Tefsir Dersi 7. Ünite Sorularla Öğrenelim
Kur’An’Da İman, Salih Amel Ve Ma’Ruf-Münker
- Özet
- Sorularla Öğrenelim
Kur'an-ı Kerim'in asıl muhatabı kimdir ve ona vermeye çalıştığı mesajın ana içeriği nedir?
Kur’an-ı Kerim insanı muhatap alır ve insana verdiği mesajlarla onun gerek bu dünya gerekse öteki dünyada (ahrette) mutluluğunu ve onu mutluluğa götürecek yolları önüne koyar.
Kur’an-ı Kerim’de insan nasıl tanıtılır?
Maddî yönüyle su ve toprak olan insan; yapısıyla, doğasıyla, içeriğiyle ve edasıyla özetle kendine özgü yaşam kuralları olan bir başka varlıktır. Kur'an-ı Kerim’de, bu kendine özgü varlığın yaratılışı, onun hayatının ifade ettiği anlam ve önem, kendi öz benliğini anlamada ve geliştirmedeki gücü veya güçsüzlüğü, inancı veya inançsızlığı, yükselişi veya düşüşü, aklını kullandığında neler yapabileceği ve aklını kullanmadığında bir pislik içinde bocalayacağı veciz bir şekilde dile getirir. Çünkü insan Kur’an’ın konusu ve muhatabıdır. Bundan dolayı Kur’an’ın hemen her yerinde insandan bahsedilmektedir. Önce onun ilk defa varlık âlemine nasıl getirildiğinden, Allah’ın kendi ruhundan ona üflediğinden, böylece ona diğer varlıklara verilmeyen bir değerden ve ona verilen yeteneklerden bahsedilir. Kur’an-ı Kerim’de insan bir yönden aciz, bencil, kibirli, nankör bir varlık olarak tanıtılırken diğer yönden de bilen, aklını kullanan, şerefli, değerli, hür ve özgür iradeye sahip bir varlık olarak da tanıtır.
Kur’an’da mükellef insan nasıl ele alınır?
1. Müstakil bir fert ve mükellef bir varlıktır. Dolayısıyla onun hesap vereceği ve bunun neticesinde de ceza veya mükâfat alacağı vurgulanır.
2. İnsanın toplum içinde yaşadığıdır. Bundan dolayı o toplumun bir ferdi olarak da toplum içindeki tüm davranışlarına dikkat çekilir. Böylece Kur'an’da kişi, hem ferdi ve hem de toplumun bir üyesi olması nedeniyle toplumdaki davranışlarından da sorumlu tutulacağı da belirtilir.
Kur’an’ın ana hedefi nedir?
Kur’an’ın ana hedefi, sağlam inanca, doğru bilgiye, ahlâkî değer, yükümlülük ve sorumluluğa dayanan bir toplum düzeni vücuda getirmektir. O, birey düzeyinde ele aldığımız değerlerin toplum düzeyinde de gerçekleştirilmesini, başka bir ifadeyle toplumun bir tevhid toplumu olmasını ister. Kur’an’ın getirdiği din, bütün özellikleriyle, tam bir toplum dini'dir. O, aileden hareket ederek geniş akraba çevresine, oradan inanç ve ahlâk üzerine kurulmuş “İslam toplumu”na oradan da topyekün insanlığa ulaşır.
"ümmet" kavramının anlam içeriğinde ne vardır?
“inanmışlar topluluğu” nun, yani ortak inanç ve ortak amaç etrafında oluşan ve çeşitli ırk, renk v.s. den gelenleri içinde toplayan “ümmet”in pek çok özelliklere sahip olduğu Kur’an’da anlatılmaktadır. Mesela bu ümmetin aktif iyilik içerisinde olması istenir. Orada iyilik bilinir, yaşanır, yaşatılır. Amaç sadece "mutlu olmak" değil, aynı zamanda, "mutlu kılmak" tır.
İman nedir?
İman, lügatte, tasdik etmek, güvenmek, boyun eğmek, anlamlarına gelmektedir Bir şeyi kabul edip tasdik etmek anlamı daha yaygındır. Genel olarak, bir adamı, söylediği sözde tasdik etmek şeklinde formüle edilmektedir. ayrıca İman, nefsin mutmain olması, korkunun giderilmesi ve kişinin güven içinde olması anlamındaki “emn” kelimesinden alınmıştır
İmanın zıddı olan küfür ne anlama gelir?
bir şeyin üzerini örtmek, nankörlük etmek ve inkâr etmek, kabul etmemek gibi anlamlara gelmektedir. Kur’an’ın indiği dönemlerde küfür kelimesi şükrün zıddı olarak kullanılmaktaydı. Ancak Kur’an’ın inişiyle birlikte bu kelime hem şükrün ve hem de imanın zıddı olarak kullanılmaya başlandı. Bugün Kur’an okuyan bir insan küfür kelimesinin inkâr karşılığında kullanıldığını çok açık bir biçimde görebilir.
Kur'an'daki ayetler esas alındığında Mümin ile Kafir arasında belirleyici fark nedir?
bu dünyada yaptıkları açısından müminin ilgisi sadece takva ile ifade edilecek işleredir, kâfirin ise günlerini dünyevi zevklerin peşinde geçirmesidir.
Küfür ile insan nasıl bir durumun içine düşer?
“Küfür” denen fiilde, şuurlu bir zeminde var olan, Allah-insan bağının koparılması sözkonusudur. Eğer insan, bu bağı koparırsa kendi özvarlığının idraki içinde olamaz.
Küfür halinde olan insanın kalbinde nasıl bir hal oluşur?
Kafir'in kalbinde darlık, korku, katılık, günahkârlık vardır.
Salâh ne demektir?
Layık olmak, iyi olmak, iyi bir hal üzere olmak, bir kişinin fesadından sonra iyi olması, bir işi güzel ve kaliteli yapmak, istikamet ve barışma anlamlarına gelmektedir.
İnsanı inançsızlığa sürükleyen başlıca temel etkenler nelerdir?
a) Cehalet
b) Bile Bile Kötülük Yapmak
c) Gelenek ve Göreneklere Körü Körüne Bağlanma
d) Başkalarına Uymak
e) Arzularının Esiri Olmak.
Fesâd ne demektir?
Malı zorla almak, bir şeylerin bozulması, itidali
terk etmek, helak, yağmur yağmamak, kıtlık olması, adam
öldürmek gibi anlamlara gelir.
Salih bir amelde hangi özelliklerin bulunması
gerekmektedir?
İlim, niyet, sabır, samimiyet(ihlâs).
Kur’an-ı Kerim’de sâlih insan nasıl tanımlanmaktadır?
İnancında, davranışlarında, yaşantı ve amelinde
doğru olan, Allah’ın kendisi üzerindeki haklarını yerine
getiren, Allah’a karşı sorumluluklarını, kullara karşı da
haklarını ödeyerek topluma örnek olan insandır.
Muslih kimdir?
Hem kendisi sâlih ameli yapan hem de bu işin
yapılmasına yardımcı olandır.
Kur’an’da barışmak ve anlaşmak anlamlarına gelen
hangi kavramlar vardır?
Sulh, silm, muahede, misâk, ill, zimmet
kelimeleri bulunmaktadır.
Maruf ne demektir?
İşleri düzenlemek, çok koku sürünmek, kokusu
güzel olmak, kavmin reisi- başkanı olmak, idare etmek,
itiraf etmek, ikrar etmek, sabretmek gibi anlamlara gelir.
Münker nedir?
Dine aykırı olan, dinin güzel görmediği, sünnete
uygun olmayan davranışlardır.
Emr bi’l-maruf ve nehy ani’l- münker ne demektir?
İyiliği yapmayı emreden ve kötülük yapmaktan
alıkoyan anlamına gelir.
Emr bi’l-maruf ve nehy ani’l- münkerin önemi nedir?
- Emr bi’l-maruf ve nehy ani’l- münker ilkesi
nemelazımcılık gibi duyarsızlıkların önüne geçilmesine
yardım eder. - Emr bi’l-maruf ve nehy ani’l- münker ile
toplumun ayakta durması ve bozulmaması
sağlanabilir. - Emr bi’l-maruf ve nehy ani’l- münker sayesinde
birey ve toplumun kendini yenilemesine ve
aksayan taraflarını düzeltmesine yardımcı olur. - Emr bi’l-maruf ve nehy ani’l- münker ile toplum
kusur ve hatalarından arınır ve iyilik yaygınlaşır.
Emr bi’l-maruf ve nehy ani’l-münker ile sorumluluk arasındaki ilişki nedir?
İyiliği emredip, kötülüğü engelleme ile fert veya
fertle toplum arasında sıkı bir irtibatın olduğu hemen
anlaşılır. Adeta fert-toplum ve maruf ve münker iç içe
girmiş bir olgu olarak karşımıza çıkar. Bunlardan birisi
ihmal edilse veya yanlış bir uygulama ile karşı karşıya
kalınsa fert, toplum aynı anda yara alır ve toplumda düzen
ahenkli yürümez. Fakat şunu belirtelim ki fert ve
toplumun sorumluluk sınırları çizilmelidir. İşte bu
açıklamalarımızdan da anlaşılacağı gibi, problemin
temelinde sorumluluk yatmaktadır. Bu sebepten dolayı
burada öncelikle sorumluluk üzerinde durmak istiyoruz.
Emr bi’l maruf ve nehy ani’l münker ile emanet arasında nasıl bir ilişki vardır?
Emanet sorumlu bir şeydir. Emanete asla hıyanet
edilmemelidir. Şu halde biz bu ayetten (el-Ahzab, 33/72)
insanın gerçekten çok ağır bir yükün altına girdiğini
söyleyebiliriz. Bu emaneti yüklenen insanın elbette
dünyada sorumlu tutulabilmesi için, akıl ve irade sahibi
olması, gerçek anlamda hürriyetinin bulunması, şer ve
hayır işleme gücü ve kabiliyeti, önünde değişik yolların
bulunması, rahatlıkla ve kolayca düşünme ve araştırma
yeteneğine sahip olması, mukayese ve muvazene
kabiliyetinin mevcut olması gerekir.
Emr Bi’l maruf ve nehy ani’l münker ile şura arasındaki ilişkinin ayete göre önemi nedir?
• Günün zor şartlarında müminlerin birbirleri ile
kenetlenmelerinin,
• Her şart ve durumda Allah (cc)’a olan
güvenlerinin sarsılmamasının,
• Ağır şartlarda bile insanları affetme ve bağışlama
özelliğinin yitirilmemesinin,
• İşlerini mutlaka bir danışma ve dayanışma içinde
halletme yoluna gidilmesinin gerekliliği
vurgulanmaktadır.
• Ayrıca unutmamak gerekir ki, meşveret veya şûra
yolu ile meselelere çözüm üretmek veya çözmek
her zaman doğru karar vermeye daha yakındır.
• Olaylarla ilgili olarak görüşlerine başvurulan
insanların da hür, serbest olmalarını sağlamak
gerekir.
• Şura çok dar anlamda kendi aralarında
meseleleri istişare etmenin gerekliliğini, geniş
anlamda da toplum ve devletin tüm işlerini,
problemlerinin çözümü ile ilgili hususları
içermektedir.