Temel Veteriner Parazitoloji Dersi 5. Ünite Sorularla Öğrenelim
Parazitlerin Ekosistemdeki Yeri
- Özet
- Sorularla Öğrenelim
Ekosistem nedir?
Ekosistem, belirli bir alanda bulunan canlılar ile bunları saran çevrenin karşılıklı ilişkileri ile meydana gelen ve süreklilik gösteren ekolojik sistem olarak tanımlanmaktadır.
Ekoloji nedir?
Canlıların hem kendi aralarındaki hem de çevreleriyle olan ilişkilerini tek tek veya birlikte inceleyen bilim dalıdır.
Habitat nedir?
Habitat, bir canlı türünü ya da canlı birliklerini barındıran ve kendine özgü özellikler gösteren yaşama ortamıdır.
Hipobiyoz nedir?
Parazit, konağı aracılığıyla çevre ile dolaylı bir ilişki içerisindedir. Konaklarında endoparaziter yaşam süren parazitler de benzer şekilde değişik çevre şartlarından etkilenirler. Örneğin sindirim sistemi ve akciğerlerde yaşayan bazı nematodların larvaları kendi gelişmeleri için olumsuz çevre şartlarının olduğu zamanlarda (Örn: çevre sıcaklığının düşmesi, kuraklık gibi) konak içerisindeki gelişimini yavaşlatmakta ve konağı terk etmeyerek gelişmelerine bir süre ara verirler. Bu şekilde larval gelişimin geçici olarak bir noktada durmasına hipobiyoz denir. Bu tip larvalar, dış ortamda uygun koşulların oluşmasıyla ve konağın durumu uygun hale gelince
hipobiyoz dönemi sona erer ve gelişmelerine kaldığı yerden devam ederler.
Parazitlerin tüm karşılıklı etkileşimler arasında en iyi şekilde yaşayabilecekleri ve üreyebilecekleri koşullar nelerdir?
Parazitler tüm karşılıklı etkileşimler arasında en iyi şekilde yaşayabilecekleri ve üreyebilecekleri en uygun koşulları ararlar. Bu koşullardan bazıları iyi ve yeterli beslenme, kolay üreme ile neslinin devamını sağlama, kendisine zararlı olabilecek başta fiziksel ve kimyasal etkiler olmak üzere konağın savunma mekanizmalarından kaçmadır.
Biyoçeşitlilik nedir?
Belirli bir alan, çevre veya tüm dünya üzerindeki canlıların genetik, taksonomik ve ekosistem
çeşitliliğidir.
Parazitlerin ekosistemdeki önemi nedir?
Parazitler, ekosistemin dengede kalmasında çok önemli roller oynayabilirler, zira parazitlerin doğada varoluş düzeninde meydana gelebilecek herhangi bir değişiklik (enfekte ettikleri konak sayısının artması veya azalması gibi) hiç beklenmedik sonuçlar doğurabilir. Örneğin sarkoptik uyuza neden olan ektoparazitler İskandinavya’da kırmızı tilki popülasyonunun azalmasında rol oynarlarken, tilkilerin avladığı küçük memeli hayvanların ise popülasyonlarının dolaylı olarak artmasına sebep olmuşlardır. Bu da bu memelilerden bazılarının sayılarının hızlı bir şekilde artmasına neden olmuş ve böylece yaşadıkları alanda belirli bitki örtülerinin aşırı zarar görmesine ve oradaki doğal yapının bozulmasına yol açmıştır. Parazitlerin direkt kendi etkileriyle oluşan bir doğal yaşam denge bozulması söz konusudur.
Konak vücuduna girdiği andan itibaren paraziter etkenin maruz kaldığı şartlar nelerdir?
Konak vücuduna girdiği andan itibaren paraziter etkenin maruz kaldığı şartlar şu şekilde sıralanabilir:
• Yaşam ortamının değiştiğine dair sinyallerin algılanması ve kendi gelişmesinin devam etmesi için gerekli uyarıcıların iletilmesi,
• Konakta, ilgili parazit türüne spesifik uygun habitatların seçilmesi,
• Parazit metabolizmasının konaktaki şartlara uyumlu hale gelmesi,
• Habitata uyum sağlama,
• Belirli parazitlerin karmaşık biyosönozlarda hayatta kalabilmeleri,
• Aynı konakta farklı habitatlarda yaşayan iki farklı parazitin dolaylı etkileşimi,
• Üreme için diğer cinsiyetten parazitin bulunmasıdır.
Parazitlerin fiziksel çevrelerinde kendilerini etkileyen faktörler nelerdir?
Parazitlerin fiziksel çevrelerinde kendilerini etkileyen değişik faktörler bulunur. Bu faktörler parazitlerin bolluk, yoğunluk, yayılış ve üremelerini etkiler. Bu faktörlerin başlıcaları şunlardır:
1. Sıcaklık
2. Işık (güneş ışınları)
3. Su (nem)
4. Toprak
5. Oksijen
6. Radyoizotoplar ve Radyasyon
Biyoindikatör nedir?
Biyoindikatör: Bazı durumlara karşı duyarlılık göstererek veya cevap oluşturarak o durumlar
hakkında ipucu veren organizmadır.
Parazitlerin, biyoindikatör olarak “etki indikatörü" etkisi nasıl gerçekleşir?
Etki indikatörü: Sucul ortamda yaşayan canlılar (örn: balıklar) ve bu canlıları enfekte eden parazitler çevresel kirlilikten farklı şekilde etkilenirler. Kirlilik; paraziter enfeksiyon şiddetinde ya da konağı enfekte eden parazit türleri çeşitliliğinde azalma veya çoğalmaya neden olabilir. Örneğin konağın savunma sisteminin kirlilikten olumsuz etkilenmesi neticesinde konaktaki parazit sayısı artabilir. Çevre kirliliği konakların yanı sıra dolaylı olarak parazitlerin serbest yaşam evrelerini veya sucul ortamdaki ara konak ile bu ara konaklardaki gelişme evrelerini olumsuz etkileyebilir. Böylece, parazitin gelişmesini tamamlaması için gerekli paraziter formların veya ara konakların yok olmasından dolayı son konaklardaki parazit sayısı kirlilikten
dolayı tam tersine azalabilir.
Parazitlerin, biyoindikatör olarak “birikim indikatörü" etkisi nasıl gerçekleşir?
Birikim indikatörü: Çevre kirliliğinin en önemli kaynaklarından biri de özellikle sucul ortamlarda seviyeleri sürekli artan kurşun, kadmiyum ve cıva gibi ağır metallerdir. Bazı parazitler, ağır metalleri vücutlarında biriktirebilme yetenekleri sayesinde çevre kirliliğini değerlendirmede biyoindikatör olarak kullanılmaktadırlar. Balık parazitlerinin, kirleticiler için
biyoindikatör olarak kullanımı ve parazitlerin vücutlarında ağır metalleri biriktirmesiyle ilgili olarak farklı helmint sınıflarının ağır metal biriktirme kapasiteleri birbirinden farklıdır. Acanthocephala ve cestodlar ağır metalleri oldukça yüksek düzeyde biriktirebilirken nematodlar ise düşük miktarlarda biriktirmektedirler. Dolayısıyla cestodlar ve acanthocephalalar yüksek metal biriktirme kapasitelerinden dolayı metal kirliliklerinin biyoindikatörü olarak kullanılmaktadırlar. Bu parazitler, konaklarından ve bulundukları ortamdan daha fazla ağır metal biriktirebilirler. Örneğin, acanthocephalalar kurşunu kendi vücutlarında, parazit olarak yaşadıkları balıklardan 2700 kat, balığın bulunduğu sudan ise 11000 kat daha fazla biriktirebilme kapasitesine sahiptirler. Acanthocephalaların bu anormal ağır metal biriktirme özellikleri sudaki düşük yoğunluktaki metallerin bile tespit edilmesine imkan sağlamaktadır.
Biyosönoz ve biyotop ne demektir?
Ekosistemin canlı varlıklardan oluşan kısmına biyosönoz denmektedir. Biyosönozun doğal yaşam alanı da biyotop olarak tanımlanır.
Popülasyon ve komünite nasıl tanımlanır?
Popülasyon, belli bir bölgede yaşayan bir türün bireylerdir. Komünite ise, aynı alanda yaşayan ve birbirleriyle etkileşim içerisinde olan türlerin oluşturduğu grup olarak tanımlanır. Komüniteyi oluşturan bireyleri tanıyabilmek için, o canlıların adını, morfolojik özelliklerini, gelişme ve üremelerine ait bilgilerin yanı sıra o canlıların yaşadıkları ortamı, yani çevrelerini ve çevreyle olan ilişkilerini de bilmek oldukça önemlidir.
Ekosistemde meydana gelebilecek değişikliklerin nedenleri nelerdir?
Bizzat insanlar tarafından veya başka sebeplerle örneğin ormanların yok edilmesi, yeni tarım alanlarının oluşturulması, şehirlerin sınırlarının genişlemesi, geniş otoyolların yapılması ve benzeri sebeplerle ekosistem düzeninde meydana gelebilecek değişiklikler çok önemlidir. Ekosistemde ciddi değişikliklere yol açan diğer bir önemli faktör de küresel ısınmadır.
Neozoa nedir?
Doğal bariyerlerin yukarıda bahsedilen değişik sebeplerle ortadan kaldırılmasıyla birçok konak ve parazit türü yeni alanlara geçiş yapabilir. Bu tip yeni yaşam alanlarına geçiş yapan yabancı organizmalara Neozoa denmektedir.
Sıcaklık faktörü parazitleri nasıl etkiler?
Canlı organizmalar ısıdan direkt olarak etkilenirler. Parazitler de birçok canlı gibi yaşamlarını belli sıcaklık derecelerinde sürdürebilirler. Örneğin sivrisineklerin gelişebilmeleri için en uygun sıcaklık aralığı 25-27°C’dir. Sivrisinek popülasyonlarında, 10°C’nin altında ve 40°C’nin üzerinde çok yüksek oranda ölümler görülür. Değişik parazitlerin yumurta, larva ve kist şekilleri sıcaklık değişimlerine tolerans gösterirler. Bu paraziter formlar bu sayede belli derecelerdeki yüksek ve düşük sıcaklıklara dayanabilmektedirler. Ancak genelde metabolik faaliyetleri bu esnada yavaşlamaktadır. Parazitlerin birçoğu yüksek sıcaklık derecelerinde (60-100°C) birkaç dakika içinde canlılıklarını kaybederken, düşük sıcaklıklara ise genelde daha fazla dayanıklılık göstermektedirler (Örn: Echinococcus multilocularis adlı cestodun yumurtaları 60 °C ve yukarı derecelerde 5 dk içersinde, -80 °C de ise ancak 48 saatte canlılıklarını yitirmektedirler).
Işık faktörü parazitleri nasıl etkiler?
Işık, birçok canlı için enerji kaynağı olmakla beraber, parazitlerin enerji kaynakları genelde konakları olduğundan, güneş ışınlarının ısıtma ve enerji özelliklerinden yararlanamazlar. Ancak ışık dış ortamda gelişme dönemi olan parazitler için önem taşımaktadır. Zira bazı paraziter formların dış ortamda gelişmelerini devam ettirmelerinde ışığın çok önemli rolü bulunmaktadır. Örneğin geviş getiren hayvanların önemli bir paraziti olan Fasciola hepatica (yaprak kelebeği)’nın enfekte hayvan dışkısıyla dış ortama çıkan yumurtaları içinde gelişen larva formları (miracidium) yumurtayı terk etmek için ışığa ihtiyaç duyarlar. Miracidiumlar karanlık ortamda yumurtayı terk etmez ve ışık parazitin gelişiminde hayati rol oynar. Diğer taraftan bazı parazitlerin larva formları ise tam tersine negatif fototropizm gösterirler ve ışıktan kaçarlar (Örn: pire larvalarının evlerde halı yünleri arasına veya zeminde çatlaklara girmesi gibi). Bununla birlikte güneş ışınlarında bulunan ultraviyole ışınları parazitlerin gelişme şekillerine (Örn: larva, yumurta, kist) zarar verebilir. Bazı parazitlerde yumurtalar kalın kabuklu bazılarında ise enfektif larvaları bir kılıf içerisinde olmakta ve bu özellikler de paraziter formlara güneş ışınlarının öldürücü etkilerine uzun zaman karşı koyabilme avantajı sağlamaktadır.
Su faktörünün parazitler için önemi nedir?
Su, parazitler dahil tüm canlılar için en önemli unsurlardan biridir. Kendi bünyelerinde önemli oranlarda su olduğu gibi bazı parazitlerin gelişmelerinde olmazsa olmazlardandır. Örneğin geviş getiren hayvanların bir karaciğer trematodu olan Fasciola hepatica’nın gelişmesinde dış ortamda bulunan safhaları hem kendileri hem de ara konakları olan sümüklüler için nemli ortam, yaşamlarını devam ettirmelerinde en önemli şartlardan biridir. Yine nemle ilgili olarak; erişkin sivrisineklerin nemi az olan kurak havalarda yaşam süreleri kısalır veya çabuk ölürler. Zaten sivrisinek larvalarının kendileri direkt olarak suda gelişmelerine devam ederler. Kuraklık
birçok canlı organizma için olduğu gibi, parazitler için de en hassas ve fazla dayanıklı olmadıkları faktörlerden biridir.
Parazitler açısından ekosistem içerisindeki ana faktörler nelerdir?
Parazitler açısından ekosistem içerisindeki ana faktörler parazitin kendisi, ara konak(lar), vektör(ler) ve konak canlılardır.