Turistik Alanlarda Mekan Tasarımı Dersi 6. Ünite Özet
Turizm İşlevli Tarihi Mekanlar
- Özet
Tarihi Mekan Kavramı
Tarihi mekân, geçmiş dönemlerde yaşamış insanlardan günümüze kalan yapılara ve alanlara verilen isimdir. Bu yer veya alanlarda geçmişte yaşamış olan insan topluluklarının kalıntıları bulunur. Bir mekânın tarihi mekân olarak adlandırılabilmesi için, öncelikle eski olması ve sanatsal özellikler taşıyor olması gerekmektedir. Tarihi mekân kavramı, kültürel varlık olarak da ifade edilmektedir.
Tarihi mekân kavramı, kültürel varlık olarak da ifade edilmektedir. Kültürel varlık kavramı; değişik uygarlıkların sanat anlayışı, bilim ve teknik düzeyi, sosyal yaşamı hakkında somut veriler sağlayan ve korunmalarında kamu yararı görülen eşya ve yapıtları kapsamaktadır.
Tarihi değer, estetik değeri de içermekte ve kültürel bir ortamın pek çok özelliğini de yansıtmaktadır. Herhangi bir döneme ait olan bir yapıya ait kalıntı, estetik boyuta sahip olmasa bile bir tarih belgesidir. Çünkü geçmişte yaşamış bir insana ait etkinliği yansıtmaktadır ve belge olma özelliği bu tanıklıktan kaynaklanmaktadır.
UNESCO kelimesi, İngilizce United Nations Educational, Scientific and Cultural Organization kelimelerinin baş har eri alınarak oluşturulmuştur. Dilimizde “Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Kurumu” biçiminde karşılanmıştır. UNESCO Birleşmiş Milletler’in bir özel kurumu olarak, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra, 1946 yılında kurulmuştur. Bu Kurumun Yasası 1945 yılı Kasım ayında Londra’da 44 ülkenin temsilcilerinin katıldıkları bir toplantıda kabul edilmiştir. Türkiye, bu Yasayı imzalayan ilk yirmi devlet arasında onuncudur.
Dünya Miras listesinde varlıklar üç biçimde yer almaktadır: Bunlar; Büyük tarihi değeri olan kültürel varlıklar, Dünya tarihini yansıtan doğal varlıklar ve söz konusu iki varlığın karışımı olan varlıklardır. Özellikle, Dünya Kültürel Mirası daha spesifik olarak üç biçimde incelenmektedir. Bunlar; arkeolojik anıtlar ve insan eliyle yapılmış olan heykel, resim gibi çalışmalar; mimari yapılar ki burada biz bunları “tarihi mekânlar” olarak isimlendiriyoruz ve hem doğa hem de insan çalışmalarının karışımından oluşan eserlerdir.
Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu’nun 660 sayılı ilke kararı, korunması gerekli tekil yapıları yani tarihi mekânları iki ana grupta ele almıştır. Buna göre ilk grupta “kendi başlarına tarihi ve estetik bir değer taşıyan yapılar”, ikinci grupta ise “kentlerin tarihi kimliğini oluşturan kentsel sitlerin öğeleri” olarak tanımlanan yapılar yer almaktadır. Koruma açısından bu ayırım birinci grup için “anıtsal yapılar”, ikinci grup için “çevresel değerli yapılar” olarak yapılmaktadır.
Anıt kavramı, “Avrupa Mimari Mirasının Korunması Sözleşmesi’nde yer almaktadır. Anıtlar; “Tarihsel, arkeolojik, sanatsal, bilimsel, sosyal ve teknik bakımdan önemleri nedeniyle dikkate değer binalar ile diğer yapılar ve bunların müştemilatı (eklenti) ile tamamlayıcı kısımları” olarak tanımlanmaktadır.
Çevresel değerli mekânlar, kent ve çevre kimliğine katkıda bulunan, kültür varlığı niteliğindeki yöresel yaşam biçimini yansıtan yapılardır.
Çağdaş kentleşme sorunları, bakımsızlık, malzemenin yıpranması, doğal afetler, yeni yapılanma baskıları sonucu tarihi mekânların sayısı giderek azalmaktadır. Bu nedenle, uygulamada öncelikle korunması gerekli ve vazgeçilmez anıtların seçimine yardımcı olabilecek ölçütlere gereksinim duyulmaktadır.
Tarihi Mekanlar ve Turizm
Tarihi mekânların turizm sektörü açısından kullanımı, alternatif bir turizm çeşidi olan “Kültür Turizmi” bağlamında olmaktadır. Kültür turizmi; tarihi mekânlar, sanat çalışmaları gibi geçmişten miras kalan varlıkların oluşturduğu turizm çeşidi ve bir kültürel miras alanının özelliklerinden çok turistlerin motivasyonları ve algılamalarına dayalı turizm olarak da tanımlanmaktadır.
Kültür turizmini, “bir bölgede yasayan bir insan grubuna özgü somut ve soyut özelliklerinin, ziyaretçinin ilgi ve amacına göre gerçek ortamında deneyimlenmesi için yapılan seyahat” olarak tanımlanabilir.
Kültürel varlık kavramı içine pek çok konu girebilmektedir. Bunlar bir anlamda da bir ülkenin kültürel sermayesidir. Özellikle son yıllarda, çeşitli turistik yöreler, bol olan kültürel varlıkları ile pazarlanmaya başlamıştır. Bu kültürel kaynaklar ise, tarih öncesi ve tarihi yerler, etnik yöreler, ticari merkezler, müzeler, sanat galerileri, tarihi mekânlar vb.dir.
Turizmin tarihi mekânlar üzerinde olumlu ve olumsuz etkilere sahip olduğunu söyleyebiliriz. Bu konu ilk kez, WTO (Dünya Turizm Örgütü), turizmin çevre ve kültürel miras üzerindeki olumsuz etkilerini en aza indirgemek amacıyla “Küresel Turizm Etiği İlkeleri”nin belirlenmesi çağrısında bulunmuş ve bu taslak metnin özel sektör, sivil toplum kuruluşları, işçi örgütleri vb. tüm ilgili aktörlere sunularak görüşlerinin alınmasını sağlamıştır.
Turizmin kültürel varlıklar üzerindeki olumlu etkilerinden en önemlisi, yerel halkın yaşam seviyesini yükseltmesi gibi ekonomik etkileridir ve ekonomik gelişme, sosyo- kültürel gelişmeyi de beraberinde getirmektedir. Yerel halkın toplum bilincinin yükselmesi, korumaya yönelik yatırımların artmasını; elde edilen ekonomik kazanç, kültürel mirasın korunması için gerekli finansal desteğin sağlanması için gereklidir.
Turizmin olumsuz etkilerinden biri de vandallıktır. Turistlerin ya da yerel halkın tarihi mekânlara bilerek ve isteyerek verecekleri zararlar tarihi yapıların, eserlerin, mekânların bozulmasında, yok olmasında büyük role sahiptir. Bu nedenle kültürel varlıkların korunması çok önemlidir.
Kültürel turizm temel olarak korumaya olanak sağlamakta ancak iyi yönetilemediği takdirde kültür varlıklarının yıpranmasına, bozulmasına, değer kaybetmesine de yol açabilmektedir. Diğer bir deyişle, kültürel turizmde önemli olan bir diğer nokta da diğer turizm türlerinde olduğu gibi arz-talep arasındaki dengenin sağlanmasıdır.
Tarihi Mekanların Turizm Açısından Sürdürülebilirliği
Turizmin sürdürülebilirliği için doğal, kültürel kaynakların ve tarihi mekânların korunması, geliştirilmesi gerekirken; kültürel, doğal değerlerin ve tarihsel mekânların geliştirilmesi için de turizm önemli bir araçtır. Tarihsel kentler üzerine kentsel koruma politikaları ve planlama arayışlarının gündemi, “sürdürülebilir kentsel koruma” kavramı üzerine odaklanmaktadır.
“Sürdürülebilir kentsel koruma”; kültürel miras değerlerini gerek kültürel süreklilik ve sosyal çeşitliliğin korunması- yaşatılması gerekse ekonomik gelişme-canlanma sağlanması açısından stratejik mekânsal planlama yaklaşımı temelinde ele alan geniş kapsamlı ve bütünleşik koruma yaklaşımını ifade etmektedir.
Tarihi Mekanların Turizm Sektörüne Kazandırılması
Dünya kültür mirasının çok önemli bir bölümüne sahip olan ülkemizde, büyük bir potansiyele sahip olduğu halde hızlı bir yok olma sürecine giren ve gerektiği gibi değerlendirilemeyen kültür mirasının ve tarihi mekânların, koruma-kullanma-yaşatma ilkeleri doğrultusunda turistik ürüne dönüştürülmesi ve kültürel turizm aracılığıyla değerlendirilmesi gerekmektedir.
Sanatsal değeri olan bir tarihi mekanın, bir kültür ve tarih belgesi olarak bütün özgün nitelikleriyle ömrünün uzatılmasını sağlayan teknik ve mimari müdahalelerin tümü restorasyon olarak adlandırılmaktadır.
Rölöve, bir yapının bütün boyutlarını ölçerek plan, kesit ve görünüşünü yeniden çıkarma anlamına gelen mimari bir terimdir.
Dünya Miras Listesi; küresel anlamda değer taşıyan kültürel varlıkların korunması, tanınması ve tespit edilmesini amaçlayan uluslararası bir anlaşmadan ortaya çıkmasına rağmen, Dünya Mirası olarak kabul edilen yerler ve mekânlar, artan bir şekilde ulusal turizm pazarlama kampanyaları için bir araç olarak kullanılmaktadır.
Tarihi Mekanlar İçin Turizm İşlevli Fonksiyonlar
Turizm, yerel kalkınma için önemli araç olan mevcut kültürel miras kaynaklarının ortaya çıkarılması, restore edilmesi ve geliştirilmesine olanak sağlamaktadır.
Ören yerleri ve sadece sağlamlaştırılan Ortaçağ yapıları, dini mekânlar, mezar yapıları ve çeşme, anıtsal yapı gibi örnekler dışında, çağdaş restorasyonun temel konusu olan konutlar, eski sanayi yapıları, kışlalar, saraylar, medreseler, manastırlar, kaleler, tersaneler, hamamlar, depolar gibi mekânların tümü yeni bir işlev kazandırılarak restore edilir.
Turizm Sektörüne Kazandırılan Tarihi Mekanlara Dünya ve Türkiye’den Örnekler
Dünyada ve Türkiye’de pek çok tarihi mekân restore edilerek, dönüştürülerek, korunarak günümüze kadar varlığını devam ettirmiş ve turizm sektörüne kazandırılmıştır. Bugün bu eserler bulundukları destinasyona kattıkları değerin yanında, çektikleri turist ile de ekonomik katkıda bulunmaktadır. Turizm sektörüne kazandırılan tarihi mekânlara Türkiye’den örnekler;
- Havuzlu Asmazlar Konağı, Safranbolu
- Four Seasons Oteli, Sultanahmet
- Yeşil Konak, Sultanahmet
- Rüstem Paşa Kervansarayı, Edirne
- Öküz Mehmet Paşa Hanı, Kuşadası
- Bodrum Kalesi, Bodrum
- Çeşme Kalesi
Turizm sektörüne kazandırılan tarihi mekanlara dünyadan örnekler;
- Louvre Sarayı, Paris
- Wellington Museum, Waterloo
- The Taj Mahal, Hindistan