İşletme Yönetimi Dersi 1. Ünite Sorularla Öğrenelim
Yönetim Ve Yönetici
- Özet
- Sorularla Öğrenelim
Yönetim kelimesinin etimolojik kökeni nedir?
Yönetim kelimesinin etimolojik kökeninin Fransızca “Manage” kelimesinden geldiği öne sürülmektedir. Manage kelimesinin Türkçe karşılığı “at eğitimi, bu eğitimin yapıldığı yer, binicilik” anlamındadır. Bu bağlamda, yönetim kelimesinin kökeninin at eğitimi, atı gem aracılığıyla yönlendirmek, çekip çevirmek olduğu düşünülmektedir. Türkçede yönetim kelimesi Arapça kökenlidir ve “yön verme, çekip çevirme, yönlendirme” anlamındadır.
Yönetim kavramını tanımlarken hangi yöntemler kullanılır?
Yönetim kavramını tanımlamada kullanılan yöntemlerinden birisi, yönetim kavramının kapsamına giren her şeyi tanıma dâhil etmek (genus proximum) yani “efradını cami” bir tanım yapmaktır. Bu bağlamda, yönetimin sadece insanlar için geçerli bir kavram olduğunu söyleyebiliriz. Başka deyişle; hayvanlar güdülür, araçlar sürülür, makinalar kullanılır, insanlar ise yönetilir. Ayrıca, yönetim kavramını tanımlarken, kavrama ait olmayan herşeyi dışta bırakmak (differentia specificae) yani “ayarını mani” bir tanım yapmak da önemlidir. Buna göre, yönetimden söz edebilmek için en az iki insanın olması, bunlardan birinin “yöneten” diğerinin “yönetilen” rolünü üstlenmesi gerekmektedir. Yönetim kavramının soyut olması, yani anlaşılması ve kavranması güç olması nedeniyle kavramı tanımlarken “metafor” (bir şeyi başka bir şeyle açıklamaya çalışmak) kullanmaya neden olmuştur.
Yönetim kavramı tanımlarında öne çıkan üç temel özellik hangileridir?
Değişik bakış açılarına göre yapılan tanımlar yönetimin anlamına “boyut ya da derinlik” kazandırdıkları için önemlidir. Ancak her bakış açısında üç temel özellik öne çıkmaktadır. Bunlardan birincisi “amaçlara ulaşmak”, ikincisi “verimlilik, etkinlik ve iktisadilik”, üçüncüsü ise “işbirliğinin sağlanması”dır. Yönetimin bu üç temel özelliği “rasyonellik (akılcılık) ölçütleri” olarak adlandırılmakta ve yönetimin akıl ve bilime dayanan bir eylem olmasının önemini vurgulamaktadır.
Yönetim nedir?
• Yönetim “başta çalışanlar olmak üzere üretim faktörlerinin amaçlar doğrultusunda verimli, etkin ve iktisadi kullanılması” olarak tanımladığında öne çıkan bakış açısı “üretim faktörlerinin (sermaye, emek, doğa, teknoloji gibi) amaçlar doğrultusunda verimli, etkin ve iktisadi” kullanılmasıdır.
• Yönetim “başka insanları verimli, etkili ve iktisadi çalıştırarak iş görme ve belirlenen amaçlara ulaşma” olarak tanımladığında öne çıkan bakış açısı, yönetimin insancıl (beşeri) bir eylem olmasıdır. Bu tanıma göre, eşyanın (yani; para, hammadde, makina, bina gibi) olmadığı durumlarda da amaçlara ulaşabilmek için belirli faaliyetlerin insanlar aracılığıyla gerçekleştirilmesi yönetim olarak adlandırılmaktadır. Nitekim bir amaç doğrultusunda arkadaş grubuna liderlik etme, arkadaşlarını yönlendirme gibi faaliyetlerin yönetim kapsamında değerlendirildiğini söyleyebiliriz.
• Yönetim “planlama, örgütleme, yöneltme, koordinasyon ve denetim unsurları yardımıyla eldeki kaynakları verimli, etkili ve iktisadi bir şekilde kullanarak belirlenmiş amaçlara ulaşma süreci” olarak tanımladığında öne çıkan bakış açısı, yönetimin planlama, örgütleme, yöneltme, koordinasyon, denetim unsurlarının gerçekleştirilerek yerine getirilmesi ve bu unsurların birbirini izlemesinin “yönetim süreci” olarak adlandırılmasıdır.
Yukarıdaki değişik bakış açılarına göre yapılmış olan tanımlardan yola çıkarak yönetimi “belirlenmiş amaçlara ulaşmak için işbirliğini sağlayarak insanların ve eşyaların birlikte verimli, etkili, iktisadi kullanımı doğrultusunda karar verme ve uygulama süreci” olarak tanımlayabiliriz.
Yönetim bilimini diğer bilim dallarından ayıran en önemli özellik hangisidir?
Yönetim biliminin gelişimi sosyal bilimlerin gelişimine paralel olmuştur. Bu bağlamda, yönetim biliminin hukuk, sosyoloji, psikoloji, sosyal psikoloji, antropoloji gibi diğer pek çok bilim dalıyla ilişkisi vardır. Ayrıca, yönetim bilimini diğer bilim dallarından ayıran önemli bir özellik bulunmaktadır. Şöyle ki; yönetim bilimini tanımlarken “bilimlerin en yenisi, sanatların en eskisi” denilerek diğer bilim dallarından ayırıcı olan özelliği vurgulanmaktadır.
Yönetim süreci aşamaları hangileridir?
Yönetim Süreci eldeki kaynakların planlanması ile başlamaktadır. Bir sonraki aşama, planlanan faaliyetler ile örgütteki işler ve kişiler arasındaki yetki ilişkilerinin kurulmasıdır. Sürecin üçüncü aşaması olan yöneltmede planlanan ve örgütlenen faaliyetler uygulanmaya başlamaktadır. Tüm işlerin birbiriyle uyum içinde olmasını sağlayan koordinasyonun gerçekleştirilmesinden sonra elde edilen sonucunun planlanana uygun olup olmadığı denetlenmektedir. Denetim sonunda elde edilen bilgiler geri beslemeyle yeniden sürece dahil edilmektedir.
Planlama nedir?
Planlama: Geleceğe yönelik faaliyetler doğrultusunda öngörüde bulunma işidir. Bu doğrultuda gerçekleştirilen alternatif planlar arasından en uygun olanını seçme şeklinde tanımlanabilir. Planlama aşamasında ne, nerede, ne zaman, nasıl ve niçin sorularına cevap verilmeye çalışılmaktadır. Bu sorulara cevap bulunduğunda işletmenin planları ortaya çıkmaktadır.
Örgütleme nedir?
Örgütleme: İşlerin kimler tarafından yapılacağının, ne kadar yetkiyle ve hangi fiziksel ortamda gerçekleştirileceğinin belirlenmesidir.
Yöneltme nedir?
Yöneltme: Sistemi faaliyete geçirmekle ilgilidir. Ast’lara verilen işlerin istek ve işbirliğiyle yaptırılması önemlidir. Ast’lara emir verme ve görevlerini verimli, etkili, iktisadi olarak yerine getirmelerini sağlayacak motivasyonu yaratabilme vb. gibi konular yöneltme ile gerçekleşmektedir.
Koordinasyon nedir?
Koordinasyon: İşletmede gerçekleştirilen tüm faaliyetlerin birbirini takip edecek, tamamlayacak ve bütünleyecek şekilde olmasını sağlayan unsurdur.
Kontrol (denetim) nedir?
Kontrol (Denetim): İşletmede elde edilen sonuçlarla planlanmış ve elde edilmesi beklenen sonuçlar karşılaştırıldığında olumlu ya da olumsuz bir sapmanın söz konusu olup olmadığının belirlenmesidir. Olumlu sapma var ise, planlanandan daha fazla ürün/hizmet üretilmesi söz konusudur. Bu durumun planlama hatasından kaynaklandığı düşünülebilir. Olumsuz sapma planlanandan daha az üretildiğini gösterir ki bu durumda verimli, etkin ve iktisadi bir faaliyet gerçekleştirilmediği sonucuna ulaşılabilir. Elde edilen sonuçlar (mevcut durum) ile planlanan sonuçlar (beklenen durum) arasında olumsuz sapma varsa, düzeltici önlemlerin alınmasının gerekliliği ortaya çıkmaktadır.
Yönetimin özellikleri nelerdir?
Yönetimin başta gelen özelliği amacın belirlenmesi ve bu amaç doğrultusunda çalışanların işbirliğinin sağlanmasıdır. Başka deyişle, yönetimden söz edebilmek için insanların belirlenmiş bir amaç doğrultusunda işbirliği sağlamaları gerekmektedir.
Ayrıca, çalışanların bireysel amaçlarının işletmenin amaçlarıyla uyumlaştırılması da önemlidir. Amaç doğrultusunda yönetim sürecinde görev alanlar; ast-üst, yönetilen-yöneten, memur-amir gibi sosyal statü (rol) farklılaşması içine girmektedirler. Yönetim hiyerarşisi, yönetim basamaklarını ve bu basamaklara ait yetki/ sorumluluk düzeylerini belirlemektedir. Bu bağlamda, yönetim hiyerarşisindeki yerine göre bazı çalışanların diğer çalışanlar üzerinde yaptırım gücü söz konusudur.
Yönetimin bir diğer özelliği verimliliktir. Verimlilik, amaçların gerçekleşmesi için kaynakların doğru kullanılması anlamına gelmektedir. Bir işin doğru yapılması sonucunda belli bir dönemde oluşan artı değeri göstermektedir.
Yönetimin bir başka özelliği etkinliktir. Etkinlik, müşteri tatmini sağlayabilmek için kaynakların en uygun şekilde düzenlenerek mal ve/veya hizmetin en kısa zamanda sağlanmasıdır. Yönetimin etkinliği belli bir dönemde amaçlanan duruma (hedefe) ne ölçüde ulaşıldığıyla ilgilidir.
Yönetimin paradigması “gelir maksimizasyonu ve gider minimizasyonu” üzerine kurulmuştur ve doğal olarak “kurumsal performans” odaklıdır. Konuyu bu açıdan ele aldığımızda, iktisadilik de yönetimin önemli bir özelliğidir. İktisadilik, belli bir dönemde birim mal ve/ veya hizmetin üretilebilmesi için gerekli maliyet giderlerinin düzeyiyle ilgili bir kavramdır ve bunun en düşük maliyetle gerçekleştirilmesini temel alır.
İşletmelerde yönetici kimdir?
Yönetici kavramını en yalın şekliyle, yönetme gücünü elinde bulunduran ve yasalara, kurallara ya da belli koşullara uygun biçimde çalışmayı sağlayan kişi olarak tanımlayabiliriz. Buna göre yönetici, yönetim sürecinin sorumluluklarını üstlenen kişidir. Başka deyişle, işletme kaynaklarını planlayan, örgütleyen, koordine eden ve denetiminden sorumlu olan kişidir. Bu bağlamda yönetici; işletmenin değişen rekabet koşullarına uymasını ve sürekli dinamik halde olmasını sağlayan, işletmenin risk dışındaki sorumluluklarını üstlenen, işletmenin amaçlarını gerçekleştirmek için girişimciye karşı sorumluluk üstlenen ve işletme çalışanlarının bireysel amaçlarıyla işletmenin örgütsel amaçları arasında uyum sağlayan işletme çalışanıdır.
Sorumlulukları açısından yöneticiler kaç sınıftır?
Sorumlulukları açısından yöneticileri; genel yönetici, fonksiyonel yönetici, proje yöneticisi olarak sınıflandırabiliriz.
Hiyerarşik açıdan yöneticiler kaç sınıftır?
Hiyerarşik açıdan yöneticileri; üst, orta ve alt düzey yöneticiler olarak sınıflandırabiliriz.
Nitelikleri açısından yöneticiler kaç sınıftır?
Nitelikleri açısından yöneticileri; hümanist nitekliklere sahip yöneticiler, vicdan sahibi yöneticiler ve ambisyon sahibi yöneticiler olarak sınıflandırabiliriz.
Yetkinlikleri açısından yöneticiler kaç sınıftır?
Yetkinlikleri açısından yöneticileri; kavramsal yetkinliklere sahip yöneticiler, beşeri yetkinliklere sahip yöneticiler ve teknik yetkinliklere sahip yöneticiler olarak sınıflandırabiliriz.
Profesyonel yönetici kimdir?
Profesyonel yönetici, yöneticilik işini kazanç sağlamak amacıyla yapan, yöneticilik alanında ustalaşmış ve uzmanlaşmış kimse anlamına gelmektedir. Bu kimse, yöneticilik konusunda mesleki eğitim almış ve deneyim kazanmış, işin tüm inceliklerini veya açıklarını çalışarak kavramış ve işletmede farklılık yaratabilecek bir düzeye ulaşmıştır. Bu bağlamda, sıradanlığın dışına çıkmış ve işletmenin yönetiminde sözü dinlenen kimse olarak akla gelmektedir. Bir sorun oluştuğunda, sorunun ne olduğu (sorunun analizi) hakkında ondan görüş alınır ve soruna uygun çözüm üretmesi beklenir. Profesyonel yöneticiler işletmede sorunla karşılaştıklarında yapıcı tavır sergilerler ve genellikle çözüm odaklıdırlar. Profesyonel yöneticileri diğer yöneticilerden ayıran önemli özellikler vardır.
İşletme politikası nedir?
Kurumsal stratejiler ve rekabet stratejileri doğrultusunda, orta düzey yöneticilerinin sorumluluğunda olan fonksiyonel amaçlara (bölüm hedeflerine) ulaşabilmek için, politikaların oluşturulması gerekir. Politika genel olarak, işletmede çalışanların davranış ve kararlarına yol gösteren anlatımlardır ve amaçlara ulaşmayı sağlayan araçlardır. Başka deyişle, politika, stratejilerle saptanmış amaçlara ulaşım yollarının belirlenmesidir. Strateji daha çok profesyonel yöneticinin tasarlama, öngörü ve sezgileriyle ilgilidir. Kalite politikası, insan kaynakları politikası, ücret politikası gibi politikalar ise, özel durumlar için oluşturulmuş, uygulama odaklı bazı ilke ve kuralları ifade etmektedir. Politikalar sık sık değişmez oysa stratejiler sürekli değişen çevreye uyum sağlamak durumundadırlar. Bu nedenle, işletme politikalarının her ne kadar profesyonelleşme düzeyi yüksek üst düzey yöneticilerinin belirlediği stratejilerle sınırları çizilmiş olsa da, profesyonelleşme düzeyi daha düşük orta düzey yöneticileri doğrudan ilgilendirdiğini söyleyebiliriz.
İşletme bilimi açısından girişimci kavramının tanımı nedir?
İşletme bilimi açısından girişimci kavramını “sermayesini kâr elde etmek amacıyla ortaya koyan ve üretim faktörlerini bir araya getirerek belirli bir mal ve/veya hizmeti üretmek ve/veya pazarlamak riskini üstlenen kişi” olarak tanımlayabiliriz. Girişimcinin en önemli özelliği girişimcilik ruhuna sahip olmasıdır. Şöyle ki; doğa (yani üretimin gerçekleştirileceği yer), sermaye (yani arazi, bina, makina, hammadde), emek (ücret karşılığında çalışan işgörenler) ve teknoloji (patent, lisans, know how, imtiyaz) gibi üretim faktörlerini “girişimcilik ruhu” bir araya getirir.
Girişimciyi yöneticiden ayıran farklar hangileridir?
Girişimciyi yöneticiden ayıran üç önemli unsur bulunmaktadır. Şöyle ki;
• Girişimci kâr ve/veya zarar etme riskini yüklenen kişidir,
• Girişimci üretim faktörlerini bulan kişidir,
• Girişimci bulduğu üretim faktörlerini birleştirerek tüketicilerin belirli bir mal ve/veya hizmet ihtiyacını karşılamayı düşünen kişidir.
Girişimcinin temel özelliği hangisidir?
Girişimcinin temel özelliği “kâr odaklı” olmasıdır. Kâr elde edebilmesi için kurduğu işletmenin (sistemin) verimli çalışması gerekir. Bir sistemin verimliliği, o sistemin çıktı miktarının (veya çıktıların parasal değerinin) girdi miktarına (veya girdilerin parasal değerine) oranını ifade eder. Verimliliği artırmak dört şekilde olabilir. Şöyle ki;
i. Aynı girdi miktarıyla daha çok çıktı yaratarak,
ii. Aynı çıktıyı daha az girdiyle yaratarak,
iii. Girdi miktarında yaşanan artışın daha fazlasını çıktı miktarında yaratarak,
iv. Çıktı miktarının azalma oranını girdi miktarındaki azalmadan daha düşük miktarda tutarak.
Girişimciliğin devlet tarafından özendirilmesinin başlıca nedenleri hangileridir?
Devlet girişimcilere bazı teşvikler ve vergi avantajları sağlayarak girişimciliği özendirmekte ve yönlendirmektedir. Şöyle ki; teşviklerin ve vergi indirimlerinin genellikle daha az gelişmiş ve işsizliğin yoğun olduğu bölgelere doğru yönlendirildiği görülmektedir. Girişimciliğin özendirilmesinin başlıca nedenleri arasında; yeni iş ve istihdam olanaklarının yaratılması, üretimin artarak ekonomik yaşamın canlanması, işsizliğin önlenmesi, gayri safi ulusal hasılanın artırılması sayılabilir.
İşletme nedir?
İşletme, “toplumun gereksinme duyduğu ekonomik değer taşıyan mal ve/veya hizmetlerin üretildiği ve/veya pazarlandığı, kar elde etmek ya da hizmet yaratmak amacıyla üretim faktörlerinin (sermaye, emek, teknoloji, doğal kaynaklar) bilinçli, uyumlu ve sistemli olarak bir araya getirildiği ekonomik, teknik ve sosyal bir varlıktır”. Bankacılık, sigortacılık, turizm, eğitim gibi sektörlerde yer alan işletmeler hizmet işletmesi; tekstil, otomotiv, beyaz eşya gibi sektörlerde yer alan işletmeler mal işletmesi olarak adlandırılırlar. İşletmenin yukarıdaki tanımını ayrıntılı olarak ele aldığımızda:
• İşletme başkalarının tüketmesi için mal ve/veya hizmet üreten bir ekonomik birimdir ve ekonomik yaşamın en önemli unsurudur.
• İşletme toplumun gereksinme duyduğu mal ve/veya hizmetleri üreten teknik bir çalışma birimidir. Örneğin, endüstri işletmeleri, lojistik işletmeleri, bankalar, konaklama işletmeleri, tarım işletmeleri gibi.
• Amacı ne olursa olsun, işletme bir organizasyondur ve çalışanlarının birbirine bağlı değişik görevler üstlendikleri sosyal bir birimdir.
İşletme yönetiminin genel amacı nedir?
İşletme yönetiminin genel amacı, mal ve/veya hizmet üreterek topluma faydalı olmaktır. Çünkü işletmeler toplumun kıt kaynaklarını(çeşitli madenler, petrol, vb. gibi) kullanırlar. Bu nedenle, topluma karşı sorumludurlar. Kıt kaynaklara her geçen gün yenileri eklenmektedir. Örneğin, eskiden su kıt kaynak değilken, çevre kirlenmesi ve küresel ısınma sonucu artık kıt bir kaynak olmuştur. Benzer şekilde, hava bir kıt kaynak değildir, ancak devam eden hava kirliliği gelecekte onun da kıt bir kaynak olmasına neden olabilecektir. Genel amaç; dünyanın her ülkesinde faaliyette bulunan her türlü işletme için ve işletmenin yaşamının devam ettiği sürece geçerlidir; başka deyişle, evrenseldir ve süreklilik arz etmektedir.
Vizyon nedir?
Vizyon en temel anlamıyla, “geleceği görebilme, gelecekle ilgili amaç belirleme” olarak tanımlanabilir.
Misyon nedir?
Misyon, vizyona ulaşmak için atılması gerekli olan adımlardır. Misyon, İngilizce “mission” kelimesinin Türkçe sözlük karşılığı olan “görev” anlamında değil, süreklilik gösteren bir amaç ifadesi olarak kullanılmaktadır. İşletmenin varoluş nedenini açıklayan bir ifadedir. Misyon mutlaka değerlere ve ilkelere bağlı olarak belirlenmelidir.
İlke nedir?
İlke, değişmesi ve ikamesi mümkün olmayan değerleri ifade eder. Örneğin, insanlıkla ilgili temel ilkeler; yalan söylememek, hırsızlık yapmamak, onurlu olmak vb.dir. İşletmeler de misyonlarını belirlerken; borçların zamanında ödenmesi, ücretlerin bordroda düşük gösterilmemesi, müşterilerin doğru bilgilendirilmesi gibi temel ilkelere bağlı kalmak durumdadırlar. Vergi kaçırmak, yalan söyleyerek mal satmak üzerine bir işletme kurmak mümkün değildir, bu durum ilkesizlik olacaktır.
İşletmenin stratejik amaçları hangileridir?
İşletmenin stratejik amaçları üç tanedir. Bunlar; verimlilik, kârlılık ve büyümedir. Bu amaçların “stratejik amaçlar” olarak adlandırılmasının nedeni işletmede üst düzey yönetiminin belirlediği kurumsal stratejiler ve rekabet stratejileri doğrultusunda gerçekleşmeleridir. Verimlilik, amaçların gerçekleşmesi için kaynakların doğru kullanılması anlamına gelmektedir. Karlılık, etkinlik ve verimliliğin doğal sonucudur ve işletmenin varlığını devam ettirebilmesi, yeni yatırımlar yapıp büyüyebilmesi için gereklidir. Büyüme, üretim miktarı artışını veya sayısal olarak gelişmeyi ifade etmektedir. İşletmelerde; üretim kapasitesi, satış miktarı, yatırım miktarı, kullanılan hammadde ve enerji miktarı, çalışan sayısı gibi çeşitli faktörlerde meydana gelen artışlar, büyüme olarak algılanır. İşletmeler genelde maliyetlerini düşürmek, üretimlerini artırmak, üretim faktörlerinin temininde avantajlar elde etmek için büyürler. Büyümeyen, yatırım yapmayan işletmeler zaman içinde rakiplerine kıyasla küçülmektedirler. Bunların yanında büyüme, işletmelerin örgüt yapılarının da değişmesine neden olmakta, bu yolla işletmeler teknolojideki gelişmeleri izleyebilmekte ve çağdaş yönetim tekniklerine uyum sağlayarak faaliyetlerine devam edebilmektedirler.
İşletmenin fonksiyonel amaçları hangileridir?
Amaçlar hiyerarşisinde stratejik amaçlardan sonra fonksiyonel amaçlar gelmektedir. Fonksiyonel amaçlar, işletmede bulunan her bir fonksiyonun, yani bölümün, işletmenin stratejik amaçlarına uygun şekilde geliştirdiği alt amaçları ifade etmektedir. Bu amaçlar; satış, pazarlama, üretim, insan kaynakları, araştırma ve geliştirme gibi farklı bölümlerin kendi bölüm amaçlarıdır ve bütçe ile ifade edilir. Bütçe, gelir ve giderlerin yıllık hedefler doğrultusunda rakamsal olarak belirlenmesi olduğundan, işletmedeki her bölümün kendi bütçesini hazırlaması, bölümlerin yıllık hedefler doğrultusunda faaliyetlerinin denetlenmesi anlamına da gelmektedir.
Amaçlar hiyerarşisinin son basamağını ne oluşturur?
Amaçlar hiyerarşisinin son basamağında, fonksiyonel amaçların yani bölüm amaçlarının ilgili bölüm çalışanlarına yüklenmesi (normlar) gelmektedir. Başka deyişle, bütçe hedeflerinin ilgili bölüm çalışanlarına yüklenerek performanslarının saptanabilmesine yardımcı olan davranış standartlarının belirlenmesidir. Bölüm hedeflerinin bölümde çalışanlara yüklenmesi (hedeflere ulaşmada onlardan beklenen katkının somut olarak ortaya konulması) aslında bölüm çalışanlarından beklenilen davranış standartları ve kurallardır. Bu açıdan ele alındığında, norm olarak da adlandırabileceğimiz bu davranış kuralları, çalışanlarının gerek bölümdeki faaliyetlerinin, gerekse birbirlerine karşı ilişkilerinin düzenlenmesinde önemli rol oynarlar ve çalışmalara bütünlük kazandırırlar. Bir müşteri temsilcisinin yapması gereken satış miktarı ve müşteri ziyareti sayısı, bir üretim işçisi için kabul edilebilir maksimum fire ya da hataların miktarı, müşteriler için yapılacak azami ve asgari reklam sayıları, tartı ve laboratuvar aletlerini kontrol etmek için saptanmış zaman süreleri örnek olarak verilebilir.
İşletmede yönetici rolleri hangileridir?
İşletmede belli bir pozisyona sahip yöneticiler, o pozisyona özgü eylem, tutum ve davranışlar olarak tanımlayabileceğimiz bazı normlara (standartlara) uygun rolleri yerine getirirler. Örneğin; bir orta düzey yöneticisi doğrudan bağlı olduğu üst düzey yöneticisine “ast”, kendisine bağlı olarak çalışanlara “üst” rolünü üstlenecektir. Diğer bölüm yöneticilerine karşı “iş arkadaşı” rolünü üstlenecek ve onlara danışmanlık (bilgi alışverişi) hizmeti verecektir. İş dışındaki zamanlarda ise, “eş, baba, oğul, dost” olarak çeşitli roller üstlenebilecektir. Sonuçta, üstlenilen her rol bu role özgü talep ve beklentileri bünyesinde taşımaktadır. Yöneticilik işi, üç temel grupta sınıflandırabileceğimiz on farklı role ayrılarak incelenebilir:
1. Bireylerarası Rolü
• Temsilcilik rolü
• Liderlik rolü • İlişki rolü
2. Bilgi Rolü
• Gözlemci rolü
• Yayma / Duyurma rolü
• Sözcülük rolü
3. Karar Verme Rolü
• Girişimci rolü
• Sorun çözen rolü
• Kaynak bulan rolü
• Müzakereci rolü
Örgütlerde yetki nedir, kaç tür yetki vardır?
Yetki; yöneticinin karar verme, emir verme ve kaynak tahsisinde sahip olduğu resmi ve yasal haklardır. Yetki ilişkileri, organizasyondaki çeşitli pozisyonlara (görevlere) göre çeşitlendirilip sınırlandırılarak düzenlenir, yöneticilere kullandırılır. Örgütlerde yetki, üç türde karşımıza çıkmaktadır. Bunlar; hat, kurmay ve fonksiyonel yetkidir.