Küreselleşme ve Kültürlerarası İletişim Dersi 1. Ünite Özet
Kültür Ve Kültürel Yeterlilik
- Özet
Giriş
Kültür sözcüğü, Latince kökenli olup Türkçeye Fransızcadan gelmiştir. Latince’de " cultura " sözcüğü, "toprağı ekip biçme" ve "hayvan yetiştirme" anlamına gelmekteydi. 17. yüzyılın sonuna doğru halkın "bütün bir yaşama biçimi" şeklinde Almanca ve İngilizceden Batı dillerine girmiştir. 18. yüzyıla gelindiğinde ise antropolojideki gelişmeler sonucu "bütünsel bir yaşam şekli" anlamını kazanmıştır. Voltaire, Fransız İhtilali öncesinde kültür sözcüğüne "insan zekasının oluşumunu ve gelişimini belirleyen" bir terim olarak yeni bir anlam kazandırmıştır. İngilizler ve Fransızlar, kültürü medeniyetle eş anlamlı olarak kullanırken Almanlar daha çok teknolojik araç ve gereçleri içeren maddi medeniyet anlamında kullanmışlardır.
Modernleşmenin anahtar kavramlarından biri olarak kabul edilen kültürün farklı anlamlarda kullanılmasının nedeni, ulusal yapılardaki değişikliklerdir. Bundan dolayı pek çok ülke kültüre yeni anlamlar yüklemiştir. Bütün insanların kendilerine özgü bir kültüre sahip olduğu görüşünü ileri süren ve bu anlamıyla ilk kez kullanan Alman tarihçi Herder’dir.
Kültür Kavramı
20. yüzyılın başlarında kültür ile ilgili çalışmalar Batı dünyasından doğu ülkelerine yayılmış, öncelikle İranlılar kendi dillerindeki " ferheng " sözcüğünü kültür yerine kullanmışlardır. Ülkemizde sosyolojinin gelişimine büyük katkı sağlayan Ziya Gökalp, Fransızcadan aldığı " cultura " sözcüğünün Arapça kökenli " hars " ve " tehzip "in karşılığı olduğunu savunmuştur. Gökalp " cultura " sözcüğünün ilk anlamından esinlenerek Arapçada "çift sürme, tarla işleme" anlamını taşıyan ve ulusal bir kavram olarak gördüğü " hars "ı kültür karşılığında kullanmıştır. Bununla birlikte, "düzeltme, temizleme, yetiştirme, bir işte hız kazanma" anlamındaki " tehzip "i uluslararası ve aristokratik bir kavram olarak değerlendirmiştir. Cumhuriyet döneminde başlatılan dilin sadeleştirilmesi çalışmaları sırasında kültürün karşılığı olarak " ekin " sözcüğünün kullanılması önerilmiş fakat bu sözcük dile yerleşememiştir, Zamanla " hars " da unutularak kültür sözcüğü aynı şekilde kullanılmaya devam etmiştir. Bugün dilimizde kültür sözcüğü birçok anlamda kullanılmaktadır.
Her toplumun kendine özgü bir kültürü vardır. Kültür özellikleri yalnız milletten millete değişmez, aynı ülkenin kent ve köylerinde, hatta aynı kentin değişik mahallelerinde oturan insanların kendilerine özgü kültürleri, gelenek ve görenekleri vardır.
Kültürün Tanımı
Kültür, en geniş anlamıyla bir toplumun tüm yaşam biçimidir. Taylor, kültür için şöyle bir tanım yapmıştır: " Bilgi, inanç, sanat, ahlak, hukuk ve örf ve âdetlerden ve insanın toplumun bir üyesi olarak elde ettiği bütün yeteneklerden oluşmuş bir bütündür ."
Avrupa'da kültür terimini 19. yüzyılın sonunda İngiliz antropologları, etnografya tarafından incelenen toplumlara özgü olan düşünce, eylem biçimleri, inançlar, değer sistemleri, simgeler ve tekniklerin tümünü anlatmak üzere kullanmışlardır. Sosyolojide kültür kavramı, etkileşimlere yön veren senaryo ve rollerin işleyişinin daha iyi anlaşılmasına yardım eden bir kavram olarak kullanılmaktadır. Kültür terimini bu anlamda ilk kez kullanan İngiliz Antropolog E. B. Taylor, kültürün ünlü ve bugün de geçerli olan bir tanımını yapmıştır; kültür, etnografyadaki en geniş anlamında, bilgi, sanat, hukuk, ahlak, töre ve tüm diğer yetenek ve alışkanlıkları içeren karmaşık bütündür .
Kültür kavramı, antropoloji dilinde ve eserlerinde; bir toplumun ya da bütün toplumların birikimli uygarlığı, belli bir toplumun kendisi, bir dizi sosyal süreçlerin bileşkesi, bir insan ve toplum kuramı kavramlarının karşılığında kullanılan soyut bir sözcüktür.
Kültür, hangi bağlamda, kimin tarafından kullanıldığına bağlı olarak anlam değiştiren, farklı şekillerde tanımlanabilen bir kavramdır. Kültürün anlamı, onunla ilgilenen bilim dalına göre de değişebilmektedir. Örneğin Edward T. Hall'a göre " kültür iletişim, iletişim de kültürdür ". Birdwhistell'e göre ise kültür yapıyı ifade ederken; iletişim, süreç üzerinde yoğunlaşmıştır. Brislin'e göre " bir kültür, ortak inançları, deneyimleri ve değer yargıları ile belirlenebilen, bu ortak deneyimleri ile birbirine bağlanmış ve ortak tarihî geçmişe sahip grup olarak anlaşılabilir ". Goodenough, kültürü bilişsel sistem olarak kabul edenlerin öncülerindendir. Ona göre, kültür, " neyin nasıl olabileceğine, bireyin olan biten hakkında ne hissettiğine ve onunla ilgili olarak neyi nasıl yapabileceğine karar vermesi için gereken şartları " içerir. Levi-Strauss, kültürü ortak sembolik asistem olarak kabul etmektedir.
Kültürün Kökeni ve Kaynağı
Tayeb, kültürün kaynağına inmeye çalışmış ve böylesi anlaşılmazı zor bir olgunun köklerini doğru bir şekilde ortaya koymanın zor olduğundan bahsetmiştir. Zor olmasının altında yatan nedenlerden bir tanesi, kültürün yaratılmasından sorumlu olarak ifade edilen kurumların ve faktörlerin birbirlerinden ayırt edilemeyecek derecede birbirine bağlı olmalarından kaynaklanmaktadır. Diğer bir faktör ise bu faktörlerin kültürü mü yoksa kültürün mü bu faktörleri oluşturduğuna dair çıkmazdır. Kültürün oluşumunda rol oynayan faktörler ve kurumlar; ekoloji ve fiziksel çevre, aile, din, eğitim ve politik sistem olarak değerlendirilmektedir.
Kültürün Özellikleri
Tanımları çok çeşitli olan kültür kavramı gözden geçirildiğinde, kültürün ortak özellikleri olarak görülebilecek bazı noktalar bulunabilmektedir. Bu özellikler şöyle özetlenebilir:
- Kültür bir toplumu diğerinden ayırmak için bir tür alâmeti farikadır.
- Kültür toplum değerlerini bir bütün hâline getirir ve bunları sistematik bir biçimde taşır.
- Kültür toplumun üyelerince paylaşılır.
- Kültür, dayanışmanın en önemli temellerinden birisidir.
- Kültür öğrenilmiş davranışlardan oluşur.
- Kültür sosyal yapının bir kopyasını verir.
- Kültür değişebilir.
- Sosyal kişiliğin belirip oluşmasında kültür, bütün toplumlar bakımından egemen bir faktördür.
Kültürün İşlevleri
Kültür, bir toplumun tarihsel süreç içerisinde sahip olduğu tüm değerlerin insandan insana aktarılarak yaşatılmasını sağlamak gibi temel bir işlevi yerine getirmektedir. Bu sayede birleştirici ve bütünleştirici bir etki yaratır. Kültür, birey, grup ya da toplumlara yaşam için gerekli davranış kalıplarını sunar. Kültür; toplumları, ulusları, grupları birbirinden ayırır; onlara özgün bir kimlik kazandırır. Bir toplumda kültürün temel değerleri birey ve gruplara benimsetilerek toplumsal bütünlük ve uyum sağlanır. Kültür bireye toplumsal bir kişilik yani bir kültürel kimlik kazandırır. Kültür, bireylerin doğal çevreyi kendi istek ve çıkarları doğrultusunda yeniden şekillendirmesini, ona anlam vermesini sağlar. İnsan, kültürün maddî öğeleri ile doğal çevreye şekil verir.
Kültür Çeşitleri
Kültür sahip olduğu öğeler yönüyle bazı sınıflandırmalara tabi tutulabilir. Kültürle ilgili temel sınıflandırmalar; genel kültür, alt kültür, maddi kültür, manevi kültür ve karşı kültür olarak ifade edilebilir.
Genel kültür, bir toplumun ya da ülkenin, her sosyal grubunda, her coğrafi bölgesinde geçerli olan, benimsenen ve yaşanan hâkim unsurlardan ibarettir. Başka bir deyişle genel kültür, toplumdaki bütün davranış düzlemlerinde var olan kültürdür. Bir ülkenin ya da toplumun hâkim inançları, değerleri, hareket tarzları ve yaptırımların türleri genel kültürü oluşturan parçalardır.
Herhangi bir toplumun genel kültürü, üst bir sistem olarak, çok sayıda alt sistemlerden meydana gelmiştir. Alt kültürler bazı hâkim değerleri kapsarlar fakat kendilerine özgü yaşama şekilleri, değerleri vardır. Alt kültür toplumun temel kültür unsurlarını paylaşan fakat bunun dışında kendini diğer gruplardan ayıran değer, norm ve yaşam biçimleri olan grupları kapsar.
Bir toplumun teknolojisi, eserleri, aletleri maddi kültür öğeleridir. Maddi kültür, insan eliyle yapılan alet ve eserleri ve el emeğinin ham maddeyi belirli bir biçimde işlemesiyle ona şekil vermesiyle oluşur. Başka bir deyişle, sanat yapıtları, mimarisi, ev biçimleri ve benzerleri toplumun maddi kültürünü oluşturur.
Toplumda yerleşik olan inançlar, konuşulan dil, hukuk, din, ahlak anlayışı, doğum olayından evlilik ve cenaze törenlerine kadar her alanda oluşan gelenek ve görenekler, çocuk yetiştirme biçimleri toplumun manevi kültürünü oluşturur.
Toplumda, sosyoekonomik ve politik anlamda yerleşmiş olan ve aile, okul ve diğer örgütler, özellikle de kitle haberleşme araçlarıyla aktarılan bütün genel kültürü reddetmek isteyenlerin, değişik alanlarda meydana getirmeye çalıştıkları kapsamlara karşı kültür denilmektedir.
Kültürü Oluşturan Faktörler
Bir toplumun yaşama biçimi olarak ifade edilebilecek kültür, kavram olarak soyut bir olgudur. Toplumlar farklı biçimlerde yaşamaları nedeniyle farklı kültürlere sahip olurlar. Yani kültürleri farklılaşır. Ancak, bütün toplumlarda kültürü oluşturan temel faktörler vardır, ancak önemleri farklıdır. Kültürü oluşturan başlıca faktörler; dil, din, değerler, normlar, simgeler, tutumlar, örf ve adetler ve yasalar olarak sıralanabilir.
Kültürle İlgili Temel Kavramlar
Kültür ile ilgili temel bazı kavramlar aşağıda açıklanmıştır:
Üst Kültür: Bir toplumda geçerli olan genel kültür özellikleridir. Toplumun her kesiminde bilinir ve benimsenir. Örnek: Genel Türkiye kültürü, genel Çin kültürü, genel İtalyan kültürü gibi.
Alt Kültür: Üst kültür içindeki din, dil, töre ve etnik köken bakımından kendine özgü özelliklere sahip toplulukların kültürüdür. Örnek: Türkiye'deki Yörük kültürü, Amerika'daki Kızılderili, Zenci, Göçmen kültürü gibi.
Kültürlenme: Toplumun, kendi kültürel özelliklerini yeni kuşaklara sosyalleşme yoluyla aktarmasıdır. Örnek: Türk toplumunda yetişen bir kişi Türk gibi düşünür, davranır ve giyinir.
Kültürleşme: Farklı kültürlerin karşılıklı etkileşime girmesi ile gerçekleşen kültür alışverişidir, Kültürleşme süreci sonunda her iki birey ya da toplum yavaş ya da hızlı değişir, Örnek: Avrupa Birliği'ne üye ülkelerin kültürel etkileşime girmesi.
Kültür Şoku: Kendi kültüründen ayrılarak başka bir kültüre geçen kişilerin bu yeni kültürel ortama maruz kalmaları sonucu yaşadıkları uyumsuzluk ve bunalım durumuna denir. Örnek: Almanya'ya giden ilk Türk işçilerin yaşadıkları sorunlar, köyden büyükşehire göçen bir ailenin ya da batıda yetişip doğuda bir köy okuluna atanan öğretmenin yaşadığı uyum sorunu.
Kültürel Yayılma: Bir kültürde ortaya çıkan maddi ya da manevi kültür öğesinin dünyadaki başka kültürlere yayılmasıdır. Örnek: Spagettinin İtalya'dan, ulusçuluk fikrinin Fransa'dan, tütün içmenin Kuzey Amerika Yerlilerinden, yoğurdun Türklerden dünyaya yayılması gibi.
Kültür Emperyalizmi: Gelişmiş ülkelerin az gelişmiş diğer kültürleri özellikle kitle iletişim araçlarıyla etkilemesi ve kendine benzetmesidir.
Kültürel Çeşitlilik
Kültür, zaman ve mekân içerisinde çeşitli biçimler alır. Bu çeşitlilik insanlığı oluşturan grupların ve toplumların kimliklerinin özgünlüğünde ve çoğulluğunda yansıma bulur. Biyolojik çeşitliliğin doğa için gerekli olduğu kadar; değişim, yenilik ve yaratıcılık kaynağı olarak kültürel çeşitlilik de insanlık için gereklidir. "Kültürel çeşitlilik" ya da "çok kültürlülük" farklı kültürlerin uyum içinde bir arada yaşaması anlamına gelmektedir. Bu kapsamda kültür; bir gruba ya da topluluğa ait farklı düşünsel, maddesel, ruhani ve duygusal özellikleri temsil etmekte aynı zamanda sanat, edebiyat, yaşam tarzı, değerler sistemi, gelenekleri ve inançları içermektedir.
Kültürel çeşitliliğin belirgin ve daha az belirgin olan göstergeleri vardır. İnanç, etnik köken, ulusal köken, cinsiyet gibi birtakım özellikler kültürel çeşitliliğin belirgin göstergeleriyken yaş, eğitim, eğitim grubu, hareket kabiliyeti gibi özellikler ise kültürel çeşitliliğin daha az belirgin olan göstergeleri olarak adlandırılabilir:
- Belirgin göstergeler:
- İnanç
- Etnik köken (ırk)
- Ulusal köken (konuşulan dil)
- Cinsiyet
- Daha az belirgin göstergeler:
- Yaş
- Eğitim alıp almadığı
- Eğitim seviyesi
- Hareket kabiliyeti (Engellileri içerir)
- Batı Kültürü:
- İyimserlik - daha iyi hale getir
- Doğayı etki altına almak - kontrolü ele al
- Aktivizm (eylemcilik) - bir şeyler yap
- Dakiklik - sonradan daha erken
- Göreceli saldırganlık - güçlü = daha iyi
- Geleceğe uyum sağlama - planlama, yeni olan=daha iyidir
- Standartlaştırma-benzer olana aynı davranma
Kültürel Yeterlik
Kültürel yeterlik, iletişim metninin ve bu metnin kurulmasını sağlayan kuralların eleştirel olarak anlaşılması yetisidir.
P. Bourdieu, "kültürel yeterlik" düşüncesiyle genelde toplumsal yapı ile özelde kültürel anlatımlar arasındaki ilişkiyi yeniden kavramsallaştınr. İnsanların ekonomik ve toplumsal konumları eğitim sistemi aracılığıyla dünyaya ilişkin belli bilgilere ve söylemlere erişim olanağı sağlar.
Ekonomik ve toplumsal konumlardaki eşitsizlikler; "kültürel yeterlik" hiyerarşileri yaratır. Örneğin varlıklı bir kişi çoğu kez opera ve soyut resim gibi yüksek sanat biçimlerini anlamak için gerekli kültürel yeterliği edinir. Buna karşı işçi sınıfından biri, farklı bir kültürel yeterlikler kümesine sahip olacaktır; bu da onu yüksek kültür dünyasından dışlayacaktır.
Kültürel Yeterlik Süreci
Kültürel yeterliği olumsuzdan olumluya doğru uzanan bir süreç olarak ele aldığımızda öncelikle “şu an neredeyim” ve “nerde olabilirim” temel sorularını sormak gerekmektedir.
Kültürel yeterlik sürecindeki basamaklar; kültürel yıkıcılık, kültürel körlük, kültürel ön yeterlik, kültürel yeterlik ve kültürel yetkinliktir. Kültürel yeterliğe sahip olmak; farkındalıkla başlar, bilgiyle büyür, kendine has beceriler geliştirir ve çok kültürlü karşılaşmalar sayesinde daha iyi hale gelir.