vergi
almasını savunanlar olmuştur, örneğin fizyokratlar
verginin yalnızca tarımdan (topraktan) alınmasını
savunmuştur. Bu düşünce tarzı, Avrupa’da da sanayileşme
ve kentleşmenin hızlandığı ondokuzuncu yüzyılın sonunda
oldukça taraftar bulmuş, Avustralya, Kanada gibi nüfusu
az fakat arazisi geniş olan sınırlı sayıda ülke ile İngiliz ve Alman kolonilerinde kısmen de olsa uygulanma imkânı
bulmuştur.
H. George’nin önerdiği tek vergili sistemde, çalışma ve
teşebbüs faaliyetleri vergi dışında tutulmakta, verginin arzı
esnek olmayan arazi üzerinden alınması savunulmaktadır.
Böyle bir durumda vergiden kaçınılması imkânsız
olmaktadır. Bu özellik tek vergiyi savunanlar için tek
verginin en cazip yanını oluşturmaktadır. Ayrıca
vergilendirilecek tek bir nesne olduğu için uygulanması da
oldukça kolaydır.
Ancak, tek vergi kaynağının devletin gelir ihtiyacını
karşılaması imkânsızdır. Devletin artan ihtiyaçlarını
karşılamak için çok daha fazla gelire ihtiyaç duyacağı
düşünülürse tek verginin oranının çok yüksek olması
gerekecektir. Bu ise adaletsizliği iyice artıracaktır. Diğer
yandan günümüzde arazinin dışında diğer üretim faktörleri
de gelir sağlamaktadır. Dolayısıyla her durumda vergiyi
toprak rantına bağlamak adalete uygun düşmeyecektir.
Netice itibarıyla tek vergi düşüncesi, tarıma dayalı
ekonomilerde iyi bir düşünce olmakla birlikte, yüksek
sanayileşmiş ekonomilerde adaletsiz ve uygulanması güç
bir düşüncedir. Bu sebeple bütün ülkelerde birden fazla
konudan verginin alındığı ‘çok vergili sistem’ tercih
edilmektedir.
Vergi Dışı kamu gelirleri nelerdir? Kısaca açıklayınız.
• Harçlar: Bazı kamu kuruluşlarının sundukları
ticari ve sınai mahiyette olmayan hizmetlerden
yararlananların yararlanma karşılığı ödedikleri
bedele harç denir. Tapu, yargı, noter, pasaport ve
konsolosluk, trafik harçları en önemli harç
türleridir. Harcı ödeyen karşılığında özel bir
fayda elde eder. Örneğin; üniversite harcı
ödeyen, karşılığında üniversite eğitimi alarak
bireysel (özel) bir fayda elde etmektedir.
• Devletin sunmuş olduğu yarı kamusal mallar
kısmen harçlarla finanse edilmektedir, örneğin
üniversite eğitimi kısmen vergilerle kısmen de
harçlarla finanse edilir. Tamamen bireysel
faydanın söz konusu olduğu özel mallar piyasa
ekonomisi içerisinde fiyatla finanse edilir.
Faydasından kimsenin dışlanmadığı ve bir
bireyin elde ettiği faydanın diğerlerinin faydasını
azaltmadığı kamusal mallar ise tamamen
vergilerle finanse edilir.
Bir hizmetin tüketiminde toplumsal (ortak) bir
fayda elde edilmekle beraber, bireysel (özel)
fayda da söz konusu ise bu mal veya hizmetten
elde edilen özel faydanın karşılığı olarak harç
alınmaktadır. Örneğin, yargı hizmetinde
toplumsal ortak fayda olduğu gibi yargı
hizmetinin sonucunda bireye özgü bir fayda da
ortaya çıkmaktadır.
Harcın miktarının belirlenmesinde harç ile
hizmetin maliyeti arasında genellikle bir ilişki
kurulmaz. Diğer bir anlatımla hizmetin maliyeti
harç miktarı belirlenirken çok fazla dikkate
alınmaz. Bunun en önemli nedeni, maliyetin
belirlenmesindeki güçlüktür.
Harçların kamu finansmanında kullanılmasının
bazı dezavantajları bulunmaktadır. Düşük
gelirliler harçlar yüzünden kamu hizmetlerinin
faydalarından dışlanabilir. Harcın tutarı hizmetin
maliyetinin üzerinde ise maliyetin üzerindeki
kısmın özel bir karşılığı olmadığı gerekçesiyle bu
kısım vergiye dönüşür.
• Parafiskal Gelirler: Sosyo-ekonomik alanda
devlet müdahaleciliğinin artması nedeniyle artan
kamu harcamalarını gerçekleştirmek üzere
kurulan yarı kamu niteliğine haiz sosyal ve
mesleki kuruluşlarca toplanan kamu gelirlerine
parafiskal gelirler denir. Parafiskal gelirler
zorunludur, parafiskal ödeme yapanlar
karşılığında özel bir fayda elde eder. Parafiskal
gelirler sosyal ve mesleki amaçlarla toplanır.
Parafiskal gelirlerin en önemli avantajı, bir kamu
hizmetinin bütçeye herhangi bir yük
oluşturmaksızın yerine getirilmesidir.
• Devletin Mülk ve Kamu Teşebbüsleri
(Patrimuan) Gelirleri: Devlet sahip olduğu
gayrimenkullerden, çeşitli kuruluşlardan (kamu
teşebbüsleri) gelir elde etmektedir. Devletin mülk
ve teşebbüs gelirlerine patrimuan gelirleri denir.
Patrimuan kelime olarak miras, kalıt, mülk, gelir
anlamlarına gelmektedir. Rekabet Kurumu,
Sermaye Piyasası Kurulu, Türk Hava Yolları,
T.C. Devlet Demiryolları vb. kuruluşların
gelirleri patrimuan gelirlerine örnek gösterilebilir.
• Para Basmak (Senyoraj): Devletin para
basmadaki tekel gücünü kullanarak elde ettiği
reel gelire senyoraj denir. Senyoraj ‘hükümranlık
hakkı’ anlamına gelmektedir. Senyoraj teorik bir
gelirdir ve bu yüzden hesaplanması zordur.
Senyoraj olabilmesi için enflasyonun yüksek
olması gerekir. Paranın değeri düştükçe satın
alma gücü parayı elinde tutanlardan devlete
geçecektir, bu şekilde elde edilen kamu geliri
enflasyon vergisi olarak adlandırılır.
• Borçlanma: Devletin geliri artırmasının bir diğer
yolu, geçici bir kaynak olarak, kendi
vatandaşlarından ya da yabancı ülkelerden borç
para alınmasıdır. Devlet de kişiler ve firmalarda
olduğu gibi borç alabilir. Devlete borç verme
konusunda kişiler genellikle özgür iradeye
sahiptirler.
Devlet borçlanması genellikle sermaye (yatırım)
harcamalarının finansmanı için kullanılır.
Borçlanılan paranın verimli yatırımlarda
kullanılması, borç verenlerin cari tüketimlerini
ertelemelerini telafi etmek için bir zorunluluktur.
• Bağış ve Yardımlar: Bağış ve yardımlar, kişi ve
kuruluşlar tarafından kamuya yapılan gönüllü
katkılardır. Bunlar genellikle özel programların
finansmanı için kullanılır. Savaş zamanlarında
birçok ülkede vatandaşlar, savaşın finansmanı
için yardımda bulunmaya davet edilmiştir.
Birçok ülkede bağış ve yardımların nispi önemi
nüfus artışına ve yoğunluğuna paralel olarak
azalmaya başlamıştır. Bir ülkeden diğerine
yapılan yardımlar da ülke içi bağışlara oldukça
benzerdir. Ancak bu yardımlar garantör
devletlerin vatandaşlarının ödedikleri vergiler ile
finanse edildiği için verginin gerçek bir alternatifi
olarak görülmemektedir.
Verginin toplanması ve hesaplanmasına ilişkin idari düzenlemelere dayanan dolaylı ve dolaysız vergi ayrım şeklini açıklayınız.
Bu ayrıma göre vergi yükünü taşıyan kişilerden toplanan gelir vergisi gibi vergiler dolaysız, vergi yükünü taşımayan kişilerden toplanan katma değer vergisi gibi vergiler ise dolaylı vergilerdir.
Vergilerin yasıtılabilmesi ya da yansıtılamamasını baz alarak yapılan dolaylı/dolaysız vergi ayrımından kısaca bahsediniz.
Bu ayrım dolaysız vergilerin yükünün tamamen mükellef tarafından katlanıldığı ve dolaylı vergilerin ise tamamen yansıtıldığı düşüncesine dayandırılmaktadır.
Verginin yansımasının dikkate alınmamasıyla yapılan dolaylı/dolaysız vergi ayrımından kısaca bahsediniz.
Dolaysız ve dolaylı vergilerin üçüncü ayrım şekli, vergi yansımasının dikkate alınmaması
hâlinde ortaya çıkmaktadır. Zira dolaylı vergiler her zaman tam olarak yansıtılamadığı
gibi tam tersine bazı koşullar altında, dolaysız vergiler de yansıtılabilir. Dolayısıyla yansıma dikkate alınmazsa, dolaylı vergiler her türlü mal ve hizmetin satışı üzerinden
alınan vergiler olarak tanımlanabilir. Bunun dışındakiler ise dolaysız vergiler olarak addedilir.
Vergi yükünün kişiler arasındaki dağılımından hareketle yapılan dolaylı/dolaysız vergi ayrımından kısaca bahsediniz.
Bu ayrıma göre dolaylı vergiler daha çok düşük gelir grupları, dolaysız vergiler ise daha çok yüksek gelir grupları tarafından ödenen vergilerdir.
Dolaysız vergilerin üstün taraflarından olan adalet unsurunu açıklayınız.
Fedakarlık ödeme gücü ile ilintili olduğu için dolaysız vergilerin daha adil olduğu kabul edilir.
Dolaysız vergilerin üstün taraflarından olan kesinlik unsurunu açıklayınız.
Dolaysız vergilerde mükellefler kişisel olarak teşhis edilebilmekte vergi oranları, indirimler ve ödeme zamanları önceden belirlenerek kendilerine bildirilmektedir. Bu yüzden dolaysız vergilerin daha kesin olduğu kabul edilir.
Dolaysız vergilerin üstün taraflarından olan uygunluk unsurunu açıklayınız.
Dolaysız vergilerde, vergi ödemesi gelirin elde edilmesi ile uyumlu olduğu için bu vergiler kazandıkça ödeme esasına uygun olarak kabul edilirler.
Dolaysız vergilerin üstün taraflarından olan yansıma unsurunu vergilemede yansıma açısından açıklayınız.
Dolaysız vergilerde verginin bir başkasına yansıtılması oldukça güçtür. Bu sayede mükelleflere eşit davranmak ve vergi yükünün kimin üzerine düştüğünü hesaplamak
kolaylaşır.
Dolaysız vergilerin olumsuz taraflarını karmaşıklık açısından değerlendiriniz.
İstisna ve muafiyetler arttıkça karmaşıklık da artmaktadır. Buna bağlı olarak basitlikten uzaklaşılmakta, maliyetler ve vergilemenin süresinde artış meydana gelmektedir.
Dolaysız vergileri mükellef direnci açısından değerlendiriniz.
Mükellefler dolaysız vergilere karşı daha bilinçli ve daha dirençlidir. Bu direnç kayıt dışı ekonominin büyüklüğü ve dolaysız vergilere öncelik veren partilere oy vermeme gibi şekillerde ortaya çıkabilir.
Doalylı vergileri mali anestezi açısından değerlendiriniz.
Dolaylı vergiler dolaysız vergilere nazaran daha az hissedilir. Özel tüketim vergisi gibi dolaylı vergiler fiyatın içindedir. Dolayısıyla mali anesteziye daha uygundur.
Mali anestezi nedir?
Mali yükümlülüklerin muhatapları tarafından farkına varılmadan yerine getirilmesine mali anestezi (veya mali uyuşturma) denir.
Dolaylı vergileri konjonktürel duyarlılık açısından değerlendiriniz.
Dolaylı vergiler konjonktürel fiyat hareketlerini izleme konusunda daha duyarlıdır.
Konjonktürün yükselme devrelerinde hasılatı en hızlı artan vergiler dolaylı vergilerdir
(tüketim vergileridir). Tam tersine dolaysız vergiler (gelir vergisi gibi) gecikmeli olarak
fiyat hareketlerine yansıtılabilir.
Dolaysız vergilerin üstün taraflarını maddeler halinde yazınız.
Daha adil olması
Daha kesin olması
Uygunluk açısından daha avantajlı olması
Yansıtılmasının zor olması
Daha esnek olması
Dolaysız vergilerin olumsuz taraflarını maddeler halinde yazınız.
Daha karmaşık olması
Çalışma arzusunu azaltması
Mükelleflerin bu tür vergilere karşı daha dirençli olması
Dolaylı vergilerin üstün taraflarını maddeler halinde yazınız.
Kaçakçılığı azaltması
Mali anesteziye daha uygun olması
Daha esnek olması
Daha basit olması
Yönetiminin daha kolay olması
Çalışma arzusunu azaltmaması
Konjonktüre daha duyarlı olması
Politik olarak daha kolay kabul görmesi
Konularına göre vergi sınıflandırması nedir?
Üzerinden alındığı vergi konularına göre vergileri gelir, servet ve harcama (tüketim)
vergileri olmak üzere üç gruba ayırmak mümkündür. Bunlara bir de kişinin fiziki
varlığı üzerinden alınan ve pratikte uygulaması bulunmayan baş vergisi (kelle başına
alınan götürü vergi) eklenebilir.
Spesifik vergi nedir? Örnek veriniz.
Vergi konusunun büyüklük ya da ağırlık miktarına dayandığı vergilere spesifik vergiler
denir. Motorlu taşıtlar vergisi spesifik vergilereörnektir.
Ad valorem vergi nedir? Örneklendiriniz.
Vergi konusunun değeri üzerinden alındığı vergilere ad valorem vergiler denir.
Katma değer vergisi ve bütün dolaysız vergiler ise ad valorem vergilere örnek
gösterilebilir.
Objektif/subjektif vergi ayrımını kısaca açıklayınız.
Subjektif vergiler mükellefin kişisel ödeme gücüne göre ayarlanan vergilerdir. Objektif
vergiler ise kişisel özelliklerden (kişisel, ailevi, medeni durum ve diğer özellikler) bağımsız olup, faaliyetler ya da işlemler (alım, satım ya da elde tutma gibi) üzerinden
alınan vergilerdir.