Temel Veteriner Genetik Dersi 7. Ünite Sorularla Öğrenelim
Genetik Materyalin Yapısı Ve Organizasyonu
- Özet
- Sorularla Öğrenelim
Farklı fizyolojik koşullar altında bazı morfolojik ve fizyolojik farklılıklar gösteren değişik DNA tiplerinden olan DNA-A, DNA-C, DNA-D, DNA-E ve DNA-Z nasıl bir yapıya sahiptir?
A-DNA, % 75 nemlilikte, sodyum, potasyum ve sezyum varlığında gözlenen bir formdur ve bazlar heliks eksenine daha dikey şekilde yerleşmişlerdir. DNA her dönümde daha fazla baz içerir. C-DNA, %66 nemlilikte ve lityum iyonları varlığında görülen formdur. D ve EDNA’lar ise her dönümde çok az baz çiftine sahip olan DNA formlarıdır ve guaninden yoksun moleküller olarak göze çarpar. Z-DNA, heliks yönünün diğerlerinden farklı olarak sola doğru olmasıyla ayrılır. Her dönümde 12 baz içeren bu DNA formunun çapı da diğerlerine göre daha dardır. Tekrarlayan G-C dizileri içerir.
Temel genetik kuralları ve kalıtımda rol oynayan mekanizmaları açıklama çalışmaları nasıl başlamış ve süreç nasıl ilerlemiştir?
Temel genetik kuralları ve kalıtımda rol oynayan mekanizmaları açıklama çalışmaları, 1800’lerde, Mendel’in ölümünden ancak 16 yıl sonra; De Vries, Correns ve Tschermak isimli bilim adamlarının değişik yıllarda elde ettiği sonuçlarla doğrulanmış ve sürdürülen çalışmaların genetik bilimi olarak adlandırılması ilk kez 1906 da Bateson tarafından yapılmıştır. Kalıtsal materyalin “gen” olarak tanımlanması 1909 yılında Johannsen tarafından önerilmiştir. Genlerin yapısal özellikleriyle ilgili çalışmalar daha sonraki yıllarda devam etmiştir.
B-DNA olarak adlandırılan DNA nasıl bir içeriğe ve yapıya sahiptir?
Watson-Crick modeli olan bu yapı biyolojik DNA olarak da adlandırılan B-DNA’ya aittir. DNA’nın bu formu, en kararlı hali olarak bilinir ve standart yapı olarak kabul edilmektedir. Yüksek nemde (%92) sodyum tuzlarını içerir.
DNA’nın biyokimyasal özelliklerinin ortaya konması ve nüklein’in tanımlanması süreci nasıl gerçekleşmiştir?
DNA’nın biyokimyasal özelliklerinin ortaya konulması Fried Miescher’in İsviçre de lökositlerin hücre çekirdeği üzerinde yaptığı çalışmalarla gerçekleşmiştir. Miescher, lökosit hücre çekirdeğinden elde ettiği fosfor içeren maddeye nüklein adını vermiştir.
DNA’nın heliks yapısı ya da DNA süper sarmalı olarak ifade edilen yapı nasıl şekillenmiş ve oluşmuştur?
Organik bazlar arasındaki hidrojen bağları elektrostatik çekim sonucu oluşur. Meydana gelen bu çift sarmal yapı, düzlemsel olmayıp merkezde bulunan organik bazlara bağlı şeker molekülleri ve en dışta fosfat grubundan ibaret üç boyutlu bir oluşumdur. Bu DNA’nın heliks yapısı ya da DNA süper sarmalı olarak adlandırılmaktadır. Heliksin açıklanmasında 1953 yılında Watson ve Crick adlı bilim adamlarının çalışmaları temel olmuştur.
Nükleotit zinciri nasıl meydana gelir ve içeriği nasıl şekillenmektedir?
Nükleotit zinciri, yapısında bulunan 5 karbonlu şekerin hidroksil grubuna, bir diğerinin fosfat grubunun bağlanmasıyla meydana gelir. Fosfat grubu ile şekerler arasında fosfodiester bağları bulunur. Bu şekilde birbirine zıt olarak uzanan iki polinükleotit zinciri meydana gelir. Bu iki zincirin pürin ve pirimidin bazları arasında ise hidrojen bağları bulunmaktadır. Birbirine hidrojen bağları ile bağlanmış olan bu organik bazlar, merkezde yer alarak meydana gelen sarmal yapının temelini oluşturur. Adenin ile timin arasında iki hidrojen bağı, guanin ile sitozin arasında ise üç hidrojen bağı mevcuttur. Bu zincirde adenin karşısına her zaman timin, guanin karşısına ise her zaman sitozin gelir.
Nükleozit, nükleotit, oligonükleotit ve polinükletit yapı nasıl meydana gelmektedir?
Organik bazların şekerle birleşmesi ile nükleozit yapısı meydana gelir. Fosfat gruplarının da bu yapıya katılmaları sonucu nükleotit yapısı oluşur. Ortalama 50-60 ya da daha az sayıdaki nükleotitin birleşmesi ile oligonükleotitler oluşurken, daha fazla sayıdaki nükleotitin birleşmesi ile polinükletitleri oluşturmaktadır.
Nükleik asitlerin kalıtımda rol oynadığına dair düşüncelerin bilimsel olarak da ortaya konması nasıl gerçekleşmiştir?
Nükleik asitlerin kalıtımda rol oynadığı düşünülmesine rağmen, genetik bilgiyi taşıyan temel madde olduğuna dair kanıtlar ancak 1928 de İngiliz bilim adamı Frederick Griffith’in pnömokoklar üzerinde yaptığı transformasyona dayalı çalışmalarla ortaya çıkmıştır.
Denatürasyon nedir?
Heliks yapıdaki DNA zincirinin ayrılması işlemine denatürasyon denir.
Denatürasyonun gelişim aşamaları nasıl gerçekleşmektedir?
Denatürasyon olayı ilk önce adenin-timin arasında gerçekleşir. Bunun nedeni adenin ile timin arasında iki hidrojen bağı, guanin ile sitozin arasında ise üç hidrojen bağının bulunmasıdır. Guanin ile sitozinden zengin bölgelerin daha kararlı eğilimde olmalarının da sebebi buna bağlanmaktadır. Optimum şartlar tekrar sağlandığında denatürasyon olayı geri dönüşümlüdür.
Transkripsiyon nedir?
Protein sentezi esnasında DNA’da mevcut genetik bilgi replikasyondan sonra, öncelikle RNA’ya aktarılır ve bu işleme transkripsiyon denir.
Renatürasyon nedir?
Çift sarmal yapısı bozulmuş ve tek zincir halde bulunan DNA molekülünün belirli şartlarda tekrar çift sarmal hale geri dönmesine renatürasyon denir.
Canlılardaki yaşamsal faaliyetlerin sürdürülmesi için gerekli yapı taşlarından olan protein moleküllerinin sentezlenmesi, metabolizmanın dengede kalabilmesi ve yeni nesillere genetik bilginin aktarılmasında temel görevi bulunan unsur hangisidir?
DNA.
Protein ve DNA arasında görev alan ve hücrenin gereksinimine göre miktarı değişen yardımcı bir molekül olarak tanımlanan unsur hangisidir?
RNA.
DNA ile RNA arasındaki farklar genel olarak nasıl özetlenmektedir?
DNA ve RNA arasındaki farklar genel olarak özetlenecek olursa; ? RNA, genel olarak tek polinükleotit zincirden oluşmuş yapıya sahiptir (bazı virüs tipleri hariç olmak kaydıyla). ? Organik baz olarak, DNA’daki timin yerine RNA’da urasil bulunmaktadır. ? DNA’da pentoz yapıda şeker olarak bulunan deoksiribozun yerini RNA’da riboz almıştır. ? DNA ve RNA sentezi birbirlerine benzemekle birlikte, RNA sentezi sırasında kullanılan enzimlerden olan RNA polimerazın nükleaz etkisinin olmaması ve başlatıcı RNA segmentine ihtiyaç duymaması bakımından farklılık göstermektedir.
Avery ve arkadaşlarının gerçekleştirdiği hangi deneyler ile bir kez daha kalıtımda rol oynayan maddenin DNA olduğu ortaya konmuştur?
Amerikalı biyolog Oswald T. Avery ve arkadaşları Colin M. MacLeod ve Maclyn McCarty yaptıkları deneylerle Griffith’i izlemişlerdir. Avery ve arkadaşları Griffith’in transformasyon deneyinde olduğu gibi kapsüllü, patojen özellikte S tipi bakteriler ve kapsülsüz, apatojen R tipi bakterileri kullanmış ancak farklı olarak deneyin son aşamasında S tipi bakterilerden DNA’yı izole ederek hücre kültürüne ilave etmiştir. Bunun sonucunda hücre kültüründe daha önceden hiç, hastalık yapan kapsüllü bakteri bulunmazken ortama DNA ilavesinden sonra yeni generasyonda kapsüllü bakteriler görülmüştür. Daha sonra yapılan çalışmalarda izole edilen maddenin (DNA) proteolitik enzimlerle muamelesinde aktivitesini kaybetmediği ancak deoksiribonükleaz (DNaz) ile muamelesinde ise aktivitesini yitirdiği gözlenmiştir. Bu sonuç Avery ve arkadaşlarının deneylerini bir kez daha desteklemiş kalıtımda rol oynayan maddenin DNA olduğunu ortaya koymuştur. DNA’nın genetik materyal olduğu ve yeni generasyonlarda kalıtımın temel taşı olduğunu ispatlamaya yönelik çalışmalar gelecek yıllarda da sürdürülmüştür.
Deoksiribonükleik asidin yapısı, pH seviyesi ve ısıl duruma karşı direnç düzeyi nasıldır?
Deoksiribonükleik asit, adından da anlaşıldığı üzere düşük pH’ye sahiptir. Birbirlerine hidrojen bağları ile bağlı olan çift sarmal yapı pH 4-11 seviyelerinde genellikle kararlı yapıda olmasına rağmen, bu değerler aşıldığında kararsız hale gelerek iki ayrı polinükleotit zinciri haline gelir. Çift sarmal haldeyken viskozite değeri, tek zincir haline göre daha yüksektir. Çift sarmallı heliks yapının kararlılığı aynı zamanda ısıdan da etkilenmektedir. Isının 70 C°’den yüksek değerlere çıkması (özellikle 70- 90 C°), yapıdaki hidrojen bağlarının kopmasına neden olur.
Replikasyon nedir?
İki polinükleotitten oluşan heliksin replikasyon enzimleri yardımı ile açılarak DNA’nın kendini yarı korunumlu olarak eşlemesi işlemidir. Diğer bir deyişle DNA’nın self duplikasyonudur.
RNA’nın DNA’ya göre farklı bir yapıda olmak üzere içermekte olduğu organik baz hangisidir ve RNA yapısı nasıl bir polinükleotit düzenine sahiptir?
RNA, bazı virüs tipleri hariç olmak koşuluyla genel olarak tek polinükleotit zincirine sahiptir ve DNA’dan farklı olarak timin yerine urasil organik bazını içermektedir.
Griffith tarafından oluşturulan genetik materyalin transformasyon yoluyla taşınabileceğine ilişkin hipotezi doğrulama adına gerçekleştirilen deney nasıl kurgulanmıştır?
Griffith yaptığı çalışmada, iki farklı bakteri türünün fareler üzerindeki etkilerini araştırmış ve genetik materyalin transformasyon yoluyla taşınabileceği hipotezini öne sürmüştür. R tipi bakterilerin farelere enjekte edildiğinde herhangi bir hastalık belirtisinin ortaya çıkmadığı ve farelerin yaşadığı, kapsüllü olan S tipi bakterilerle yapılan enjeksiyonda ise farelerin meydana gelen zatürre sonucu öldükleri görülmüştür. Sıcak etkisiyle öldürülmüş olan, avirulent S tipi bakteriler ise farelerde ölüme neden olmamıştır. Griffith, ölü olan ve hastalık yapıcı S tipi bakterilerle yaşayan R tipi hastalık yapmayan bakterilerin her ikisinin de bulunduğu karışımı farelere uyguladığında ise farelerin yine hastalık sonucu öldüklerini göstermiştir. Ölen farelerden elde edilen bakterilerin tümünün S tipinde olması ise hastalık yapma özelliği ortadan kalkmış olan bakterilerden R tipi bakterilere genetik materyalin transformasyon yoluyla aktarılabileceğini kanıtlamıştır.
Bugün halen kabul edilmekte olan ve Watson-Crick yasaları olarak bilinen yasalar özetle nasıl ifade edilmektedir?
Watson-Crick yasaları şu şekilde açıklanabilir: ? DNA sarmalının temelini merkezde bulunan pürin ve pirimidin bazları oluşturur. ? Bazlar sarmalın eksenine 90°’lik açı ile yerleşmişlerdir. ? Her 10 baz çiftinde bir tam dönüş vardır, bu nedenle birinci ve on birinci baz aynı yönde olur ve bu dönüş mesafesi 34 Å’dur. ? Adeninle timin arasında iki, guanin ile sitozin arasında üç hidrojen bağı bulunmaktadır. ? DNA sarmalının çapı 20 Å’dır. ? DNA, eksen etrafında sağa doğru dönüş yapan iki polinükleotit zincirden oluşur ve bu zincirler birbirlerine zıt yönde uzanırlar.
Translasyon nedir?
DNA’dan RNA sentezlenmesi olan traskripsiyon basamağından sonra gerçekleşen ve RNA’daki bilgiye göre protein sentezlenmesi basamağı olarak değerlendirilen basamaktır.
t-RNA olarak isimlendirilen Transfer RNA’nın yapısı ve işlevi nasıl şekillenmektedir?
Hücresel RNA’nın yaklaşık %15’ini oluşturan tRNA, sitoplazmada yer almaktadır. Tek zincirli nükleotit dizisinin üç boyutlu bir şekilde katlanmasıyla oluşan sekonder yapı yonca yaprağına benzetilmektedir. Mitokondri ise, daha küçük yapıda t-RNA’lara sahiptir. Ökaryotlarda genellikle 70-93 nükleotitten meydana gelir. Sentezlenecek her bir aminoasit için en az bir tane t-RNA bulunmaktadır. Protein sentezinin translasyon basamağında, DNA’dan RNA’ya aktarılan şifreye göre tanımlanacak olan aminoasitlerin taşınması ve polipeptid zincirine eklenmesinde görev alır.
m-RNA olarak isimlendirilen Mesajcı RNA’nın yapısı ve işlevi nasıl şekillenmektedir?
Nükleus ve sitoplazmada bulunan m-RNA’lar DNA’dan aldığı genetik bilgiye göre protein sentezlenmesi işleminde kalıp görevi görür. Baz bileşimi kalıp görevi gören ipliğin (template iplik) RNA karşılığıdır. t-RNA ve r-RNA’lar hücrede sürekli bulunurken, m-RNA’lar yapısal farklılıkları nedeniyle yıkılıp yeniden yapılmaktadır. Hücresel RNA’nın yaklaşık %4’ünü oluştururlar
r-RNA olarak isimlendirilen Ribozomal RNA’nın yapısı ve işlevi nasıl şekillenmektedir?
Nükleolus ve nükleusta bulunan r-RNA’lar, ribozomların oluşturulmasında temel görev alan yapılardır. Toplam RNA miktarının %50-60’ını oluştururlar. r-RNA’lar üzerinde ribozomdaki proteinleri tanımalarını sağlayan bölgeler bulunmaktadır.
Transkripsiyon sonucu oluşan yeni ürüne ne ad verilir?
Transkript
Genlerin yapısı ve organizasyonları göz önüne alındığında genomların kapsamakta olduğu bölgeler hangileridir?
Genomlar, gen olarak tanımlanan fonksiyonel bölgelerle birlikte bu yapı dışında işlevsel olmayan DNA bölgelerini de kapsamaktadır. Fonksiyonel olmayan DNA dizileri çöp DNA olarak isimlendirilmektedirler.
Genler yapısal olarak incelendiğinde nasıl bir durum karşımıza çıkmaktadır?
Genler, yapı olarak incelendiğinde iki temel kısımdan meydana gelmektedir. Protein ya da RNA sentezlenmesini sağlayan genetik materyali içeren yapısal bölüm ve kontrol bölgelerinden meydana gelmiş olan ve regülatör, promotor, operatör ve terminasyon bölgelerini içeren bölümdür.
Prokaryot ve ökaryot canlılarlarda gen yapısı nasıl şekillenmektedir?
Gen yapısı, prokaryot ve ökaryot canlılarda farklılık göstermektedir. Ökaryot canlılardaki gen yapısının temel farkı kodlanmayan dizilerin de genler arasında bulunmasıdır. Bu yapı parçalı gen yapısı olarak adlandırılmıştır. Buna göre, genlerdeki kodlayan bölgeler ekzon, kodlama özelliği olamayan diziler ise intron adını almaktadır. Ökaryot organizmaların çoğunun genom yapısı yüksek oranda intronlardan meydana gelmiştir. Transkripsiyon aşamasında ökaryotik hücrelerde intronların kesilip çıkarılması ve ekzonların birleştirilmesiyle m-RNA oluşturulup protein sentezi devam ettirilir. Bu işleme intron kesimi ya da Splicing mekanizması adı verilmektedir. Prokaryotlarda ise böyle bir oluşum yoktur.
DNA’nın genetik materyal olduğunu ortaya koyan ve genetik materyalin tanımı üzerine daha somut kanıtlar sunan çalışma hangisidir ve kim tarafından gerçekleştirilmiştir?
1953 yılında Alfred D. Hershey ve Martha Chase’ in T2 bakteriyofajlar üzerinde yaptığı ve HersheyChase deneyi olarak bilinen çalışmaları genetik materyalin tanımı üzerine daha somut kanıtlar sunmuştur.
Kromozomlar hangi yapılardan meydana gelmektedirler ve bu yapıların içerikleri nasıl şekillenmektedir?
Kromozomlar, kromatin ve kromonemadan meydana gelmektedirler. Hücre bölünmesinin gerçekleşmediği dönemde kromozomda bulunan genetik materyal kromatin olarak isimlendirilir. Kromatinler, çekirdek içine dağılmıştır. Hücre bölünmesinin başlamasıyla kromatinler, yoğunlaşarak kromozomları meydana getirir. Kromozom sayıları ise türe özgüdür. Kromozomlar, çok yoğun ve sıkıştırılmış olan moleküllerden oluşan bir yapıya sahiptir. DNA ve protein içermektedirler.
Selenoid model olarak ifade edilen yapı nasıl oluşmaktadır?
Kromozomlar, nükleozom adı verilen yapıların üzerinde dizilmiş olan DNA ipliği, histon proteinler ve histon olmayan proteinlerin birlikte organize olan karmaşık bir yapı oluşturmaktadır. Bu selenoid model olarak adlandırılır.
Bazı kromozomların varlıklarını sürdürememesine neden olarak gösterilen unsur hangisidir?
Kromozomların morfolojik yapısı incelendiğinde merkezde yer alan ve sentromer adı verilen oluşum hücre bölünmesinde kromozomlara hareket özelliği kazandırmaktadır. Sentromeri bulunmayan kromozomlar varlıklarını devam ettiremeyip yok olurlar. Bunun nedeni hücre bölünmesi sırasında ekvatoryal düzleme yerleşememeleridir.
Karyotiplendirme ya da karyogram olarak isimlendirilen gruplandırma hangi kapsamda gerçekleştirilmektedir?
Kromozomlar, morfolojik yapılarına göre sınıflandırılabilirler. Kromozom sayısı, şekli ve büyüklüğü göz önüne alınarak yapılan bu gruplandırmaya karyotiplendirme ya da karyogram adı verilmektedir
Kromozomların kısa kol (p) ve uzun kol (q) olarak adlandırılan kısımlarına ait detaylar nelerdir?
Sentromer kromozom üzerinde farklı bölgelerde lokalize olabilir. Bulundukları bölgeye göre de kromozomlara farklı görünümler kazandırırlar. Buna göre kromozomlar farklı şekilde adlandırılmaktadır. Sentromer kromozom düzleminin tam olarak merkezinde yer almışsa bu tip kromozomlara metasentrik kromozomlar adı verilmektedir. Bu tip kromozomlarda kollar eşit uzunluktadır. Sentromer eğer merkez noktası ile herhangi bir kola daha yakın bölümde yerleşmişse submetasentrik, bir kola çok fazla yakınlaşmış şekilde bulunursa ise akrosentrik adını alır. Bu tip kromozomlarda bir yöndeki kollar daha uzun şekilde görünürler. Telosentrik kromozomlar sentromeri kolun tam olarak ucunda yer alan kromozomlardır. Kromozomlarda kısa kol “p”, uzun kol “q” adını alır
Viskozite nedir?
Sıvıların akmaya karşı gösterdiği dirençtir
DNA’nın genetik materyal olduğu ve kalıtımdaki rolünün açıklanmasının ardından hangi çalışmalar üzerine eğilimler olmuş ve nasıl bulgulara ulaşılmıştır?
DNA’nın genetik materyal olduğu ve kalıtımdaki rolünün açıklanmasının ardından çalışmalar, DNA’nın fiziksel ve biyokimyasal yapısının ortaya konulmasına yönelmiştir. 1950’li yıllarda Rosalind Franklin ve Maurice Wilkins’in X-ışınları kullanarak yaptığı araştırmalarda DNA’nın azotlu bazlara sahip bir çeşit sarmal yapıda olduğu ortaya çıkmıştır. Azotlu bazların miktarları ve aralarındaki dengeler konusunda ise Erwin Chargaff isimli bilim adamının yaptığı çalışmalar kabul görmüş ve daha sonra Chargaff kuralları olarak adlandırılmıştır. 1953 yılında DNA’nın yapı modelini ve özelliklerini ortaya koyan James D. Watson ve Francis Crick’in çalışmaları bugün halen kabul edilmekte olup; DNA süper sarmalının aydınlatılmasına temel oluşturmuştur.
Genetik şifre olarak adlandırılan nükleik asitlerin (DNA ve RNA) temelini oluşturan yapı hangisidir?
Genetik şifre olarak adlandırılan nükleik asitlerin (DNA ve RNA) temelini nükleotitler oluşturmaktadır.
Gen kavramı nasıl ifade edilmektedir?
Gen olarak tanımlanan ifade, anlamlı bir RNA transkripti ya da proteinden oluşan işlevsel bir biyolojik ürünün sentezi için gerekli olan bilgiyi içeren DNA parçasıdır.
Hücrelerdeki ve dolayısıyla canlılardaki kalıtsal olayların ve metabolizma faaliyetlerinin düzenlenmesinde temel olan genler hangi yapı üzerinde yer almaktadır?
Hücrelerdeki ve dolayısıyla canlılardaki kalıtsal olayların ve metabolizma faaliyetlerinin düzenlenmesinde temel olan genler, kromozomlar üzerinde yer alır.
Genin kromozom üzerinde bulunduğu bölge nasıl isimlendirilir?
Genin kromozom üzerinde bulunduğu bölge “lokus” olarak adlandırılmaktadır
Canlılardaki genetik ve biyokimyasal olayların denetiminde görev alan genlerin rolleri nelerdir?
Canlılardaki genetik ve biyokimyasal olayların denetiminde görev alan genler yapısal ve düzenleyici olarak ikiye ayrılır. Yapısal genler yani strüktürel genler protein kodlanmasında görev alırken, düzenleyici yani regülatör genler ise yapısal genleri kontrol eder.
Metabolizma faaliyetlerinin yürütülmesi sırasında enerji kaynağı olarak görev yapan unsur hangisidir?
Metabolizma faaliyetlerinin yürütülmesi sırasında enerji kaynağı olarak görev yapan unsur nükleotitlerdir.
DNA’nın meydana gelmesi hangi unsurların birleşmesiyle gerçekleşir?
DNA’nın meydana gelmesi nükleotitlerin birleşmeleriyle gerçekleşir. Bu nedenle DNA yapısal olarak iki nükleotit zincirinden oluşmuş bir polinükleotittir.
Her bir nükleotiti oluşturan unsurlar nelerdir?
Her bir nükleotit, halkasal formda 5 karbonlu bir şeker (pentoz), bir organik baz ve fosfat grubundan oluşmaktadır.
Bir deoksi-D-ribozun, RNA şekeri olan D-riboz’dan farklılaşmasını sağlayan unsur hangisidir?
DNA’daki 5 karbonlu şeker, deoksi-D-riboz şekeridir ve ikinci karbonunda hidroksil grubunun bulunmayışı RNA şekeri olan D-riboz’dan en önemli farkıdır.
Azotlu bazlar nasıl gruplandırılmaktadır?
Azotlu bazlar, pürinler ve pirimidinler olarak iki şekilde gruplandırılmaktadır. Bu baz grupları kimyasal yapıdaki baz farklılıklarından dolayı iki şekilde adlandırılmışlardır
Azotlu bazların kimyasal yapıları incelendiğinde nasıl bir durum ile karşılaşılmaktadır?
Kimyasal yapıları incelendiğinde, pirimidinler sadece tek bir altıgen halkaya sahipken, pürinlerin yapısında bu halkaya bağlanmış olan beşli bir imidazol halkası göze çarpmaktadır. Adenin ve guanin, pürin grubunu oluştururken sitozin, timin ve urasil ise pirimidin grubunu oluşturmaktadır. DNA yapısında pirimidin olarak urasil bulunmaz.
Kalıtsal materyalin “gen” olarak tanımlanması kim tarafından önerilmiştir?
Kalıtsal materyalin “gen” olarak tanımlanması 1909 yılında Johannsen tarafından önerilmiştir.
DNA’nın biyokimyasal özellikleri kim tarafından ortaya konulmuştur?
DNA’nın biyokimyasal özelliklerinin ortaya konulması Fried Miescher’in İsviçre de lökositlerin hücre çekirdeği üzerinde yaptığı çalışmalarla gerçekleştirilmiştir. Miescher, lökosit hücre çekirdeğinden elde ettiği fosfor içeren maddeye nüklein adını vermiştir.
Transformasyon nedir?
Transformasyon: Bir karakteri belirleyen kalıtsal
bilginin aktarımıyla yeni generasyonlarda bu karakter özelliklerinin görülmesidir.
Genetik şifre olarak adlandırılan nükleik asitlerin (DNA ve RNA) temelini oluşturan madde nedir?
Genetik şifre olarak adlandırılan nükleik asitlerin (DNA ve RNA) temelini nükleotitler oluşturmaktadır.
DNA ve RNA yapısına katılan şeker arasındaki fark nedir?
DNA’ daki 5 karbonlu şeker, deoksi-D-riboz şekeridir. İkinci karbonunda hidroksil grubunun bulunmayışı RNA şekeri olan D-ribozdan en önemli farkıdır.
Watson-Crick yasaları kısaca nasıl açıklanmaktadır?
a. DNA sarmalının temelini merkezde bulunan pürin ve pirimidin bazları oluşturur.
b. Bazlar sarmalın eksenine 90° açı ile yerleşmişlerdir.
c. Her 10 baz çiftinde bir tam dönüş vardır, bu nedenle birinci ve on birinci baz aynı yönde olur ve bu dönüş mesafesi 34 A°’dur.
d. Adeninle timin arasında iki, guanin ile sitozin arasında üç hidrojen bazı bulunmaktadır.
e. DNA sarmalının çapı 20 A°’dur.
f. DNA, eksen etrafında sağa doğru dönüş yapan iki polinükleotit zincirden oluşur ve bu zincirler birbirlerine zıt yönde uzanırlar.
Viskozite nedir?
Sıvıların akmaya karşı gösterdikleri dirençdir.
DNA ile RNA arasındaki farkları kısaca nedir?
1. RNA, genel olarak tek polinükleotit zincirden oluşmuş yapıya sahiptir (bazı virüsler hariç).
2. Organik baz olarak, DNA’daki timin yerine RNA’da urasil bulunmaktadır.
3. DNA’da pentoz yapıda şeker olarak bulunan deoksiriboz yerini RNA’da riboz almıştır.
4. DNA ve RNA sentezi birbirlerine benzemekle beraber, RNA sentezi sırasında kullanılan enzimlerden olan RNA polimerazın nükleaz etkisinin olmaması ve başlatıcı RNA segmentine ihtiyaç duymaması bakımından farklıdır.
Translasyon nedir?
DNA’dan RNA sentezlenmesi olan transkripsiyon basamağından sonra gerçekleşen ve RNA’daki bilgiye göre protein sentezlenmesi basamağıdır.
Mesajcı RNA (m-RNA) görevi nedir?
Nükleus ve sitoplazmada bulunan m-RNA’lar DNA’dan aldığı genetik bilgiye göre protein sentezlenmesi işleminde kalıp görevi görür. Baz bileflimi kalıp görevi gören ipliğin (template iplik) RNA karşılığıdır. t-RNA ve r-RNA’lar hücrede sürekli bulunurken, m-RNA’lar yapısal farklılıkları nedeniyle yıkılıp yeniden yapılmaktadır. Hücresel RNA’nın yaklaşık %4’ünü oluştururlar.
Ribozomal RNA (r-RNA) nın görevi nedir?
Nükleolus ve nükleusta bulunan r-RNA’lar, ribozomların oluşturulmasında temel görev alan yapılardır.
Transkript neyi ifade eder?
transkripsiyon sonucu oluşan yeni üründür.
Kromatin neyi ifade eder?
Hücre bölünmesinin gerçekleşmediği dönemde kromozomda bulunan genetik materyal kromatin olarak isimlendirilir. Kromatinler, çekirdek içine dağılmıştır. Hücre bölünmesinin başlamasıyla kromatinler, yoğunlaşarak kromozomları meydana getirir.
Sentromerlerin bulunduğu bölgeye göre kromozomlar kaça ayrılır?
Sentromer kromozom üzerinde farklı bölgelerde lokalize olabilir. Bulundukları bölgeye göre de kromozomlara farklı görünümler kazandırırlar. Buna göre kromozomlar farklı şekilde adlandırılmaktadır. Sentromer kromozom düzleminin tam olarak merkezinde yer almışsa bu tip kromozomlara metasentrik kromozomlar adı verilmektedir. Bu tip kromozomlarda kollar eşit uzunluktadır. Sentromer eğer merkez noktası ile herhangi bir kola daha yakın bölümde yerleşmişse submetasentrik, bir kola çok fazla yakınlaşmış şekilde bulunursa ise akrosentrik adını alır. Bu tip kromozomlarda bir yöndeki kollar daha uzun şekilde görünürler. Telosentrik kromozomlar sentromeri kolun tam olarak ucunda yer alan kromozomlardır. Kromozomlarda kısa kol “p”, uzun kol “q” adını alır.
Karyogram neyi ifade eder?
Kromozom sayısı, şekli ve büyüklüğü göz önüne alınarak yapılan bu gruplandırmaya karyotiplendirme ya da karyogram adı verilmektedir.
Frederick Griffith, fareler üzerine yaptığı deneyde hangi bakteri türünü kullanmıştır?
Streptococcus pneumonia
Lokus neyi ifade eder?
Genin kromozom üzerinde bulunduğu bölgeye lokus denir.
Fosfat grubu ile şekerler arasındaki bağ nedir?
Fosfat grubu ile şekerler arasında fosfodiester bağları bulunur.
Watson-Crick modeli olan bu yapı biyolojik DNA olarak da adlandırılan hangi DNA yapısına aittir?
Watson-Crick modeli olan bu yapı biyolojik DNA olarak da adlandırılan B DNA’ya aittir. DNA’nın bu formu, en kararlı hali olarak bilinir ve standart yap› olarak kabul edilmektedir. Yüksek nemde (%92) sodyum tuzlarnı içerir.
Denatürasyon nedir?
Heliks yapıdaki DNA zincirinin ayr›lmas› ifllemine denatürasyon denir.