Medya ve İletişim Dersi 6. Ünite Özet
Medya Ve Kamuoyu
- Özet
- Sorularla Öğrenelim
Giriş
Medya, kamuoyunun oluşmasında önemli bir role sahiptir. Bireyler, medya sayesinde toplumsal yaşamdaki sorunları, bunlara yönelik tartışmaları ve farklı düşünceleri öğrenirler. Kamuoyunun sağlıklı bir biçimde oluşabilmesi, büyük ölçüde medya kuruluşlarının özgürce çalışabilecekleri bir ortamın varlığına bağlıdır. Kamuoyu, günümüz çağdaş toplumlarının en belirleyici özelliklerinden biri olarak öne çıkmaktadır. Kamuoyu olgusunun etkin bir biçimde ortaya çıkabilmesi için düşünce ve ifade özgürlüğünün sağlandığı ve insanların haber kaynaklarına serbestçe ulaşabildiği demokratik bir sistemin yanı sıra bireylerin temel ekonomik özgürlüğünün sağlandığı, ülke sorunlarına zaman ayırabildiği ve sivil toplum örgütleriyle birleşerek sorunların çözümüne yönelik fikirler üretebilme ortamının sağlanabilmesine ihtiyaç duyulmaktadır.
Günümüzde kamuoyuna ilişkin olarak her birey şu sorular bağlamında bir fikir sahibi olmalıdır:
- Kamuoyu nasıl oluşur?
- Kamuoyunun gücü nedir?
- Kamuoyu ve demokrasi arasında nasıl bir ilişki vardır?
- Kamuoyunun oluşumunda medyanın rolü nedir?
Kamuoyu ve Demokrasi
Demokratik rejimlerde medyanın kamuoyu oluşturma işlevi hayati bir öneme sahiptir. Medyanın bu önemli işlevini yerine getirebilmesinin en önemli ön koşulu basın özgürlüğünün sağlanmasıdır. Kamuoyu, demokratik siyasal sistemin temel taşlarından biridir. Demokratik rejimlerde iktidarlar kamuoyunun rızasını kazanarak siyasal iktidarlarını sürdürebilirler.
Kamuoyu Kavramı ve Tanımı
Batılı ülkelerden dilimize geçen kamuoyu kavramının karşılığı olarak ilk zamanlar; efkârı umumiye, halk efkârı, amme efkârı ve kamu efkârı gibi kavramlar kullanılmıştır. Günümüzde ise kamu ve oy sözcüklerinin bileşimiyle kamuoyu olarak tek bir sözcük halinde dilimize yerleşmiş bir kavramdır.
Kamu kavramı, grup ile eşanlamlı olarak kullanılmaktadır. Grubun en önemli özelliği ise grup içindeki bireylerin karşılıklı iletişimi ve sürekliliğidir. Kamuoyu kavramında yer alan “oy” sözcüğünün anlamı, bir konuda tutulacak yolu belirlemek için ileri sürülen görüştür. Kamu, belirli bir sorun ile karşılaşmış, bu sorun etrafında toplanmış bireylerden oluşan bir gruptur. Benzer şekilde kamu, az sayıda katılımla ve özel konulardan oluşabileceği gibi toplumu ilgilendiren geniş katılımla da oluşabilir. Bir kentle ilgili sorunlara yönelik kamuoyu az sayıda katılımla oluşabilirken, genel bir anlamda evrensel olarak da ifade edebileceğimiz konular daha çok kişinin katılımıyla oluşmalıdır. Bir kanaatin kamuoyu görüşü olarak ifade edilebilmesi için şu koşulların sağlanması gerekmektedir:
- Grubu ilgilendiren bir sorunun var olması.
- Gruptaki kişilerin iletişim içinde olması, sorun hakkında düşünüp tartışmaları.
- Grubun ortaklaşa sahip olduğu düşüncenin ifade edilmesi.
- İleri sürülen düşüncenin bir karar mekanizmasını, bir kuruluşu veya değişik toplumsal kesimleri harekete geçirme arzusu bulunmalıdır.
Kamuoyu kavramının daha iyi anlaşılabilmesi için şu tanımlamaların bilinmesi gerekmektedir. Bu kavramları şu şekilde tanımlamak mümkündür:
Kamuoyu , bir grup insanın ortaklaşa ilgisini çeken sorunlar hakkında belirli karar mekanizmalarını veya çeşitli toplumsal kesimleri harekete geçirmek amacıyla ifade edilen görüşlerdir.
Kamuoyu , belirli bir zamanda, belirli bir tartışmalı sorun karşısında, bu sorunla ilgilenen kişiler grubuna veya gruplarına hâkim olan kanaatlere kamuoyu denir.
Toplumsal İletişim ve Kamuoyu
Toplum bilincimiz başkalarıyla yaşadığımız ilişkilerde, geçmişten gelip geleceğe uzanan paylaştığımız değerlerde ve uymak gereği duyduğumuz davranış kurallarında somutlaşır. Tüm bunlar iletişim sayesinde öğrenilir, yine iletişim ile öğretilir ve değiştirilir. Ancak toplum yaşamı ve buna bağlı olarak toplum bilinci yalnız doğrudan ilişkilerle ve iletişimle sınırlı olsaydı, hiçbir toplum herkesin birbirini tanıdığı ve bireysel ilişkiler kurduğu küçük toplumlardan öteye geçemezdi. Bu durumda kamuoyunun önemi, etkinliği ve gücü de çok sınırlı olurdu. Öyleyse, bütün bu ilişkileri kapsayan ve aşan toplumsal boyuttaki bir iletişimden söz etmek gerekir. Toplumsal iletişim, toplum üyelerinin ortak maddi ve manevi etkinlikleri dolayısıyla aralarında oluşan bağlantıların, doğrudan ya da dolaylı yollarla göreceli olarak toplumun bütününde gerçekleştirilen süreçlerin tümü olarak tanımlanabilir.
Kamuoyu çağdaş demokratik toplumlarda vazgeçilmez bir öneme sahiptir. Bu nedenle başta siyasi aktörler olmak üzere tüm toplumsal kesimlerin, örgütlerin ve kuruluşların kamuoyuna karşı duyarlı olmaları, kamuoyunun sağlıklı bir biçimde oluşabilmesi için üzerlerine düşen katkıyı yapmaları gerekir.
Demokrasilerin en önemli unsuru olan halk iradesinin egemen olmasının sağlanması için sadece seçimler yeterli değildir. Seçimler arasında iktidarın denetlenmesi için çeşitli yollara başvurulur. Katılımcılığın giderek önem kazandığı ve değişik biçimlerde kökleştiği günümüz demokrasilerinde, baskı ve çıkar grupları kamuoyu gibi siyasi etki mekanizmalarından biri olarak görülür. Baskı ve çıkar grupları, çoğu zaman birbirlerinin yerine kullanılan kavramlardır.
Günümüzde medya baskı gruplarına amaçlarını gerçekleştirebilme yolunda önemli olanaklar sağlar. Kitle iletişim araçları olarak adlandırdığımız gazete, dergi, radyo ve televizyonlar aracılığıyla verilen mesajlar çok geniş halk kitlelerine ulaşır. Bu nedenle medya, kamuoyunu etkilemek isteyen baskı grupları için büyük bir öneme sahiptir. Medya aracılığıyla bu gruplar, kendi grup çıkarlarının aslında toplumun genel çıkarlarıyla nasıl uyumlu olduğunu ve toplum refahının nasıl iyi yönde etkileneceğini anlatırlar.
Baskı gruplarının nihai amacı yasama organını etkilemektir. Bunu için de önce kendi görüşleri doğrultusunda bir kamuoyu oluşturma gereği duyarlar. Bu yüzden baskı grupları ikili bir strateji izleyerek medya aracılığıyla hem kamuoyunu hem de siyasal iktidarı aynı anda etkilemeye çalışırlar. Medya da toplumu ilgilendiren konularda yaptığı araştırmalar ve sunduğu yorumlarla kamuoyunun oluşmasında önemli bir işlevi yerine getirir.
Kamuoyunun Gücü ve Demokrasi
Genel olarak demokratik rejimlerde kamuoyunun büyük bir gücü olduğu ve kamuoyunun karşı çıkmasına rağmen hükümetlerin çeşitli sorunlara ilişkin politikalarını uygulamaya koymalarının güç olduğu dile getirilmektedir. Ancak günümüz toplumlarında kamuoyunu oluşturan bireylerin toplumsal gelişmeler hakkında doğru veya yeterli bilgiye ulaşmalarının çoğu zaman mümkün olmadığı fikri genel olarak kabul edilmektedir. Ayrıca, kamuoyunu oluşturan bireylerin iktidarın, medyanın ve çeşitli çıkar gruplarının görüşleri doğrultusunda yönlendirilebileceği de bir gerçektir.
Bazı düşünürler demokratik rejimlerde kamuoyunun sanıldığı gibi güçlü olmadığını ileri sürerken bazı bilim adamları da kamuoyunun önemli bir güce sahip olduğunun altını çizmektedirler. Kamuoyunun en etkin olduğu demokratik rejimlerde dahi kamuoyunun herhangi bir etkileme gücünün olup olmadığı tartışma konusudur.
Kamuoyunun önemli bir güç olduğunu savunan görüşler de vardır. Demokratik rejimlere sahip toplumlarda oluşan toplumsal ve siyasal koşullar iktidarların ülke sorunlarını çözmeye yönelik politikalarını izleyen güçlü bir kamuoyunun ortaya çıkmasını mümkün kılar. Kamuoyunun hem siyasal iktidarlar hem de toplumda iyi bir imaj edinmek isteyen çeşitli kuruluşlar ve örgütler tarafından dikkate alınması, onun önemli bir güce sahip olduğu yönündeki görüşlerin temelini oluşturur.
Kamuoyunun gücüne ilişkin olarak genel bir dizi çıkarımlarda bulunmak bazı detayların gözden kaçmasına neden olabilir. Çünkü gerek siyasal iktidarlar gerekse diğer kuruluşlar ve örgütlenmeler doğrudan kamuoyunun genel çıkarlarına hizmet etmeyen çeşitli politikalarını (vergilerin arttırılması, zamlar, istihdam azaltıcı politikalar vb.), kamuoyunun tepkisini çekmeyecek şekilde kitle iletişim araçlarının sağladığı olanaklardan da yararlanarak sunabilir ve uygulamaya koyabilirler.
Demokrasinin olmazsa olmaz koşulu, kamuoyu tarafından sisteme gösterilen rızadır. Demokratik rejimlerde rızanın baskıya başvurulmadan kazanılması ancak yönetenler ve yönetilenler arasındaki iletişim kanallarının açık olması ile mümkündür. Demokrasi, toplumsal rızanın dile getirilmesini sağlayan serbest seçimleri kendisine temel alır. Bu sayede yurttaşlar seçimler aracılığıyla kendilerini yönetecek olanları seçerek yönetime katılmış olurlar. Demokrasilerde seçmenlerin oy verme sırasında en akılcı ve rasyonel kararları verebilmeleri, seçtiği yöneticileri denetleyebilmeleri, onların uyguladıkları politikalardan ve yaptıkları işlerden haberdar olabilmeleri ancak medya sayesinde mümkündür.
Totaliter rejimlerde ise kamuoyu siyasal iktidarın sahip olduğu resmi ideoloji ve görüşler doğrultusunda oluşturulmaya çalışılır. Bu ülkelerde medya, tamamen siyasal iktidarın tekeli veya kontrolü altında bulunur. Yönetici kadrolar medya sayesinde sistemli, tek yönlü ve yoğun propaganda yaparak kamuoyunu istedikleri yönde oluşturma olanağına sahiptir.
Kamuoyu ve Medya
Bir haberin, bilginin ya da genel anlamda kültürün insan topluluklarına dağıtımı iletişim olarak tanımlanabilir. İletişim sayesinde bireyler yakın ve uzak çevreleri hakkında bilgi sahibi olurlar. Günümüzde bireyler, içinde yaşadığı topluma ilişkin bilgilerin büyük bir kısmını medya aracılığıyla elde etmektedir. Bu durum bireylerin toplumsal ve siyasal konularda fikir yürütür ve tercihlerde bulunurken medyanın etkisi altında kaldığını göstermektedir. Medyanın yaygınlaşmasıyla siyasal iletişimde kişilerarası iletişime olan bağlılığı azalmıştır. Bireyler, medya aracılığı ile siyasal gelişmeleri izler; hükümetin politikaları, ülkenin karşı karşıya olduğu iç ve dış sorunlar hakkında bilgi sahibi olurlar. Demokratik rejimlerde kuramsal olarak medya ve kamuoyu bir araya gelerek siyasal iktidarın vatandaşlarına karşı sorumluluklarını yerine getirip getirmediklerini denetlerler. Medya ile kamuoyu arasındaki ilişki iki biçimde değerlendirilir. Birincisi medya ortaya çıkan kamuoyunun yansıtıcısıdır. İkincisi ise medya kamuoyunun düzenleyicisi dahası yaratıcısıdır.
Demokratik rejimlerde medyanın kamuoyu oluşturma işlevi büyük öneme sahiptir. Bunu yerine getirebilmenin öncelikli koşulu ise özgürlüktür. Demokratik toplumların vazgeçilmez özelliği olan basın özgürlüğü sayesinde kamuoyu serbest bir şekilde oluşabilir böylece topluma katkı sağlayabilir.
Demokratik ülkelerde başta hükümetler ve siyasi partiler olmak üzere tüm siyasal, toplumsal ve ekonomik örgütlenmeler kamuoyuna karşı duyarlıdır. Bu örgütlenmeler tutumlarını ve politikalarını belirlerken kamuoyunun düşüncesini ve tepkisini göz önünde bulundurmaktadırlar. Bu nedenle tüm örgütlenmeler tutum ve politikaların anlatmak için medyadan yararlanmaktadırlar. Bu sayede kamuoyunu kendi bakış açıları doğrultusunda bilgilendirme ve etkileme olanağına sahip olurlar. Demokratik toplumlar, tüm toplumsal kesimlere kendi düşüncelerini kamuoyu ile paylaşma olanağı sağlar. Medya ise basın özgürlüğü sayesinde tüm toplumsal kesimlerin sesini duyurarak kamuoyunun sağlıklı bir şekilde oluşmasında çok önemli bir işlevi yerine getirmektedir.
Kamuoyu ve medya arasında çift yönlü bir ilişki vardır. Medya kamuoyunun oluşabilmesi için toplumu ilgilendiren ekonomik, sosyal ve siyasal konularda gerekli haber ve bilginin akışını sağlarken diğer taraftan da oluşan kamuoyunu siyasal iktidara ve ilgili birimlere duyurarak kamuoyunun yansıtılması işlevini yerine getirmektedir. Bu sayede medya, kamuoyunu ilgilendiren konunun geniş kitleler tarafından tartışılmasını, oluşan kamuoyunun kamusal alanda ifade edilmesini, kamuoyu düşüncesinin ilgili birimlere iletilmesini ve tüm bu süreçte ortaya çıkan sonuçların topluma duyurulmasını sağlayarak önemli bir işlevi yerine getirir.
Kamuoyu Araştırmaları
Kamuoyunun toplumsal yaşamda gerçekte neyi ifade ettiği, ne olduğu ya da nasıl anlaşılması gerektiği konusu üzerinde düşünülen bir konudur. Kamuoyunun ne olduğu ve nasıl öğrenilebileceği hakkında iki hâkim görüş bulunmaktadır. Bunlar; sosyolojik model ve yığın modeli olarak ifade edilmektedir.
Sosyolojik model: Bu görüşe göre, tartışma ile birlikte sorun değişik boyutlar kazandıkça, sorunla ilgilenen kamuoyunu oluşturan kişilerin sayısında da değişiklikler olur. Bu görüş, kamuoyunun akışkan bir yapıya sahip olduğunu ve bir sorun etrafında zaman içinde oluştuğunu savunur.
Yığın model: Kamuoyu daha çok “bireysel düşüncelerin bir yığını” veya “kamuoyu araştırmacılarının ölçmeye çalıştığı şey” olarak algılanmaktadır. Modele göre “bir kişi bir oy” demektir ve bu yaklaşımı temel alan kamuoyu araştırmaları sayesinde toplumda çeşitli sorunlara ilişkin kamuoyu görüşleri ortaya çıkarılabilir.
Medya ve Kamuoyu Araştırmaları
ABD’de ilk kamuoyu araştırmaları yerel gazeteler tarafından seçim sonuçlarını tahmin etmek için gerçekleştirilmiştir. Bu kamuoyu araştırmalarının ilki 1824’te Harrisburg Pennsylvania’da yayınlanmıştır. 19. yüzyıl boyunca zaman zaman kamuoyu araştırmaları gerçekleştirilmiş ancak 20. yüzyıla gelindiğinde büyük bir yaygınlık kazanmıştır. Bunun nedeni ise haber değerinin yüksek olması ve okuyucuyu çekmesidir. ABD’deki bu gelişmeler, 1937 ve 1946 yılları arasında birbiri ardına başta İngiltere olmak üzere Fransa, Avustralya, Kanada, Almanya, Finlandiya, Norveç ve İtalya’yı etkilemesiyle yaygınlaşarak bu ülkelerde de belli aralıklarla kamuoyu araştırması gerçekleştirmelerinde etkili olmuştur. Türkiye’de ise kamuoyu ve pazar araştırmaları konusunda çalışma yapan kişi ve kuruluşları bir araya toplamayı amaçlayan Pazarlama ve Kamuoyu Araştırmacıları Derneği 1988’de kurulmuştur. 1996 yılı itibariyle bu derneğe 30 civarında araştırma derneği üye iken bu sayı günümüzde yüzlerle ifade edilmektedir.
Bir kamuoyu araştırmasına başlarken öncelikle araştırmanın konusunun daha sonra ise üzerinde araştırma yapılacak örneklem biriminin tespit edilmesi gerekmektedir. Örneklem birimi üzerinde çalışmanın araştırmacı şirkete veya bireylere sağladığı bazı yararlar vardır. Bu yararlardan başlıcaları aşağıdaki gibi sıralanabilir:
- Zamandan tasarruf,
- Maliyet azalması,
- Koşullar değişmeden araştırılan bilgilerin elde edilmesi,
- Eleman ve araç tasarrufu.
Araştırma dernekleri medyanın yaptırdığı veya sonuçlarını yayımladığı kamuoyu araştırmalarıyla ilgili olarak sorumluluğun bir gereği olarak etik ilkeler bağlamında da gerekli görülebilecek şu bilgilere yer vermesini önermektedirler:
- Anketi finansal olarak üstlenen kuruluşun ismi,
- Soruların tam listesi,
- Örneklem alınan kitlenin tanımı,
- Örneklem büyüklüğü,
- Örneklem hatasının belirtilmesi,
- Hangi sonuçların tüm örneklemden daha çok örneklemin bazı kesimlerine dayandığı,
- Araştırma yöntemi,
- İlgili olaylara ilişkin araştırmanın zamanlaması.
Kamuoyu Araştırmalarının Etkileri
Kamuoyu araştırmaları pek çok gelişmiş batılı ülkede demokratik siyasal rejimin ayrılmaz bir parçası haline gelmiştir. Ancak bu araştırmaların seçimlere yönelik seçmenlerin siyasal parti tercihlerini etkileyebileceği yönünde zaman zaman tartışmalar meydana gelmektedir. Bu bağlamda kamuoyu araştırmalarının toplum üzerinde etkili olup olmadığına yönelik görüşler üç grupta incelenebilir:
- Kamuoyu araştırmalarının halka hizmet ediyor görüntüsü altında aslında egemen görüşlere hizmet ettiğini düşünenler,
- Araştırma sonuçlarının fazla etkili olmadığını, bu etki konusunun fazla abartıldığı görüşünde olanlar ve
- Kamuoyu araştırmalarının halkın taleplerini yansıttığını ve temsili demokrasiye hizmet ettiğini savunanlar.
Kamuoyu Araştırmalarının Seçmenler ve Siyasetçiler Üzerine Etkileri
Seçim öncesi yapılan kamuoyu araştırması sonuçlarının medyada yayınlanmasının seçmenin siyasal tercihlerini etkileyip etkilemediği halen önemli bir tartışma konusu olmakla beraber seçim öncesi kamuoyu araştırma sonuçlarının okuyucu üzerindeki beş tür etkisinden söz edilmektedir.
- Gözde Taraf Etkisi,
- Yenilmişlik (Kamçılanma) Etkisi,
- Bumerang Etkisi,
- Toparlanma Etkisi,
- Tedbirli Oy Kullanma Etkisi.
Medya, Kamuoyu ve Siyasal İktidar Etkileşimi
Demokrasilerde kuramsal olarak kamuoyu ve medya bir araya gelerek hükümetlerin vatandaşlarına karşı sorumluluklarını yerine getirip getirmedikleri denetlerler. Medya toplumdaki gelişmeleri izler, çok sayıdaki izleyicileri ve okuyucuları büyük bir hızla haberdar ederek ve bilgilendirerek kamuoyunun oluşmasına katkıda bulunur. Daha sonra da ortaya çıkan kamuoyunun taleplerinin sözcülüğünü yaparak bu talepler doğrultusunda çeşitli politikaların hayata geçirilmesine yardım eder. Medyanın kamuoyu oluşturma ve oluşan kamuoyunu yansıtma gücünden siyasal iktidarın yanı sıra toplumdaki çeşitli çıkar grupları ve sivil toplum örgütleri de etkilenirler.
Kamuoyunun gücü, siyasal iktidara, sivil toplum örgütlerine, ekonomik ve siyasal çıkar çevrelerine ait karar alma süreçlerinde dikkate alınmasından ve bu süreçleri denetleyebilmesinden kaynaklanmaktadır. Ancak, kamuoyunun gücüne ilişkin olarak sadece böylesine bir dizi çıkarımlarda bulunmak bazı detayların gözden kaçırılmasına yol açmaktadır. Çünkü toplumsal yaşamda devamlı olarak çok değişik sorunlar ortaya çıkmakta ve bunlar etrafında çok farklı siyasal ve ekonomik çıkarlar sürekli bir mücadele içinde bulunmaktadır. Kamuoyu, toplumsal sorunlarla ilgili olarak iktidarlar ve çeşitli amaçlarını gerçekleştirme çabası içinde olan kuruluşlar üzerinde kendi çözüm yollarını uygulatabilmek için etkili olmaya çalışırken, onlar da inandıkları politikalarını kamuoyunun karşı çıkmasına rağmen uygulama yoluna gidebilirler.
Kitle İletişiminde Etki Araştırmaları ve Kamuoyu Oluşumu
Kitle iletişim araçlarının 19. yüzyılın başında toplum yaşamına girişi son derece etkileyici oldu ve beraberinde kitle iletişim araçlarının birey ve toplum üzerine etkilerini sorgulayan araştırmaları tetikledi. İnsanların kırsal kesimden şehirlere göç edişi, buralarda içine düştükleri zorluklar ve yalnızlık; kitle iletişim araçlarının insanların düşüncelerini, inançlarını ve yaşam biçimlerini değiştirebilecek kadar güçlü olduğu imajını yaydı. Bu yıllarda ortaya atılan Şırınga Modeli ya da Gümüş Mermi Kuramı kitle iletişim araçlarının bir iğne ya da mermi gibi izleyicilere hemen etki ettiğini ve onları istediği görüş açısına kolayca getirebildiğini ileri sürüyordu.
1940’lı yıllarda seçim kampanyaları ve seçmenlerin oy verme davranışları üzerine Colombia Uygulamalı Sosyal araştırmalar Bürosu tarafından iki önemli araştırma yapıldı. 1940 ABD başkanlık seçimleri sırasında Ohio’nun Erie yerleşim biriminde gerçekleştirilen ilk araştırmanın amacı, seçmenlerin oy verme tercihlerini etkilemede kitle iletişim araçlarının gücünü ortaya çıkarmaktı. İkinci araştırma ise 1948 yılında ABD başkanlık seçimleri sırasında New York’un Elmira yerleşim biriminde gerçekleştirildi. Bu araştırmanın amacı da seçim kampanyası sırasında kitle iletişim araçlarının oynadığı rolü ortaya çıkarmaktı.
Kitle iletişim araçlarının izleyiciler üzerine etkilerini incelerken dört kuramsal yaklaşımın göz önünde bulundurulması gerektiği söylenebilir. Bunlar;
- Bireysel Farklılıklar Kuramı,
- Sosyal Kategoriler Kuramı,
- Sosyal İlişkiler Kuramı ve
- Kültürel Normlar Kuramıdır.
Sessizlik Sarmalı Kuramı ve Kamuoyu
Sessizlik sarmalı kuramının dayandığı en önemli varsayım, bir toplumda egemen değerlere bağlılığın ve temel sorunlar karşısında sağlanan fikir birliğinin yaşamsal öneme sahip olduğu şeklindedir. Sessizlik sarmalı kuramı dört varsayım üzerine kuruludur. Bunları aşağıdaki gibi ifade etmek mümkündür:
- Toplum, sapkın bireyleri dışlamakla tehdit eder.
- Bireyler sürekli olarak dışlanma korkusu duyarlar.
- Bu dışlanma korkusu, bireylerin her an fikir iklimini değerlendirmeye çabalamalarına neden olur.
- Bu değerlendirmelerin sonuçları, kamu önündeki davranışları ve özellikle de fikirlerin açıkça ifade edilmesini ya da gizlenmesini etkiler.
Gündem Belirleme Kuramı ve Kamuoyu
Bu yaklaşım çerçevesinde yapılan çok sayıdaki araştırma ile kitle iletişiminin dolaylı ve uzun dönemli etkileri alanında yeni bir ufuk açılmıştır. Kitle iletişim araçlarının izleyiciler ya da medyayı izleyen kamuoyu üzerinde; farkına varma, bilgi edinme, tutum belirleme ve davranış değiştirme gibi etkileri bulunmaktadır.
Gündem Belirleme Kuramı, medyanın gündem belirleme etkisini bir süreç olarak ele alır ve bu süreç üç ayrı gündem ile ilgilidir. Bunlar şu şekilde ifade edilebilir:
- Medya Gündemi: Medyada yer alan haberlerle ilgilidir
- Kamu Gündemi: Medya tarafından etkilendiği varsayılan ve medya dolayısıyla insanların gündemlerine giren konulardı
- Politika Gündemi: Siyasal iktidarın, siyasetçilerin, siyasal çıkar gruplarının belirlediği gündemdir.