aofsoru.com

Sermaye Piyasaları ve Finansal Kurumlar Dersi 1. Ünite Özet

Finansal Sistem Ve Finansal Piyasalar

Finansal Mimari

Finansal piyasalar ekonomi için önemli olan tüm birimleri ilgilendirmektedir. Finansal piyasada yer alan altın, borsa döviz gibi finansal varlıkların fiyat hareketleri birimlerin servet hareketlerini etkilemektedir. Servet, ekonomik birimlerin sahip olduğu tüm varlıklardır.

Finansal Piyasalar Neden Vardır, Fonksiyonları Nelerdir?

Piyasalar, reel piyasalar ve finansal piyasalar olmak üzere iki biçimde sınıflandırılabilir. Reel piyasalar, mal ve hizmet satımının yapıldığı piyasalardır. Finansal piyasalar, fon açığı olan ve fon fazlası birimlerin yer aldığı piyasalardır. Finansal piyasaların en temel işlevi ise, fonların fon fazlalığı olan birimlerden, yatırım yapacak birimlere doğru geçmesini sağlayarak, işlevsel biçimde kullanılmasını sağlamaktır. Finansal piyasalar, birimlerin gereksinim duydukları fonların karşılanmasını sağlayarak, hem fon talep edenlere hem de fon arz edenlere fayda sağlamaktadır.

Finansal Piyasalar ve Finansal Sistem

Finansal piyasalar; fon arz edenler ve fon talep edenler, fon akımlarına aracılık eden kurumlar, fon akımını sağlayan finansal varlıklar ve hukuki ve idari düzenlemelerden oluşan bir sistemdir. Bu doğrultuda, sistemin unsurları aşağıdaki biçimde sıralanmaktadır (S.5, Şekil.1.1’i inceleyiniz):

  • Tasarruf sahipleri (fon arz edenler),
  • Yatırımcılar (fon talep edenler),
  • Yatırım ve finansman araçları,
  • Yardımcı kuruluşlar,
  • Hukuki ve idari düzenlemeler.

Yabancılar doğrudan yatırımlar veya portföy yatırımları ile ülkelere fon girişini sağlamaktadırlar. Doğrudan yatırımlar: Bir şirketin üretimini, ana merkezinin bulunduğu ülke sınırları dışına yayarak yabancı ülkelerde yalnız ya da ortaklarla üretim tesisi kurması, mevcut tesisleri satın alması ya da bu tesislerle birleşmesidir. Portföy yatırımlar: Yabancıların üretime yönelik yatırımları değil de menkul değerlere yapılan yatırımlarıdır. Bu yatırımların amacı, üstlenilen risk karşılığında en yüksek getiriyi sağlamaktır ve bu yatırımlar sıcak para olarak da adlandırılır.

Finansal Piyasaların Sınıflandırılması

Finansal piyasalar aşağıda yer alan biçimiyle sınıflandırılmıştır:

Finansal varlığın niteliğine göre;

  • Borç piyasaları
  • Öz sermaye piyasaları

Finansal varlığın süresine göre;

  • Para piyasaları
  • Sermaye piyasaları

Finansal varlığın ilk kez alınıp satılmasına göre;

  • Birincil piyasalar
  • İkincil piyasa

Ödemelerin hemen ya da gelecekte yapılmasına göre;

  • Nakit ya da spot piyasalar
  • Vadeli piyasalar

Örgütlenme durumuna göre;

  • Örgütlenmiş piyasalar (organize piyasalar)
  • Örgütlenmemiş piyasalar (organize olmamış piyasalar).

Finansal piyasalarda en yaygın biçimde kullanılan finansman yöntemi, borçlanmadır. Borçlanma araçları iki temel özellik taşır; bir vadesinin ve faizinin olması.

Devletin kısa süreli fon ihtiyacını karşılamada en çok kullandığı para piyasası araçlarından biri hazine bonolarıdır. Para piyasasının diğer temel araçları şunlardır; para, mevduat, finansman bonoları, mevduat sertifikaları, bono, banka kabulleri, banka bonoları, eurodolarlar, varlığa dayalı menkul kıymetler ve finansal türevler. Sermaye piyasasının temel araçları ise şunlardır; devlet tahvilleri, şirket tahvilleri, hisse senediyle değiştirilebilir tahvil, katılma intifa senedi, ipotekli borç ve irad senedi, kar ve zarar ortaklığı senedi, gelir ortaklığı senedi ve hisse senetleri.

Yatırım ve Finansman Araçları

Finansal piyasalara fon sunanların, sundukları fon karşılığında fon talebinde bulunanlardan aldıkları varlıklara finansal varlık (finansal araç) denir. Finansal varlık, ihraç eden birim açısından bir yükümlülük iken satın alan açısından bir varlıktır.

Tüm finansal varlıklar, alacak hakkı veren finansal varlıklar ve ortaklık hakkı veren finansal varlıklar olarak iki temel grupta toplanabilir. Alacak hakkı veren ya da borç ifade eden finansal varlıkları ihraç eden kurumlar, sabit ya da değişken oran üzerinden faiz ödemek durumundadır.

Diğer taraftan hisse senedini satın alan yatırımcılar ise, bu senedi ihraç eden firmanın ortağıdır ve faiz gibi sabit bir nakit akışı beklentisi olmayacaktır. Nakit akışları: bir finansal varlığın getirisi belirli bir zaman diliminde o varlıktan sağlanacak nakit girişleriyle hesaplanır.

Finansal Aracılık ve Finansal Kurumlar

Finansal Aracılık ve Finansal Kurumlar Finansal varlıkların araya bir kurum girmeksizin aracısız el değiştirmesine doğrudan finansman, aracılar vasıtasıyla el değiştirmesine ise dolaylı finansman denir (S.11, Şekil1.2’yi inceleyiniz). Fonlar, daha çok finansal kurumlar olarak da adlandırılan aracı kuruluşlar aracılığı ile el değiştirmektedir

Doğrudan finansmanda, fonlar fon arz edenlerden fon talep edenlere doğrudan transfer edilmektedir. Bununla birlikte, doğrudan finansman özelliğini bozmayan ancak süreci hızlandırmak ve etkinliği artırmak için araya giren bazı kurumlar bulunur. Bunlar; brokerlar, dealerlar ve yatırım bankaları gibi kurumlardır. Dolaylı finansmanda ise, fon arz edenlerle talep edenler doğrudan karşılaşmaz, araya aracı kurumlar girer. Aracı kurumlar tasarruf sahiplerinden sağladıkları fonları, fon talep edenlere vererek aracılık hizmeti sunar ve riski üstlenir.

Finansal piyasalarda, aracılığı gerekli kılan iki tür maliyetten bahsedilebilir. İlki işlem maliyeti, ikincisi bilgilenme maliyetidir. İşlem maliyeti, fon transferinin gerçekleştirilebilmesi için gerekli zaman ve harcanması gereken paradan doğmaktadır.

Finansal Kurumlar

Finansal kurumları, farklı açılardan sınıflandırmak mümkündür. Para yaratma durumu dikkate alındığında finansal kurumlar; para yaratan ve para yaratmayan finansal kurumlar olarak sınıflandırılabilir.

Ülkemizde para yaratan kurumlar; Merkez Bankası, ticari bankalar ve katılım bankalarıdır. Merkez bankaları para, kredi ve döviz politikalarını belirleyip, uygulayan kurumlardır. Ticari bankaların fon kaynaklarını, genellikle kısa süreli mevduatlar, fon kullanımlarını ise işletme kredileri oluşturmaktadır. Katılım bankaları, dini inançları gereği faiz gelirini kabul etmeyen birimlerin tasarruflarını sisteme kazandırmak üzere oluşturulan kurumlardır. Kalkınma ve yatırım bankaları, gelişmekte olan ülkelerde sermaye yetersizliği açığını giderme, sanayileşme sürecini hızlandırma görevini üstlenen kurumlardır.

Finansal piyasalarda finansal aracı kurumlar arasında etkinliği ve önemi en fazla olan kuruluşlar para yaratan finansal kurumlardır.

Finansal Kurumların Fonksiyonları

Hem fon sunanlara hem de fon talep edenlere hizmet vermekte olan finansal kurumların, başlıca fonksiyonları şu şekilde özetlenebilir:

  • Kaynaklara akıcılık sağlama
  • İşlem ve bilgilenme maliyetlerini azaltma
  • Vade ve miktar ayarlaması yapma
  • Risk ayarlaması yapma
  • Kaynak kullanımında etkinliği sağlama
  • Finansal danışmanlık hizmeti sunma
  • Ödeme mekanizması sağlama.

Finansal Piyasalarda Düzenleyici ve Denetleyici Kurumlar

Finansal sistemden beklenen fonksiyonların en iyi şekilde yerine getirilebilmesi, sistemin etkin bir şekilde işleyebilmesi için, finansal sistemin işleyişinden sorumlu düzenleme ve denetleme otoritelerine ihtiyaç vardır.

Finansal piyasaların düzenlenmesi ve denetlenmesine yönelik düzenlemeler;

  • Yatırım yapacakların bilgi eksikliğini gidermeye yönelik düzenlemeler,
  • Finansal sistemin sağlıklı çalışmasına yönelik düzenlemeler,
  • Devletin para politikalarının kontrolünü sağlamaya yönelik düzenlemeler olarak üç temel grupta toplanabilir.

Türkiye’de finansal piyasaları düzenleyen ve denetleyen kurumlar aşağıdaki biçimde sıralanabilir:

  • Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
  • Hazine ve Maliye Bakanlığı
  • Sermaye Piyasası Kurulu
  • Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu
  • Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu.

Faiz Oranı ve Faiz Oranlarının Yapısı

Faiz, finansal sistemi ve ekonomiyi en fazla etkileyen değişkenlerden biridir. Faiz; parayı arz edenler açısından bugünkü kullanım hakkından vazgeçmenin getirisi; parayı talep edenler açısından da, gelecekte kullanılacak parayı bugünden kullanmanın bir bedelidir. Piyasa faiz oranı, cari faiz oran denildiğinde nominal faiz oran ifade edilmektedir. Nominal faize, kota edilen faiz oranı da denilir.

Faiz Oranlarının Yapısı

Bir menkul kıymetin değeri, piyasa faiz oranlarıyla bu menkul kıymeti çıkaran kurumun özelliklerine bağlıdır. Menkul kıymet getirilerinde farklılık yaratan faktörler aşağıdaki şekilde sıralanabilir;

  • Ödenmeme riski
  • Likidite riski
  • Vergi durumu
  • Özel haklar.

Ödenmeme riski, sağlanan fonlar için faizin ya da anaparanın vadesinde ödenmesiyle ilgilidir. Fonların geri ödenmeme riski arttığı ölçüde, ilave edilecek prim de artacaktır. Ödenmeme pirim i; ödenmeme riski olmayan bir tahvil ile riskli bir tahvilin nominal faizleri arasındaki farktır.

Finansal Piyasalarda Küreselleşme

Globalleşme ile birlikte fon arz ve talep edenler, yerel ülke piyasalarının yanı sıra diğer ülke piyasalarında da yer almaktadırlar. Finansal piyasaları globalleşmeye yönlendiren temel faktörler, aşağıda yer alan biçimde sıralanabilir:

Finansal Liberalleşme: Finansal liberalleşme; ülkelerin ekonomik kalkınmayı hızlandırmak amacıyla, sermaye akışı önündeki engellerin kaldırılması yönünde uygulamalarını içermektedir.

Finansal Yenilikler ve Teknolojik İlerlemeler: Finansal piyasaların globalleşmesinde, finansal bilginin güvenli bir biçimde aktarılması, finansal işlemin kısa sürede ve çok düşük maliyetlerle yapılabilmesi önemli bir rol oynamıştır.

Mali Krizler: Finansal liberalleşmeyle birlikte, finansal krizlerin de arttığı görülmektedir.

Finansal Piyasalarda Yakınlaşma: Finansal piyasalarda liberalleşme faaliyetleri, uluslararası piyasalarda işlem yapabilme kolaylıkları sağlayan teknolojik gelişmeler finansal piyasaları yakınlaştırmıştır.

Finans Sektöründe Birleşmeler ve Devralmaların Artması: Yakınlaşma ve globalleşme eğilimleri özellikle finansal hizmetler sektöründe rekabeti artırmakta, bankaları yeni finansal ürünler üretmeye, var olan ürünlerde daha etkin hâle gelmeye zorlamaktadır.

Doğrudan Yatırımların Artması: Finansal liberalleşme, artan rekabet, kâr marjlarının daralmasına paralel olarak işletmeler, daha kârlı olacakları ülkelere doğrudan yatırımlara yönelmişlerdir. Özellikle, gelişmekte olan ülkelerin sermayeyi ülkelerine çekme konusunda politikalar izlemesi, doğrudan yatırımları artırmıştır.


Yukarı Git

Sosyal Medya'da Paylaş

Facebook Twitter Google Pinterest Whatsapp Email