İslam Düşünce Tarihi Dersi 8. Ünite Sorularla Öğrenelim
Felsefe Eleştirileri Ve Cevapları (Tehafütler Geleneği)
- Özet
- Sorularla Öğrenelim
Gazzâlî’nin eleştirileri, İbn Rüşd’ün Aristocu selefleri olan Fârâbî ve İbn Sinâ’ya yöneldiğinden dolayı, onları savunmak işi de İbn kime kalmıştır?
Gazzâlî’nin eleştirileri, İbn Rüşd’ün Aristocu selefleri olan Fârâbî ve İbn Sinâ’ya yöneldiğinden dolayı, onları savunmak işi de İbn Rüşd’e kalmıştır.
Tehâfüt geleneğinin ortaya çıkış nedenleri nedir? Açıklayınız
Tehâfüt geleneğinin ortaya çıkış nedenleri incelendiğinde bunların en başında felsefe - din ilişkisi görülür. Bu açıdan Tehâfüt geleneğinin felsefe - din ilişkisi üzerine inşa edilmiş olduğu söylenebilir. Zaten düşünce tarihinde formu, tarzı, boyutu ne olursa olsun, bu iki sistem arasında daima bir ilişki kurulmuştur. Hem felsefe hem de din, insan hayatında iki ayrı ihtiyaca cevap verdiği için, her devirde bu ilişki, içinde bulunduğu şartlara göre olumlu ya da olumsuz bir şekilde açıklanmaya çalışılmıştır. Bu ilişkiyi açıklama çalışmaları, özellikle İslâm dünyasında daha çok dinin lehinde olmuştur.
Gazali’nin siyasî danışmanlık görevinin amaçları nelerdir?
Gazali’nin siyasî danışmanlık görevinin amaçları şunlardır: 1. Hasan Sabbah’ın başkanlığını yaptığı, siyasi cinayetler işleyen batıniliği düşünce düzeyinde durdurmak. 2. Mısır’da el-Ezher’i kuran Ezher Şiası’nın kültürel gelişmesiyle rekabet etmek. 3. Nişabur’da insanlara inançlarından dolayı zulmeden Mutezile’ye cevap vermek. Bu görevleriyle birlikte Gazzâlî 1091 yılında vezir Nizamülmülk tarafından Bağdat Nizamiye Medresesi’ne müderris olarak tayin edilmiştir.
İkinci Tehafüt’ü yazan İbn Rüşd’ün dönemi nasıl bir dönemdir? Açıklayınız?
İkinci Tehafüt’ü yazan İbn Rüşd’ün dönemi ise, bu felsefi yöntemlerin yaygınlaşıp, önemli ölçüde kelamî eserlerin felsefî nitelik taşıdığı dönemdir.
Ebu Hamid el-Gazzâlî ne zaman vefat etti?
Ebu Hamid el-Gazzâlî 1111 yılında bu şehirde vefat etti.
İmam Cuveyni’nin ölümünü müteakip Gazzali, Nizâmülmülk’ün sarayında henüz kaç yaşında iken siyasî danışman olarak görevlendirilmiştir?
İmam Cuveyni’nin ölümünü müteakip Gazzali, Nizâmülmülk’ün sarayında henüz 28 yaşında iken siyasî danışman olarak görevlendirilmiştir.
Tehâfüt kelimesi hakkında bilgi veriniz
Türkçede “tehâfüt” kelimesi daha çok “tutarsızlık” terimi ile karşılanmakta; “yıkım”, “çöküntü”, “acelecilik”, “düşüncesiz sonuç”, “istikrarsızlık”, gibi sözlük anlamlarıyla da kullanılmaktadır. Ancak Gazzâlî tarafından kullanılan “tehâfüt” teriminin karşılığını, yine onun ifadelerinde aramak daha doğru olsa gerektir. O, bu terimi, “tutarlı bir düşünceye dayanmadan kurulmuş olan fikir yapıları; arka arkaya bir şeyin üzerine düşmek, çarpmak, pervanenin lambaya çarpması gibi, filozofların hatalara düşmesi” anlamında kullanmıştır. Bu manada “Tehâfütü’l-Felâsife” de “Filozofların Tutarsızlığı” anlamında yaygın olarak kullanılmaktadır. Bu tanımlara konumuz açısından baktığımızda, temelinde eleştirel bir bakışla, hakikati bulmak amacıyla sistemlerin kendi iç dinamikleriyle ve genel ilkelerle olan uyumsuzluklarını, tutarsızlıklarını, sistem bozukluklarını, yanlışlıklarını, yine felsefî eleştirel bir yaklaşımla ifade etmeyi içerdiğini söyleyebiliriz.
Başlangıçta felsefeyi tamamen reddedenler içinde kimlerden bahsedilebilir?
Başlangıçta felsefeyi tamamen reddedenler içinde bir kısım şahıslar olmakla birlikte; Hanbelî-Zâhirî fıkıh ve hadis ekolü, klasik Selefiyye, ilk dönem Şia, Malikiler ve ilk Şafiilerden bahsedilebilir. (Bayrakdar, M. 1999 s.129)
Birinci dönem hocalığı için ve ikinci dönem hocalığı için ne isim vermiştir?
Birinci dönem hocalığı için; “mevki kazandıran ilim hayatı” derken ikinci dönem hocalığı için ise “mevki terk ettiren ilme çağrı” adını vermiştir.
Özellikle Gazzâlî’den sonra yazılan tehâfütlerin ortak gayesi nedir? Açıklayınız?
Özellikle Gazzâlî’den sonra yazılan tehâfütlerin ortak gayesi ise; Gazzâlî ile filozoflar arasındaki felsefî tartışmalara, bir anlamda hakemlik yapmaktır. Bu gaye tehâfüt yazarlarını ister istemez Aristoteles felsefesiyle İslâm dini arasında bir uyum olup olmadığı ya da vahiy ile gelen hakikatlere, burhânî istidlâllerle ulaşılıp ulaşılamayacağı konusuna odaklanmak zorunda bırakmıştır. Gerek İbn Rüşd, gerekse sonra gelen tehâfüt yazarları, Gazzâlî’nin fikirlerini aktararak sapkınlıklara karşı koymak ve insanları bilgilendirmek amacıyla yazdıkları tehâfütlerde din – felsefe ilişkisiyle karşı karşıya kalmışlardır. Dolayısıyla bu durum tehafüt geleneğinde felsefe ve din ilişkisini merkeze taşımıştır.
Ebu Hamid el-Gazzâlî nerede doğdu?
1058’de İran’ın Horasan bölgesi, Tûs (bugünkü Meşhed) şehrinde doğdu.
Yunan felsefesinin tercümesiyle beraber, Müslümanlar tarafından tanınan felsefe, Müslüman düşünürleri kaça ayırdı?
Yunan felsefesinin tercümesiyle beraber, Müslümanlar tarafından tanınan felsefe, Müslüman düşünürleri üçe ayırdı: 1. Sırf felsefe yapanlar. 2. Felsefeyi dinle uzlaştıranlar 3. Felsefî metotla dini savunanlar. Yukarıdaki tasnifte yer alan ikinci grubu filozoflar, üçüncü grubu ise kelâmcılar temsil etmektedirler.
Gazzâlî Tûs’a dönünce üç yılını ders notlarını neden ezberlemeye ayırır?
Gazzâlî Cürcan’da beş yıl eğitim gördükten sonra memleketine dönerken soyguncular tarafından içinde bulunduğu kervan soyuldu. Soyguncular kervanda bulunanların mallarını, paralarını gasp ederken, Gazzali’nin de ders notlarını (ta’likat) elinden aldılar. Gazzali soyguncuların başı ile görüşerek bu notların onların işlerine yaramayacağını ancak kendisinin beş yıllık emeğinin karşılığı olduğunu belirterek notlarını geri istedi. Soyguncu başının Gazzali’ye söylediği; “kağıtların elinden gidince âlimliğin bitiyor mu?” şeklindeki alaylı sözleri Gazzali’nin utanmasına sebep olur. Bu sebeple Gazzâlî Tûs’a dönünce üç yılını bu notları ezberlemeye ayırır.
Gazzâlî, ilimleri kaç grupta değerlendirmiştir?
Gazzâlî, ilimleri; mantık, matematik, fizik, metafizik, ahlak ve siyaset olmak üzere altı grupta değerlendirmiştir. Bu ilimlerin dinî ilkelerle olumlu ya da olumsuz bir ilişkilerinin olmadığını ve din adına bu ilimlerin dışlanmasının, eleştirilmesinin doğru olmadığını belirtmiştir.
Eleştirmek nedir? Bu kavramı açıklayınız
Eleştirmek; gerçeği aramanın başka yoludur. Eğer eleştiriler, hakikati keşfetmek maksadıyla yapılırsa, düşüncelerin gelişmesine büyük katkı sağlar. Bu türden eleştirilerin yanında, eleştiriyi yapanın kendisini, yabancısı olduğu düşüncelere karşı koymak maksadıyla yaptığı eleştiriler vardır ve bunlar ufuk açıcı olmaktan çok fanatizmin doğmasına neden olmuştur.
İslâmiyet’te dinle felsefeyi uzlaştırmaya çalışan Kelamcılarla Filozofların sisteminde telif edilmek istenen unsurları açıklayınız
İslâmiyet’te dinle felsefeyi uzlaştırmaya çalışanlar dinden felsefeye doğru olmak üzere Kelamcılarla, felsefeden dine doğru olmak üzere Filozoflardır. İki sistemde telif edilmek istenen unsurlar şunlardır: Âlem ezelî ve ebedî midir? İki Allah mümkün müdür? Allah’ın zatı ve sıfatları nedir? Allah tarif edilebilir mi? Allah zatını, gayrını ve cüz’îleri bilir mi? Gök canlı mıdır? Gök ruhları cüz’îleri bilir mi? Ruh nedir? Cesetler dirilir mi? Mucize mümkün müdür?
Gazzali ne zaman etti ve Gazzali’nin mezarını nerededir?
Gazzali 18 Aralık 1111’de Tûs’ta vefat etti. Mezarı ünlü şair Firdevsi’nin mezarının yanındadır.
İlk Tehâfüt yazarı Gazzâlî, eserini yazmadaki gayesini nasıl açıklamıştır?
İlk Tehâfüt yazarı Gazzâlî, eserini yazmadaki gayesini; hakikati, bilmek ve bildirmek olduğunu, kendisinin de bir hakikat arayıcısı olduğuna işaret ederek belirtmiştir. Bu noktada felsefenin de hakikatin peşine düşmek olduğunu hatırlarsak, tehâfütlerle felsefe arasında gaye bakımından bir ilişkinin olduğu açığa çıkacaktır. Nitekim Gazzâlî bu gayesini şöyle ifade etmiştir. “Benim amacım varlıkların hakikatini bilmektir. Bunun için öncelikle bilginin hakikatini, onun ne olduğunu araştırmak gerekir.” “Hakikatin bilgisine ulaşmayı” kendisine genel bir gaye edinen Gazzâlî, Tehâfüt’ünün önsözünde de bu eseri yazmasının amacını belirtmiştir. Ona göre, bazıları aklî yeteneklerine güvenerek dinî ilkelerle hareket etmeyi, doğruyu hakikati bulmayı önemsemeyip bu yolu terk etmişlerdir. Hakikati bulmak, anlamak için akıllarının yeteceğini kabul etmişlerdir. Bu durumun yanlış ve tutarsız olduğunu, bu nedenle de dayanılan temellerinin çürük olduğunu ortaya koymak gerekmektedir. Her ne kadar Gazzâlî’nin Tehâfüt’ünü yazmasındaki gayesinin ne olduğu konusunda bunlardan başka farklı görüşler olsa da genel anlamda, onun gayesi bir takım filozofların bazı görüşlerinin yanlışlığını açığa çıkarmak için güçlü bir tez – antitez ortaya koymak suretiyle konuyu çözümlemek olduğu söylenebilir. Nitekim tehâfüt geleneği içinde ikinci eseri yazan İbn Rüşd’ün gayesi de Gazzâlî’de olduğu gibi hakikate, gerçeğe ulaşabilmektir. Yani iki düşünürün de Tehâfüt’lerini yazmadaki gayeleri genel anlamda aynıdır.
Başlangıçta felsefeyi tamamen reddedenler içinde olan Hanbelî-Zâhirî fıkıh ve hadis ekolü, klasik Selefiyye, ilk dönem Şia, Malikiler ve ilk Şafiilerin düşüncesi nedir?
Başlangıçta felsefeyi tamamen reddedenler içinde olan Hanbelî-Zâhirî fıkıh ve hadis ekolü, klasik Selefiyye, ilk dönem Şia, Malikiler ve ilk Şafiilere göre insanın ihtiyaç duyduğu her şey Kur’an ve hadislerin zahirinde mevcuttur. Kur’an ve sünnet dışındaki dinle ilgili diğer yorum ve görüşler bid’attır.
Gazzâlî’ye göre filozofların görüşleri kaç kısma ayrılmaktadır?
Gazzâlî’ye göre filozofların görüşleri üç kısma ayrılmaktadır. Bunlardan bir kısmı bütünüyle dini inançlarla çatıştığından dolayı onları reddetmek gerekmektedir. İkinci kısım görüşlerinin ise dini inançlarla bir bağlantısı yoktur. Bunlar mantık, riyâzî ve geometri ile ilgili ilimlerdir. Din ile felsefe arasındaki asıl tartışma, büyük oranda ilâhiyyât ile kısmen de tabiiyyât konusundaki görüşlerindedir. Bu görüşlerinden dolayı Gazzâlî, filozofları tenkit ve küfürle itham etmiştir. Özellikle ilâhiyyât ve tabiiyyâtın, ilâhiyyâtı ilgilendiren bölümlerine hücum etmiştir. Gazzâlî’nin Tehafût’ûnde filozoflara yönelik eleştirilerini, yirmi meselede ele almış, bu meselelerin üçünde filozofları küfürle itham etmiş, on yedi meselede ise filozofların bid’at içinde olduklarını vurgulamıştır.
Gazzali’nin Tehâfüt’ünde en dikkat çekici nokta nedir?
Gazzali’nin Tehâfüt’ünde en dikkat çekici nokta filozofları küfürle itham etmesidir. Bu şekilde konuyu iman meselesi haline getirmiş olması bu konudaki tartışmaların yüzyıllar boyunca gündemde olmasının sebeplerinden biri olmuştur. Bu anlayış, aynı zamanda Gazzâli sonrası felsefe ile uğraşmak, yeni fikirler üretmek yerine kelamî görüşlerin yaygınlaşmasına da neden olmuştur.
Tehafütler hangi kategoridedirler?
Tehafütler kelamî eserler değil felsefî eserler kategorisindedirler.
Gazzâlî Tehâüt’ünü yazarken nasıl bir konumda bulunuyordu?
Gazzâlî Tehâüt’ünü yazarken; siyasi çalkantıları, İslâm kültür ve medeniyetinin bütün imkânlarını, pek çok fikir mücadelelerini, eleştirileri ve bunların sonuçlarını görüp değerlendirebilecek bir konumda bulunuyordu. Dolayısıyla Gazzâlî açısından yapılması gereken en önemli şey, özellikle avam (geniş halk kitleleri) olarak inananların inançlarını, onları tehdit eden fikirlerden korumaktı. Her ne kadar Gazzâlî Tehâfüt’ünde İslâm filozoflarını metafiziğe ilişkin konulardaki, kendince yanlış görüşleri nedeniyle küfür ve bid’atle itham etmişse de buradaki “küfür” kavramı, dini anlamı yanında felsefeyle ilgilenenlerin geleneğe aykırı düşünce ve zihniyetleriyle İslâm toplumunun dışına çıkmış olduklarını ima eden sosyolojik bir anlam da taşımaktaydı.
Gazzâlî, hicri 478-488 yılları arasında yazdığı hangi eser ile, meşşâî filozoflarını özellikle Fârâbî ve İbn Sînâ’nın metafizik fikirlerini hedef almıştır?
Gazzâlî, hicri 478-488 yılları arasında yazdığı Tehâfütü’l-Felasife adlı eseriyle, meşşâî filozoflarını özellikle Fârâbî ve İbn Sînâ’nın metafizik fikirlerini hedef almıştır.
İbn Rüşd nasıl bir filozof olarak kabul edilir?
İbn Rüşd, Aristoteles’i şerh eden ve onu en iyi bilen filozof olarak kabul edilir.
Eleştiri, neden sorgulama konusu felsefi aktivitelerde her zaman önemli olmuştur? Açıklayınız.
Eleştiri, sorgulama konusu felsefi aktivitelerde her zaman önemli olmuştur. Çünkü sistem geliştirmek kadar eleştirmek ve sorgulamak da felsefenin doğasının ayrılmaz bir parçasıdır. Bütün bunların yanında, felsefe hareketinin kendi içinde eleştiriyi barındırdığı da bilinen bir gerçektir. Çünkü her filozof az ya da çok başka filozofları eleştirmiştir. Bu eleştiriler felsefe eylemlerini olumsuz olarak etkilemiş olduğu gibi olumlu yönden, felsefeye adeta hayat kaynağı da olmuştur. Tehâfüt geleneği de böyle bir felsefe aktivitesi kapsamında oluşmuştur.
İslâmiyet’te dinle felsefeyi uzlaştırmaya çalışanlar kimlerdir?
İslâmiyet’te dinle felsefeyi uzlaştırmaya çalışanlar dinden felsefeye doğru olmak üzere Kelamcılarla, felsefeden dine doğru olmak üzere Filozoflardır.
Hangi filozofların felsefeyi dinle uzlaştırma çabaları, felsefenin Müslüman toplumlarda kabul görmesini sağladı?
Kindî (ö.866), Fârâbî (ö.950) ve İbn Sinâ gibi filozofların (ö.1037) felsefeyi dinle uzlaştırma çabaları, felsefenin Müslüman toplumlarda kabul görmesini sağladı. Bu filozofların din ve felsefe arasındaki uzlaştırıcı rollerinin yanı sıra İslâm dünyasında sırf felsefe yapanlar veya felsefeyi kendi batınî fikirleri için araç olarak kullananlar ise şiddetli tepkilerle karşılaştılar. Bunun önemli örneklerinden biri Selçuklular dönemindeki Batınîliktir. Bu hareket siyasal anlamda büyük sorunlara sebep oldu. Dolayısıyla batınîliğe yönelik tepkiler beraberinde felsefeye karşı da bir tepkinin oluşmasına neden olmuştur.
Tehâfütlerin genel olarak yazılma amacı nedir? Açıklayınız?
Tehâfütler objektiflikten uzak, tarafgir bir yaklaşımla yazılmamıştır. Sorgulayıcı yeni yeni fikirlerin doğmasına zemin hazırlayan bir eleştiri anlayışıyla yazılmıştır. Her tehâfüt kendinden önceki tehâfütü ya da tehâfütleri, içerdikleri fikirlerin bazılarını eleştirmesinin yanında, bazılarını da tasdik etmek için yazılmıştır.
Hangi padişahın tehâfüt tartışmalarını yeniden başlatması ile felsefi hareket de önemli bir ivme kazanmıştır?
Fatih Sultan Mehmet’in tehâfüt tartışmalarını yeniden başlatması ile felsefi hareket de önemli bir ivme kazanmıştır.
Gazzâlî filozofları hangi yönden eleştirmiştir?
Gazzâlî filozofları daha çok metafizik görüşlerinin dinî ilkelerle örtüşmediği gerekçesi ile eleştirmiştir. Eleştirisinin amacı da hakikati bilebilmek ve anlatabilmektir. Gazzalî bunu yaparken, metafizik önermelerin bilgi değerini analiz ederek, bunların ispat açısından dinin önermelerinden daha güçlü olmadığını, felsefî anlayışın gereklerini dikkate alarak ileri sürmüştür.
Gazzâlî’nin Tehafütü’l-Felasife’sini yazdığı dönem nasıl bir dönemdir? Açıklayınız?
Gazzâlî’nin Tehafütü’l-Felasife’sini yazdığı dönem, mantığın ve felsefi yöntemlerin kelam ilmine girmeye başladığı bir dönemdir.
Gazzali’nin felsefî ve kelâmî düşünceyle tanışması, bu fikirlere ilgi duyması kimin öğrettikleri dolayısıyladır?
Gazzali’nin felsefî ve kelâmî düşünceyle tanışması, bu fikirlere ilgi duyması, hocası olan, kelamın Eş’arî ekolünün büyük üstadı İmamu’l- Harameyn Ebu’lMeâlî el-Cuveynî (öl: 1084)’nin öğrettikleri dolayısıyladır.
İslâm dünyasında felsefî alandaki eleştirileri ortaya çıkaran hangi sebeplerden bahsedilebilir? Açıklayınız.
İslâm dünyasında felsefî alandaki eleştirileri ortaya çıkaran birçok sebepten bahsedilebilir. ilk dönemde felsefî fikirlerin bir kısmının siyasi hareketler tarafından kullanılmaya başlanması bu sebeplerden biri olarak değerlendirilebilir. Hassan Sabbah’ın (ö. 1124) felsefî fikirleri de kullanarak dine batınî yorumlar getirmesi bunun örneklerindendir. Buna ilaveten Şii Batınîliği’nin gelişmesi ve bunun Selçuklu Devleti’nin siyasi gücünü zayıflatan bir tarza dönüşmesi, başta Selçuk veziri Nizamülmülk (ö.1092) olmak üzere birçok devlet erkânını rahatsız etmiştir. Bu nedenle Selçuklu Nizamiye medresesinin büyük hocası Gazzâlî, bu fikirlerin kaynağı olan görüşleri eleştirmek için saray tarafından görevlendirilmiştir. O da bazı nedenlerden dolayı bir kısım felsefi fikirleri kendisine hedef seçmiştir. Bunun için felsefeye karşı en sert eleştirilerinin kaynağı olarak görülen Tehâfütü’l- Felâsife isimli eserini kaleme almış, böylece de Tehâfüt geleneği başlamıştır. Ebu Hamid el-Gazzâli, İslâm düşüncesinde dönüm noktasını oluşturan fikirler ileri sürmüştür. Özellikle kendisinden önce İslâm hakkında yorum yapan kelâmcılar, filozoflar ve batınî görüşlere sahip kişiler hakkındaki fikir ve eleştirileri, İslâm düşünce hayatında ciddi kırılmalara sebep olmuştur. Gazzâli büyük birikimi ve zekâsını kullanarak yazdığı eserlerle kendisinden sonra felsefeye karşı felsefî-kelâmî veya yalnızca kelâmî anlamda etkili bir düşünce mirası bırakmıştır.
Babasının vefatı üzerine henüz çocuk denecek yaşta, nereye İslâmî eğitim almak üzere gönderildi?
Babasının vefatı üzerine henüz çocuk denecek yaşta, babasının sûfî arkadaşı tarafından Cürcan’a İslâmî eğitim almak üzere gönderildi.
Gazzâlî Makâsidü’l-Felâsife kitabında felsefî ilimleri kaç başlıkta ele almaktadır?
Gazzâlî Makâsidü’l-Felâsife kitabında felsefî ilimleri dört başlıkta ele almaktadır: 1. Riyaziyât: Matematik ve geometri olup, bunların akıl ve dinle çelişen hiçbir yönleri yoktur. Bunların inkârı imkânsızdır. 2. İlahiyât: Filozofların buradaki görüşlerinin çoğu yanlıştır, doğruları azdır. 3. Mantık: Buradaki görüşlerin çoğu doğru, yanlışları azdır. Anlaşmazlık yalnızca kavramlar ve onların kullanışlarındadır. Anlam ve gayelerde ihtilaf yoktur. 4. Tabiîyât: Bu alanda hak batıla, doğru yanlışa karışmıştır. Üstün gelenle üstün gelinen (galip ile mağlup) hakkında hüküm vermek mümkün değildir.
Gazzâlî ile başlayıp İbn Rüşd ile devam eden tehâfüt geleneği (dolayısıyl da felsefi hareket) yaklaşık ne kadar kesintiye uğramıştır?
Gazzâlî ile başlayıp İbn Rüşd ile devam eden tehâfüt geleneği (dolayısıyla da felsefi hareket) yaklaşık iki yüz yıl kadar süren bir kesintiye uğramıştır.
Gazzâlî öncelikle filozofları eleştirmek işine nasıl başladı?
Gazzâlî, öncelikle filozofları eleştirmek işine, felsefeyi öğrenmekle başladı. İki yıl süren bir okuma ve bir yıl süren mütalaa sonunda önce Makâsidü’l-Felâsife adlı eserini kaleme aldı. Bu eserinin mukaddimesinde, gayesini şöyle ifade etmektedir: “(Filozofların) anlayışlarını kavramadan önce, görüşlerinin yanlışlıklarına vakıf olmak imkânsızdır. Dahası bu, karanlığa körü körüne taş atmak gibidir.
Tehâfüt geleneğinin nasıl bir siyasi ve kültürel ortamda başlayıp geliştiğini açıklayınız.
Tehâfüt geleneğinin nasıl bir siyasi ve kültürel ortamda başlayıp geliştiğini yakından inceleyecek olursak, bu geleneğin özellikle eleştirel niteliği daha da netleşecektir. İslâm dünyasında IX. yy’ın sonlarına doğru Abbasi hükümdarlığının siyasi otoritesi zayıflamış, İspanya, Mısır ve İran’da müstakil yönetimler oluşmaya başlamıştı. XI. yy’ın sonlarına XII. yy’ın başlarına gelindiğinde ise, İslâm dünyasında pek çok müstakil devletler oluşmuştu. Bu siyasi ayrışmalar beraberinde düşünce alanında da farklılıkların oluşmasına sebebiyet vermiştir. Yukarıda da ifade ettiğimiz gibi o dönemde kurulan Nizamiye Medreselerinin kuruluş amaçlarının başında istenmeyen fikir akımlarıyla mücadele etmek gelmekteydi. Hatta Gazzâlî’nin Tehâfüt’ünü yazmadaki nedenlerinden birinin de filozofların ehl-i sünnet inancıyla bağdaşmayan fikirlerini eleştirerek, Eş’ariliği güçlendirme olduğu söylenebilir.
Gazzâlî’nin filozoflara yönelttiği eleştirilere ilk ciddi karşı koyuş kimden gelmiştir?
Gazzâlî’nin filozoflara yönelttiği eleştirilere ilk ciddi karşı koyuş, Endülüslü filozof ve fakîh İbn Rüşd’den (ö.1198) gelmiştir. İbn Rüşd, Tehâfütü’t- Tehâfût adlı eseriyle, Gazzâlî’nin filozofları eleştirdiği yirmi ayrı meselenin her birini ayrı ayrı ele alarak, kendine göre onun eleştirilerinde haksız olduğu noktaları ortaya koymuştur.
Felsefeye ilk ciddi tenkit kimden gelmiştir?
Felsefeye ilk ciddi tenkit Gazzâlî’den gelmiştir.
Eleştiri kavramını açıklayınız.
“Eleştiri”, Yunanca yargılama, ayırt etme anlamına gelen krisis sözcüğünden gelmektedir. Bir terim olarak ise; bir kişiyi, bir düşünceyi, bir eseri, sistemi alternatif görüşleri belirterek titiz bir incelemeye tabi tutmaktır. Bu anlamda felsefi düşünce de önemli ölçüde eleştirel bir düşüncedir.
İlk Tehâfüt yazarı kimdir?
İlk Tehâfüt yazarı Gazzâlîdir.
İbn Rüşd sonrası tehâfütlerin kaleme alınmasının başlıca nedenleri nelerdir?
İbn Rüşd sonrası tehâfütlerin kaleme alınmasının başlıca nedenleri şunlardır: 1. Başta Fatih Sultan Mehmet olmak üzere devlet yöneticilerinin aklî ve felsefî ilimlere olan ilgisi. Onların bilim, düşünce ve kültür alanlarında canlılık sağlanmasına yönelik olarak serbest düşünceye imkân tanımaları ve bilimsel tartışmalara yer vermeleri, 2. Felsefe ve kelam arasında ortak olan temel problemleri bilimsel seviyede tartışma isteği, 3. Din-Felsefe ilişkisinin incelenmesi, 4. Gazzâlî ve İbn Rüşd’ün Tehâfüt’lerinin incelenip karşılaştırma yapılmak suretiyle değerlendirilmesi, 5. Fikrî alandaki dinamizmin yeniden canlandırılıp devam ettirilmesi arzusu, 6. Düşünce alanında tenkitçi ortamın hazırlanmasını sağlayarak, taklitten uzak orijinal fikirler ileri sürülerek çözümlerinin üretilmesidir.