Restorasyon ve Koruma İlkeleri Dersi 4. Ünite Sorularla Öğrenelim
Anıtlarda Bozulmaya Neden Olan Etkenler
- Özet
- Sorularla Öğrenelim
Anıtların bozulmasında karmaşık ilişkili iç etkenler nelerdir?
Yapının yeri ve konumu, zemin özellikleri, zaman içinde değişen çevresel koşullarda ilk tasarımın olumsuz etkileneceği durumlar, sonraki müdahalelerin ve değişen çevre koşullarının bina bünyesinde oluşturduğu hassasiyet ve yıpranma yapının bozulmasına sebep olan iç etkenler olarak belirlenmektedir.
İlk tasarımda var olmayan çevresel koşullar nelerdir?
Anıtların inşa edildikleri dönemde var olmayan trafik, titreşim gibi çevresel koşullar günümüzde teknolojiye bağlı olarak değişmekte ve yapıları olumsuz etkilemektedir. Sürekli titreşim yaratan ağır trafik etkisine maruz kalan bir anıtın yığma kargir taşıyıcı sisteminin zaman içinde olumsuz etkileneceği uzmanların tespitidir. Anıt çevresindeki derin kazılar nedeniyle yeraltı suyunun yer değiştirmesi ya da yapılardaki geleneksel ısıtma ve havalandırma sistemlerinin değişmesi gibi farklılaşan yaşam ve çevre koşullarının oluşturduğu fiziki ortamlar da anıtları malzeme ve yapı elemanı ölçeğinde etkilemektedir.
Malzeme niteliğine bağlı olarak anıtların günümüze kadar bozulmadan kalması hangi nedenlere bağlıdır?
Jeolojik oluşumunu tamamlamış,
homojen yapılı ve dayanıklı taşların kullanıldığı anıtların günümüze değin bozulmadan kalabildiği mevcut örneklerle sabittir. Geleneksel mimarinin kerpiç,
taş, tuğla ve ahşap malzemesinin iyi nitelikli olmadığı durumlarda, malzemede
görülen bozulma tüm yapı bileşenlerini etkilemektedir.
Sivil mimarlık örneklerinde çok kullanılan malzemelerden ahşap kullanımında hangi ağaçlar daha dayanıklı ve uzun ömürlüdür?
Kullanılan ağaç cinsi ve niteliği bozulmada önemli rol oynar. Meşe, kestane, sert akçaağaç, dişbudak gibi sert ağaçlar yumuşak ağaçlara göre daha dayanıklı ve uzun ömürlüdür. Bu cins ağaçların kullanıldıkları yapıların da daha dayanıklı ve uzun ömürlü olacağı açıktır.
Taş ve kerpiç malzemesi hangi durumlarda yapının ömrünü kısaltır?
Kerpiç malzeme doğru üretilip iyi kurutulmadığı ve yapıda doğru tasarımda ve detayda kullanılmadığı, sürekli bakımının yapılmadığı durumlarda malzeme bozulması kaçınılmazdır. Taş malzemenin tabakalı, damarlı, poroz cinsinin kullanıldığı yapılar ya da taşın suyuna göre doğru kullanılmaması malzemenin ve dolayısı ile yapının ömrünü kısaltmaktadır.
Yapıların zarar görmesine neden olan doğal afetler nelerdir?
Öngörülemeyen volkanik patlamalar, gaz püskürmeleri, deprem, toprak kayması,
fırtına, yıldırım, hortum, kasırga, tayfun, sel, su baskını, tsunami, gelgit hareketleri, çığ ve beklenmeyen don gibi doğa olayları korunması gerekli çevrelere ve anıtlara zarar vererek hasar görmelerine sebep olmaktadır.
Doğanın yıpratıcı etkisi sonucunda anıtlarda malzeme ya da mimari elemanlarda nasıl hasarlar oluşur?
Değişen iklim koşullarında ısı ve nem dengesinin değişmesi, uzun süreli yağışlara ve don etkisine maruz kalmak, anıtların malzemelerinde ve taşıyıcı sistem elemanlarında kayıplara sebep olacaktır. Bu etkilenmede, malzemenin fiziksel ve mekanik dayanıklılığının azlığı, uygulama hataları ve kötü işçiliğin yanı sıra binalara düzenli bakım yapılmaması da sorunu arttırıcı etkenlerdir.
Anıtların iklimsel nedenler sonucu bozulması nasıl gerçekleşir?
Mevsimsel ısı değişiklikleri, günlük ısı değişiklikleri, kızıl ötesi ışınlar, yıllık yağış
miktarı, yeraltı suları ve zemindeki nem, buzlanma ve don anıtların bozulmasına
sebep olan doğal etkenlerdendir.
Isı değişimi anıtların iç mekanlarına nasıl zarar vermektedir?
Isı değişimi, anıtların iç mekânlarının iklimsel koşullarında da etkili olmaktadır. Doğrudan gün ışığına maruz kalma, pencereden giren ısı ve aydınlatma
araçlarının yaydığı ısı ile mekânların ısıtılması sonucunda iç mekândaki havanın
bağıl nem oranı değişmekte, bu durum özellikle ahşap gibi organik malzemeler
üzerinde kuruma, çatlama gibi olumsuz etkilerle yıpratıcı olmakta, yumuşak taş
gibi inorganik malzemede ise ufalanmaya sebep olmaktadır.
Nem etkisi anıtlarda bozulmaya nasıl etki eder?
Anıtlarda bozulmaya sebep olan nem ve ısı değişiklikleri çoğu kez dış etkenlerle bağlantılıdır. Havadaki nem, yağışlardan, göl, nehir ve denizlerden, ıslak zeminden, duvar yüzeylerinden, kapilarite/kılcallık ile duvarlardan yükselen sudan, yağmur oluğu ve su borularından, yapıdaki su tesisatından, bina içindeki insanların terleme ve nefesinden, temizlik sırasındaki su kullanımından ve soğuk yüzeylerdeki yoğuşmadan kaynaklanabilir.
Bitkisel ve canlı organizmalar anıtların bozulmasına nasıl etki eder?
Ağaçlar ve bitkiler, hayvanlar, kuşlar, böcekler ile mantarlar, küfler ve likenler
anıtların bozulmasına sebep olan biyolojik ve mikrobiyolojik etkenlerdir. Sarmaşık, ağaç kökleri ve çalılar yağmur ya da su giderlerinin kırılmasına,
tahrip olmasına sebep olabilir. Likenler ve yosunlar taş yüzeylerde oluşurlar, salgıladıkları asitlerle ya da yeşil, kırmızı, kahverengi tozlanma ile tuğla ve taş yüzeylerinde etkili olup, giderek taş bünyesinde tahripkar olurlar.
Hangi terk nedenleri sonucunda anıtlar giderek yok olmaya mahkum olur?
Bir yerleşmenin ya da anıtın terk edilmesi sosyo-politik ve ekonomik nedenlerle
olabileceği gibi, baraj yapımı ve benzeri zorunlu nedenlerle de olabilir. Sebebine
bağlı olmaksızın içinde yaşanmayan yerleşme ya da kullanılmayan anıt giderek
yok olmaya mahkumdur.
İnsanların anıtlara zarar verme nedenleri nelerdir?
İnsanların anıtlara zarar verme nedenleri terk, yangınlar, savaşlar, vandalizm, bayındırlık etkinlikleri, turizm, hava kirliliği ve trafik şeklinde sıralanabilir.
Yetersiz havalandırma mekanlarda ne gibi sorunlara yol açmaktadır?
Yetersiz havalandırma, yüksek sıcaklık ve nemle birleştiğinde mikroorganizmaların gelişmesini teşvik eder. Mekânlarda durgun havanın olduğu bölümlerde biyolojik bozulmalar daha fazladır. Güneş ışığına gerek duymayan mantarlar binaların ya da mekânların gölgede kalan bölümlerinde oluşarak bu yüzeylerde griyeşil, siyah ve kahverengi lekeler oluştururlar.
Hangi bitkisel ve canlı organizmalar anıtların bozulmasına neden olmaktadır?
Ağaçlar ve bitkiler, hayvanlar, kuşlar, böcekler ile mantarlar, küfler ve likenler
anıtların bozulmasına sebep olan biyolojik ve mikrobiyolojik etkenlerdir.
İlk tasarım, malzeme ve yapım tekniği hataları neden gerçekleşmektedir?
Anıtların ilk tasarım koşulları ve zaman içinde geçirdikleri değişikliklerin içeriği konusunda ne yazık ki, yeterli arşiv araştırması ve bilgi bulunmamaktadır.
Anıtlar günümüzdeki durumları ve sınırlı verilerle değerlendirildiklerinde, karşılaşılan sorunlar “ilk tasarım, malzeme ve yapım tekniği hataları”na bağlanabilmektedir. Bu nedenle, özellikle taşıyıcı sisteme ilişkin kararların verilmesi sürecinde geleneksel yapım sistemlerinin ve o dönemde ustalarca alınmış önlemlerin henüz tam olarak bilinemediği gerçeğinin göz önünde bulundurularak değerlendirme yapılması önem kazanmaktadır.
Hangi nedenler yapıların yeri ve konumundan dolayı korunması güçleştirir ve yapıları olumsuz etkiler?
Anıtın bulunduğu yerin coğrafyasına bağlı özellikler onun korunması ya da bozulması konusunda etkilidir. Anıtın bir deniz ya da göl kıyısı, dere yatağı ya da
yamacı gibi su kaynağına yakın ya da su baskınlarına maruz kalabileceği bir konumda bulunması korunmasını güçleştirir. Yamaç sularına maruz kalan ya da su
birikimine sebep olacak kot farkları bulunan yerlerdeki anıtların su ve nem etkisi
ile bozulma riskleri yüksektir. Edirne’de Meriç, Amasya’da Yeşilırmak nehirlerinin
taşması sırasında korunması gerekli çok sayıda anıt sular altında kalmıştır. Ayrıca, yeraltı sularının sürekli alçalıp yükselmesi ile zemin toprağının sürüklenmesi
ve dolayısıyla zeminde boşalmalara sebep olması da anıtı etkileyen olumsuz bir
durum olarak önemlidir.
Trafiğin anıtlar üzerindeki olumsuz etkiler nelerdir?
Yoğun trafik, hava kirliliği ve titreşimle birlikte anıtlar üzerinde olumsuz etki yaparak onların malzeme ve taşıyıcı sistemlerinde giderilmesi güç zararlara sebep
olabilir. Kargir yığma yapılarda titreşim kaynaklı etkiler genellikle geri dönülemez, onarılamaz hasarlar yapar.
Turizm anıtların korunmasında ne gibi tehdit unsuru oluşturmaktadır?
Koyların, kıyı alanlarının, dağlık alanların, kanyon, vadi, yamaç, yayla, şelale gibi özel oluşumlu doğal alanların turizm amaçlı kullanımında, doğal ve fiziki çevre bütünlüğünün ve sürekliliğinin bozulmadan gerçekleştirilebileceği yaklaşım öncelikli olmalıdır. Ayrıca ziyaretçilerin bıraktıkları ambalaj kutuları, cam ve plastik şişe, poşet, metal kutu ve kapaklar gibi atıklar da korunması gerekli çevrelerde görsel ve çevresel kirlilik oluşturmaktadır
Hava kirliliği yapılara nasıl zarar vermektedir?
Yapı malzemelerinin hava kirliliğine karşı dayanımları ve etkilenmeleri farklı
olabilir. Bazı taş cinslerinin diğerlerine göre daha dayanıklı olmasına karşın kireç
taşı, mermer ya da bazı cins kumtaşlarının yüzeyleri bu çevresel oluşumlardan
daha fazla etkilenirler. Hava kirliliği ve yağmur suyu birlikte tepkimeye girip kireçtaşı ve kalkerin çözülmesine sebep olarak zayıflayan taş bünyesinde aşındırıcı etki yapar. Ayrıca, havadaki sülfür, kükürtdioksit, karbonmonoksit ve nitrojendioksit de hava kirliliğinin olduğu yerlerde malzemeler üzerinde olumsuz etki yapmaktadır.