aofsoru.com

Din Eğitimi ve Din Hizmetlerinde Rehberlik Dersi 1. Ünite Sorularla Öğrenelim

Din Eğitimi İle İlgili Temel Kavramlar

1. Soru

İnsanın akıl ve irade sahibi olması hangi sonuçları doğurur?

Cevap

nsan çok yönlü bir varlıktır. Başta akıl ve irade sahibidir. Bu sayede, kâinattaki varlıklar, olaylar ve olgular arasında bulunan ilişkileri görür v hepsinin bir amacının olduğunu kavrar. Sonunda da kendi pozisyonu gereği yapması gerekenler hususunda tercihlerde bulunur.


2. Soru

Fert ve toplum olarak, hayatın tüm alanlarında bir şekilde kendisini gösteren duygu nedir?

Cevap

İnsanın içinde öyle bir duygu vardır ki, fert ve toplum olarak, hayatın tüm alanlarında şu ya da bu şekilde kendisini gösterir. Bu duygu, din duygusudur.


3. Soru

Din duygusunu anlamak için ne yapılmalıdır?

Cevap

Bunu anlamak için, insanlığın miras olarak geriye bıraktıkları üzerinde düşünmek kâfidir. Bunların neredeyse tamamına yakını, bir şekilde, dinî bir inancı yansıtmaktadır. Herhangi bir arkeolojik kazı sonucu elde edilen eşyalar ve tarihî eserler bunun en açık belgeleridir.


4. Soru

İnsan ile eğitim arasındaki ilişki nedir?

Cevap

Sağlıklı bir din eğitimi imkanına sahip olmayan insan eksik eğitilmiş olur. Üstelik bu eksiklik, hayatın bütün alanlarını bir şekilde etkiler. Bunun sebebi açıktır. Çünkü din eğitimi, dünya hayatı ile birlikte insanın sonsuz olarak yaşayacağı ebedî hayatıyla da ilgilenmektedir.


5. Soru

İnsanın uzun süre ciddi bir bakıma ve eğitime ihtiyaç duymasının sebebi nedir?

Cevap

İnsanın, kendi türüne ait ideal davranış geliştirmesi, yani çocukluk dönemini bitirip ergenlik dönemine gelebilmesi için epeyce zaman geçer. Bu neredeyse, ortalama altmış yıl yaşayan bir insan ömrünün beşte birine tekabül eder. Bu da insanın, ne kadar uzun bir süre ciddi bir bakıma ve eğitime muhtaç olduğunu gösterir.


6. Soru

Eğitim kavramının kökenini açıklayınız.

Cevap

Eğitim kavramı, Batı kaynaklarında education kelimesiyle ifade edilmektedir. Kelimenin Latince kökü educaredir. Bu, yetiştirmek, yönetmek, yönlendirmek ve potansiyelleri ortaya çıkarmak anlamına gelir


7. Soru

Eğitim nedir?

Cevap

Öz itibariyle eğitim, kişinin fizikî, ruhî ve zihnî boyutu üzerinde etkisi olan bir faaliyettir. Teknik yönden eğitim ise birtakım bilgi, hüner ve değerlerin genç nesle, çeşitli vasıtalarla amaçlı bir şekilde aktarılmasını ve özümsetilerek bir şahsiyet oluşturulmasını ifade eder.


8. Soru

Kültürümüzde eğitim ile ilgili kavramlar nelerdir? Örneklendiriniz.

Cevap

Türkçe’de eğitim, eğme fiilinden türetilmiştir. Eğmek, bir anlamda, insanı ikna etmek, demektir. Kültürümüzde eğitimi ifade eden pek çok söz ve kavram vardır. Meselâ edep bunlardan biridir. Edep, hem tertipli ve düzenli olmayı, hem de haddini bilmeyi ifade eder. Adam olmak deyimi ise yetiştirilmek istenen insan tipine işaret etmektedir. Aynı şekilde, mektep-medrese görmek, mürekkep yalamak gibi deyimler de, eğitimin niteliklerini anlatan kavramlardır.


9. Soru

Terbiye nedir?

Cevap

Terbiye kavramı ise, genel olarak eğitim öğretimle ilgili bütün alanları ifade eder. Kelime anlamı itibariyle, geliştirme, artırma, sahipliğini üstüne alma, özünü ortaya çıkarma, çocuğu yetiştirme anlamına gelen terbiye kelimesi, her türlü eğitim ve öğretim faaliyetini ifade eder.


10. Soru

Eğitim tanımları neye göre değişir?

Cevap

Eğitim tanımları, toplumların inançlarına, felsefelerine, ihtiyaçlarına ve insan konusundaki anlayışlarına göre değişmektedir.


11. Soru

Socrates’e göre insan nasıl bir varlıktır?

Cevap

Socrates’e göre insan, bilgilerini doğuştan getirir. Kendi haline bırakılırsa kötülüğe meyleder. Yapılacak ilk iş, insana kendisini tanıtmaktır. Sonra da iyilik ve mutluluğu birlikte aramaya çıkmaktır. Socrates bu işi yaparken, soru-cevap metodunu kullanmış ve kesinlikle bir şeyler öğrettiği intibaını vermeden yapmıştır. Onun amacı, bağnazlığa, çıkarcılığa meyletmeyen ve yaşadığı hayatı sorgulayan bir nesil yetiştirmektir.


12. Soru

E. Durkheim’a göre insan nasıl bir varlıktır?

Cevap

E. Durkheim’e göre insan toplum içindir. Eğitimin amacı, insanı sosyalleştirmektir. Bunun için toplumda oluşan değerlerin, yetişkinler tarafından genç kuşaklara bir şekilde aktarılması gerekir. İnsanın yetenekleri, sadece toplumun ihtiyaçlarına göre geliştirilebilir. Ahlâk eğitimi de, toplumsallaşma ile ilgili görev ve sorumlulukları esas alan bir yapıda olup sekülerdir.


13. Soru

İnsanı ele alırken en önemli husus nedir?

Cevap

Burada bütün mesele, insanı bütün boyutlarıyla tanıyıp, yaratılış gayesi doğrultusunda bir eğitim sürecine tabi tutmaktır. Buna ister genel eğitim, ister din eğitimi denilsin; netice aynıdır. Bu noktadan bakılınca, gerçek anlamda din eğitiminin, aynı zamanda insan eğitimi olduğu görülür


14. Soru

Din kavramının anlamları nelerdir?

Cevap

Batı dillerinde din için kullanılan religion kelimesinin kökü olan religo, boyun eğmek, itaat etmek anlamına gelmektedir. Diğer bir kökü religare kelimesi de bağlanma demektir. Her ikisi de, insanın zayıflığına ve tabiatüstü bir güce bağlanmasının zaruretine işaret etmektedir.


15. Soru

İnsanın bağlılığı hangi şekillerde meydana gelmektedir?

Cevap

nsan, inandığı gücün önünde eğilir. Aynı zamanda bu saygıdan itaat ve kulluk doğar. En ilkel kabul edilen bir dinde ve toplumda bile, bu inanca dayalı bir hayat felsefesi ve sistemi oluşur. Karşılaşılan problemler, bu inancın penceresinden bakılarak resmedilir. Kutsal günler, törenler ve yasaklar ihdas edilir. Bu bağlanmaya bağlı olarak yeni sosyal ilişkiler ve ahlâkî değerler meydana gelir. Zamanla dinin kültür ve medeniyete etkisi olur


16. Soru

Din ile ilgili ortak bir tanım mevcut mudur?

Cevap

Din, insanın Tanrı, kâinat, metafizik âlem ya da kutsal kabul edilen varlığa yönelik inancını, duygusunu, tutumunu, ritüellerini (ayinlerini), davranışlarını ve bunlara dayalı olarak oluşturulan bir sistemi ifade etmektedir. Dinlerin bazı ortak özelliklere sahip olmaları gerçeğine rağmen din ile ilgili tanım yapanlar ortak bir tanım üzerinde birleşememiştir. Bununla birlikte gerçek şudur ki, din, ister vahye dayalı (kitabî) olsun, ister olmasın, hayatın bütün alanlarını etkilemiştir. Baskılara maruz kalsa da insanlar onu hiçbir zaman vicdanlarına hapsetmemişlerdir. Çünkü din, insanın özünde var olan bir gerçekliktir.


17. Soru

Auguste Comte’un din ile ilgili görüşleri nelerdir?

Cevap

Psikolojik, sosyolojik, mantıkî, kültürel ve tarihi gerçeklerin gösterdiği gibi din insanla birlikte vardır. Bununla birlikte, dinin sonradan ortaya çıktığını ve evrimler geçirdiğini; ona artık bir daha ihtiyaç duyulmayacağını iddia eden düşünce ve ideoloji sahiplerinin varlığı da söz konusudur. Auguste Comte adlı filozof buna örnektir.


18. Soru

Auguste Comte görüşlerini ne şekilde açıklamıştır?

Cevap

Comte, görüşlerini üç hal kanunu dediği bir evrim süreci ile açıklar. Birincisi teolojik safhadır. Bu dönemde evren, insan iradesine benzer iradelerle yönetilmektedir. Bu süreç içerisinde ayrıca üç devre daha vardır. Bunlar Fetişizm; her şeyin canlı olduğu inancı, Politeizm, olayların görünmez varlıklar tarafından meydana getirildiği inancı, Monoteizm; varlıkların tek ve büyük bir irade tarafından yönetildiği inancıdır. İkincisi metafizik safhadır. Bu aşamada evrenin idaresi, ortaya çıkan olay ve ilişkiler, soyut kavramlara atfedilerek açıklanmaktadır. Üçüncüsü ise pozitivist safhadır. Buna göre olay ve olgular, bir sebep-sonuç ilişkisine dayanır.


19. Soru

İnsanlık Dini nedir?

Cevap

İnsana, nereden geldiğini ve nereye gideceğini düşünmeden yaşayacağı bir hayat felsefesi sunulur. Bunun adı İnsanlık Dinidir.


20. Soru

İnsanlık dininin özellikleri nelerdir?

Cevap

Manevi unsurlar ihtiva etmez, ama gelmiş geçmiş dinlerin tecrübelerinden yararlanarak onların ilerisine geçmeyi hedefler. Tanrısı insanlık, peygamberi bilim adamları, mucizeleri ise icatlar ve keşiflerdir. İnsanlara, müşahede edilen âlemin gerisindeki gücü fark etmelerini engellemek için, niçinleri değil, olay ve olguları düşündürtmek esastır. Çünkü tek hakikat (gerçek bilgi), deney ve tecrübe sonucu elde edilen yasalar ile toplumda üretilen değerlerdir. İnsanları irşat etmek için başka mürşide gerek yoktur. İbadeti, insanlık yararı ve gelişimi için gayret etmek ve kendisini insanlığa feda etmektir. Gelişmek, değişmek ve dünyayı kurtarmak temel ilkedir.


21. Soru

İnsanlık dini ile hümanizm arasındaki benzerlik nedir?

Cevap

Bu din, gerçek dinin alanını daraltan bir din olup sekülerdir. Ayrıca bu din, Hümanizm olarak da takdim edilmektedir. İkisi de aynı düşünceyi taşımaktadır. O da, kâinat meseleleri izah edilirken Tanrı’ya ihtiyaç duyulmaması anlamını taşır. Bir başka ifadeyle, insan her şey için yeterlidir


22. Soru

Pozitivizmin etkileri nelerdir?

Cevap

Bu akımın en önemli etkilerinden biri de şudur: Bilindiği gibi bilgi, büyük bir güçtür. Bir zamanlar bu gücü, Kilise ve işbirliği yaptığı çevreler tekelinde tutuyorlardı. Bu dönemdeki baskı yüzünden, birçok bilim adamı, yaptıkları çalışmalar ve buluşlar sebebiyle aforoz edilmişti. Hatta idama mahkûm edilenler bile olmuştu. Galileo, bunlardan sadece biriydi. Kilise mahkemesi olan engizisyon, kendisinden ısrarla dünya dönüyor sözünü geri almasını istemişti. Kilisenin, deneysel bilimlere ve bilim adamlarına karşı takındığı bu tavır, insanların dine karşı soğumalarına sebep olmuştur. En sonunda bu yol vara vara, din-bilim çatışmasına kadar götürülmüştür.


23. Soru

Deneysel bilim çevrelerden tüm dinlere karşı olan tavırda aşırılığa giden Ernest Renan’ın görüşleri ne yöndedir?

Cevap

Kilisenin, deneysel bilimlere ve bilim adamlarına karşı takındığı tavır, insanların dine karşı soğumalarına sebep olmuştur. Deneysel bilim çevreleri bu anlayışa başkaldırmış; ancak bunu yaparken tepkilerini, sadece bilimsel faaliyetlere karşı çıkan kilisenin din anlayışına değil, haddi aşarak, bütün dinlere göstermiştir. Üstelik oluşan olumsuz hava, bütün dinlerin bir tehdit unsuru olarak algılanmasına yol açmıştır. Ernest Renan, bu konuda aşırıya kaçanların başını çekmektedir. O’nun bu konudaki meşhur sözlerinden biri şudur: Ancak halk deneysel bilim ve akıl ile eğitilip aydınlatılırsa, dinlerin boş inançları kendi kendine yıkılır.


24. Soru

Deneysel bilim sonucunda gelişen teknolojinin, İslâm dünyası üzerindeki etkisi nedir?

Cevap

Deneysel bilim sonucunda gelişen teknolojinin, İslâm dünyasının din algısını önemli ölçüde etkilediği söylenebilir. Namık Kemal’in de dikkat çektiği gibi, ilk dönem İslâm bilginleri, Kur’an’ın emrine uyarak tüm varlıklar üzerinde yoğun bir tefekkürde bulunuyorlardı. Bu süreç, İslâm dünyasında pek çok buluşlara ve keşiflere zemin hazırlamıştı. Sonradan bu tefekkür anlayışı terk edildi. Arada bazı kıpırdanışların olması yetmedi. Sonuçta bu durum Müslümanları, dinlerini savunamaz hale getirdi.


25. Soru

Bilim ve ilim kavramlarını açıklayınız.

Cevap

İnsan, doğuştan getirdiği özelliği ile merak ve ilgi sahibi bir varlıktır. Gördükleri, duydukları ve dokunduklarıyla yetinmeyip, bunların arkasındaki sırrı anlamaya çalışır. Bu duygu bazı hayvanlarda da vardır. İnsanlık tarihinde yapılan icatların ve keşiflerin çoğu, bu merak ve öğrenme duygusunun eseridir. Demek ki insan, olayların ve olguların görünen boyutlarının ötesinde, onların bağlı olduğu sebep-sonuç ilişkilerini çözmek ister. Sonra bu ilişkilerden birtakım temel prensipler çıkarır. Ardından da bunları âlet ve makine yapımında ya da sosyal hayatta kullanır.


26. Soru

Deneysel bilimde süreç nasıl işlemektedir?

Cevap

Deneysel bilimde ise süreç şöyle işler: Ortada bir olay ve olgu vardır. Bunları açıklamak için birtakım sorular sorulur. Nedir, nasıldır, niçin böyledir? Ardından birtakım gözlemler ve deneyler yapılır. Şu olabilir, diye bazı geçici açıklamalar (hipotezler) oluşturulur. Eğer olay ve olguyu açıklamak için birçok hipotez aynı noktada birleşiyorsa, ortaya bir teori çıkar. Bu da deneylerle doğrulanırsa, ortaya bilim çıkar.


27. Soru

Bilim ortaya çıktıktan sonra hangi sorular sorulur?

Cevap

Tümevarım metodunu kullanmış mı, yasa ve genellemelere ulaşılmış mı, evrensel mi, nesnel mi, doğrulanabilme özelliği var mı, akıl ve mantık ilkelerine uygun mu, uygulanabilir mi, değişebilme ve kendini yenileme özelliğine sahip mi, tekrarlanma özelliği var mı, ölçülebilir mi gibi sorular sorulur ve eğer cevaplar evet ise, bu buluş sistemlere uygulanır.


28. Soru

Bir bilgi hipotez ve teori safhasındayken bilim olarak kabul edilir mi?

Cevap

Herhangi bir bilgi henüz hipotez ve teori safhasındayken ona bilim denilmeye kalkışılırsa, bu son derece yanlış bir sonuç ifadesi olur. Öte yandan, elde edilen bilgilere ya da varılan sonuçlara, hiç değişmez gözüyle bakılmamalıdır. Çünkü bir zamanlar bilim diye okutulan bilgilerin bir süre sonra artık itibar görmediği de bir gerçektir.


29. Soru

Bilim olarak öğrenilen bazı bilgilerin bir süre sonra geçerliliğini yitirmesine örnek veriniz

Cevap

Örneğin; milattan sonra ikinci yüz yılda yaşadığı tahmin edilen Batlamyus, evrenin merkezinin dünya olduğunu söylemişti. Uzun yıllar bu teoriye inanıldı. Hatta bilim olarak okutuldu. Kilise de bunu destekledi. Ta ki Kopernik’in, dünyanın güneşin bir gezegeni olduğunu ileri sürmesine kadar bu görüş kabul gördü. Günümüzdeyse bu teori de aşıldı. Çünkü artık güneşin, Samanyolu’nun bir parçası olduğu, onun da galaksiler sistemi içinde yer aldığı yönünde bilgilere ulaşıldı.


30. Soru

İslâm’ın deneysel bilime olan yaklaşımı nasıldır?

Cevap

Allah Teâlâ kâinatı, belirli bir ölçü ve kanuna bağlı olarak yaratmıştır. Buna Kur’an diliyle, Sünnetullah denir. Deneysel bilimin yaptığı, bu alanda keşif ve icat faaliyetidir. Ama kâşif ve mucit, maddenin aslını ve bağlı bulunduğu kanunu kendisi yaratmış değildir. Maalesef bu yönde, yanlış bir algılama ve algılatma söz konusudur. Kur’an, insanı sürekli bu kanunları düşünmeye davet eder. Özellikle de bunlara, Allah’ın varlığını, birliğini, gücünü ve kudretini ispat eden ve kullarına olan nimetlerini, ihsanlarını gösteren belgeler olarak bakılıp incelenmesini ister. Bu çerçevede, İslâm dini ile deneysel araştırmaların bir problemi söz konusu değildir.


31. Soru

Deneysel bilim ile vahyin arasındaki bağ nedir?

Cevap

Deneysel araştırmalar ve sonuçları, Kur’an’daki gerçeklerin açığa çıkmasına ve anlaşılmasına hizmet etmiş olur. Allah Teâlâ da zaten bunu istemektedir. Sonuç olarak çizgileri doğru çektiğimizde, deneysel bilim ile vahyin bir noktada birleştiği görülür. Çünkü ikisi de aynı kaynaktan gelen emirlerdir. Ateş, yak emrini aldığı için yakıyor. Biz de onun bu özelliğine ister istemez boyun eğiyoruz. İnsana da kendisini eliyle tehlikeye atmaması öğütleniyor.


32. Soru

Din eğitiminin dininin ne olması gerekir?

Cevap

Zaman zaman, din eğitimi kavramı içinde yer alan dinin ne olması gerektiği konusu tartışılmaktadır. Aslında bu konu gayet açıktır. Kim hangi dine inanıyorsa, din eğitiminin dininin de o olması gerekir. Kanaatimiz odur ki, kim kendi dinini gerçekten iyi öğrenirse, doğru dini bulacaktır. Bugün dünyada asıl problem, din müntesiplerinin kendi dinlerinin özünü anlama ve yaşama problemidir


33. Soru

Din eğitiminin gerçekleştirilmesi konusundaki yaklaşımlar nelerdir?

Cevap

Din eğitiminin gerçekleştirilmesi konusunda farklı yaklaşımlar söz konusudur. Bunlardan birisi teolojik, diğeri fenomenolojik yaklaşımdır.


34. Soru

Teolojik yaklaşım nedir?

Cevap

Teolojik yaklaşım, yani İlâhiyat eksenli yaklaşımdır. Bu anlayışa göre, kim hangi dini anlatıyorsa, o dine inanarak ve tüm görüşlerini savunarak anlatması gerekir. Teolojik yaklaşıma karşı çıkanlar, bunun savunmacı ya da itirafçı bir yaklaşım olduğu üzerinde durmaktadırlar. Onlar, özellikle küreselleşme ve çok kültürlü toplum gerçeğini dile getirerek, bu yaklaşıma itiraz etmektedirler. Öte yandan böylesi bir yaklaşımla yapılan din eğitiminin taraflı olacağı da iddia edilmektedir. Ayrıca, Teolojik yaklaşımı savunanların, modernlik adına küçümsendiği de görülmektedir.


35. Soru

Fenomenolojik yaklaşım nedir?

Cevap

Bu anlayışa göre, din olgusal temelde araştırılıp analiz edilmelidir. Bu görüş daha çok Batı dünyasının bir problemi olarak ortaya çıkmıştır. Çünkü din eğitimiyle amaçladıkları şey, çocuklarını gerçek bir Hıristiyan yapmaktı. Fakat olmadı. Çünkü modern dünyanın gerekleri ile dinleri uyuşmadı. Bu yüzden okulda öğrenilen din ile dışarısı birbiriyle çatışır hale geldi. Bunun yerine, inanç türleri belirtilmeden, sadece din olgusunu esas alan bir din eğitimi yaklaşımını ortaya atmış oldular.


36. Soru

Eğitim mantığı açısından hangi yaklaşım daha pedagojiktir?

Cevap

Eğitim mantığı açısından değerlendirilecek olursa, Teolojik yaklaşımın daha pedagojik olduğu söylenebilir.


37. Soru

Dinin farklı yansımaları olmasının temeli nedir?

Cevap

Özden uzaklaşmamak kaydıyla dinin, farklı coğrafya, kültür ve medeniyetler içerisinde farklı yansımaları olabilir. Bu çerçevede pek çok mezhebin, tarikatın ve cemaatin ortaya çıkmasında bir mahzur yoktur. İnsanoğlunun farklı düşünce ve anlayışlarla yaratıldığı gerçeğinden hareketle bu sosyal gerçeklik objektif olarak kabullenilmelidir. Çünkü Kur’an’ın ifadesiyle, inanç farklılıkları, insanoğlunun yaratılıştan getirdiği doğal bir durumdur.


38. Soru

İslâm kelime anlamı olarak neyi ifade eder?

Cevap

Kelime anlamı itibariyle İslâm, barış ve teslim olmak anlamına gelir.


39. Soru

İslâm terim anlamı olarak neyi ifade eder?

Cevap

İslâm’ın terim anlamı ise Allah’ın, peygamberler vasıtasıyla göndermiş olduğu emirleri inanarak, düşünerek ve severek kabul edip uygulamaktır.


40. Soru

İslâm’a göre din eğitiminin asıl amacı nedir?

Cevap

İslâm, Allah’ın onayladığı bir hayat tarzıdır. Bu aynı zamanda, Allah’la barışık olmayı da ifade eder. Zaten O’nunla barış içinde olununca, diğer varlıklarla dargın ve kavgalı olunmaz. Şayet insan bir hata eseri yolunu yitirirse, yine O’nun gösterdiği yollarla arınır ve istikametini bulur. O halde bütün mesele Allah’a inanan ve O’na teslim olan bir insan yetiştirmek. İşte İslâm’a göre din eğitimin asıl amacı budur.


41. Soru

İslâm’a göre din eğitiminin programı nedir?

Cevap

Bu eğitimin temel programı Kur’an’dır. İlk öğretmeni de, bütün pedagojik esasları uygulayarak eğitim yapan Hz. Peygamberdir. Şimdiki din eğitimcilerine düşen görev ise Kur’an ve Sünneti iyi anlayıp kendi asrının idrakine sunmaktır.


42. Soru

Din kavramının birkaç tanımını yapınız.

Cevap

Din Arapça bir kelime olup dain fiilinden türetilmiştir. Sahip olma, rıza ile boyun eğme, inanma, şeriat, millet, âdet, mezhep, karşılık, hüküm verme, yönetme, tedbir alma (idare etme, tasarlama, plân yapma, düzenleme), zorlama, galip gelme, hesaba çekmek, borçlu ve alacaklı olma gibi anlamlara gelir.


43. Soru

Din eğitiminin tanımını yapınız

Cevap

Din eğitimi, Allah’a borçlu olduğunun bilincinde olan ve bunu Kitap ve Sünnetin çizdiği çerçevede ödeyen insanın yetiştirilmesidir.


44. Soru

Din eğitimi ne zaman başlatılmalıdır?

Cevap

Önemli olan insanın bunların bilincinde olacak şekilde yetiştirilmesidir. Bu açıdan, bu eğitimin aile içinde çocukluktan itibaren verilmeye başlanması şarttır.


45. Soru

Dâne ne anlama gelmektedir?

Cevap

Dânenin bir anlamı da hesaba çekmektir. Hz. Peygamber’in hadislerinden birinde şöyle bir ifade vardır: Zeki kimse, kendisini hesaba çeken ve öbür dünya için çalışıp çabalayan kişidir. (İbn Mace, Zühd, 31; Darimî, Mukaddime, 56).


46. Soru

Din eğitimi insanları nasıl hazırlar?

Cevap

Din eğitimi, insanları, ölümden sonrası için doğru hesap verecek şekilde hazırlamaktır.


47. Soru

Deyyân ne anlama gelir?

Cevap

Dâne kökünden türetilen bir başka kelime de deyyândır. Bu ise, hâkim, yargılayıcı anlamına gelir. Yine aynı kökten medîne (çoğulu medâin, müdün) ismi türetilmiştir. Bu durumda: Medîne (Şehir): Hâkimin bulunduğu ve adâletin uygulandığı yer demektir.


48. Soru

Medeniyet nedir?

Cevap

Medeniyet de dâne kökünden türetilmiş olup dinin hayata yansıtılması demektir. Dolayısıyla, medeniyet kavramını da anlamak için, din kavramını çok iyi bilmek gerekir.


49. Soru

İnsan nasıl bir varlıktır?

Cevap

İnsan çok yönlü bir varlıktır. İçinde iyilik-kötülük, sevgi-nefret, korku-ümit, mistiklik-materyalistlik, din, açlık, cinsellik, kin, nefret, büyüklenme, haset vb. pek çok duygular vardır. Eğitim sürecinde bütün bu duyguların dikkate alınması gerekir.


50. Soru

İnsanın zayıf bir varlık olması neye sebep olur?

Cevap

İnsan zayıf varlık olduğu için, bir güce sığınmak ister. Bu noktada insanı motive eden duygu, şüphesiz din duygusudur. İnsanın yeryüzünde varoluşundan beri, asırlardır süregelen yaşantısına bakıldığında onun hiçbir zaman dinsiz yaşamadığı görülür. İnsan bu duygusunu tatmin etmek için, bireysel ya da toplumsal boyutta, bazen gökteki Güneş’e, Ay’a ve yıldızlara bazen de yeryüzündeki ateşe, hayvanlara ve kutsal saydığı birtakım varlıklara tapmıştır.


Yukarı Git

Sosyal Medya'da Paylaş

Facebook Twitter Google Pinterest Whatsapp Email