Sermaye Piyasaları ve Finansal Kurumlar Dersi 2. Ünite Sorularla Öğrenelim
Düzenleme Faaliyetleri Ve Düzenleyici Kurumlar
- Özet
- Sorularla Öğrenelim
Düzenleme kavramını açıklayınız.
Düzenleme kavramı, disiplinler arası bir kavram olması nedeniyle farklı şekillerde tanımlanmaktadır. Hukuk açısından bakıldığında, kural koyulması ve bu kuralların uygulanması ve denetimi konuları ön plana çıkmaktadır. İktisat bilimi açısındansa çeşitli ekonomik faaliyetler çerçevesinde, örneğin finansal piyasalarda, altyapı hizmetlerinde, rekabet, ulaşım gibi alanlarda, devletin müdahalesini içeren uygulamalar bütünü olarak ele alınmaktadır. Düzenleme kavramı, işletme bilimi açısından da faaliyetlerin bir parçası olarak önemle ele alınan bir kavram olmaktadır. Düzenleme kavramı ayrıca, kamu sektörünün ekonomik faaliyetlerdeki kontrol mekanizması ve devletin bu alandaki rolü ile ilgili olması nedeniyle siyaset bilimini de ilgilendirmektedir.
Finans piyasalarının devletler tarafından düzenlenmesinin nedenlerini açıklayınız.
Finans piyasalarının devletler tarafından düzenlenmesinin ilk nedeni olarak makroekonomik istikrarın korunması sayılabilir. Finans piyasalarında özellikle büyük banka, aracı kurum ve sigorta şirketlerinin batmaları makroekonomik istikrarı tehdit edebilecek bir unsurdur. Kamu, finans kurumlarının zora düşmesinden kaynaklanacak sistemik risklerin tüm ekonomiyi olumsuz etkilemesine karşı finans sektörünü düzenlemelere tabi tutmaktadır. Finans sektörünün düzenlenmesinin ikinci nedeni mikro istikrarın sağlanmasıdır (ihtiyatlı düzenleme). Bu düzenlemeler finans endüstrisine bir bütün olarak değil tek tek kurumlar olarak bakar. Her kurumun sağlıklı olması hedeflenir. Her kurumun sağlıklı olması sağlanırsa tüm endüstrinin sağlıklı olması sağlanabilir. Bunun için sermaye yeterlilik kuralları, borçlanma sınırları gibi yükümlülükler getirilir. Finansal düzenlemelerin bir diğer hedefi de piyasalarda, kurumlarda şeffaflığın sağlanması ve yatırımcıların korunmasıdır. Piyasalarda ve kurumlarda şeffaflığın sağlanmasına yönelik önlemlere içeriden öğrenenlerin ticareti, manipülasyonu engellemeye yönelik düzenlemeler ve aracı kurumların müşterilerine yönelik olarak ayrımcılık yapmamasını sağlamaya yönelik iş yapış kuralları gösterilebilir.
Finansal piyasaların düzenlenmesine yönelik kurumsal yapı ülkelere göre nasıl gelişmiştir?
Ülke finans sistemleri temel olarak bankacılık, sermaye piyasaları ve sigortacılık olarak üç temel ayrıma tabi tutulabilir. Düzenlemeye yönelik kurumsal yapı da buna paralel olarak gelişmiştir. Bazı ülkelerde bankacılık, sermaye piyasaları ve sigortacılık sektörlerine yönelik ayrı düzenleyici kuruluşlar bulunmaktadır. Ancak son dönemde bazı ülkelerde görülen eğilim, finans sektörünün bu üç temel sektörünün tek bir düzenleyici kuruluş tarafından düzenlenmesidir. Ülkeler arasındaki bir önemli fark da bazı ülkelerde bankacılık sektörünün merkez bankaları tarafından düzenlenirken, bazı ülkelerde bu görevin merkez bankaları yerine ayrı düzenleyici kuruluşlara verilmiş olmasıdır.
Finansal düzenleme ve gözetim ile ne hedeflenmektedir?
Finansal düzenleme ve gözetim, finans kurumlarının sağlıklı işlev göstermelerini, sistemik riskin azaltılmasını, piyasaların eşitlik ve şeffaflık içinde faaliyet göstermelerini ve yatırımcıların ve müşterilerin korunmasını hedeflemektedir.
Finans sektörünün düzenlenmesinin nedenlerini sıralayınız.
Finans sektörünün düzenlenmesinin nedenleri olarak;
- Dışsallıklar,
- Piyasa Yetersizlikleri ve Başarısızlıkları,
- Finans Kurumlarının Gözetimi Gerekliliği,
- Sistemin Kilitlenmesi, Ahlaki Çöküntü,
- Finansal Kontratlar ve Reel Sektör Kontratları Arasında Fark Olması,
- Rekabetin Zayıf Olması,
- Yatırımcıların Bilgi Düzeylerinin Düşük Olması
- Bilgiye Dayalı Karar Vermede Zorluk Yaşamaları
sayılmaktadır.
Dışsallık nedir?
Dışsallık belirli bir işleme taraf olanların dışındakilerin bu işlem nedeniyle etkilenmeleri anlamına gelmektedir. Finans sisteminde şirketlerin aldıkları risklerin kendi kurumlarının ötesinde diğer finans kurumlarına ve hatta tüm finans sistemine ve ülke ekonomisine zarar vermesi olasılığı bir dışsallık yaratmaktadır.
Devletin finans sistemine sağladığı başlıca koruma önlemleri nelerdir?
Devletin finans sistemine sağladığı başlıca koruma önlemleri mevduat garantisi ve merkez bankasının bankalara sağladığı likidite olanağıdır.
Finansal kontratların kendisine has özellikleri nelerdir?
Bunlar:
- Çok sık satın alınmazlar, bu yüzden yatırımcıların bilgisi ve tecrübesi azdır.
- Bir garantisi bulunmamaktadır.
- Bozukluklar giderilemez.
- Tüketicilerin aldıkları diğer ürünlerin aksine, hizmet sağlayan firma batarsa yatırımcının birikimi kaybolabilir.
- Satın alındığı sırada alınan ürünün iyi olup olmadığını bilmek çok zordur.
Düzenleyici kuruluşların, finans kurumlarının yatırımcıları en iyi şekilde aydınlatmalarını sağlayacak düzenlemeler yapmasının gerekliğini açıklayınız.
Yatırımcıların finansal eğitim düzeylerinin genel olarak düşük olması, düzenleyici kurumların gerek genel finansal okuryazarlığı artıracak gerekse finans kurumlarının yatırımcıları her konuda en iyi şekilde aydınlatmalarını sağlayacak düzenlemeler yapmasını gerekli kılmaktadır. Finansal ürünlerin giderek daha karmaşık hale gelmesi bunu bir zorunluluk haline getirmektedir. Küçük yatırımcıların finans ürünlerinin teknik yönlerini değerlendirememesi, küçük yatırımcıların finans kurumlarının sağlığını değerlendirme olanaklarının bulunmaması nedeniyle düzenleyici kuruluşların, finans kurumlarının yatırımcıları en iyi şekilde aydınlatmalarını sağlayacak düzenlemeler yapmasını gerektirmektedir.
Bankacılık, sermaye piyasaları, sigortacılık üçlüsünde düzenlenmesi gereken ortak alanlar nelerdir?
Bunlar:
- Mali Düzenleme ve Gözetim
- Sistemik Düzenleme ve Gözetim
- Yatırımcıların korunması
- Piyasalarda rekabetin sağlanmasıdır.
Finans sektörünü düzenlemeye yönelik bir yapı olan kurumsal yaklaşımı açıklayınız.
Kurumsal yaklaşım; düzenlenen kurumun niteliği hangi düzenleyici kurumun yetki alanına girdiğini belirlemektedir. Örneğin bankalar bankacılık düzenleme kurumu, aracı kurumlar sermaye piyasası kurulu, sigorta şirketleri ise sigorta düzenleme kurumu tarafından düzenlenmektedir.
Finans sektörünü düzenlemeye yönelik bir yapı olan fonksiyonel yaklaşımı açıklayınız.
Fonksiyonel yaklaşım; düzenlenen kurumun yaptığı işlem hangi düzenleyici kurumun yetkili olduğunu ortaya koymaktadır. Her bir işin de ayrı bir düzenleyici kurumu olabilir.
Finans sektörünü düzenlemeye yönelik yapılardan bütünleşik yaklaşımı açıklayınız.
Bütünleşik yaklaşımda; tek bir mega düzenleyici kurum tüm finansal hizmetler sektörünün düzenlenmesinden ve gözetiminden sorumlu olmaktadır. Bu düzenleyici kuruluş hem mali olarak hem de iş yapısı açısından düzenleme ve gözetimden sorumlu olmaktadır.
Finans sektörünü düzenlemeye yönelik yapılardan ikiz tepe yaklaşımını açıklayınız.
Amaç bazlı bir düzenleme yaklaşımı olan ikiz tepe yaklaşımında, iki düzenleyici kuruluş mali düzenleme ve iş yapısı düzenlemesini paylaşmaktadırlar. Bütün mali düzenleme ve gözetiminin tek bir kurumda, tüm iş yapısı düzenleme ve gözetiminin ise diğer bir kurumda olduğu ikiz tepe modelinin bazı avantajları bulunmaktadır. Mali düzenleme ve gözetim yetkisi tamamen merkez bankasında veya ayrı bir kurumda toplanabilmektedir.
Bütün mali düzenleme ve gözetiminin tek bir kurumda, tüm iş yapısı düzenleme ve gözetiminin ise diğer bir kurumda olduğu ikiz tepe modelinin avantajları nelerdir?
Bunlar:
- İki ayrı kurumun çok açık hedefleri olduğu için bu büyük avantaj sağlamaktadır.
- Görevlendirmenin ve hedeflerin açık olması kurumların hesap verebilirliğini de artırmaktadır.
- İki temel düzenleme ve gözetim alanı ayrıldığı için, birinin diğerini gölgede bırakma olasılığı yoktur.
- Her iki düzenleme ve gözetim alanının tek bir kurumda toplandığında yaşanan iki farklı kültürü
kaynaştırma problemi yaşanmamaktadır. - Eğer iki alan arasında bir problem yaşanırsa, bu kamuoyu önünde tartışılacak ve çözülecektir.
- Tek bir kurumda olduğu gibi, gücün aşırı yoğunlaşması durumu yaşanmamaktadır.
Gelişmiş ülkelerde bankacılık, sermaye piyasaları ve sigortacılığa yönelik olarak tek bir düzenleyici kurum oluşturmanın temel
argümanı nedir?
Finans kurumlarının birleşerek holdingleşmesi ve değişik finans sektörlerinde faaliyet gösteren tek kurum içinde faaliyet alanları arasındaki duvarların ortadan kalkmaya başlaması ve finansal holdinglerin tek bir şirket gibi yönetilmeye başlamasıdır.
Sermaye piyasalarında düzenleyici otoriteler tarafından oluşturulan ve uluslararası bir kuruluş olan IOSCO tarafından belirlenmiş olan standartlar neyi amaçlamaktadır?
Menkul kıymet piyasalarında güvenilirlik, büyüme ve gelişimin, güçlü ve etkin bir düzenleme çerçevesi ile mümkün olabileceği düşüncesinden hareketle, yatırımcının korunması, piyasaların etkin, adil ve şeffaf çalışması ve sistemik riskin azaltılması amaçları çerçevesinde belirlenmiş olan bu standartlar, üye ülkelerin düzenlemelerinde göz önünde bulundurulmaktadır. Bu standartlar bağlayıcı olmayıp tavsiye niteliğindedir.
Sermaye piyasalarının düzenlenmesinde Avrupa Birliği uygulamaları nasıldır?
Avrupa Birliği’nde finansal hizmetler, iki temel seviyede (toptan satış ve perakende) yürütülmektedir. Toptan satış seviyesinde; yatırımcılar ve şirketler sorunu, menkul değer ve payların alım-satımı, yatırımcılar ve şirketlerin borsalar aracılığıyla farklı finansal araçlarda sermaye ve miktar artırımına gitmesi konuları yer almaktadır. Perakende seviyesinde ise; tüketiciler mortgage, sigorta, emeklilik ve tasarruf planı satın alabilmektedir. Her üye devlet, kendine has düzenlenmelerle bu tür işlemleri yönetmektedir. AB politikası, belirlenen kurallar çerçevesinde şirketlere farklı üye ülkelerde daha kolay yerleşme ve faaliyet gösterme imkanı tanımaktadır. Tüketicilere ise buna benzer şekilde kendi ülkelerinin dışındaki ülkelerdeki mortgage, ortak fonlar ve diğer finansal hizmetlerden yararlanabilme olanağı sunulmaktadır.
Avrupa Birliği komisyonunun finansal hizmetler konusunda yaptığı çalışmalar nelerdir?
Bunlar:
- Menkul Kıymetler alanıyla ilgili bütün kuralları düzenleyen iki direktif bulunmaktadır: İlk direktif, hisse senetleri ve menkul kıymetlerin ticaretini düzenlerken ikinci direktif ise sıradan insanların yatırım portföylerine koydukları parayı düzenlemektedir.
- Avrupa Ödemeler Alanı: Bu alandaki hedef, engellerin kaldırarak sınır ötesi her türlü ödemenin kolayca yapılabilmesini sağlamaktır (banka ödemeleri, elektronik ödemeler, kredi kartları vb.).
- Mortgage ve Tüketici Kredileri: Tüketicinin korunması, politik olarak hassas bir alan olduğu için bu alanda gerçekleştirilen yasal güncellemelerde güçlüklerle karşılaşılmaktadır.
- Finansal Sahtecilik ve Para Aklama: Ekim 2005’te kabul edilen 3. para aklama direktifi ile bu alandaki kurallar güncellenmiştir.
Yaşanan son finansal krizin, dünyadaki regülatörlerin ortak hareket etmesi zorunluluğunu ortaya çıkarmıştır. Bunun nedeni ne olabilir?
Bunun nedeni krizin ABD temelli başlamasına rağmen, etkilerinin lokal değil global olması ve hiçbir ülkenin bu krizin etkilerinden etkilenmemesinin mümkün olmamasıdır. Bu nedenle hem IMF’den hem diğer uluslararası kuruluşlardan krize karşı oluşturulan yeni finansal regülasyonlarda ortak hareket etme çağrısı gelmektedir.
IMF’den ve diğer uluslararası kuruluşlardan krize karşı oluşturulan yeni finansal
regülasyonlarda ortak hareket edilmesi gereken başlıca konular nelerdir?
Şeffaflık, risk yönetimi, şirketlerin sermaye yapılarının güçlendirilmesi, yatırımcıların korunması hususlarıdır.
Ekonomik düzenlemenin ilk ortaya çıkışı nasıl olmuştur?
Ekonomik düzenlemelerin ilk ortaya çıkışını 1870’lere kadar götürebilmekteyiz. Bu tarihlerde ABD’de şirketlerin büyümeye başlamasıyla devlet, rekabet koşullarını sağlamak amacıyla düzenleme yapmak yoluna gitmiş ve 1890’da Sherman Antitekel yasası çıkmıştır. Ekonomide en aktif düzenlemeler ulaştırma, elektrik hizmetleri, haberleşme alanlarında görülmüştür. Bu durum da söz konusu sektörlerde rekabetin doğal bir şekilde işleyerek etkin bir piyasa oluşmasına imkan vermemesinden kaynaklanmıştır. Bu dönemden itibaren demiryolları, gaz ve elektrik hizmetleri, tramvay işletmeleri, boru hatları, telefon, kamyon taşımacılığı ve havacılık alanlarında gerek ülke düzeyinde (federal) gerekse eyaletler bazında düzenleyici komisyonlar kurularak kendi sahalarında fiyat düzenlemelerine gitmişlerdir. Böylece, tekel olarak çalışan işletmelerin, bu konumlarını tüketici aleyhine kullanma imkânlarının engellenmesi hedeflenmiştir.
Finansal piyasaların devletler tarafından düzenlenmesinin temel nedeni nedir?
Genel olarak ekonominin çeşitli alanlarında yapılabilen düzenleme faaliyetlerinin en önemlilerinden biri finansal sektörde yapılan düzenlemelerdir. finans piyasalarının devletler tarafından düzenlenmesinin ilk nedeni olarak makroekonomik istikrarın korunması sayılabilir. Finans piyasalarında özellikle büyük banka, aracı kurum ve sigorta şirketlerinin batmaları makroekonomik istikrarı tehdit edebilecek bir unsurdur. Kamu, finans kurumlarının zora düşmesinden kaynaklanacak sistemik risklerin tüm ekonomiyi olumsuz etkilemesine karşı finans sektörünü düzenlemelere tabi tutmaktadır. Finans sektörünün düzenlenmesinin ikinci nedeni mikro istikrarın sağlanmasıdır (ihtiyatlı düzenleme). Bu düzenlemeler finans endüstrisine bir bütün olarak değil tek tek kurumlar olarak bakar. Her kurumun sağlıklı olması hedeflenir. Her kurumun sağlıklı olması sağlanırsa tüm endüstrinin sağlıklı olması sağlanabilir. Bunun için sermaye yeterlilik kuralları, borçlanma sınırları gibi yükümlülükler getirilir. Finansal düzenlemelerin bir diğer hedefi de piyasalarda, kurumlarda şeffaflığın sağlanması ve yatırımcıların korunmasıdır. Piyasalarda ve kurumlarda şeffaflığın sağlanmasına yönelik önlemlere içeriden öğrenenlerin ticareti, manipülasyonu engellemeye yönelik düzenlemeler ve aracı kurumların müşterilerine yönelik olarak ayrımcılık yapmamasını sağlamaya yönelik iş yapış kuralları gösterilebilir.
Finans sektöründeki piyasaların dünya çapında da düzenlenmesindeki amacı nedir?
Finans sektörü dünya çapında tüm ülkelerde düzenlenmektedir. Finansal düzenleme ve gözetim, finans kurumlarının sağlıklı işlev göstermelerini, sistemik riskin azaltılmasını, piyasaların eşitlik ve şeffaflık içinde faaliyet göstermelerini ve yatırımcıların ve müşterilerin korunmasını hedeflemektedir. Finans sektörü ekonomide faaliyet gösteren birçok sektörün aksine niye düzenlenmektedir. Birçok finans teorisinde piyasaların mükemmel işlediği varsayılmakla birlikte gerçek hayatta piyasalar mükemmel işlemeyebilmektedir
Finans sektörlerinin düzenlenmesinin nedenleri olarak hangi faktörler sayılabilir?
Finans sektörünün düzenlenmesinin nedenleri olarak; dışsallıklar, piyasa yetersizlikleri ve başarısızlıkları, finans kurumlarının gözetimi gerekliliği, sistemin kilitlenmesi, ahlaki çöküntü, finansal kontratlar ve reel sektör kontratları arasında fark olması, rekabetin zayıf olması, yatırımcıların bilgi düzeylerinin düşük olması ve bilgiye dayalı karar vermede zorluk yaşamaları sayılmaktadır.
Piyasa yetersizlikleri ve başarısızlıkları olarak bilgi asimetrileri nedir?
Finans piyasalarında bilgi asimetrileri, piyasaların, kurumların ve araçların çok karmaşık hâle gelmesi nedeniyle çok yüksek düzeyde bulunmaktadır. Bilgi asimetrilerinin bulunması piyasalardaki adaletin ortadan kalkmasına yol açmaktadır. Özellikle finans kurumları profesyonelleri ile küçük yatırımcılar arasında bilgi asimetrileri bulunması, küçük yatırımcıların dezavantajlı duruma düşmelerine yol açmaktadır. Öte yandan bilgi asimetrilerinin bulunduğunu gören yatırımcılar işlem yapmaktan kaçınarak piyasalardaki işlemlerin azalmasına yol açabilir. Bu çerçevede düzenleyici kuruluşların bu bilgi asimetrilerinden kaynaklanan dezavantajları telafi edecek düzenlemeleri yapması gerekmektedir.
Finans piyasalarında dışsallıklar ne anlama gelir?
Dışsallık belirli bir işleme taraf olanların dışındakilerin bu işlem nedeniyle etkilenmeleri anlamına gelmektedir. Finans sisteminde şirketlerin aldıkları risklerin kendi kurumlarının ötesinde diğer finans kurumlarına ve hatta tüm finans sistemine ve ülke ekonomisine zarar vermesi olasılığı bir dışsallık yaratmaktadır. Yani bir finans kurumunun batması diğer kurumların finansal sağlığını olumsuz etkileyebilir. Ayrıca bazı finans kurumlarının olumsuz davranışları diğer şirketlere yönelik güvenin azalmasına yol açabilir. Bu çerçevede finansal düzenlemeler ve gözetim bir bütün olarak finansal kurumlara olan güveni yükseltirken ayrıca konulacak olan sermaye yeterliliği başta olmak üzere diğer düzenlemeler finans kurumlarının daha sağlıklı hâle gelmesine yol açacaktır. Finans kurumları karar alırken, topluma yüklenebilecek maliyetleri göz önünde bulundurmuyorlarsa bu durumda sektör, devlet tarafından toplumun çıkarları düşünülerek düzenlenmelidir.
Finans kurumlarının gözetimi niçin gereklidir?
Yatırımcıların finans kurumlarıyla yaptıkları sözleşmelerin uzun dönemli olması nedeniyle, finans kurumlarının devamlı olarak izlenmesi gerekmektedir. Yatırımcıların finans kurumlarını gözetim ve izleme gibi bir fonksiyonu yerine getirme imkânları olmadığından, yatırımcılar lehine düzenleyici kurumlara finans şirketlerinin hareketlerini izleme görevi verilmektedir. Yatırımcılar lehine uzman bir düzenleyici kurumun tüm finans kurumlarını izlemesi ayrıca ekonomik nedenlerle, ölçek ekonomisi olması nedeniyle de avantaj sağlamaktadır. Düzenleyici bir kurumun bulunmaması durumunda, tüm yatırımcıların finans kurumlarına yönelik olarak aynı gözetim faaliyetini yapmaları gerekecek bu da benzer konudaki çabaların gereksiz yere tekrar etmesine yol açacak; yeterli ölçek ekonomisine sahip olamamaları nedeniyle yatırımcıların bir düzenleyici kurum kadar gözetim faaliyeti yapmaları da mümkün olmayacaktır.
Finans sistemi nasıl kilitlenir?
Düzenleyici kuruluşların yokluğunda, finans kurumları yatırımcıların çıkarlarının aleyhine hareket etmeye yönelebilirler. Finans kurumları bir düzenleyici kurumun bulunmadığı durumda yatırımcıların çıkarlarını korumaları gerektiğini bilmelerine rağmen, kısa vadeli avantaj sağlamak amacıyla ve rakiplerinin de benzer stratejiler benimseyeceği endişesiyle yatırımcıların çıkarlarının aleyhine davranışlar sergileyebilirler. Rekabet, tersine seçime (adverse selection) yol açabilir. Yatırımcıların çıkarlarını koruyan finans şirketleri, durumu ortaya iyi koyamazlarsa maliyetleri yükselmesine rağmen kendisini rakiplerinden ayrıştıramayabilir. Bu çerçevede iyi firmalar yok olabilirler. İkinci risk ise ahlâki çöküntüdür. İyi firmalar da rakiplerinin kötü davranacaklarını düşünerek yatırımcıların çıkarları aleyhine hareket etmeye başlayabilirler.
Mevduat piyasalarında ahlaki çöküntü riski nedir?
Mevduat güvencesi de ahlâki çöküntü riski yaratabilir. İlk olarak bu mevduat sahiplerinin mevduatlarını yatıracakları bankaları seçerken daha az araştırma yapmasına, hatta bazı durumlarda, daha riskli kurumların daha iyi getiri sunması durumunda daha riskli kurumlara kaymalarına yol açabilir. İkincisi, kurumlar da mevduat sahipleri korunacağı için daha fazla risk alabilirler. Mevduat sigortası olduğu için mevduat sahipleri daha riskli kurumlardan gerekli risk primini talep etmeyecekler ve kurumlar bir anlamda devlet tarafından bir ölçüde sübvanse edilmiş olacaklardır. Bu çerçevede bankanın sermaye seviyesinin düşüklüğü de banka sahiplerinin daha fazla risk almasına yol açabilir. Sonuç olarak mevduat garantisi bankaların olması gerekenden daha az sermaye tutmalarına yol açabilir. Bu çerçevede düzenleyici kuruluşların finans kurumlarının sermaye seviyelerini yakından takip etmeleri gerekmektedir.
Finans piyasaları düzenlemesinde kurumsal yapı nasıl oluşturulur?
Gerek bankacılık gerek sermaye piyasaları gerekse sigortacılık olsun, hepsinde ortak olacak şekilde düzenlenmesi gereken alanları dörde ayrılır.
- Mali düzenleme ve gözetim
- Sistematik düzenleme ve gözetim
- Yatırımcı haklarının korunması
- Piyasada rekabetin sağlanması
Piyasalarda rekabet nasıl sağlanır?
Finans sektöründe rekabeti engelleyen uygulamaların ve oluşumların engellenmesi bu tip düzenlemelerin amacıdır. Bunun dışında sektörel bir ayırıma gidilebilir:
- Bankacılık sektörü
- Aracı kurumlar
- Sigortacılık
- Kurumsal yatırımcılar
- Finansal danışmanlık
Bunun dışında yapılan bir ayırım da mali düzenlemeler ve gözetim ile ticari faaliyetlerin yürütülmesinin düzenleme ve gözetiminin aynı düzenleyici kurumun çatısı altında toplanıp toplanmayacağıdır. Bir ülkede finans sektörünün düzenlenmesine yönelik temel olarak yukarıda belirtilen dört konu düzenlenmektedir. Bu çerçevede bu dört konuya yönelik olarak ülkelerin kurabilecekleri kurumsal altyapıya ilişkin opsiyonlar aşağıdaki tabloda verilmiştir. Buna göre bir uç noktada her bir alana özel uzman kurumlar bulunurken (Türkiye’deki durum) diğer uç noktada ise sistemik risk ve rekabet dışında finans sektörüne ilişkin her alanı düzenleyen mega bir kurum bulunmaktadır (İngiltere’deki durum).
Finansal düzenlemeye yönelik ikiz tepe yaklaşımı nedir?
Amaç bazlı bir düzenleme yaklaşımı olan ikiz tepe yaklaşımında, iki düzenleyici kuruluş mali düzenleme ve iş yapısı düzenlemesini paylaşmaktadırlar. Bütün mali düzenleme ve gözetiminin tek bir kurumda, tüm iş yapısı düzenleme ve gözetiminin ise diğer bir kurumda olduğu ikiz tepe modelinin bazı avantajları bulunmaktadır. Mali düzenleme ve gözetim yetkisi tamamen merkez bankasında veya ayrı bir kurumda toplanabilmektedir. Böyle bir ikiz modelin avantajları olarak şunlar sıralanabilir.
- Bütün mali düzenleme ve gözetiminin tek bir kurumda, tüm iş yapısı düzenlemesi ve gözetiminin ise diğer bir kurumda olduğu modelde iki ayrı kurumun çok açık hedefleri olduğu için bu büyük avantaj sağlamaktadır.
- Görevlendirmenin ve hedeflerin açık olması kurumların hesap verebilirliğini de artırmaktadır.
- İki temel düzenleme ve gözetim alanı ayrıldığı için, tek bir kurumda olacağı senaryoda olduğu gibi birinin diğerini gölgede bırakma olasılığı yoktur.
- Yine, her iki düzenleme ve gözetim alanının tek bir kurumda toplandığında yaşanan iki farklı kültürü kaynaştırma problemi yaşanmamaktadır.
- Eğer iki alan arasında bir problem yaşanırsa, bu kamuoyu önünde tartışılacak ve çözülecektir.
- Tek bir kurumda olduğu gibi, gücün aşırı yoğunlaşması durumu yaşanmamaktadır. Düzenleme ve gözetim alanında yaşanabilecek problemlerin kurumsal kredibilite anlamında diğer alana bulaşma riski yoktur.
Tüm bir finans sektöründe tek bir düzenleyici olursa ne gibi avantajlara sahip olunur?
Bankacılık, sigortacılık ve sermaye piyasalarına yönelik mali düzenleme ve gözetim yapmak üzere tek bir düzenleyici kurum oluştursa:
- Eğer bir ülkenin finans sisteminde sigortacılık, bankacılık ve sermaye piyasalarının çoğunda faaliyet gösteren finansal holdingler bulunuyorsa finansın tüm sektörlerini düzenleyen birleşik bir düzenleyici kurumun bulunması bir finansal holdingin tüm sektördeki risklerinin daha bütüncül olarak görülebilmesini sağlamaktadır.
- Düzenleyici kurumlar arasındaki rekabet nedeniyle bilgi paylaşımı kısıtlı olabilir. Bu çerçevede bütünleşik bir düzenleyici kurum oluşturulması bilgi paylaşım problemlerini ortadan kaldıracaktır.
- Finansal sektöre yönelik tek bir düzenleyici kurumun olması, sektörde problemler yaşanması durumunda, hesap sorulabilirliği artırmakta ve değişik düzenleyici kurumların suçu birbirlerine atma gibi bir olasılığı ortadan kaldırmaktadır.
- Finansın değişik sektörlerindeki kurumlar ve ürünler arasındaki sınırlar ortadan kalkmış ve herhangi bir ürünün veya kurumun hangi düzenleyici kurumun yetki sahasına girdiğinin tespit edilmesi zorlaşmaya başlamışsa bu durumda tek bir düzenleyici kurum daha başarılı olabilecektir.
- Finansın değişik sektörlerini düzenleyen kurumların birleşmesinin yaratacağı ölçek ekonomileri olabilir. Düzenleyici kurum sayısı azaldıkça kurumsal maliyetler de (bilgi işlem, destek hizmetleri vb) azalacaktır.
- Tek bir düzenleyici kurum farklı finansal şirketlerle arasındaki risk transferlerini daha iyi izleyebilir.
- Tek bir düzenleyici kurum krizlerin finansın farklı sektörlerini ve finansal sistemin tamamını nasıl etkileyeceğini daha iyi anlayabilir.
- Tek bir düzenleyici kurum farklı sektörlerde bulunmasına rağmen, aynı özelliklere sahip finansal ürünlere ve hizmetlere yönelik uyumlu kurallar ve gözetim gerçekleştirebilir.
- Değişik alanların tek bir kurum tarafından düzenlenmesinden kaynaklanan sinerjiler ortaya çıkabilecektir. Bankacılığı düzenleyen bölümünün tecrübelerinden sigorta veya sermaye piyasaları bölümleri faydalanabilecek ve tam tersi de geçerli olacaktır.
- Tek bir düzenleyici kurum değişik düzenleme alanlarına yönelik kaynakları daha etkin dağıtabilir.
- Tek bir düzenleyici kurum, uluslararası çapta düzenleyici kurumlarla daha etkili iş birliği gerçekleştirebilir.
- Kurumlar arası koordinasyon gerçekleştirilmesi veya kurumlar arası çekişmeler gibi sorunlar ortada kalkacaktır. Tek bir düzen leyici kurum ayrıca değişik düzenleme alanları arasındaki çıkar çatışmalarına yönelik daha iyi çözümler üretebilir.
- Büyük finans kurumlarının birden fazla düzenleyici kuruma tabi olmasından kaynaklanan düzenleme boşlukları, eşitsizlikler, uyumsuzluklar, çakışmalar ve boşluklar ortadan kalkacaktır.
- Tek bir düzenleyici kurum düzenleme ve gözetim anlamında boşlukları ortadan kaldırabilir.
- Tek bir düzenleyici kurum kamuoyunun ve düzenlenen sektörlerin anlaması ve tanıması açısından kolaylık sağlayacaktır.
- Düzenleme arbitrajı olasılığı ortadan kalkacaktır ve düzenlenen şirketlerin düzenlemeden kaynaklanan maliyetleri tek bir kurumla karşı karşıya oldukları için azalacaktır.
Tüm finans sektörüne yönelik tek bir düzenleyici kurum oluşturmanın dezavantajları ve birden fazla düzenleyici kuruluş var ise hangi avantajları vardır?
Tek bir düzenleyici kurumun birden çok ve belirsiz hedefleri olabileceği için odaklanma sorunu yaşanabilir.
- Tek bir düzenleyici kurum oluşturulsa bile, bankacılık, sermaye piyasaları ve sigortacılık farklı düzenlemelere tabi oldukça kapsam ekonomisine ulaşmak zor olabilir.
- Farklı düzenleyici kurumlar arasında etkili bir iletişim ve eşgüdüm sağlanabilirse finansal sistemin düzenlenmesinde tek bir düzenleyici kuruma sahip olmanın avantajları yakalanabilir.
- Gelişmiş ülkelerde bankacılık, sermaye piyasaları ve sigortacılığa yönelik olarak tek bir düzenleyici kurum oluşturmanın temel argümanı, finans kurumlarının birleşerek holdingleşmesi ve değişik finans sektörlerinde faaliyet gösteren tek kurum içinde faaliyet alanları arasındaki duvarların ortadan kalkmaya başlaması ve finansal holdinglerin tek bir şirket gibi yönetilmeye başlamasıdır. Ancak, bu durum gelişmekte olan ülkeler için doğru olmayabilir. Gelişmekte olan ülkelerde uzmanlaşmış kurumlar kendi sektörlerinde faaliyet göstermektedirler. Örneğin, aynı holding şirketine ait olsa bile bir sigorta şirketi kendi sektörünün şartlarına bağlı olarak faaliyet gösterirken aynı holdinge bağlı bir banka ise bankacılık sektörünün şartlarına bağlı olarak faaliyet göstermekte ve şirketler arasında duvarlar bulunmaktadır.
- Değişik düzenleyici kurumları birleştirerek tek bir düzenleyici kurumun oluşturulması çok karmaşık bir süreç olup sorunlar yaşanabilir. Ayrıca birleşme sürecinde kilit personel ayrılabilir. Birleşme süreci mevcut personelin moralinin bozulmasına yol açarak bu dönemde kurumun etkin faaliyette bulunmasını engelleyebilir.
- Eğer finans endüstrisinde dominant bir sektör varsa banka, sermaye piyasaları ve sigortacılık sektörüne yönelik oluşturulacak olan tek düzenleyici kurumda, dominant sektörü düzenleyen kurum, daha etkili olabilir ve diğer sektörlere etkili bir şekilde eğilemeyebilir, diğer sektörler arka planda kalabilirler.
- Tek bir düzenleyici kurumun oluşturulması durumunda uzmanlaşma ortadan kalkacaktır. Banka, sermaye piyasası ve sigortacılık sektöründe faaliyet gösteren kurumların faaliyetleri, bilanço yapıları, riskleri birbirinden çok farklı olup düzenlenmelerinde ayrı uzman düzenleyici kurumların başarılı olması şansı daha yüksek olabilir.
- Tek bir düzenleyici kurum, düzenleme alanındaki problemlere yönelik olarak daha katı bir tutum takınabilir.
- Tek bir düzenleyici kurumun oluşturulması tek bir bakış açısının oluşmasına yol açacaktır.
- Tek bir düzenleyici kurum oluşturulursa, bunun değişik ürünler ve kurumlar arasındaki farkları anlayamaması riski bulunmaktadır. Değişik finans sektörlerinde çalışan şirketlerin faaliyet yapısını ayrıştıramadığı için, tek bir düzenleyici kurum düzenleme ve gözetim anlamında odaklanma sorunu yaşayabilecektir.
Genel olarak sermaye piyasalarına ilişkin düzenlemeler nasıl belirlenir?
Genel olarak sermaye piyasalarına ilişkin ana düzenlemeler ve çerçeve kuralların yasama organı tarafından belirlendiği, bunun ardından piyasalarda faaliyet yürütecek kurumlar, işlem görecek araçlar ve piyasa katılımcıları gibi konulardaki ayrıntılı düzenlemelerin, bu alanlarda yetkilendirilmiş üzenleyici otoritelere bırakıldığı gözlenmektedir.
Sermaye piyasalarına ilişkin düzenlemeler ABD nasıldır?
ABD’de düzenleyici yapı üç ayaklı şekilde örgütlenmiştir. Bu ayaklardan ilki borsa ve aracı kurumların biraraya gelmesiyle oluşan Ulusal Aracı Kurumlar Birliği (NASD)’dir ve “öz düzenleyici kurum” olarak nitelendirilmektedir. İkinci düzenleyici ayak Securities and Exchange Comission (SEC) ve Commodities Futures Comission (CFTC)’dır. Bu kurumlar, işlemleri izlemekte, borsaya kayıtlı şirketlerin kontrolünü yapmakta ve sermaye piyasası kanunu çerçevesinde piyasaların gözetimini yapmaktadır. Üçüncü ayak ise SEC ve CFTC’nin sorumluluklarının olduğu ABD Kongresidir. ABD’deki öz düzenleyici kurumlar hükümet ve sektör arasındaki bir uzlaşma arayışının sonucu olarak ortaya çıkmıştır.
ABD“Dodd-Frank Wall Street Reform And Consumer Protection Act” olarak bilinen tüketici koruma yasasının önemli noktaları nasıldır?
Bu yasanın önemli noktaları :
- Bağımsızlık ve otorite yoluyla yatırımcıların korunması,
- Çok büyük olduğu için batmasına göz yumulamayacak şirketlerin kurtarılmasının sona erdirilmesi,
- İleri seviye uyarı sistemi sağlanması,
- Egzotik enstrümanlarla ilgili şeffaflık ve hesap verme sorumluluğu,
- Yönetici ücretleri ve kurumsal yönetim,
- Kayıtlar ile ilgili düzenlemelerin güçlendirilmesi,
Güçlü bir tüketici finansal koruma gözetim sistemi ABD’de nasıldır?
Güçlü Bir Tüketici Finansal Koruma Gözetim Sistemi. Tüketici Finansal Koruma Bürosu. Bu kurumun temel özellikleri ise:
- Bağımsız başkan: ABD Başkanı tarafından atanan ve Senato tarafından teyit edilen bağımsız bir yönetici. Bağımsız Bütçe: Federal Reserve sistemi tarafından sağlanan tahsis edilmiş bir bütçe.
- Bağımsız Kural Koyma: Banka veya banka dışı finansal hizmetler ve ürünler sunan tüm finansal kurumları kapsayacak şekilde, tüketiciyi korumaya yönelik kuralları bağımsız olarak yazma yetkisi.
- Denetim ve Uygulama: 10 milyar doların üzerine varlığı olan banka ve kredi şirketleri ve mortgage ile ilgili tüm işletmeler, maaş kredisi, öğrenci kredisi sağlayanlar ve banka dışı büyük borç toplayıcılar ve tüketici raporlama ajansları gibi finansal şirketler için denetleme ve kanunları uygulatma yetkisi.
- Tüketicinin Korunması: Office of the Comptroller of the Currency (Döviz Kuru Murakıbı Ofisi), Office of Thrift Supervision (Verimlilik İdaresi Ofisi) , Federal Deposit Insurance Corporation (Federal Mevduat Sigortası Şirketi), Federal Reserve, National Credit Union Administration (Ulusal Kredi Sendikası İdaresi), The Department of Housing and Urban Development (Konut ve Kentsel Gelişim Departmanı), and Federal Trade Commission (Federal Ticaret Komisyonu) tarafından sorumlulukları üstlenilen tüketici korumasının kuvvetlendirilmesi ve konsolidasyonu.
- Aynı zamanda bireyler ve topluluklar için adil eşit muamele edecek şekilde kredilere erişmelerini sağlamak için federal kanunların uygulanmasını gözetleyecektir.
- Hızlı Hareket Etme Yeteneği: Bu kurumun faaliyetleri ile kötü anlaşmaları ve oyunları arayıp bulacak, tüketiciler, kötü niyetli uygulamalardan ve suistimallerden korunmak için Kongre’nin kanun çıkarmasını beklemek zorunda kalmayacaktır.
- Eğitim: Yeni bir finans okuryazarlığı yaratılması hedeflenmektedir.
- Tüketici Hattı: Bir ulusal tüketici şikayet hattı yaratılacak ve tüketicilerin ilk defa ücretsiz bir telefon numarasını arayarak finansal ürünler ve hizmetlerle ilgili problemlerini iletmeleri sağlanacaktır.
- Finansal Sistemde Sorumluluk Çerçevesi: Tüketicinin koruması ile ilgili tek bir ofis sorumlu hâle gelmiş olacaktır. Böylelikle, birçok kurumun sorumluluğu paylaşması sonucunda ortaya çıkan olumsuzluklar, kimin neden sorumlu olduğunun bilinmesinin zor olması ve tarihsel olarak bir kişinin görev alanına düşmeyen sorunların boşlukta unutulmasına bağlı sıkıntılar ortadan kaldırılmaya çalışılmaktadır.
- Banka Düzenleyici Kuruluşlarıyla Çalışmalar: Kurum diğer düzenleyicilerle birlikte bankaların denetlenmesinde kanunsuz denetleme yükünün önlenmesini koordine etmektedir. Bir tasarı yasalaşmadan, bankacılık sisteminin güvenini ve sağlamlığını veya finansal sistemin istikrarını riske sokacak düzenlemelere itiraz için bir üst mahkemeye gitmeden önce düzenleyicilerle danışma içinde olunacaktır
Avrupa Birliğinde finansal hizmet uygulamaları nasıldır?
Avrupa Birliği’nde finansal hizmetler, iki temel seviyede (toptan satış ve perakende) yürütülmektedir. EurActiv (2011)’de özetlendiği şekliyle, toptan satış seviyesinde; yatırımcılar ve şirketler sorunu, menkul değer ve payların alım-satımı, yatırımcılar ve şirketlerin borsalar aracılığıyla farklı finansal araçlarda sermaye ve miktar artırımına gitmesi konuları yer almaktadır. Perakende seviyesinde ise; tüketiciler mortgage, sigorta, emeklilik ve tasarruf planı satın alabilmektedir. Her üye devlet, kendine has düzenlenmelerle bu tür işlemleri yönetmektedir. AB politikası, belirlenen kurallar çerçevesinde şirketlere farklı üye ülkelerde daha kolay yerleşme ve faaliyet gösterme imkanı tanımaktadır. Tüketicilere ise buna benzer şekilde kendi ülkelerinin dışındaki ülkelerdeki mortgage, ortak fonlar ve diğer finansal hizmetlerden yararlanabilme olanağı sunulmaktadır.
Avrupa Birliğinde finansal hizmetler tüketici grubu uygulamaları nasıldır?
Tüketicilerin finansal hizmetlerin yasal düzenleme sürecinde daha etkin olabilmesi için Komisyon, Temmuz 2006’da “Finansal Hizmetler Tüketici Grubu” adlı bir danışma kurulu oluşturmuştur. Üye ülkelerde faaliyet gösteren tüketici organizasyonlarının yanında AB çapında etkin olan tüketici organizasyonlarının da yer aldığı grup, var olan uzmanlar grubunu (FIN-USE) tamamlayıcı niteliktedir. Komisyon, buna ek olarak tüketiciler için “haber-bülteni” sistemini (Fin-focus) hayata geçirmiştir.
Avrupa Birliğinde menkul kıymetler konusunda yapılan çalışmalar nasıldır?
Menkul Kıymetler alanıyla ilgili bütün kuralları düzenleyen iki direktif bulunmaktadır: Finansal Hizmetler Piyasaları Direktifi (MiFID) ve transfer edilebilir menkul kıymetlere yapılan toplu yatırımları düzenleyen (UCITS) direktifi. İlk direktif, hisse senetleri ve menkul kıymetlerin ticaretini düzenlerken ikinci direktif ise sıradan insanların yatırım portföylerine koydukları parayı düzenlemektedir. Komisyon’un bu alanla ilgili amacı, bu tür ürünlerin sınırlar ötesi etkinliğini ve elde edilebilirliğini arttırmak ve sürekli değişen piyasalar ve yeni ürünlerle başa çıkabilecek esnek yasaları hayata geçirmektir.
Avrupa Birliğinde mortagage ve tüketici kredileri konusunda yapılan çalışmalar nasıldır?
Mortgage ve Tüketici Kredileri: Tüketicinin korunması, politik olarak hassas bir alan olduğu için bu alanda gerçekleştirilen yasal güncellemelerde güçlüklerle karşılaşılmaktadır. 2005 yılında mortgage ve küçük tüketici kredilerini düzenleyecek olan iki ayrı Avrupa yasası oluşturulmasına karar verilmiştir. Ancak çalışmalar yavaş ilerlemektedir.
AB’de finansal regülasyon ile ilgili gelişmeler nasıldır?
Finansal kriz sonrasında, ülkeler mali teşviklerin büyüklüğünü artırmaktan yana olanlar ve regülasyon yapılarında düzenlemeye gitmek isteyenler olmak üzere ikiye ayrılmış durumdadır. ABD, Avrupa Birliği’ne teşvik planlarının büyüklüğünü artırması konusunda baskı yaparken Almanya Başbakanı Angela Merkel ve Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, regülasyon konusunda küresel bir uzlaşıya varmak için çaba harcamayı tercih ederek ABD’nin çağrılarına direnmektedir. Fransa ve Almanya, küresel finans piyasalarını regüle edecek sıkı kuralları ve vergiye sığınmayı içeren ortak bir strateji benimsememektedir. Avrupa Komisyonu, sermaye piyasaları aktörlerine çeki düzen verilmesi konusunda “önce emniyet” yaklaşımını benimsemektedir. Komisyon bu çerçevede Avrupa veya ulusal düzenleme sistemlerinin yetersiz veya eksik kaldığı boşlukları doldurmayı planlamaktadır.
AB’de kredi derecelendirme kuruluşları nasıldır?
Hedge fonları, özel sermaye ve diğer piyasa aktörlerinin düzenleme ve denetim standartlarının belirlenmesi için kapsamlı bir yasal yöntemin düzenlenmesi planlanmaktadır. Bu konuda Kasım 2010’da 18 aylık bir çalışma sürecinin sonunda AB’deki hedge fon yöneticilerini gözetleyecek olan AIFM Direktifinde anlaşma sağlanmıştır.
IOSCO nedir?
Dünya’daki menkul kıymetler ve future piyasalarını regüle eden kurumların uluslararası bir organizasyonu olan IOSCO 1983 yılında kurulmuş olup dünyadaki regülatör kurumları farklı coğrafi alanların komiteleri altında örgütlemektedir. IOSCO sermaye piyasalarının etkili, şeffaf ve yüksek bir standarda sahip olması için çalışmaktadır. IOSCO bunun için prensipler belirlemiştir. Bu prensipler üye ülkeler için zorunlu olmamakla birlikte, finansal entegrasyon için uyulması gerekli olan kurallar olarak teşvik edilmektedir. 2010 yılında IOSCO Montreal’da yapmış olduğu zirvesinde bu prensiplerin çoğunu güncellemiş ve finansal regülasyona ilişkin sekiz yeni prensip daha eklemiştir. Bunlardan ikisi piyasaların sistemik riskine, diğer altısı ise hedge fonlarının, kredi derecelendirme şirketlerinin, denetçi bağımsızlığının ve gözetiminin regülasyonunda boşluk olan alanların düzenlenmesine ilişkindir.