aofsoru.com

Örgüt Kuramı Dersi 7. Ünite Özet

Eleştirel Yönetim Çalışmaları

Eleştirel Kuram

Eleştirel kuram, bilimsel bilginin ancak eleştiri yoluyla üretilebileceğini savunur. Eleştiri, bir insanı, bir eseri, bir konuyu, doğru ve yanlış yönlerini bulup göstermek amacıyla inceleme işidir. Felsefedeki anlamıyla, özellikle bilginin temellerini ve doğruluk durumunu inceleme, sınama ve yargılamayı ifade eder. Eleştirel kuram, eleştirel sosyal bilim olarak da isimlendirilir.

Eleştirel kuramın en temel özelliği, pozitivist toplum kuramına yönelik itirazı ve ona ilişkin sorgulamalarıdır. Eleştirel yaklaşıma göre pozitivizm, insanın özgürleşmesinde temel araç olan eleştirel teorilere karşı en önemli tehdittir.

Eleştiri; bir insanı, bir eseri, bir konuyu, doğru ve yanlış yanlarını blup göstermek amacıyla inceleme işi, tenkit. Felsefedeki anlamıyla, özellikle bilginin temellerini ve doğruluk durumunu inceleme, sınama, yargılamadır.

Eleştirel kuramın temelleri, Karl Marx (1818-1883) ve Sigmund Freud’a (1856-1939) kadar uzanır. Theodor Adorno (1903-1969), Erich Fromm (1900-1980) ve Herbert Marcuse (1898-1979) tarafından ayrıntılandırılmıştır (Neuman, 2006). Eleştirel kuramın gelişimindeki önemli bir kilometre taşı olan

Frankfurt Okulu, Sosyal Araştırmalar Enstitüsü ismiyle 1923 yılında Frankfurt Üniversitesi bünyesinde kurulan bir araştırma okuludur. İlk çalışmaları yapılan eleştirel kuram gerçek kimliğini 1930 ile 1933 yılları arasında bulmuştur. Frankfurt Okulu; adını 1923 yılında Frankfurt’ta kurulan Araştırmalar Enstitüsü’nden alan, bu enstitü çevresinde toplanan kimi önemli düşünürlerin meydana getirdiği harekete ya da düşünce akımına verilen addır.

Eleştirel kuramla ilgili çalışan teorisyenlerin çalışma alanları ekonomi, sanat, felsefe, sosyoloji, siyaset bilimi ve psikanaliz gibi büyük bir çeşitlilik göstermektedir. Bu çeşitlilik, eleştirel kuramın disiplinlerarası bir sosyal teori olarak gelişmesini sağlamıştır.

Eleştirel teori, sosyal ilişkilere sinmiş olan ideolojik yanılsamaları ortaya çıkarmaya çalışır. Toplumsal olgularla ilgili taraflı ya da yanlış düşünceleri savunan teorilerin eleştirel bir analizini yapar. Bu yaklaşımın en önemli özelliği, toplumdaki iş bölümü sistemini ele alması ve bu sistemin gizlediği sorunları sorgulamasıdır (Balkız, 2004).

Eleştirel teoriye göre sosyal bilim, insanların koşulları değiştirmesine ve kendileri için daha yeni bir dünya kurmasına yardımcı olur. Bu nedenle, maddi dünyanın gerçek yapılarını açığa çıkarmak için eleştirel bir sorgulamaya girişir.

Eleştirel sosyal bilimin benimsediği yaklaşımın özellikleri şöyledir (Neuman, 2006):

  • Eleştirel kuramcı için bilimsel araştırma yürütmenin amacı, yalnızca toplumsal dünyayı incelemek değil, aynı zamanda onu değiştirmektir. İnsanların, doğruluğu sınanmadan kabul edilmiş görüşlerin (dogma) hakimiyetinden kurtulmalarına yardımcı olur.
  • Eleştirel teoriye göre gerçekliğin birçok düzeyi vardır ve yüzeyde gözlenenler, daha derindeki yapıları ve nedensel ilişkileri gizleyebilir.
  • Eleştirel kuramcılara göre toplum insanlardan önce var olur ve insanların aktif katılımıyla sürekli hale gelir. İnsanlar toplumu yaratır ve toplum da insanları etkiler.
  • Eleştirel kuramcıya göre bilgi, insanları geçmiş düşünme biçimlerinden kurtarabilir. Aynı zamanda, çevrelerindeki olayların denetimini ele almalarına yardımcı olabilir.

Dogma; doğruluğu sınanmadan kabul edilmiş, doğruluğundan asla kuşku duyulmayan görüş ya da öğretidir.

Eleştirel teorinin, pozitivizmi eleştirdiği noktalar aşağıdaki gibi sıralanabilir:

  • Pozitivizmde bilgi, gözlem ve deney yoluyla elde edilir. Eleştirel bakış açısı doğrudan sahaya inmeyi ve derinlemesine bilgi toplamayı benimsemiştir.
  • Eleştirel teoriye göre, pozitivist bakış açısı toplumsal olguları doğrudan gözlenebilir yönleriyle ele alır, zaman içinde şekillendirildiğini göz ardı eder.
  • Pozitivizm, şu anki toplumu ele alır, devam eden bir tarihsel süreci belirli bir aşaması olarak görmez. Eleştirel teorisyenler bu nedenle pozitivizmin statükoyu savunduğuna inanır.
  • Eleştirel yaklaşım, pozitivist yaklaşımı antidemokratik olmakla ve aklın kullanımında hümanistik olmamakla eleştirmiştir.
  • Eleştirel teorisyenler pozitivizmin mutlak akıl ve mutlak doğru kavramlarına da karşı çıkarlar. Eleştirel yaklaşıma göre, bilgi sistemleri ve akıl toplumsal deneyimler yoluyla oluşur ve her toplumun kendine özgüdür.
  • Eleştirel yaklaşıma göre bir teori, içinden doğduğu toplumsal bağlamın ve tarihsel temelinin de farkında olmalıdır.

Mutlak; doğruluğu ve geçerliği evrensel olarak gerçek ve değişmez olandır.

Eleştirel Yönetim Çalışmalarının Ortaya Çıkışı

Toplumsal ve ekonomik alanda modern batı düşüncesine önemli eleştiriler yönelten eleştirel kuram, 1980’li yıllarda yönetim ve organizasyon alanında Eleştirel Yönetim Çalışmaları (EYÇ) ismiyle karşılık bulmuştur (Erdemir, 2009).

Eleştirel kuramın yönetim alanına uygulanması “aşırı örgütlenme ve bürokratikleşmenin örgütsel ve toplumsal yaşam üzerindeki olumsuz etkileri” nin merak edilmesiyle başlamıştır (Yıldırım, 2005). 20. Yüzyıl boyunca süren bu eleştiri çabaları 1990’larda tek bir isim altında toplanmaya çalışılmıştır. 1992 yılında Alvesson ve Willmott tarafından yazılan “Eleştirel Yönetim Çalışmaları” isimli kitap eleştirel yönetim çalışmalarının başlangıcı olarak kabul edilir (Fournier ve Grey, 2000).

Eleştirel yönetim çalışmalarının ortaya çıkışını hızlandıran gelişmeler şöyle sıralanabilir:

  • 1980’lerde yönetimde etkinlik, verimlilik, performans gibi kavramlar ön plana çıkmış, bunu sağlayacak yöneticiler önem kazanmıştır.
  • Yöneticilerin uzmanlığına bırakılan örgütler bürokratik ve hantal bir hale gelmiş, bu nedenle yönetim modellerinin sorgulanması gündeme gelmiştir.
  • Pozitivizmin yönetim araştırmalarında yarattığı yöntem krizi, alternatif yaklaşımların ortaya çıkışına sebep olmuştur.

Eleştirel Yönetim Çalışmalarının Genel Çerçevesi

Eleştirel yönetim çalışmalarının temel amaçlarından biri, geleneksel ve yaygın kabul görmüş yönetim düşüncesini eleştirmek, örgütsel yaşamda kullanılan kavramların arka planını ortaya çıkarmaktır. Böylece, var olan yönetim uygulamalarının önemli ölçüde değiştirilmesi hedeflenir. Eleştirel yönetim çalışmalarına göre yönetim, siyasi, kültürel ve ideolojik bir olgudur. Yönetimin faaliyetlerinden ve ideolojisinden etkilenen sessiz çoğunluğa söz hakkı verilir. Eleştirel yönetim çalışmalarında, baskının olmadığı ve herkesin eşit fırsatlara sahip olduğu toplumlar ve örgütler için bilgi üretilir. Odaklandığı konu, kötü ya da başarısız yöneticiler değildir, sosyal ve ekonomik sistemlerdeki sosyal adaletsizlikleri değiştirmek ister.

Eleştirel yönetim çalışmaları, eleştirel teoriye temel oluşturan çok sayıda teorik yaklaşımdan etkilenmiştir. Örgütsel davranış, insan kaynakları, stratejik yönetim konularının yanı sıra, endüstri ilişkileri, muhasebe, uluslararası işletmecilik, pazarlama gibi alanlarda da eleştirel yönetim çalışmaları yürütülebilir. Eleştirel yönetim bakış açısıyla yürütülen tüm çalışmalarda aşağıdaki benzerlikler görülür:

  • Hiyerarşi, aşırı iş yükü, yoğun rekabet ya da belli kesimlerin çıkarlarının korunması örgütler için kaçınılmaz değildir. Her uygulama sorgulanabilir ve değiştirilebilir.
  • Eleştirel yaklaşıma göre işletmelerde karar alma önceliği yöneticilerdedir. Yönetici için iyi olanın çalışanlar için de iyi olduğu düşünülür. Oysa yönetilen kesimin yararına kullanılabilecek daha insancıl yönetim biçimleri bulunabilir.
  • Takım çalışması, kararlara katılım gibi uygulamalar çalışanların iş performansı için önem taşır. Eleştirel yaklaşım çalışanların, işletme çıkarlarını artıran araçlar olarak görülmesini eleştirir. Çalışanlar işletmenin birer üyesi olarak dikkate alınır ve çıkarları korunur.

Eleştirel yönetim çalışmaları topluluğunun bir üyesi olmak demek genel olarak sol, anti-emperyalist, feminist, çevresi vb. görüşlere yakınlık duymak ve geleneksel pozitivist bilim anlayışına uzak durmak demektir. Eleştirel yönetim çalışmaları, geleneksel yönetim uygulamaları ile ilgili eleştirilerini ve saptamalarını, yöneticilerin ve örgütlerin faaliyet gösterdikleri sosyal ve ekonomik yapıyı dönüştürmek için ortaya koyar (Adler vd., 2007).

Eleştirel yönetim çalışmalarında yönetim, denetimi vurgulayan, doğanın ve insanın sömürülmesine fırsat veren bir anlayışı temsil eder (Yıldırım, 2002). Eleştirel yönetim çalışmalarının amacı, tahakküm (baskı) ilişkilerinde uzak toplumlar ve iş yerleri yaratabilmektir. Bu tür özgür örgütlerde çalışanlar kararlara eşit şekilde katılma fırsatı bulurlar. Bu yaklaşıma göre, baskının olmadığı, herkesin eşit fırsatlara sahip olduğu örgütler oluşturulmalıdır (Yıldırım, 2005).

Eleştirel yönetim çalışmalarında en önemli kavramlardan biri özgürleşmedir. Özgürleşme, örgütlerdeki bireylerin, sosyal ve psikolojik sınırlamalardan kendilerini kurtarmalarını anlatan eleştirel yönetim yaklaşımıdır (Alvesson ve Willmott, 1996).

Eleştirel yönetim çalışmasının merkezindeki bir diğer kavram da güçtür. Eleştirel yaklaşıma göre örgütler, güç ilişkilerinin yeniden ve yeniden üretildiği yerlerdir. Geleneksel yaklaşımda güç, kişilerin gözlemlenebilir davranışlarıdır. Eleştirel yaklaşım ise belirsiz ve derindeki gücü ele alır. Güç, kurumsal kaynaklara ulaşma, örgüt değerlerini tanımlama, çalışanların gündemini belirleme ve kontrol etme gibi yetkilerde kendini hissettirir (Thompson ve McHugh, 1995).

Eleştirel yaklaşıma göre bilgi, sosyal süreçlerle oluşturulur, sahiplenilebilir, el değiştirebilir ve bilginin sahibi olan grup gücünü artırır. Eleştirel yönetim çalışmalarında hedeflenen, doğrudan performansı artırmak değil, eşitlikçi bir dünyaya ulaşmak ve her türlü sömürüyü sona erdirmektir.

Eleştirel Yaklaşımın Örgüt Çalışmalarına Katkısı

Eleştirel yönetim çalışmalarındaki eleştiriler

  • yaratıcılık ve gelişme açısından yoksun, kısıtlanmış bir çalışma ortamına,
  • kişiler arasında eşitsizlik yaratan sosyal ilişkilerin ortaya çıkmasına,
  • bu ilişkilerde önceliklerin belirlenmesinde ayrım yapılmasına,
  • çalışanların düşünce yapılarının denetlenmesine ve tektipleştirilmesine,
  • ekolojik yapının zarar görmesine,
  • çalışanların, tüketicilerin ve toplumun değerlerinin kirletilmesine neden olan örgütsel yapıları ve yönetim uygulamalarının sorgulanmasına yol açmıştır.

Felsefe, ekonomi, politika ve sosyoloji vb. alanlardaki öncü çalışmalardan esinlenen eleştirel yönetim çalışmaları, henüz ilk yıllarını yaşamaktadır. Genel yönetim çalışmalarıyla birlikte, son zamanlarda yönetimin özel uzmanlık alanlarında da eleştirel çalışmalar yapılmaya başlanmıştır. Stratejik yönetim, insan kaynakları yönetimi, enformasyon sistemleri, iletişim ve muhasebe eleştirel çalışmaların yapıldığı bazı alanlar içinde sayılabilir. Eleştirel yönetim yaklaşımının, yaygın yönetim yaklaşımları içinde “öteki” pozisyonundan kurtulabilmesi ve yaygınlaşması için eğitim programlarına dahil edilmesi son zamanlarda ele alınan önemli gündem maddelerinden biri haline gelmiştir.


Yukarı Git

Sosyal Medya'da Paylaş

Facebook Twitter Google Pinterest Whatsapp Email