Kültürlerarası İletişim Dersi 5. Ünite Sorularla Öğrenelim
Sözlü İletişim Biçemlerinde Farklılaşma
- Özet
- Sorularla Öğrenelim
Kültür ve dil kodları arasında nasıl bir ilişki vardır?
Bernstein, insanların kullandığı sözel davranış kalıplarının nasıl olup da kültürden kültüre değişiklik gösterdiğini anlamaya yarayacak kuramsal bir çerçeve oluşturmuştur. Bernstein’a göre, sözlü iletişim biçemleri, o biçemleri kullanan bireylerin içinde yaşadıkları toplumsal bağlam tarafından belirlenir. Farklı toplumsal yapılar farklı konuşma sistemleri ve dilsel kodlar üretebilir. Bireyler sözlü iletişim sırasında, dillerinin onlara sağladığı kodlar arasından duruma uygun olanları seçerek ileti oluşturmada kullanırlar. Her kültürde kod seçimi belirli ilkeler çerçevesinde gerçekleşir. Bu ilkeler, bireylerin başkalarıyla konuşmadan önce onu planlamasına, konuşma sırasında uygun kod seçimine yardımcı olur ve zamanla sağlamlaşıp yaygınlaşır. Bireyin ne söylediği ile nasıl söylediği arasındaki bağlantı böylece kurulmuş olur. Başka sözle, neyin nasıl söyleneceği kültür tarafından belirlenmiş olur.
Konuşmada kullanılan “sınırlandırılmış kod” nedir?
Bernstein, bireylerin konuşma biçemlerinin, yaşadıkları toplumsal bağlam tarafından belirlendiğini ileri sürmektedir. Toplumsal bağlam, iki kişi arasında sözel iletişimin gerçekleştiği bireylerarası ortamı değil, kültürel çevre ve toplumu içeren daha geniş bir toplumsal yapıyı ifade etmektedir. Bernstein’a göre, konuşmada “sınırlandırılmış” ve “genişletilmiş” olmak üzere iki tür kod kullanılır.
Sınırlandırılmış kod, daha çok toplumsal bağlamın gizli ve içsel imlerine dayanır; bu nedenle de sözcük dağarcığı ve sözlü mesajların yapısı dar çerçevede tutulur. Bernstein’a göre, sınırlandırılmış kod kullanan konuşmacılar, paylaştıkları konu, çıkar ve beklentilerle ilgili olarak konuşma gereği duymazlar ve amaçlarını sözlü olarak ifade etmek ve dışa vurmak gereğini daha az duyarlar.
Sınırlandırılmış kod kullanan bireylerin konuşmaları göreceli olarak oldukça kısadır. Sözgelişi, yakın arkadaşlar arasında paylaşılan konuların çok olması ya da belirli bir konuda daha önce gerçekleşen enformasyon alışverişi, bir sonraki iletişim sürecinde aynı bireylerin sınırlandırılmış kodlar kullanmalarını gerektirir. Belirli toplumsal grupların ve mesleklerde çalışanların kullandıkları dillerde de bu tür sınırlandırılmış kodlar kullanılır ve grubun dışındaki bireyler bu kodları açamaz.
Sapir-Whorf (Dilsel Görecelik) Hipotezi nasıl açıklanabilir?
Sapir-Whorf Hipotezinde, dilin sadece fikirleri ifade etme aracı değil, aynı zamanda fikirleri şekillendiren bir araç olduğu ileri sürülmüştür. Whorf, öncelikle konuşulan dillerin düşünceyi etkilediğini ileri sürer ve dil ile düşünce ilişkisini, söz konusu dillerin konuşulduğu kültürlerin dünya görüşleri arasındaki farklılığa bağlar. Hipotezde bir bireyin konuştuğu dilin onun düşünme yolunu, dilin yapısının da çevrenin nasıl algılanacağını etkilediği ileri sürülür. Farklı bilimsel disiplinler farklı diller geliştirdikleri için, bilimsel araştırmalar da bundan etkilenir. Whorf ’a göre, her dil, onu kullanan insanların algısal dünyalarını şekillendirmelerinde önemli rol oynar.
Kültürün bireye yaklaşımı açısından bakıldığında ortaklaşa davranışçı kültürlerin üyeleri ne tür sözlü iletişim biçemi kullanma eğilimindedirler?
Ortaklaşa davranışçı kültürlerin üyeleri sözlü iletişim sırasında özne olmaktan sakınır, kendini öne çıkarmaz ve aktarmak istediği anlamları mensubu olduğu grubun, toplumun ortak niyet, amaç ve fikirleri çerçevesinde ve içinde bulunulan bağlamla ilişkilendirerek ifade etmeye çalışır. Bu biçeme bağlamsal sözlü iletişim biçemi denir.
Bağlamsal sözlü iletişim biçeminde, “etkileşenin “toplumsal rol” kimliğini ortaya koyan dilsel ögelerden yararlanma eğilimi dikkati çeker. Kişisel sözlü iletişim biçeminde anlamlar, birey olmanın vurgulanması amacıyla aktarılırken, bağlamsal sözlü iletişim biçeminde anlamlar, toplumsal rol ilişkilerinin vurgulanması amacıyla iletilir”.
Ortaklaşa davranışçı kültürlerin konuşulan dil yapısı da bağlamsal sözlü iletişim biçemini destekler. Söz gelimi, Türkçede şahıs zamiri kullanmadan cümle kurmak mümkündür. Genellikle şahıs zamiri kullanmadan ve özneyi doğrudan vurgulamadan herhangi bir fikir ifade edilebilir.
Konuşmada kullanılan “genişletilmiş kod” nedir?
Genişletilmiş kodlar konuşmacıların sözsüz ve diğer bağlamsal göstergelerden olabildiğince az yararlanarak, mesajın taşıdığı tüm anlamı sözel koda yüklemesi durumunda ortaya çıkar. Sınırlandırılmış kodlarda, enformasyonun büyük bölümü sözsüz kanallardan iletilirken, genişletilmiş kodlarda, enformasyonun hemen tamamı sözel kanallardan iletilir. Bernstein, genişletilmiş kodlarla sınırlandırılmış kodları karşılaştırırken şu sonuçlara varmaktadır: Sınırlandırılmış kodları kullanan konuşmacılar ortak tahminlere dayanmaktadırlar. Karşılıklı özdeşleme derecesi, ortak amacı ve kodun sınırlandırılma derecesini belirler. Karşılıklı bağımlılık temeline oturan toplumsal ilişkiler genişletilmiş koda gerek bırakmaz. Genişletilmiş kodlar kullanan bir konuşmacının dinleyicisi, mesajın anlamını tamamen sözlü koddan çıkarmak zorundadır”.
Doğrudan sözlü iletişim biçeminde sözcükler nasıl kullanılır?
Doğrudan sözlü iletişim biçeminde gönderen aktarmak istediği anlamı, algılanabilir sözcükleri düzanlamında kullanarak içeriğe yükler. Bir etkileşim sürecinde niyet, arzu ve ihtiyaçlar doğrudan doğruya sözlü iletinin içeriğinde belirtiliyorsa doğrudan sözlü iletişim biçemi kullanılıyor demektir.
Doğrudan iletişim biçeminde sözcükler düzanlamlarıyla kullanılır ve kesin bir anlam taşırlar. Gönderen, alıcının sözlü iletinin içeriğini, sözcüklerin birinci anlamlarıyla algılayıp değerlendirmesini bekler.
Kültürel Boyutlar Kuramı’na göre “bireyci” kültürlere mensup bireyler, “kendi düşüncelerini ağırlıklı olarak doğrudan sözlü biçemle iletir. Bireyci değerler, davranışlarda doğruluk ve açıklık gibi normları vurgulamaktadır. Ortaklaşa davranışçılık değer yönelimini benimseyen kültürlerin üyeleri ise grup içi uyumu korumaya ve grup kararlarını benimsemeye eğilim gösterirler. Bu nedenle ortaklaşa davranışçı kültürlerde, daha belirsiz ve dolaylı anlatıma yer veren dolaylı sözlü iletişim biçemi yaygın olarak kullanılır”.
Doğrudan sözlü iletişim biçemini yaygın olarak kullanan kültürlerde sözlü bir mesaj, bağlam ve sözsüz semboller pek dikkate alınmadan tek başına değerlendirilebilir. Özellikle güç aralığının az olduğu kültürlerde, bireyler iletişim sürecinde karşıdakinin toplumsal statüsünü hesaba katma gereği duymadan, aralarında çatışma çıkmasından sakınmadan, amaç ve isteklerini açıkça ortaya koyar.
Sözlü iletişim biçemi terimi neyi ifade eder?
Sözlü iletişim biçemi, iletişim sürecine katılan bireylerin kendi düşünce ve duygularını nasıl belirttiklerini, kendilerini sözlü olarak nasıl ifade ettiklerini, sözcükleri nasıl ve ne kadar sözlük anlamında kullandıklarını ifade eden bir terimdir. Sözcükler kültüre özgü bağlamsal anlamlar taşıdığında, bu konuda deneyimi olmayan etkileşenlerin mesajı anlaması zorlaşır. Bütün insanlar için ortak olan deneyimler, farklı kültürlerde farklı sözel yapıda ifade edildiğinde, yanlış anlamaların ortaya çıkması kaçınılmaz olur
Dolaylı sözlü iletişim biçeminde sözcükler nasıl kullanılır?
Dolaylı sözlü iletişim biçeminde sözcükler ve deyimler her zaman sözlük anlamlarında kullanılmaz ve anlamı taşıyan sözel içerik, diğer iletişim biçemleriyle birlikte, başka sözlerin arasında gizlenir.
İlk duyuşta anlamı doğrudan çıkarmak mümkün olmayabilir. Bu biçemi kullanan gönderenler, etkileşim sürecinde gerçek niyet, arzu ve ihtiyaçlarını dolaylı olarak iletirler.
Anadolu kültüründe, ortaklaşa davranışçı kültürlerin temel nitelikleri gözlenmektedir. Grup içinde ahengi sağlama ve koruma kaygısı ve grup üyelerinin birbirlerine olan bağımlılığı, Anadolu kültürünün üyesi olan bireylerin dolaylı sözlü iletişim biçemini kullanmalarını zorunlu kılmaktadır. Bu kültürün üyelerinin “çatışmalardan kaçınma”yı ön planda tutması, kullandıkları dilin yapısı gibi, kullanılan iletişim biçemlerini de etkilemiştir. Dolaylı sözlü iletişim biçemi, özellikle ortaklaşa davranışçı, güç aralığının çok olduğu, dişil özellikler taşıyan ve belirsizlikten kaçınma derecesinin yüksek olduğu kültürlerde daha çok kullanılır.
Geniş kapsamlı sözlü iletişim biçeminde anlam nasıl aktarılır?
Geniş kapsamlı sözlü iletişim biçeminde anlam, ilişkili diğer anlamlarla birlikte aktarılır. Bu biçemde enformasyon alışverişi sırasında, etkileşim sürecinin amacı ve gereksinmeleriyle ilişkin değil gibi görünen ancak konuyla ilgisi olan enformasyonun da verildiği iletişim biçemidir. Bu biçemi kullanan bireyler, kendilerine sorulan sorunun yalnızca yanıtını vermekle kalmaz, soruyla ilgili gördükleri diğer yan konulardaki duygu ve düşüncelerini de yanıtlarına eklerler. Bazen, bu ikinci ve üçüncü dereceli enformasyon o kadar çok olur ki, verilen yanıt bunların arasında algılanamaz hâle gelir.
Kültürün bireye yaklaşımı açısından bakıldığında bireyci kültürlerin üyeleri ne tür sözlü iletişim biçemi kullanma eğilimindedirler?
Bireyci kültürlerin üyeleri sözlü iletişim sırasında sözlerine “ben” ile başlar, kendini öne çıkarmaktan çekinmez ve aktarmak istediği anlamları kendi niyet, inanç ve fikirleri çerçevesinde sözel olarak ifade eder. Bu biçeme kişisel sözlü iletişim biçemi denir.
Kişisel sözlü iletişim biçeminde, “ben” kimliğini iletişim sürecinin merkezine yerleştiren dilsel ögelerin sıkça kullanıldığı gözlenir. Bu biçemde anlamlar, birey olmanın vurgulanması amacıyla aktarılır.
Kişisel sözlü iletişim biçemini yeğleyen kültürlerin üyeleri konuşma sırasında sözlü içeriği formaliteleri vurgulamadan karşıdaki ile eşit toplumsal güce sahipmiş gibi rahat ve doğrudan ifade eder.
İletilerin kapsamlarına göre farklılaşan sözlü iletişim biçemleri kaça ayrılır?
Gudykunst, iletilerin kapsamlarına göre farklılaşan sözlü iletişim biçemlerini üçe ayırmaktadır. Bunlar geniş kapsamlı biçem, dar kapsamlı biçem ve öz biçem olarak adlandırılır.
Kültürün niteliği ile sözlü iletişim biçemi bağlantısı nasıl özetlenebilir?
Bireyci, güç aralığının az, belirsizlikten sakınma derecesinin düşük olduğu kültürlerin üyeleri genellikle dar kodlu, doğrudan, dar kapsamlı, kişisel, araçsal ve kendini açığa vuran bir sözlü iletişim biçemi kullanma eğilimindedir. Ortaklaşa davranışçı, güç aralığının geniş, belirsizlikten sakınma derecesinin yüksek olduğu kültürlerin üyeleri ise genişletilmiş kodlu, dolaylı, geniş kapsamlı, bağlamsal, duygusal ve çağrılı bir sözlü iletişim biçemi kullanma eğilimi gösterirler.
Sözlü iletişimde “çağrı” ve “açığa vurma” kavramları nasıl açıklanabilir?
İletiler tek bir göstergeden ibaret olsalar bile fiziksel bir forma sahiptir. Ayrıca her ileti, “çağrı” olarak adlandırılan, kime gönderilmek üzere hazırlandıklarını belli eden bir hitaba ve kimin hazırladığını belli eden bir “açığa vurma” biçemine sahiptir. Sözlü iletişim sürecinde, aynı dili konuşsalar da farklı bireylerin iletileri yukarıda sıralanan çağrı ve açığa vurma bileşenleri açısından birbirlerinden kolayca ayrılabilirler.
Farklı gazetelerde her gün hemen aynı olaylarla ilgili haberler yer alır. Bu haberlerde gösterilen, yani olay ve gösteren, yani olayı anlatan sözcükler aynı olduğu hâlde, her birinde hitap edilen okuyucu kitlesi ve haberi yazan muhabir farklı olduğu için, her haber farklı çağrı ve açığa vurmaya sahiptirler. Farklı okuyucu kitlesine ve farklı dünya görüşüne sahip muhabirler gibi farklı kültürlerin mensupları da benzer anlamları benzer bağlamlarda aktardıkları süreçlerde farklı hitap ve açığa vurma bileşenlerine sahip iletiler hazırlarlar.
Bireyci, dar bağlamlı ve belirsizlikten sakınma derecesi düşük kültürlerin üyeleri genellikle açığa vurma bileşenini öne çıkarırken, ortaklaşa davranışçı, geniş bağlamlı ve belirsizlikten sakınma derecesi yüksek kültürlerin mensupları çağrı bileşenini öne çıkarırlar. Bir iletiyi kimin gönderdiği kolayca anlaşılıyorsa açığa vuran sözlü iletişim biçemi, kime iletildiği kolayca anlaşılıyorsa çağrılı sözlü iletişim biçemi kullanılmış demektir.
İletişim biçemlerini birbirinden ayırabilmek için kullanılan yaklaşımlardan biri olan bireylerin kişilik özellikleri iletişim biçemini nasıl etkiler?
İletişim biçemlerini birbirinden ayırabilmek için farklı yaklaşımlar vardır. Kimi araştırmacılar bireylerin kişilik özellikleri ile belirli durumlarda kullandıkları biçem arasında ilişki kurarlar. Söz gelişi, bir yaklaşıma göre, bireyler açıklayıcı, yönetici, ilişkilendirici ve analitik kişilik özelliklerine sahip olabilirler.
- Açıklayıcı kişilik özelliğine sahip bireyler, heyecanlı, karşıdakinin kim olduğunu öğrenmek isteyen, konuşma sırasında karşıdakini sıkacak kadar uzun açıklamalar yapan, kendi fikir ve düşüncelerini satmaya çalışan ve kendi anlattıklarından heyecanlanan, alkıştan ve takdir edilmekten hoşlanan, kolayca motive olan, hedef belirlemekten hoşlanan, takdir edileceği ve hedefleri belirli yapılarda başarılı olan, önsezilerine güvenen ve teşvik edildiğinde daha büyük başarı kazanabilen bireylerdir.
- Yönetici kişilik özelliğine sahip bireyler, kendi yollarını belirler ve bakış açılarına güvenirler. Daha çok “ne?” sorusunu sorarlar. Zamanlarını harcayan ve onların adına karar vermek isteyenlerden hoşlanmazlar. Görev üstlenip kontrolü ellerine alırlar ve görev üstlenmelerine izin verilmesinden hoşlanırlar. Amaç ve sonuç yönelimlidirler, yarışma durumlarını ve kazanmayı severler. Başkalarıyla iş birliği yapmaları gereken durumlarda kendilerini geliştirirler. Etkin çalışmayı sever ve zamandan kazanmaya çalışırlar. Kendi yollarını çizmelerine izin verildiğinde daha başarılı olurlar.
- İlişkilendirici kişilik özelliğine sahip bireyler yardımsever olmayı, sıcak karşılanmayı ve dikkat çekmeyi severler. En çok “niçin?” sorusunu sorarlar. Reddedilmekten, kendilerine kişilikleri göz önüne alınmadan, kayıtsız ve duygusuz davranılmasından hoşlanmazlar. Baskı ve gerilim durumlarında sessiz kalır, geri çekilirler. Onlara karşı destekleyici ve ilgili davranılmasından hoşlanırlar. Ne kadar çok arkadaşları ve yakın ilişkileri varsa o kadar mutlu olurlar. Kendilerini rahat ve başkalarının ilgisini üzerlerinde hissettiklerinde daha başarılı olurlar. Amaç ve yöntemi belirlenmiş yapılarda çalışırlarsa başarıları artar. İlişkilerini ve arkadaşlıklarını korumak onlar için büyük anlam taşır.
- Analitik kişilik özelliğine sahip bireyler çok miktarda veriye ihtiyaç duyar, çok soru sorar ve yöntemli, sistematik çalışmadan hoşlanırlar. En çok “nasıl?” sorusunu sorarlar. Hata yapmaktan, hazırlıksız görünmekten hoşlanmazlar, baskı ve gerginlik durumlarıyla baş etmek için, durumu anlamaya yarayacak daha çok veri toplamaya çalışırlar. Onlara yapılacak en büyük yardım daha çok enformasyon vermektir. Onları sonuca götürecek faaliyette bulunmaktan hoşlanırlar. Kendi kararlarını vermelerine olanak sağlandığında ve baskı yapılmadığında daha başarılı olurlar. Bireylerarası ilişkilerini geliştirmeleri gerekir. Hata yapmaktan korktukları için yüzlerini korumak, toplum içinde itibar kaybına uğramamak için ellerinden geleni yaparlar.
İletişim biçemi nasıl tanımlanır?
Sözlü ve sözsüz iletişim davranışları bütün insanların ortak davranışlarındandır. Bazı kültürler bu davranışlardan bir kısmını diğerlerinden daha çok ya da daha az kullanabilir. Ancak her iletişim davranışı farklı bireyler tarafından farklı tarzda, stilde kullanılır. Buna iletişim biçemi denir. Erol Mutlu iletişim biçemini, “bir bireyin kişilerarası ilişkilerde sıklıkla kullandığı iletişimsel tarz” olarak tanımlamakta ve iletişim biçeminin “bir bireyin ilişkilerini düzenlenmesindeki başarısıyla ya da başarısızlığıyla yakından ilgili” olduğunu belirtmektedir.
Kültürlerarası iletişim ve dil arasında nasıl bir ilişki vardır?
Kültürlerarası iletişim disiplini için dil, hem kültürel farklılıkları anlamak hem de anlam aktarımı sürecinde nasıl kullanıldığını gözlemek açısından başat araştırma alanlarından biridir. İlk kültürlerarası iletişim çalışmaları dilbilimciler tarafından, yabancılara dil öğretirken karşılaşılan sorunların irdelenmesi sırasında başlamıştır.
Dil, yalnız nesneleri, eylem ve sıfatları adlandırmak ve oluşturulan sembollerin yarattığı çağrışımlar yoluyla anlam aktarımını sağlamak için kullandığımız bir araç değildir. Bilişsel yapının oluşumu ve gelişimi ile sistematik düşünmenin gerçekleşmesi sürecinin nasıl gerçekleştiğini daha önce öğrenmiştik. Birey her öğrendiğini zihnine, bilişsel yapısı içine yerleştirir. Öğrendikleri çoğaldıkça bunları birbirleriyle, ilişkilerini de içerecek şekilde, sistemli hâle getirir. Öğrenme sürecinde edindiklerimizin önemli bir kısmı nesnel olmayan, dille ifade edilen veri ve kavramlardır. Diğer kısmı ise görsel, sessel, dokunma ve kokuyla ilgili bilgilerdir. Karşılaştığımız herhangi bir iletişim durumundaki algılarımız zihnimizde öğrendiklerimizle karşılaştırılır, kıyaslanır ve bir anlam çıkarılmaya çalışılır. Algıların değerlendirilmesi denilen bu süreçte, sözel bütün veriler zihne daha önce yerleştirilen sözel kalıplarla karşılaştırılır ve olası anlamlar üzerinde düşünülür. Algılama ve anlamlandırma evreleri tamamen bilişsel etkinlikleri kapsar ve kültürün belirlediği kurallar çerçevesinde gerçekleşirler.
Bir kültür grubunun dili, onun dünyaya nasıl baktığı ile yakından ilgilidir. Dilimizle düşündüğümüz için, ayrı kültürlerin düşünce biçemlerindeki farklılıklar dilin yapısında ve kullanım biçemlerinde de gözlenir.
Türkçe iletiler biçemi açığa vuran ve çağrılı sözlü iletişim biçemleri açısından incelendiğinde hangi gruba girer?
Türkçe, Japonca ve Korece iletilerin çoğu çağrılı biçemdedir. Çünkü her konuşmada ya da yazıda hitap edilen kişinin kim olduğunu belirten semboller kullanılmaktadır. Medyada kullanılan dilde de bunun örneklerini izlemek mümkündür.
Dar kapsamlı sözlü iletişim biçeminin özellikleri nelerdir ve daha çok hangi kültürlerde görülür?
Dar kapsamlı sözlü iletişim biçemi daha çok dar bağlamlı ve belirsizlikten sakınma derecesinin göreceli olarak düşük olduğu kültürlerde yaygın olarak kullanılır. Dar kapsamlı biçem, gönderenin amacı, arzusu ve ihtiyacının tam ve açık bir şekilde, doğrudan alıcıya iletebilecek şekilde formüle edilmesine olanak verir. Bu biçemde, amacı aşan, isteklerin dışında kalan enformasyon verilmez. İkinci derecedeki konulara değinilmez, atıfta bulunulmaz. Doğrudan amaçlanan anlamın yaratılması için gerekli olan enformasyon verilir. Sorulmayan soruların yanıtları verilmeye çalışılmaz. Konuyla ilgili de olsa talep edilmeyen enformasyon aktarılmaz. Ne az, ne de çok bilgi verilir. Ancak amacı, gereksinmeleri ve istekleri açıklamak için, gerektiğinde temel ve tamamlayıcı enformasyon da verilir. Temel enformasyon, belirli sistem çerçevesinde aktarılır ve dar bağlamlı kültürlerin üyelerinin, tartışmaya başladıkları her konuyla doğrudan ilgili olarak gereksinme duydukları bütün bilgileri kapsar. Bu bilgiler, alıcının konuyu anlaması için gerekli olanlardır.
Dar bağlamlı ve belirsizlikten sakınma derecesinin düşük olduğu kültürlerde ise beklenmeyen durumlarla karşılaşma kaygısı göreceli olarak çok aşağı düzeydedir. Bu yüzden, bu kültürün üyeleri sözlü iletişimde dar kapsamlı ve doğrudan mesajlar gönderirler.
İletişimde amaca yönelik bireyler hangi sözlü iletişim biçemini kullanır?
Kimi kültürler, gönderenin iletişim amaçlarını birinci planda tutar ve iletişim sürecinde aktarılmak istenen anlamın en verimli şekilde aktarılmasına yönelik iletişim biçemlerini teşvik eder. Bu kültürler “gönderen odaklı” kültürlerdir. İletişim sürecine katılan bireyler amaca yönelik sözlü iletişim biçemi kullanır. İletişim süreci niyetlenen anlamın karşıda yaratılmasının dışında bir işleve sahip değildir ve sadece bir araç olarak görülür. Bu yüzden, araçsal sözlü iletişim biçemi olarak adlandırılır.
Araçsal sözlü iletişim biçeminde, iletişim sürecinin merkezinde mesajları gönderen bireyin kendisi bulunur. İletiler onun en kısa yoldan amacına ulaşması için oluşturulur, gönderilir ve yalnız gerekli enformasyonu içerir. Alıcı, gönderilen mesajlar ve enformasyon akışı üzerinde hiçbir etkiye sahip değildir. Bu mesajlarda gerçekler, gönderenin kültürel kodları aracılığıyla, açık olarak ortaya konur ve alıcıya sadece aktarılmak istenen anlamla ilgili enformasyon gönderilir.
İletişimde alıcıya yönelik bireyler hangi sözlü iletişim biçemini kullanır?
Bazı kültürler iletişim sürecinde alıcıyı odak noktasına yerleştirir. Aktarılacak anlamın kodlanması, iletinin şekillenmesi, kullanılacak kanalın belirlenmesi, sözel ifade ve sözsüz anlatım biçemlerinin saptanması gibi iletişim sürecinin bütün bileşenleri alıcının niteliklerine ve bağlama göre düzenlenir. Gönderenin niyet ve amacı pek göz önüne alınmaz. Burada önemli olan alıcıyı olumsuz etkilememek, anlamı olabildiğince onun algılayabileceği bir forma sokmak ve anlamın yaratılmasından sonra verilebilecek tepkiyi kestirebilmektir. Gönderen, iletişim süreci boyunca alıcının toplum içindeki durumunu, saygınlığını, rolünü, yaş ve cinsiyete bağlı durumunu ve diğer niteliklerini dikkate alır. İçeriğin anlam yaratmak için gerekli olan enformasyon dışında başka ögelerle donatılması, içeriği örtük hâle getirir. Alıcının, yukarıda sayılan nedenlerle göreceli olarak kapalı olan ileti içeriğini açması ve niyetlenilen anlamı çıkarması beklenir. İletişim sürecinde görevin önemli kısmı alıcının üzerinde olduğu için, kültürün alıcı yönelimli olduğu söylenir. Alıcı yönelimli kültürlerde alıcının örtük anlamları kestirmesi ya da duygularıyla hissetmesi beklenir. Bu kültürlerin yeğlediği biçeme duygusal sözlü iletişim biçemi denir.