Haber Toplama Teknikleri Dersi 7. Ünite Özet
Haber Toplamada Etik Kurallar Ve Denetim
- Özet
- Sorularla Öğrenelim
Giriş
İletişim özgürlüğü genelinde basın özgürlüğü özelinde dünyanın çeşitli yerlerinde pek çok kurum, kuruluş çalışmalar yapmıştır. Yapılan her çalışmada bu özgürlüklerin altını kalın çizgilerle belirginleştirme ihtiyacı duymuştur.
Basın Ahlakının Gerekliliği
Medya etiği denilince akla gelen dört şey adil, gerçek, objektif ve doğru haber olmaktadır. Haberin gerçeği yansıtmasının yanı sıra doğru olması, diğer bir deyişle, uygun araştırmadan sonra ortaya çıkarılan olguların aktarılması, güvenilir verilere dayanan doğrulatmanın yapılması, haberde aktarılan olguların ve olayların meydana geliş gerçekliğine karşılık gelmesini sağlamak için çaba gösterilmesi de gerekmektedir. Bugün medyada gözlenilen etik erozyona zemin hazırlayan temel nedenler;
- Yoğunlaşma,
- Sağlıklı bir habercilik eğitiminin olmaması,
- Sansasyonel habercilik,
- Haber metinleri ve görüntülerindeki şiddet, cinsellik, ırkçılık gibi unsurların çok öne çıkarılması,
- Dilin bayağılaştırılması,
- Kurgulanmış yalan habere artan eğilim,
- Haber kaynaklarına ve okuyuculara karşı sorumsuzluk,
- Para karşılığı kaynağa ulaşma,
- Kişisel öfke ve kızgınlıkların haber sayfalarına yansıması,
- Özel hayata, kişi onur ve şahsiyetine saygısızlık,
- Para kazanma hırsı,
- Haber kaynaklarına aşırı yakınlık, taraflılık,
- Haber sektörü çalışanları arasındaki ücret dengesizliği,
- Haber Sektörü çalışanlarının iş güvencesinden yoksunluğu,
- Promosyon olarak sıralanmaktadır.
Le Monde gazetesinin yöneticileri meslek ahlakı ile ilgili temel meslek ilkelerini şöyle açıklamaktadırlar:
- Ekonomik bağımsızlık,
- Kurumsal bağımsızlık,
- Haberde doğruluğun önemi ve hassasiyeti,
- Zamana karşı doğruyu savunmak,
- Hataların kabulü,
- İç tartışma,
- Kolektif çalışma,
- İyi niyet,
- Dürüstlük,
- Uzmanlık
Etik sorunların kaynaklanan ilişkisi olan şu unsurlar ön plana çıkmaktadır:
- Medya sahipliği,
- Rekabetçi yapı,
- Zaman faktörü,
- Örgütsel yapı,
- İş gören niteliği.
Basın Ahlakının Uygulanması
Basının giderek bir sektör haline gelmesi, izler kitleye sunduğu ürünün kamusal bir değer taşıması onu toplumsal ilginin merkezine yerleştirmiş ve gelecekte devam edecek olan sonsuz bir tartışmanın ana malzemesi yapmıştır. Toplumdaki çeşitliliği, yansız, doğru ve eksiksiz sunmakla sorumlu tutulan, toplumsal dinamikler arasında bir köprü olmakla görevlendirilen basın gelişen teknolojiyle, yaşanan olayların bıraktığı tortularla, piyasanın kendine özgü dinamikleriyle her gün değişmekte, bu değişim de söz konusu tartışmanın çıkış noktası haline gelmektedir.
Habercilik mesleği yalnızların zincirinden oluşan çok örgütlü bir yapıdır ve hataya açıktır. Medya sahipliğinden, tecimsel kaygılardan, örgütsel yapıdaki aksaklıklardan, habercinin mesleki niteliğinden, zamana karşı yapılan yarıştan kaynaklanan sorunlar genel olarak üç ayrı yolla denetim altına alınmaya çalışılmıştır;
- Yasalarla ve yasal kuruluşlarla denetim
- Gönüllü kuruluşlarla denetim
- Öz denetim
Yasalarla ve Yasal Kuruluşlarla Denetim
Her demokratik ülkede olduğu gibi Türkiye’de de Basın Özgürlüğü Anayasa metninde yer almıştır. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 25. Maddesi şöyle demektedir:
“Herkes, düşünce ve kanaat hürriyetine sahiptir. Her ne sebep ve amaçla olursa olsun kimse, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; düşünce ve kanaatleri sebebiyle kınanamaz ve suçlanamaz”.
Anayasanın “Basın Hürriyeti” başlıklı 28. Maddesinde ise özgürlüğün sınırları çizilmektedir; “Basın hürdür, sansür edilemez. Basımevi kurmak izin alma ve mali teminat yatırma şartına bağlanamaz. Devlet, basın ve haber alma hürriyetlerini sağlayacak tedbirleri alır. Basın hürriyetinin sınırlanmasında, Anayasanın 26 ve 27’nci Maddeleri hükümleri uygulanır.
Türkiye'de yayımlanan süreli yayınlar, Devletin ülkesi ve Milletiyle bölünmez bütünlüğüne, Cumhuriyetin temel ilkelerine, milli güvenliğe ve genel ahlaka aykırı yayımlardan mahkûm olma halinde, mahkeme kararıyla geçici olarak kapatılabilir. Kapatılan süreli yayının açıkça devamı niteliğini taşıyan her türlü yayın yasaktır; bunlar hâkim kararıyla toplatılır.
Anayasanın bu üç Maddesine bakıldığında açıkça görülmektedir ki millî güvenlik, kamu düzeni, kamu güvenliği, Cumhuriyetin temel nitelikleri ve Devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğünün korunması, suçların önlenmesi, suçluların cezalandırılması, Devlet sırrı olarak usulünce belirtilmiş bilgilerin açıklanmaması, başkalarının şöhret veya haklarının, özel ve aile hayatlarının yahut kanunun öngördüğü meslek sırlarının korunması veya yargılama görevinin gereğine uygun olarak yerine getirilmesi gibi noktalar öncelikli sınırlar olarak çıkmaktadır.
Basın Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştıranlar Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkındaki Kanun’un 1. Maddesi göre gazeteci şöyle tanımlanmaktadır:
Bu kanun hükümleri Türkiye’de yayınlanan gazete ve mevkutelerle haber ve fotoğraf ajanslarına her türlü fikir ve sanat işlerinde çalışan ve iş kanundaki “işçi” tarifi şümulü haricinde kalan kimselerle bunların işverenleri hakkında uygulanır. Bu kanun şümulüne giren fikir ve sanat işlerinde ücret karşılığında çalışanlara gazeteci denir.
Türkiye’de basını tanımlayan ve sınırlarını çizen kanun ise 1950 yılında hazırlanan ve çeşitli Maddeleri 2003 yılında 15. Maddesinde yapılan “Mevkute sahibi, mesul müdür ve yazı sahibi haber kaynaklarını açıklamaya zorlanamaz” değişikliğine kadar 15 kez değişen 5680 no’lu “Basın Kanunudur.
Bugün yazılı basın konusunda yaptırımı olan yasal bir örgütlenme yoktur. Bu konudaki tek çalışma 24 Temmuz 1960 tarihinde yürürlüğe giren “Basın Ahlak Yasası” ile kurulan Basın Şeref Divanıdır. Bu kuruluş başarısız olarak 1967 yılında fiilen bitmiştir.
Türkiye’de medya üzerinde yasayla kurulmuş olan, denetim hakkına sahip tek kuruluş 3984 sayılı yasa ile kurulan Radyo Televizyon Üst Kuruludur. 1993 yılında yapılan Anayasa değişikliğine dayanarak 1994 yılında çıkarılan 3984 sayılı kanunla Radyo Televizyon Yüksek Kurulu’nun varlığının son bulmasıyla kurulan Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) yasasının 2. maddesinde görev alanı şöyle tanımlamaktadır:
“ Bu Kanun, her türlü teknik, usul ve araçlarla ve her ne isim altında olursa olsun elektromanyetik dalga ve diğer yollarla yurt içine ve dışına yapılan radyo ve televizyon yayınları ile ilgili hususlar kapsar .”
- Üst kurul radyo ve televizyon yayınlarını kurulan izleme ve kayıt istemleriyle denetlemek,
- Seçim dönemindeki siyasal parti yayınlarını YSK kararları doğrultusunda denetlemek,
- Uyduyla yapılan yayınların ulusal ve uluslararası ilkelere uygunluğunu denetleyip diğer ülkelerdeki yetkili kuruluşlarla işbirliği yapmak, yasaya aykırı yayın yapma, kurulun öngördüğü yükümlülükleri yerine getirmeme ve izin ve tahsis şartlarını ihlal etme durumlarında yayın kuruluşlarına yasal müeyyideleri uygulamaya karar vermek,
- Reklam paylarının verilmemesi halinde ihtarda bulunmak ve yine geciktirilmesi halinde yayını durdurmak ve “Amme alacaklarının tahsil Usulü Hakkında Kanun” gereğince işlem yaptırmak;
- Yayın izni için gereken şartlardan birini kaybeden ya da hile yaptığı anlaşılan kuruluşların iznini iptal etmek;
- Cevap ve düzeltme hakkı için dava açacak olanların başvuruları durumunda yayın bandının bir kopyasını ücretli olarak vermek ve bu hak tanındığı halde gereğini yapmayan kuruluşa üç aya kadar yayın durdurma, tekrarında ise izin iptali müeyyidelerini uygulamakla görevlidir.
Basın Kanunun tanımladığı sınırlara benzer sınırlar çizmektedir. Aynı madde de yer alan doğrudan ahlakı ilgilendiren diğer konular şunlardır:
- Toplumu şiddete, teröre, etnik ayrımcılığa sevk eden veya halkı sınıf, ırk, dil, din, mezhep ve bölge farkı gözeterek kin ve düşmanlığa tahrik eden veya toplumda nefret duyguları oluşturan yayınlara imkân verilmemesi
- Yayıncılığın, gerek yayın organı, gerekse hisse sahipleri ve üçüncü derece dâhil olmak üzere üçüncü dereceye kadar kan ve sıhrî hısımları veya bir başka gerçek veya tüzel kişinin haksız çıkarları doğrultusunda kullanılmaması
- İnsanların dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri nedenlerle hiçbir şekilde kınanmaması ve aşağılanmaması.
- Yayınların toplumun millî ve manevî değerlerine ve Türk aile yapısına aykırı olmaması
- Kişilerin manevî şahsiyetlerine eleştiri sınırları ötesinde saldırıda bulunulmaması, cevap ve düzeltme haklarına saygılı olunması, soruşturulması basın meslek ilkeleri çerçevesinde mümkün olan haberlerin soruşturulmaksızın veya doğruluğuna emin olunmaksızın yayınlanmaması, saklı kalması kaydıyla verilen bilgilerin kamu yararı ciddî bir biçimde gerektirmedikçe yayınlanmaması
- Yayıncılığın haksız bir amaç ve çıkara alet edilmemesi ve haksız rekabete yol açılmaması, ilân ve reklam niteliğindeki yayınların bu niteliklerinin şüpheye yer bırakmayacak şekilde açıklanması, bir basın organının özel çabalarla yarattığı ürünün kendi ürünüymüş gibi sunulmaması, ajanslardan veya başka bir medya kaynağından alınan haberlerin kaynağının belirtilmesine özen gösterilmesi
- Suçlu olduğu yargı kararı ile kesinleşmedikçe hiç kimsenin suçlu ilân edilmemesi veya suçluymuş gibi gösterilmemesi; kişileri suç işlemeye yönlendirecek veya korku salacak yayın yapılmaması
2 Ocak 1961 tarihli ve 195 sayılı Kanun ile kurulmuş olan Basın İlân Kurumu, kamu tüzel kişiliğine sahip, özel bütçesi olan bir Kurum’dur. Kurum, resmî ilânlarla, kamu kurum ve kuruluşlarına ait reklâmların, vasıfları Genel Kurulca tespit edilen yayın organlarında, fikir ve içtihat farkı aranmaksızın yayınlanmasına aracı olmaktadır.
Gönüllü Kuruluşlarla Denetim
Basına dönük etik denetimin bir diğer uygulama boyutu gönüllü kuruluşlar aracılığıyla yapılan denetimdir. Bu tür kuruluşlar genellikle belirlenmiş etik kurallar çerçevesinde bir denetim yaparlar ve uyarma, kınama ve üyelikten çıkarma gibi yaptırımların dışında her hangi bir etkiye sahip olmayan kuruluşlardır. Güvenilirlikleri ve üye sayılarına bağlı olarak edindikleri saygınlık en büyük yaptırım olarak ortay çıkmaktadır.
Gazeteciler Cemiyeti
Halen Türkiye’deki en eski gönüllü basın cemiyeti olan Türkiye Gazeteciler Cemiyeti 10 Haziran 1946’da kurulmuştur. 2003 yılı verilerine göre üye sayısı 3 bin 44 olan cemiyetin kurucuları Sedat Simavi, Sadun Galip Savcı, Cihat Baban, Hayri Alpar ve Sait Kesler’dir. Sedat Simavi Cemiyetin ilk seçilmiş başkanıdır. Onu Cevat Fehmi Başkut, Burhan Felek, Nezih Demirkent, Necmi Tanyolaç ve Nail Güreli izlemiştir.
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin amacı gazete, dergi, radyo ve televizyon gibi yazılı, işitsel, görsel ve elektronik iletişim alanlarını kapsayan gazetecilik mesleğini; mesleğin geleneklerini ahlak ilkelerini korumak; herkesin bilgi edinme, gerçekleri öğrenme hakkının bir aracı olan iletişim ve düşünce özgürlüğünü sağlamak, gazetecileri meslekleri içinde maddi ve manevi yönleriyle ilerletmek ve yüceltmek olarak belirlenmiştir.
Türkiye’de ilk kez basın ahlak kuralları 4 Şubat 1972’de Gazeteciler Cemiyeti tarafından belirlenmiştir. Cemiyetin tüzük uyarınca kurulmuş bir Basın Senatosu bulunmaktadır ve “Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi” çerçevesinde basın ve TV'lerdeki yayınları izlemekte ve Yönetim Kurulu ile bu konuda ortak çalışmalar yapmaktadır Cemiyet Temsilciler Komitesi, Tesisler Komitesi, Meslek İlkelerini İzleme Komitesi gibi alt kuruluşlarla çalışmaktadır.
Türkiye gazetecileri hak ve sorumluluk bildirgesi:
Gazetecinin hakları, halkın haber alma hakkının ve ifade özgürlüğünün; meslek ilkeleri ise dürüst ve doğru iletişimin temelidir. Meslek ilkeleri gazetecinin ve basın- yayın organlarının özdenetimini öngörür ve değerlendirme mercii öncelikle vicdanlardır.
- İnsan ve yurttaş hakkı : Herkes, bilgi edinme ve haber alma, özgür düşünce, ifade ve serbest eleştiri hakkına sahiptir. Düşünce ve ifade özgürlüğünün kullanılmasının başlıca yolu olan basın ve yayın özgürlüğü temel insan haklarındandır. Bu hakların demokratik hukuk devletinde anayasal güvence altında olması esastır.
- Gazeteci tanımı: Düzenli bir şekilde, günlük yahut süreli bir yazılı, görüntülü, sesli elektronik veya dijital basın ve yayın organında, kadrolu, sözleşmeli ya da telif karşılığı, haber alma, işleme, iletme veya görüş, fikir belirtme görevi üstlenen ve asıl işi ile başlıca geçim kaynağı bu olup, çalıştığı işletme ile ilgili yasalar karşısındaki konumu bu tanıma uygun olanlar gazetecidir. Basın ve yayın alanındaki her işletme, çalıştırdıkları gazetecileri, yasaların gazetecilere tanıdığı haklardan yararlandırmak zorundadır.
- Gazetecinin sorumluluğu: Gazeteci, basın özgürlüğünü, halkın doğru haber alma, bilgi edinme hakkı adına dürüst biçimde kullanır. Bu amaçla her türlü sansür ve otosansürle mücadele etmeli, halkı da bu yönde bilgilendirmelidir. Gazetecinin halka karşı sorumluluğu, başta işverenine ve kamu otoritelerine karşı olmak üzere, öteki tüm sorumluluklardan önce gelir. Bilgi ve haber ile özgür düşünce, herhangi bir ticari mal ve hizmetten farklı olarak toplumsal bir nitelik taşır.
- Gazetecinin hakları: Gazeteci tüm bilgi kaynaklarına serbestçe ulaşma ve kamu yaşamını belirleyen, halkı ilgilendiren tüm olayları izleme, araştırma hakkına sahiptir. Gazeteci, çalıştığı basın ve yayın organının kendisiyle yaptığı sözleşmede de kaydedilmiş olması gereken temel çizgisini dikkate alır. Gazeteci, inanmadığı bir görüşü savunmaya veya meslek ilkelerine aykırı bir iş yapmaya zorlanamaz. İşlevi ve sorumlulukları ışığında, gazeteciler örgütlenme hakkının yanı sıra görevinin maddi ve manevi güvencesini sağlayan kişisel sözleşme yapma hakkına sahiptir. Gazeteci, kaynakların gizliliği ilkesi uyarınca, kaynağını açıklamaya ve tanıklık yapmaya zorlanamaz.
- Gazetecinin temel görevleri ve ilkeleri: Halkın bilgi edinme hakkı uyarınca, gazeteci, kendi açısından sonuçları ne olursa olsun, gerçeklere ve doğrulara saygı duymak ve uymak zorundadır. Gazeteci; bilgi ve haber alma, yorum yapma ve eleştirme özgürlüklerini ne pahasına olursa olsun savunur. Gazeteci; her türden şiddeti haklı gösterici, özendirici ve kışkırtan yayın yapamaz. Gazeteci; kaynağını bilmediği bilgi ve haberleri yayınlamaz; kaynak açık olmadığında, yayınlamaya karar verdiği durumlarda da kamuoyuna gerekli uyarıları yapmak zorundadır.
Gazetecinin doğru davranış kuralları:
Haber-Yorum: Haber ile yorum ve görüş ayrımı açık yapılmalı, okurun ve izleyicinin neyin haber, neyin yorum olduğunu kolayca seçebilmesi sağlanmalıdır.
Fotoğraf-Görüntü: Fotoğraf ve görüntünün güncel olup olmadığı açık biçimde belirtilmeli, canlandırma görüntülerde de bu, izleyicinin fark edebileceği biçimde ifade edilmelidir.
Haber-İlan (Reklam): Haber ve yorum metinleri veya görüntüleri ile İlan-reklam amaçlı metinlerin ayrımı hiç bir karışıklığa yer bırakmayacak ölçüde yapılmalıdır.
Yargı: Hazırlık soruşturması sırasında soruşturmayı zaafa uğratıcı, yönlendirici biçimde haber ve yorumdan kaçınılmalıdır.
Çocuk: Çocuklarla ilgili suçlarda ve cinsel saldırılarda sanık, tanık ya da mağdur (maktul) olsun, 18 yaşından küçüklerin açık isimleri ve fotoğrafları yayınlanmamalıdır.
Cinsel saldırılar: Cinsel saldırı mağdurlarının fotoğrafları, görüntüleri veya kimlikleri, açık kamu yararı olmadıkça yayınlanmamalıdır.
Kimlik veya özel durum: Kişinin bu özel durumu, alay, hakaret, önyargı konusu yapılmamalıdır.
Sağlık: Sağlık konusunda sansasyondan kaçınmalı, insanları umutsuzluk veya sahte umut verecek yayın yapılmamalıdır.
Hediye: Yayın Öncesi kararlarla ve yayınlarla ilgili önyargı, kuşku yaratacak her cinsten kişisel hediye ve maddi menfaat reddedilmelidir.
Müessese Çıkarı: Gazetecinin bir basın-yayın organındaki işlevini “Hak ve Sorumluluk Bildirgesi”ndeki hakları, sorumlulukları ve görevleri belirler.
Özeleştiri: Gazeteci ile basın-yayın organları, tekzip ve cevap hakkı gibi zorunlulukların dışında da, yanlışları düzeltmeli ve özeleştiri yapmalıdırlar.
Taraf olma: Gazeteci ve yayın organı, her ne nedenle ve her ne biçimde olursa olsun, taraf oldukları bir olaydaki konumlarını kamuoyuna açıkça belirtmelidir.
Özel hayat: Asıl olan kamu yararıdır.
Bilgi-Belge: Doğrudan kamu yararı olmadıkça, sahibinin izni dışında belge, fotoğraf, ses yahut görüntü alınmamalıdır.
Haber için para: Gazeteci belge veya görüntü sağlamak amacıyla, bir suçla ilgili sanık, tanık veya onların yakınlarına para teklif etmemeli ve vermemelidir.
Sarsıcı durumlarda: Üzüntü, sıkıntı, tehlike, yıkım, felaket ya da şok halindeki insanlar söz konusu olduğunda gazetecinin olaya yaklaşımı ve araştırması insani olmalı ve gizliliklere uyularak duygu sömürüsünden kaçınılmalıdır.
Suçlu yakınları: Gazeteci, sanıkların ve suçluların akrabalarını, yakınlarını, olayla ilgileri olmadıkça veya olayın doğru anlaşılması için gereği bulunmadıkça teşhir etmemelidir.
İntihar olayları: İntihar olayları hakkında haber çerçevesini aşan ve okuyucu veya izleyiciyi etki altında bırakacak nitelikte ve genişlikte yayın yapılmamalıdır.
Ekonomik, mali bilgi: Yasalarla yasaklanmış olmasa dahi, gazeteci elde ettiği ekonomik-mali bilgileri geniş biçimde yayınlanmadan önce kendisinin yahut yakınlarının çıkarları için kullanmamalıdır.
Ambargo: Önceden görme-Off the record: Gazeteci, kendi çabasıyla elde etmedikçe, bir kaynağın verdiği bilgi veya belgenin yayınlanma tarihi konusundaki isteğe uymalıdır.
Rekabet: Gazeteci, rekabet nedeniyle de olsa, bir başka gazeteciye bilinçli ve açık, mesleki zarar vermekten kaçmalıdır.
Kaynak gösterme: Gazeteci, başta haber ajansları olmak üzere, bir meslektaşının ve herhangi bir yayının sunduğu bilgileri kullandığında mutlaka kaynağı belirtmelidir.
Gazeteci olmayanlar: Bir yayın organında, sürekli veya zaman zaman, gazetecilik kapsamına giren alanlarda faaliyet gösterenlerin asıl sıfatları, asli işleri uygun şekilde belirtilmeli, kamuoyu onların temel konumu hakkında bilgilendirilmelidir.
Özdeşleşme: Gazeteci, uzmanlık alanı ne olursa olsun öncelikle gazetecidir.
Basın Konseyi
Basın Konseyinin resmi sitesinde Basın Konseyi’ni sadece ve sadece ‘daha özgür ve daha saygın bir basına kavuşmak’ isteyen aktif (bilfiil çalışmakta olan) gazeteciler kurdu” denilmektedir. Özgürlükçü bir demokratik sistemin temel taşı olan, “halkın gerçekleri öğrenme hakkı”nı savunmak; özgür ve sorumlu basının ve basın mensuplarının, meslek uygulamalarını, özgür ve saygın bir basından beklenecek düzeyde sürdürmelerine yardımcı olmak üzere, bu amaçları Basın Meslek İlkeleri şeklinde düzenleyip benimseyen gazetecilerin imzaladıkları bu sözleşmeyle bir Basın Konseyi kurulmuştur.
İletişim Özgürlüğünü ülkemizde insanca yaşamanın, saydam bir yönetime kavuşmanın ve demokratik sistemin temel koşulu sayan biz gazeteciler; Kanun koyucunun veya öteki kurum ve kişilerin, İletişim Özgürlüğünü kısıtlamalarına, her zaman ve her yerde karşı çıkacağımıza kendi özgür irademizle söz vererek; İletişim Özgürlüğünü, Halkın Gerçekleri Öğrenme Hakkı‘nın bir aracı sayarak; Gazetecilikte temel işlevin, gerçekleri bulup bozmadan, abartmadan kamuoyuna yansıtmaktır.
Çağdaş Gazeteciler Derneği
Çağdaş Gazeteciler Derneği, gazetecilik kamu görevidir; gazetecinin temel amacı haber ve yorum üreterek halkı ve kamuoyunu bilgilendirmektir. Kurucular Kurulunu Özden Alpdağ, Vecdi Seviğ, Taylan Erten, Muzaffer Gençdoğan, Zülfikar Doğan, Ercan Deva, Ömer Faruk Günel, Nursun Erel’in oluşturduğu Ekonomi Muhabirleri Derneği 29 Nisan 1987’de kuruldu.
Ekonomi Muhabirleri Derneği
Evrensel insani değerlere etik bağlılık, özet olarak, gazetecilerin savaş kışkırtıcılığı yapma, silahlanma yarışını destekleme, şiddeti övme, ırkçılık ve ırk ayrımcılığı yapma, baskıcı rejimleri destekleme ve benzeri etkinliklerden kaçınmalarını gerektirmektedir.