Din Eğitimi ve Din Hizmetlerinde Rehberlik Dersi 6. Ünite Sorularla Öğrenelim
Küreselleşme, Çokkültürlülük Ve Din Eğitimi
- Özet
- Sorularla Öğrenelim
Kültür nedir ve nasıl oluşur?
Kültür, maddî ve manevî unsurlardan oluşan bir bütün ve genel olarak bir hayat tarzı olarak tanımlanabilir. İnsan toplumlarına has olan kültür, ortak değerler etrafında oluşur.
Çokkültürlülük nedir?
İnsan ve toplumlardaki farklılıklara paralel olarak kültürler arasında da farklılıklar vardır. Bu açıdan bakıldığında kültürel farklılıklar insan toplumları içerisinde daima var olmuştur. Şu halde çokkültürlülük, bir gerçeklik olarak insanlık tarihi kadar gerilere götürülebilir. Çokkültürlük kavramı, birbirinden az veya çok farklılaşan kültürlerin bir gerçeklik olduğu tezinden hareket eder. Çokkültürcülük ise söz konusu bu farklılıkların toplum hayatının çeşitli faaliyet alanlarında dikkate alınması, değer verilmesi anlamına gelir.
Küreselleşme nedir?
Çokkültürlülük kavramı ile ilişkili olan küreselleşme modernleşmenin doğurduğu bir sonuç olarak, farklılıkların kapsam ve derinliğinin daha önce olmadığı biçimde birbirleriyle artan ilişkilerini ifade eder.
Kültür ile ilgili yapılan tanımlarda vurgulanan husus nedir?
Tanımlarda vurgulanan husus, kültürün bir milletin yaşayışında yer alan ve onu diğerlerinden ayırarak farklı kılan, böylece kimliğini oluşturan dil, dinî-ahlâkî değer, bilgi ve sanata dair birikimleri olmuştur. Kültür, eğitim vasıtasıyla öğrenilen, aktarılan ve geliştirilen bir olgudur.
Kültürün değişmesine etki eden faktörler nelerdir?
İnsan topluluklarına ait bir kavram olan kültür, zaman içerisinde ihtiyaçlar, doğal nedenler, coğrafi şartlar ya da zorlamalar sonucunda değişir ve gelişir. Diğer taraftan insanlar arasındaki genetik farklılığın yanı sıra anlama, kavrama ve yorum farklılıkları da kültürün değişmesinde rol oynayan unsurlar arasındadır. Bu durumda kültür kavramı içerisinde yer alan dil, din, bilgi, sanat vs. gibi unsurların da değişmesi ve farklılaşması kaçınılmaz olacaktır.
Çokkültürlülük kavramı ile ifade edilen nedir?
Bir ülkede yaşayan insanların bile tamamının tek bir kültüre sahip oldukları ileri sürülemez. Çokkültürlülük, kültür kavramı ile ilişkili olarak kültürler arasındaki farklılıklara işaret ederek, bunun bir gerçeklik olduğunu içeren kavramdır. Çokkültürlülük kavramı ile ifade edilen, bir toplum içerisinde birden fazla kültürel yapının yaşaması olgusu, ilk defa çağdaş dünyada ortaya çıkmamış; aksine tarihî süreçte daima var olmuştur.
Küreselleşme kavramını açıklayınız
Küreselleşme kavramı, XX. yüzyılın ikinci yarısından sonra iletişim ve ulaşım teknolojilerinin hızla yaygınlaşması, artan uluslararası ilişkiler sonucunda bilim, hukuk, kültür, sanat, siyaset ve ekonomi alanlarında dünyadaki ülkelerin birbirine daha çok bağımlı hale gelmeleri, ortak değer ve yaklaşımlar benimsemeye zorlanmaları süreci olarak tanımlanabilir.
Din ile kültür arasında ne tür bir ilişki bulunmaktadır?
Din ve kültür, her ikisi de insanı ilgilendiren ve sosyal hayatta yeri, anlamı ve değeri olan kavramlardır. Aynı şekilde din ve kültür, insanları ortak değerler etrafında bütünleştiren yapıya sahiptir. Bu nedenle her ikisi arasında doğrudan ve yakın bir ilişki vardır. Öncelikle din, insan için söz konusu olan bir gerçekliktir. Dinin psikolojik boyutu olduğu gibi sosyal boyutu da vardır; çünkü insan toplum halinde yaşayan bir varlıktır. İnsanın psikolojik yönünü derinden etkileyen bir gerçeklik olan dinin, sosyal-toplumsal yönü de bulunmaktadır. Din, kültürü biçimlendiren ve değer veren başlıca etken olması açısından önem taşır.
Din ile kültür arasındaki farklar nelerdir?
Din, ilahî kaynaklı ve kutsal olma özelliği taşırken, buna karşılık kültür insan kaynaklıdır. Kültür, yaptırım gücüne sahip olmakla birlikte kutsal değildir. Din, kültürü oluşturan ögelerin ve değerlerin biçimlenmesinde etkilidir. Giyim, beslenme, barınma, sanat anlayışı, saygı ölçütlerinin belirlenmesinde dinin belirleyici etkisi vardır. Her din, ortaya çıktığı toplum içerisinde kendi inanç sistemi etrafında yeni bir kültür oluşturur. Var olan kültürel unsurlardan kendi öğretileri ile çatışanları reddeder, diğerlerini ise kendi bünyesi içerisinde dönüştürür. Buna karşılık dinler de kültürden etkilenir.
Din, kültür ve eğitim arasındaki ilişki nedir?
Kültür ve din kavramları ile yakından alakalı diğer bir kavram da eğitimdir. İnsan hayatı ile ilgili olan ve insanların davranışlarını değiştirmeyi amaçlayan din ve kültürün amaçlarını gerçekleştirebilmeleri, eğitim aracılığı ile mümkün olabilecektir. Kültür ve dinin öngördüğü esaslar ve davranış biçimlerinin öğretilmesi, yaşatılabilmesi ve nesilden nesile aktarılarak devamının sağlanması eğitim yoluyla gerçekleştirilebilir. Bu nedenle kültür aktarımı veya kültürleme, eğitimin başlıca görevleri arasındadır. Bu süreç içerisinde insanın, içinde yaşadığı topluma uyumlu olarak katılması anlamına gelen sosyalleşmesi gerçekleşir.
Küreselleşmenin din ve kültür üzerindeki olumsuz etkisi nedir?
Küreselleşmenin din ve kültür üzerinde olumsuz etkileri de olmuştur. Küreselleşme bir yandan yerel kültürlerin yaşatılmasını hedeflerken, diğer yandan, Batı kültürünün egemenliğine yol açabilmektedir. Bu durum yerel kültürlerin aşınmasına ve egemen kültür değerleri yönünde değişmesine sebep olarak, ortaya adeta karma bir kültür çıkarmaktadır. Böylesi bir gelişme ise milli kültürleri tehdit eden bir süreç halini almaktadır. Buna bağlı olarak küreselleşme, ürettiği değerlerle dinin geleneksel ve özgün yapısını kaybetmesine; ayrıca inançların değer kaybına uğramasına ve din ile ilişkilerin zayıflamasına neden olabilmektedir.
Çokkültürlülük ile eğitim arasındaki ilişki nedir?
Farklılıklar karşısında çatışmalara yol açmayacak, ötekinin de yaşamasına imkân sağlayacak, saygılı ve hoşgörülü bir yaklaşımın gerçekleştirilmesi konusunda eğitimden mutlaka yararlanılması gerekir.
Çoğulluk-çoğulculuk kavramlarını açıklayınız
Toplum içindeki farklılıklar, günümüzde çoğulluk-çoğulculuk kavramları ile ifade edilmektedir. Çoğulluk kavramı, değerler, kurallar, dünya görüşü ve inançlardaki çokluk ve çeşitlilik olarak tanımlanırken, Çoğulculuk (Pluralism), bütün bu çeşitlilik ve farklılıkların saygı ile karşılanması ve tanınması olarak kabul edilmektedir. Ne farklılıkların göz ardı edilerek tek biçimliliği sağlamaya çalışmak ne de bu gerçekliği yok saymak, sonuç itibariyle farklılıklardan kaynaklanan problemlere çözüm getirmeyecektir.
Farklılıkla ilgili verilmesi gereken nasıl sağlanır?
Farklılık insan hayatının bir gerçekliğidir. Geniş bir yelpaze içerisine yayılan farklılıklar arasında etkinlik düzeyi en derin ve etkili olan ise kültürler arasındaki farklılıklardır. Eğitim aracılığı ile kültür aktarımı ve sosyalleşme gerçekleştirilirken, farklılıkların doğal oluşunun kavratılarak, bunların insanın öğrenme ve üretme kapasitesinin zenginliği olduğu, bu nedenle de saygı duyulması gerektiği bilincinin verilmesi gerekir.
Çokkültürcü yaklaşım hangi esasa dayanır?
Eğitim aracılığı ile gerçekleştirilmeye çalışılan çokkültürcü yaklaşım, farklılıkların yok sayılmaması esasına dayanır; ancak bunun toplumda parçalanmaya yol açmaması gerekir. Buna göre, kavramlar tek taraflı ve eksik düşünülmemeli, çalışmalar amaç ve sonuç dikkate alınarak gerçekleştirilmelidir. Eğitimde farklılıkların göz önüne alınması, bunların eğitim yoluyla derinleştirilmesini değil, ortak paydalarda buluşturulmasını hedefler. Eğitim, bireysel açıdan farklılıkları yok etmeyi değil geliştirmeyi hedeflediği gibi, kültürel açıdan da farklılıkların yaşatılmasını hedefler.
Çokkültürlülük ile din eğitimi arasındaki ilişki nedir?
Farklı kültürlerin bir arada yaşamaları gerçeğinin, küreselleşen dünyada daha da öne çıktığından ve birlikte yaşamanın doğurabileceği çatışma ve uyumsuzlukları önlemek amacıyla kültürlerarası eğitim çalışmalarının yapıldığından bahsettik. Din eğitimi, genel eğitim ile ortak amaçlar taşır. İnsanlar arasında karşılıklı saygıya dayalı, barış ve hoşgörü ortamının oluşturularak sürdürülebilmesi, genel eğitimin olduğu gibi, din eğitiminin de temel amaçları arasında yer alır. Bu ortak amaçlar, kültürlerarası eğitim çalışmaları içerisinde din eğitiminin de yer almasını gerektirmektedir.
Birlikte yaşamanın temel şartları nelerdir?
İster yerel ister küresel boyutta olsun, birlikte yaşamanın temel şartları arasında tanışma ve bilişme önemli yer tutar. Bu kapsamda din, bir taraftan insan ve toplumları diğerinden ayıran bir farklılaşma unsuru olmakla birlikte, diğer taraftan bu farklılaşma karşısında tanıma, bilme, saygı duyma ve kabul etme anlayışının kazandırılmasında; ayrıca farklılığın ilahî kökene dayanan insanî bir zenginlik olduğu bilincinin kazandırılmasında da önemli bir değere sahiptir
İnsan ilişkilerinin düzenlenmesinde dinin rolü nedir?
Din, kutsal olarak kabul edilen varlık ve insanlar arasındaki ilişkileri belirlediği gibi, diğer yönü ile kişinin diğer insanlarla olan ilişkilerini de düzenlemektedir. Bütün dinler, inananlarına öncelikle inanç ve ibadet esaslarını telkin eder. Ardından, kişinin kendi dinine mensup diğer insanlarla ve bu arada diğer farklı din mensuplarıyla ilişkilerinde takınacağı tavırla ilgili temel yaklaşımları da belirler.
Dinler hangi amaçları taşırlar?
Dinler, insanları iyi, doğru, güzel işlere yönlendirme ve ahlâkî erdemlere ulaştırma amacını taşırlar. Ahlâkî davranışa dayanak oluşturan inanç esaslarının doğruluğu hususunda da iddialıdırlar.
Dinlerin diğer dinlere bakışları konusundaki yaklaşımlar nelerdir?
Dışlayıcılık, kapsayıcılık ve çoğulculuk yaklaşımlarıdır.
Dışlayıcılık yaklaşımının içeriği nedir?
Bu yaklaşıma göre hakikat sadece kendi sahip oldukları dine aittir ve kurtuluşa erecek olanlar da sadece bu dinin mensuplarıdır. Diğer din mensupları ile olan ilişkide temel hedef, onların da bu dine katılmalarını sağlamaya çalışmaktır. Dışlayıcı yaklaşımda, temelde şu sorunun cevabı aranır: Herhangi bir dine inanmış olan bir kimsenin, kurtuluş hususunda diğer dinleri de kendi dini ile aynı ve eşit olarak görmesi mümkün müdür? Bu sorunun kısaca cevabı hayır olarak verilmektedir; ancak bu cevap, diğer dinlere karşı hoşgörülü olmaya engel teşkil etmemektedir.
Kapsayıcılık yaklaşımının içeriği nedir?
Bu yaklaşıma göre tek bir din haktır; fakat bu din diğer dinleri de kapsar. Kapsayıcı anlayışa göre, dışlayıcılarda olduğu gibi yine tek bir din kesin doğruluğu temsil eder. Bununla birlikte öteki dinler değersiz görülmek yerine, kesin doğru olan bu dinin bazı yönlerini yansıtıcı veya ona doğru bir yönelim oluşturucu olarak görülürler. Kapsayıcılığa özgü anahtar kelimelerden biri hazırlayıcı, diğeri de sadecedir. İlki diğer dinler için, diğeri de Hıristiyanlık için kullanılır. Bu anlayışa göre Hıristiyanlık, tam bir kurtuluşun söz konusu olduğu yegâne dindir; diğer dinler ise kurtuluşa hazırlıktan başka bir şey değildir.
Çoğulculuk yaklaşımının içeriği nedir?
Bu yaklaşıma göre hakikat değeri açısından bütün dinler eşittir. Hiçbir din, diğerini dışlayacak ya da kapsayacak şekilde doğruluk iddiasında bulunamaz. Bütün dinler aynı hakikate farklı biçimlerde işaret eder. Dinî çoğulculuk, özellikle yaşayan bütün dinleri, Tanrı’ya eşit seviyede ulaştıran yollar olarak kabul ederek, hakikat değeri açısından dinler arasında ayırım yapmayı reddeder.
İslâm açısından diğer dinlere olan yaklaşımları değerlendiriniz.
İslâm açısından değerlendirildiğinde, İslâm’ın, dinî çoğulculuk olarak tanımlanan yaklaşımı benimsemesinin söz konusu olmadığı, kapsayıcı yaklaşıma daha yakın olduğu ileri sürülebilir. Kur’an’ın öteki dinlere bakışı aşağıda daha geniş olarak ele alınacaktır. İslâm, farklı inançları eşit görmediği gibi, çatışma nedeni olarak da görmemekte, herkesi kendi inancı ile baş başa bırakmaktadır.
Kur’an’ın inanç farklılıklarına olan yaklaşımı nedir?
Kur’an’a göre İslâm, genel olarak Hz. Âdem’den bu yana Allah’ın insanlara gönderdiği dinin adıdır. Farklı peygamberlerin getirdikleri dinler, bir tek İlâh’a, diğer bir ifadeyle Allah’a inanmayı esas alan aynı kaynağa dayanmaktadır. Bu dinler, inanç konusundaki ortak paydaları zaman içinde muhafaza etmişlerdir. Temel inanç esasları dışında kalan ve dünya hayatına yönelik pratik uygulama alanlarıyla ilgili diğer esaslar ise zaman ve şartlara göre farklılaşabilmektedir. İslâm, ilahi kaynaklı dinlerin ortak adıdır. Kur’an, daha önce gelen peygamberleri ve kitapları kendisinin getirmiş olduğu inanç esaslarının dışında ve onlardan farklı olarak kabul etmemiştir.
Kur’an insanın sahip olduğu farklılara nasıl yaklaşır?
Kur’an, insanların sahip oldukları farklılıkları Allah’ın iradesi dâhilinde, yaratılışın bir gerçekliği olarak kabul eder. Dil, ırk, cinsiyet farklılıkları gibi inanç farklılıkları da bu kapsama girer. Hak ve doğru inanç biçimi İslâm olarak belirlenmekle birlikte, bu inanca sahip olmayanların ortadan kaldırılması, yok sayılması gibi bir yaklaşım söz konusu değildir.
Kur’an’a göre insanların Müslümanlığı kabul etmeleri için zorlama olmalı mıdır?
Hiçbir insanın kendi bilinçli tercihi dışında Müslümanlığı kabul etmesi Allah’ın arzu ettiği bir durum değildir. Bu nedenle Hz. Peygamber de dâhil olmak üzere, bir Müslümanın, farklı inanç sahibi bir başka insanı İslâm inancına zorlaması söz konusu olamaz. Kur’an böyle bir tavrı kesinlikle hoş görmez. Bu konuda Müslümanın yapabileceği tek şey, kendi inancını tanıtmak (tebliğ) ve kişiyi kararı ile baş başa bırakmaktan ibarettir. Bunun ötesinde zor ve baskı altına almak gibi bir hakkı kesinlikle bulunmamaktadır.
İslâm inancına göre asıl olan nedir?
İslâm inancına göre asıl olan, diğer inançların mensupları ile barış, karşılıklı hoşgörü ve uyum içerisinde yaşamaktır. Diğer taraftan farklı inançlara sahip kimselerin kutsal olarak kabul ettikleri değerlere hakaret de Kur’an tarafından hoş görülmemektedir.
Hz. Peygamber’in diğer dinlerin mensupları ile olan ilişkileri nasıl gerçekleşmiştir?
İslâm, geldiği günden itibaren diğer inançlarla da karşılaşmıştır. Bu karşılaşmalarda Hz. Peygamber’in diğer dinlerin mensupları ile olan ilişkileri tamamen Kur’an’da belirlenen ilkeler doğrultusunda olmuştur. Daha sonraki dönemlerde İslâm’ın yayıldığı bölgelerde, Müslümanlar başta Hıristiyan ve Yahudiler olmak üzere farklı birçok inancın mensuplarıyla birlikte huzur içinde yaşamışlardır.
Dinlerarası diyalog kavramı nedir? Açıklayınız.
Farklı din mensupları arasında hoşgörü ve anlayış esasına dayalı ilişkiyi ifade eden bu kavram, geniş anlamı ile din eğitiminin de amaçları arasındadır. Dinlerarası diyalog kavramı, 1962-1965 yılları arasında toplanan II. Vatikan Konsili’nde alınan ve Kilise’nin diğer dünya dinleri ile diyaloğa girme isteğini ifade eden kararla birlikte, bir terim olarak kullanılmaya başlanmıştır. Konuya İslâm açısından bakıldığında, Hz. Peygamber’in hayatından itibaren Müslümanların farklı inanç sahipleri ile belirlenen kurallar içerisinde, hoşgörülü bir ilişki içerisinde olduğu görülür. Dolayısıyla diyalog, İslâm’ın doğuşundan itibaren yaşanan bir gerçekliktir.
Okullarda din derslerine ne şekilde yer verildiği hangi faktörlere bağlı olarak değişir?
Okullarda din derslerine zorunlu ya da seçmeli ders olarak yer verilmesi, her toplumun dokusu, ihtiyaçları, dinî yapısı ve geleneklerine göre farklılaşabilir. Benzer şekilde, yer verilen din dersinin programı da değişebilir. Din dersleri için farklı yaklaşımlara bağlı olarak genel anlamda iki modelden bahsedilebilir: İlki, sadece inanılan dine ait bilgilerin öğretimi ve kişinin dinine olan bağlılığını güçlendirmeyi amaçlayan yaklaşımdır. Diğeri ise amacı sadece belli bir dinin inançlarını benimsetmek değil, dinler hakkında bilgi vermek olan yaklaşımdır. İkinci model, çokkültürlü toplumlardaki inanç farklılıklarına eşit yaklaşma düşüncesini taşımaktadır
Okulda din dersine yer verirken göz önünde tutulması gereken nokta nedir?
Bu hususta göz önünde tutulması gereken nokta, farklılıklara nasıl yaklaşılacağı ve kendilerini tanımlamaları için yeterli bilgiye yer verilmesi meselesidir. Ancak inanç konusundaki farklılıkların hepsine birden yer verilmesinin pratikte mümkün olamayacağı unutulmamalıdır. Bu konuda izlenecek yolun belirlenmesinde, ülkenin gerçekleri, dinî yapı ve gelenek belirleyici olacaktır.
Okulların kendine özgü özellikleri nelerdir?
Öğretimin belirli gelişim dönemlerine göre sınıflandırılması, planlı oluşu ve belirli ilkelere bağlı olarak yapılması bu özellikler arasında sayılabilir. Ayrıca okuldaki eğitimden, yönetim anlayışı ve ilkeleri de dâhil, bir bütün olarak toplumun beklentileri vardır. Bütün bunlar okula, toplumun bütününe hitap etme görevini vermektedir. Diğer yandan okulun, toplumdaki insanları, varlığının ve sorumluluklarının bilincinde olan bireyler olarak yetiştirme ve onların beklentilerine karşılık verme yükümlülüğü de bulunmaktadır.
Okullarda din eğitimi yapılırken nasıl bir yaklaşım uygundur?
Okullarda din eğitimi yapılırken konu veya insan merkezli yaklaşım merkeze alınabilir. Bunlardan birinin merkezde olması diğerinin yok farz edilmesi anlamına gelmez.
Geleneksel din eğitimi anlayışında program nasıl hazırlanır?
Geleneksel din eğitimi anlayışında program daha çok konu merkezli olarak hazırlanır. Burada inanç, ibadet ve ahlakla ilgili konuların açıklanması ve öğrenci tarafından bilinmesi başlıca amaçtır. Öğrenci ve sorun merkezli programda ise, sadece bilgi aktarma ve açıklama ile yetinmek yerine, öğrencilerin yaşadıkları hayatın içinde karşılaştıkları problemlere çözüm bulmaları için yol göstermesi, sorularına tatmin edici cevaplar bulabilmelerini sağlamak, dersin öncelikli amacı olarak kabul edilmektedir.
Kültürlerarası din eğitiminin başlıca amaçları nelerdir?
Farklı inançlar karşısında doğru bakış açısı geliştirebilmek, farklı din ve inançların din eğitimindeki yerini, değerini ve önemini fark edebilmek, farklı din ve inançların karşılaştırılması sonucunda kendi inancının değeri ve anlamı hakkında değerlendirme yapmasına katkıda bulunabilmek. Farklılıkların hayatın dinamik bir gerçekliği olduğunun ve birlikte yaşamanın vazgeçilemez bir zorunluluk olduğunun fark edebilmesine yardımda bulunmak bu amaçlar arasındadır.
Küreselleşen dünyada barışın sağlanmasında eğitim ve din eğitiminin önemi nedir?
Küreselleşen dünyada barışın sağlanmasında eğitim ve din eğitiminin özel bir önemi vardır. Çünkü din, insanlar arasındaki ilişkilerin niteliğini belirleyen temel unsurlardan birisidir. İnsanların birbirlerini değerlendirme ölçütlerinin, bakış açılarının ve önyargıların belirlenmesinde, dinlerin söylemleri ve bu söylemlerin anlaşılma biçimleri büyük ölçüde belirleyici olmaktadır. Bu nedenle, doğru, sağlıklı ve tutarlı bir temele dayanan din eğitimi anlayışının oluşturulması ve uygulanması insanlar, buna bağlı olarak milletler arasındaki ilişkilerin olumlu yönde gelişmesine büyük katkı sağlayacaktır.
Türkiye’de okullarda din eğitimine yer verilmesi konusu hangi boyuttadır?
Türkiye’de Cumhuriyet’in kurulmasından bugüne kadar okullarda din eğitimine yer verilmesi konusu çok tartışılmıştır. Süreç içerisinde programlarda din eğitimine yer verilmediği dönemler olduğu gibi, seçmeli ve zorunlu statüde yer verilmesi biçiminde uygulamalar da olmuştur
Avrupa’da okullarda din eğitimi konusu hangi aşamadadır?
Avrupa’daki ülkelerin tamamına yakın kısmında devlet okullarında din eğitimine yer verilmekte; ancak anlayış ve uygulamalarda farklılıklar görülmektedir. Farklılığın temel nedenleri arasında ihtiyaçlar, hukuki düzen, gelenek ve sosyal yapı gibi nedenler sayılabilir. Bazı ülkelerde programlarda sadece bir mezhep/dinin öğretimine yer verilirken, bazılarında belirli bir temsil oranına ulaşan dinlerin her biri için ayrı programlar hazırlanmaktadır. Tek bir program içerisinde bütün dinlere eşit olarak yer verilerek hazırlanan programlar da diğer bir türü oluşturmaktadır.
Almanya’da devlet okullarındaki din derslerinin merkezi nedir?
Almanya’da devlet okullarında din dersleri, din/mezhep merkezli olmakla birlikte, diğer dinlere kısaca da olsa yer verilmektedir. Okullarda, ilgili dinin belli sayıda öğrencisi olduğu takdirde, birden çok dinin öğretimine yer verilmekte; ancak her öğrenci kendi inancına göre bunlardan birisini almaktadır. Dinî gruplar tarafından açılan özel okullarda ise ilgili dinin eğitimi yapılmakta ve bütün öğrenciler de bu dersi almakla yükümlü tutulmaktadır.
Almanya’da din derslerinin içeriği nasıl hazırlanır?
Dinî gruplar tarafından verilen din derslerinin içeriği ilgili dinin temsilcileri tarafından hazırlanır; ancak devletin genel denetim görevi vardır. Din dersi almayan öğrenciler moral/ahlak dersini alırlar. Öğrenci 14 yaşından itibaren din dersini alıp almamaya kendisi karar verir. Dersin öğretmenlerinin, ilgili cemaatin onayını alması gerekir. Ülkede son yıllarda, İngiltere’de olduğu gibi farklı dinlerin öğretiminin birlikte yapıldığı dinlerarası nitelikte din dersi uygulamaları da görülmektedir.
Avusturya’da din derslerine katılım nasıl gerçekleşir?
Avusturya’da yasaların kabul ettiği dinî topluluklara mensup öğrenciler, kendi din derslerine katılabilmektedir. Ancak hangi din dersini alacağını, zamanında okul idaresine bildirmemesi durumunda Katolik din derslerine katılması söz konusu olmaktadır.
Avusturya’da din dersleri için hazırlanan kitapların içeriği nasıl hazırlanır?
Bu ülkede her dinin dersi için hazırlanan kitapların içeriği ilgili cemaat tarafından hazırlanmakta ve pedagojik yönü dışında devlet müdahale etmemektedir. Din dersini almak istemeyenler moral/ahlak dersini alırlar. Devlet okullarındaki din dersi öğretmenleri devlet ya da ilgili cemaat tarafından tayin edilmektedir.