Tefsir Tarihi ve Usulü Dersi 4. Ünite Sorularla Öğrenelim
Tefsirin Doğuşu Ve Tedvini
- Özet
- Sorularla Öğrenelim
Mücmel ne demektir?
Kendisinden ne kastedildiği anlaşılmayacak derecede kapalı olan âyet demektir.
Allah Resûlü’nün açıkladığı nasların başında hangi ayetler gelmektedir?
Ahkâm, gayb, yaratılış, kader, kıyâmet vb. konuları içeren âyetler gelmektedir.
Mübhem kavramı nedir?
İnsan, melek ve cin gibi varlıkların veya bir topluluk ya da kabilenin veyahut bir kelime ve nitelemenin Kur’ân’da açık değil de ism-i işâretler, ism-i mevsuller, zamirler, cins isimleri, belirsiz zaman zarfları ve belirsiz mekân isimleriyle zikredilmesi anlamına gelmektedir
Mutlak ne demektir?
Herhangi bir lafzın anlam yönüyle kayıt altına alınmaması, bir başka kelime ya da niteleme ile belirginleştirilmemesi demektir.
Müşkil kavram olarak nasıl tanımlanır?
Kuran’ın bazı âyetleri arasında ihtilaf ve tezat gibi görünen hususlar diye tanımlanır.
Hz. Peygamber’in Kur’ân’a dair beyanlarının miktarı konusunda âlimlerin görüşleri nelerdir?
Bazısı Resûlullah’ın Kur’ân’a yönelik izahlarının çerçeve itibariyle onun bir kısmını oluşturduğunu ileri sürmekte; bazısı da söz konusu beyânların, Kur’ân’ın tamamını içerdiğini iddia etmektedirler.
Hz. Peygamber’in Kur’ân’ın bir kısmını tefsîr ettiğini ileri süren bu bilginlerin dayandıkları deliller nelerdir?
• Hz. Peygamber Kur’ân’ın tamamını tefsîr etseydi, onlar Kurânı düşünmüyorlar mı? Yoksa kalpleri kilitli mi? (Muhammed (47), 24) gibi, onu anlamaya teşvik eden âyetlerin bir anlamı kalmazdı. • Hz. Âişe naklettiği bir hadiste şöyle demiştir: Hz. Peygamber, Cebrâil’in kendisine öğrettiği belirli âyetlerden başka Kur’ân’dan bir şey tefsîr etmezdi. Dolayısıyla bu haber, söz konusu tefsîrin belli âyetlerle ilgili olduğunu ifade etmektedir. • Hz. Peygamber’in Kur’ân’a dair beyanları onun, sadece manası anlaşılmayan âyetleriyle ilgilidir. Dolayısıyla manaları açık olan âyetlerin Resûlullah tarafından tefsîr edilmesinin bir anlamı yoktur. Çünkü bu, mâlûmu i’lâm yani bilineni tekrar etmek demektir. • Bugün elimizde mevcut olan hadis kitapları incelendiğinde görülür ki Hz. Peygamber’in Kur’ân tefsîrine yönelik merfû rivâyetleri sayıca azdır. Bu da onun Kur’ân’ın bir kısmını tefsîr ettiğinin çok açık bir kanıtıdır. • Resûlullah, Kur’ân’daki her âyetin manasını açıklasaydı, o zaman İbn Abbâs için, Allah’ım onu dinde fakih kıl ve ona te’vîli öğret diye dua etmesinin bir anlamı olmazdı. Zira bu dua, kendisinden sonra İbn Abbâs’ın, gerektiğinde Kur’ân’ı tefsîr etmesi konusundaki temennisini ifade etmektedir. • Kaynakların belirttiğine göre Ahmed b. Hanbel megâzi (kahramanlık kıssaları), melâhim (harp tarihi) ve tefsîr gibi üç şeyin aslı yoktur demiştir. Hz. Peygamber Kur’ân’ın tamamını tefsîr etmiş olsaydı, Ahmed b. Hanbel tefsîri, asılsız olarak nitelendirdiği megâzi ve melâhimle birlikte zikretmezdi.
Hz. Peygamber’in Kur’ân’ın tamamını Tefsîr ettiğini iddia edenlerin delilleri nelerdir?
• İnsanlara, kendilerine indirileni beyan etmen için sana da Kur’ân’ı indirdik (Nahl (16), 44) âyeti, Hz. Peygamber’e Kur’ân’ı tefsîr etme sorumluluğu yüklemektedir. • Ashâbın, Resûlullah’tan on âyet öğrendiklerinde manalarını kavrayıp onlarla amel etmedikçe, başka âyetlere geçmediklerini ifade eden rivâyetler Hz. Peygamber’in sahâbilerine her âyetin manasını açıkladığını göstermektedir. • Herhangi bir ilim dalında yazılmış bir kitabın bile izaha muhtaç olduğu düşünülürse, insana dünya ve âhiret mutluluğunun yollarını gösteren Kur’ân’ın bir bütün olarak tefsîre ihtiyacının olmadığını ileri sürmek aklen de mümkün olmaz.
İslâm bilginlerine göre Hz. Peygamber’in tefsîri hangi fonksiyon icra etmektedir?
Beyân ve teşrî’dir.
Beyân ve teşrî nedir?
Beyân, Allah Resûlü’nün Kur’ânî nassları gerektiği şekilde açıklamasıdır. Teşrî , Peygamberimiz gerektiği durum ve şartlara göre hüküm koymasıdır.
Hz. Peygamber’in Kur’ân’a dair beyanlarından sonar ikinci sırayı alan tefsir şekli nedir?
Ashâbın şifâhî rivâyetleridir.
Sahâbenin tefsîr metodu kaça ayrılmaktadır?
Bir grup, özellikle müteşâbih nassları tefsîr etme konusunda oldukça çekingen davranarak re’y ile tefsîre karşı çıkıyordu. Bir kısım sahâbî de naklin bulunmadığı yerde kendi içtihâdlarıyla Kur’ân’ı tefsîr etme cihetine gidiyordu. Bunun dışında ashâbın âyetleri tefsîr ederken nâsih ve mensûha işaret etme, nüzûl sebeplerini zikretme şeklindeki yöntemlerinden de söz etmek gerekmektedir.
Sahâbîlerin yapmış olduğu tefsîrin genel özellikleri nelerdir?
• Sahâbîler Kur’ân’ı âyet âyet baştan sona tefsîr etmemişlerdi. Zira onlar, Kur’ân’ın tümünü tefsîr etmeye ihtiyaç duymuyorlardı. Bu yüzden yaptıkları açıklamalar, garip, muğlak, müphem, müşkil ve mücmel lafızlarla sınırlı idi. • Zaman zaman sahâbîler arasında bir kısım ihtilâflar ortaya çıkmıştı. Ancak bu ihtilâflar tezat ihtilâfı olmayıp tenevvü (çeşitlilik) ihtilâfı idi. • Ahkâm âyetlerinden hüküm istinbatında bulunmuş değillerdi. • Tefsîr bu dönemde henüz tedvin edilmemişti. • Âyetlerin nuzûl sebeplerini açıklamışlardı. Onların en önemli özelliği âyetlerin inmesine sebep olan olaylara şâhit olmalarıydı.
Sahâbe Kur’ân’ı tefsîr ederken başvurduğu yöntem ve kaynaklar nelerdir?
• Kur’ân’ın Kur’ân’la tefsîri. • Kur’ân’ın Sünnetle tefsîri. • Şiirle istişhad etmek. • Yahudi ve Hirıstiyan kültürleri. • Kendi ictihatları.
Merfû haber nedir?
Sahâbîlerin yapmış oldukları tefsîrler âyetlerin nüzûl sebepleri, Mübhemâtu’l-Kur’ân, nâsih-mensûh veya gaybî konularla ilgili olup üzerinde ictihâd etme ve fikir yürütmenin mümkün olmadığı bir alana ait ise Merfû haber denir
Mevkûf haber nedir?
Fikir yürütülmesi ve ictihâd edilmesi mümkün olan alanlara ait olmakla birlikte, sahâbîlerin kendi bilgi birikimlerine dayanıyorsa bu tarz haberlere de mevkûf haber denir.
Tefsîrde temayüz etmiş sahâbiler arasında adı geçenler hangileridir?
Hz. Ebû Bekir, Hz. Osman, Hz. Ali, Abdullah b. Abbâs, Abdullah b. Mes’ûd, Ubey b. Ka’b ve Ebû Musâ elEş’arî’dir.
Hz. Ali rivâyetlerinin çokluğunun sebepleri nelerdir?
Son halife olması dolayısıyla uzun müddet kendisini ilme vermesinden ve o dönemde İslâm topraklarının genişlemesiyle birlikte İslâm’a giren çok sayıda insanın ihtiyacı doğrultusunda, özellikle Kur’ân tefsîriyle uğraşma zorunluluğunun ortaya çıkmasından kaynaklanmış olabilir
Tefsîr ilmindeki üstünlüğü daha ilk devirlerden itibaren hemen herkes tarafından kabul edilmen İbn Abbâs’ın, tefsîrde bu üstün mertebeye yükselten sebepler Muhammed Hüseyin ez-Zehebî ‘ye göre nelerdir?
• Hz. Peygamber onun hakkında, Allah’ım ona kitâbı öğret ve onu dinde fakih (mütehassıs) kıl diye dua etmiştir. • Temyiz yaşından sonra Hâne-i saadette bulunup pek çok şeyi bizzat Resûlullah’tan işitmiştir. • Hz. Peygamber’in vefatından sonra da ilimde temâyüz etmiş pek çok sahâbiden özellikle âyetlerin teşri tarihi ve esbâb-ı nüzûl konusunda ilim öğrenmiştir. • Arap dili ve edebiyatına mükemmel derecede vâkıftır. • Âyetleri kendi re’yi ile tefsîrde cesaret sahibidir.
İbn Abbâs’ın ünvanları nelerdir?
Hibru’l-ümme (ümmetin bilgini), Tercümânu’lKur’ân (Kur’ân’ın Hz. Peygamber’den sonra en yetkili müfessiri) ünvanlarıyla anılagelmiştir.
Abdullah İbn Mes’ûd’un tefsir konusundaki katkısı nasıl olmuştur?
Hz. Peygamber’e gelen vahyi günü gününe takip ederek kendisi için özel bir Mushaf yazan çok az sayıda sahâbiden biridir. Böyle bir iş yapmakla o sadece Kur’ân’ın metnini yazmamış, zaman zaman da bazı garip kelimelerin anlamlarını kaydetmek suretiyle tefsîre daha başlangıçta katkıda bulunmaya başlamıştır. Abdullah b. Mes’ûd’un tefsîre yönelik önemli bir katkısı da onun, Kûfe’de bir tefsîr mektebi/ekolü kurarak talebe yetiştirmiş olmasıdır.
Ubey b. Ka’b’ın tefsire katkısı nasıl olmuştur?
Kaynakların belirttiğine göre Ubey b. Ka’b kırâtte bir otorite idi. O, hem kendi içinden gelen bir arzu ile hem de Hz. Peygamber’in vahiy kâtibi olması sebebiyle Kur’ân’ın nüzûlünü takip ederek gelen vahiyleri hususi bir şekilde cemetmişti. Ubey b. Ka’b Kur’ân’ı sadece yazıya geçirmekle kalmamış, bir taraftan yazdıklarını ezberlemiş, diğer taraftan da onun manalarını hayatına uygulamaya çalışmıştır.
Hz. Ali’nin tefsîr, hadis ve fıkıh alanında katkısı nasıldır?
Hz. Peygamber daha hayatta iken Kur’ân’ın tamamını ezberlemiş ve anlamı konusunda Hz. Peygamber’in açıklamalarından çok yararlanmıştır. Bundan dolayı Hz. Ali, ahkâm âyetlerinin tefsîrinde özellikle hukûkî konularda ashâb tarafından çok itimat edilen bir şahsiyet olmuştur. Hz. Ali’nin, fikir beyân ettiği dînî bir meseleyi başkalarına sorma ihtiyacı hissetmemeleri, onun tefsîr ve hukûk alanında güvenilir bir şahsiyet olduğunun başka bir kanıtı sayılabilir.
Tâbiîler tefsîrde kaç tür yol izlemişlerdir?
Tâbiîler, tıpkı sahâbîler gibi tefsîrde öncelikle Kur’ân ve sünnete başvuruyorlar; şayet bu iki kaynakta, nassları tefsîr edebilmelerine yardımcı olacak bir malzeme bulamazlarsa, o takdirde özellikle esbâb-ı nüzûl, mübhemât ve gaybla ilgili konularda sahâbîlerin görüş ve tercihlerine müracaat etmek zorunda kalıyorlardı .Her zaman olmasa da tâbiîlerin tefsîrde bazen Ehl-i kitâbın görüşlerine müracaat ettikleri de oluyordu
Kur’ân’ın tefsîrine ağırlık veren ünlü ekoller hangileridir?
• Mekke Tefsîr Mektebi • Medine Tefsîr Mektebi • Kûfe Re’y Mektebi
İlk tefsîr mektebi nerede kurulmuş , kurucusu kimdir?
İlk tefsîr mektebi Mekke’de kurulmuştu. Kurucusu, Müslümanların tefsîrde en büyük otorite kabul ettiği Abdullah b. Abbas’tı.
Tâbiûn tefsîrinin özellikleri nelerdir?
• Sahâbe tefsîri manası kapalı olan âyetlerle sınırlı iken tâbiiler döneminde Kur’ân’ın bütünü tefsîre konu olmuştur. • Tâbiûn tefsîrinde kelime açıklamaları yanında, geniş fıkhî izahlar, âyetlerden istinbât ve istidlâl yoluyla çıkarılan hükümler ve tarihi bilgiler de yer almıştır. • Şiirle istişhâd metoduyla bazı lafızları açıklamak ve bazı garip lügatları şerh ve izah etmek de bu dönemin bir başka özelliğidir. • Tâbiîler Kur’ân’da geçen kıssalarla manası müphem olan âyetlerin tafsilatını öğrenebilmek için Ehl-i kitap âlimlerine fazla müracaatta bulunmuşlardır. Dolayısıyla isrâiliyat denilen gayr-i İslâmî bilgiler, sahâbe dönemine kıyasla daha çok bu devirde Kur’ân tefsîrine girmişti. • Bu dönemde de tefsîr, henüz tedvin edilmiş değildi. Tefsîre dair haberler yine şifâhî olarak aktarılmıştı. Ancak bu haberler, Mekke, Medine ve Kûfe gibi belli başlı ilim muhitlerinde yerleşmiş olan ashâbın ileri gelenleri tarafından rivâyet edilmiş; böylece tâbiûn dönemindeki rivâyetlerde bir ekolleşme meydana gelmiştir. • Tâbiiler herhangi bir Kur’ân âyetini tefsîr ederken bazen de kıyas yolunu kullanırlardı. Yani bildikleri bir âyetin tefsîrinden hareketle çıkarsama yöntemiyle tefsîr etmeye çalışıyorlardı. Bu da tâbiiler döneminde boşlukların doldurularak tefsîre yeni birçok görüşün ilave edilmesi anlamına gelmektedir.
Tâbiûn da Kur’ân’ı tefsîr ederken başvurduğu yöntem ve kaynaklar nelerdir?
• Kur’ân’ın Kur’ân’la tefsîri. • Kur’ân’ın Sünnetle tefsîri. • Şiirle istişhad etmek. • Yahudi ve Hirıstiyan kültürleri. • Sahâbî sözleri (görüş ve içtihatları). • Kendi içtihatları (görüşleri).
İlk iki nesil boyunca şifâhen nakledilen tefsîr rivâyetleri ne zaman tedvin edilmiştir?
Etbâu’t-tâbiîn döneminde yani hicrî ikinci asrın ikinci yarısında tedvin edilebilmişti.
Tefsîr rivâyetlerinin ancak etbâu’t-tâbiîn döneminde yani hicrî ikinci asrın ikinci yarısında tedvin edilmesinin sebepleri nelerdir?
• Bilindiği gibi Kur’ân indirilmeye başladığı andan itibaren Hz. Peygamber, vahyi yazdırmak üzere görevlendirdiği bazı kâtiplere Kur’ân parçalarını kaydettiriyordu. • Kur’ân’ın ilk muhatapları ümmî idi yani okuryazar değildi. • Tefsîrin tedvinindeki gecikmenin önemli bir sebebi de ilk muhatap kitlenin yazıdan ziyade hâfızalarına güvenmeleriydi.
Tedvin dönemi müfessirleri kimlerdir?
Mukâtil b. Süleyman, Süfyânu’s-Sevrî, Yahyâ b. Sellâm, Ferrâ, Ebû Ubeyde, Abdurrezzâk b. Hemmâm.
Mukâtil b. Süleyman’ın tefsir kitabı hangisidir?
Et-Tefsîrü’l-Kebîr.
Süfyânu’s-Sevrî ‘nin tefsir kitabı hangisidir?
Tefsîrü’s-Sevrî.
Ebû Ubeyde’nin tefsir kitabı hangisidir?
Mecâzu’l-Kur’ân.