Hayvan Davranışları ve Refahı Dersi 2. Ünite Sorularla Öğrenelim
Sığırların Ve Koyunların Davranışları
- Özet
- Sorularla Öğrenelim
Sığırların otlama davranışları nasıldır? Açıklayınız.
Her sürüdeki üyede, otlama davranışının modeli nispeten aynıdır. Otlakta yavaş hareket ederler, ağız ve burunlarını yere yakın tutarlar ve ağız dolusu otu kopararak ve ısırarak fazla çiğnemeden yutarlar. Sığırlar otlakta genellikle ayakta otlarlar. Hayvanlar tercih ettikleri yemleri tüketirken çenelerini sağa, sola ve ileri doğru hareket ettirirler. Sığırlar, hareketli dilleri ile otları kavrayıp kuşatır ve çekerek kopartırlar. Bu şekilde otlar ağza alınmış olur. Bu nedenle sığırlar topraktaki çok kısa otları yiyemezler. Otlama sırasında gezilen mesafe bir günde ortalama 4 km kadardır ve bu durum gün ışığı ile de ilgilidir. Eski meralarda otlayan sığırlar, yeni meralarda otlayanların iki katı kadar fazla yol kat ederler. Bir grup içinde otlayan sığırlar genellikle doğuya doğru yönelirler. Otlama periyotları sabah gün doğumundan önce, sabah ortası (kuşluk), erken öğleden sonra ve güneş batmasına yakın zamanlarda olur. Sabahın erken saatlerinde ve güneş batımına yakın zamanlardaki otlama süreleri en uzun olanlarıdır. Yine bu zamanlar yılın mevsimleri ile de ilişkilidir. Besi sığırlarında gün ağarmasından önce başlayıp birkaç saat devam eden otlama davranışı, öğleden sonra geç saatlerde tekrar başlar ve karanlığa kadar sürer. Bazı durumlarda geceleyin de bir veya iki otlama periyodu meydana gelir; fakat gündüz periyotlarından daha kısadır. Gece otlama daha çok yaz aylarında ve tropikal bölgelerde görülebilir.
Sığırların otlama davranışlarını etkileyen faktörler nelerdir? Açıklayınız.
Otlama davranışı; soy farklılığı, hayvanların iklimsel adaptasyonu ve sindirim kanalının kapasitesi ile ilişkilidir. Sütçü sürülerde, sabah sağımından sonra acilen bir otlama veya yeme piki görülür; bunu takiben öğleden sonraki sağıma kadar otlama sayısı tedricen azalır. Çevre ısısının grup yapısı üzerine güçlü bir etkisi vardır; yüksek ısılarda fertler arasındaki mesafe, düşük ısılardakine oranla daha büyüktür.
Sığırların otlama davranışını sağlayan uyarımlar nelerdir? Açıklayınız.
Sığırlar sadece bitki türlerini ayırt etmekle kalmaz, aynı zamanda büyümenin farklı safhalarındaki bitkileri de ayırt ederler ve ona göre tercih yaparlar. Bu özel ayırma fenomeni seçici otlama olarak isimlendirilir. Seçiciliğin derecesi hayvanların yaşı ile ters ilişkilidir. Genç buzağılar bitki sapından yaprakları alıp yerken, erginler tüm bitkiyi yerler. Alınan besinlerin tadı hayvana bir tercih hakkı doğurur. Bazı besinleri yüksek derecede, bazılarını orta derecede yerken, bazılarını tamamen reddedebilirler. Koku veya görme duyusu ikinci derecede olup başlıca duyum tat duyusudur. Otlama sırasında sığırlar devamlı olarak otları koklarlar. Yalnız koklayarak otları reddetmesi veya kabul etmesi bir hayli ilginçtir. Egzotik bir ot türünün kokusu veya dışkı ile kontamine olmuş bir alan, otlama seçiciliğini etkileyebilir. Otlar pislik ile kontamine olmuşsa genellikle reddedilir; fakat bütün mera kontamine olmuşsa otlar yenebilir. Yemin reddedilmesinde veya tercih edilmesinde dokunma duyusu da önemli bir rol oynar. Çok sınırlı meralarda, aç sığırların ısırgan otunu bile yedikleri görülmüştür. Hayvanlar arka ayakları ile otları ovalayarak veya ağız ve burunları ile sürterek otların acıtıcı etkilerinden sakınırlar. Otlama için harcanan süre sığırlarda bir günde ortalama 4-9 saattir. Buna ilaveten her gün ortalama 2 saat uygun yem alanlarını araştırmak veya oraya gitmek için harcanır. Otlama zamanı günden güne değişir.
Sığırlarda beslenme davranışı nasıl gerçekleşir? Açıklayınız.
Beslenme modelleri rasyonun fiziksel yoğunluğuna göre değişebilir. Sığırlarda başlıca besin alma organı dildir. Dudakların hareket yetenekleri sınırlı ve az olduğundan, besinin ağıza alınmasında dil kadar etkinlik göstermezler. Uzun, kuvvetli ve pürtüklü olan dil kolayca ağızdan dışarı çıkabilir. Dil, otu kuşatır ve alttaki kesici dişlerle üst çenedeki sert dental lamina arasında ot koparılır. Daha kısa otları ise dudakları ve ön dişleriyle koparırlar. Tane yemleri almada dil ve dudaklarını kullanırlar. Çiğneme için harcanan süre rasyonlara göre değişir. Çiğneme, hareketsiz olan üst çene karşısında alt çenenin hareketiyle oluşturulur ve besinin ağızda mekaniksel parçalanmasıdır. Çiğnemenin başlıca amacı besinleri ufak parçalara ayırmak, besin maddelerinin eriyebilirliğini arttırmak ve sindirim kanalı salgılarıyla geniş bir etkime yüzeyi oluşturmaktır. İkinci bir görevi de besinleri tükürükle karıştırmaktır. Çiğneme her hayvan türünde aynı öneme sahip değildir. Örneğin karnivorlarda pekiyi yapılmadığı halde, herbivorlarda ve özellikle geviş getirenlerde özenle sürdürülür ve bu amaç için oldukça uzun süre harcanır. Çiğneme için harcanan sürede yaşın da etkisi vardır. Genç hayvanlar çiğneme için, yaşlı hayvanlara göre daha çok zaman harcamaktadırlar. Beslenme davranışı; çevresel ısı, dişlerin durumu, sığırların yaşı ve yenilen besinlerin çeşidinden de etkilenir. Genelde yiyecek tüketimi, artan çevresel ısı ile azalır.
Sığırlarda ruminasyon (geviş getirme) davranışı nasıl gerçekleşir? Açıklayınız.
Ruminasyon, yenilen besinlerin tekrar ağza getirilmesi, tekrar çiğnenmesi ve tekrar yutulmasıdır. Otlama esnasında büyük miktarlarda alınan ve az çiğnenen saman rumende (işkembe) biriktirilir, depo edilir. Basit depolamadan çok, bu saman rumende fermantasyona uğratılır. İçerik rumenden tekrar ağza getirilir, tekrar çiğnenir ve geri yutulur. Bu sindirim modelinin; genellikle şu önemlidir: merada hayvanın daha kısa sürede daha fazla miktarlarda besin almasına sebep olması önemlidir.Ruminasyonun temel modeli, lokmanın ağza geri getirilmesi ve tekrar çiğnenmesidir. Ruminasyon esnasında vücut pozisyonu çok çeşitlidir. Hayvan ön ayaklarını altına alarak göğsü üzerinde yatarken, ayakta dururken ve yavaş yürürken ruminasyon davranışı gösterebilir. Ruminasyon davranışı, buzağılar üç haftalığa ulaşınca görülmesine rağmen, ruminasyon zamanı 6-8 aylığa kadar erişkinlerdeki seviyeye ulaşamaz. Ortalama günlük ruminasyon süresi (periyodu), yemin niteliğine ve niceliğine göre değişir. Ruminasyon 24 saatlik bir güne yayılan 15-20 periyodu kapsar. Her ruminasyon periyodunun uzunluğu 2 dakikadan 1 saate kadar veya daha uzun süreyle değişiklik gösterebilir. Genç sığırlar, genellikle ürkek ve çekingendir. Onlarda çok az bir tehlike bile ruminasyonun durmasına neden olur. Ruminasyon davranışına açlık, korku, acı, endişe ve cinsel huzursuzluk durumlarında son verilebilir. Buzağısından ayrılan bir inek zaman zaman ruminasyonu bırakarak bağırabilir. Yine alışılmamış seslerin varlığı ruminasyonun durmasına neden olur. Östrus esnasında ruminasyon azalır; fakat tamamen durmaz. İneklerde hastalık esnasında, doğumun son safhalarında ve buzağıyı yalama sırasında da ruminasyon olmaz.
Sığırlarda içme davranışı nasıl gerçekleşir? Açıklayınız.
Dil, içme sırasında sadece pasif bir rol oynar. Yalnız ağız suya daldırılır, burun suya daldırılmaz. Ağza alınan su emilir ve rumene geçer. Sığır kafasını kaldırmaya gerek duymadan dudakları ile suyu emer ve akış aktif olarak yapılır. Otlamakta olan sığırlar, günde 1-4 kez su içerler. İçilen su miktarı ırk, yaş, kuru madde tüketimi, çevre ısısı, rasyonun bileşimi, tuz miktarı, gebelik ve süt verimi gibi faktörlere göre değişebilir. Meradaki sığırlar genellikle öğleden hemen önce, ikindi vakti ve akşamları su içmek isterler. Geceleri ve sabahın erken saatlerinde su içme isteği ender görülür. Süt ineklerinde sağımdan sonra su içme isteği fazladır.
Sığırlarda emme davranışı modelleri nelerdir? Açıklayınız.
Buzağı, ağzı ile meme başını yakalar ve ısırmaksızın gayretle emer. Memenin çevresini dili ile sararak, ağız boşluğunda sıkışık bir hava kompartmanı oluşturur ve süt akışı için gerekli olan negatif basınç sağlanmış olur. Buzağı emerken annesinin memesine başı ile vurma hareketleri yapar. Muhtemelen bu hareketler azalan süt akışı nedeniyledir ve memenin sarsılarak süt akımının artmasına yardımcı olur. Sakin emmede dahi sıklıkla kuyruğun sallanma hareketi görülür. Bu hareketin nedeni tam olarak açıklanamamakla birlikte birçok türün karakteristik hareketidir. Bununla beraber bazı araştırıcılar şiddetli kuyruk sallamanın, tos vurma ile birlikte hayvanın sinirliliğine bağlı bir davranış olduğunu ve sadece buzağı memeyi bulamadığı veya süt gelmediği zaman görüldüğünü ileri sürmektedirler.Genç tarafından tüketilen süt miktarı ve gencin anneyi emme oranı, yaş ile emzirme metotları ile (doğal, kovadan ya da emzikle), anneden sütün akış oranı ile buzağının emme davranışının devamlılığı ile ilgilidir. Buzağı meme ile tanıştıktan sonra yaklaşık 10-15 dakika memeyi emer. Emme esnasındaki nabız sayısı Hereford buzağılarda dakikada 57-102 (ortalama 74) olarak bildirilmiştir. Emme periyodunun sonuna doğru nabız sayısı azalır. Yine buzağının yaşı ilerledikçe nabız sayısı azalmaktadır.
Sığırlarda erkeklerin cinsel davranışları nasıldır? Açıklayınız.
Boğalarda çiftleşme öncesi görülen davranış modelleri genellikle yere boynuz vurma, arkasına çamur atma ve boynunu sürtme şeklindedir. Domuzlar dışında bütün vahşi ve evcil hayvanlar “lipcurl” denilen karakteristik bir davranış gösterirler. Bu durumda erkek ayakta dimdik durur, başını ve boynunu uzatarak üst dudağını kaldırır. Başını yavaşça bir yandan öbür yana sallar. Lipcurl durumu 10-30 saniye kadar sürer. Burada uyarı dişinin idrar kokusu olabileceği gibi, bazen de erkekler dişinin genital bölgesini kokladıktan sonra lipcurl davranışı gösterirler. Sığır ve koyunlarda birleşme erkeğin ön ayakları dişinin pelvisi (leğen kemiği) üzerine koyularak gerçekleştirilir. Cinsel aktivite türlere, yaşa, beslenme durumuna ve iklime bağlı olarak değişiklik gösterir. Bazı türlerin erkekleri ani çevre değişikliklerinde endişeli olurlar. Örneğin; çiftlik, ahır ve bakıcı değişiklikleri hayvanları etkiler. Korku ve endişe cinsel aktiviteyi duraksattığı için, cinsel davranış derecesi yeni bir çevreye gönderilen erkeklerde azalabilir. Yeni bir çevreye adaptasyon süresi yaşa ve türe göre değişir, genç hayvanlarda adaptasyon süresi daha kısadır. Beslenme durumu da cinsel aktivite üzerine etkilidir. Şiddetli A vitamini eksikliği, proteinden yoksun diyetle beslenme, düşük fosforlu diyetler ve molibden zehirlenmesi cinsel davranışı azaltır. Patolojik durumlarda da hayvanda cinsel isteksizlik görülür. Cinsel davranışın gelişimi bulunulan toplumsal çevreden de etkilenir. Grup halinde büyüyen kobaylarda, yalnız büyüyen kobaylara göre cinsel aktivitenin daha fazla geliştiği saptanmıştır.
Sığırlarda dişilerin cinsel davranışları nasıldır? Açıklayınız.
Östrus esnasında üç ayrı davranış modeli tanımlanabilir. Bunlar; erkeğe benzer tırmanma hareketi, kendi kendine artan aktivite yani hiperaktif bir durum sergilenmesi ve çiftleşme cevabıdır. Östrustaki dişinin diğer dişiler üzerine tırmanması sığırlarda yaygın olarak görülür. Östrus davranışının şiddeti genetik ve çevresel faktörlerden etkilenir. Östrusun başlaması, şiddeti ve bitmesi dişinin uyarılması ile ilgilidir. Örneğin kızgın bir erkeğin bulunması ve diğer östrustaki dişilerin varlığı östrus davranışlarını etkiler. Östrustaki diğer dişilerin bulunmasının uyarıcı etkisi kısmen toplumsal kolaylaştırmaya bağlı olabilir. Östrus davranışları duyusal uyarım, hormon sekresyonu ve merkezi sinir sisteminin etkisi altındadır. Bu mekanizmalar, ön hipofiz bezinin “feedback” mekanizmasıyla düzenlenmesi ve östrus davranışlarını etkileyen gonodotropinlerin salınmasına ve ovaryumları etkilemesine neden olur. Hipofiz ön lobundan Follikül stimüle edici hormon (FSH) ve Luteinleştirici hormon (LH) salgılanır. FSH öncelikle ovaryumlarda bulunan folliküllerin büyümesine ve bunun sonucunda östrojen salgısının artmasına neden olur. Ovaryumlardan salgılanan östrojen ile dişi genital organlarında çiftleşme ve spermatozoonların ovidukta taşınması için uygun ortam hazırlanır. LH’nın salgılanımı ile de ovulasyon şekillenir. İneklerde kızgınlığa erişme ilk ovulasyonun şekillenmesi ile karakterizedir. Erginliğe ulaşan sağlıklı dişiler gebe kalmadıkları sürece belirli zaman aralıkları ile tekrarlanan ve dış belirtiler ile de fark edilebilen erkeği kabul etme davranışları gösterirler. İneklerde bir östrus döneminden diğer bir östrus dönemine kadar geçen süre, östrus siklusu ya da seksüel siklus olarak tanımlanır ve ortalama 21 gündür. Siklusun süresi bakım, besleme, ırk, iklim, ahırda boğanın bulunması ve ineğin serbest dolaşması gibi faktörlere bağlıdır. Ahırda boğanın bulunduğu ve ineğin serbest dolaştığı hallerde siklus süresi kısalmaktadır. Östrustaki ineklerin davranışlarında ve dış görünüşlerinde değişiklikler gözlenir. Ayrıca beden ısısı ve kalp atışları hızlanmıştır. Yem alımı ve süt verimi azalmıştır. Serbest olarak dolaşan inekler boğanın önünde durur ve atlamaya zorlayacak şekilde davranırlar. Östrustaki inekler diğer ineklere tırmanmaya eğilimlidir. İneklerin vulvaları ödemli, yumuşak ve hafif hiperemiktir. Vulvadan bu dönemde yumurta akı renginde halk arasında “çara” adı verilen bir akıntı gelir.
Sığırlarda eliminasyon davranışı nasıl gerçekleşir? Açıklayınız.
Sığırlarda dışkılama gelişigüzel bir şekilde, hiçbir efor sarf etmeksizin yürürken veya yatarken yapılabilir. Sığırlar, dışkılarını birkaç alanda toplamaya özen gösterirler. Sığırlar kötü hava şartlarında bir sığınakta uzun süre dururlar ve buralarda dışkı kümeleri oluştururlar. Defekasyon, hayvan yürürken veya yatarken yapılabilmesine rağmen, genel olarak ayakta dururken meydana gelir. Tipik olarak özel duruş; kuyruk kaldırılmış ve vücuttan ayrılarak kemerleşmiş, arka bacaklar biraz önde ve ayrılmış, arka taraf kavisleşmiştir. Kavisleşme derecesi hayvanlar arasında farklıdır. Dişiler yürürken idrar yapmaz, yatarken de nadiren yaparlar. İdrar yaparken hayvanın duruşu dışkılamadaki gibidir, arka tarafın kemerleşmesi biraz daha fazla olabilir. Tipik ürinasyon duruşu doğumdan 3-4 saat sonra yapılan ilk ürinasyonda tam belirgin olarak görülebilir. Erkekler normal olarak ayakta dururken ürinasyon yapabilir ancak idrarın arka bacaklara sıçramasıyla duruşta biraz değişiklik olabilir. Dişilerden farklı olarak; yürürken sıklıkla idrar yapar, idrar kından damla şeklinde akabilir. Yiyeceklerin nitelik ve niceliği, ısı, nispi nem, süt verimi ve hayvanın bireyselliği eliminasyon sıklığına etki eden faktörlerdir. Günlük ürinasyon ve defekasyon sayıları süt veren ineklerde, kurudakilerden daha fazla olabilir.
Koyunların otlama davranışı nasıl gerçekleşmektedir? Açıklayınız.
Davranış modellerinin en genel özellikleri sığır davranışlarına benzemekle beraber, koyunlara özel bazı otlama modelleri de vardır. Koyunların üst dudağı yarıktır, her ne kadar kavrama ve sarma hareketleri yapamasa da toprağa çok yakın otlamaya izin verir. Dudaklar, alt kesici dişler ve diş eti yastığı (dental ped) başlıca kavrayıcı yapılardır. Üstte kesici dişler olmadığı için alt kesici dişler ve üst diş yastığı arasına sıkıştırılan otlar, kafanın ileri ve yukarı hareketleri ile şiddetle çekilir. Koyunun çenesi yere çok yakın durur, bu nedenle otlar yerden kolaylıkla seçilebilir. Kuzular 2 günlük oldukları zaman otları koparmaya başlar, uzun yaprakları ise sadece emerler. İki haftalık olduklarında kuzular çimenlerin uzun kısımlarını yemeye başlarlar. Büyük sürüler genellikle hep birlikte otlamazlar, alt gruplara ayrılırlar ve merada belirli bölgeler işgal ederler. Bu alt grupların belli bir aileden olup olmadığı bilinmemektedir. Farklı ırklarda sürü birlikteliği ve hareketleri değişiklik gösterebilir. Bazı ırklar meranın belli bir bölümünde kalmayı tercih ederken, bazıları ise küçük gruplara ayrılarak otların iyi olduğu alanları işgal ederler. Koyunlar hiçbir zaman devamlı otlamazlar. Otlama zamanı, ruminasyon, dinlenme ve dolaşma periyotları ile kesintiye uğrar. Genelde yoğun otlama güneş yükselirken ve güneş battıktan sonra başlar. En uzun otlama, sabahın erken saatlerinde, öğleden sonra geç vakitler ve alacakaranlık arasında yapılır. Koyunlarda total otlama zamanı 9-11 saat kadardır. Bu zamanda bir tek koyunun otlaması, sürü ortalamasından önemli derecede farklı olabilir. Koyun devamlı olarak kaba maddesi düşük ve yüksek protein içeren otları seçer. Dışkı ve idrar ile bulaşmış otları reddeder. Bununla beraber meranın büyük bir kısmı kontamine olmuşsa koyunlar otlamaya devam ederler. Koyunlar ve keçiler aynı bitkinin farklı türlerini bir botanikçi gibi ayırt edebilirler. Otların bazı türleri çirkin görünümleri nedeniyle de reddedilebilir. Koyunlar sığırkuyruğu gibi kıllı veya dağınık görünümdeki bitkileri de yemek istemezler. Kimyasal pozisyonu nedeniyle de yenmeyen bitkiler olabilir. Farklı çevrelerde büyüyen aynı tür otlarda lezzet farklılıkları mevcuttur. Buna neden, iklim koşulları, toprağın özelliği, su miktarı ve gübreleme durumudur. Bitki türlerinin seçiminde tat, koku, görünüş ve dokunma duyusu önemli etkenlerdir. Tat duyumunun koyunlarda en önemli duyum olduğu bildirilmektedir.
Koyunlarda beslenme ve ruminasyon davranışları nasıl gerçekleşir? Açıklayınız.
Hem beslenme hem de ruminasyon tükürük sekresyonunu uyarır ve bazı araştırıcılar aktif sekresyonu iştahın bir göstergesi olarak kabul etmektedir. Hayvanlar bulundukları çevre ısısında yem almaya uyum gösterirler, sanki iştah bir ısı düzenleme mekanizması gibidir. Beslenme yetersizliği olan hayvanlara, serbest besin seçme hakkının verilmesi ile daha dengeli beslendikleri ve bu şekilde beslenme yetersizliklerinin düzelebileceği belirtilmektedir; fakat bu konu hala tartışmalıdır. Yine bazı araştırmalara göre hayvanlar eksikliğini duydukları uygun besinleri seçerek bedenin ihtiyacını tamamlamaktadırlar. Örneğin sodyum eksikliği olan hayvanlarda sodyumun daha fazla alındığı görülmüştür. Koyunlar, gündüz ve gece boyunca düzensiz aralıklarla ruminasyon yaparlar ve total ruminasyon periyodu yaklaşık 8 saattir. Geviş getirme (ruminasyon), retikulo-rumen içeriğinin yeniden ağıza getirilmesi (regurgitasyon), tekrar ağızda çiğnenmesi ve yutulması gibi olayları kapsar. Ruminasyon periyodu 1 dakikadan 2 saate kadar sürebilir. Yemin alınışından 30-90 dakika sonra başlayan ruminasyon sırasında, çiğnemeye daha çok zaman ayrılır. Kaba yem, ruminasyon süresini arttırır. Nitekim kuru otla beslenen koyunlarda günlük ruminasyon süresi 9 saati bulduğu halde, öğütülmüş kuru otla beslenenlerde 5 saat, konsantre yemlerle beslenenlerde 2,5 saat olduğu bildirilmektedir. Kuzularda ruminasyon bir haftalık olduklarında başlamakta ve üçüncü haftanın başında hemen bütün kuzular geviş getirebilmektedirler.
Koyunlarda erkeklerin cinsel davranışları nasıl gerçekleşir? Açıklayınız.
Koyunlarda erkeğin cinsel davranışı, dişininkinden daha gösterişlidir. Erkek östrustaki dişinin idrarını koklar, boynunu uzatır ve dudağını yukarı kaldırarak dişiye cevap verir. Erkek dişinin peşinden koşarken dilini ağzından içeri-dışarı hareket ettirir, dış genital bölgeleri koklar. Eğer koyun östrusta ise koçun atlamasına izin verir ve kaçmaz. Çiftleşme mevsiminde koçlar normal hallerinden daha aktiftirler; fakat çiftleşme için harcanan enerji miktarı fazla değildir. Aldıkları yiyecek miktarı yeterli ise çiftleşmeyi sürdürebilirler. Koyun ve keçilerde penis fibro-elastik yapıdadır ve ereksiyon esnasında fazla genişlemez. Birleşme öncesi kur yapma süresi nispeten kısadır; fakat çiftleşme süresi koyun ve keçilerde domuz ve aygırlardan daha uzundur. Günlük ejakülasyon sayısı koyunlarda bazı faktörlere bağlı olarak değişebilir. Bu faktörlerin en önemlileri bireysel farklılıklar, iklim, östrustaki koyun sayısı ve yetişme durumudur. Bazı ırklar, diğer ırklara göre daha fazla çiftleşme gösterirler. Erkeğin davranış ifadesi dış faktörlerle değişebilir, başlıca faktör cinsel obje olan dişidir. Örneğin dişinin cüssesi, dış görünümü, postunun kokusu ve rengi, vulvadan yayılan koku gibi, görme ve koklamaya ait faktörler erkeğin cinsel davranışını etkilemektedir.
Koyunlarda dişilerin cinsel davranışları nasıl gerçekleşir? Açıklayınız.
Yabani koyunlarda çiftleşme mevsimi çok kısadır. Evcil koyunlar ıslah edilerek polyöstrik bir hale getirilmişler ve tropik ve sup-tropik bölgelerde çiftleşme yıl boyunca devam etmiştir. Östrus, ovaryal siklus ile ilişkilidir ve çiftleşme mevsiminin başlaması ve bitmesi ile sınırlanmıştır. Çevresel ısı ve gün uzunluğundan da etkilenir. Çiftleşme mevsimi coğrafik durumdan da etkilenir. Kutuplara yakın yüksek yerlerde yetişen koyunlarda çiftleşme mevsimi, diğer yerlerde yetişen koyunlara göre daha kısadır. Östrustaki koyunlarda davranış modelleri oldukça basittir. Boynunu sürter, erkeğin karşısında durur veya erkeğin yan tarafına burnunu sürter, gayretle kuyruğunu sallar ve erkeği inatla bekler. Koçun etrafında dolaşır ve koç ile kalmak ister. Eğer iki veya daha fazla koyun aynı anda östrusta iseler, birbirlerine boynuz vururlar, bu girişimler koçun ilgisini çekmek içindir. Bazı durumlarda koyun ile koç arasında ilişki kurmak güçtür. Koç bazen östrustaki koyunları aktif olarak ararken, bazen de koyun koçu arar. Kuzular ırklara, iklime, doğum mevsimine ve beslenme düzeyine göre 6 ile 16 aylar arasında puberta yaşına gelirler. İlk östrustaki davranışların görünümü zayıf ve noksandır. Dişiler erkeklerden etkilenmez ve çiftleşmeye gönülsüz olarak izin verirler. İkinci östrusta dişiler erkeğin bazı cinsel yaklaşımlarına karşılık verir. Bu cinsel davranışların gelişiminin fizyolojik faktörlere mi, yoksa öğrenmeye mi bağlı olduğu bilinmemektedir.
Koyunların doğum öncesi davranışları nasıldır? Açıklayınız.
Devamlı hareket etme ve pozisyon değişimleri, doğum öncesi genel davranışlardır; fakat bazı koyunlar vaktinden önce annelik davranışları göstermeye başlar. Diğer koyunların yeni doğanlarına, fötal sıvılara aşırı ilgi oluşur ve bu durum kuzu çalmaya neden olabilir. Bazı koyunlar kuzulamak için sürü ile birlikte kalırken, bazıları da sessiz yerler araştırırlar. Koyunlar genellikle sert, fırtınalı havalarda kuzulamak için bir sığınak araştırır. Sonuçta doğum, koyunun fötal sıvılarını akıttığı yerde olur, yeri yalar ve ayakları ile yeri eşeleyerek çukur kazar.
Yeni doğan kuzunun annesini tanıması ve meme başlarını bulması nasıl gerçekleşir? Açıklayınız.
Kuzuda doğrulma refleksi, doğumun birinci veya ikinci dakikasında görünür ve birçok kuzu yarım saat içinde ayağa kalkar. Kuzu artan koordinasyon ile inceleme hareketleri yaparak koyuna yaklaşır, koyunun başından başlayarak yan tarafa doğru hareket eder, bacaklar çevresindeki vücut çıkıntılarını koklayarak sonunda memeyi bulur ve ilk emme meydana gelir. İlk emme genellikle doğumun birinci veya ikinci saatinde oluşur. Bu ilk emme zamanı kuzudan kuzuya farklılık gösterebilir. Kuzu yaklaşırken, anne ona doğru yönelir ve yalamaya başlar, onu memeye doğru yöneltir. Bu şekilde koyun, kuzunun anal bölgesine odaklanır ve bu bölgenin kokusunun yavrusunu tanımada rol oynadığı düşünülmektedir. Kuzu memeyi araştırırken, deneyimli koyunlar arka bacaklarını ayırarak çömelir gibi dururlar ve emmeyi kolaylaştırırlar. Memeyi bulma deneyimi, ilk emmenin oluşumuyla büyük oranda kolaylaşır; fakat memeden süt gelmezse kuzularda yaşamlarının ilk 52 saatinde meme emme aktivitesi hızla azalır. Başlangıç fazlarında kuzu annesini takip etmeyi öğrenir; fakat doğumdan sonra birkaç gün içinde insan, köpek veya diğer kuzular gibi hareket eden objeleri de takip etme başlar.
Kuzularda emme fazları nasıldır? Açıklayınız.
Doğumdan hemen sonra emme sıklığının ve şiddetinin artmasıyla kuzu doyar, bundan sonra emme sıklığı her saat bir veya iki kez tekrarlanır, en azından gün ışığı süresince bu böyle devam eder. Koyunlar, takip eden türler olarak sınıflandırılırlar. Doğum sonrası birkaç gün, en azından bazı ırklarda, kuzu ve koyun birbirine yakın durur ve otlarken aralarında genellikle birkaç metre uzaklık bulunur. Eğer ayrılırlarsa hem koyun hem de kuzu huzursuz olur, yeniden bir araya geldiklerinde hemen kuzu annesini emmeye başlar. Koyunlar, kuzulamak için sürüden ayrıldıklarında doğumun birinci veya ikinci günü sürüye geri dönerler ve kuzular hemen gruba dâhil olurlar. Kuzu büyüdükçe, koyun ve kuzu huzursuz olmaksızın daha uzak mesafelere ayrılabilirler ve emme sıklığı giderek azalır. Emme devreleri, hemen otlamanın sonunda koyunun yaklaşması ve kuzuya seslenmesi ile başlar. Bu durumda ikizler genellikle ikisi de bir arada olmadıkça emmeyi kabul etmezler, böylece koyun iki kuzuya sahip olduğunu bilir. Yaşın ilerlemesi ile ikizlerde sağ veya sol memeyi emmek için bir eğilim oluşur; fakat bu tüm ikizler için geçerli değildir. Yaşın ilerlemesi ile emme sıklığı da azalır. Bu değişimler laktasyon oranının azalması ve kuzunun otlama miktarının artmasıyla ilişkilidir. Kuzular 3 aylık olduklarında, emme sıklığı 3-4 saatte birdir ve çok kısa sürer. Normal şartlar altında bu değişimler sütten kesme ile sonuçlanır. Fakat evcil hayvanlarda sütten kesme gençten anneyi ayırmak ile mümkündür. Bu durumda annelik endişesi nedeniyle koyunda huzursuz davranışlar görülebilir. Bu emme süreleri içinde koyunlar, eğer kuzuları ölürse büyük sıkıntı yaşarlar; fakat koyunlarda aşırı derecede koruyucu bir annelik içgüdüsü yoktur. Dışarıdan gelebilecek tehlikelere karşı koyun kuzuya yakın durur veya meleme yeri eşeleme ve nadiren tos vurma ile annelik reaksiyonu gösterir. Genellikle başlıca annelik içgüdüsü, yavruya gerekli yiyeceği ve sütü sağlamaktan ibarettir. Koyunlar, yabancı kuzuların kendilerini emmesine nadiren izin verirler. Koyunlar kuzuları için bir sığınak araştırmazlar, kuzu koyunun yanında hızla sığınağın yararlarını öğrenir ve özellikle rüzgârlı ve yağışlı havalarda sığınağa gider. Yaşın ilerlemesiyle post kalınlaşır ve kuzular kötü hava şartlarına daha dayanıklı hale gelir. Bununla birlikte sıcak havalarda koyunlar güneş ışınlarından korunmak için sığınaklar araştırır ve kuzular onlara eşlik eder. Emme sırasında koyun tüm dikkatini kuzuya verir ve görme, işitme ve koklama duyularını kuzu üzerinde yoğunlaştırır. Kuzunun annesini tanıması genellikle doğumdan sonra bir veya iki gün içinde başlar, kuzunun yaklaşmasında koyunun reaksiyonu ve koyunun genel görünüşü önemli rol oynar. Bir veya iki hafta sonra sesin tanınması başlar. Bununla beraber, özel tanıma süresi kuzulara göre değişebilir, bazı kuzular birkaç hafta geçtikten sonra bile başka koyunlardan emme girişiminde bulunabilirler. Emme fazlarında birkaç anormal davranış daha tanımlanmıştır. Koyunların çok azı, kendi kuzularından ayırmaksızın yabancı kuzuların emmesine izin verebilir. Hatta bazı kuzular, yabancı koyunlardan süt emmede uzman olmuşlardır; terk edilmiş kuzular bu yolla kendi kendilerine büyürler. Bu terk edilmiş kuzular, bazen de koçların skrotumunu, diğer kuzuların kulaklarını veya göbeklerini emme yoluyla emme davranışı gösterirler. Bu durumda kuzularda dışkının yenmesi ve beslenme bozuklukları meydana gelir.
Koyunlarda anne-yavru ilişkileri nasıldır? Açıklayınız.
Annelik içgüdüsü ile yeni doğana yönelme emmenin başarılmasını kolaylaştırır. Yeni doğan tarafından emilme, koyunu uyarır, memeler üzerindeki gerilimi azaltır ve koyun tarafından kuzunun yalanmasına neden olur. Anne ve yavrunun cevap modelleri hızla karşılıklı bağı oluşturur. Anne ve yavru arasındaki bu iletişim, sosyal bağın gelişmesinde önemli derecede etkilidir. Annenin yavrusundan ayrılması, bazı durumlarda yavrunun reddine neden olabilir. Bununla beraber, yeni doğan kuzunun annesinden erken ayrılması mutlaka yavrunun reddine neden olacak anlamına gelmez. Kuzular annelerinden 8 saat boyunca ayrı kaldıklarında, sadece bir reddetme olayı açıklanmıştır. Bu koyun da yavrusuyla 4 saat birlikte olunca yavruyu kabul etmiştir. Koyunlar, yabancı kuzuları ve farklı türlerin yavrularını kabul etmeye ikna edilebilirler. Koyunlar, hem yabancı kuzuları hem de yavrularını zorla bir arada tutma durumlarında kabul edebilir. Koyunlar genellikle yabancı kuzulara ve farklı türlerin yavrularına ters vururlar. Bununla birlikte, koyunlar yabancı gençleri kabul etmeye ikna edilebilir. Koyunlar zorla bir arada tutuldukları takdirde hem yabancı kuzular, hem de yavrularını reddetmekten vazgeçebilirler. Zorla bir arada tutulmayı takiben yabancı gence saldırmayı bırakır ve gencin memesine yaklaşmasına izin verir. Bu kabul davranışı birkaç dakika ile 10 gün arasında değişebilir. Sonuç olarak, yapılan araştırmalar koyunlarda kendi yavrularına ilginin hızla oluştuğunu göstermiştir.
Yeni doğan kuzularda bağlılığın oluşumu nasıl gerçekleşmektedir? Açıklayınız.
Kuzular annelerine benzer, onlarda da güçlü bir sosyal bağ oluşur. Sosyal bağın oluşumu, yavrunun annesi veya bakıcısına göre şekillenir ve yiyecek temini bağlılığın oluşumunda başlıca unsurdur. Bununla beraber yapılan araştırmalarda, yiyecek yokluğunda, hatta direkt fiziksel temas yokluğunda bile bağlılığın oluştuğu görülmüştür. Eğer 4-8 haftalık kuzular koyunlardan ayrılıp bir köpek ile bir arada durmaya mecbur bırakılırsa, aynı şekilde köpeğe karşı da güçlü bir bağın oluştuğu görülmüştür. Doğumu takiben anne-genç ilişkisi engellenirse anneden ayrılma genç hayvanda birtakım davranış anomalilerine neden olabilir. Bu hayvanlarda strese karşı direncin azaldığı, kilo kaybının ve ölüm oranının arttığı görülmüştür.
Koyunlarda alt-üst ilişkileri nasıldır? Açıklayınız.
Otlayan koyun ve keçi sürülerinde üstünlük davranışları genel olarak görülmez veya çok azdır. Geniş bir alana yayılırlar ve rekabet için bir neden yoktur. Yaban koyun sürülerinde gece yatarken bazen yer için rekabet olabilir, bu sürülerde üreme mevsimlerinde de kavgalar görülebilir. Koyunlar belirli bölgeler oluşturur, özellikle alt gruplar halinde günün belirli zamanlarını oralarda geçirirler. Yabancı koyunlar, alt gruplara katılmak isterse grup üyeleri tarafından incelenir. Bu inceleme genital bölgeyi ve yan tarafları koklama şeklindedir, nadir durumlarda tos vurmalar görülebilir. Normal şartlar altında koyun gruplarının üyeleri arasındaki ilişkiler birbirine benzerdir. Buna rağmen küçük evcil sürülerde yiyecek için rekabet olabilir, bu durumlarda tos vurmaktan çok yiyeceğe doğru itişme ve sürtüşmeler görülebilir.