Kelam´a Giriş Dersi 5. Ünite Sorularla Öğrenelim
Ehl-İ Sünnet Kelamı
- Özet
- Sorularla Öğrenelim
İslam düşünce tarihinde ‘Ehlü’s-sünnet ve’l-cemâat’ terkibi ne zaman ortaya çıkmıştır?
Kimileri Eş‘arî öncesi dönemde kullanılan Ehl-i sünnet ifadesinin yalnızca Ashâbü’l-hadîs’i kapsadığını söylerken, kimileri ise Ashâbü’l-hadîs ile birlikte Ehl-i rey taraftarlarının da bunun içinde yer aldığını söylemişlerdir.
Ehlü’s-sünnet içinde yer alan grupların sayısı kaçtır?
Bağdâdî Ehl-i sünnet içinde yer alan grupların sayısının sekiz, İbn Hazm beş, İsferâyînî ise iki olduğunu söyler.
Sözlük anlamı olarak “Ehl-i sünnet” nedir?
Ehl-i sünnet terkibinde yer alan ehl kelimesi nisbet ifade eder. Ehl-i sünnet, ‘sünnet ehli’, ‘sünnete mensup olanlar’ gibi anlamlara gelir
Kavram olarak “sünnet” nedir?
Sünnet kelimesi sözlük anlamı itibariyle; yol, gidiş, tarz, üslup, adet ve davranış gibi anlamları ihtiva eder.
Karşıladığı anlam bakımından “Ehl-i sünnet” nedir?
Ehl-i sünnet, peygamberin yolunu ve onun dini anlama ve uygulama biçimini takip edenler anlamına gelir.
Bağdadî mezhepleri tasnif ettiği el-Fark beyne’l- fırak adlı eserinde Ehl-i Sünneti kaç grup olarak nitelendirir?
8 grup olarak nitelendirir. Bunlar:
- Allah’ı yaratılmışlara benzetmek anlamına gelen teşbih ile ilahî sıfatları yok sayma anlamına gelen ta’tîl anlayışından uzak durup Rafizîler, Hâricîler, Cehmiye, Neccâriye ve diğer bidat fırkalarının dışında kalan kelâmcılar,
- Ehl-i rey ve Ehl-i hadîs’e mensup olan ve selef itikâdı üzere fakihler,
- Ehl-i bid’atın inançlarına meyletmeyen muhaddisler.
- Ehl-i bid’ata meyletmeyen sarf, nahiv, lügat ve edebiyat âlimleri.
- Kur’ân’ı Ehl-i sünnetin anlayışına uygun olarak anlayan müfessirler ve kıraat âlimleri.
- Benimsedikleri prensipleri şeriata ters düşmeyen sufiyye.
- Ehl-i sünnet itikadı üzere bulunan cihad ehli.
- Ehl-i sünnet akidesinin yayıldığı memleket ahalisidir.
İbn Hazm’a göre Ehl-i sünnet adı altında hangi gruplar mevcuttur?
İbn Hazm’a göre Ehl-i sünnet adı altında şu beş grup mevcuttur:
- Sahabe
- Onların yolundan giden seçkin tabiun nesli
- Ashâbü’l-hadîs
- Onlara tabi olan fakihler
- Nesil nesil günümüze kadar onları takip eden, yollarını izleyen yeryüzünün doğusunda ve batısında bulunan Müslümanlar.
İsferayinî’ye göre “ehl-i sünnet” ne ifade eder?
İsferayinî’ye göre “ehl-i sünnet” kavramı Râfizîler, Hâricîler ve Kaderîleri red konusunda ittifak edenleri ifade eder. Onun bu sözü, ehl-i sünneti meydana getiren, onları bir araya toplayan hususların ne olduğunu açık bir şekilde açığa çıkarmaktadır.
Ehl-i Sünnet kavramı ortaya çıktığı zaman toplumun birliğine karşı bakış açısı nasıldır?
Ehl-i Sünnet başlangıçta camaati yani Müslümanların çoğunluğunu temsil eden bir anlayış olarak itidal, arabuluculuk, birleştirme, toplumsal dayanışma, İslam toplumunun bütünlüğünü tehdit eden unsurlara karşı olma gibi bir misyonla ortaya çıkmıştır.
Ehl-i Sünnetin ortaya çıkmasından Ahmed b. Hanbel’in rolü nedir?
Abbasiler döneminde Halku’l-Kur’ân meselesinin mihneye dönüştürülmesi ve o dönem Ashâbü’l-hadîs’in önde gelen isimlerinden biri olan Ahmed b. Hanbel’in yapılan işkencelere rağmen iktidarın söylemine teslim olmaması sonrasında kazandığı karizma, Ashâbü’lhadîsin toplumda güç kazanmasına ve Ehl-i sünnet’i temsil eden tek fırkaymış gibi algılanmasına yol açtı.
Ehl-i Sünnetin Abbasiler döneminde siyasî iradeyi arkasına alıp güçlenmeye başlamasından itibaren ortaya çıkan hurafelerin sayısının arttığı bir dönemde Ahmed b. Hanbel nasıl bir tutum takınmıştır?
Ahmed b. Hanbel, genel olarak ilâhî sıfatların ispatı ve haberî olanlarının tevile tâbi tutulmaması, Kur’ân’ın ezelî oluşu ve rü’yetullah gibi konular üzerinde durmuş, inanç esaslarının naslardan hareketle belirlenmesi gerektiğini savunmuş, böylece itikatta naklî delilleri hâkim kılmaya çalışmıştır.
Ehl-i sünnetin mu’tezile sonrası içeriden ve dış medeniyetlerden gelen sorulara karşı savunucusu kimler olmuşlardır?
İbn Küllâb (ö.240/853), Kalânisî (ö.255/869) ve Muhâsibî’nin (ö.243/- 856) öncülük ettiği bu kesim, Ehl-i sünnetin itikadını kelâmi argümanlar kullanarak ortaya koymaya çalışmışlardır. Bu çalışmalar daha sonra Ehl-i sünnet kelâmı denildiğinde akla gelen Eş‘arî ve Mâtürîdî kelâm ekollerine zemin hazırlamıştır. Bunda dolayı İbn Küllâb, Kalânisî ve Muhâsibî, Sünnî kelâmın öncüleri olarak görülmüşlerdir.
İmametin nass ve ittifakla olması esasını benimseyen mezhepler hangileridir?
Ehl-i sünnet, Hâricîler, ve Mu‘tezile bu görüşü paylaşan mezhepler olarak ön plana çıkmaktadırlar. Bunlar İmamın Kureyşten olması veya olmaması konusunda kendi aralarında ihtilaf etmişlerdir. Ehl-I sünnet imamın Kueryşten olmasını şart koşarken, Hâricîler ve Mu‘tezile halifenin Kureyşten olmasını şart koşmamışlardır. Bu mezhepler imametin nass ve tayinle olmadığı konusunda ittifak etmişlerdir. Ehl-i sünnet, tarihte vuku bulan olguyu esas alarak ilk dört halifenin hilâfetini meşru görmüş ve üstünlük sırasını da buna göre belirlemiştir.
İmametin nas ve tayinle olduğunu iddia edenler kimlerdir?
: Şia ve revafız olarak ifade edilen Hz. Ali ve çocuklarının nassla tayin edildiklerini söyleyenlerin oluşturduğu mezhebe mensup olanlardır.
Ehl-i sünnet ve Şia birbirlerinden hangi noktalarda ayrılmıştır?
Hilâfetin Hz. Ali ve çocuklarına tahsis edilmesi ve ilk üç halifenin hilâfetinin tartışmalı hale getirilmesi konusunda Ehl-i sünnet, Şia’dan ayrılmıştır. Daha doğru bir ifadeyle Şia süre giden ümmet anlayışından ayrılmış ve cemaatın dışına düşmüştür.
Büyük günah (el- Murtekibu’l- kebîre) meselesi özellikle ne zaman ortaya çıkmıştır?
Büyük günah (el- Murtekibu’l- kebîre) meselesi özellikle Cemel ve Sıffîn savaşlarında Müslüman toplumu oluşturan bireylerin birbirilerini öldürmeleri sonrasında ortaya çıkan bir problemdir.
Araç çubukları nasıl oluşmuştur?
Grafik kullanıcı arayüzüne sahip işletim sistemlerinde menülerin yanı sıra menü komutlarının birer düğmesinin bulunması gelenek hâline gelmiştir. Birbiriyle ilişkili komut düğmeleri “Araç Çubukları” halinde biraraya getirilmektedir. Kullanıcılar kendi kullanım amacına yönelik olarak araç çubuklarının görünürlüklerini ve ekrandaki konumlarını düzenleyebilmektedir.
Hâricîler, Müslümanların kendi aralarında yaptığı iç savaşı nasıl değerlendirmişlerdir?
Hâricîler Müslümanların kendi aralarında yaptığı iç savaşlarda, hem savaşlarda birbirlerini öldüren Müslümanların hem de hakem olayına karışanların büyük günah işlediklerinden kâfir olduklarını söylemişlerdir.
Mu‘tezile, Müslümanların kendi aralarında yaptığı iç savaşı nasıl değerlendirmiştir?
Mu‘tezile ekolü bu konuda el-menziletu beyne’l- menzileteyn görüşünü savunmuştur.
Ehl-i sünnet, Müslümanların kendi aralarında yaptığı iç savaşı nasıl değerlendirmiştir?
Ehl-i sünnet bir bütün olarak büyük günah işleyen kimsenin kâfir değil, günahkar Müslüman olduğunu bu dünyada işlediği günahtan dolayı kendisine kafir muamelesi yapılamayacağını söylemişlerdir. Onlara göre âhiretteki durumu da Allah’a kalmıştır; Allah dilerse onu affer dilerse de yaptığı günahın karşılığı olarak onu cezalandırır.
Ehl-i sünnetin büyük günahlar hususunda Haricîlere karşı bakış açısı nasıldır?
Ehl-i sünnet şemsiyesi altında birleşen ekoller Müslümanların kendi aralarında yaptığı savaşlar konusunda ittifak içinde olmuşlar ve büyük günah işleyen kimsenin kâfir olduğu iddiasında olan Hâricîleri bu görüşlerinden dolayı reddetmişlerdir. Onları, sahabenin genel telakkisinin dışında fikirlere sahip olmaları dolayısıyla cemaatin dışına çıkmakla itham etmişlerdir.
Ehl-i sünnet şemsiyesi altında toplanan gurupların Kadere olan bakış açısı nasıldır?
Kader, ehl-i sünnet şemsiyesi altında toplanan gurupları bir araya getiren bir konudur. Bilindiği gibi Kelâm ilminin temel problemlerinden birini kader konusu oluşturur. Bu konu, insanın hürriyeti, insanın fiillerinin yaratılması, hidayet-dalalet ve bunların Allah’ın ilmi, iradesi, kudreti ve adaleti ile ilişkisi bağlamında tartışılmıştır.
Hasan el-Basri’nin, kadere bakış açısı nasıldır?
Hasan el-Basri’ye göre kaderi inkâr eden kâfirdir, fakat günahını Allah’a yükleyen de zalimdir.
Ömer b. Abdülaziz’in, kadere bakış açısı nasıldır?
Ömer b. Abdülaziz insana hiçbir şekilde hürriyet tanımayan bir kader anlayışını dile getirmiştir. Ona göre Allah’ın ilmi tenfîz edicidir. Yani Allah’ın bir şeyi bilmesi o şeyin meydana gelmesini zorunlu kılar.
Ebû Hanîfe’nin kadere bakış açısı nasıldır?
Ebû Hanîfe ise Allah’ın ilminin tavsifi olduğunu ve Allah’ın bir şeyi bilmesinin o şeyin meydana gelmesini zorunlu kılmayacağını ifade etmiştir.
Mâtürîdîlik nedir?
Ebû Mansûr el- Mâtürîdî’ye (ö.333/794) nisbet edilen kelâmî düşüncenin adıdır. Mâtürîdîlik, Eş‘arîlik ile birlikte Sünnî kelâm ekolünü temsil etmektedir. Hanefîlik ile olan yakın ilişkisi dolayısıyla da zaman zaman kaynaklarda Hanefîlik-Mâtürîdîlik şeklinde yer almıştır.
Mâtürîdîlik nerede, ne zaman ve nasıl ortaya çıkmıştır?
Mâtürîdîlik, dönemin hilâfet merkezi olan Bağdat’ın nispeten uzağında Mâverâünnehir bölgesinin Semerkant kentinde ortaya çıkmıştır. Semerkant, Buhara ile birlikte IV./X. ve V./XI. yüzyıllarda ilim merkezi idi. Mezhebin önderi Mâtürîdî, Hanefî anlayışın hâkim olduğu Semerkant medreselerinde eğitim görmüş ve zihni bu doğrultuda şekillenmiştir.
Ebü’l-Muîn en-Nesefî, Ebû Hanîfe ve Ebû Mansûr el- Mâtürîdî’yi nasıl tanımlamıştır?
Ebü’l-Muîn en-Nesefî, Ebû Hanîfe’yi bu düşüncenin en büyük önderi Ebû Mansûr el-Mâtürîdî’ Mâtürîdî’yi de Ebû Hanîfe’nin görüşlerini en iyi bilen kişi olarak zikretmiştir.
Mâtürîdîlik ve Hanefîlik arasında nasıl bi ilişki vardır?
İki mezhebin bu iç içeliği dolaysıyla kimileri Mâtürîdîliği Hanefîliğin bir devamı veya geliştirilmiş şekli olarak görmek istemişlerdir. Her ne kadar Hanefîlik ile Mâtürîdîlik arasında sıkı bir ilişkinin varlığından bahsetmek mümkün olsa da, bu iki mezhebi aynileştirmek mümkün görünmemektedir. Zira Mâtürîdîlik, Ebû Hanîfe’nin görüşlerinden esinlenerek ve ondan etkilenerek ortaya çıkmış olmakla birlikte, Hanefîlikte olmayan bazı görüşlere yer vermesi ve olaylara yaklaşım biçimi dolayısıyla farklı bir yerde durmaktadır.
Mâtürîdîlik ve Mürcie arasında nasıl bir ilişki vardır?
Ebû Hanîfe’nin hasımları tarafından Mürcie mezhebine nispet edilmesi dolayısıyla Mâtürîdîlik, Mürcie ile de ilişkilendirilmek istenmiştir. Ne var ki imanın tanımı ve büyük günah meselesinde Mâtürîdîlik ile Mürcie arasında benzerlikler varsa da iki düşünceyi aynileştirmeyi engelleyen hususlar da mevcuttur. Her şeyden önce Mürcie denilenlerin kelâm ilminin temel konularını oluşturan ulûhiyet, nübüvvet ve âhiret ahvâliyle ilgili kapsamlı bir teori ortaya koyduklarına dair bir bilgi söz konusu değildir. Oysa Mâtürîdîlikte kelâm ilminin sahasına giren bütün konulara ilişkin görüşler sistematik olarak serdedilmiştir.
Hanefîliğin Maveraünnehir’de hızla yayılmasının sebebi nedir?
Hanefîliğin Maveraünnehir’e gelmesi ve yayılması Ebû Hanîfe’nin öğrencilerinden Ebû Yûsuf’un Bağdat başkadılığı dönemine rastlamaktadır. Bir başkadı olarak Ebû Yûsuf Horasan ve Mâverâünnehir bölgelerine Hanefî düşünceyi benimsemiş kadılar göndermiş, onların gayretleriyle kısa sürede Hanefîlik bölgenin en güçlü mezhebi haline gelmişti.
Mâtürîdîliğin tarihî gelişimi nasıl gerçekleşmiştir?
Mâtürîdîlik Ebû Mansûr el-Mâtürîdî ile başlayan; onun yöntemini ve itikâdî konulara yaklaşımını benimseyen öğrencileri ve taraftarları vasıtasıyla geliştirilmiştir. Onların bu çabaları ve gayretleri İmâm Mâtürîdî’nin görüşlerinin vefatından yaklaşık bir asır gibi uzun bir zaman diliminde ekolleşmesini sağlamıştır.
Sık kullanılan klavye kısayolları nelerdir?
Hakîm es-Semerkandî’dir (ö. 342/953) ders arkadaşlarından biri olmasına rağmen Mâtürîdî’den önemli ölçüde etkilenmiş ve onu üstat olarak benimsemiştir. Mâtürîdîliğe büyük katkı sağlayanlardan biri de Hakîm es-Semerkandî ve Mâtürîdî’nin hocalığını yapmış olan Ebû Nasr el-İyâzî’nin (ö. 277/ 890) oğulları Ebû Ahmed el-İyâzî
ile Ebû Bekir el- İyâzî’dir. Bu iki alim de Mâtürîdî ile birlikte babaları Ebû Nasr el-İyâzî’nin ders halkasında yetişmişlerdir. Ebû’l-Muin en-Nesefî’nin aktardığına göre Ebû Nasr el-İyazî, Mâtürîdî düzeyinde kırk (40) kadar âlim
yetiştirmiş ve bu alimler Hanefî anlayışı yaymaya gayret
göstermişlerdir
Mâtürîdî ekolün gelişip belirgin hale gelmesinde en büyük pay kime aittir?
Mâtürîdî ekolün gelişip belirgin hale gelmesinde en büyük pay kuşkusuz Ebü’l-Muîn en-Nesefî’ye aittir. Mâtürîdî’ye olan bağlılığını değişik vesilelerle dile getiren Ebû’l-Muin en-Nesefî, başta Tebsıratu’l- edille adlı eseri olmak üzere kelâm ilmi alanında yazdığı eserlerle Mâtürîdîlik mezhebinin ekolleşmesinde ve bir ekol olarak yerini almasında önemli katkılarda bulunmuştur. Ebû’l- Muin söz konusu eserinde Ebû Hanîfe’yi mezhebin önderi olarak takdim etmekle birlikte Mâtürîdî’yi de Ebû Hanîfe’nin görüşlerini en iyi bilen kişi olarak sunmaktadır.
Müteahhirîn döneminde Mâtürîdîlik ekolünün gelişmesine katkı sağlayan başlıca âlimler kimlerdir?
Ebû Şekûr Muhammed b. Abduseyyid el-Kişşî (ö. V./XI. yy.), Ebû İshak İbrahim es- Saffâr (ö. 534/1139), Ali b. Osman el-Ûşî (ö. 575/ 1179), Buhârâlı Nureddîn es- Sabûnî’nin (ö. 580/ 1148), Habbâzî (ö. 691/1292), Ebü’l- Berekât en- Nesefî (ö. 710/1310) sayılabilir.
Şerhçilik ve Haşiyecilik döneminde Mâtürîdîlik ekolünün gelişmesine katkı sağlayan başlıca âlimler kimlerdir?
Kemaleddin el-Beyâzî (ö.1098/1687), Ali el-Kârî (ö. 1014/1606), Hayâlî Ahmed Efendi (ö. 875/1470), Beyâzîzâde (ö. 1098/1687), Davûd el-Kasrî (ö.1169/1756) gibi isimleri sayabiliriz.
Yeni ilm-i kelâm inşa etme faaliyetleri neden
başlamıştır?
Modern dönemlerde batıda gelişen pozitivist ve
materyalist felsefelerin İslam dünyasına ve dolayısıyla
İslam’a yönelik tehditlerine karşı yeni ilm-i kelâm inşa
etme faaliyetleri başlatılmıştır.
Özellikle Mâtürîdî geleneğin devamı mahiyetinde
İslamı savunan, materyalizme karşı koyan başlıca
çalışmalar kimler tarafından yapılmıştır?
Filibeli Ahmed Hilmi (ö. 1330/1914), Abdüllatif
Harputî (ö. 1333/1916), İzmirli İsmail Hakkı (ö. 1946),
Şerefeddin Yaltkaya (ö. 1947), Mehmed Zâhid Kevserî (ö.
1371/1952), Mustafa Sabri Efendi (ö. 1954), Ömer Nasuhi
Bilmen (ö. 1971) başlıcalarıdır.
Allah’ın zâtî sıfatları nelerdir?
Zat-ı Bâriye özgü olan, sadece Allah’ta bulunan
sıfatlardır. Bunlara tenzîhî, selbî sıfatlar da denilmiştir.
Bunlar:
• Vücûd
• Kıdem
• Bekâ
• Muhalefetün li’l-havâdis
• Vahdaniyet
• Kıyâm bi-nefsihî’dir.
Allah’ın subûtî sıfatları nelerdir?
Hem Yüce Allah’ta hem de başka varlıklarda bulunabilen fakat Yüce Allah’ta en mükemmel şekliyle
bulunan bu sıfatlar:
• Hayat
• İlim
• Sem’
• Basar
• İrade
• Kudret
• Kelâm
• Tekvîn’dir.
Mâtürîdîler insanın özgürlüğünü nasıl
görmektedirler?
Mâtürîdîlere göre insan kendi eylemlerinin
sahibidir. İnsanın kendi fiillerinin sahibi olduğuna akıl,
duyular ve Kur’ân ayetleri delalet etmektedir.
Mâtürîdîlere göre büyük günahın hükmü nedir?
Mâtürîdîlere göre Müslüman bir insan işlediği
büyük günah sebebiyle imandan çıkmaz ve küfre de
girmez. O bu dünyada hakiki mümindir, ona mümin
muamelesi yapılır. Fakat işlediği günah sebebiyle de
ayıplanır ve günahkâr Müslüman anlamında fasık olarak
nitelendirilir.
Mâtürîdîlere göre amel-imân ilişkisi nasıldır?
Mâtürîdî mezhebine göre iman tasdikten ibarettir.
Kişi Allah ve Resulünü gönülden tasdik ederse mümin ve
müslim vasfını kazanır. Bu anlayışın bir sonucu olarak
onlar iman ve ameli iki ayrı olgu olarak kabul etmişlerdir.
Buna göre amellere inanmak ayrı şey, farz olduğunu
bildiği halde yapmamak ayrı şeydir.
Mâtürîdîlerin peygamberlik müessesesine bakış açıları
nasıldır?
Mâtürîdî kelâmcılara göre Yüce Allah’ın
peygamber göndermesi Allah’ın hikmetinin bir gereğidir.
Peygamberlerin sıdk, ismet, fetanet, tebliğ, emanet gibi
niteliklere sahip olması zorunludur.
Mâtürîdîlere göre
Allah kadın peygamber göndermemiştir.
Yüce Allah’ın
ona peygamberliğinin kanıtı olarak verdiği en büyük
mucizesi Kur’ân-ı Kerim’dir.
Eş‘arîlik nedir?
Önderi Ebû’l- Hasan el-Eş‘arî’ye (ö. 324/ 935-
936) nispetle Eş‘arîlik (el- Eş’ariyye) adını alan bu
mezhep muhalifleri tarafından müşebbihe ve mücbire gibi
isimlerle de anılmıştır. İlahi sıfatlar, kulların fiilleri, imanamel
ilişkisi ve bunlara bağlı konularda kendine özgü
fikirler ortaya koyan Eş‘arîlik, Mâtürîdîlik ile birlikte Ehli
sünnet kelâmını oluşturmaktadır.
Eş‘arîlik nasıl ortaya çıkmıştır?
Hayatının önemli bir kısmını Mu‘tezile arasında
geçiren Eş‘arî, hocası Ebû Ali el-Cübaî (ö. 303/ 915-16)
ile girdiği ve kaynaklarda üç kardeş meselesi olarak geçen
Yüce Allah’a bir şeyin vacip olup olmaması meselesinde Mu‘tezilî izahın yetersiz kalması dolayısıyla
Mu‘tezile’den ayrıldığı ve bu ekolü kurduğu
kaydedilmektedir.
Eş‘arî, başka din mensupları ile hangi konular üzerine
tartışmalarda bulunmuştur?
Eş‘arî, peygamberleri ve onların gösterdikleri
mucizeleri reddeden bazı Hint inanç sahipleri ve
Budistlerle, haberî bilgiyi kabul etmekle birlikte Hz.
Muhammed’in (s.a.v) peygamberliğini ve onun gösterdiği
mucizeleri inkâr eden Hıristiyan ve Yahudilerle mücadele
etmiş ve onlara yönelik reddiyeleri olmuştur.
Eş‘arîliğin, Eş‘arî’den sonraki en önemli temsilcisi
kimdir?
Eş‘arî ekolünün köşe taşlarından biri hiç kuşkusuz
Cüveynî’dir (ö. 487/1085). Gazzâli’nin de hocası olan
Cüveynî, Nizâmiye medreselerinde birçok talebe
yetiştirmenin yanı sıra Eş‘arî ekolün kelâma ilişkin en
sistematik eserlerini vermiştir.
Eş‘arîlikte müteahhirîn dönemi nasıl teşekkül etmiştir?
Eş‘arîlerin Gazzâlî (450-505/1058-1111) ile
başlayan dönemine Mütaehhirîn dönem denilmektedir. Bu
dönemin en belirgin özelliği Bakıllânî tarafından Eş‘arî
ekolün metodu haline getirilen delilin geçersiz olması ile
medlûlün de geçersiz olacağı şeklinde formüle edilen
‘inikâs-ı edille’nin terk edilmesi ve Aristo mantığının bir
mihenk taşı kabul edilerek kelâm ilmine sokulmuş
olmasıdır.
Gazzâlî, etrafını nasıl etkilemiştir?
Gazzâlî’nin hem İslam dünyasında hem de batı
dünyasında etkileri olmuştur. İslam dünyasında en büyük
etkisi özellikle felsefe ile kelâmı yakınlaştırmasıdır. Yine
onun sayesinde mantık kitabı ilk defa medrese
müfredatına girmiştir. Batı düşüncesinde de önemli
etkileri olan Gazzâlî özellikle el-Munkiz mine’d-dalâl adlı
eserinde hakikate ulaşmaya çalışırken takip ettiği ve
edilmesini istediği şüphecilik metoduyla başta Descartes
olmak üzere batılı filozofları etkilemiştir.
Gazzâlî’nin hâl teorisine yönelttiği eleştiriler neye yol
açmıştır?
Gazzâlî’nin, Mu‘tezilî alim Ebû Haşim’in ortaya
attığı ve Eş‘arîler’den Cüveynî’nin benimsediği hâl
teorisine yönelttiği eleştiriler, kendisinden sonra gelen
kelâmcıların tekrar Eş‘arî görüşe dönmelerini sağlamıştır.
Eş‘arîliğin “ulûhiyet” anlayışı nasıldır?
Allah’ın varlığına ancak akıl yürütme yani istidlal
ile ulaşılabilir.
Eş‘arîliğin “Kaza-Kader ve İnsanın Özgürlüğü”
üzerine yaptığı yorum nasıldır?
Eş‘arîlere göre insanın ihtiyari fiilleri de Allah
tarafından yaratılmışlardır. O fiillerin yaratılıp meydana
getirilmesinde kulun kudretinin bir tesiri yoktur.
Eş‘arîliğin “Nübüvvet” anlayışı nasıldır?
Eş‘arîlere göre Allah’ın kullarının dünya ve
âhirette mutlu olmalarını sağlamak için emirler, yasaklar,
öğütler içeren talimatlar göndermesi ve bunları insanlar
arasından seçeceği kimseler vasıtasıyla insanlara
bildirmesi aklen imkânsız değildir.
Kelime işlemcilerde sayfaya Altbilgi ve Üstbilgi nasıl
eklenir?
• Cüz’i İrade
• Tekvîn
• Güç yetirilemeyenin teklif edilmesi (Teklifu mâ
lâ yutâk)
• Nübüvvet
• Sebep ve hikmet
• İbadet mükellefiyeti
• İrtidat
• Ümitsizlik halinde yani son nefeste tövbe (tevbe-i
ye’s)
Eş‘arîlik ve Mâtürîdîlik ekollerine göre Cüz’i İrade
nedir?
Mâtürîdîlere göre insanda müstakil bir cüz’’i irade
vardır ve bu irade itibarî bir varlığa sahip olup Allah
tarafından yaratılmamıştır. Eş‘arîlere göre ise insan
müstakil bir cüz’î iradeye sahip değildir, iradeyi insanda
yaratan Yüce Allah’tır.
Tekvîne Eş‘arîlik ve Mâtürîdîlik ekolleri nasıl
yaklaşır?
Mâtürîdîlere göre Yüce Allah’ın kendisiyle
fiillerini gerçekleştirdiği bir tekvîn sıfatı vardır. Bu da
irade, kudret gibi sübûtî sıfatlardandır. Eş‘arîlere göre ise
Allah’ın sübûtî sıfatları arasında tekvin diye bir sıfat
yoktur. Kudret sıfatı yaratma işlevini yerine getirir.
Güç yetirilemeyenin teklif edilmesine (Teklifu mâ lâ
yutâk) Eş‘arîlik ve Mâtürîdîlik ekolleri nasıl yaklaşır?
Eş‘arîlere göre Yüce Allah insanın güç
yetiremeyeceği bir şeyi yapmasını isteyebilir ve onunla
mükellef kılabilir, Mâtürîdîlere göre ise böyle bir
sorumluluk yüklemek caiz değildir, zira bunda herhangi
bir hikmet yoktur.
Nübüvvete Eş‘arîlik ve Mâtürîdîlik ekolleri nasıl
yaklaşır?
Mâtürîdîlere göre peygamber olmanın şartlarından
biri erkek olmaktır. Eş‘arîlere göre ise, peygamber olmak
için erkek olmak şart değildir, kadınlar da peygamber
olabilirler.
Sebep ve hikmet müessesesine Eş‘arîlik ve Mâtürîdîlik
ekolleri nasıl yaklaşır?
Eş‘arîlere göre Allah’ın fiilleri hikmetli olmak ve
bir sebebe bağlı olmak zorunda değildir. Çünkü Allah dilediğini yapandır ve Allah yaptıklarından sorumlu
değildir. Mâtürîdîler ise Allah’ın fiillerinin bir hikmete
bağlı olduklarını ve bir sebebe dayandıklarını ileri
sürmüşlerdir. Zira Allah boşuna iş yapmaz. Hikmetsiz ve
sebepsiz iş yapmak ise boşunadır/abestir.
İbadet mükellefiyetine Eş‘arîlik ve Mâtürîdîlik ekolleri
nasıl yaklaşır?
Eş‘arîlere göre kâfirler iman etmekle yükümlü
oldukları gibi, ibadet etmekle de yükümlüdürler, ibadet
etmedikleri için ayrıca ceza göreceklerdir. Mâtürîdîlere
göre ise kâfirler iman etmekle yükümlüdürler, ibadetle
değil, ayrıca ceza görmezler.
İrtidata Eş‘arîlik ve Mâtürîdîlik ekolleri nasıl
yaklaşır?
Eş‘arîlere göre irtidat eden kimse tekrar İslam
dinine dönerse amelleri de geri döner. Mâtürîdîlere göre
ise amelleri geri dönmez.
Ümitsizlik halinde yani son nefeste tövbeye (tevbe-i
ye’s) Eş‘arîlik ve Mâtürîdîlik ekolleri nasıl yaklaşır?
Eş‘arîlere göre bu durumdaki bir tövbe geçerli
değildir. Mâtürîdîlere göre ise geçerlidir.