Yaşayan Dünya Dinleri Dersi 2. Ünite Sorularla Öğrenelim
Hint Dinleri I Hinduizm-Cayinizm
- Özet
- Sorularla Öğrenelim
Hindular kendi dinleri olan Hinduizm’i özel olarak nasıl ifade ederler?
Hindular kendi dinlerini ifade etmek için ‘sanatana dharma’ ismini kullanırlar.
Hindular’ın kullandığı ‘sanatana dharma’ teriminin anlamı nedir?
Sonsuz/ezeli dharma/yasa anlamına gelen bu kelimeyle belli bir kurucuyla ilişkendirilen dünyanın diğer büyük dinlerinin aksine, onun bir başlangıcının olmadığını ifade etmek isterler.
Hintli olmayanlar arasında hinduizm’e bakış nasıldır?
Hintli olmayanlar arasında nu din için yaygın olarak tamamen coğrafi bir çağrışıma sahip olup eski Fars dilinde İndus nehrinin doğu tarafında yaşayanlar anlamına gelen Hindu (Sanskritçe sindhu, nehir) kelimesinden türeyen Hinduizm kullanılır.
Hinduizm tarihi açısından eski bir din midir? Nerelerde görülür?
Hinduizm bugün dünyada varlığını devam ettiren en eski dindir. Hinduizm, Hindistan nüfusunun yaklaşık yüzde 80’nin tabi olduğu; Batı ülkeleri de dâhil olmak üzere Hindistan dışında da 45 milyondan fazla mensubu bulunan bir dindir. Hindistan dışındaki 45 milyon bağlıdan 18 milyonu, Hinduizm’i devlet dini ilan eden tek ülke olan Nepal’de yaşamaktadır.
Hinduizmin diğer dinler ve tarihleriyle benzer olmamasının sebebi nedir?
Hinduizm birçok bakımdan dinler tarihinde benzeri olmayan bir fenomen olarak görünür. Kelimenin kabul edilmiş anlamında onu bir din olarak adlandırmak güçtür. Çünkü Tanrı inancını kendisi için merkezi olarak kabul etmediği gibi tanrının doğası hakkında fikir yürüten sistematik bir teolojiye de sahip değildir. Hintliler tek bir tanrıya inandıklarını düşünürken bile, çoğunlukla birçok tanrıya tapıyormuş gibi görünürler.
Ortak dini liderleri ve önemli kitapları var mıdır?
Herhangi bir şahsı kurucusu olarak görmedikleri gibi, herhangi bir kutsal metni tek başına bağlayıcı olarak da kabul etmezler. Herhangi dini bir uygulamayı zorunlu görmedikleri gibi herhangi bir doktrini de dogma olarak kabul etmezler. Bütün Hindular için evrensel anlamda geçerli olan bir uygulama ve dogma da yoktur. Hindu bir grup için temel olan bir şey, bir diğer grup için öyle olmayabilir.
Hindular din ve hayat arasında nasıl bir ilişki kurarlar?
Onlar hayatı, dinin de içinde yer aldığı, içsel olarak birbirlerine bağlı bütüncül bir şey olarak görürler. Bu yüzden de, Sanskritçe’de genel olarak anlaşıldığı şekliyle dini ifade etmek için kullanılan bir kelime yoktur. Din anlamına geliyor olarak kullanılan dharma kelimesi daha geniş bir çağrışıma sahiptir ve birey ve toplumun maddi ve manevi hayatının gerçekleri ve ilhamlarıyla ilgili teoriler ve uygulamalar bütününü ima eder.
Hindu dininin üyesi olmak için ne gereklidir?
Yakın zamanlara kadar hiçkimse, Hindu olarak doğmak dışında Hindu dinine giremezdi. Anne ve babası Hindu olan, kabul edilmiş kastlardan birine mensup olan ve Hinduizm’i aleni olarak terk etmemiş bir kimse Hindu toplumunun bir üyesi olabilirdi. Hinduizm içinden çıkan yeni dini akımlar, Hindu olarak doğanlarla aynı hakların verildiği Batılıları da çekmeye başladılar. Bu genel olarak, etnik din kategorileri içinde yer verilen Hinduizm’in kendi içinden evrensel akımlar çıkardığı, dolayısıyla da etnik bir din olmaktan uzaklaşmaya başladığının bir işareti olarak Kabul edilebilir.
Hinduizm kaynaklarının en eskisi hangisidir?
Hinduizm kaynaklarından en eskisi, Veda dönemi Aryan halklarının buraya gelişinden önceki bir safhayı oluşturan ve 1920’lerden önce MohenjoDaro ve sonra Harappa kentleri etrafında odaklanan arkeolojik kazılarda kalıntıları ortaya çıkan medeniyettir. Milattan önce 4000- 2200 yılları arasıyla tarihlenen ve bugün genel olarak Harappa Medeniyeti olarak bilinen Indus Vadisi Medeniyeti kalıntıları, başka şeyler yanında özellikle bu dönemin dini inançları hakkında da bir takım sonuçlara ulaşmayı mümkün kıldılar.
‘Indus vadisi’ dini ile Hinduizmin tarihi arasında nasıl bir bağ vardır?
Indus vadisi dini, bugün Hindistan’da bulunan dinin muhtemelen en erken şeklidir. Bu, Hinduizm’in temeli kabul edilen Veda dininden farklı tarafları olan ve birçok dalının varlığını hala devam ettirdiği Klasik Hinduizm’le yakın ve doğrudan ilişkileri olan bir dindir. Bu yüzden de Hinduizm’in tarih öncesi ilk dönemini temsil ettiği rahatlıkla söylenebilir.
Hinduizmin ikinci önemli evresi olarak görülen Veda dini, tarihsel süreç içinde nasıl gelişmiştir?
Veda dini tarihsel Hinduizm için bir ara dönemdir ve onun oluşumunda genellikle kabul edildiği gibi, önemli ve hayati bir rol oynamamıştır. Aksine, bu din tarafından tehlikeye düşürülen hususi dini felsefi şartlara karşı bir tepki olarak tarihsel Hinduizm ortaya çıkmıştır. Ancak Hinduizm, sırtını Veda inançlarına ve uygulamalarına dönmemiş, fiilen Vedaya mensubiyetini itiraf da etmiştir. Veda döneminin genel olarak mö. 2000’den 500’e kadar devam ettiği kabul edilir. Veda dini, fetih, yerleşme ve asimilasyon yoluyla söz konusu yüzyıllar boyunca kuzey Hindistan’a yayılan, ana mekânları Belh civarı olan ilk Aryanlar tarafından ortaya konuldu. Bunlar İran, Afganistan ve daha sonar Hindistan’a doğru hareket eden Hint-Avrupalıların bir koluydu. Bu dönemin dini hakkındaki kaynak, söz konusu dönem boyunca dini tutumlardaki dikkate değer bir evrilmeyi ortaya koyan Vedalardır. Bunlar, Hindistan’a gelip yerleşen Aryanlar tarafından derlenmiş, şekil ve muhteva bakımından birbirinden farklı Sanskritçe metinlerdir. Vedalar; samhitalar, brahmanalar ve upanişadlardan oluşur
Vedalara ait metinleri derleyen Aryanlar kimdir?
Aryanlar Hindistan’a göç etmeden önce, tabiata oldukça yakın yaşayan ve kendilerini tabiatın bir parçası kabul eden insanlardır. Tabiatla olan bu durumlarına uygun olarak da, bir tür kozmik bir din geliştirmişlerdir. Bu dinin iki temel görünüşü vardı: Bir yandan tabiatın genişliği, görkemi ve cömertliğiyle etkilenmişler ve bunun bir sonucu olarak da göğü ve yeri övmüşlerdir. Öte yandan ise, kozmik fenomenlerdeki değiştirilemez düzenlilikler tarafından etkilenmiş ve bunun bir sonucu olarak da kozmik yasa rta ve bu yasanın güçlü yöneticisi Varuna anlayışını kabul etmişlerdir. Göç ettikleri yerde yeni hayat tarzı aynı zamanda onların dininin karakterini de değiştirdi. Eski kozmik din yerini, bir savaş tanrısına yani Indra’ya dönüşen muzaffer kahraman etrafında merkezileşen yeni bir dine bıraktı.
Veda metinlerine göre bir tarihsel evrim/değişim mevcut mudur?
Vedalar dini de kendi içinde, Veda metinlerinde, Samhitalarda, Brahmanalarda ve Upanişadlarda yankısını bulan üçlü bir evrilme safhası gösterir.
Samhita safhasında veda dini nasıldır?
Samhitaların en eskisi olan Rig-veda, resmi dini ritlerde kullanılan ve farklı tanrılara ya da ilahi güçlere (asura) hitap eden ilahileri içerir. Bu ritler, ateş kurbanları ve Soma bitkisi etrafında merkezileşen ritlerdir. Törenler karmaşık olduğundan metinleri kullanacak din adamlarını gerektirmekteydi. Bu resmi dinin yanı sıra, hane sahibi tarafından icra edilecek ritleri gerektiren ev kültleri de vardı.
Samhitadan Brahmanaya geçişte Veda dininde ne değişmiştir?
Brahmanalar kurbanla ilgili uygulamaya yönelik yorumlar ve mitolojik ayrıntıları içeren metinlerdir. Burada ritüalizm hâkimdir. Yani artık insanın refahı ve kozmosun düzenini sağlayan devaların insanın duasına cevabı değil, bizatihi kurbanların doğru bir takdimidir. Bu dönüşümle güçleri zayıflayan devaların hâkimiyetinin altı, onların temelinde yer alan tek bir gücü bulmaya yönelik arayışla daha da oyuldu. Nihai olarak bu tek güç, gayrişahsî bir güç, Brahman şeklinde düşünüldü. Brahman’ın bilgisi, kozmik kontrol için anahtar bir bilgiydi. Bu dönemde, asketizm ve meditasyon da bir eğilim olarak ortaya çıktı ve kurbanın mikrokozmoz olarak kabul edilen insanın içinde içselleştirilmesiyle temsil edildi.
Veda dininin son safhası olan Upanişadlar vurguyu nereye çekmiştir?
Upanişadlarda vurgu, ritüelden ‘bir olan’ ile kişisel ve mistik tecrübeye doğru kayar. Herşey teke indirildiğinde insan ruhu atman, Bir’i yani Brahmanı bizatihi tecrübe edebilir. Samsara, her bireyin brahmanla birleşmeyi gerçekleştireceği kurtuluşa (mokşa) kadar maruz kalacağı sonsuz döngüdür. Bu sonsuz döngünün şartlarını ise, insanların daha önceki hayatı boyunca, belli bir hedefe yönelik olarak yapılan davranışlar (karma) belirlemektedir. İlahilerin çoğunun konusunu bu gene doğum-ölüm çemberinden nasıl kurtulanacağı oluşturur
MÖ. 500’den MS. 500’e kadar olan dönemde Hinduizmin durumu nedir?
MÖ. 500’den ms. 500’e kadarki on yüzyıllık dönem klasik Hinduizm dönemidir. Hinducu sentez olarak da adlandırılacak olan bu dönem, bugün hala geçerliliğini muhafaza eden temel kavramların yerleştiği bir dönemdir. Altı darşana (altı görüş) ya da felsefi ekollerin, kast (varna) düşüncesinin, her bir Hindunun hayatının altı safhaya ayrılması (aşrama), kutsal metinler arasında şruti (vahiy) ve smrti (gelenek) şeklindeki ayırımların ortaya çıktığı dönemdir.
Veda döneminin bitişine doğru neler değişmiştir?
Veda döneminin sonunda rahipler olarak etkilerinin çoğunu kaybetmekle birlikte, yegâne eğitilmiş elit ve dolayısıyla da Sanskrit ve yazılı geleneğin tek koruyucusu olarak Brahminler öne çıktılar. Yeni sınıfların, halkların ve kültlerin içinde eriyebileceği yeteri derecede elastiki bir din ve toplum yapısı oluşmasında temel aracı oldular. Onların ana güç ve işlevlerinden birisi, meşrulaştırma gücüydü. Vedalara bağlılığı ortodoksinin ölçütü kabul ettiler; dolayısıyla onları bir otorite olarak kabul etmeyenleri, yani Cayinist ve Budistleri heterodoks olarak ilan ettiler. Bu ölçüt, Cayinist ve Budizm’in yollarına ayrı bir din olarak devam etmelerine yol açtı.
Teizm hinduizmi nasıl etkilemiştir?
Hinduizm için en önemli unsurlardan biri, teizmin ortaya çıkmasıydı. Vedalar döneminde nispeten önemsiz iki tanrı olan Şiva ve Vişnu önemli hale geldiler. Vişnu birçok tanrıyla özdeşleşti. Bu özdeşleşmenin bir sonucu olarak Vişnu’ya cömert ve dünyanın refahıyla ilgilenen tanrı niteliği verildi. Bu özellikleriyle Vişnu, dünyada bozulan ahlaki ve tabii düzeni yeniden düzeltmek maksadıyla on farklı bedende (avatar) olmak üzere dünyaya inmeye başladı. Vişnuculuk ve Şivacılık ile birlikte Şaktacılık da müstakil kitapları olan mezhepler haline geldiler. Müslüman ve Hindu dininden olan Kebir, Raidas ve Dadu (on altıncı ve on yedinci yüzyıl) gibi kişiler tarafından, sıfatları olmayan aşkın bir tanrıya yönelik aşka dayanan deruni bir din şekli geliştirildi.
Mahabharata ve Ramayana destanlarının önemi nereden gelir?
Dönem hakkındaki iki önemli kaynak Mahabharata ve Ramayana destanları ve bunlardan daha meşhur olan ise, Mahabharata’da yer alan Bhagavat-gita adlı bölümdür. Bu sonuncusunda Vişnu, kurtuluşa giden üç yoldan, aydınlanma (cnana), dini ritler (marga) ve aşk (bhakti) yolundan bahseder. Bu sonuncusu, bugüne kadar Hinduların büyük kısmına ilham kaynağı olmuş bir yoldur.
Hinduizmin ortaçağ safhasında neler olmuştur?
Bu dönem, kökenlerine dair herhangi bir teorinin bulunmadığı ancak Varna hiyerarşi modelinden öz bakımından ayrı kastlardaki (jatis) bir artışa şahit oldu. Kast sistemi çoğu kişi tarafından ciddi şekillerde eleştirilmiş olsa da, siyasi karmaşa anlarında toplumsal istikrarı sağlama ve zengin kültürü devam ettirme ve Hindulara bir kimlik sağlama hususundan önemli bir hizmet görmüştür.
Hinduizm’in bireysel bir kurucu şahsiyete dayandırılmış olmamasının sonuçları nelerdir?
Hinduizm’in en temel özelliği kendisinin herhangi bireysel bir kurucuya dayandırılmamış olmasıdır. Onun kurucusunun bilinmezliğinin bir ifadesi olarak bir anlamda ezeli hikmet olarak da çevrilebilecek olan sanatana dharma kelimesini kullanırlır. Ancak asıl ifadesini Vedalar’da bulduğundan ve Hindular ortodoksluğu Vedaların Kabul edilmesiyle eş anlamlı olarak kabul ettiklerinden, Vedaların kendilerine atfedildikleri kişileri bu dinin kurucuları olarak kabul etmek mümkündür.
Ezeli hakikatleri veya yasaları ve bunları gerçekleştirme yolları içeren kutsal unsurları ‘gördüklerini’ ifade edenler kimlerdir? Bu kişilerin önemi nedir?
Ezeli hakikatler ya da yasalar ve bu hakikatleri ya da yasaları gerçekleştirme yolları, söz konusu hakikatleri içeren kutsal ilahileri ya da ifadeleri gördükleri söylenen bir grup rşigören, hâkîm kimse vasıtasıyla ifşa edilmişlerdir. Rşi olarak adlandırılan kişiler tarafından görülen ya da işitilen bu bilgi grubu şruti olarak adlandırılır.
Rşi ve şruti, Hinduizmin kökeni hakkında nasıl bir yorumlamada bulunulmasını sağlar?
Hinduizm’in kökeninin beşeri olmadığını, tarihi olmayan bir köke ya da temele sahip olduğu anlamına gelir. Söz konusu metinler, mantralar yani meditasyonun ürünleri olarak adlandırılırlar. Bundan dolayı da rşiler, aynı zamanda sessiz derin düşünenler(muni) olarak adlandırılırlar. Muni ya da rşinin hakikati görme sürecinin safhaları olan sessizlik, derin düşünme ve vizyon tapas olarak isimlendirilir. Tapas, yeteneklerin içe dönüşünü ve tefekküre dalmaya işaret eder. Rşiler ve munilerin hakikatlerinin ve vizyonlarının kaynağı, bunların kendisinden hayat nefesleri olarak çıktıkları Yüce Varlık (Mahat Bhûtam) olabilir. Hayat nefesleri, bir yandan Yüce Varlıktan sudurlarının kendiliğinden olduğunu, öte yandan ise içerdikleri hikmetin, Yüce Varlığın gerçek özünü naklettiğini ortaya koyarlar. Bu özelliklerinden dolayı söz konusu vizyonlar ve ifadeler, yüce hakikati meydana getirirler. Bu bilgi olduğundan Veda; görücüler ve bilgeler vasıtasıyla Yüce Varlıktan sahih bir gelenekte geliyor olduklarından dolayı da Agamalar diye adlandırılırlar.
Hinduların genel kabul görmüş kutsal metinleri nelerdir?
Hindu kutsal metinleri iki gruba ayrılır: Şruti ve Smriti. İşitilen, görülen anlamına gelen şruti kategorisi içinde Vedalar; smriti kategorisinde ise Puranalar, Ramayana, Mahabharata ve Dharma-şastralar yer alır.
İnsanlık tarihinin en eski metinleri olarak da kabul edilen dini metinler hangileridir?
Vedalar, İnsanlık tarihinin bize kadar gelen en eski metinleri olarak kabul edilirler.
‘Veda’ ne demektir? Kaç metinden oluşur? Neler içerir?
Sanskritçe bilmek anlamına gelen vid kökünden gelen veda bilgi anlamına gelmektedir. Vedaların en eski parçasını dört derleme (samhita) oluşturur: Rig-veda, Sama-veda, Yacur-veda ve Atharva veda. Bunlar uzun bir süre şifahi olarak nakledildikten sonra yazıya geçirilmiş olan metinlerdir. Bu dört metnin her biri yüksek derecede felsefi ve ilahi bilgiyi içermektedir. Herbirinin hedef ise, daimi barış, refah ve ebedi kurtuluştur
Veda metinlerinin en eskisi hangisidir? Özellikleri nelerdir?
Veda metinlerinin en eskisi ve geniş olanı Rigvedadır. Ortaya çıkış tarihi tartışmalıdır. MÖ. 900’e doğru yazıya geçirilen Rig-veda, farklı tanrılara hitap eden binden fazla (1017/1028) ilahi derlemesinden oluşmaktadır. Kurban sırasında okunacak ilahileri hem nesir hem de şiirsel kurban ifadelerini içerir.
Kurban maksadıyla söylenecek olan ilahiler hangi metinlerdedir?
Sama-veda, çoğu Rig-veda’dan alınmış kurban maksadıyla söylenecek olan ilahileri barındırır.
Yacur-veda içeriğinde ne barındırır?
Kara ve ak Yajur-veda olarak ayrılan Yacur-veda, kurban töreninin çeşitli aşamalarında Brahmanlar tarafından yapılacak işler, söylenecek sözler hususunda yararlanılmak maksadıyla oluşturulmuş kitaplardır.
Hastalıkları iyileştirme, yağmur, maddi refaha erme, düşmanları boyun eğdirmeye yönelik sözlerin olduğu metin hangisidir?
Atharvaveda metnidir.
Her bir veda kaç bölümden oluşur?
Her veda üç bölümden oluşur: Brahmanalar, Aranyakalar ve Upanişadlar.
Brahmanaların özellikleri nelerdir?
Brahmanalar, ayinler ve onların yerine getiriliş tarzıyla ilgili metinlerdir. En önemlileri: Aitareya, Kauşitaki, Caiminiya, Taittiriya ve Satapata Brahmana’dır.
Aranyakalar hangi metinlerdir?
Geleneksel Hindu hayat tarzının üçüncü aşaması olan ormanlarda ikamet/vanaprasthya (diğerleri, öğrencilik/brahmacarya, aie reisliği/grhasta, ve her şeyi terk etme/samnyasa) etme yemini edenlerin çalışmaları/onların okuyacakları eserler olup, kurban törenlerinin anlamını ve yorumunu ele alan metinlerdir.
Upanişadların özellikleri nelerdir?
Vedaların sonunda yer alan bu yüzden de vedanta (vedaların sonu) olarak isimlendirilen metinler upanişadlardır. Üstadın dizinin dibine oturmak anlamına gelen upanişad kelimesi, herkesin duymasının uygun olmadığı veda hikmetin, hoca-talebe yakın ilişkisiyle ehil olana aktarılmasını ifade eder. Talebe-hoca arasında cereyan eden soru-cevap şeklinde kaleme alınmıştır. Hint düşüncesi için bir dönüm noktası olan bu metinlerde, daha sonraki Hinduizm’de ana anlayışlar haline gelen karmasamsara anlayışı açıkça dile getirilir. Bu döngüden ancak atman-brahman özdeşliği bilgisiyle kurtulunacağı, bir kurtuluş yolu olarak öne çıkartılır. Sayıları çok olmakla birlikte bunlardan on dört tanesinin sahih olduğu Kabul edilir: İşa, Kena, Katha, Praşna, Mandukya, Taittiriya, Aiteraya, Chandogya, Bırhandıranyaka, Mahanarayana ve Paingala Upanişad.
Şruti ve Smriti şeklinde iki gruba ayrılan kutsal metinlerden ‘smriti’nin özellikleri nelerdir?
İkinci grubu oluşturan smriti, kelime olarak hatırlanan şey ya da hafıza ve gelenek anlamına gelir. Bunlar Hint dini düşüncesi için ikinci en yüksek otoriteyi temsil ederler. Bu metinler, bir Hindunun gündelik hayatını belirleyen şeyleri içerdiklerinden şrutiden daha önemlidirler. Üç ana gruba ayrılır. Hindin iki önemli destanı olan Ramayana, Mahapharata’nın yer aldığı ithasa, Puranalar ve Dharma-şastralar.
Ramayana destanının içeriği nedir?
Ramayana Valmiki’ye atfedilen, MÖ. VI. yüzyılda yazımı başlayan ve MS. da devam eden bir destandır. Vişnu’nun avatarı olduğu kabul edilen Rama’nın şeytan kral Ravana tarafından kaçırılan karısı Sita’yı maymun kral Hanuman’ın yardımıyla kurtarışının hikâyesini anlatır.
Mahabharata destanının içeriği nedir?
Mahabharataya, vedaların düzenleyicilerinden ve bazen Vişnu’nun kısmi enkarnasyonu olarak kabul edilen Vyasa’ya atfedilir. Bhavgat-gita gibi sonradan eklenmiş olan kısımları olmakla birlikte, MÖ. III ve II. yüzyılda bitirildiği kabul edilir. Asıl konusunu, Delhi civarındaki bir bölge olan Kurukşetra krallığındaki Pandavalar ve Kuruvalar arasında that için yapılan savaş oluşturur. Mahabharata’nın bir alt bölümünü meydana getiren ve Bhagavat-gita adlı bu bölüm, Mahabharata’dan daha çok tanınmış ve dünyanın birçok diline çevrilmiş olan bir metindir. Hakkı olan tahtı elinden alınmış olan Arjuna’nın hakkını elde etmek için en yakın akrabalarıyla dövüşmesi gerektiğini üzerinden devam eden bir hikayedir.
Puranaların özellikleri nelerdir?
Hintle ilgili bayramlar, kast yükümlülükleri ve hac yerleri gibi konuları içeren Puranalar, yaklaşık MS. IV.yüzyılla tarihlenirler. Her biri Hint teslisini oluşturan Vişnu, Şiva ve Brahma’dan birini yücelten on sekiz ana Purana vardır. Bunlar halk Hinduizm’i için çok önemli metinlerdir. En önemlisi, Krişna’nın hayatının ilk safhalarını anlatan Bhagavata Purana’dır. Smriti grubu içinde yer alan türün sonuncusu Dharma-şastralardır. Bunlar farklı zaman ve mekânlarda dini hükümlerin nasıl uygulanacağı, insanların bu dünyada yaptıklarının sonucu olarak yeniden doğumlarının nasıl olacağı gibi hususlarda Hindulara yol göstermek için kaleme alınmış/derlenmiş olan metinlerdir. İki binden fazla olan dharma- şastralardan en etkili olan, Manu Yasaları (Manu smriti) olarak bilinendir.
‘Deva’ Hindular için ne anlama gelir?
Sanskirtçe’de tanrı anlamına gelen deva ya da devata kelimeleri bütün yüce güçler ve Hindular tarafından deva sıfatıyla onurlandırılan önemli insanlar için serbest bir şekilde kullanılır. Deva, alışılmamış ve sıradan olmayan bir şey ifşa eden, güç ve etki uygulayan, faydalı ya da zararlı olan her şeydir. Vedalar 11 yeryüzüne, 11 göklere ve 11 de ikisi arasındaki havaya ait olan 33 tanrıdan söz eder. Agni (ateş), Sûrya (güneş) ve Uşas (şafak) devalar olarak zikredilir.
Tanrılar/devalar dönemlere göre nasıl ele alınmışlardır?
Upanişadlarda devalar arkaplana düşerler ve nihai hedef olarak görülene ulaşma hususunda artık önemli olarak görülmezler. Puranalar dönemi Hinduizm’inde bazı tanrılar, büyük şahsiyetler olarak öne çıkarlar: Brahma, Vişnu ve Şiva (trimurti). Bunların her biri, yaratma, muhafaza etme/koruma ve yok etme güçlerini temsil ederler. Bunlar, yalnızca evrenin varlığının devamı ve kendilerine tapınanların korunması için değil aynı zamanda, kurtuluşu sağlama hususunda büyük öneme sahip işvaralar (Rabbler) olarak da görülürler. Tanrılara ibadet (puja) Hindu dinin tamamlayıcı bir unsuru haline gelir. Tanrıların soy kütüğünün inşası ve onların farklı bedenlerle yeryüzüne inişleri (avatarlar) inacının gelişmesiyle tanrı ve tanrıçaların sayısı önemli ölçüde artar.
Hinduizm inancına biriyle bir tanrı arasında nasıl bir ilişki vardır?
Hinduların çoğu ilahlardan birini işta devatâsı (kendi kişisel tanrısı) olarak seçer. Bu ilah onların dindarlığının ve ibadetinin odağı haline gelir. Farklı insanların farklı ilahlar seçmesi, benzersiz bir politeizm türü meydana getirir. Kendi tercihleri olan ilaha bağlılıkları devam ederken onların büyük bir kısmı kendi ilahlarının, nihai güç olan (Brahman)ın birçok tezahüründen biri ve gerçekte yalnızca tek Yüce Varlığın bulunduğuna, onun hakiki doğasını kavramanın da beşeri güçlerin ötesinde oluğuna kanidirler.
Kast sistemi, karma, samsara, reenkarnasyon, mokşa hangi dinin inançlarıdır?
Bu unsurlar Hinduizme aittir.
Kast ne demektir ve nasıl bir yapılanmadır?
Kast, Portekizce saf, temiz anlamına gelen castadan türer. Hint toplum yapısının zamanı bilinmeyen bir andan beri devam eden dört kastı (çatur varna); Vedaların kutsal sözlerinin gözeticileri olan Brahminler, savaşçılar ve yöneticiler olan Kşatriyalar, çiftçiler, zenaatçılar, iş adamları olan Vaişyalar ve Hindu toplumunun temelini oluşturan yoksul işçiler, hizmetçiler ve köleler olan Şudralara ayrılmış yapısını ifade etmek için kullanılır. Kast sisteminin dini bir kökenle açıklanmaya çalışılmasının yanı sıra, insanların içine doğdukları kastları da dini gerekçelerle açıklanır.
‘Samsara’ ne demektir?
Ruhun, bedende olarak yaptığı işlerin sonucuna uygun olarak yeni bir bedende dünyaya gelmesine reenkarnasyon, bu sonsuz gidiş-geliş döngüsüne de samsara denir.
‘Mokşa’ nedir?
İnsanların öldükten sonra, ölüm-yeniden doğum döngüsünden kurtulmaları ve bir daha başka bir bedende yeniden bu dünyaya gelmemelerine, mokşa denir.
Hinduizmde ibadet nasıldır?
Hedefi manevi ilerlemeyle maddi ilerlemeyi sağlamak olan Hinduizm’deki ibadet (puja), ferdi bir tecrübe olduğu için daha çok bireysel bir faaliyettir; bu yüzden toplu ya da cemaat olarak ibadet, onun söz konusu doğasına yabancıdır. Mabet ibadeti zorunlu olmadığı için dindar Hindu, ibadet maksadıyla nadiren mabede gider.
Hinduların ölüm törenleri nasıl gerçekleşir?
Bir kimsenin kendisiyle ilgili yapılan son tören ölüm törenidir. Hidular, çocuklarınki dışındaki cesetlerin gömülmesi değil de, yakılması gerektiğini, çünkü arındırıcı bir özelliği olan ateşin tükettiği bedeni daha yüksek bir şekle dönüştürdüğüne inanırlar. Hinduların ortak kabulleri olan ruh, cesedin yakılmasından sonra varlığını devam ettirir. Bu dünyada iken kurtuluşu (mokşa) gerçekleştirmiş olanlar (jivan-mukti) öldükten sonra nihai kurtuluşu (videha-mukti) gerçekleştirenler.
Hinduizm’in üç ana mezhebi hangileridir?
Şivacılık, Vişnuculuk ve Şaktizm’dir.
Şivacılık neyi ifade eder?
Şivacılık, tanrı Şiva üzerinde odaklanmayı ve ona yüce Varlık olarak tapınmayı ifade eder. Farklı teolojileri ve uygulamaları içeren Şivacılık, öteki Hindu geleneklerden daha çok asketik bir özellik gösterir.
Vişnuculuğun özellikleri nelerdir?
Şivacılıktan daha az asketik olma eğiliminde olan Vişnu ve onun avatarları özellikle de Krişna ve Rama üzerinde odaklanan, şahsiyeti olan tek bir Tanrıya (Vişnu, Rama, Krişna) ibadeti, özgeci bağlılığı (bhakti) ve Tanrı’nın inayeti vasıtasıyla kurtuluşu vurgulayan Vişnuculuk, Hinduizm’in önemli ikinci büyük dini geleneğidir.
Şaktizmin özellikleri nelerdir?
Şaktizm, güç yani Tanrı’nın yaratıcı gücü anlamına gelen şaktiden türer. Bu gücün genellikle dişil olduğu kabul edilir ve mitsel olarak tanrıların eşleri aracılığıyla temsil edildiği düşünülür. Şakti, Tanrı’nın adeta maddeleşen ve kendi dışında varlık kazanan yaratıcı gücüdür. Zamanla tanrı belirsizleşir ve Şakti önplana çıkar. Tanrı ezeli uykusundadır; onu harakete geçiren ve yaratan Şakti’dir. Bu yüzden Tanrıya değil Şaktiye dua edilir.
Hindistan’ı etkileyen iki önemli dönemde kimler mevcuttur?
1211-1526 Delhi Sultanlığı ve 11526-1757 Moğol İmparatorluğu ve 1805’te Hindistan’da hâkim güç haline gelen İngilizlerdir.
Hindular Budizm ve Cayinizmi nasıl değerlendirir?
Hinduizm’den kaynaklanmakla birlikte müstakil birer din haline gelmiş olan Budizm ve Cayinizm gibi hareketleri yanlış olarak kabul etmişlerdir.
Mahatma Gandhi dinleri nasıl değerlendirir?
Hindistan’ın modern dönemde yetiştirdiği en önemli şahsiyetlerden biri olan Mahatma Gandhi, başlangıçta Hinduizm’i en hoşgörülü, bütün dinlerdeki doğruluğu ve hakikati kabul eden bir din olarak görürken yani, Hinduizm’e diğer dinlerden daha üst bir yer verirken daha sonraları, bütün dinlerin eşitliğini öne çıkarmaya çalışır. Bunun sonucu olarak da, dinlerin aynı ağacın dalları olduğu benzetmesini kullanmaya başlar. Bununla da, dinlerin köken ve öz itibariyle aynı olduklarını ifade etmeye çalışır.
Cayinizmin özellikleri nelerdir?
Bugün Hindistan’da üç milyon kişinin dini kimliğinin ifadesi için kullanılan Cayinizm, bir cinanın (zafer kazanan)ın takipçilerini ifade eder ve dokuzuncu yüzyıldan sonra bugün bilinen grup için kullanılmaya başlanır. Mahavira (büyük kahraman) olarak tanınan Vardhaman’ya izafe edilir. Ancak cayinler için bir cina, bir dinin kurucusu olmaktan daha ziyade her zaman mevcut, yok olmaz geleneğin bütün üstatları tarafından yapıldığı tarzda öğretilen hakikatin ve yolun yayıcısıdır. Her cina, bu geleneği yeniden canlandırır, yeni bir şey ortaya koymaz; çünkü yol her zaman aynıdır. Yirmi dört tane olduğu kabul edilen ve insanları kurtuluşa götürecek yolu inşa edenler anlamına gelen tirthankaralar olarak da adlandırılan cinalar grubunun sonuncusu, Vardhamana’dır. Bu yirmi dört tirthankaradan tarihsel bir şahsiyete sahip olanlar Vardhamana ve kendisinden önceki cina olan Parşva’dır. Parşva MÖ. dokuzuncu yüzyılda yaşadığına dair arkeolojik kazılar ve diğer kalıntılarda atıflar bulunan biridir.
Vardhamana kimdir?
Mahavira/büyük kahraman olarak da adlandırılan Vardhamana, MÖ. altıncı yüzyılda kurtuluşu yalnızca kurbanla elde edileceğini kabul eden Vedacı yaklaşıma ve kast sistemine karşı olarak, alternative kurtuluş yolları arayan ve bulduklarını söyleyen, Buda’nın da içlerinden biri olduğu bağımsız (nigantha) gezici dervişler (şramana) içinde yer alır.
Cayinist geleneğin kurucusu olarak görülen Vardhamana’nın ‘cina’ sayılmasının sebebi nedir?
Sürdürdüğü 30 yıllık uzun meditasyon dönemlerinden ve kendisindeki sevgiyi, nefreti, arzuyu ve isteksizliğin kökünü kazıdıktan sonra mutlak bilgiye, evrensel acıdan kurtulmanın bir metodunun keşfine ulaştı. Bu andan itibaren o bir cina, dünyanın ve ihtiraslarının fatihi, bir kevalin her şeyi bilen, bir arhat ulu ve bir Mahavira büyük kahraman haline geldi.
Cayin kutsal kitaplarının tarihsel gelişimi nasıldır?
Cayin geleneği bütün cinaların öğretilerinin aynı olduğunu ve kendi zamanlarında yazıya geçirildiklerini kabul ediyor olsalar da, son cina olan Mahavira’nın öğretisinin zamanında yazıya geçirilmediği çok iyi bilinmektedir. Vefatından sonra uzun bir müddet talebeleri arasında şifahi olarak nakledilen öğreti ancak, MÖ. üçüncü yüzyılın sonlarına doğru (yaklaşık 280) Svetambaraların insiyatifiyle Pataliputra’da yapılan konsilde derlenmiş, bu haliyle yine şifahi olarak nakledilmiş ve ancak Mahavira’nın vefatından 980 (453 ya da 466) yıl sonra Devaraddhi’nin başkanlığında Valabhi’de toplanan konsilde ilk olarak yazıya geçirilmiştir. Bundan on üç yıl sonra da, Mathura’nın konsilinde Skandhila’nın gözetimi altında nihai halini almıştır. Svetembaralar ellerinde bulunan kutsal kitap külliyatının söz konusu zamanda tespit edilen olduğunu kabul ederler.
Cayin kutsal kitabının bölümleri ve kitap sayısı kaçtır?
Farklı isimlerle bilinen Cayin kutsal kitap külliyatı (agama) 3 ana bölümden ve altmış kitaptan oluşur. I. Purvalar, II Angalar ve III Angabahyalar. Bunlar hem Svetambaraların hem de Digambaraların metinlerinin tamamını içerir.
Cayinlerin inançlarının özellikleri nelerdir?
Cayinistlerin inanç esasları üç tanedir ve üç mücevher olarak adlandırılır: Doğru inanç (samyagdarşana), doğru bilgi (saygcnâna) ve doğru davranış (samyakcârita). Doğru inançtan maksat, Cayin kutsal kitaplarıyla onların içerdikleri öğretiye olan kesin inançtır. Cayinist hayatın hedefi, karmadan kurtulmaktır. Cayinizm ezeli ve edebi ve yaratılmamış olduğunu kabul ettiği ruhun bu dünyaya sonsuz defa gidiş gelişine (reenkarnasyon) inanır. Cayinistler için var olan şeylerin yok olması ve yok olan şeylerin var olması söz konusu olmadığından, bunların var kılınması ve yok edilmesi için bir yaratıcının varlığı da zorunlu değildir. Şeylerin ortaya çıkışları ve yok oluşları onların sıfatları ve modlarının bir sonucudur. Cayinizm ateist bir din olarak görülmesine rağmen, Cayinistler bunu kabul etmezler. Tanrılar, ezeli varlıklar, ancak insandan daha aşağı bir konumda oldukları kabul edilirler. Yalnızca insan düzeyine erişmiş olanlar kurtuluşa erişeceklerinden, nirvanaya ulaşmak için onlar da, insan olarak bu dünyaya gelmek zorundadırlar.
Cayinler ibadetlerini nasıl gerçekleştirir? İbadetlerinin özellikleri nelerdir?
Keşişler ve normal dünyevi hayatlarını devam ettirenlerden (laik) oluşan Cayin inananlar topluluğunda (samga), ilahilerden, kutsal mekânları ziyaret etmekten ve yirmi dört tirthankaranın heykellerine meyve, pirinç ve süt takdimelerinden oluşan ibadet, laiklerin işidir. Bu tür törenlere katılsalar da, keşişler onları yönetmezler. Onların işi, laikler için örnek alınacak bir hayat yaşamak ve çok az bir derecede de olsa, öğretmektir. Her gün şafaktan önce Cayinler kalkar ve ellerindeki 100lük tesbihlerle Beş Büyüklere, yüce varlıkların beş sınıfına dua ederler. Svetambara Cayini ibadetleri, sabah saat yediden sonra mabedi ziyareti içerir. Cayin, banyo yaptıktan ve temiz elbiseler giydikten sonra kutsal atkıyı beline dolar ve mabede doğru gider. Onun etrafında, inancının üç mücevherini: Doğru bilgi, doğru inanç ve doğru davranış üzerinde tefekkür ederek üç kez dolanır. Digambarların mabetlerindeki resmi görevlileri Cayinler’dir ve ibadet cemaatle yapılır.
Cayinlerin kutladıkları bayramlar ve bunların özellikleri nelerdir?
En en çok bilineni erkek ve kadın keşişlerin yağmur mevsimi için sığınakta oldukları Ağustos’da kutlanan Pajjsanadır. Bu bayramı Svetambaralar sekiz Digambaralar on gün olarak kutlarlar. Bu günlerde mümkün olduğu ölçüde oruç ve meditasyonlar yapılır. Kutsal yerlere hac, Cayinler için önemli bir faaliyettir ve mabet ibadetinin (puja) maksatlarıyla yakından ilişkilidir. Hac mekânları, nihai kurtuluşa ulaşmış tirthankaraların ve büyük Cayin azizlerinin hayatlarındaki bir takım olayların yaşadığı yerlerdir. Sofu laik kişiler, bu yerleri büyük mabetler ve makamlarla donatmışlardır.
Cayinizm mezheplere nasıl ayrılmıştır? Bunların özellikleri nelerdir?
Cayin cemaat içindeki en eski ayrılık Digambara (hava giyinenler ya da çıplaklar) takipçileriyle Svetambara (beyaz giyinenler) bağlıları arasında oldu. Birinciler, Mahavira’nın dünyayı tam bir terkin ifadesi olarak elbiselerini çıkarması geleneğini takip ettiklerini düşünürler. Bu ayrılığa daha sonra başka farklı düşünce noktaları da ilave edilince Cayinizm’in iki ana gruba ayrılması kalıcı bir hale gelir. Digambaralar, normal hayatlarını kesintiye uğratmaksızın hava giyinemeyeceklerini bu yüzden de kadınların kurtuluşu gerçekleştirmeye muktedir olmadıklarını kabul ederler. Kadınlar yalnızca, erkek olarak yeniden bedenlenmeleri durumunda ancak kurtulabileceklerdir. Yine onlar, Svetambaraların Mahavira’nın esas olarak bir Brahman ailesinden olan Devânanda rahminde bulunduğu ancak tirthankaralar kşatriyadan olmaları gerektiği için bir kşatriya leydisi olan Trişalâ’nın rahmine nakledildiğini de reddederler. Digambaralar MÖ. üçüncü ve dördüncü yüzyılda birkaç cemaate daha ayrıldılar ancak bunlar arasındaki ayrılık konuları yüzeyseldir ve önemsizdir. Cayinler arasındaki söz konusu ayrılık bugün hala devam etmektedir. Svetambaraların merkezi Kathiavar, Digambaraların merkezi ise Mysore’dir.