Kamu Yönetimi Dersi 8. Ünite Özet
Kamu Yönetiminin Denetlenmesi
- Özet
- Sorularla Öğrenelim
Giriş
Günümüzde kamu yönetimi, kamu gücünü kullanma yetkisine sahip, uzmanlaşmış profesyonel bir kurum olarak toplumsal düzenin sağlanmasında, kamu hizmetlerinin yürütülmesinde önemli görevler üstlenmiştir. Bu görevleri yerine getirebilmesi için de yasalarla kamusal yetki ve kaynaklarla donatılmıştır.
Denetimin Önemi ve Denetim Türleri
Denetim, örgüt tarafından benimsenen amaçların ya da üstlenilen görevlerin eksiksiz, verimli ve zamanında gerçekleşip gerçekleşmediğinin hiyerarşi içinde ve yaptırımlı biçimde izlenmesidir. Denetim sürecinin özünde yönetim faaliyetlerinde uygulamanın değerlendirilmesi, ölçülmesi ve sonunda düzeltici faaliyetlerin yer alması vardır. Denetim, yönetimin isleyişindeki eksiklik ve hataları saptayarak bunların düzeltilmesini sağlamaya yönelik bir faaliyettir. Denetim, denetlemenin yapıldığı zamana göre ön denetim, anında denetim ve sonradan denetim olmak üzere üçe ayrılır.
- Ön Denetim: Denetimin belirli bir eylem ya da işlem gerçekleştirilmeden önce yapılmasıdır. Ön denetim ile yanlış¸ uygulama ya da önemli sayılabilecek aksamaların daha gerçekleşmeden önlenmesi amaçlanır.
- Anında Denetim: Denetimin bir eylem ya da projenin uygulanması sırasında yapılmasıdır. Anında denetim ile uygulama sırasında önceden belirlenmiş standartlardan sapmaların ortaya çıkması durumunda düzeltici önlemlerin alınması sağlanır.
- Sonradan Denetim: Değerlendirmenin eylemin tamamlanmasından sonra yapılmasıdır. Sonradan denetim yöneticilerin aksaklıkları ortaya çıkarmalarına ve gelecekte bunların tekrarlanmaması için gerekli tedbirleri almalarına imkân sağlar.
Kamu yönetiminin denetlenmesinin gerekliliğini ortaya koyan etkenleri üç grupta toplamak mümkündür.
- Günümüzde kamu yönetimi uzmanlık ve teknik bilgiyi gerektiren karmaşık bir yapı ve işleyişe bürünmüştür. Profesyonellik olarak tanımlanan bu durum, kamu yönetimi ve kamu yöneticilerini ön plana çıkarmıştır. Bugün kamu yöneticileri kamu politikalarının hazırlanması ve uygulanması, kamu kaynaklarının tahsisi gibi kamusal işlerle ilgili birçok alanda etkili ve önemli aktörlerdir.
- Kamu yönetimine kamusal faaliyetleri yürütebilmesi ve kamu hizmetlerini sunabilmesi için yasalarla geniş¸ yetkiler verilmiştir. Bu yetkiler devletin emredici ve zorlayıcı gücünü de içermektedir. Bunların hukuk sınırları içerisinde ve insan haklarına saygılı, tarafsız, adil ve eşit bir biçimde kullanılması gerekmektedir. Toplumun genel yararı amacıyla verilen bu üstün yetki ve ayrıcalıkların keyfilikten ve kişisel çıkarlardan uzak, kamu yararı doğrultusunda kullanılması için kontrol edilmesi, yetkilerin kötüye kullanılmasının önüne geçilmesi gerekmektedir.
- Kamu harcamalarının mali kaynağı vatandaşlardan toplanan vergilerle karşılanmaktadır. Ayrıca, kamu yönetimi özel sektörden farklı olarak faaliyetlerini büyük ölçüde tekelci bir ortamda kamu hizmeti anlayışı ile yürütür. Dolayısıyla özel sektör işletmelerinin tabi olduğu rekabetçi serbest piyasanın denetleyici mekanizmalarından etkilenmez. Bu nedenle, sınırlı kamu kaynaklarının hizmet gereklerine göre verimli ve etkin kullanılmasını sağlamaya yönelik düzenlemelere ihtiyaç vardır.
Tüm bu ve benzeri nedenlerle kamu yönetiminin hesap verebilirliği demokratik toplumlarda üzerinde en çok durulan ve sürekli gündemde olan bir konudur. Hesap verebilirliğin birbiriyle örtüşen üç temel amacı vardır.
- Kamu otoritesinin kötüye kullanılmasının önüne geçmek,
- Kamu kaynaklarının kullanımında hukuk kurallarına ve kamu hizmeti değerlerine uyulmasını güvence altına almak,
- Kamu yönetiminde sürekli iyileştirmeyi sağlamaktır.
Yine benzer biçimde güçlendirilmiş hesap verebilirliğin dört vaadinden söz edilir.
- Demokrasi taahhüdü: Kamu yönetiminin kapalı bürokratik ve hiyerarşik yapısını daha şeffaf ve açık hâle getirir.
- Adalet taahhüdü: Kötüye kullanılan kamusal yetkilere karşı başvuru yapılabilmesini ve bağımsız organlar tarafından yargılanmasını sağlar.
- Etik davranış taahhüdü: Denetim ve gözetim kamu yöneticileri ile kamu çalışanlarının doğru ve düzgün davranışlar sergilemesini teşvik eder.
- Performans taahhüdü: Kamu hizmetlerinin kalitesinde iyileşme sağlar.
Siyasal Denetim
Kamu yönetiminin denetlenmesinde başvurulan başlıca yöntemlerden biri siyasal denetimdir. Siyasal denetim, siyasi kurum ve kişilerin kamu yönetimi üzerinde sahip oldukları gözetim ve denetim yetkisidir. Demokratik kuramda bu ilişki bicimi asıl-vekil ilişkisi olarak açıklanmaktadır. Bu temsil zincirinde hesap verme sorumluluğu parlamenter sistemde şu sekide islemektedir: Kamu yönetimi hükûmete karşı sorumludur; hükûmet de parlamentoya karşı sorumludur, parlamento da halka karşı sorumludur. Halkın siyasi organların performanslarını denetlemesi ise seçim sandığında olur. Parlamento ve hükûmet arasındaki ilişki güven esasına dayanır. Hükûmetin görevde kalabilmesi parlamentonun güvenoyuna bağlıdır. Başka bir ifadeyle, parlamento çoğunluğu güvensizlik oyuyla hükûmetin görevine son verebilir. Kamu yönetiminin kullandığı yetkiler kendisine ait değildir. Bu yetkiler onlara yasalarla ve siyasi organlarca verilmiştir. Gerçek yetkinin sahibi milleti temsil eden siyasi organlar olduğu için bu organların kamu yönetimini denetleme yetkisine sahip olmaları demokrasinin asli unsurlarındandır.
Yasama Organının Denetimi; Temsilî demokrasilerde yasama organının kanun yapmak, hükûmeti denetlemek ve devlet bütçesini kabul etmek olmak üzere üç temel işlevi vardır. organının kamu yönetimi üzerindeki denetimi, esas itibarıyla doğrudan olmayıp bakanlar aracılığıyla gerçekleştirilen dolaylı bir denetimdir. Ayrıca, parlamenter sistemlerde bakanlar başında bulundukları bakanlığın en üst yöneticisi olarak sadece kendi eylem ve işlemlerinden değil, emri altında çalışanların eylem ve işlemlerinden dolayı da parlamentoya karşı sorumludur. Anayasa değişikliği ile Cumhurbaşkanına, yürütme yetkisine ilişkin konularda Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarma yetkisi verilmiştir. Ancak, Anayasanın ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar, kişi hakları ve ödevleriyle dördüncü bolümde yer alan siyasi haklar ve ödevler Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenlenemez. Kamu yönetiminin isleyişindeki yetersizlikler ve aksaklıklardan seçmenleri yoluyla haberdar olan milletvekilleri bu konuları Meclis’te gündeme getirirler ve ilgili bakana konuyu aktararak idarenin denetlenmesinde rol oynarlar.
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin Bilgi Edinme ve Denetim Yolları; Anayasamıza göre, Türkiye Büyük Millet Meclisi, Meclis araştırması, genel görüşme, Meclis soruşturması ve yazılı soru yollarıyla bilgi edinme ve denetleme yetkisini kullanır. Yazılı soru, Meclis araştırması, Meclis soruşturması ve genel görüşme ile ilgili önergelerin verilme şekli, içeriği ve kapsamı ile cevaplandırılma, görüşme ve araştırma yöntemleri Meclis iç tüzüğünde düzenlenmiştir. Yazılı soru, yazılı olarak en geç on beş gün içinde cevaplanmak üzere milletvekillerinin, Cumhurbaşkanı yardımcıları ve bakanlara yazılı olarak soru sormalarını ifade eder. Yazılı soru önergesi, sadece bir milletvekili tarafından imzalanır ve TBMM Başkanlığına verilir. Yazılı soru önergelerine belge eklenmez. Yazılı soruların cevabı, bir Cumhurbaşkanı yardımcısı veya ait olduğu bakanlık eliyle TBMM Başkanlığına sunulur. TBMM Başkanı, bu cevabı soru sahibine iletir. Yazılı sorular süresi içinde cevaplandırılmazsa, yazılı soru önergesinin süresi içinde cevaplandırılmadığı gelen kâğıtlar listesinde ilan edilir ve bu durum Cumhurbaşkanı yardımcısına veya bakanlara gönderilir.
TBMM'ye Dilekçeyle Başvurma Hakkı ve Dilekçe Komisyonu; Siyasi denetim, sadece TBMM üyelerinin istemi ve başvurusuyla yapılan denetimle sınırlı değildir. Bunun yanında yurttaşların başvurusu üzerine harekete geçen mekanizmalar da vardır. Anayasa’nın 74. maddesine göre, vatandaşlar ve karşılıklılık esası gözetilmek kaydıyla Türkiye’de ikamet eden yabancılar kendileriyle veya kamu ile ilgili dilek ve şikâyetleri hakkında, yetkili makamlara ve Türkiye Büyük Millet Meclis’ine yazı ile başvurma hakkına sahiptir. Kendileriyle ilgili başvurmaların sonucu, gecikmeksizin dilekçe sahiplerine yazılı olarak bildirilir. Böylece, yurttaşlar, idareyle ilgili dilek ve şikâyetlerini yazılı olarak başvurarak idare üzerinde Meclis denetimini başlatmış olmaktadırlar. Bu başvuruları incelemek üzere Meclis’te Dilekçe Komisyonu kurulmuştur. Dilekçe Komisyonu, Türk vatandaşlarının ve karşılıklılık esası gözetilmek kaydıyla Türkiye’de ikamet eden yabancıların kendileriyle veya kamu ile ilgili olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına gönderdikleri dilek ve şikâyetleri inceler ve karara bağlar. Dilekçeyle başvuru üzerine Meclis’in verdiği kararlar hükûmeti ve idareyi hukuken bağlamaz.
TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu; Kamu yönetiminin denetiminde TBMM’nin sahip olduğu önemli ve etkili bir diğer Komisyon da 1990 yılında 3686 sayılı Kanunla kurulan TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu’dur. Komisyon’un denetim ile doğrudan ilgili iki görevi dikkat çekmektedir. Bunlardan birincisi insan hakları ihlalleri ile ilgili başvuruları incelemesi ve gerekli gördüğü takdirde ilgili mercilere durumu iletmesi, ikincisi de kamu ve özel kurum ve kuruluşlarda inceleme yapması ve bilgi isteme yetkisine sahip olmasıdır. Ayrıca, Komisyon, her yıl yapılan çalışmaları ve elde edilen sonuçları kapsayan bir rapor hazırlayarak kamuyu bilgilendirmektedir. Komisyon, kendisine yapılan başvurular üzerine ya da herhangi bir başvuru olmaksızın gerekli gördüğü konularda da araştırma yapabilmektedir. Ayrıca Komisyon üyeleri tarafından incelenmek üzere çeşitli konular da gündeme getirilebilmektedir
TBMM Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu; 5840 sayılı Kanun’la kadın haklarının korunması ve geliştirilmesi, kadın erkek eşitliğinin sağlanmasına yönelik faaliyetlerde bulunmak amacıyla Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu kurulmuştur. Komisyon’un görevleri arasında TBMM Başkanlığınca havale edilen kadın erkek eşitliğinin ihlaline ve toplumsal cinsiyete dayalı ayrımcılığa dair iddialar ile ilgili başvuruları incelemek ve gerekli gördüğü hallerde ilgili mercilere iletmek görevi de vardır. Komisyon bu görevini yerine getirebilmek için genel yönetim kapsamındaki kamu idareleri ile gerçek ve tüzel kişilerden bilgi istemek ve ilgilileri çağırarak bilgi almak yetkisine sahip kılınmıştır.
Yönetsel Denetim
Kamu yönetiminin kendi içinde denetlenmesine yönetsel denetim denir. Yönetsel denetim, yönetimin yasama, yargı ve kamuoyu tarafından değil de kurum içindeki hiyerarşik üstler tarafından veya kurum dışındaki diğer kamu kurumları tarafından denetlenmesidir.
Hiyerarşik Denetim; Ast-üst ilişkisi, bir sıradüzen vardır. Bir örgütte hiyerarşik üstün astları üzerindeki yakın gözetim ve denetim yetkisine hiyerarşik denetim denir. Hiyerarşik denetim yetkisi, hiyerarşi ilişkisinden kaynaklandığı için genel bir yetki olup her üst bu yetkiye kendiliğinden sahiptir. Bir üstün, astlarını denetlemesi üstün yönetme yetkisi içindedir. Yöneticiler astlarının davranış¸ ve faaliyetleri ile ilgili olarak önleyici ve düzeltici eylemlerde bulunma yetkisine sahiptir. Üstün astları üzerinde sahip olduğu hiyerarşik denetim yetkisi iki türlüdür. Bunlardan birincisi kişiler üzerinde, ikincisi de işlemler üzerinde yapılan denetimdir. Hiyerarşik üstlerin astları üzerinde atama, performans değerlendirme, yükseltme, hizmet yerini değiştirme ve disiplin cezası uygulama gibi hiyerarşik yetkileri vardır. Ayrıca, hiyerarşik üstler, emri altında çalışan personelin işlemlerini her zaman denetleme ve onları yönlendirme yetkisine sahiptir. Üstün astların işlemleri üzerinde sahip olduğu yetkiler şöyle sıralanabilir: Üst, astlarını her zaman denetlemek veya denetletmek yetkisine sahiptir. Üst, asta emir ve talimat verebilir. Üst, işlem yapıldıktan sonra da denetimde bulunabilir. Üst, astın işlemlerini hem hukuka uygunluk hem de ihtiyaca ve hizmet gereklerine Uygunluk yönünden denetleyebilir. Üst, hiyerarşik denetim sonucunda astın işlemlerini uygun bulma, iptal etme, değiştirme, durdurma, geciktirme gibi yetkilere sahiptir. Ancak, astın görevine giren konularda üst astın yerine geçerek kendisi karar alamaz.
Vesayet Denetimi; Vesayet denetimi, yerinden yönetim kuruluşlarının merkezî yönetim tarafından yasaların öngördüğü sınırlar içinde denetlenmesidir. Yerinden yönetim kuruluşlarının devlet tüzel kişiliğinden ayrı bir tüzel kişilikleri olduğu için özerktirler ve merkezî yönetimin hiyerarşik denetimi dışındadırlar. Bu nedenle, vesayet denetimi, idarenin bütünlüğü ilkesi gereğince, kamu yönetimi örgütlerinin bir bütün olarak uyum içinde çalışmasını sağlamak amacıyla geliştirilmiş bir araçtır. Bu bağlamda, yerinden yönetimin bazı sakıncalarını gidermeye yönelik olarak merkezî yönetimin yerinden yönetim kuruluşları üzerinde denetim ve gözetim yetkisi vardır. Vesayet denetimi, 1982 Anayasası’nda düzenlenmiştir. Buna göre, Merkezî idare, mahallî idareler üzerinde, mahallî hizmetlerin idarenin bütünlüğü ilkesine uygun şekilde yürütülmesi, kamu görevlerinde birliğin sağlanması, toplum yararının korunması ve mahallî ihtiyaçların gereği gibi karşılanması amacıyla, kanunda belirtilen esas ve usuller dairesinde idarî vesayet yetkisine sahiptir. Vesayet denetimi, yerinden yönetim kuruluşlarının organları ve işlemleri üzerinde gerçekleşir.
Denetleme Kurulları Yoluyla Gerçekleştirilen Denetim; Yönetsel denetim yollarını incelerken denetleme kurulları tarafından yapılan denetime de değinmekte yarar vardır. Türk kamu yönetimi sisteminde Sayıştay ve Devlet Denetleme Kurulu gibi görevi sadece denetim olan kurumlar bulunmaktadır. Bu denetim organlarının kamu kurum ve kuruluşlarını denetlemesi bir dış denetim biçimidir.
Devlet Denetleme Kurulu; 1982 Anayasası kamu yönetiminin denetlenmesi konusunda Cumhurbaşkanına önemli bir rol vermiştir. Cumhurbaşkanı bu rolü Denetleme Kurulu eliyle yerine getirir. Devlet Denetleme Kurulu doğrudan Cumhurbaşkanı’na bağlı olarak çalışan ve idari soruşturma, inceleme, araştırma ve denetleme yetkisine sahip üst denetleme organıdır. Devlet Denetleme Kurulunun Başkan ve üyeleri Cumhurbaşkanınca atanır. Anayasaya göre Devlet Denetleme Kurulunun amacı idarenin hukuka uygunluğunun, düzenli ve verimli şekilde yürütülmesinin ve geliştirilmesinin sağlanmasıdır. Devlet Denetleme Kurulu, Cumhurbaşkanının isteği üzerine, tüm kamu kurum ve kuruluşlarında ve sermayesinin yarısından fazlasına bu kurum ve kuruluşların katıldığı her türlü kuruluşta, kamu kurumu niteliğinde olan meslek kuruluşlarında, her düzeydeki isçi ve işveren meslek kuruluşlarında, kamuya yararlı derneklerle vakıflarda, her türlü¨ inceleme, araştırma ve denetlemeler yapar.
Teftiş Kurulları; Tüm bakanlıklar ile belli bir büyüklüğe sahip kamu kurum ve kuruluşlarda teftiş¸ kurulları vardır. Köklü bir geçmişi olan teftiş kurullarının Türk kamu yönetimi denetim sisteminde önemli bir yeri vardır. kurullarında bir kurul başkanı ile baş müfettişler, müfettişler ve müfettiş yardımcıları bulunur. Teftiş kurulları doğrudan bakana ya da genel müdüre bağlıdır.
Gözetim Kurulları Yoluyla Denetim; kamu yönetimi üzerinde gözetim ve denetim yetkisi olan yeni mekanizmalar oluşturulmuştur. Kurum dışı gözetim mekanizmaları arasında Kamu Görevlileri Etik Kurulu ile Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu sayılabilir.
Kamu Görevlileri Etik Kurulu; 2004 yılında Kamu Görevlileri Etik Kurulu kurulmuştur. Kurul üyeleri, Bakanlık görevi, il belediye başkanlığı, Yargıtay, Danıştay, Sayıştay üyeliği, müsteşarlık, büyükelçilik, valilik, bağımsız ve düzenleyici kurul başkanlığı, üniversitelerde rektörlük veya dekanlık ve kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarında en üst kademe yöneticiliği görevi yapmış¸ olanlar arasından Bakanlar Kurulu tarafından atanan 11 üyeden oluşmaktadır. Kamu Görevlileri Etik Kurulu, etik davranış ilkelerini belirlemek, bu ilkelerin ihlal edildiği iddiasıyla resen veya yapılacak başvurular üzerine gerekli inceleme ve araştırmayı yaparak sonucu ilgili makamlara bildirmek, kamuda etik kültürünü yerleştirmek üzere çalışmalar yapmakla yetkilidir.
Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu; Bunlardan bir tanesi de 6332 sayılı Kanunla insan haklarının korunması ve geliştirilmesi konusunda çalışmalar yapmak üzere kurulan Türkiye İnsan Hakları Kurumu’dur. Kamu tüzel kişiliğine ve özerkliğe sahip özel bütçesi olan Kurumun görevleri arasında; insan haklarının korunmasına, geliştirilmesine ve ihlallerin önlenmesine yönelik çalışmalar yapmak, işkence ve kötü muamele ile mücadele etmek, şikâyet ve başvuruları incelemek ve bunların sonuçlarını takip etmek vardır. Kurum, görev ve yetkilerini kendi sorumluluğu altında, bağımsız olarak yerine getirir ve kullanır. Görev alanına giren konularla ilgili olarak hiçbir organ, makam, merci veya kişi, Kurula emir ve talimat veremez, tavsiye ve telkinde bulunamaz.
Kamu Denetçisi (Ombudsman) Denetimi
Bazı ülkelerde kamu yönetimi, yasama organına bağlı olarak çalışan bağımsız ve tarafsız denetçiler tarafından denetlenmektedir. Yönetimin bağımsız bir kamu denetçisi tarafından denetlenmesi yolu ilk kez Ombudsman adıyla İsveç’te ortaya çıkmıştır. Kamu denetçisi genel olarak parlamento tarafından seçilir; yetki alanı ise ülkeden ülkeye değişiklik gösterir. Kamu denetçisi, yurttaşların kamu yönetimine ilişkin şikâyetlerini ele alır, inceleme ve araştırma sonucunda yönetimin olaydaki tutumunu ve uygulamasını değerlendirir. Yönetimin aksayan, iyi işlemeyen yanlarını, yetersizliklerini ortaya çıkarır ve işin çözümü için önerilerde bulunur. Böylece, kamu denetçisi yönetimi denetlemekte, yurttaş ile yönetim arasında çıkan uyuşmazlıkların çözümünü kolaylaştırmaktadır. Bu yönüyle kamu denetçisi kamu yönetimi karşısında vatandaşların doğrudan sesidir. 6328 sayılı Kanun’un 5. maddesinde Kamu Denetçiliği Kurumu’nun görev alanı dışında kalan karar, eylem ve işlemler belirtilmiştir. Bunlar: Yasama yetkisinin kullanılmasına ilişkin işlemler, Yargı yetkisinin kullanılmasına ilişkin kararlar, Türk Silahlı Kuvvetlerinin sırf askerî nitelikteki faaliyetleridir. Baş denetçinin görevleri ise şunlardır; Kuruma gelen şikâyetleri incelemek, araştırmak ve idareye önerilerde bulunmak. Bu Kanunun uygulanmasına ilişkin yönetmelikleri hazırlamak. Yıllık raporu hazırlamak. Yıllık raporu beklemeksizin gerek gördüğü konularda özel rapor hazırlamak. Raporları kamuoyuna duyurmak.
Kamuoyu Denetimi
Kamu yönetimi ile ilgili sorunların sivil toplum kuruluşları ve basın-yayın yoluyla gündeme getirilerek kamuoyu oluşturulması yönetimin bu sorunlarla ilgili olarak harekete geçmesini sağlar. Çünkü demokratik ülkelerde kamu yönetimi yurttaşların istek ve dileklerine karşı duyarsız olamaz. oyu denetiminin etkili olabilmesi için kamuoyunun serbestçe oluşmasını sağlayacak demokratik ve özgür bir ortamın olması gerekir. Bunun için her şeyden önce düşünceyi açıklama özgürlüğü, örgütlenme özgürlüğü ve basın-yayın özgürlüğünün bulunması önemli önkoşullardandır. Basın-yayın ve diğer kitle iletişim araçlarının gelişmiş olması, rekabetçi bir yapı göstermesi, bağımsız ve tarafsız bir biçimde görev yapmaları kamuoyu denetiminin etkinliğini belirleyen diğer önemli unsurlardır. Demokratik ülkelerde kamu yönetiminin açık ve şeffaf olması temel bir ilkedir. yönetimini daha açık ve şeffaf hâle getirmek için yapılanların en başında kişilere bilgi edinme hakkının tanınması gelmektedir. Hesap verebilirliğin önemli bir unsuru vatandaşlar ile sivil toplum kuruluşlarının yönetimin bilgi ve kararlarına erişmelerini sağlayan mekanizmaların olmasıdır. Bilgi edinme hakkı bunu sağlamaya yöneliktir.
Yargısal Denetim
Demokratik hukuk devletinde kamu yönetimi hukuka bağlı olmak ve hukuk kurallarına uygun davranmak zorundadır. Kamu yönetiminin hesap verebilirliğini sağlamada başvurulan en temel yöntemlerden biri kişilerin idarenin eylem ve işlemlerine karşı mahkemelere başvurabilme hakkına sahip olabilmeleridir. Kamu yönetiminin eylem ve işlemlerinin bağımsız yargı organları tarafından denetlenmesine yargısal denetim denir. Yönetimin yargısal denetimi hukuk devleti olmanın önemli koşullarındandır. Çünkü demokratik hukuk devletinde kamu yönetimi hukuka bağlıdır. Bunun sağlanması için de yönetim yargı denetimi altındadır. Anayasamız da İdarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu acıktır hükmüyle yönetimin yargı yoluyla denetlenmesini anayasal güvence altına almıştır.
Yargı Denetiminin Sınırlılıkları; Kamu yönetiminin hesap verebilirliğini sağlamada önemli bir yeri olmakla beraber yargı denetiminin ciddi sınırlılıkları vardır. İdari kararların çoğu mahkemelerin incelemesinden geçmemektedir.
Yargı denetimi sadece idarenin karar ve uygulamaları için söz konusudur, idarenin eylem ve işlemden kaçındığı, hareketsiz kaldığı durumlar yargı denetimi dışında kalmaktadır. Yargı denetimi, esas itibarıyla, yöneticilerin yetkilerini kullanmalarını zorunlu kılmak içkin değil, yetki aşımına engel olmak için vardır. İdari kararların sayısı o kadar çok fazladır ki bu kararların küçük bir kısmının bile yargının ayrıntılı ve ağır işleyen usullerine tabi tutulması yönetim sürecinin durması sonucunu doğurur. Yargıya başvurmanın maliyeti çok yüksek olduğu için birçok kişi yargı yoluna başvurmamaktadır. Yargı denetimi idari kararların birçoğu için anlamlı bir yasal çözüm yolu sağlamamaktadır. Birçok idari karar türleri, yasa hükmü gereği veya mahkemelerin kendi kendilerini sınırlandırmaları sonucu mahkemelerce gözden geçirilememektedir.