aofsoru.com

Sözlü ve Sözsüz İletişim Dersi 6. Ünite Özet

Sözsüz İletişimde Göstergeler

Giriş

Sözsüz iletişimin beden dilimizin yanısıra pek çok başka göstergesi vardır. Biz bu göstergeler aracılığı ile karşımızdaki insanlara hem kendimiz hakkında bilgi verirken hem de karşımızdaki insanlar hakkında bilgi ediniriz. Beden dili sözcükler, cümleler ve noktalama işaretlerinden oluşur. Her bir hareket tek bir sözcük gibidir ve bir sözcüğün birden fazla anlamı olabilir. Bir sözcüğün tam anlamını ancak onu diğer sözcüklerle birlikte bir cümlede kullandığınızda anlayabilirsiniz. Hareketler de “cümleler” halindedirler ve bu şekilde kaçınılmaz olarak bir kişinin davranış ve duyguları hakkında doğruyu söylerler. Bunlara göstergeler adı da verilmektedir. Bu göstergeler sözsüz iletişimin temel taşlarını oluşturmaktadır. Giysiler, mekan, renkler, zaman gibi kavramlar sözsüz iletişimin göstergeleridir.

Gösterge Nedir?

Sözlük anlamı “Bir aygıtın işlemesiyle ilgili kimi ölçümlerin sonucunu kendiliğinden gösteren araç” olan gösterge, bizi bazı zaman alıcı ya da tehlikeli durumlardan kurtarıp, bizim ölçme eylemimiz yerine geçen bir araç olarak da tanımlanabilir. Göstergenin nasıl okunacağını önceden bilmek önemlidir. Kendisi o şey olmadığı halde, o şeyi çağrıştırarak iletişim sağlayan her aracı, trafik işaretleri gibi, bir göstergedir.

Gösterge Türleri

Gösterge türleri gösteren ve gösterilen olarak ikiye ayrılır.

Gösteren göstergenin algıladığımız imgesidir. Göstergeler algı açısından 5 gruba ayrılabilir.

  • Kulağa yönelik göstergeler
  • Göze yönelik göstergeler
  • Koku göstergeleri
  • Tad göstergeleri
  • Dokunmayla iletilen göstergeler

Kulağa Yönelik Göstergeler: Konuşma dili, müzik, araba sesleri, ıslıkla haberleşme, radyo yayınları gibi kulağa hitap eden her şeydir.

Göze Yönelik Göstergeler: Tiyatro, sinema gibi hem göze hem de kulağa hitap eden iletiler dışında yazı, resim, trafik işaretleri gibi gözümüzle algıladığımız her şey bu gruba girer.

Koku Göstergeleri: Ortama hoş koku yaymak için asılmış bir nesneyi görmesek de burnumuzla algılarız.

Tat Göstergeleri: Toplumsal alışkanlıklara bağlı olarak gelişmiştir. Yediğimiz yemeğin tadı, kokusuyla beraber yemeğin taze ya da bayat olup olmadığı hakkında bize bilgi verir.

Dokunmayla İletilen Göstergeler: Nesnelere dokunarak onlar hakkında bilgi ediniriz. Dokunmak biz de olumlu ya da olumsuz çağrışımlara sebep olabilir. Dokunma biçimine göre, hoşlanma, dostluk ya da düşmanlık gibi içerikler taşıyabilir.

Gösterilen ise göstergenin göndermede bulunduğu zihinsel kavramdır. Bu zihinsel kavram aynı dili paylaşan aynı kültürün insanları için ortaktır.

Charles Sanders Pierce, göstergeleri görüntüsel gösterge, belirti (index) ve simge olarak üçe ayırmıştır.

Görüntüsel Gösterge (İkon) : Nesnesiyle benzerlik taşıyan ve iletişim amaçlı üretilmiş bir gösterge türüdür.

Belirtisel Gösterge : Nesnesiyle arasında nedenli bir ilişkisi olan bir göstergedir. İletişim amaçlı olup, daha önceden öğrenilmiş olması gerekir. Örneğin, duman ateşin, kara bulutlar yağmurun göstergesidir.

Simge: Nesnesiyle bağlantısı uzlaşıma ve anlaşmaya dayalı olan göstergedir. Nesnesiyle arasındaki ilişki nedensizdir. Anlamını bilmeyenler için bir şey ifade etmez. Örneğin, nazar boncuğu doğu kültürlerinde kötülüklerden korunmanın bir simgesidir. Anlamını bilmeyenler için bir şey ifade etmez.

Göstergeler ve Anlamlama

İletişimin her türü anlam içermektedir. Dil anlamı oluşturmada en etkili araçlardan biridir. Göstergebilim, iletişim amaçlı bütün aracıları, göstergeleri inceleyen, birbirleriyle olan ilişkilerini araştıran, türlerini saptamaya çalışan bilimdir. Göstergebilimin, kültürle yakın ilişkisi vardır. Aynı kültürü ve dili paylaşan insanlar nesnelere kendi aralarında uzlaştıkları isimleri yakıştırmışlardır.

Anlaşmaya varmanın ilk ve en önemli yolu uzlaşım ve kullanımıdır. Bununla yazılı olmayan, ifade edilmeyen, bir kültürün üyelerinin paylaştığı deneyimden türetilen beklentiler anlatılmaktadır. Uzlaşım insanların belirli sınırlar içerisinde giyinmelerine ya da davranmalarına, televizyon programlarına, ev düzenlemelerine, yeme içme kültürüne dek yaşam içerisinde yer alan pek çok şeyi içermektedir. Sözsüz iletişimde kullanılan temel davranışların çoğunun dünya üzerinde aynı anlama gelmesine karşın bazı davranışlar kültürden kültüre farklılık gösterebilir.

Kodlar ve uzlaşımlar herhangi bir kültürün deneyiminin ortaklaşa paylaşılan merkezini oluşturmaktadır. Bunlar, toplumsal varoluşumuzu anlamamızı ve kendimizi kültürümüz içinde konumlandırmamızı olanaklı kılarlar. Kodları etkin bir biçimde kullanabilmek için anlamlama adı verilen, iki boyutta gerçekleşen süreci de göz ardı etmemek gerekir.

Düz Anlam : Nesneleri ya da görüntüleri gördüğümüzde aklımıza gelen ilk anlamdır. Örneğin, kadın görüntüsü ile kadın kavramı arasında bir bağ kurulur ve görüntüyle kavram eşleştirilir. Böylece anlamlama süreci gerçekleşmiş olur.

Yan Anlam: Göstergenin kullanıcıların duygularıyla ya da heyecanlarıyla ve kültürel değerleriyle buluştuğunda ortaya çıkan etkileşimdir. Yan alam boyutunda yorum ve yorumcu önemlidir. Çünkü nesneleri tanımıyor ya da anlamlarını bilmiyorsak yan anlamları yorumlamamız mümkün değildir. Düzanlam boyutunda bir kadın görüntüsü gördüğümüzde kadın kavramını bildiğimiz için onu algılarız. Ancak bu kadının örneğin, giysileri ve takıları aracılığı ile kadın hakkında başka anlamlar üretmeye başlarız.

Sözsüz İletişim ve Göstergeler

Sözsüz iletişimde yalnızca beden dili olmayıp daha çok pek çok gösterge yer almaktadır. Beden dili de dahil olmak üzere sözsüz iletişimdeki tüm göstergeler karşımızdaki kişi ya da kişilere karşı imajımızı oluşturup, imajımıza olumlu-olumsuz olarak yansıtır. Ayrıca;

a) Ekonomik durumumuzla,
b) Kültür yapımızla,
c) Sosyal çevre ve yaşantımızla,
d) Duygu dünyamızla,
e) Kendimize güven duyup duymadığımız hakkında,
f) Yaşam kalitemiz hakkında bilgi verir.

Giysiler: Sözsüz iletişimin en önemli göstergelerinden biri olan giysilerin kendine özgü bir dili vardır. Kişilerin giyim tarzları aslında hangi grup içinde yer aldıklarını, ruh hallerini, statülerinin de bir göstergesidir. Tangler ve Infante’ye (1982) göre giysiler;

  1. gelenekleri ve dinsel inanışları sürdürmenin aracıdır.
  2. kişinin kendisini güzelleştirerek bir imaj edinmelerini sağlar.
  3. kültürel değerler ve cinsel kimlikler hakkında bilgi verir.
  4. aracılığıyla otorite ve roller ayırt edilebilir.
  5. statü kazanmanın göstergesidir.

İlk kez karşılaşılan bir insanın öncelikle giysileri dikkat çeker. Üzerindeki giysilere göre kişinin toplumdaki konumu belirlenebilir ve uygun iletişim yolu da seçilmiş olur. Giysi ve renk seçiminin kültürel değer ve normlara bağlı olduğu unutulmamalıdır.

Aksesuarlar: Aksesuarlar da çevreye birçok ileti verebilir. Toplumsal statünün bir göstergesi oldukları gibi, kişisel imaj yaratmada da önemli rol oynamaktadırlar. Aksesuarlar, kişinin sahip olduğu özellikleri vurgulama ve dikkat çekmek için kullanılabilir. Ayrıca cinsel kimliğin de bir göstergesidirler. Beden dili, aksesuarlar aracılığıyla pekiştirilmektedir. Aynı zamanda kişinin o andaki ruhsal durumunun da bir göstergesidir.

Aksesuar gibi göstergeler sayesinde karşımızdaki insanlara kendimiz hakkında bilgi verirken diğer yandan da karşımızdaki kişi hakkında bilgi sahibi olmuş oluruz. Göstergelerin kültürel olduğunu da unutmamak gerekir.

Yaşam Alanlarımız Mekanlar: Yaşam içinde mekanlar da giysiler, aksesuarlar gibi pek çok şey söylerler. Mekanlar, toplumsal değerler, cinsiyet rolleri, kimlik vb. kavramlar hakkında bilgi verir. Diğer bir değişle, bir mekana girdiğimizde mekanın iç döşemesi, yapıldığı malzemenin kalitesi, bulunduğu semt, apartman ya da tek katlı oluşu, dekorasyonda kullanılan mobilyalar o evde yaşayan kişiler hakkında bize bilgi verir. Aynı zamanda, toplumsal statü ve toplumsal değişimle de yakından ilgilidir. Bu durum mekan kavramını ve kültürel değerleri birbiri ile ilişkilendirir. Mekanlar, özel alanların yanı sıra kamusal alanda da sözsüz iletişimin bir göstergesidir. Sözsüz iletişimde mekan kullanımında insanların kişisel olarak koydukları sınırlara proksemik (proxemics) denir. Bu mesafe dört ana grupta toplamıştır.

  1. Mahrem alan
  2. Kişisel alan
  3. Sosyal alan
  4. Genel alan

Mahrem Alan: Kişisel mesafe olarak da adlandırılır; 30- 35 cm’lik bir mesafeyi kapsar ve en çok güvenilen ya da duygusal olarak çok yakın hissedilen kişilerin girmesine izin verilen alandır. Bu alana zorla girmek saldırganlık ve saygısızlık olarak adlandırılır. Fakat güreş, basketbol vb. sporlarda bu alana girilebilmektedir.

Kişisel Alan: Birbirini iyi tanıyan insanların ilişkide bulunduğu alanlardır, yarım ile bir metre mesafelik bir mesafeyi kapsar.

Sosyal Alan: Mesafesi 80 cm ile 2 metre arasında olup, kişilerin sosyal ilişkilerde diğer kişilerle arasında tuttuğu mesafedir.

Genel Alan: Kamusal alanda 2 metreden başlayıp uzayan ve tanımadığımız kişiler için belirlediğimiz alandır.

Bu alanların, mekanların özelliklerine ve kültürel değerlere göre değişiklik gösterebileceği unutulmamalıdır.

Mekanların yanı sıra, mekanlarda kullanılan mobilyaların da anlamları vardır. Mobilyalar aracılığıyla kişinin gücü ve toplumsal statüsü bir kez daha karşıdaki insana gösterilmiş olur.

Renkler ve Anlam: Görünürlüğü sağlayan en önemli sözsüz iletişim göstergelerinden biri de renklerdir; dolayısıyla, renklerin anlamını çok iyi bilmek gerekir.

Renkler ana, ara ve ana ile ara renklerin karışımından oluşanlar olmak üzere üç temel gruba ayrılmaktadır. Ayrıca; soğuk, sıcak ve nötr renkler olarak da sınıflandırılabilirler.

Soğuk Renkler: Soğuk ve açık renkler yapılan işe temizlik ve ferahlık duygusu katarken, soğuk ve koyu renkler süreklilik ve kalite duygusu yaratır ve bu sebepten genellikle şirketler tarafından tercih edilir.

Sıcak Renkler: Sıcak ve açık renkler sevimli, canlı ve genç bir görünüm sağlarlar. Sıcak ve koyu renklerse klasik ve geleneksel bir etki yaratır. Güç, otorite ve egemenlik duygusunu en iyi veren renklerdir.

Nötr Renkler: Kendi başlarına güçlü bir anlamı olmayan, yumuşatma ve hafifletmede yardımcı olan renklerdir.

Renkler insanın kendini ifade etmesinin önemli göstergelerinden biridir fakat bağlamdan bağlama, kültürden kültüre değişik anlamlar içerebilir. Bu sebeple, renklerin anlamı kültürel uzlaşımlara dayalıdır ve kültürden ayrı düşünmek mümkün değildir. Renklerin anlamlarına bakıldığında ise bu anlamların yaşamımızı nasıl etkilediğini görmek olanaklı olacaktır.

Siyah: Gücü, tutkuyu ve gizemi simgeler. Karamsarlığı anımsatsa bile soyluluğun rengi olarak da kullanılmaktadır. Sonsuz karanlığın, bilinmezliğin simgesidir. Aynı zamanda tepkinin de rengidir. Kültürel farklardan dolayı Japonya’da siyah mutluluğun rengi olarak kullanılmaktadır.

Beyaz: Dengeyi simgeler. İnsan psikolojisinde beyaz, ferahlık, soğukkanlılık, samimiyet ve aydınlık duyguları uyandırırken, toplumsal değerler göz önüne alındığında beyaz, masumiyeti, asaleti ve temizliği simgeler. Huzur ve güven verici bir etkiye sahiptir.

Gri: Kuşkulu, kararsız ve tarafsız bir ruh halinin göstergesidir.

Kırmızı: Gücü, yaşam sevincini, iktidarı, erkekliği ve dinamizmi temsil eder. Açık tonları, güç, atılganlık, enerji ve neşeyi; orta tonları etkinliği, gücü ve hareketi; koyu kırmızı ise iktidarı temsil eder.

Pembe: Romantik bir renk olarak algılanmakla beraber, şefkat, saflık ve aşk duygularını çağrıştırmaktadır. Toplumsal cinsiyet rolleri bağlamında, pembeye yüklenen anlamlar toplumda kadına yüklenen anlamlarla eşdeğer olduğu için, pembe daha çok kadınla özdeşleştirilmiştir.

Kahverengi: Renkler içinde en idealist olanıdır. Sağlıklı yaşam ve gündelik işi temsil eder. Koyu tonlara yaklaştıkça siyahın özelliklerini üstlenmektedir.

Turuncu: En dikkat çekici renk olup büyük bir enerjiye sahiptir. İnsanlar turuncu bir kapıdan rahatlıkla geçebileceklerine inanırlar.

Yeşil: Var olan renklerin en sakinidir, güven verir. Yaratıcılığı arttırır. Yeşilin enerjisi paylaşım, uyum, vericilik ve yardım severliği yansıtır. Koruma ve güvenin simgesidir. Sakinleştirici ve gerilimi azaltıcı bir etkisi vardır.

Mavi: Sorumluluk, güzellik ve incelik ile bağdaştırılmaktadır. Yetişkinlerin tercih ettiği bir renk olup, bir yandan olgunluğu simgelerken diğer yandan çocukluk anılarını çağrıştırmaktadır. Özellikle koyu mavi sonsuzluğu, otoriteyi ve verimliliği çağrıştırır.

Sarı: En ışıklı ve göze çarpan renktir. Yaşamı, dışa vurumu ve coşkuyu simgeler. Bereketin simgesi olarak da görülür. Dikkat çekiciliğinin yanında geçiciliğin rengi olarak da bilinir. Bazı kültürlerde ihanetin rengi olarak anılır.

Mor: Kendine saygıyı, asaleti ve itibarı simgeler. Geriletici özellikler arasında sorumsuzluk, saygısızlık ve tartışmacı yaklaşımlar vardır. Gizemin de rengi olarak kabul edilir. Bir yandan melankoli ve onuru temsil ederken, diğer yandan da aklın simgesi olarak bilinmektedir. Kadınların rengi olarak kabul edilir.

Gerek kişisel gerek kurumsal imajların oluşmasında renklerin önemi büyüktür.

Zaman: Sözsüz iletişimin göstergelerinden biri de zaman kavramıdır. Sözsüz iletişim açısından zaman kavramına bakıldığında zamanı iyi değerlendiren ve zamanı iyi değerlendiremeyen insanlar, davranışları ile bunu dile getirirken kendi kişilik tiplerini de ortaya koyarlar. Zaman kavramı kişisel özelliklere göre değişirken, kültürel özelliklere göre de değişebilen bir kavramdır. Çağımızda hem kişisel hem de kurumsal olarak zaman yönetimi önemlidir. Zaman yönetimi, analizlerden ve planlamadan yararlanmayı gerektirir. Zamanı etkin kullanmak hem yöneticilere hem de çalışanlara birçok yarar sağlamaktadır. Sözsüz iletişimin doğru gerçekleşebilmesi için zaman kullanımına dikkat edilmelidir.


Yukarı Git

Sosyal Medya'da Paylaş

Facebook Twitter Google Pinterest Whatsapp Email