aofsoru.com

Lojistik İlkeleri Dersi 3. Ünite Özet

Lojistik Ekonomisi

Giriş

Lojistik geçmişte daha çok savaş ve ticaretle ilgili bir kavram iken günümüzde bütün ulusal ekonomiler için önemli bir sektör hâline gelmiştir. Ekonomik faaliyetlerin hızla artması lojistik sektörünün önemini de arttırmıştır. Nakliyenin yanı sıra depolama, elleçleme gibi lojistik hizmetleri giderek daha fazla ön plana çıkmıştır.

Lojistik faaliyetler ve süreçlerin etkin bir şekilde yürütülmesi hem işletmenin kârlılığına hem de ülke ekonomisine katkı sağlamaktadır. Lojistik faaliyetlerin öneminin anlaşılmasında İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra yaşanan gelişmeler önemli yer tutsa da lojistik ekonomisi ile ilgili çalışmaların 1850’lerde başladığı görülmektedir.

Lojistik, ekonomi açısından iki anahtar role sahiptir. İlk olarak lojistik, söz konusu hizmetleri satın alan işletmeler için temel harcamalardan biridir. İkinci olarak lojistik çoğu iktisadi faaliyetin hareket ve akışını destekler. Bütün üretim süreçlerinde üretim faktörlerinin bir araya getirilmesi, ham maddenin temini, üretilen nihai ürünün pazara ulaştırılması, depolanması gibi pek çok aktivite lojistik kavramının içine girmektedir.

Günümüzde lojistik sektörü¨, ekonominin üçüncü¨ temel sektörü¨ olan hizmetler sektörünün içinde alt sektör olarak yer almaktadır.

Lojistik Ekonomisinin Tanımı ve Kapsamı

Ekonomik ve sosyal gelişmelerin yanı sıra başta bilgi, iletişim, teknoloji vb. alanlardaki yenilikler, lojistiğin tanım ve kapsamını giderek genişletmiştir. Lojistik; ham madde, yarı mamul ve nihai ürün hareketlerinin planlandığı, gerçekleştirildiği ve kontrol edildiği bir süreçtir.

Lojistik ekonomisi ile ilgili tanım yapılırken lojistik ve iktisat tanımlarından çok farklı bir tanım yapılamaz. Tanımın hem lojistiği hem de iktisadı kapsaması gereklidir. Lojistik ekonomisi; lojistik ile ilgili faaliyetlerde farklı müşteri istek ve talepleri yerine getirilirken lojistik hizmeti sağlayan işletmelerin en az maliyetle nasıl en fazla getiriyi (hasılatı) sağlayacağını ele alır. Bu noktada lojistikle ilgili birimin yöneticisine önemli sorumluluk düşmektedir. Yönetici hem müşterinin farklı istek ve taleplerini yerine getirecek hem de lojistik hizmeti sunan işletmeye maksimum kârı sağlayacaktır. Robert V. Dalaney’e göre; lojistik yöneticisinin görevi, tüketici hizmetlerini düzenli bir şekilde yerine getirmek, etkin üretimi teminat altına almak, aynı anda envanterdeki (stoktaki) yatırımı en alt düzeyde tutmayı başarmaktır.

Lojistik ekonomisi, mikro düzeyde lojistik faaliyeti yürüten işletmelerin (lojistik hizmet sağlayıcıların) kârlarını nasıl maksimize edeceğini incelerken makro düzeyde ise sektördeki verimliliğinin, istihdamın, büyümenin ve ülke ekonomisine katkının nasıl artırılacağı konularıyla ilgilenir.

Lojistik Ekonomisi ile İlgili Literatür
Nakliye (taşımacılık) ve lojistikle ilgili çalışmalar 1850’lere kadar gitmektedir. Nakliye ve işletme tarihçisi olan L. Leslie Waters’a göre: Demir Yolu Ekonomisi; Taşımacılığın Yeni Şekli Üzerine Bir İnceleme (Railway Economy: A Treatise on the New Art of Transportation) adlı bir kitap yayımlandı. Bu kitap taşımacılıkla ilgili olarak hem ekonomi hem de iş çevrelerinin kapsamlı değerlendirmelerini ele almakta idi.

Bu alanla (taşımacılık) ilgili önemli çalışmalar yapmış iktisatçılardan bazıları Taussing, Fetter ve Handley’dir. Son yıllarda ise taşımacılık tekrar işletme yöneticileri, iktisatçılar ve kamu görevlilerinin ilgisini çekmeye başlamıştır

Drucker’ın Lojistik Açılımı ve Lojistik Ekonomisi
1950’li ve 1960’lı yıllarda lojistikle ilgili yaklaşımların sorgulandığı yıllar olmuştur. Peter Drucker’ın (1962) Ekonominin Karanlık Kıtası (Economy’s Dark Continent) adlı çalışması lojistik ve dağıtımın yeniden tanımlanmasını sağlamıştır. 1960’lı yıllardan itibaren gelişmiş ülkelerdeki işletmelerin kâr hadlerinin düşmesi, pazarlamaya olan yaklaşımının gelişmesini sağlamıştır. İşletmeler artık üretimden çok üretilen malların tüketimini artırmaya yönelmiştir.

1970’li yılların ortalarına doğru artan petrol fiyatlarının da etkisiyle lojistik faaliyetlerinin daha az maliyetle daha iyi nasıl gerçekleştirileceği üzerine çalışmalar artmıştır.

Buna göre, daha önce fiziksel tedarik ve fiziksel dağıtım olarak ayrı ayrı ele alınan işletme faaliyetlerinin aslında ortak faaliyetlerden oluştuğu ve bir arada düşünülmesi gerektiği fark edilmiştir. Fiziksel tedarik ve fiziksel dağıtımla ilgili faaliyetlerin bir arada düşünülmesi lojistiğin gelişmesine katkı yapmıştır.

Lojistik Ekonomisine Katkı Yapan Gelişmeler
Taşımacılık, iletişim, enformasyon ve teknoloji alanındaki ilerlemeler, dünya ekonomilerini giderek küreselleştirmiştir. Uluslararası ticaretin giderek serbestleşmesi, artan doğrudan yabancı sermaye yatırımları (DYSY), çok uluslu şirketlerin (ÇUŞ) dünya ekonomisindeki ağırlığının artması, ulusal ve uluslararası alanda toptan ve perakende faaliyeti yürüten işletmelerin sayısının artması ve diğer gelişmeler, taşımacılık ve lojistik sektörünün gelişmesine katkı sağlamıştır. Bu gelişmeler, ülkeler arasındaki başta ham madde ve ara girdi olmak üzere mal ve hizmet hareketlerini artırmıştır.

Artan mal, hizmet ve bilgi akışı etkin bir tedarik zincirinin oluşturulmasını gerekli kılmıştır. Bu gelişmelere paralel olarak 1970’li yıllarda günümüz modern lojistik anlayışının temelleri atılmıştır. Küreselleşme olgusu ile ticaretin önündeki engellerin nispeten azalması, pek çok yabancı rekabetçinin ulusal pazarlara girmesine yol açmıştır. Artan rekabet ile fiyatların düşmesi ve kalitenin artması, tüketici lehine olmuştur. Buna karşılık yeni rekabet ortamı mal ve hizmet üreten yerli üreticileri (işletmeleri) zorlamıştır. Bu süreçte yerli üreticiler devletten belli süre koruma ve sübvansiyon istemişlerdir. Alınan desteklerle işletmeler kendilerini yeni rekabet ortamına hazırlamıştır.

Lojistik ve Ekonomi Arasındaki İlişkinin Değerlendirilmesi
Lojistik ile ekonomi arasında karşılıklı ve dinamik bir ilişki vardır. Etkin bir lojistik sistemi ekonomiyi olumlu yönde etkilerken ekonomik büyüme de aynı şekilde lojistikteki gelişmelere olumlu katkıda bulunur. Üretilen mal ve hizmetlerin ulusal ve uluslararası pazarlara arzı (sunumu) için kara yolu, demir yolu, hava yolu ve varsa deniz yolu ulaşımı (taşımacılığı) için gerekli altyapının sağlam, güvenli ve etkili olması gerekir. Bu süreçte sektörlere ilişkin kurumsal ve hukuki düzenlemelerin objektif olmasının yanı sıra bu düzenlemelerin etkin bir şekilde uygulanması ve çalışması da büyük önem arz etmektedir. Lojistikle ilgili süreçlerin etkin çalışması makro düzeyde ülke ekonomisine, mikro düzeyde ise işletmelere (firmalara) rekabet açısından üstünlük sağlayacaktır.

Lojistik Sektöründe Üretim, Maliyet ve Rekabet

Her ticari işletme gibi lojistik faaliyeti yürüten bir işletmenin de birinci amacı kâr elde etmek ve bu kârı en üst düzeye çıkarmaktır (maksimize etmek). Diğer amaçlar satış miktarını en üst düzeye yükseltmek, ortaklarına yeterli gelir sağlamak, pazarda (piyasada) tanınan firma olmak, mümkün olduğu kadar büyüyebilmek, piyasada varlığını sürdürebilmek, piyasada payını artırmak (en azından var olan payı korumak) şeklinde sıralanmaktadır

İşletme, ürünlerini (mal veya hizmet) satmak ve kârını maksimize etmek için aşağıdaki kısıt gruplarını dikkate almak durumundadır. Bunlar;

  • Ürünün fiyatı,
  • İşletme büyüklüğü¨,
  • İşletmenin üretim miktarı (düzeyi),
  • Ürünün boyutu ve paketlemesi,
  • Promosyona önem vererek, etkin dağıtım kanalları kurarak ürünün envanter maliyetlerini düşürmek (en az stokla üretim yapmak),
  • Tüketici hizmetleridir.

Lojistik İşletmelerinde Üretim Düzeyi
Tam rekabet piyasasının geçerli olduğu bir sektörde kısa dönemde işletmelerin (firmaların) bir kısmı aşırı (normal üstü) kâr, bir kısmı normal kâr ve bir kısmı da zarar edebilir. Eğer bir sektörde kısa dönemde aşırı kâr elde eden işletmeler varsa sektördeki firmalar üretimlerini artırarak daha fazla kâr elde etmek yoluna gider. Aşırı kâr yeni firmaların sektöre dâhil olmasına neden olur. Bu durum, uzun dönemde, aşırı kârları ortadan kaldırır.

Kısa Dönemde Üretim Düzeyi
İşletmeler kârlarını maksimum kılacakları üretim düzeyinde faaliyet göstermeyi arzular. Kâr maksimizasyonu, toplam hasılat (TR) ile toplam maliyet (TC) arasında, farkın hasılat lehine en yüksek olduğu üretim düzeyinde (q2) gerçekleşir.

Zarar Durumunda İşletme Faaliyetlerine Devam Edebilir mi?: İktisat teorisine göre zarar söz konusu ise kısa dönemde işletme faaliyetlerine devam edebilir. Kısa dönemde zarar eden bir işletme için denge koşulu, zararı minimuma (en aza) indirecek üretim düzeyinde faaliyette bulunmaktır. Yani işletme kâr elde edemiyorsa zararı minimum düzeyde tutarak (zarar minimizasyonu) uzun dönemde kâr elde etmeyi beklemektedir. Kısa dönemde, zarar eden firmalar (işletmeler) maliyet yapılarına bağlı olarak üretimlerine bir süre devam edebilir.

Kapatma Noktasına Giden Süreç: İşletme piyasanın daha da kötüleşeceğini tahmin ediyorsa faaliyetlerine son verir. Maliyetlerin katlanılamayacak noktaya gelmesi ve piyasa ile ilgili beklentilerin olumsuza dönmesiyle işletmeler faaliyetlerine son verir. Uzun dönemde zarar eden işletmelerin faaliyetlerine devam etmesi, iktisadi açıdan mümkün değildir. İşletme zarar ediyorsa, uzun dönemde faaliyetlerine son verir.

Uzun Dönemde Üretim Düzeyi
Uzun dönemde, zarar veya başka nedenlerle piyasadan ayrılan işletmelerin çoğalması, piyasa fiyatını yukarı yönlü¨ baskılar, piyasa fiyatının yükselmesi ilk başta piyasaya yeni girişleri teşvik eder. Uzun dönemde de iktisadi açıdan her üreticinin kâr maksimizasyonu (kârı en çoklaştırmak) için üretimde bulunacağı varsayılmaktadır.

Lojistik Maliyetler
Lojistik maliyetleri lojistikle ilgili faaliyetlerin (satın alma, ithalat, ihracat, depolama, elleçleme, stok kontrol, nakliye, araç-kargo takibi vb.) icra edilmesinde oluşur. Lojistik maliyetleri taşıma (kara yolu, demir yolu, deniz yolu, hava yolu, boru hattı, gümrük ve sigorta giderleri), depolama (kira/ amortisman, enerji, elleçleme, paketleme ve katma değerli hizmet giderleri), stok (elde bulundurma ve elde bulundurmama maliyetleri) ve yönetim (ofis personeli ve genel yönetim giderleri) giderleri olarak dört ana başlık altında toplayabiliriz.

Ayrıca lojistik faaliyetler sırasında çevre ve topluma verilen olumsuz etkileri (hava ve gürültü¨ kirliliği, sıkışıklıktan kaynaklı kayıp zaman, kaza, katı atık (atık motor yağı, kullanım ömrü¨ süresi bitmiş lastik, vb.) kapsayan dışsal maliyetler vardır.

İşletmeler Açısından Lojistik Maliyetler
Her işletme (firma) gibi lojistik firmalarının da sabit ve değişken maliyetleri vardır. Kara yolu taşımacılığında aracın ilk satın alma maliyeti ile şoför ve diğer personele ödenen ücretler sabit maliyetleri oluşturmaktadır. Değişken maliyetler ise lojistik faaliyetler esnasında oluşan maliyetlerdir (yükleme-boşaltma, depolama, transit ücretleri, vizeler ve diğer ödemeler).

Diğer yandan işletme dışında kalan maliyet unsurları da lojistik maliyetlerini etkilemektedir. Enerji fiyatları, lojistik altyapıdaki (fiziki ve hukuki) yetersizlikler ve vergilerin yüksekliği (özellikle uluslararası taşımacılıkta alınan yüksek harçlar ve getirilen kotalar) lojistik işletmelerinin maliyetlerini artırmaktadır.

Temel ve Destek Lojistik Faaliyetlerin Maliyetteki Payları
Lojistik maliyetlerde taşıma (nakliye), stok (envanter) ve depo hizmetlerinden oluşan temel lojistik faaliyetler toplam lojistik maliyetlerin en az % 75’ini oluşturmaktadır. Temel lojistik faaliyetler içinde yer alan taşıma (nakliye) maliyetlerinin ise toplam lojistik maliyetlerin en az %50’sini oluşturduğunu belirtmek de gerekir. Toplam lojistik maliyetler içinde destek lojistik faaliyetlerin maliyetleri ise en fazla % 25’ler düzeyine çıkmaktadır. Destek lojistik faaliyetler; ambalajlama, müşteri hizmetleri, bilgi yönetimi ve diğer destek faaliyetlerden (sipariş işleme, elleçleme, talep tahmini/planlama, satış sonrası servis desteği, fabrika ve depo yeri seçimi, satın alma, gümrükleme, atık parça yönetimi) oluşmaktadır. Destek lojistik faaliyetler, lojistik süreçlerin tamamlanmasında önemli role sahiptir.

Lojistik Sektöründe Maliyetlerin Azaltılmasına Yönelik Uygulamalar
Lojistikte maliyetlerin artması ile birlikte lojistik hizmet sağlayıcıları için taşımacılıkta etkinlik ve malzeme akışının yönetimi ön plana çıkmıştır. Toptan mal lojistiği ile ilgili işletmeler maliyetleri azaltabilmek için dört yola başvurmaktadır. Bunlar;

  • Ölçek ekonomilerinin avantajını kullanmak,
  • Malların yükleme boşaltma sayısını azaltmak,
  • Taşımacılık zincirinde çeşitli elementleri bütünleştirmek (entegre etmek),
  • Stok büyüklüğünü azaltmaktır.

Uluslararasında faaliyet gösteren lojistik hizmet sağlayıcıları da maliyetlerini azaltmak için;

  • Ölçek ekonomilerinden faydalanmak,
  • Düşük faktör maliyetlerinin sağladığı fırsatları kullanmak için düşük maliyetli ülkelere yönelmek,
  • Esneklikten faydalanmak için üretim yerini kendisine en düşük maliyeti sağlayacak bir başka yere taşımak,
  • Döviz kuru, vergileme, taşımacılık ve iş gücü¨ maliyetlerinde uluslararası farklılıkları dikkate almak,
  • Pazarlık güçlerini artırmak gibi seçeneklere yönelmektedirler

Lojistik Sektöründe Rekabet Düzeyi
Lojistik işletmeleri rekabet ettikleri diğer firmalarla devamlı etkileşim hâlindedir. Bu sayede sektördeki yeniliklerin takibi daha kolaylaşmaktadır. Rekabette avantajlı konuma geçmek, lojistik hizmet sağlayıcıların sektörün ihtiyaç ve taleplerine daha fazla önem vermesi gerekmektedir. Birçok uluslararası şirketin başarılı olmalarının temelinde talep ya da arzda, beklenmedik zamanda oluşan değişimlere hazırlıklı olup anında yanıt verebilmeleri yatmaktadır.

Dünya ve Türkiye Ekonomisinde Lojistik Sektörü

Dünya ekonomisine bakıldığında başta GSYH olmak üzere kişi başına millî gelir ve dış ticaret hacminin yüksek olduğu ülkelerde yoğun ekonomik faaliyetlerle beraber lojistik sektörünün hızla geliştiği görülmektedir. Ekonomik istikrar ve gelişmişlik düzeyi de lojistik sektörünün gelişimini önemli ölçüde desteklemektedir. Artan üretim, tüketim ve ticarete (iç ve dış ticaret) paralel olarak dünya üzerinde lojistik sektörü¨ hızla büyümekte ve sektörün istihdama katkısı da artmaktadır. Önceden taşımacılık, depolama gibi alanlardaki istihdama karşılık, şimdi paketleme, sipariş alma, bakım hizmetleri, arama merkezleri (call center) hizmetleri de yeni istihdam alanları olmaktadır.

Avrupa’da Lojistik Sektörünün Ekonomiye Katkısı
Avrupa Birliği’nde (AB’de) 1987’de yürürlüğe giren Tek Avrupa Senedi ile tek pazar oluşturulmuştur. Bu süreçte lojistik sektörü için yapısal dönüşüm başlamıştır. TransAvrupa ağları ile AB ülkelerinin ulusal ulaşım ve enerji altyapılarının sınır ötesi ara bağlantıları sağlanmış, ulusal ulaşım ağlarının bir arada işleyebilirliği temin edilmiş ve ağlara erişim kolaylaştırılmıştır. Diğer lojistik hizmet sağlayıcılarının iş birliği ve birleşmeye gitmeleri de teşvik edilmiştir. AB’de lojistik maliyetler 1987-2003 döneminde azalmış, 2003-2013 yılları arasında artmıştır. AB’de lojistik sektörünün uzun vadeli büyüme oranı %4 ile %8 arasında değişmektedir. Bu oranlar ortalama olarak GSYH büyüme oranından 2.5 kat daha fazladır. AB’de taşıma şekillerine göre dış ticarete (tutar olarak) bakıldığında ağırlık deniz yolundadır. Avrupa Birliği’nin demir yolu ağında modern hatların yanı sıra eski hatlar mevcuttur. Yolcu taşımacılığında yüksek hızlı trenlerin yanı sıra metro ve banliyö de kullanılmaktadır. 1970-2003 döneminde eşya taşımacılığında demir yolunun payı, yeni üyelerin katılımı ile birlikte, %20’den %8’e düşmüştür.

Diğer Ülkelerde Lojistik Sektörünün Ekonomiye Katkısı
Lojistik pazarında gelecekte önemi artacak bölgeler ise sırasıyla Asya-Pasifik, Doğu Avrupa, Rusya ve Ortadoğu şeklinde sıralanmaktadır. Bu bölgeler üretim ve tüketim ile dış ticaretin yoğunlaştığı ve yoğunlaşma potansiyelinin yüksek olduğu bölgelerdir.

  • ABD dünyanın en büyük lojistik piyasasına sahiptir. ABD’de lojistik sektörü¨ enformasyon teknolojilerini daha yoğun kullanmakta, küresel operasyonlar yapabilmekte, tek operatörle farklı coğrafyalarda tedarik zinciri yönetimi yapabilmektedir.
  • Çin lojistik sektörünün gelişmesinde temel itici sektörler metal, çimento, tekstil ve elektronik sanayi şeklindedir.
  • Avustralya’da lojistik sektörünü¨ en yoğun kullanan sektörler ormancılık, imalat, inşaat, toptan ve perakende ticaret ve işlenmiş gıda sanayileridir
  • Hindistan, lojistik sektöründe evrim olarak büyüme aşamasındadır. Hindistan’da lojistik sektörünün itici gücü¨ olan temel sektörler otomotiv parçaları, tekstil, tıbbi ürünler ve çimento sanayiinden oluşur.
  • Diğer bölgelerde lojistik altyapısının yetersiz, üretim ve dış ticaret hacminin düşük olduğu ülkelerde lojistik sektörünün GSYH’ya katkısı düşüktür.

Türkiye’de Lojistik Sektörünün Millî Gelir ve İstihdama Katkısı
Türkiye’de lojistik sektörünün büyüklüğü¨ ve ekonomiye katkısı ile ilgili farklı tutar ve oranlar söz konusudur. Lojistik sektörü¨ 2015 yılında 98 milyar büyüklüğe ulaşmıştır. Lojistik sektörünün büyümesine etki eden faktörlere bakarsak iç ve dış ticaret hacminin artması, kredi kartı uygulamaları, satın alma gücünün yükselmesi ve bununla bağlantılı olarak yurt içi tüketimin artması, yatırımların yavaş da olsa Anadolu’ya kayması, komşu ülkelerle her alanda artan iş birliğine bağlı olarak sınır ticaretinin gelişmesi lojistik sektörünü¨ geliştirmiştir.

Türkiye’de Lojistik Altyapı ve Ulaştırma Şekilleri
Türkiye komşu ülkelerin yanı sıra başta AB ve Karadeniz Ekonomik İş Birliği Örgütü¨ (KEİ) gibi kuruluşlarla imzalamış olduğu anlaşmalarla pek çok projenin içinde yer almıştır: Türkiye, Trans-Avrupa Otoyolu (TEM: Trans-European Motorways), Trans Avrupa Demir yolu (TER: Trans- Eurpean Railways) ve Avrupa–KafkasyaAsya Ulaşım Koridoru (TRACECA: Transport Corridor Europe-Caucasus-Asia). Ülkemiz Pan-Avrupa Koridorunun (Helsinki Koridorunun) da bir parçasıdır. Avrupa’yı Asya’ya bağlayacak olan Kars-Tiflis-Bakü¨ Demir Yolu, Marmarayı ilave olarak Yavuz Sultan Selim Köprüsü¨, Avrasya Tüneli ve Büyük İstanbul Tüneli Projesi’nin tamamlanması Asya-Avrupa bağlantısında alternatifleri (kara yoluna ek olarak demir yolu) artıracaktır.

Türk Dış Ticaretinde Lojistik Hizmetleri
Türkiye’deki lojistik şirketleri çoğunlukla dış ticaretin yoğun olduğu sektörlere (tekstil ve konfeksiyon, otomotiv, hızlı tüketim ürünleri, perakende ve gıda, petrokimyasallar, makine üretimi ve inşaat sektörleri hizmet sunmaktadır.

Türkiye’de Taşıma Şekillerine Göre Dış Ticaret
2015’de 144 milyar dolarlık toplam ihracatın değer olarak %54’ü deniz yolu, % 31’i kara yolu, %13’ü hava yolu ve %0,4’ü demir yolu ile taşınmıştır. Türkiye ihracatının yaklaşık yarısını oluşturan (2013’te %42, 2014’te %45) AB ülkelerine ihracat taşıma pazarının yaklaşık %20’si yabancı taşıma (nakliye) firmalarına aittir.

Bölgesel Sorunlar ve Türk Dış Ticaret Lojistiğine Etkileri
Türkiye’de lojistik sektörünün geleceği ekonomi ve ticaretteki canlanmanın yanı sıra bölge ülkelerindeki ekonomik ve ticari canlılıkla iş birliğine bağlıdır.

Lojistik Sektörü ve Dış Ticaret Arasındaki İlişki

Dünya ticaretinde bu akış ve yoğunlaşmanın söz konusu bölgelerdeki lojistik faaliyetleri (özellikle deniz yolu taşımacılığını) artmaktadır. Ticari malların dış pazarlara kısa sürede ve en az maliyet ile ulaşmasında gümrük mevzuatının yanı sıra lojistik önemli role sahiptir. Taşıma maliyetlerinin yüksekliği nedeniyle ihraç mallarının fiyatlarının artması, dış ticarette rekabeti olumsuzluk etkilemektedir.

Gelişmiş ülkelerin dış pazarlara ulaşımı konusunda ciddi bir sıkıntı yoktur. Gelişmiş ülkelerde başta lojistik altyapı olmak üzere diğer altyapı unsurlarının iyi düzeyde olması, taşıma maliyetlerine ve malların kısa sürede pazarlara ulaşımına önemli katkı sağlamaktadır.

Lojistik Performans Endeksi
Lojistik Performans Endeksi (Logistics Performance Index: LPI), Dünya Bankası iş birliği ile geliştirilen, ülkelerin belli kriterlere göre değerlendirilerek 1 ile 5 arasında puanlar (skorlar) verildiği bir endekstir. 1 en olumsuz, 5 ise en olumlu skordur. Lojistik Performans Endeksi’nin (LPI) temel değerlendirme ölçütleri (kriterleri): Gümrükleme süreçlerinin hızı, Ticaret ve ulaştırma ile ilgili altyapının kalitesi, Yük taşıma fiyatlarının rekabetçi şartlarda belirlenme kolaylığı, Lojistik hizmetlerinin yeterliliği ve kalitesi, Gönderiyi takip etme ve izleme kabiliyeti, Yükün varış noktasına zamanında ulaşması şeklindedir.

Dış Ticarette Lojistik Üs/Bölgeler
Dünyada birçok lojistik üs modeli bulunmakta olup bunlar ölçek, ticaret hacmi ve verilen entegre lojistik hizmetlerin çeşitliliğine göre; Küresel lojistik üsler, Uluslararası lojistik üsler, Bölgesel taşıma ve dağıtım üsleri, Yerel taşıma ve dağıtım üsleri olmak üzere 4 gruba ayrılabilir.

Küresel Mali Kriz ve Lojistik Sektörü
Küresel ekonomideki gelişmeler, doğrudan ve dolaylı olarak lojistik sektörünü¨ de etkilemektedir. 2007’de ABD başlayıp 2008’in üçüncü¨ çeyreğinden itibaren tüm dünyaya yayılan Küresel Mali Kriz (Küresel Kriz), talepte daralmalara yol açmıştır. Uluslararası Kara Yolu Taşımacılığı Birliği IRU, sektörün kriz ortamından çıkması, gelişmesi ve ekonomiye daha fazla katkı yapabilmesi için tüm neo-korumacı engellerin acilen kaldırılması, mevcut vergilerin yeniden değerlendirilmesi ve azaltılması, yüzeysel ve etkisiz çevre mevzuatının yeniden değerlendirilip tasarlanması ve mali kuruluşların (özellikle bankaların) nakliyecilere yönelik yeterli düzeyde kredi kullandırılması gibi tedbirler önermiştir.

Lojistik Sektörü ve Ekonomisinin Geleceği
Lojistik sektörünün dünya ekonomisinde ağırlığı giderek artmaktadır. Özellikle gelişmiş ülkelerde artan üretim ve dış ticaret faaliyetlerine paralel olarak lojistik sektörü¨ daha da önemli hâle gelmektedir. Dünya ekonomisine bakıldığında ise lojistik faaliyetlerin (operasyonların) ABD, Batı Avrupa ve Japonya merkezli olarak geliştiği görülmektedir.

Bir üretim sürecinin daha ham madde tedariki aşamasında başlayan lojistik operasyonlar (faaliyetler) mal veya hizmetin tüketiciye ulaşması ile bitmemektedir.

Lojistik sektörünün büyümesini ve dolayısıyla ulusal ekonomiye daha fazla katkı sağlamasını tetikleyen pek çok gelişme vardır. Bunlardan bazıları; Uluslararası mal ve hizmet ticaretinin hızla artması, Çok uluslu şirketlerin (ÇUŞ) faaliyetlerinin küresel anlamda yaygınlaşması, Mal ve hizmet üretim süreçlerinin ülke içinde farklı bölgelere ve/veya ülkelere dağılması, Artan doğrudan yabancı sermaye yatırımları ile ham madde, ara girdi ve nihai ürünlerin taşınması, depolanması, dağıtımı ve diğer işlemlere daha fazla ihtiyaç duyulması, Özellikle sanayi ve hizmetler sektöründeki hızlı gelişme şeklinde sıralanabilir.

Türkiye’nin muhtemel AB’ye üyeliği, lojistik sektörünün gelişimine olumlu yönde katkı sağlayacaktır.


Yukarı Git

Sosyal Medya'da Paylaş

Facebook Twitter Google Pinterest Whatsapp Email