Hayvancılık Ekonomisi Dersi 4. Ünite Özet
Hayvansal Ürünlerde Arz-Talep Ve Fiyat Mekanizması
- Özet
- Sorularla Öğrenelim
Arz Kavramı ve Arzı Etkileyen Faktörler
Piyasa ekonomilerinde çeşitli ürün ve hizmetlerde artış ve azalış şeklinde gerçekleşen fiyat hareketleri, arz ve talepteki değişim ile açıklanabilmektedir. Karşılaşılan çok sayıdaki ekonomik probleme dönük neden sonuç ilişkisi incelendiğinde, arz-talep etkileşimi ve buna bağlı fiyat oluşumu kavramlarının ön plana çıktığı görülmektedir.
Paraya dayalı değişim ekonomilerinde, bireyin kendi gereksinimleri dışında başkalarının ihtiyaçları için de üretimde bulunma ve ihtiyacı olan malları bir bedel karşılığında temin etme zorunluluğu talebin (istem) meydana gelmesine yol açmaktadır. Buna karşılık, diğer bazı bireylerde ihtiyaç hissettikleri çeşitli mal ve hizmetleri satın alabilmek için ellerindeki mal ve hizmeti piyasada belirli bir bedel karşılığında satışa sunmak istemektedir. Bu durum ise arz (sunum) kavramını ortaya çıkarmaktadır.
Fiyat ise piyasa mekanizmasının geçerli olduğu bir ekonomide, hangi malların ne miktarda, nasıl ve kimler için üretileceği sorununu ve aynı zamanda kaynakların optimum kullanımını düzenleyen bir unsurdur. Serbest piyasa ekonomisinde belirli bir malın, belirli bir piyasa ve zamandaki fiyatı, o malın tüketici davranışlarına bağlı olarak oluşan talep miktarı ve üretici davranışlarını yansıtan arz miktarına göre oluşmaktadır.
Arz kavramı genel olarak, üreticilerin ellerinde bulundurdukları iktisadi mal ve hizmetleri belirli bir piyasada, belirli bir zamanda, belirli bir fiyata satmaya hazır ve razı olmalarını ifade etmektedir. Üretim ve arz kavramları birbiriyle bağlantılı olsa da, çeşitli faktörlerin etkisiyle üretim ve arz miktarları çoğu zaman birbirine eşit olmaz.
Cari Üretim ve Arz Arasındaki Farklılıklar
Çeşitli ürün gruplarında cari üretim miktarı ile arz miktarı birbirinden farklılık göstermektedir. Çoğunlukla belirli bir dönem zarfında üretilen ürün miktarı piyasaya arz edilen miktardan fazladır. Cari üretimin arzdan büyük olması halinde iktisadi malların belirli bir bölümünün stoklanmaya veya depolanmaya ihtiyacı vardır. Stoklama genellikle iki amaç doğrultusunda yapılmaktadır. Bunlardan birincisi, iktisadi malların arzında devamlılığı sağlamak, arzda önemli dalgalanmaların ve fiyat düşüşlerinin önüne geçmek için yapılan stoklamadır. İkinci bir stoklamada ise, ürünün bol ve ucuz olduğu dönemde alınması ve izleyen süreçte pahalı ve kıt olduğu zamanda satılarak elden çıkarılması hedeflenmektedir. Üçüncü farklılık ise, pazarlama sistemindeki teknolojik yetersizliklerden kaynaklanmak-tadır. Bir kısım ürünler arz amacıyla satışa sunulmak üzere yola çıkarılsa bile satış aşamasına ulaşamazlar. Bu tür ürünler için soğuk muhafaza zincirinde kullanılan soğutma sistemine sahip depo ve nakil araçlarının yetersizliği nedeniyle önemli oranlarda bozulma ve fireler meydana gelebilmektedir. Bu durum üretim ile arz miktarı arasındaki farkı daha da büyüten bir unsur olarak görülmektedir.
Arz Fonksiyonu ve Arz Eğrisi
Arzı, belirli bir dönemde satışa arz edilen mal ve hizmet miktarı olarak tanımlamak mümkündür. Arzın özelliği, genel bir eğilim olarak malın fiyatı yükseldikçe, piyasaya sunulan miktarının da artmasıdır. Aksi durumda ise fiyatlar düştükçe bu maldan piyasaya arz edilen miktarın azalmasıdır. Yani bir malın fiyatı ile arz miktarı arasında aynı yönlü bir ilişki bulunmaktadır. Arz fonksiyonu, bir maldan arz edilen miktarlarla, bu miktarları tayin eden etkenler arasındaki ilişkiyi açıklamaktadır. Piyasada satışa sunulan bir X malı örneğinde arz fonksiyonu şu şekilde oluşmaktadır.
QX= f (FX, FD, FÜ, ÜT)
Arz fonksiyonunda görüldüğü üzere bir maldan arz edilen miktar aşağıdaki faktörlere bağlı olarak değişmektedir.
Malın fiyatı (FX): Arz miktarını etkileyen başlıca faktör malın piyasa fiyatıdır. Bir malın fiyatı ne kadar yüksek olursa, o malın üretimi ve satışa arzı o ölçüde kârlı olabilir.
Diğer malların fiyatları (FD): Arz miktarı yalnızca malın kendi fiyatının değil başta ikame mallar olmak üzere diğer malların fiyatlarının etkisi altındadır. Bir malın fiyatı aynı kalırken diğer malların fiyatlarının artması halinde o malların üretim ve arzı daha cazip hale gelmektedir.
Üretim faktörlerinin fiyatları (FÜ): Bir iktisadi mal veya hizmetin üretiminde kullanılan üretim faktörlerinin fiyatlarının düşmesi, söz konusu mal veya hizmetin üretim maliyetini düşüreceğinden piyasadaki satış fiyatı üzerinden sağlanacak kâr miktarı daha fazla olacaktır.
Üretim teknolojisindeki değişmeler (ÜT): Üretim sürecinde kullanılan bilgi teknoloji açısından sağlanacak gelişmeler ve ileri yöntemlerin kullanımı başta emek olmak üzere üretim faktörlerinin verimliliklerini arttıracak ve bunun etkisiyle üretim maliyetinde düşüş sağlanacaktır.
Arz Esnekliği ve Hayvansal Ürünlerde Arz
Bir iktisadi mal veya hizmetin fiyatında meydana gelen değişmeler karşısında arz edilen miktar değişikliği arz esnekliği ile açıklanır. Bir malın arz edilen miktarını etkileyen çeşitli değişkenler vardır. Bu değişkenlerden sadece fiyatın değişmeleri karşısında arzın duyarlılığını ortaya koyan kavrama arz esnekliği denir. Arz esnekliği katsayısı, arz eğrisinin eğimi gibi normal olarak pozitiftir. Yani fiyatlar düşünce, arz miktarı da azalmakta fiyatlar yükselince arz edilen miktar da artmaktadır. Arz esnekliği katsayısı 0 (sıfır) ile sonsuz (?) arasında çeşitli değerler alabilir. Esneklik hesaplamaları sonucunda ulaşılan değer 1 değeri referans alınarak değerlendirilir. Mal fiyatı ve buna bağlı olarak arz miktarındaki artış veya azalışların oranı aynı ise arz esnekliği 1’e eşit olup, birim esnek olarak adlandırılır. Arz esnekliği 1’in altında bulunursa, yani arz miktarı, fiyatta meydana gelen değişiklikten daha düşük oranda değişiyorsa düşük esnek (az esnek), 1’den büyük olması halinde ise yani arz miktarı, fiyatta meydana gelen değişiklikten daha yüksek oranda değişiyorsa esnek (çok esnek, elastik) arzdan söz edilir. Arz esnekliğinin sıfır olması, söz konusu malın fiyatı ne kadar artarsa artsın daha fazla malın piyasaya arz edilemeyeceğini ifade eder. Arz esnekliğinin sonsuz olması halinde ise eğri miktar eksenine paralel seyreder. Başka bir ifadeyle, teorik olarak belirli bir fiyattan piyasaya sonsuz miktarda mal akmaktadır.
Genel olarak, bir malın arz esnekliğini etkileyen faktörler; üretimi artırmanın maliyetler üzerindeki etki derecesi, üretim tekniğinin sunumda ayarlamalar yapmaya elverişli olup olmaması, iktisadi malın beklemeye elverişli olup olmaması olarak ifade edilebilir. Üretilen çoğu mal ve hizmette olduğu gibi, hayvansal üretimde de malların dönemsel arz miktarının yoğunluğu ve sürekliliği genellikle o malın üretim özellikleri ve koşullarına bağlı bulunmaktadır.
Canlı hayvan ve hayvansal ürünlerde, yetiştiricilik özellikleri, işletme ölçekleri, ürün maliyet yapıları, üretim periyodu ve teknolojisi, piyasa koşulları, desteklemeler gibi unsurların arz ve arz esnekliği üzerinde farklı düzeyde ve karmaşık etkileri mevcuttur. İktisadi bir malın fiyatında meydana gelen değişimlerin farklı bir malın arz miktarında oluşturduğu değişikliğe veya farklı bir söylemle o malın fiyatı ile diğer bir malın arzı arasındaki ilişkiye “ arzın çapraz esnekliği” denilmektedir. Rakip (ikame) mallar aynı zamanda birbirinin yerine geçebilen özellikte mallardır.
Talep Kavramı ve Talebi Etkileyen Faktörler
Talep kavramı genel olarak, tüketicilerin iktisadi malları, belirli bir piyasadan, belirli bir fiyata belirli bir anda satın almaya hazır ve razı olması demektir.
Talep kanunu gereği, genel bir kural olarak, bir malın fiyatı düştükçe o mala olan talep artmakta, bunun aksine malın fiyatı yükseldikçe o mala olan talep azalmaktadır. Dolayısıyla bir maldan talep edilen miktar ile o malın fiyatı arasında ters yönlü bir ilişki bulunmaktadır. Bir malın fiyatı ile talep miktarı arasındaki ters yönlü ilişkide gelir ve ikame etkileri rol oynamaktadır. İkame etkisi, tüketicilerin diğer koşullar sabit iken fiyatı yükselen bir malın yerine geçebilecek farklı ve nispeten daha ucuz bir malı tercih etmesi ve fiyatı artan mala olan talep miktarını azaltmasıdır.
Gelir etkisi ise tüketicilerin gelir düzeyi değişmeden fiyatı artan bir maldan, gelirin satın alma gücündeki düşüşe bağlı olarak daha az miktarda talep etmesi olarak tanımlanabilir. Belirli bir fiyattan talep, bir mal için söz konusu fiyatı ödemeye hazır olanların satın almak istedikleri miktardır
Talep fonksiyonu, bir maldan talep edilen miktarlarla, bu miktarları tayin eden etkenler arasındaki ilişkileri ifade etmektedir. Piyasada satışa sunulan bir X malına talep fonksiyonu şu şekilde oluşmaktadır.
TX= f (FX, Ti, G, FD)
Talep fonksiyonunda görüldüğü üzere bir maldan talep edilen miktar dört faktörlere bağlı olarak değişmektedir.
Talep edilen malın fiyatı (FX): Tüketici tarafından talep edilen mal miktarını belirleyen ilk önemli unsur şüphesiz o malın fiyatıdır. Malın fiyatı yüksek ise talep edilen miktar azdır. Fiyat düştükçe talep edilen miktar artar.
Talep edilen malın ihtiyaçlar arasındaki yeri (Ti): Tüketiciler, çok değişik mallara karşı ihtiyaç duymakta olup, bunları kişisel önemlilik derecelerine göre sıraya koyarlar. Bu şekilde meydana gelen listeye kişisel talep tablosu denir. Bu tablolar nispeten az sayıda kişilere ait ise, kişisel bazı özellikleri gösterir. Fakat büyük toplum kitleleri söz konusu ise genel bir görünüm ve anlam kazanır.
Tüketici gelir seviyesi (G): ihtiyaçların tatminine ayrılan gelir miktarı herhangi bir iktisadi mal ve hizmetin talebi açısından önemlidir. Çünkü herhangi bir mala duyduğumuz ihtiyaç, diğer birçok mal ve hizmete duyduğumuz ihtiyacın bir parçasıdır.
Diğer malların fiyatları (FD): Herhangi bir mal veya hizmete olan talebin belirlenmesinde önemli rol oynar.
Talep Esnekliği ve Hayvansal Ürünlerde Talep
Bir iktisadi mal veya hizmetin fiyatlarında meydana gelen değişmeler karşısında tüketiciler tarafından talep edilen miktar değişikliği talep esnekliği ile açıklanır. Bir malın talep miktarını etkileyen çeşitli değişkenler vardır. Bu değişkenlerden sadece fiyatın değişmeleri karşısında talebin duyarlılığını ortaya koyan kavrama talep esnekliği veya talebin fiyat esnekliği denir. Burada değişimler mutlak değer olarak değil oransal olarak değerlendirilir.
Talebin fiyat esnekliği daima negatiftir. Çünkü fiyatla miktar arasında ters yönlü bir ilişki bulunmaktadır. Yani fiyatlar düşünce, talep miktarı artmakta, fiyatlar yükselince ise talep edilen miktar azalmaktadır. Talep esnekliği katsayısı 0 ile -? arasında çeşitli değerler alabilmektedir
Genel olarak, bir malın talep esnekliğini diğer bir deyişle talebin fiyat esnekliğini etkileyen başlıca faktörler arasında; malın tüketici bütçesi içindeki yeri ve önemi, malın zorunlu mal veya lüks mal olup olmaması, ikame olanaklarının bulunup bulunmaması, toplumun tüketim alışkanlık-larındaki değişiklikler ve zaman unsuru bulunmaktadır.
Bir malın fiyatı dahil olmak üzere diğer etkenlerin değişmediği koşullarda, tüketicinin gelirinde meydana gelen değişmelerin tüketici talebi üzerinde yarattığı etkiye talebin gelir esnekliği adı verilir.
Talebin gelir esnekliği katsayısı (Ge) özel durumlar dışında pozitiftir. Gelir esnekliği pozitif olan yani talebi gelirle aynı yönde değişen mallara üstün mal adı verilirken, gelir esnekliği negatif olan yani talebi gelirle ters yönde değişen mallara düşük mal denilmektedir. Tüketiciler gelirleri arttıkça bu tür ürünler yerine bunu ikame edebilecek nitelikte daha kaliteli diğer mallara yönelmektedir.
Talebin gelir esnekliği üzerinde, tüketicilerin gelir seviyesi ve talep edilen malın zorunlu veya lüks mal olmasının önemli etkisi bulunmaktadır. Çok düşük gelir seviyesinde, bütün malların gelir esnekliği yüksektir. Yüksek gelir seviyelerinde ise esneklik değeri temel mallar için düşük, lüks mallar için ise yüksek olmaktadır.
Bazı hayvansal ürünlerde artan gelir düzeyi ile birlikte tüketicilerin yaptıkları harcamalarda miktardan ziyade kalite ön plana çıkabilmektedir.
Fiyat Mekanizması ve Piyasa Çeşitleri
İktisadi faaliyetlerin temel amacı insanoğlunun sınırsız ihtiyaçlarını mevcut kıt kaynaklarla karşılamaya çalışmaktır. Diğer bir ifadeyle, talebe göre arzın tayin edilmesidir. Arz ve talep arasındaki denge, paraya dayalı ekonomilerde fiyat mekanizması ile sağlanmaktadır. Fiyat, arz ve talep miktarındaki değişmelere anında cevap verebilmektedir. Diğer taraftan arz, talep ve fiyat üzerinde, talep de arz ve fiyat üzerinde etkili olmaktadır. Bu karşılıklı etkileşim sonucunda belirli bir noktada arz ve talep miktarları dengeye ulaşmaktadır. Bu noktaya denge noktası ve bu noktada oluşan fiyata da denge fiyatı adı verilmektedir.
Denge fiyatı, kısa dönemde fark edilebilir değişme eğilimi göstermeyen ve piyasadaki arz miktarı ile talep miktarını birbirine eşitleyen bir fiyattır. Bunun yanı sıra bir de piyasa fiyatından söz edilebilir ki, bu da arz ve talebin karşılaşmasıyla kesinleşen kısa dönemde geçerli olan ve piyasa koşulları içerisinde dalgalanma eğilimi bulunan fiyattır. Fiyatın yükselmesine yol açan etken, talep fazlasıdır. Fiyatın düşmesine yol açan etken ise arz fazlasıdır.
Arz ve talep koşullarında bir değişme olmadıkça denge fiyatında bir değişme olmaz. Ancak zaman içerisinde arzda, talepte ya da her ikisinde birlikte oluşacak değişiklikler piyasa fiyatını değiştirecektir. Buna göre oluşacak değişiklikler şu şekilde özetlenebilir.
- Arzda bir değişme yokken herhangi bir nedenle talepte bir artış olursa fiyat artar.
- Talepte bir değişme yokken herhangi bir nedenle arz artarsa malın fiyatı düşer.
- Hem arz hem de talebin birlikte değişmesinin fiyat üzerinde yaratacağı etki; meydana gelen değişmenin yönüne ve büyüklüğüne bağlı olarak değişir.
Böylelikle fiyat artabilir, azalabilir ya da sabit kalabilir.
Bir iktisadi malın fiyat seviyesini belirleyen faktörler; malın kıt olması, masraf unsurlarındaki değişim ve üretim maliyeti ile malın gereksinimler içerisindeki yeri ve önemidir. Malın kıt olması ve üretim maliyeti arz açısından, gereksinimler içerisindeki yeri ve önemi ise talep yönünden önem taşımaktadır.
Fiyat ile değer arasında önemli bir ilişki vardır. Bir bakıma fiyat teorisi aynı zamanda değer teorisi demektir. Bir iktisadi malın kıymetli olabilmesi için kıt ve faydalı olması gereklidir.
Maliyet masraflarıyla değer arasında bir ilişki vardır. Bir kısım iktisatçılar, bir malın değerini, o malın maliyet masrafları ile açıklamaya çalışmışlardır. Maliyeti üretimde kullanılan tüm üretim faktörlerinin miktar ve oranıyla açıklayan teoriye objektif kıymet teorisi adı verilmektedir. Diğer bir kısım iktisatçılar ise, bir iktisadi malın değerini, onu elde etmek için harcanan emek miktarıyla açıklamaya çalışmışlardır. Bu teoriye ise emek değer teorisi adı verilmektedir.
Tam Rekabet Piyasasında Fiyat Mekanizması
Klasik iktisatçılara göre rekabet, piyasa faaliyetlerinin, resmi veya özel kuruluşlarca fiilen denetim ve kontrol altında tutulmadığı durumlarda gerçekleşir.
Bir piyasada tam rekabet koşullarının gerçekleşebilmesi için alınan ve satılan mallar arasında kalite farklılığı olmamalı, arz ve talep o kadar küçük (atomize) olmalı ki başlangıçta teşekkül eden fiyatı etkileyememeli, üretici ve tüketicinin piyasa ve iktisadi mallar hakkında eksiksiz bilgisi olmalıdır.
Tam rekabet piyasası şartlarının geçerli olduğu bir ekonomide, piyasada çok sayıda alıcı ve satıcı yer almakta, bireysel firma kararları pazar fiyatını tek başına etkileyememekte, pazara giriş ve çıkış serbestisi bulunmaktadır. Ayrıca, üründe homejenliğin sağlandığı, piyasanın şeffaf ve tüketicinin pazar konusunda tam bir bilgi sahibi olduğu bu piyasa modelinde, bir malın piyasa fiyatının sadece arz ve talep etkileşimi ile kendiliğinden belirlendiği, piyasaya dışarıdan hiçbir müdahalenin yapılmadığı varsayılmaktadır. Tam rekabet piyasasındaki alıcılardan ve satıcılardan her biri piyasada oluşan fiyatı veri olarak kabul etmek ve kendi davranışlarını ona göre ayarlamak zorundadır.
Eksik Rekabet Piyasaları
Eksik rekabet piyasalarından monopol, tam rekabet piyasasına en uzak olan piyasa çeşididir. Bu piyasada bir malın tek bir satıcısı vardır. Aynı zamanda bu malın piyasada ikame malları da bulunmamaktadır. Bu tanıma uygun bir piyasaya gerçek hayatta rastlamak oldukça güçtür.
Monopolcu firma belli bir malı satan tek firma olduğu için karşı karşıya olduğu talep eğrisi piyasa talep eğrisidir. Talep eğrisinin negatif eğimli olması, malın fiyatı düştükçe talep miktarının büyümesi demektir. Bu da monopol piyasasında firmanın, malın üretim miktarını değiştirerek malın fiyatını etkileyebilmesine olanak sağlar. Oysa tam rekabet piyasasında bir firma, satış miktarını ne yönde ve oranda değiştirirse değiştirsin malın piyasa fiyatını etkileyememektedir.
Tam rekabette çok sayıda firma, monopolde ise bir tek firma bulunmaktadır. Bir diğer eksik rekabet piyasası olanoligopol piyasasında ise az sayıda satıcı firma vardır. Tam rekabet ve monopol gerçek hayatta çok zor rastlanabilecek piyasalar iken, oligopol ve monopolcü rekabet gerçek hayattaki piyasaların büyük bir çoğunluğunu meydana getirmektedir.
Oligopolcü piyasada firmaların sattığı mallar birbirlerinin aynı olabilir veya bir ölçüde birbirlerinden farklı olabilirler. Mallar birbirlerinin aynı ise bu piyasaya saf oligopol, birbirlerinden farklı ise farklılaştırılmış oligopol adı verilir.
Monopson, duopson ve oligopson ise alım tekelleridir. Bir iktisadi malın alımının tek kişi elinde olmasına monopson, iki kişinin elinde olmasına duopson, ikiden fazla kişinin elinde olmasına ise oligopson piyasa denir.
Türkiye’de hayvansal ürünlerde genel olarak tüketici açısından birkaç satıcı ve çok sayıda alıcının yer aldığı oligopol bir piyasa, üretici ve yetiştiriciler yönüyle ise çok sayıda satıcı ve birkaç alıcıdan oluşan oligopson bir piyasadan söz etmek mümkündür.
Piyasada fiyatın oluşumuna etki eden iki özel ekonomik oluşumdan daha söz edilebilir. Bunlar Kartel ve Tröst’dür.
Kartel; benzer malı üreten firmaların, hukuki ve ekonomik bağımsızlıklarını koruyarak belirli bir pazar üzerinde tekel durumlarını korumak üzere anlaşmaları ve menfaat birliği sağlamalarıdır. Karteli, tröstlerden ayıran temel fark bağımsızlıklarını kaybetmek bir yana, bu birleşmenin geçici bir nitelik taşımasıdır. Kartele giren bir firma ortak bir fiyat ve üretim politikasını kabullenmek zorundadır. Kartellerin; satış karteli, fiyat karteli, üretim karteli, bölge karteli gibi birçok çeşidi bulunmaktadır.
Tröst; kartelde olduğu gibi sadece bir anlaşma değil, aynı zamanda işletmelerin belirli bir hukuki çatı altında ekonomik bünyelerinin de kaynaşmasıdır. Yani birçok teşebbüsün, ekonomik bağımsızlıklarını kaybederek daha güçlü ve tek bir yönetim altında birleşmeleridir. Bazen işletmeler, hukuki bağımsızlıklarını koruyabilirlerse de ekonomik bağımsızlıkların korunması söz konusu değildir.