İşletme İlkeleri Dersi 5. Ünite Özet
İşletmelerin Kuruluşu
- Özet
İşletme Kurma Süreci
Kâr elde etme ve kazanç sağlama isteği; girişimcilerin işletmeyi kurup çalışmaya başlama nedenlerinin başında gelmektedir. Peki, girişimciyi işletme kurmaya iten başka nedenler de bulunmakta mıdır? İşte bunlardan başlıcaları;
- Kendi işinin patronu olma,
- Kendini geliştirme,
- Daha fazla gelir elde etme,
- Bağımsız çalışma ve esnek iş ortamı,
- Sosyal statü ve saygınlık elde etme,
- Başarı ihtiyacı,
- Kendi geleceğini biçimlendirme isteği,
- Boş zamanları değerlendirme,
- Tüketicilerin ihtiyaçlarına cevap verme,
- Aile geleneğini sürdürme,
- Mirası değerlendirme veya miras bırakma,
- Fırsatları değerlendirme ve yenilik yapma,
- Başka fırsat ve iş olanaklarının bulunmaması
olarak sıralanabilir.
Yeni bir işletmenin kuruluş sürecindeki ilk aşama yatırım düşüncesidir. Yatırım düşüncesi, girişimcinin elinde bulundurduğu ekonomik değerleri ürün ve/veya hizmete dönüştürerek gelir getiren bir işletme kurma fikridir. Girişimci, yatırım düşüncesine sahip olduktan sonra uygun yatırım alanını (sektör) ve faaliyet konusunu belirleyecektir. Peki, söz gelimi, iplik üreten bir fabrika kuracaksınız. Bu işletmenin faaliyet alanı ve faaliyet konusuyla ilgili ne söyleyebilirsiniz? İplik imalatı yapan bir işletmenin sektörü yani faaliyet alanı, otomotiv sanayisidir. Faaliyet konusunu ise iplik imalatı biçiminde belirleyebilirsiniz.
Uygun yatırım alanının belirlenmesi; ülkenin ekonomik sistemi, sektörün durumu, pazar yapısı, rekabet durumu, ithalat ve ihracat olanakları, teknoloji, doğal kaynaklar ve yasalar gibi unsurlardan etkilenmektedir. Bu yüzden girişimci, belirtilen alanlarda bir ön araştırma yaparak yatırım projesinin verimliliği hakkında bilgi sahibi olmak durumundadır. Peki, yapılabilirlik araştırmasından önce yapılan bu araştırma, girişimciye ne gibi yararlar sağlar? Bu aşamada yapılan araştırmalar, girişimcinin, yapacağı tüm çalışmaları bir bütünlük içinde yürütmesini sağlayarak zaman ve maliyet kayıplarını önler. Girişimci artık, kendisi için çekici hâle gelmiş olan proje düşüncesini, yapılabilirlik araştırması (fizibilite etüdü) süreci içine dâhil edebilir.
Yapılabilirlik Araştırması
Yapılabilirlik araştırması (Fizibilite etüdü) , yatırım kararından önce; girişimciye, proje düşüncesinin kârlı ve akılcı olup olmadığı hakkında bilgi veren kapsamlı bir çalışmadır. Girişimcinin en uygun seçimi yapabilmesi için, alternatif yatırım alanlarını dikkatli bir biçimde araştırması gerekmektedir. Burada amaç; yapılması düşünülen yatırımın yararlarını, yatırıma ayrılacak kaynakların alternatif kullanımlarını belirleyerek en kârlı yatırım alanının seçimini sağlamaktır. Yapılabilirlik araştırması;
- Üretilecek ürün/hizmetlere talep var mıdır?
- Düşünülen işin yapılması teknik olarak mümkün müdür?
- Maliyetlerin üzerinde, tatmin edici bir gelir elde edilebilecek midir?
- Yasalar bu yatırımın yapılmasına izin vermekte midir?
- Söz konusu yatırımı organize edebilecek yetenek ve kapasitede işgücünü bulmak mümkün müdür? gibi sorulara yanıt alınması amacıyla “bir dizi çalışmayı” gerekli kılmaktadır.
Ekonomik Araştırma
Ekonomik araştırma, kurulması düşünülen işletmenin ekonomik açıdan verimli ve kârlı olup olmadığının belirlenmesi yönündeki çalışmaları içerir. Bu araştırmanın çalışma kapsamına giren konular;
- Talep tahmini ve pazar araştırması,
- Kuruluş yerinin seçimi,
- İşletme büyüklüğü ve kapasitesinin belirlenmesi,
- Tahmini gelirlerin belirlenmesi biçiminde sıralanabilir.
Talep Tahmini ve Pazar Araştırması
Talep tahmini ve pazar araştırması girişimciye, özelde işletme kapasitesinin belirlenmesinde katkı sağlamakla birlikte, genelde; rakiplerin durumu, genel fiyat düzeyi, tüketicilerin özellikleri ve satın alma davranışları, tedarikçiler, aracı kuruluşlar, işgücü ve sermaye sağlama durumu gibi konularda bilgi verir. Talep tahmini ile üretilecek ürün ve/veya hizmetlere karşı pazarda oluşması muhtemel talep düzeyi belirlenir. Bu süreçte elde edilen bilgiler, planlama işlevinde temel oluşturacağından dolayı, istatistiksel yöntemler kullanılarak üretilmiş olmalıdır.
Pazar, alıcılarla satıcıların serbest bir biçimde karşılaşma olanağı buldukları, arz ile talebin kesiştiği, her türlü ürün ve hizmetin alınıp satıldığı yerdir. Pazarlar, ürün çeşitlerine göre “tüketici pazarları” ve “endüstriyel pazarlar” olmak üzere iki gruba ayrılır. Tüketici ürünleri pazarı , kişisel ihtiyaçlar ve aile ihtiyaçlarının tatmini için ürün/hizmet satın alanların oluşturduğu pazardır. Endüstriyel ürünler pazarı ise yeniden satmak ya da başka ürünlerin yapımında kullanmak için ürün satın alanlardan oluşur.
Etkin bir talep tahmininde bulunabilmenin yolu hedeflenen pazarın tanımlanmasından geçmektedir. Bundan dolayı ihtiyaç duyulan veri/bilgileri elde edebilmek için pazar araştırmasına ihtiyaç vardır. Pazar araştırması , herhangi bir ürünle (ürün/hizmet) ilgili, belirli bir bölgedeki arz ve talebin belirlenmesi sürecidir. Eğer işletmeler üretecekleri ürünlerin özelliklerini ve kimlere, nerelerde ve ne kadar satacaklarını önceden belirlerse üretime geçildiğinde karşılaşılabilecek sorunların önemli bir bölümü ortadan kaldırılmış olacaktır.
Talep tahmini araştırması ekonomik araştırma için de yaşamsal bir öneme sahiptir.
Talep tahmini araştırması genellikle dört aşamada gerçekleştirilmektedir:
- Veri/bilgi toplanması,
- Talep tahmin döneminin belirlenmesi,
- Tahmin yönteminin seçimi ve hata payının hesaplanması,
- Tahmin sonuçlarının geçerliliğinin araştırılması
Talep tahmini, gelecekte belirli bir zaman aralığında, belirli bir fiyat düzeyinden tüketicilerin ne kadar ürün ya da hizmet satın almak istediklerini ifade eder. Talep tahmininin sonucu ise satış tahminidir .
Satış Tahmini: İşletmenin belirli bir gelecek zaman diliminde, belirli bir pazarlama çabası ile bir ürününden satabileceği miktardır.
Karar verici, talep tahmininde bulunmadan önce, tahmin yapılacak konunun dokusuna en uygun tahmin yöntemini belirler. Yöntemin belirlenmesinde; tahminlerin kapsadığı zaman aralığı, gerekli olan süre, tahminlere dayalı alınacak kararların kısa ya da uzun vadeli oluşu, konuyla ilgili verilere ulaşabilme olanakları, kullanılan kaynakların maliyeti, karar vericinin göz ardı edebileceği hata payı ve tekniğin kullanım kolaylığı gibi unsurların dikkate alınması gerekir.
Talep Tahmin Yöntemleri: Sayısal olmayan (kişisel görüş ve yargıya dayalı) ve sayısal tahmin yöntemleri olmak üzere iki biçimde incelenebilir.
Sayısal olmayan tahmin , bireylerin herhangi bir olay ya da nesneye olan bakış açısı hakkında güvenilir bilgi edinebilmek ve daha çok doğrudan gözlenemeyen, ölçümlenemeyen olaylar hakkında bilgi sağlamak amacıyla kullanılan yöntemdir.
Uygulamada en çok kullanılan sayısal olmayan tahmin yöntemleri şunlardır:
Pazar Araştırması: Gelecekteki talepler hakkında bilgi almak amacıyla tüketicilerden; mülakat, anket, e-posta ve telefon aracılığıyla bilgi toplanmasını amaçlayan bir tahmin yöntemidir. Orta ve uzun vadede iyi düzeyde sonuçlar vermesine karşın, zaman alıcı ve maliyeti yüksektir.
Uzman Görüşleri: Konusunda uzman olan kişi ya da grupların bilgi ve deneyimlerine dayanılarak karar verilmesi yöntemidir. Kısa, orta ve uzun vadede ortalama sonuçlar verir ve maliyeti düşüktür.
Delphi: Mevcut talep verilerinin az olduğu durumlarda, doğru bir talep tahmini için uzman görüşlerine yazılı olarak başvurulması ve farklı görüşlerde fikir birliği sağlanıncaya kadar yapılan sistemli bir çalışmadır. Kısa, orta ve uzun vadede orta ve yüksek düzeyde sonuçlar verir ve maliyeti ortalamanın üzerindedir.
Sayısal tahmin ise bir olay ya da nesneye ilişkin elde edilen sayısal veriler üzerinde istatistiki ve matematiksel çözümlemelerin (analiz) yapılması sürecidir.
Sayısal tahmin yöntemlerini üç ana grupta toplamak mümkündür. Bunlar:
- Nedensel (Regresyon) Analiz Yöntemler: Sebepsonuç tahmininde, iki veya daha fazla değişken arasındaki ilişki göz önünde bulundurularak kullanılan yöntemlerdir. Nedensel yöntemlerde, ürüne ait geçmiş talep verileri ile bu talebi etkilediği düşünülen diğer değişkenlere ait bilgiler kullanılmaktadır. Regresyon analizi, ekonometrik model, yapay zekâ ve sezgisel algoritmalar nedensel yöntemler arasında sayılabilir.
- Zaman Serisi Analiz Yöntemleri: Geçmiş verilerin zaman içindeki eğilimlerinin geleceğe dönük tahminlerde bulunmak için kullanıldığı yöntemlerdir. Zaman serisi analiz yöntemleri arasında; hareketli ortalamalar yöntemi, üssel düzeltme yöntemi, eğilim (trend) analizi yöntemi ve Box-Jenkins gibi yöntemler yer almaktadır.
- Korelasyon (Bağlılık) Analizi: Bu çözümleme genellikle regresyon doğrusunun, bağımlı değişkenin değişkenliğini ne kadar iyi açıkladığını ölçmek için kullanılır. Bunun yanı sıra korelasyon analizi; iki değişken arasındaki ilişkinin derecesini ölçmek için de kullanılmaktadır.
Kuruluş Yerinin Seçimi
Kuruluş yeri , girişimcinin; işletme amaçlarına etkin ve verimli bir biçimde ulaşmak için faaliyetlerini gerçekleştirmek üzere belirlediği yerdir. Yani işletmenin ekonomik faaliyetlerini sürdürdüğü coğrafik yer anlamına gelir. İster mal üreten işletmeler, isterse hizmet işletmeleri olsun tüm işletmeler kuruluş yerini belirlemek zorundadır. Bu konu sadece işletmelerin ilk kuruluşunda değil; büyümesinde, yeni pazarlara girmesinde, ürün farklılaştırmasında, arz ve talepteki değişmelerde ve yerleşim alanının değiştirilmesi sırasında da ortaya çıkar.
Şüphesiz, girişimci; neyi, nasıl ve ne kadar maliyetle üreteceğine karar vermek için, üretimi gerçekleştireceği yeri de belirlemek zorundadır. Bunun için, yaşamsal bir öneme sahip olan üç ögenin göz önünde bulundurulması gerekir (Ertürk, 2006: 66):66):
- Verimlilik: Girişimcinin elinde bulundurduğu sermaye, işgücü, teknoloji ve hammadde gibi üretim faktörlerini kullanarak daha fazla ürün veya hizmet üretmesidir. Verimlilik düzeyi aynı zamanda teknik olanaklara da bağlıdır. Bu yüzden girişimci, kuruluş yerini belirlerken seçilecek yerin, mevcut teknik ve ekonomik ortamda olabilecek en fazla üretim miktarını gerçekleştirebilecek kapasitede olmasına dikkat etmek zorundadır.
- Ekonomiklik: İşletme faaliyetleri sonucunda elde edilen gelir ile bu gelirlerin elde edilebilmesi için katlanılan işgücü, hammadde ve yardımcı madde gibi ögelerin parasal ifadesiyle ortaya çıkan tüm maliyetlerin oransal bir sonucudur. İşletmede maliyet giderlerinin düşük olması ya da bu giderlerle elde edilen mal/hizmetlerin satış fiyatlarının yüksek olması ekonomiklik oranını yükseltir.
- Kârlılık: İşletmenin belirli bir dönemde elde ettiği kârın, aynı dönemde kullanılan sermayeye oranıdır. Bu oranın en yüksek çıkacağı coğrafik alanı işletmenin kuruluş yeri olarak seçmek uygun olacaktır. Maliyet, gelir ve faiz oranlarındaki değişmeler kârlılık oranının önceden kesin olarak hesaplanmasında önemli engellerdir.
Kuruluş Yeri Seçiminde Kullanılan Yöntemler: Tarihsel gelişim sürecinde, en uygun (optimal) kuruluş yeri seçimi konusunda; J. H. Von Thünen, Alfred Weber, F. L. Hitchcock, W. J. Baumol, P. Wolfe, W. Isard, A. Kuehn gibi bilim insanları çeşitli yöntemler geliştirmiştir. II. Dünya Savaşı’na kadar kullanılan bu yöntemler “Geleneksel Kuruluş Yeri Seçimi Yöntemleri” ve II. Dünya Savaşı’ndan sonra yöneylem araştırması tekniklerine dayanan yöntemler ise “Çağdaş Kuruluş Yeri Seçimi Yöntemleri” olmak üzere iki grup altında sınıflandırılır.
Yöneylem Araştırması: Bir endüstriyel, ticari, siyasal, askerî vb. organizasyonda, yönetim ve yönelişle ilgili sorunlarda organizasyonun amaçlarına en uygun kararların alınması için, bilimsel yöntemlerle araştırmalar yaparak gerekli bilgileri sağlayan, yönetimin, izleyeceği yolu bilimsel olarak saptamasına yardımcı olan bilim dalıdır.
Geleneksel yöntemlerden en önemlileri, Alfred Weber tarafından oluşturulan “Kuruluş Yeri Üçgeni” ve “Eş Maliyet Eğrileri” yöntemleridir. Kuruluş yeri üçgeni oldukça basit bir yaklaşımdır. Bu yönteme göre; bir fabrikanın kurulabileceği yer, 3 kuruluş faktörü arasında belirlenir. Bunlar; hammadde kaynakları, pazar ve taşıma faktörleridir. İşletme pazara mı yoksa hammaddeye mi yakın kurulacaktır? Sorunun çözümünde ulaştırma maliyeti en düşük olan seçenek en uygun kuruluş yeri olarak belirlenir.
Geleneksel yöntemlerin basit yaklaşımları ve yetersizliklerinden dolayı, 1950’lerden sonra çağdaş yöntemler ortaya çıkmıştır. Bunlar arasında Karşılaştırmalı Yöntemler, Ulaştırma Modeli, Doğrusal Programlama Modeli, Dinamik Programlama Modeli, Karma Tam Sayılı Programlama Modeli ve Simülasyon yöntemleri sayılabilir.
İşletme Büyüklüğü ve Kapasitesinin Belirlenmesi
Ekonomik araştırma kapsamında işletme kurma çalışmaları, işletmenin kuruluş yeri seçildikten sonra işletme büyüklüğü ve kapasitesinin belirlenmesiyle devam eder. Kapasite, özellikle üretim işletmelerinin büyüklüklerinin ifade edilmesinde, en çok kullanılan kavramdır. Yatırım kararı alınan bir işletmenin kapasitesine karar vermeden önce küçük, orta ve büyük ölçekli işletmelerin özelliklerini, üstün ve zayıf yönlerini incelemek gerekir.
İşletme kapasitesi , üretim faktörlerinin belirli bir dönemde (saat, gün, hafta, yıl) ürün ve hizmetleri üretebilme yetenek ve olanaklarının metre, kg, adet ve litre gibi uygun bir ölçü birimiyle ifade edilmesi biçiminde tanımlanabilir.
Günümüzde yapılan kapasite tanımlarında fiziksel kapasite ve ekonomik kapasite arasındaki farklılıklar önem kazanmaktadır.
Fiziksel Kapasite Diğer bütün koşullar sabit kaldığında, birim zaman başına veri, makine ve donanım ile üretilen en yüksek çıktı olarak tanımlanır.
Ekonomik Kapasite Üretim yöntemi (tekniği) değişmediğinde, bir işletmenin minimum maliyetler düzeyinde üretebileceği ürün miktarı olarak tanımlanır.
Bir işletme için kapasite değerlemesi hayati bir öneme sahiptir. İşletmelerin kuruluş ölçeği, pazarın talep durumuna göre belirlenmezse ya atıl kapasite söz konusu olur ya da mevcut kapasite ile müşteri ihtiyaç ve beklentilerine cevap verilemez. Bu yüzden daha başlangıç aşamasında kurulacak işletmenin üretim kapasitesinin çok iyi hesaplanması gerekir. Tabii ki bu işlemin verimliliği de elde edilen verilerin doğruluğuna bağlıdır. Bundan dolayı bir işletmenin üretim kapasitesi, bir yandan yeterli beşeri kaynakların ve makine-donanımın işletmeye alınmasına, diğer yandan da pazarlama olanaklarına ve mali kaynakların verimli bir biçimde sağlanmasına bağlıdır.
Tahmini Gelirlerin Belirlenmesi
Ekonomik araştırma sürecinde yapılan talep tahmini ve pazar araştırması sonucunda, işletmenin üreteceği ürün ya da hizmete olan toplam talep ve işletmenin bu talepten elde edeceği pazar payı, kapasite ve tahmini satış miktarı belirlenir. Tabii ki burada; yapılan bu çalışmalar sonucunda satılması düşünülen ürünün tahmini birim maliyeti ile tahmini birim satış fiyatlarının da saptanması gerekir.
Böylelikle belirli bir dönem içerisindeki tahmini satış miktarı ile belirlenen birim satış fiyatının çarpımı sonucunda işletmenin sağlayacağı gelir tahmin edilmeye çalışılır. Bu işlem girişimciye, yatırımın ekonomik olup olmadığı konusunda bilgi sağlar.
Teknik Araştırma
Teknik araştırmalar, işletmenin uygulayacağı üretim süreçlerinin ya da teknolojinin ekonomik açıdan uygunluğunu ortaya çıkarmak ve başarı için gerekli teknolojiyi belirlemek için yapılır. Çünkü ürün ve hizmet üretiminde kalite ve maliyet, hem üretim süreci hem de kullanılan yöntem ile doğrudan ilgilidir.
Teknik araştırmaların “üretim sistemi ve teknoloji seçimi” ve “teknik maliyet çalışmaları” olmak üzere iki boyutundan söz edilebilir.
Üretim Sistemi ve Teknoloji Seçimi
Ürün ya da hizmet üretmek amacıyla; işgücü, malzeme ve makine gibi fiziksel elemanların bir araya gelerek uyumlu bir biçimde çalışmasına üretim sistemi adı verilir.
Üretim sistemi seçim kararı; işletmenin mali yapısını, ürün kalitesini, bağlılık ve esneklik özelliklerini etkiler. Alınan bu karar sonucunda uygun makine ve işgücü seçilerek fabrika içi tüm düzenlemeler yapılır. Girişimci, üretim türüne; sermaye, pazarın büyüklüğü ve pazar payı, işgücü nicelik ve niteliği, lisans, patent ve teknik destek olanakları ve kullanılacak teknoloji gibi faktörleri göz önünde bulundurarak karar vermelidir.
Teknoloji seçimi, sektöre, sermaye gücüne ve küresel gelişmelere göre değişiklik gösterir. Bu yüzden girişimci veya karar vericinin, dünyada gerçekleşen gelişmeler ve ülke koşulları arasında denge kurabilecek bir bakış açısına sahip olması gerekir. Örneğin döviz darlığı yaşanan dönemlerde yerli girdi kullanan teknolojinin tercih edilmesi söz konusu olabilir. Ayrıca gelişmiş ülkelerde sermaye yoğun teknolojilerin kullanılmasına karşılık, gelişmekte olan ülkelerde bol ve ucuz olan işgücü kaynağından dolayı emek yoğun teknolojilere ağırlık verilebilir.
Teknik Maliyet Çalışmaları
Teknik maliyet çalışmaları aşağıdaki konuları içermektedir:
- Üretim maliyetlerinin üretim sürecine göre ayrı ayrı hesaplanması,
- Arsa, bina ve makineler gibi sabit değerler ve montaj (kurgu) maliyetleri ile teknik bilgi (knowhow) maliyetlerinin tahmin yoluyla belirlenmesi,
- Nitelikli ve niteliksiz işgücü ihtiyacı ve maliyetlerinin belirlenmesi,
- Su, enerji ve diğer altyapı ihtiyaç ve maliyetlerinin belirlenmesi,
- Bakım ve onarım maliyetleri çalışmalarının yapılması
Görüldüğü gibi, yapılabilirlik etüdünde teknik araştırmalar, yatırım kararları için önemli veri/ bilgilerin elde edilmesini amaçlamaktadır.
Finansal Araştırma
Finans , genel olarak “bir işletmenin para ve kredi konularıyla ilgili etkinliklerini düzenleme ve/veya yönetme sistemi, gerçek veya tüzel kişilere parasal kaynak sağlama ya da işletmenin kuruluşu için gerekli sermayeyi oluşturma” şeklinde tanımlanır.
Finansal (mali) araştırma kapsamında yapılması planlanan yatırıma para desteğinin nasıl sağlanacağı, yapılacak yatırımın karşılığının alınıp alınamayacağı ve kâr elde edebilmek için üretilecek birim miktarının nasıl belirleneceği gibi konular yer alır. Ayrıca, işletmenin sürekli olarak ihtiyaç duyacağı parasal kaynaklar ve bunların sağlanabileceği yerler de öğrenilmesi gereken diğer bilgiler arasındadır.
İşletmenin kurulduktan sonra karşılaşabileceği olası sorunların başında parasal sorunlar gelmektedir. Bu yüzden, parasal sorunların bir an önce çözüme kavuşması için öncelikli olarak- başabaş (kâra geçiş) noktasının belirlenmesi gelmektedir. Bu çalışmada işletmede elde edilen toplam gelirlerin, toplam giderlere eşit olduğu noktanın (başabaş noktası) belirlenmesi amaçlanır.
Başabaş (Kâra Geçiş) Noktası Analizi: Kısa dönemde hem sabit hem de değişken giderlere sahip işletmelerin alacakları stratejik kararlara yardımcı olan bir kârlılık çözümlemesidir.
Yasal Araştırma
Yasal araştırma, işletmenin hukuki yapısı, kurulacak işletmenin devlet desteğinden yararlanma durumu ve üretim için gerekli yasal izinlerin belirlenmesi için yapılır.
İşletmenin Hukuki Yapısının Belirlenmesi
Kurulması düşünülen bir işletmenin anılan şirket türlerinden birisi olma zorunluluğu vardır. Girişimci, kuracağı işletmenin hukuki yapısını belirlerken çeşitli seçenekleri değerlendirmek durumundadır. Bunlar:
- Sermaye üzerinde tam olarak söz sahibi olma isteği
- İşletmenin vergi yükümlülüğündeki farklılıklar
- Mali sorumlulukların sınırlanması
- Kredi olanakları
Bunların dışında işletmenin hukuki yapısına göre kuruluş işlemlerinin ve giderlerinin farklı olması ve ilgili mevzuat da işletmenin hukuki yapısını belirlemede etkin rol oynar.
Devlet Desteklerinin İzlenmesi
Mevcut işletmelerin tümü, yasalar gereğince gelir vergisi veya kurumlar vergisi vermekle yükümlüdür. İşletme, personelin çalışma koşullarını ve iş güvenliğini sağlamanın yanında düzenli olarak personelin hastalık, yaşlılık ve kaza primlerini ödemek zorundadır. Devlet bu yükümlülükleri yerine getiren işletmelere koruma ve destek hizmetlerini sunar.
İşletme Kurulurken Alınması Gereken Yasal İzinlerin Belirlenmesi
İşyeri açmak için alınması gereken resmî belgeler işletmenin niteliğine göre değişmektedir. İşletme kurma sürecinde ilgili kurumlardan alınması gereken yasal izin süreci ana hatlarıyla aşağıdaki biçimdedir:
- Sanayi ve Ticaret Bakanlığından (Sanayi ve Ticaret İl Müdürlüğü) şirketin kurulması ile ilgili iznin alınması,
- Ticaret Sicil Memurluğuna yeni kuruluş tescili için gerekli belgelerin verilmesi ve kuruluş ilanı,
- Esnaf ve Sanatkârlar Sicil Memurluğundan tescil ve ilan işlemleri,
- Tutulması zorunlu olan defterlerin kırtasiyeden alınması ve notere onaylattırılması,
- Vergi dairesine vergi mükellefiyetinin tescili, vergi levhası, yazar kasa levhasının onayı ve damga vergisinin yatırılması,
- Maliye Bakanlığının anlaşmalı olduğu matbaa işletmelerine gerekli belgelerin bastırılması,
- Sanayi odası ya da ticaret odasına kayıt işlemleri,
- Belediyelerden işyeri açma ve çalışma ruhsatı alınması,
- Sosyal güvenlik kurumu işlemlerinin (İşyeri sicil numarasının alınması ve işe giriş bildirgelerinin verilmesi) yapılması.
Değerlendirme, Karar Verme ve Gerçekleştirme
Yapılabilirlik araştırmasının tamamlanmasından sonra, araştırma verilerine dayanılarak bir ön proje çalışması yapılır. Bu proje ile girişimcilere ve yatırım yapma düşüncesinde olan diğer üçüncü şahıslara, yatırım sonunda hedefledikleri amaçlara ulaşıp ulaşamayacakları konusunda genel bir bilgi verilmesi amaçlanır. Çalışmanın değerlendirme aşamasına geçebilmek için ön projenin tam ve amaca dönük olduğunun kabul edilmesi gerekir.
Yatırım Değerlendirme
Yapılabilirlik araştırmasının tamamlanmasından sonra çalışma bulguları, bir rapor (ön proje) biçiminde, ilgili kişilerin görüşlerine sunulur. Bu aşamada, girişimciler ya da ilgili yöneticiler raporu değerlendirerek hangi davranış biçimini seçeceklerine karar vereceklerdir. Yatırım değerlendirme bir ekip tarafından gerçekleştiriliyorsa bazı üyelerin olumsuz görüşleri de söz konusu olabilir. Burada her üye kendi bakış açısına göre konuyu değerlendirir. Tabii ki bu değerlendirmede ekip üyeleri arasında görüş birliğinin sağlanması gerekir.
Yatırım Kararı
Yapılabilirlik raporunu değerleme aşamasında girişimci, rapor sonuçlarını olumlu ve toplam yatırım tutarını da kabul edilebilir sınırlar içinde görüyorsa yatırım yapma kararını verecektir.
Yatırım Gerçekleştirme
Yatırım kararı verildikten ve gerekli yetki-sorumluluklar aktarıldıktan sonra, ön projenin iş planına dönüştürülmesi süreci başlar. Bu aşamada proje daha somut ve ayrıntılı bir biçime sokulur. İşletme kapasitesi, büyüklüğü, hukuki yapısı, kuruluş çalışmalarının başlama ve bitiş tarihleri, pazarın hacmi, üç yıllık finansal tahminler, kuruluş yeri, üretilecek ürünün fiyatı, personel nicelik ve nitelikleri, yapılacak harcamaların ayrıntısı, satın alınacak her türlü makine ve donanımın teknik özellikleri ve maliyeti gibi konular iş planında yer alır. İş planı aynı zamanda resmî kurum ve kuruluşların izninin alınacağı bir proje olmaktadır.
İş planı aşamasında projelendirilen ayrıntılı çalışmalar, artık fiziksel olarak gerçekleştirilmeye çalışılır. Yani, iş planında yer alan konular, belirlenen zaman diliminde, atanan sorumlular tarafından somut bir biçime dönüştürülmeye başlanır. Böylece bir işletmenin kurulması ile ilgili tüm aşamaların olumlu olarak değerlendirilip gerekli yasal izinlerin alındığı, kaynakların sağlanıp, gerekli görüşme ve sözleşmelerin yapıldığı, dolayısıyla işletmede faaliyete başladığı anlamına gelmektedir.