İslam İbadet Esasları Dersi 6. Ünite Sorularla Öğrenelim
Zekat
- Özet
- Sorularla Öğrenelim
Zekât verecek olan kişi ödemeyi hangi usulle yapmalıdır?
Bu konuda mükellef dilediği yolu seçmekte serbesttir, ancak fakirlere daha faydalı olan şekli seçmek evlâdır. Böylece, zekât için farz olan miktar ödenmiş olacaktır. Bu sebeple, zekâta tâbi bir mal veya alacak için, başka bir mal zekât olarak ödenebileceği gibi, başkasından olan alacağı bir daha istememek üzere fakir borçluya bağışlayarak de zekât ödenebilir. Zekâtın ödenmesi konusunda, insanın gerçek ihtiyaçlarını gidermesi yönünden belli bir değere sahip olan malın esas alınması, iktisadî ve malî yönden isabetlidir.
Zekât ne demektir?
Sözlükte “zekât” kelimesi, “temizlenmek, arınmak, bereket, güzel anış ve övmek” manalarına gelir. Fıkıh dilinde ise “zekât”ı geniş ve dar anlamda olmak üzere başlıca iki açıdan ele almak gerekir: Geniş anlamda zekât kavramı, “mal zekâtı” olarak kabul edilen “farz zekât” ile “beden zekâtı” olarak kabul edilen “vacip fitre”yi içine alır. Dar anlamda “zekât”, İslâm dininin beş rüknünden biri olan “mal zekâtı”, başka deyişle “malî ibadet” olan zekâttır. Bu anlamıyla zekât, “şartlarına uygun olarak, zekâta konu olan mallardan belli bir miktarını zekât alacaklısına Allah rızası için temlik etmek” demektir.
Malın mülkiyet hakkı bulunmakla birlikte, kendisinden faydalanma hakkı bulunmayan mallar zekâta tabiyeti hususundaki hüküm nedir?
Malın mülkiyet hakkı bulunmakla birlikte, kendisinden faydalanma hakkıbulunmayan mallar zekâta tâbi olmazlar. Meselâ, denize düşen, devletçe el konulan, evde değil açık arazide gömülüp izi kaybolan mallar ile inkâr edilen senetsiz alacaklar bu türdendir. Bu gibi mallar mâl-i dımâr (telef mal) adınıalır. Fakat bu mallar ele geçince, –diğer şartları da taşırlarsazekâta tâbi olurlar.
Zekâtın sahih olmasının şartları nelerdir?
Zekât niyeti ve ödenenin değer taşımasıdır.
Hayvan sürülerinin zekâta tabiyeti ile ilgili hüküm nedir?
Deve, koyun ve sığırların zekât konusu oldukları, Sünnet ve icmâ ile sabittir. Koyun ve keçi ile devenin nisap miktarı, konuyla ilgili hadisler doğrultusunda icmayla sabittir; sığırda nisap miktarı ise, farklı hadis rivayetleri dolayısıyla farklı sayıda belirlenmiştir. Koyun ve keçi için kırk, deve için beş tane olmak şarttır. Sığırın nisabı otuzdur. Hayvanların nisabı ve zekâtı, biraz farklı olmakla birlikte, genel olarak diğer malların nisap ve zekât miktarlarına yakındır. Hayvanların zekâtı senede bir defa ve cinslerine göre ödenir; ayrı cinslerin nisabı birlikte hesaplanmaz. Hayvanların zekâta tâbi olmaları için sâime vasfını taşımaları şarttır. Çünkü üretkenlik, ancak böylece gerçekleşebilir. Senenin tümünde veya yarısından çoğunda kırlara, yani umuma mahsus meralara beslenmeleri, süt alınması ve üreyip çoğalması için gönderilen hayvanlar “sâime” (ç. sevâim) adını alır. Sâime olmaları yanında, hayvanların zekâta tâbi olması için evcil olmaları da gerekir.
Gelir getiren bina, sanayi tesisi, nakliye araçları ve taşınır malların zekâta tabiyeti ile ilgili hüküm nedir?
Aynına zekât gerekmeyen, ticaret için değil, üretim için elde bulunup, kiraya vermek veya ürettiğini satmak suretiyle sahibine fayda ve kazanç sağlayan mallar müsteğallat (menkul ve gayri menkul sermaye iradı, gelir getiren mal) adını alır. İlkine, belli bir bedelle kiraya verilen ev, hayvan, ziynet eşyası ile düğün salonu ve ulaşım araçlarını; ikincilere de, yününü veya sütünü satmak üzere edinilen sâime olmayan hayvan ile fabrikalar örnek gösterilebilir. Müsteğallâtın zekât oranı %2,5’tur.
Nisaba ulaşmak ne demektir?
“Zekâtın farz olması için tespit edilen malın en az miktarı” demektir. Nisabı, asgarî zenginlik miktarı, asgarî geçim indirimi veya özellikle zekâtın istisna sınırı olarak da ifade etmek de mümkündür. Nisap, kişiyi zengin kılar ve ona bazı sorumluluklar yükler. Nisaptan az malı olanlar, zengin sayılmaz ve onların bu malları nisabı bulana kadar aslî ihtiyaç olmakta devam eder.
Nema kaç kısma ayrılır ve bunlar ne anlama gelir?
Nemâ iki kısma ayrılır: 1- Hakiki nemâ: Bir malın doğum yoluyla, ticaretle veya tarım yoluyla gözle görülür artmasıdır. Dolayısıyla ticarete konu olan mallar, tarım ürünleri ve hayvanlar hakiki/gerçek nemâ özelliğine sahip mallardır. 2- Hükmi nemâ: Bir malın bizzat kendisinde potansiyel olarak bulunan artma özelliğidir. Mesela para, altın ve gümüş hükmi/takdiri nemâ özelliğine sahip mallardır. Çünkü bunlar kar ve gelir getirme potansiyeline sahiptirler, ayrıca tasarruf amacıyla biriktirilirler.
Zekâtın meşruiyeti nerden kaynaklanır?
Zekâtın farz olduğu Kitap, Sünnet ve icmâ ile sabittir: “Zekâtı verin” emrini tekrarlayan yirmi beş kadar ayet bulunmaktadır. Hz. Peygamber (s.a.), “İslâm dini, beş temel üzerine kurulmuştur: Kelime-i şehadet, namaz kılmak, zekât vermek, haccetmek ve ramazan orucunu tutmak”. (Buhârî, “İman”, 37; Müslim, “İman”, 1) buyurmaktadır. Farz kılınmasından itibaren Müslümanlar zekât ödemiş, bütün Müslümanlarca benimsenen bu durum icmâ-ı ümmeti meydana getirmiştir.
Zekâtın yükümlülüğü ile ilgili şartlar nelerdir?
İbadetlerle ilgili genel yükümlülük şartları, kural olarak zekâtta da söz konusudur. Bununla birlikte zekâtın malî bir ibadet olması yönünü daha baskın gören çoğunluk fakihler sorumluluk için akıl sağlığı yerinde olmak şartı ile bâliğ/ergin olmak şartlarını burada aramamışlardır. Onlara göre akıl hastasının ve çocuğun malı da zekâta tâbidir. Çoğunluk (cumhur) görüşüne karşılık Ebû Hanîfe, aşağıda ayrıntısıyla anlatılacak olan “öşür” yani toprak ürünleri zekâtı dışında diğer zekât türlerinden sorumlu olmak için akıllı ve ergin olmayı da şart koşmuştur. Zekâtın farz olma şartlarından birisi de, farz olduğunu bilme sebep ve imkânının bulunmasıdır. Bunun için özellikle yeni Müslüman olanlara, İslâm’ın şartlarından birinin de zekât vermek olduğu öğretilir.
Zekat kaç yönlüdür?
İslâm’ın beş rüknünden biri olan ve temizlemek anlamına gelen zekât, bu temizlemeyi üç yönden gerçekleştirir: 1- Ahlâki yönden 2- İktisadi yönden 3- Sosyal yönden
Zekât verilirken dikkat edilmesi gereke öncelikler nelerdir?
Zekât verirken, ikinci olarak dikkat edilecek nokta, zekâtın ödenmesindeki önceliklere uymaktır: a) Ehil olanları araştırmak: Zekât öderken, kendisine ödeme yapılan kimselerin, buna ehil olup olmadıklarını araştırmak gerekir. Kendisine zekât ödenecek kimse, zekâtın ödendiği anda, buna ehil olmalıdır. Bu özelliğin daha sonra ortadan kalkması, zekâtın sahih olmasını engellemez. b) Ödemedeki efdaliyet ve öncelikler: Nisap miktarına ulaşmayan değerdeki zekât ödemesini, zekâtın ödeneceği sınıflardan yalnızca bir kişiye yapmak efdaldir. Tek kişiye nisap miktarı veya daha fazla zekât ödemek, kerahetle sahihtir. Ancak, ödenen kişi borçlu olursa –zekât nisaptan fazla bile olsa- borcunu ödeyeceği kadar zekât ödenir.
Ticarî malların zekata tabiyeti ile ilgili hüküm nedir?
Ticaret mallarının hem sermayesi, hem de sağladığı kazanç birlikte zekâta tâbidir. İşletme binası ve sabit kıymetlerle kullanılan âletler ve gereçler, zekâta tâbi olmaz. Ticaret mallarının nisap miktarı, altın nisabına göre düzenlenir. Ticaret malının zekâta tabi olması için, üzerinden bir kamerî yıl geçmesi şarttır. Ticaret, kazanmak kadar kaybetmeyi de içine aldığından, sene başında ve sonunda malın nisap miktarında olması gerekir.
Zekat, ahlakî yönden nasıl bir temizlik sağlar?
Zekât ahlâkî temizlik yönünden; hırsı, tamahı ve zenginlerin hak yedikleri fikrini yok eder. Fakirlik sorununu çözmede, zenginleri etkin ve sorumlu kılar. İnsan ruhunu hırsa bağlı olarak büyüyen servet hâkimiyetinden kurtarır. Kur’ân-ı Kerim Müslümanı şöyle ikaz eder: “Siz, sevdiğiniz şeylerden (Allah yolunda) harcayıncaya kadar, asla iyiliğe ermiş olamazsınız. Her ne infak ederseniz, şüphesiz Allah onu bilir” (Âl-i İmrân 3/92).
Zekata tabi olmayan temel ihtiyaçlar için ölçü nedir?
Temel ihtiyaçlar için konulan ölçü, belli bir miktarla sınırlandırılmış olmayıp, her çağda ve yerde geçerli olabilecek esneklikte genel ilkeler olarak ortaya çıkmaktadır. Keyfî ve lüks harcamalardan kaçınmak şartıyla, normal seviyede bir hayat sürmek için Müslümanın yaptığı bütün harcamalar, zekâttan istisna edilir. Bir başka ifadeyle zekât konusu malın, yıllık temel ihtiyaçlardan sonra nisabı bulması ve artıcı olması gerekir.
Zekât, sosyal yönden nasıl bir temizlik sağlar?
Zekâtın temizleme ameliyesini gerçekleştirdiği üçüncü alan, sosyal sahanın tamamıdır. Bir yanda fakir halkın, diğer yanda milyarları olanların bulunduğu millet, pek talihsiz bir millettir. Zekât sayesinde toplumsal farklılıklar azalır, zenginlere sırf bu yüzden düşmanlık duyulmaz. Kur’ân-ı Kerim’in sadakayı faizle karşılaştırması bundandır: “Allah faizin bereketini tamamen giderir. Sadakası verilen malları ise arttırır” (el-Bakara 2/275). Zekât ile riba (faiz ters doğrultudadırlar. Başından sonuna kadar, ahlâki ve manevi yönlerden birbirlerine zıttırlar.
Sadaka ile zekat arasındaki ilişki nedir?
Kur’ân-ı Kerim’de ve hadislerde kullanılan sadaka kelimesi, mecburi olan zekât için kullanıldığı gibi, mecburi olmayan infaklar için de kullanılır. Bu sebeple, sadaka kavramı, zekâttan daha kapsamlıdır. Bununla birlikte “sadaka” kelimesi, genellikle mecburi olmayan nâfile infak ibadeti için kullanılır. Bu anlamda sadaka, ne mecburidir ve ne de miktarı ve ödeme zamanı tayin edilmiştir. Fakirlere verilen sadakanın tam karşılığı, “İnfâk fi Sebîlillah”, yani “Allah yolunda mal harcamak”tır.
Hayvan ürünlerinin zekâta tabiyeti ile ilgili hüküm nedir?
Haraç toprağında bulunmayan arının ürettiği bal zekâta tâbidir. Bal için %10 oranında zekât ödenir. Ziraat ürünlerinde olduğu gibi, balda da ödeme zamanı her bir üretim dönemidir. Öşür toprağında bulunan ve kendisiyle ipek kurdu beslenen dut yaprakları için öşür ödenir. İpek hayvana tâbi olduğundan, ipekten dolayı ayrıca öşür ödenmez. Zira ipekkurdu öşre tâbi değildir.
Zekâtın rüknü nedir?
Zekâtın rüknü, temliktir. Temlik, zekât malını mülkiyetten çıkarıp, tamamen kendi kullanımlarına göre hareket etmek üzere, zekât ödeneceklere vermektir. Zekât ödeyen, zekât ödenene, harcama tarzı ve yeri konusunda, hatırlatmada bulunabilir, ama başa kakma anlamına gelebilecek hiçbir yönlendirme yapamaz.
Sadaka vermenin şartları nelerdir?
Bir Müslümanın sadaka verebilmesi için kendisinin ve ailesinin muhtaç durumda olmaması ve borçlu bulunmaması şarttır. Üzerinde kul borcu olan kişinin, ilk önce onu ödemesi gereklidir. Sadaka konusunda Hz. Peygamber’in (s.a.) tavsiyesi şu sırayı izler: 1) Önce kişisel görevlerin yapılması, 2) Artanın aileye, çoluk-çocuğa harcanması, 3) Artanın akrabaya sadaka olarak verilmesi, 4) Son artanın konu komşuya ve muhtaçlara tasadduk edilmesi. Sadakanın miktarı, bir yandan verenin, öte yandan verilecek muhtaç kişinin durum ve şartlarına göre değişi.
Zekâta tabi olan ticarî mallar ne tür mallardır?
Nakit, altın ve gümüş dışında kalan ve ticarete sunulan âlet, makine, emtia, sebze, meyve, süs eşyası, arsa, arazi, akar, daire gibi taşınmaz mallar ve ticaret gayesiyle kullanılan her çeşit mal ticaret malı sayılır. Alım-satım için olan ev, apartman, daire, arsa, dükkân vb. taşınmaz mallar bu arada kiraya verilmişse kira bedelleri de ticaret malı sayılır.
Zirâî ürünlerin zekâta tabiyeti ile ilgili hüküm nedir?
Zirâî ürünler, zekâta tâbidir. Elde edilen ürünün zekâtına 1/10 (onda bir) anlamında “öşür” denir. Bu sebeple öşürü, toprak sahibinin değil, toprağı icarla bizzat işleyenin ödemesi gerekir. Hasat yapılmadan satılan ürünün öşrünü ödemek müşteriye, fakat ürün yetişmişse satana aittir. Ebû Hanîfe dışındaki çoğunluk fakihlere göre diğer zekât konularında olduğu gibi, öşürde de nisaba ulaşmak şarttır. Bu nisap, hadislerde beş vesk olarak belirtilir. 5 vesk’in günümüzdeki karşılığı, ürünün hacmine ve özgül ağırlığına göre 653-1000 kg. arasındadır. Nisap hesabında çiftçi ailenin senelik ürün ihtiyacıyla ürünün yetişmesi için yapılan masraflar, hesap dışı bırakılır ve kalanı üzerinden zekât hesap edilir.
Zekât vermekle ilgili hüküm nedir?
Zekât ödemek, gerekli şartları taşıyanlara farz-ı ayındır. Bu yükümlülüğü yerine getiren kişi, dünyada borçtan kurtulmuş olur, âhirette ise sevaba hak kazanır.
Sadaka nedir?
Zekâtla ilgili kavramlardan birisi, aslında zekâtın da altında bulunduğu şemsiye kavram olan sadakadır. Sözlük manası itibarıyla sadaka, Allah Teâlâ’ya kulluk konusunda “sıdk ve sadakat (doğruluk ve bağlılık), merhamet” manasına gelir. Fıkıh dilinde ise “Kişinin malından sırf Allah rızası için, muhtaç kimselere temlik (teslim) edilmek üzere ayırdığı miktar” demektir. Sadaka vermeye tasadduk denir. Aslında sadaka kavramı, hem zekât ve fitre, hem de nâfile sadakalar için kullanılan genel bir kavramdır.
Sağlam alacak nedir?
Ödünç verilmiş paralar ile ticaret mallarının bedelleri olan alacaklardır. Bir alacak, istendiği zaman ödeyebilecek malî güçte olan, borcunu itiraf eden veya borcu sağlam belgelerle ispat edilebilen borçludaysa sağlam veya tahsili umulan alacak adını alır. Sağlam alacakların zekâtı, borçlular tarafından inkâr edilmedikçe, alacağın ele geçmesinden sonra, hem içinde bulunulan, hem de geçmiş yıllar için ödenir.
Zekat, iktisadî yönden nasıl bir temizlik sağlar?
Zekât, servetin kendisini, eşit olmayan fırsatlardan istifadeyle gittikçe daha az ellerde toplanma eğiliminin şerrinden temizler. Zekât, az kimseden malların fazlalığını alır ve onu hayatın zaruretlerini sağlamak maksadıyla çok olan diğer insanlara verir. Bunun için servet kazanma teşvik edilmiştir: “Artık o namaz kılınınca yeryüzüne dağılın; Allah’ın lütfundan nasip arayın, Allah’ı çok zikredin ki umduğunuza kavuşasınız’’ (el-Cumu‘a 62/10).
Havelân-ı havl nedir?
Bir mükellefe zekâtın farz olması için, nisap miktarı mala sahip olduktan sonra, malın üzerinden bir kamerî takvim yılının geçmiş olması gerekir. Bu duruma, havelân-ı havl ya da zekât yılı adı verilir. Takvim yılına tâbi her zekât konusu mal için, nisabın yılın başında ve sonunda bulunması gerekir. Yıl içindeki eksilme ve artışlar, sonucu değiştirmez. Bir kişiye zekât farz olduktan sonra, ödemenin geciktirilmesiyle veya -ne kadar uzarsa uzasın- sürenin geçmesiyle zekât borcu zamanaşımına uğramaz.
Define ve madenlerin zekâta tabiyeti ile ilgili hüküm nedir?
Yeraltında bulunan ve “rikâz” adını alan maden ve defineler, zekâta tâbi mallardandır. Madenlerin zekâta tâbi olması için, nisaba ulaşması şart değildir. Madenler için havelân-ı havl şartı da aranmaz. Hanefi fakihler, madenleri katı ve sıvı madenler olarak iki kategoriye ayırır ve zekâta tâbi olmasını da, bu sınıflamaya göre açıklar.
Tam mülkiyet ne zaman gerçekleşir?
Tam mülkiyet şu unsurlar bir araya gelince gerçekleşmiş olur: 1- Malın sahibinin elinde bulunması, 2- Malda başkasına ait hak bulunmaması, 3- Kendi seçimiyle tasarruf hakkı bulunması, 4- Fayda ve menfaatin mâlike ait bulunması.
Zekâtın ödenmesi için belirli bir oran olan altı sınır gibi üst sınır da var mıdır?
Zekâtın belirlenmiş oranları, en az ödenecek miktarlardır; elbette bunun üstünde ödemeler yapılabilir. Sadece astronomik kârların elde edildiği zamanlarda değil, diğer zamanlarda da mükellefler, genel asgarî oran olan %2,5’un üstünde ödeme yapabilirler.
Zekâtın ödenemeyeceği başlıca yerler hangisidir?
Yakın akraba, kurumlar, Müslüman olmayanlar, bid’at ehli ve günahkâr olanlar.
Altın ve gümüşün zekâta tabiyeti ile ilgili hüküm nedir?
Altın ve gümüş her ne maksatla kullanılırsa kullanılsın veya hangi gayeyle elde bulundurulursa bulundurulsun zekâta tâbidir. Çünkü kenz (mal stoklama) (et-Tevbe: 9/34) ayetinde geçen “Altın ve gümüş yığıp biriktirenleri ve Allah yolunda harcamayanları acıklı bir azapla müjdele” ifadesinden, gerek nakit, gerekse külçe olsun, altın ve gümüşün ne gayeyle elde bulundurulursa bulundurulsun, zekâta konu olduğunu biliyoruz. Bu iki madde ve onlardan yapılmış olan her türlü süs eşyası (mesela bilezik, küpe, tabla, beşibirlik, tabak, bardak, yüzük, taç, kemer...) nisabı tamamlar ve diğer şartları da taşırsa zekâta tâbidir. Hadislerde belirtilen altın için yirmi miskal, gümüş için ikiyüz dirhemin günümüzdeki karşılığı önemlidir. Arkeolojik bulgulardan yapılan belirlemelere göre bir dinar 4.25, bir dirhem 2,975 gr. olduğundan, altın nisabı 20x4,25 = 85gr.; gümüş nisabı ise 200x2,875 = 595 gr.’dır sonucuna varılmaktadır.
Bedelen ödeme nedir?
Zekâtın tahakkuk eden miktarını malın bizzat kendisinden değil de, başka bir mal veya nakitle ödemeye bedelen ödeme denir.
Altın ve gümüş dışındaki ziynet mallarının zekâta tabiyeti ile ilgili hüküm nedir?
Altın ve gümüş dışındaki inci, yakut, mercan, elmas gibi ziynet eşyaları iddihar (saklama) amacı olmaz ve makul sınırı aşmazsa, nâmî (artıcı) mal olmadığından, zekâta tâbi değildir.
Aynî ödeme nedir?
Zekât konuları için tahakkuk eden zekât miktarını, yine bumaldan, yani malın kendisinden ödemeye aynî ödeme denir.
Deniz ve ürünlerinin zekâta tabiyeti ile ilgili hüküm nedir?
Balıklar, %2,5 oranında zekâta tâbidirler. Balık dışında inci, mercan vb. deniz ve su ürünleri de aynı oranda zekâta tâbidir.
Ücretler ve serbest meslek kazançlarının zekâta tabiyeti ile ilgili hüküm nedir?
Muhasebeci, avukat, mühendis, doktor, mimar gibi meslek sahiplerince elde edilen ücretler ve serbest meslek kazançlarının yalnızca safi gelirinden zekât ödenir. Borç, aslî ihtiyaç, harcama ve vergiler düşüldükten sonra kalan kısım zekâta tâbi olur. Ücretler ve serbest meslek kazançları için, %2,5 zekât ödenmelidir.
Orta kuvvette alacak nedir?
Ticaret alacağı olmayan ve adi alacak da denen alacaklardır. Ticarî işyeri olmayan ev, tarla vb. emlâkin kira alacakları, nafaka bedeli, zekâtı gerekmeyen bir malın ihtiyaç dolayısıyla satılmasından doğan alacaklar, birer orta alacaktır.
Zayıf alacak nedir?
Hiçbir mal veya paraya bedel olmadan miras, vasiyet, mehir, diyet (ölüm/yaralama tazminatı) ve kadının ödeyeceği muhâle’a (anlaşmalı boşanma bedeli) vb. yollarla yepyeni bir kazanç olarak kişinin mülkiyetine başkasından geçecek alacaklar zayıf alacaklar adını alır.
Zekât ne zaman ödenmelidir?
Zekât, farz olmasının hemen ardından değil, takip eden geniş vakit içinde ödenmesi gerekli bir farzdır. Evlâ ve efdal olan, zekâtı zamanında ödemektir. Bir yarar, zaruret ve ihtiyaca bağlı olarak ödemeyi geciktirmek mümkündür. Böyle bir zaruret, ihtiyaç ve yarar yoksa ödemenin geciktirilmesi doğru değildir. Mükellef bu durumda –mala başkasının hakkı karışmış olduğundan- günahkârdı. Nisap miktarında olan malın zekâtı, daha sene dolmadan, yani mükellefiyet haline gelmeden öne alınarak ödenebilir (Ebû Dâvûd, “Zekât”, 22, 37). Çünkü zekâtın farz olma sebebi nisaba ulaşmak, bu konuda artık gerçekleşmiştir.
Zekât, ülkemizde hangi ayda ödenmektedir ve bu nasıl karşılanabilir?
Ülkemizdeki uygulama daha çok ödeme zamanının ramazan ayı olarak standartlaşması yolunda olmuştur. Bunun yanısıra, zekâtın her mükellefin kendi yılbaşına göre ödenmesi de mümkündür. Ayrıca, zekâtın ödenme yerlerinden önemli bir bölümü meydana getiren fakirlerin ve diğer zekât ödeneceklerin lehine veya mükellefe kolaylık olarak senenin çeşitli aylarına da dağıtılabilir. Ama hayır ve dayanışma duygularının yoğunlaştığı ramazan ayında zekât ödemek, her bakımdan daha uygundur.
Zekât ile vergi arasında ne gibi farklılıklar vardır?
Zekât ile vergi arasında; niyet ve amaç yönleri, yapı ve işlev, ödeme gerektiren mallar ve oranlar, ödeme/harcama yerleri açılarından önemli farklar vardır. Bu bakımdan, vergi devlete, zekât Tevbe 9/60. ayette belirtilen yerlere ödenecektir. Her türlü vergi, zekât yerine geçmez, sadece borç gibi aslî ihtiyaçlar arasında görülerek nisabı azaltıcı etkide bulunabilir. Dolayısıyla, ücretli çalışanlardan ve başkalarından kaynakta kesilen gelir vergileri (stopaj, tevkifat), zekât olarak değerlendirilemez ve zekât yerine geçmez.
Borçluya zekât ödenebilmesi için gerekli olan şartlar nelerdir?
Borçluya zekât ödenebilmesi için, borcun vadesinin gelmesi ve ödenmemesi halinde hapsi ile sonuçlanması gerekir. Borçlulara ödeme, ihtiyacı kadar yapılır. Ölünün borçları, zekâttan ödenmez. Ayrıca zekât ve keffâret gibi Allah borçları olanlar “ğarimîn” sınıfından sayılmazlar ve böyle kimselere zekât verilmez.
Nisap miktarına ulaşan bir malı ödeme imkânından sonra üzerinden bir yıl geçer de zekâtı henüz ödenmeden çalınma, kaybolma ve yangın gibi sebeplerle yok olursa, Hanefîlere göre zekât borcunun hükmü nedir?
Bu durumda Hanefîlere göre zekât borcu da düşer.
Kimlere ve hangi sınıflara ödeme yapılacağı hangi hükümle belirlenmiştir?
Kimlere ve hangi sınıflara ödeme yapılacağı, Tevbe sûresinin 60. ayetinde belirlenmiştir.
Zekât verilecek olanlar kaç ana gruba ayrılır?
Şahsî ihtiyacı dolayısıyla ödeme yapılanlar ve kamu yararı dolayısıyla ödeme yapılanlar olmak üzere iki ana gruba ayrılır.