Temel Zootekni Dersi 2. Ünite Özet
Başlıca Yetiştiricilik Tanımları
- Özet
- Sorularla Öğrenelim
Zootekni
Zootekni; et, süt, yumurta, yapağı, tiftik, gibi hayvansal ürünler elde etmek ya da hayvan yetiştirme, ıslah, bakım ve besleme gibi konularda çeşitli üretim araçlarını bir arada kullanarak hayvansal ürün yada sanayi hammaddesi üretimi için çeşitli bilim, teknoloji ve benzeri uygulamaların bütünüdür. “bilime uygun hayvan yetiştirme ve ıslahı bilgisi” ya da “hayvan yetiştirme bilim ve teknolojisi” şeklinde de özetlenebilir. Zootekni bilimi evrensel, ulusal, bölgesel ve hatta yöresel olarak farklılık arz edebilen bir bilimdir. Bu zootekninin temelinde yer alan genotip ve çevrenin etkileşimi sonucu ortaya çıkan bir durumdur. Zootekni genel ve özel olmak üzere iki şekilde bölümlendirilir.
- Genel zootekni; Yetiştirme, besleme ve barındırma konusudur.
- Özel zootekni; hayvan yetiştirme ve yönetimi teknikleri bu bölümün içeriğidir.
Evciltme, Evciltme Alanları, Evciltme Yöntemleri Ve Etkileri
Evciltme, temel olarak yabani hayvan ve bitkilerin insanların kendi amaçları doğrultusunda ve kontrolünde kullanılması olarak ifade edilir.
Hayvanların evciltilmesi ile ilişkili olarak farklı teoriler mevcuttur. Evciltmenin zaman içinde oluşan doğal değişimler sonucunda hayvanların insanlara daha yakınlaşması ve insanların da bu hayvanları kendi amaçları doğrultusunda kontrolleri altına alması şeklinde veya insan eliyle yapılan seçim yoluyla evciltmenin olduğudur. Bu görüşe örnek olarak ise buğday verilmektedir.
Hayvanların evciltilebilmesi için bazı özellikleri sahip olması gerektiği düşünülmektedir.
- Evciltilecek olan hayvanın insanlarla aynı şeyleri tüketmemesi gerekir.
- Hızlı büyüme ve gelişme yeteneği olmalıdır.
- Bakımı ve üretimi kolay olması gerekir.
- Evciltilen bir hayvan türü insanlara karşı iyi olmalıdır.
Tarihte insanlar avlanarak karınlarını doyururlarken bitki ve yaralı hayvan yavrularını bulundukları ortamlara taşımışlardır. Bu hayvan ve bitkileri daha sonraları kendileri yetiştirip üretmek suretiyle kendi amaçları doğrultusunda kullanması sonucunda evciltme başlamıştır. Bitkilerin evciltilmesi çoğaltılması çok daha geç olmuştur.
Hayvanların evciltilmesi insanlık tarihinde oldukça uzun zaman almıştır. İnsanlara alıştırılan hayvanların yavrularının da insan eliyle yetiştirilmesi, üretilmesi ve amaçlar doğrultusunda özelliklere sahip hayvanların elde edilmesi çok uzun yıllar almıştır. Genel kanı evciltmenin başlangıcının taş devrinde olduğu yönündedir. İnsanlar bu dönemde avlanarak karınlarını doyururlarken bitki ve yaralı hayvan yavrularını bulundukları ortamlara taşımışlardır. Bu hayvan ve bitkileri daha sonraları kendileri yetiştirip üretmek suretiyle kendi amaçları doğrultusunda kullanması sonucunda evciltme başlamıştır. Hayvanların evciltilmesi oldukça erken dönemde başlarken (M.Ö. 14.000) bitkilerin çoğaltılması çok daha geç olmuştur. Hatta şeker kamışının üretilmesi geçtiğimiz yüzyılda gerçekleşmiştir.
Bilimsel çalışmalarda elde edilen bilgiler ışığında ilk evciltilen tür köpektir. Köpekler doğu Asya ve Afrika’da evciltilmiştir. Köpekten sonra diğer türlerin evciltilmesi ise çok sonraları gerçekleşmiştir (M.Ö. 14.000). Bunun temel sebeplerinden birisi olarak köpeklerin o dönemde insan artıklarıyla beslenmeleri ve bu sebepten dolayı insanların yaşam alanlarına yakın yerlerde bulunmalarından ileri geldiği düşünülür. Köpeğin evciltilmesinden sonra, arı yetiştiriciliğinin yapıldığına dair çeşitli kaynaklar mevcuttur (M.Ö. 13.000). Koyunların ilk evciltildiği tarih M.Ö. 9 – 13 bin yılları arasında olmuştur. Koyunların ilk defa Asyanın güneyinde evciltildiği düşünülmektedir. Domuzlar M.Ö. 9 bin yıllarında Çin’de evciltilmiştir. Keçinin evciltilmesi ilk defa İran’da M.Ö. 8 bin yıllarında olmuştur.
Sığırın evciltilmesinin yine M.Ö. 8 bin yıllarında Hindistan, Ortadoğu ülkeleri ile Kuzey Afrika’da olduğu düşünülmektedir. Kedinin Kıbrıs ve yakın doğuda M.Ö. 7.500 yıllarında evciltildiği bilinmektedir. Tavuk ilk olarak Hindistan ve Güneydoğu Asya’da M.Ö. 6 bin yıllarında evciltilmiştir. At ise M.Ö. 4 bin yıllarına doğru Avrupa’da evciltilmiştir. Kaz M.Ö. 3 bin yıllarında Mısırda evciltilmiştir. Tavşanın evciltilmesi ise M.S. 1600 yıllarında Avrupa’da olmuştur.
Doğal ortamlarında yabani formda yaşayan hayvanlar evciltildiklerinde bazı değişikliklere maruz kalmıştır. Bu değişiklikler özellikle vücut yapılarının değişmesi şeklinde olabildiği gibi vücut fonksiyonlarının işleyişinin değişmesi şeklinde de gerçekleşmiştir. Bu şekildeki değişiklikler her türde farklı şekillenmiş olup, evciltmenin amacı doğrultusunda farklılıklar göstermektedir. İlk evciltilen tür olan köpeklerdeki değişiklikler oldukça farklılık göstermektedir. İlk değişim köpeklerin kafatası yapısında şekillenmiştir. Yabani formlarına göre evcil köpeklerin kafaları ve dişleri daha küçüktür. Burunları daha kısa, gözleri ise daha yuvarlaktır. Köpeklerde evciltmenin etkileri genelde kurtlarla karşılaştırmak suretiyle yapılmaktadır. Bu sebeple köpeğin atası olarak bilinen kurt ile karşılaştırıldığında bazı davranış değişiklikleri de şekillenmiştir. Kurtlarda sadece yavrular havlarken, ergin kurtlar kesinlikle ses çıkarmazlar. Avlanma amacıyla kullanılan köpekler farklı durumlar karsısında havlarlar. Bu özellikleri evciltmenin bir etkisidir.
İlk evciltilen hayvan köpekte olduğu gibi diğer türlerde de bazı morfolojik ve fizyolojik değişiklikler şekillenmiştir. (Morfoloji: Hayvanların dış görünüş özelliklerine verilen ad).
Genel olarak evciltmenin türler üzerindeki etkilerini şu şekilde sıralamak mümkündür. Öncelikle türlerin vücut büyüklükleri azalmıştır. Daha küçük yapılı hale gelmişlerdir. Diş yapıları daha küçülmüş ve sayısal olarak da azalmıştır. Yabani formlarında daha güçlü boynuzlara sahiplerken, evciltildiklerinde daha ince ve narin bir boynuz yapısına sahip oldukları görülmektedir. Hayvanların yabani formlarının daha büyük ve kalın boynuzlara sahip olmaları kendilerini koruma amaçlı kullanmalarından ileri gelmektedir. Evciltme ile birlikte kendilerini diğer yırtıcılardan korumalarına eskisi kadar gerek kalmamıştır. Evciltilen hayvanların davranışları da daha sakin bir yapıya dönüşmüştür. Yabani formları çok saldırgan olabilen türler evciltilmenin etkisiyle oldukça uysal olabilmektedir (Köpek). Evciltme sonucunda hayvanların verim özellikleri de değişmiştir. Özellikle; süt, et, yapağı ve yumurta verimleri çok yükselmiştir. İnsanların beslenmesinde de oldukça önemli yer tutan bu verim özelliklerinin artırılması amacıyla hayvanlar özellikle seçilmiş ve en yüksek verimli olanlarının üretilmesine devam edilmesi sonucunda bugünkü verim düzeylerine çıkılmıştır. Evciltme sonucunda hayvanlar üzerinde bu şekilde yapısal ve fonksiyonel değişimler gözlemlenebildiği gibi zararlı etkilerde ortaya çıkmıştır. Zararlı etkilerin en başında hayvanlardan insanlara bulaşan hastalıklar gelmektedir. Evciltme ile birlikte hayvanlarla daha fazla temas halinde olan insanlara çeşitli hastalıklar da bulaşmıştır.
Tür
Ortak özellikler taşıyan ve kendi aralarında döllenerek üreyebilen canlıları içeren biyolojik gruba denir. Bir hayvan grubunun tür olarak tanımlanabilmesi için, öncelikle grubu oluşturan bireylerin kendilerini başka gruplardan ayıran özelliklere sahip olması ve kendi içlerinde üreyerek meydana getirdikleri döllerin de üreyebilir olmaları gerekmektedir.
Türler birbirlerinden morfolojik ve fizyolojik karakterler ile ayrılabilirler.
- Morfolojik karakterler çevresel faktörlerden neredeyse hiç etkilenmeyen özelliklerdir ve gözlem ile ayırt edilebilirler(vücut örtüsü deseni ve rengi, boynuz olup olmaması).
- Fizyolojik karakterler ; ölçülerek saptanabilen verim değerleri ile anatomik özellikler gibi çevresel faktörlerin etkisiyle farklı derecelerde değişiklik gösterebilen karakterlerdir.
Hayvanlar aleminde zootekni yönünden sınıflandırma, omurgalılar, memeliler(yumurtlayan memeliler, keseli memeliler ve plasentalı memeliler), kuşlar(evcilleştirilmiş tavuk, hindi, kaz, ördek, bıldırcın, keklik, sülün ve tavus kuşu vb.) ve balıklar sınıflarını içeren toplam 9 sınıfa ayrılmaktadır (Başlıca çiftlik hayvanı türlerinin zoolojik sistemdeki yerleri için bakınız. Tablo 2.1., S. 28).
Hibridasyon
İki tür arasında yapılan birleştirmelere hibritasyon, sonuç da elde edilen döllere de hibrit denir. Erkek hibritler, sahip oldukları spermatozoitlerin yaşama yeteneği olmaması sebebiyle sterildirler (üreme yetenekleri yoktur). Dişi hibritler ise kendilerini meydana getiren türlerin erkekleri ile birleştirildiklerinde genelde döllenme meydana gelir.
Equidae Türlerinin Hibritleri : At ve eşek türlerinin birleştirilmeleri sonucunda elde edilen hibritlerdir. Erkek eşek ile dişi atın birleştirilmesiyle katır, Erkek at ile dişi eşeğin birleştirilmesiyle bardo denilen hibritler elde edilmektedir. Zebranın at ve eşekle çiftleştirilmesinden elde edilen zebroid isimli hibritler, katırlar gibi dayanıklı hayvanlardır.
Bovinae Türlerinin Hibritleri : Sığır ile zebu türleri morfolojik, fizyolojik ve genetik özellikler bakımından birbirlerine çok benzer olmaları nedeniyle ikisi arasında yapılan birleştirmelerden elde edilen hem erkek hem de dişi yavruların normal döl verme kabiliyetleri bulunmaktadır.
Ovinae Türlerinin Hibritler: Her ne kadar koyun ve keçi türleri birbirlerine çok yakın türler olarak görünseler de genetik olarak aralarında farklılıklar bulunmaktadır. Bu türlerin birleştirilmelerinde kromozom sayılarından ileri gelen genetik farklılık nedeniyle döllenme meydana gelse de embriyonun gelişmez ve yavru alınamaz.
Irk ve Irkların Oluşumu
Ortak karakterleri olan ve bu karakterleri kalıtım yolu ile yavrularına geçiren hayvan gruplarına ırk denir(Sığır türü için Jersey, Boz ırk, Doğu Anadolu Kırmızısı; koyun türü içinde, Merinos, Morkaraman, Sakız, keçi türü içinde Ankara ve Kilis keçileri; at türü içinde İngiliz, Arap vb.).
Hayvanların evciltilmesi, yeni ırkların meydana getirilmesinde önemli bir noktadır. Bu türlerin hayvan yetiştiricileri tarafından farklı coğrafi bölgelerde evciltilmeleri ve sonrasında kendileri ile beraber farklı yerlere göç etmeleri sonucunda çevresel etkenlere bağlı olarak hayvanlardaki adaptasyon sonucunda görülen bir takım morfolojik ve fizyolojik farklılıklar, yeni ırkların oluşmasındaki diğer etkenlerdendir. Farklı bölgelerde gelişen bu ırklarda belirli karakterlerinin geliştirilmesi amacıyla daha sonra yine insanlar tarafından çeşitli ıslah metotları uygulanmış, seçilmiş bireylerin damızlıkta kullanılması ile amaca uymayanların yetiştirme dışında bırakılması neticesinde hem morfolojik hem de verimler yönünden kendi içinde birbirine çok benzeyen ırklar geliştirilmiştir. Yeni ırkların meydana gelmesindeki diğer bir faktör, oluşturulan bu saf hayvan gruplarının sahip oldukları özelliklerin bir araya getirilmesi amacıyla iki veya daha fazla ırkın birleştirmeler_ (melezleme) yapılmıştır. Bu birleştirmeler neticesinde bir çok melez ırk oluşturulmuştur. Melezleme ile meydana getirilen popülasyonlarda oluşan genetik çesitliliğin fazla olması, ortaya farklı tiplerde bireylerin çıkmasını sağlayarak istenen karakterlere sahip hayvanların seleksiyonuna imkan yaratmaktadır. Belirli karakterler için düzenli olarak üstün bireylerin seçilmesi ve damızlıkta kullanılması, bu karakterlere ait pozitif etkili genlerin oranının artırılmasını ve homozigot bir yapıya sahip olmalarını sağlamakta oldukça etkili bir yöntemdir.
Irk Özellikleri, Irkların Sınıflandırılması, Türkiye Hayvan Irklarının Bölgesel Dağılımı
Bir ırkı karakterize eden ve onu diğer ırklardan farklı yapan özelliklere Irk Özellikleri denir. Morfolojik ve fizyolojik ırk özellikleri olarak incelenmektedir.
Morfolojik Irk Özellikleri:
- Dışarıdan bakıldığında kolayca fark edilebilen, tüy veya deri rengi, vücut yapısı gibi özellikleri içerir.
- Ölçüm ya da tartımla tespit edilemez.
- Çevresel faktörlerden ya hiç etkilenmez ya da çok az etkilenir.
- Az sayıda gen tarafından kontrol edilir.
Fizyolojik Irk Özellikleri:
- Hayvanların direkt et, süt, yapağı, yemden yararlanma erken gelişme gibi verimle ilgili özellikleri içerir.
- Ölçüm ya da tartımla tespit edilebilir.
- Çevresel faktörlerden az ya da çok mutlaka etkilenir.
- Çok sayıda gen tarafından kontrol edilir.
Irkların Sınıflandırılması : Hayvanları gelişmişlik düzeylerine ve verim yönlerine göre sınıflandırılır.
Gelişmişlik Düzeylerine Göre Irkların Sınıflandırılması:
- Yerli(ilkel) Irklar: Büyük oranda doğal seleksiyon sonucu şekillenmiş ırklardır. Doğa şartlara dayanabilen bireyler hayatta kalır. Verim yetenekleri düşük, gelişmeleri yavaştır.
- Islah Edilmiş(onarılmış) Yerli Irklar: Yerli ırkların bakım ve besleme koşullarının iyileştirilerek, yapılan seleksiyon sonucu verimlerinin yükseltilmesi ve beden yapılarının geliştirilmesi sonucu elde dilen ırklardır. Yerli ırkların verimleri yükseltilirken beden yapılarının bozulmasına izin verilmez.
- Kültür Irkları: Yerli ırklardan, saf yetiştirme ve seleksiyon metotlarıyla elde edilmiş ırklardır. Kültür ırkları yerli ırklara ya da ıslah edilmiş yerli ırklara göre daha yüksek verimlidirler. Ancak hastalıklara, çevresel koşullara karşı daha hassastırlar.
Verim Yönlerine Göre Irkların Sınıflandırılması:
- Tek Verim Yönlü Irklar: Bazı ırklar tek bir verim özellikleri yönünden yetiştirilirlerken, sahip oldukları diğer verimleri, düşüklüğü ya da orta düzeyde olması nedeniyle dikkate alınmaz. Ankara keçisinin tiftiği için yetiştirilirken et ve süt üretimi daha geri planda kalması buna örnektir.
- Kombine Verimli Irklar: Bazı ırklar iki ya da daha çok verim özellikleri yönünden yetiştirilirler. Örneğin Rambouillet, Columbia ve Targhee koyun ırkları hem kaliteli yapağıları hem de et verimleri yönüyle yetiştirilirler.
Türkiye’deki Hayvan Irklarının Dağılımı:
Küçükbaş Hayvanların Irk Dağılımı;
Koyun yetiştiriciliğinde, kültür ırklarının saf yetiştirilmesi yerine bunların melezlerinin ya da yerli ırkların yetiştirilmesi daha çok tercih edilir. Türkiye koyun varlığının %5’ini kültür ırkı melezleri oluştururken, %95’ini yerli ırklar oluşturur. Ancak sığır yetiştiriciliğinde yerli ırklardan daha çok kültür ırklarının saf olarak ya da melezleri yetiştirilmektedir.
Büyükbaş Hayvanların Irk Dağılımı;
Türkiye sığır varlığının %24’ünü yerli ırklar, %41’ini yerli ırk-kültür ırkı melezleri ve %35’ini de kültür ırkları oluşturur. Örneğin; Türkiye’de Holstein ırkı daha çok Marmara, Ege ve Akdeniz bölgelerinde yetiştirilirken; İsviçre Esmeri daha çok iç, doğu ve güneydoğu Anadolu bölgelerinde; Jersey ırkı ise daha çok Karadeniz bölgesinde yetiştirilmektedir.