Stratejik Yönetim 2 Dersi 8. Ünite Özet
Strateji, Sosyal Sorumluluk Ve İşletme Etiği
- Özet
- Sorularla Öğrenelim
Giriş
İşletme ile sosyal çıkarlar arasındaki gerilimler, işletme literatüründe işletme sosyal sorumluluğu başlığı altında ele alınan önemli bir konudur. Buradaki önemli nokta, işletmeler ekonomik zorunlulukları yanında sosyal sorumluluklarını genişletebilirler mi? Eğer bunu yapabiliyorlarsa bu sorumluluklar işletme stratejilerinde nasıl doğrulanabilir ve gerçekleştirilebilir?
Bu ünitede ilk olarak sosyal sorumluluk ve stratejik yönetim daha sonra da işletme etiği ve stratejik yönetim konular detaylı bir biçimde ele alınacaktır.
İşletmelerde Sosyal Sorumluluk ve Sınırlılıkları
Sosyal sorumluluk kavramı, işletmenin kararlarında dış çevreyi dikkate almasıdır. Bir başka anlatımla, sosyal sorumluluk, işletmenin ekonomik ve hukuki şartlara, işletme içi ve dışı grupların beklentilerine ve etiğe uygun çalışma stratejisi gütmesini ifade etmektedir.
İşletmelerin sosyal sorumluluk alanları sosyal değerler ve iş ahlakı, çevrenin korunması, tüketicinin korunması, iş hayatının niteliğinin geliştirilmesi, uzun soluklu, sosyal fayda temelli yatırımlar ve kültürel sanatsal projelere katkılar olarak isimlendirilebilir.
İşletme sosyal sorumluluğu, işletmenin faaliyetlerinden etkilenen bireylere, topluluklara ve çevreye hesap verme gerekliliğidir. Sosyal sorumluluk, işletmelerin kâr elde etmekle, bu kârı elde etmek için katlandığı maliyetler arasında denge kurmasını gerektirir.
Bugün toplumun her kesimi, işletmelerden sosyal sorumluluk örnekleri görmek istemektedir ancak, bu faaliyetlerin sınırları vardır. Temel sınırlar;
- Yasalara uygunluk
- Maliyet
- Etkinlik
- Faaliyet alanı ve karmaşıklık
Sosyal Sorumluluk Alanları
İşletmelerin sosyal sorumluluk alanları ve bununla ilgili kurulması gereken programlar aşağıda özetlenmiştir:
- Doğal yaşamı koruma sorumluluğu
- Tüketicilere olan sorumluluk
- Çalışanların refahına yönelik sorumluluk
- Yerel, ülke ve hükûmet kurumlarına yönelik sorumluluk
- İşletmenin faaliyet gösterdiği bölgedeki kamuoyu ya da topluma olan sorumluluk
- Medyaya olan sorumluluk
İşletmelerde Sorumluluk Stratejilerinin Oluşturulması
Bu sorumluluklarla ilgili olmanın bir yolu, stratejik sosyal konuları tahmin etmek için iç prosedürlerin oluşturulmasıdır. Daha sonra işletme sosyal sorumluluğu, düzenli bir işletme fonksiyonu ve sosyal açıdan sorumlu stratejiler geliştirerek kurumsallaştırılabilir.
Stratejik sosyal konuların tahmin edilmesi, Sosyal sorumluluğun her alanında yöneticinin, stratejik sosyal konuların ortaya çıkışını ve yaşam eğrisini tahmin etmeye ihtiyacı vardır. Bu konuyla ilgili birimin görevleri arasında, işletmeyi etkileyebilecek stratejik konuların tespit edilmesi, izlenmesi ve çözümü vardır.
Sosyal sorumluluk için organize etme, Bazı işletmeler, işletme sorumluluk birimleri ya da bir kamuoyu ilişkileri fonksiyonu gibi yeni bir pozisyon yaratarak, sosyal sorumluluklarını bir kısmını belirlemektedirler. Bu birimler zamanının tümünü işletmenin karşılaşacağı tüm sosyal konular üzerinde çalışarak harcayan kıdemli çalışanlara sahiptir.
Sosyal sorumluluk stratejisi, Burada önem taşıyan soru, işletmeler sosyal sorumluluk stratejisini nasıl formüle edebilirler? İşletmeler nasıl ülke stratejilerinin ve rekabet stratejilerinin sosyal ihtiyaçlara cevap verdiğini ve kamuoyu çıkarlarına zarar vermediğinden nasıl emin olabilirler? Bu sorularla ilgili iki temel yaklaşım vardır:
- Her işletme finansal, teknolojik ve pazar kriterlerine göre belirlenen işletme stratejisinin sosyal değerini geliştirmek zorundadır.
- tüm işletme paydaşlarına yönelik spesifik stratejiler geliştirmektir. Böylesi stratejiler basit kârlılık amaçlarından, çok çeşitli paydaşların amaçlarını hedeflemeye kadar uzanır.
Sosyal sorumlulukla ilgili yasal düzenlemeler, Son yirmi yıldan beri, çeşitli düzenlemeler, yönetmelikler ve tüzükler incelendiğinde, işletmelerin minimum seviyede sosyal sorumluluklarını karşıladıkları görülmüştür. Devletin çeşitli kurumları, belediyeler ve bunların sosyal sorumluluk alanlarıyla ilgili düzenlemelerinin yapıldığı kurumlar uluslararası bir bakışa sahip olmalıdır. Gelişmiş ülkelerde ve özellikle ABD’de kamuoyu sağlığı ve çevre korumayla ilgili yerel, eyalet ve ülke genelinde yüzlerce yasa mevcuttur.
Strateji oluşturma süreci ve davranışlar, Etik ve sosyal sorumlulukla ilgili konuların yanında, davranışsal, sosyal ve politik konularla ilgili karar alma süreçleri de strateji oluşumunu çok yakından etkiler. Yöneticiler, departmanlar, bölümler ve çok sayıdaki iç çevre unsurlarının birbiriyle olan sosyal etkileşimi, stratejinin içeriğini şekillendirir.
Davranışsal, sosyal ve politik faktörler, strateji oluşturma sürecini etkiler. Stratejik karar alma sürecinin bir konusudur. Stratejik karar alma süreci üç aşamadan oluşur.
- Sorunları tanımlama.
- Çözüm geliştirme
- Karar alma ve uygulama
Paydaşların beklentilerine cevap verme stratejileri, İşletmeler paydaşlarının beklentilerine çeşitli yollarla cevap verir. Bazı işletmeler, toplumun diğer aktörlerinin baskılarını ya da beklentilerini göz ardı ederek, planlarını uygular. Bazı işletmeler güçlü baskılar söz konusu olduğunda kendini değişime de zorunlu hisseder. Diğerleri ise işletmeye gelecekte avantaj sağlayacak, toplumun etkilerini göz önüne alır. İşletmenin amaçlarını değişen kamuoyunun ihtiyaç, amaç ve beklentilerine göre bir birleşimin yolunu bulmaya çalışan işletmeler de vardır. Bu yaklaşımlar aşağıdaki şekilde adlandırılabilir;
- Aktif olmayan strateji
- Tepkisel strateji
- Proaktif strateji
- Etkileşimli strateji
Kamuoyu ilişkileri fonksiyonu, Bir paydaş olarak kamuoyunun işletmeler üzerindeki baskısı ve beklentileri pek çok işletmeyi, kamuoyu ilişkileri üzerinde çalışmak üzere profesyonel çalışanların görev aldığı departmanlar oluşturmaya itmiştir. ABD’deki işletmelerde böylesi departmanların ilk olarak görüldüğü söylenebilir. Ancak bu eğilim global bir olay hâline gelmiş, Avustralya ve Avrupa işletmeleri de böylesi fonksiyonları işletmelerinde yapılandırmışlardır.
Pek çok işletme bir kamuoyu ilişkileri fonksiyonu geliştirerek, işletme karar alma sistemini üç ana yolla uyumlaşmasını sağlamaktadır.
- Kamuoyu ilişkileri, üst yönetim için gereken politik ve sosyal bilginin tahminini yapar ve çevre analizi yapar.
- Kamuoyu ilişkileri, işletmedeki diğer yönetim gruplarıyla ilgili önemli bilgileri elde etmekten sorumludur. Belli raporlar üst yönetim için hazırlanabilir, üst yönetici farklı ürün bölümlerinin stratejik planlamacısı ve faaliyet yöneticisidir.
- Kamuoyu ilişkileri, iç paydaşlar için, önemli hedefler için hareket planlarının geliştirilmesinden ve yönetiminden sorumludur.
İşletme Etiği Kavramı ve İşletmelerde Etik Stratejilerinin Geliştirilmesi
Bir yönetim disiplini olarak gelişmekte olan işletme etiği, ortaya çıkışını ve gelişimini 1960'lardaki sosyal sorumluluk hareketine borçludur. Bu hareket, işletmelerin gerek dünyanın ekonomik kaynaklarını kullanmaları gerekse işletme liderlerinin ve yöneticilerinin aldıkları kararlarla işletmede çalışanların ve toplumun refahını ve toplum ahlakını etkiledikleri anlayışına dayalıdır.
Etik, birey ve grupların davranışlarını düzenleyen ilkeler veya standartlar topluluğudur. Başka bir tanıma göre etik, neyin doğru neyin yanlış olduğunu öğrenmeyi ve doğru olanı yapmayı içerir. İşletme etiği, genel olarak işletmelerde neyin doğru neyin yanlış olduğunu bilmek ve doğru olanı yapmaktır.
Etik stratejisi oluşturma; politika aşaması, öğrenme aşaması ve organizasyonel kararlılık olmak üzere üç aşamadan oluşur.
İşletmenin makro çevresi , Etik stratejinin oluşturulabilmesi için çevreyle ilgili bilgiyi sağlayacak bir iskelete ihtiyacı vardır. Yöneticiler, ekonomiyi ve çeşitli sektörlerdeki değişimi anlamak zorundadır. İşletmeler ve yöneticiler için çevre, dört farklı segmentten oluşmaktadır:
- Sosyal segment: Demografik, yaşam biçimleri ve toplumun sosyal değerlerinden meydana gelir.
- Ekonomik segment: Genel ekonomik faktörler ve genel ekonomik koşullardan meydana gelir.
- Politik segment: Politik ilişkiler, politik ilişkilerdeki değişimler ve politik karar süreçlerinden meydana gelir.
- Teknolojik segment: Teknolojideki gelişimler ve teknolojik gelişimin topluma getirdiği olumsuzluklardan meydana gelir.
Çevre analizi , Etkin etik stratejilerin oluşturulabilmesi için, yöneticiler işletmenin dış çevresini öğrenmek zorundadır. “ Çevre analizi, dış çevredeki sosyal, ekonomik, politik ve teknolojik çevrenin analiz edilmesinde kullanılan bir yönetsel tekniktir”. Bu süre geniş bir şekilde bilginin toplanması, analizi ve süreçleme faaliyetlerinden oluşur ve bir işletme için bir etik strateji oluşturmada önemli bir ilk adımdır.
- Eğilim analizi: Mevcut eğilimlerin gelecekte olası sonuçları ve uygulamalarının anlaşılması ve planlanması çabalarıdır.
- Sonuçların analizi: İşletmenin sahip olduğu ya da olabileceği özel konuların etkilerinin dikkatli bir değerlendirmesini içerir. Pek çok işletme için her yeni bütçede ya da her yeni hükûmette vergi ile ilgili yeni düzenleme ya da yasalar üzerinde durulan ve takip edilen bir konudur.
- Paydaş analizi: İşletmenin dış çevrenin önemli bir unsuru olan organizasyonlar, gruplar ve çalışanlar üzerine odaklanır. İşletme ile ilgili birincil ve ikincil paydaşlarıyla ilgili sorunları anlamaya çalışarak yöneticiler, ne tür taleplerin gelebileceğini aylar öncesinden tahmin edebilir.
Etik stratejilerin uygulanması , İşletmeler bir gecede etik hâle gelemezler. Süreç zaman alıcıdır. Yeni davranışlar geliştirmeli yeni davranışlar öğrenmeli ve yeni politika ve hareket programları oluşturmalıdırlar. İşletme bir kere bir etik stratejiyi uygulamak üzere geliştirdiğinde, sosyal amaçlarını başarmak için özel bir hareket planı izlemek zorundadır. Pek çok engel, etik stratejinin uygulanmasında mutlaka ortaya çıkacaktır.
Etik stratejilerde bir model , Büyük işletmelerin etkin bir şekilde uyguladıkları etik stratejilerinin bir modeli vardır. Etik strateji sürecinin üç aşaması bu modelde tanımlanmaktadır.
- Politika aşaması: İlk aşamada hangi çevre unsurunun beklentilerinin öncelikle karşılanması gerektiği ve işletmenin nasıl hareket etmesi gerektiği konusunda uyanık olmayı gerektirir. Uyanık olma, paydaşların beklentilerindeki değişim ya da sistematik çevre analizinin sonucundan sonra oluşur. Etik stratejiye üst yönetim tarafından dikkatle geliştirilen politikalar rehberlik eder. Bu politikalar, işletmenin diğer beklentilere cevap verecek stratejilerinin şekillenmesinde bir iskelet görevi görür. Örneğin, yeni ürün politikaları, tüketiciler için daha kaliteli sonuçlar verebilir, iş kazaları azaltılabilir ve su kirliliği azaltılabilir.
- Öğrenme aşaması: Öncelikle etik sorun tanımlandıktan ve genel bir politika belirlendikten sonra işletme, bu sorunla nasıl başa çıkabileceğini ve yeni politikayı nasıl uygulamaya geçirebileceğini öğrenmek zorundadır. İki çeşit öğrenmeye gereksinim vardır.
- Özel öğrenme: ‘‘Sosyoteknik” uzman söz konusu olduğunda, örneğin, liselerdeki özel sorunlar, motivasyon, yaşam biçimi gibi sorunlarla ilgilenen rehber öğretmen ya da psikiyatrlar gibi, işletmede çalışanlara ya da yöneticilere tavsiyelerde bulunmak üzere istihdam edilebilir.
- Yönetsel öğrenme: Özellikle etik sorunlarla başa çıkmasının zorunlu olduğu yeni uygulamalarla karşı karşıya olan işletmenin üst yönetiminde de söz konusudur. Teknik bir uzman sorunların çözümündeki ilk adımında yardımcı olabilir ancak işin tamamının üstesinden gelemez. Etik sorunlara cevap verebilmek, tam bir işbirliği ve tüm düzeylerdeki yöneticileri olduğu kadar uzman çalışanların bilgisini gerektirir. Çalışanların katılımı hayatidir.
- Organizasyonel kararlılık aşaması: Son adımda, etik sorunlara cevap verebilmede başarılı olabilmek için, bir işletmenin yeni etik politikasının ‘‘kurumsallaştırılmasına” ihtiyaç vardır. Yeni politikalar bir işletmenin ve ilk iki adımdan öğrenilenler, işletmenin geneli tarafından kabul edilmiş ve günlük faaliyetlerin bir parçası olarak görülmeye başlanmış olmalıdır. Örneğin, yöneticiler üst yönetimin özel izni ya da emri olmaksızın, eğitim sistemine ya da öğrencilerin ihtiyaçlarına cevap vermeye ihtiyaç duyuyorsa etik politikalarının o işletmede kurumsallaştığı söylenebilir. İşletmedeki sistemler ve çalışanlar değişime direnecektir. Bu nedenle bir işletmede etik duyarlılığı geliştirilebilmesi için hem çaba hem de zamana ihtiyaç vardır.
Etik yönetim için organize etme , Stratejik yönetim açısından, bir işletmenin etik politikasını başarısı için etik politikası şu noktaları içermelidir:
- Hareket planları sınırlandırılmış amaçlara odaklanmalıdır. Hiçbir işletme, her etik konusu alanı için bir hareket planı oluşturamaz. Başarı, işletmenin çabalarını belli seçilmiş alanlara yönlendirmeyle gerçekleştirebilir.
- Etik konularla ilgili hareket planları, işletmenin mevcut ve gelecekteki ekonomik faaliyetleriyle ilgili stratejik alanlar üzerine odaklanmalıdır.
- Etik konularla ilgili hareket planları, faaliyet gösterilen ülkelere ya da bölgelere değil öncelikle merkeze yönelik olmalıdır.
- İşletme liderleriyle ve ziyade birer birey olarak tüm çalışanların hareketleri üzerinde durulmalıdır.
Bir etik stratejiyi uygulamaya koymak , Paydaşlarının ve sosyal çevresinin beklentilerine cevap verebilmede önemli başarı gösteren işletmelerde görülmüştür ki yeni davranışlara olduğu kadar yeni yapılara ve yeni amaçlara ihtiyaç vardır.
Etik Stratejisi ve Örgüt Kültürü İlişkisi
İşletme örgüt kültürü (gelenekleri, müşterileri, değerleri), işletme çalışanlarını ve paydaşlarını etkiler. Örgüt kültürü ile üst yönetimin başarmaya çalıştığı etik strateji arasında önemli ve doğrudan bir ilişki vardır. Ayrıca, örgüt kültürü, organizasyonun yapısı, ödül ve değerlendirme faaliyetleri ve gizli bilgiyi paylaşmadaki istek arasında da doğrudan olmayan ancak açık bir şekilde ortada olan bir bağlantısı vardır. Pratik anlamıyla örgüt kültürü, yöneticilerin işletmenin paydaşlarına ulaşabilmesi için etik vizyonlarını eyleme dönüştürmeleridir.
Organizasyon Yapısı ve Yönetimi
Bir işletme, uygun bir şekilde organize edilmediyse hiçbir stratejiyi başaramaz. Bir işletmenin en önemli organizasyonel unsurları aşağıdaki gibi özetlenebilir.
Yönetim kurulu, İşletme faaliyetleri üst yönetimle başlar. Yönetim kurulu, işletmenin temel politika ve stratejilerinden sorumludur. Pek çok faaliyette, yönetim kurulunun onayı temeldir. Yönetim kurulunun, etik konularla ilgili anlayışını geliştirebilmesi için çevresiyle olan ilişkilerini geliştirmeye ihtiyacı vardır. Yönetim kurulu üyelerinin, sosyal dünyada olanları, benzer şekilde ekonomi dünyasında da neler olduğunu bilmesi gerekir.
İşletme üst yöneticisi, İşletme üst yöneticisi, yönetim kurulunun politikalarıyla bağlantılıdır ve politikaları eyleme dönüştürmek zorundadır. İşletme üst yönetimi genellikle zamanının önemli bir kısmını işletmeyi etkileyen dış ilişkilerde harcar.
Üst yönetim, Yönetim kurulu ve üst yönetici, işletmenin genel etik politikasını oluşturmak için birlikte çalışırlar, işletmenin üst düzey yöneticileri, bu genel politikayı faaliyet planlarına ve programlarına dönüştürmelidir.
Faaliyet birimleri, Değişim en son faaliyet departmanlarını etkiler ve bu etki genellikle büyük olur. Yeni programlarla birlikte geleneksel iş görme yöntemlerinin revize edilme zorunluluğu nedeniyle, değişim daima bazı ek maliyetler getirir, bu da kârların azalmasıyla sonuçlanabilir.
Sonuçta, departmanların bakış açısıyla fayda-maliyet analizi negatif olabilir, bu nedenle yönetim, departmanlara uzun dönemli bir bakış açısı geliştirmeleri konusunda yardımcı olacak kaynağı sağlamak zorundadır.
Ödüllendirme ve değerleme, Etik programların başarılı ya da başarısız olması genellikle, işletmenin normal faaliyetlerini etkileyen benzer faktörlere bağlıdır. İşletmelerde günümüzde etik sorunlara cevap verecek bir anlayışı yerleştirmede anahtar olan, arzu edilmeyen davranışların üstesinden gelebilmek için aynı kuvvetle karşı koymak gereklidir.
Ödüllendirme ve değerleme, Başarılı bir etik stratejiyi uygulamada, işletme için önemli unsurlardan biri, kamuoyunu bilgilendirmektir. 1990’lı yıllarda etik performans bilgileriyle ilgili artan şeffaf olma konusundaki baskı, ABD’deki 500 büyük işletmeyi, paydaşlarına sunduğu yıllık işletme raporlarında, etik konularla ilgili faaliyetleriyle ilgili bilgilere de yer vermelerine neden olmuştur.
Etik stratejilerle ilgili kamuoyu bilgilendirme genellikle ABD’de gönüllülük esasına göre gerçekleştirilmektedir. Avrupa’da etik performansın raporlanması daha ciddi bir şekilde gerçekleştirilmektedir. Çünkü hükûmet ile işletmeler arasında uygulamayla ilgili fikir birliğinin olması gereklidir ve siyasi partilerle, sanayi odaları ve sendikaların baskısı vardır.